tag:blogger.com,1999:blog-46117353909466498622024-03-06T10:40:35.877+03:00Stereo Mecmuası GünlükleriHakan Cezayirli: Kendi halindeki bir adamın hifi ve hobi dünyalarındaki yolculuğuHakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.comBlogger2405125tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-78192442710747977722023-07-02T10:48:00.002+03:002023-07-02T10:49:10.175+03:00Ron Arad Concrete Stereo 1983<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdn_Gu_viTW0RhSvL0xtOuAxyg7LGo6J6UE3T4Pa7ttaRYgCSIrSEVoSqWuX63pLc975fuUuuB49tqJTZfxIc3fD3dgj_0V43UiLENhoNGypDd-W3l8nemIFRxmGQZPuTIMdh_tcms_vOglmnS2CJwGQvubMoOHxU_1bbIXyDTaNYde8yhiJCBSA6edWQ/s600/ron3.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdn_Gu_viTW0RhSvL0xtOuAxyg7LGo6J6UE3T4Pa7ttaRYgCSIrSEVoSqWuX63pLc975fuUuuB49tqJTZfxIc3fD3dgj_0V43UiLENhoNGypDd-W3l8nemIFRxmGQZPuTIMdh_tcms_vOglmnS2CJwGQvubMoOHxU_1bbIXyDTaNYde8yhiJCBSA6edWQ/s16000/ron3.jpg" /></a></div><br /><p> İlk olarak 1983'te yaratılan Ron Arad'ın Concrete Stereo, post-endüstriyel estetiğin ikonik bir örneğidir. Beşi bugün büyük uluslararası müze koleksiyonlarında saklanan yaklaşık on stereo ekipman üretildi. </p><div>Arad, mimari karakterini vurgulamak veya bilimkurgu görünümü elde etmek için kıyamet sonrası aracı olarak betonu seçti.
Geriye dönüp bakıldığında, Concrete Stereo, yaratıldığı sosyal, politik ve sanatsal çevreye berrak bir rezonans sunuyor. Architectural Association'da öğrenci olarak Londra'ya gelen Arad, “1970'lerde Londra'ya gelmenin cazibesinin bir kısmı, kısmen yıkılmış binaları görmekti. Hala bomba düşmüş alanları ve eski duvar kağıtlarını ve üst üste yığılmış tuğlaları ortaya çıkaran yarı düzleştirilmiş evlerle yeniden yapılanmaları görebiliyordunuz”.</div><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnx1rJm_dAsy5GM5SrAw9ptA251W7LhVn57QOWadtlcD5mb6XqazTmi27IuOeGOyG1CfLftib7wLrRIpufuJx1D5iTavdFpA6JBFDC5fLAsGF6Y7il-HoGIsiL6_fNaZDK6D0-vwbsMbnhCEVno3wGDmcdSqLiZwKC-1etqLNzYUxo1LIy0op_kRUy5_E/s600/ron1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="427" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnx1rJm_dAsy5GM5SrAw9ptA251W7LhVn57QOWadtlcD5mb6XqazTmi27IuOeGOyG1CfLftib7wLrRIpufuJx1D5iTavdFpA6JBFDC5fLAsGF6Y7il-HoGIsiL6_fNaZDK6D0-vwbsMbnhCEVno3wGDmcdSqLiZwKC-1etqLNzYUxo1LIy0op_kRUy5_E/s16000/ron1.jpg" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjI7Yx57G8Sk7yJyXi5739rKToWNl_CSdo2Fe0dhYp-GNRt_GMsEJS57LOrbPwXsDxCwQYQTjnm-xjVDQ-jJ20PrLa8VKmzl8u6fJqa44LRRMW7P6DOGnJ7HUcSiY7sJ_naeWdSn_DIg4F8l76losbCPa3n7jDNaFw5XDUcTFnlwhB51_4N8rZgEfXx5nI/s600/ron2.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjI7Yx57G8Sk7yJyXi5739rKToWNl_CSdo2Fe0dhYp-GNRt_GMsEJS57LOrbPwXsDxCwQYQTjnm-xjVDQ-jJ20PrLa8VKmzl8u6fJqa44LRRMW7P6DOGnJ7HUcSiY7sJ_naeWdSn_DIg4F8l76losbCPa3n7jDNaFw5XDUcTFnlwhB51_4N8rZgEfXx5nI/s16000/ron2.jpg" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMHiBIPY7qkfo_fw-a-26ZOJa8e0jkKpSvJ2wJ5hnVA-iIagQeMz0ils1LcZW74w8jP0QEaosPAYx84fru9MTfLBgBLfDwsVNaAExITsPEmht971wRS4OdlFojRRofX9hku3AogmZ7rbI0iPQDDx7nAhjFqkQuSenNXWEIFEYd-5CYZ0THywW_ATxaorM/s600/ron4.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="439" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMHiBIPY7qkfo_fw-a-26ZOJa8e0jkKpSvJ2wJ5hnVA-iIagQeMz0ils1LcZW74w8jP0QEaosPAYx84fru9MTfLBgBLfDwsVNaAExITsPEmht971wRS4OdlFojRRofX9hku3AogmZ7rbI0iPQDDx7nAhjFqkQuSenNXWEIFEYd-5CYZ0THywW_ATxaorM/s16000/ron4.jpg" /></a></div><br /><div>Toplumsal huzursuzluk 1980'ler boyunca İngiltere'nin zıt bir özelliği olarak kalsa da, finansal de-regülasyon kısa süre sonra Britanya'nın bankacılık ve finans endüstrileri için hızlı bir zenginlik yarattı ve bu, Londra'nın orta sınıflarındaki birçok kişiye de etkisi olmaya başladı. Artık bu yeni talihlilere sunulan yeni zenginliğin bir sonucu, tüketici nesnesinin, özellikle de ses ekipmanının bir statü sembolü olarak yükselişiydi.</div><div><br /></div>
Kimdir bu Ron Arad?<div><br /></div><div>Ron Arad’ın özgür tavrı, biraz da ailesinden geliyor. 1951’de Tel Aviv’de, sanatçı ve komünist bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Kudüs’te Bezalel Academy of Art and Design’da okurken -İsrail’in topraklarını genişlettiği altı günlük- Yom Kipur savaşından sonra dinler çatışmasının getirdiği nefret ortamında ailesinin de insancıl bir İsrail’e olan inancını kaybettiğini anlatır bir röportajında. Silahın ucundaki güce inanmayan Arad, 1973 yılında mezun olduktan sonra Londra’ya taşınmış ve savaş karşıtı rüzgarların estiği bir dönemde Peter Cook ve Bernard Tschumi gibi ünlü mimarların stüdyolarında eğitim gördükten sonra 1979’da Architectural Association’dan mezun olmuş. Daha detaylı bigiyi ahanda buradan <a href="https://www.agacinizinde.com/portre/ron-arad" rel="nofollow" target="_blank"><b>alabilirsiniz</b></a>... Daha fazla fotoğrafı ise <a href="https://collections.vam.ac.uk/item/O1227026/concrete-stereo-stereo-system-arad-ron/" rel="nofollow" target="_blank"><b>burada </b></a>bulabilirsiniz... </div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-31034153411184330672023-07-02T09:48:00.000+03:002023-07-02T09:48:00.822+03:00Ekonomik Krizler ve Genç Olmak<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh78zlDFme7FA6PFQdFwRxXTM9gzzLCyd-fNP54kcGo7WMUc8zfweBZv0PFhJLyaSoIpiFSlzyxJCEyPllsS_AfknmjOb0XhKvUE_X03_yxy8nxqxat1CtIHQqASFu76wbpuWEA5Kqw_Txlkn0IHeWdhhU0mZDy_zzIYgJeAAipbI_hxuFVIUjYtRrFn9g/s600/ekonomi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="300" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh78zlDFme7FA6PFQdFwRxXTM9gzzLCyd-fNP54kcGo7WMUc8zfweBZv0PFhJLyaSoIpiFSlzyxJCEyPllsS_AfknmjOb0XhKvUE_X03_yxy8nxqxat1CtIHQqASFu76wbpuWEA5Kqw_Txlkn0IHeWdhhU0mZDy_zzIYgJeAAipbI_hxuFVIUjYtRrFn9g/s16000/ekonomi.jpg" /></a></div><br /><p>Geçtiğimiz günlerde genç arkadaşlarımla ekonomik krizler konusunda yazıştık biraz. Türkiye'de yaşayan ben yaşlarda bir insanın ekonomik kriz deyince söyleyecek çok şeyi vardır. Hatta bana sorarsanız bizim ekonomik krizlerimiz hiç bitmedi. Muhtemelen bu krizler benim gibilerin DNA'sına işlendi :)</p><p>Benim ilk hatırladığım ve içerisinde bir şekilde bulunduğum kriz 1990 Körfez Savaşı ile başlamıştı. O dönem lise talebesiydim, askeri tarihe meraklı bir insan olarak canlı yayınlanan ilk savaş olması sebebi ile garip bir deneyim yaşamıştım. Bağdat'a ilerleyen zırhlı konvoylarından canlı yayınlar yapılıyor, savunucu taraf canlı yayında durum değerlendirmeleri yapıyordu. Yazları babamın dükkanında çalıştığım için krizin etkilerini ilk kez orada gördüm. </p><p>1994 yılına gelindiğinde üniversite talebesiydim artık. İkinci öğretim veya doğru ismiyle gece üniversitesinde okuyordum. Gündüzleri babamın dükkanında çalışıyordum. Babam ile aramızda büyük bir jenerasyon farkı olmasına ve çoğu konuda anlaşamıyor olmamıza rağmen işlerin kontrolünü büyük ölçüde bana vermişti. İlginç bir şekilde ticari konularda bana güvenirdi. Bende Allah şahit bu güvenini hiç boşa çıkartmadım. Ancak o dönemde büyük bir kriz yaşamaya başladık. O dönem hayatımda ilk kez gecelik repo, İş Bankası fonları ile tanıştım. Bir de döviz alışverişi daha sonra adına arbitraj denilen şeyi keşfettim. Ticareti bırakıp paradan para kazanmayı öğrenmek zorunda kalmıştım. </p><p>O yıllarda dükkanımıza gelip giden çok insan olurdu. Bir beyin söylediğini hiç unutmam. Oğlum para kazanınca ilk ne alacaksın diye sordu, ev alacağım demiştim. hayır dedi. İlk dükkanını alacaksın, o dükkan sana evini aldıracak parayı kazandıracak. Sonra arabanı alacaksın.. </p><p>Dükkan zaten bizimdi, daha doğrusu babamın idi. Onunda yardımları ile ilk gayrimenkul satın almamı 19 yaşında yaptım. 94 yılında başlayan dükkan macerası krizler içerisinde de olsa iyi gitti ama hırdavatçılık denilen mesleğin pek geleceği olmadığını görebiliyordum. Belki büyümek belki de ithalat yapmak lazımdı. Hayatımı farklı şekilde yönlendirmek istedim, babamdan icazet alıp işi kapattım ve askere gittim. Dükkanı tasfiye etmek 2 sene sürdü. Tabii ki, konu komşu, Hasan Beyin oğlu işi batırdı, bayağı borçları varmış vesaire diye geleneksel dedikodularını yapıyordu. Onur kırıcı idi o yaşlarda. babamın umurumda olmadığı doğru yaptığını biliyorum derdi. Seneler sonra o dedikodu yapanların çoğu evlerini dükkanlarını kaybetmişlerdi maalesef. Çünkü hırdavatçılık yavaş yavaş bitiyordu. </p><p>Askere gitmeden önce Aksan diye bir markette çalıştım. Reyon elemanı olarak oradan askere gittim. Askerden sonra Kipa diye yerel bir hipermarkete girdim. Aslında çalışmaya ihtiyacım vardı diyemem. Bir şekilde kendime güzel bir birikim yapmış, erken dönem para piyasalarını öğrenmiştim. Ancak çalışmayı seviyordum ve bu defa patron olmak yerine, çalışan olmaya karar verdim. Uzun seneler boyu da bu şekilde çalıştım. </p><p>2000 yılında zaten Gölcük depreminin etkisi ile kırılgan olan ekonomi Rusya'da yaşananlardan sonra teklemeye başladı. O dönem bunu görebilen çok insan var mıydı bilemiyorum. Ama düzgün bir şirkette çalışınca gerçekten vizyonu olan insanlar bazı şeyleri görüp önlem almaya başlayabiliyorlarmış. O dönem yine çok şey öğrendim. </p><p>2001 yılında ise bir anda cehennemin kapıları açıldı. Borsa bir anda çakıldı, faizler arttı. Döviz uçtu. O dönem ne yapılması gerektiğini çok iyi öğrenmiştim. Beni ve ailemi pek etkilemedi kriz. Olası bir kriz durumuna çok önceden hazırlık yapmıştım. O dönem hem kendi hemde ailemin yatırımlarını ben yönetiyordum. Bankacılık sistemi çökme aşamasına gelmişti. Bir şekilde yastık altı altın ve döviz hayat kurtarıcı hale gelmişti. </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiotiEDCQkpIVZ_uu94MDZZ7XdneQyWKudiylJ6Yw4x35Cu9PtENfwHgobYyn21lqXNQLs2ncAvRQozSRVZ8JWA8WJ6bMVnZdZHp_i-quDKOKisA35-D-fkqkHWIgqdNb7FFjiw3hTBtKyKhbM7TMPXMIYTbDSIymkbVXK4npryYxdJDO46rXaqAJLZx3A/s600/ekonomi-3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="398" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiotiEDCQkpIVZ_uu94MDZZ7XdneQyWKudiylJ6Yw4x35Cu9PtENfwHgobYyn21lqXNQLs2ncAvRQozSRVZ8JWA8WJ6bMVnZdZHp_i-quDKOKisA35-D-fkqkHWIgqdNb7FFjiw3hTBtKyKhbM7TMPXMIYTbDSIymkbVXK4npryYxdJDO46rXaqAJLZx3A/s16000/ekonomi-3.jpg" /></a></div><p>1990'ların sonlarında İmar Bankası'nın batması lise çağındaki Hakancez'de ciddi bir travma yaratmıştı. O dönem okul arkadaşlarımdan biz iflas ettik diye okulda ağlayanları hatırlıyorum. Yazın işyerine gittiğimde yıkımın bayağı büyük olduğunu anlamıştım. 2001'de ise bunun kat ve kat fazlası yaşandı. Örneğin harika bir binası olan Osmanlı Bankası battı. Bu süreç ben yaşlardaki insanlarda ciddi bir travma yarattı. Hadi başkaları için konuşmayayım, ben ve çevrem için diyeyim. Ben krizi bir şekilde büyük bir fırsata çeviremedim belki ama ciddi bir şirkette çalışırken, kriz ile mücadele edilirken neler yapılabilir onları öğrendim. </p><p>Düşen bir Borsada ne yapılmalı, ne yapılmamalı. Yatırımların değerlendirilmesi nasıl olmalıdır vesaire bir şeyler öğrendim. O jenerasyon çok şey öğrendi. Çünkü çok insan her şeyini kaybetti 2001 krizinde... </p><p>Sonrasında 2008 krizi yaşandı. Bu kriz bir şekilde gelişmekte olan ülkeleri çok vurmadı belki ama dünyanın artık eskisi gibi olmadığını dünyanın bir ucunda olan krizin bizi etkileyebileceğini iyice anlamamızı sağladı. Tabii arada yaşanan Foreks faciaları, daha minör krizleri filan saymıyorum... Yaşadığımız son krizin 2008 olduğunu düşünelim. </p><p>Ben kendi iş hayatımda 1994, 2001 gibi iki büyük krizi yaşadım. Bu arada insanlar bir şeyi anlamıyor, 1994 krizi o yıl yaşandı bitti şekilde değil, arkasından gelen yılları da etkiliyor. Benim hatırladığım kadarı ile 94 krizinin etkileri en az 3-4 yıl sürdü, deprem ve arkasından yaşanan 2001 krizi ise 2 senelik bir süreçti ve bana sorarsanız etkisi 5 yıl boyunca sürdü. </p><p>Böyle olunca aslında yaşamlarımızı hep bir krizin gölgesinde yaşamışız...</p><p>2008 yılından 2018 yılına geçen 10 senelik dönem bazıları için krizin olmadığı bir dönem. Aslında bana sorarsanız öyle değil, kriz işaretleri olan sadece ne zaman tetikleneceğini bilmediğimiz bir süreçti. Bu yıllarda iş hayatına giren insanların bugünlerde böylesine umutsuz olmalarının sebebi bence majör bir kriz ve etkilerini yaşamamış olmalarından kaynaklanıyor. </p><p>Ben Corona virüs salgını büyüyünce ve kriz haline gelince bunun tetikleyici olacağını düşünmüştüm ve hemen hazırlıklara başladım. Yanılmadım maalesef. Bana sorarsanız 2001 krizinden daha beterinin bizi beklediğini düşünüyorum. Ve bu kriz daha fazla can yakacak... </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibfoUwWIiwnSYLkDNFzMeABWQvz0OvFthPFCM95eMhPs9Hfq7On5rlR8aQ18EpeKiRUYmzsCnghLl3o3BsAOGSrhHfQvoWpsyiPzampGahQQR4qi2NIiNqDYvtNc6wRSFyyxTVomBWJvu6xKUUo61uOdk0MQtuTslDtt4RECz9vPH01recv2SJfjCey7s/s597/ekonomi-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="280" data-original-width="597" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibfoUwWIiwnSYLkDNFzMeABWQvz0OvFthPFCM95eMhPs9Hfq7On5rlR8aQ18EpeKiRUYmzsCnghLl3o3BsAOGSrhHfQvoWpsyiPzampGahQQR4qi2NIiNqDYvtNc6wRSFyyxTVomBWJvu6xKUUo61uOdk0MQtuTslDtt4RECz9vPH01recv2SJfjCey7s/s16000/ekonomi-2.jpg" /></a></div><br /><p>Bunun sebebine gelince, ben yaşlardaki birçok insanın temel hedefi ev sahibi olmak idi. Benim büyüdüğüm dönemlerde hayat ve istekler daha basit idi galiba. Fena olmayan bir bilgisayar sahibi olmak, güzel bir müzik seti ve televizyon ve sonrasında bir ev sinema sistemi en arzu edilen elektronik cihazlar idi. İnsanlar ilk önce bir ev sahibi olur. Karı koca çalışılarak evin içerisi bir şekilde donatılır, sonrasında bir araba sahibi olmak üzere çalışmalar başlardı. Çocuklar devlet okullarında okur, onlara iyi bir gelecek sağlamak üzere birikim yapılmaya çalışılırdı. Krizlerde olsa, bir şekilde çarşı pazarda çocuklarınızı "sağlıklı" beslemeyebileceğiniz ihtiyaçlarınızı alabilirdiniz. Doğalgazımız yoktu belki ama bir şekilde ısınırdık. Evet kömür fiyatları da artardı. lüks mahallelerde mazotun fiyatından şikayet edilirdi ama daha az ısınılır ama hayat devam ederdi. En azından ortalama bir aile için. </p><p>Şimdilerde evimin sabit masraflarına bakıyorum da, 2000'lerdeki faturalarımı hatırlayınca arada uçurum var. Cep telefonu faturaları, data paketleri, müzik, oyun ve video yayın servisleri, alışveriş siteleri premium üyelikleri say say bitmez. Bunlar gereksiz demiyorum tabii ki, ama eskiden bu masraf kalemlerimiz yoktu. Tıpkı 20 sene öncesinin sahip olunmak istenen ihtiyaçları gibi, bunlarda birer ihtiyaç bugün ama tek sıkıntı eskisinden çok daha mı zenginiz. Pek zannetmiyorum ama ihtiyaçlarımız çok çok fazla... </p><p>Bu yeni kriz çok acayip bir kriz bana sorarsanız. Etkileri gene yıllar boyu sürecek bir kriz. Belki de sonuçları 2001'den bile ağır olacak. Belki de benim hüsnü kuruntumdur. Gelip geçecek ama 20'li yaşlarında benim iş hayatıma ayağımı attığım dönemden daha zor bir çağ olduğu kesin. Bizlerin beyninde ekonomik kriz otomatik kodlanmış bir şeydi, hayatta nasıl kalırız bir şekilde öğrenilmiş bir hareket tarzı idi. </p><p>Herhalde birkaç jenerasyon sonrası bizim kafada yetişecek bu gidişle...</p>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-41928313119769218702022-10-13T13:08:00.003+03:002022-10-13T13:17:49.428+03:00Bok Gibi! <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4aWJDg2pBQsPBK1otkWsWMUEyypCFbhsZ7Fhe6IK31Hgv5l84erSrvVUoLnZuRj58SdbMNh_UZ2XZTGq-PkeS0CD_8HK49Lt4QyucOVK3s_plTBwBZ4bJmwXcUb4-iQImOUY36wmW15y3fb5uVLNtaYiNCHD6DW-rQLNcfEkVEtzcH6G7Onf6gWj9/s862/maske-3.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="862" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4aWJDg2pBQsPBK1otkWsWMUEyypCFbhsZ7Fhe6IK31Hgv5l84erSrvVUoLnZuRj58SdbMNh_UZ2XZTGq-PkeS0CD_8HK49Lt4QyucOVK3s_plTBwBZ4bJmwXcUb4-iQImOUY36wmW15y3fb5uVLNtaYiNCHD6DW-rQLNcfEkVEtzcH6G7Onf6gWj9/s16000/maske-3.jpg" /></a></div><br /><div><br /></div>Sevgili okurlarım, sevgili arkadaşlarım, sevgili dostlarım... <div><br /></div><div>Çok uzun zaman sonra bloğuma bir şeyler karalamak istedim. Aslında keyfin var mı diye sorarsanız, pek emin değilim. Aradan geçen yıllar hayatlarımızda bir çok şeyi değiştirdi maalesef. Hele bir de b*k varmış gibi 5 sene önceki dünyayı arar olduk neredeyse. </div><div><br /></div><div>Benim hayatımın dönüm noktası muhtemelen oğlumun rahatsızlığı sırasında aynı zamanda babamın rahatsızlığının tetiklenmesi ve her ikisinin birden gerçekten beni fena halde yorması oldu... Yormak mı, mahvetti desem yeridir. Maalesef alzheimer berbat bir hastalık. Daha önce anneannemi bu hastalıktan kaybetmiştim, babamı da bu yüzden <a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/2018/07/" rel="nofollow"><b>kaybettim</b></a>. Aslında geriye dönüp bakınca çok çekmediği için mutluyum. Vefatının üzerinden 4 sene geçti. Hala özlüyorum dönem dönem. Ama öyle bunalım halinde değilim. Son yıllarımızda özellikle evlilik ve oğlumun doğmasından sonra güzel vakit geçirmiştik, galiba zaman zaman o dönemleri özlüyorum. <div><br /></div><div>Oğlumun rahatsızlığı daha büyük bir yıkım oldu aslında. Uzun bir süreç yaşadık. İnsanın ömründen ömür gidiyor. Evlat gerçekten bambaşka bir şeymiş. Allah'tan karakter olarak pek normal olmadığım için bir şekilde o günlerde geçti gitti, izleri tabii ki kaldı bende ama Ali şimdi çok çok iyi ve aslında <a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/p/bir-babann-seyir-defteri.html" rel="nofollow"><b>baba ve oğul</b></a> olarak anlatacak çok maceramız var. İlerleyen dönemlerde yazarım, okuyuculardan çok bekleyen olduğunu biliyorum. </div><div><br /></div><div>Bu hengamenin ortasında bir de "Corona Virus" manyaklığı da yaşadık tabii ki. Dünya alt-üst oldu maalesef. Resmen kaos dönemi yaşadık. Oğlumuzun ateş duyarlılığı birazcık fazla olduğundan acayip dikkat etmek durumunda kaldık. Ailerimizi daha az gördük, hayatlarımız etkilendi. </div><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh7SYXgdlIQW2bHxpWq8ya_ZfG6UdlReQvCPu5_B7vz1Zps1m72Xweertm5L5m_lHXI8u4_VZdykaveeM9NeR2R3rxqRRNc_t7jYywSPDMaEuk2h4R51qAXLd7eYcYYtYbEZtN0gLZa4mT5quhdtsQP_qfhluat8BLdnOiag-V8gI7xZvfkSXKmbO0O/s600/maske.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh7SYXgdlIQW2bHxpWq8ya_ZfG6UdlReQvCPu5_B7vz1Zps1m72Xweertm5L5m_lHXI8u4_VZdykaveeM9NeR2R3rxqRRNc_t7jYywSPDMaEuk2h4R51qAXLd7eYcYYtYbEZtN0gLZa4mT5quhdtsQP_qfhluat8BLdnOiag-V8gI7xZvfkSXKmbO0O/s16000/maske.jpg" /></a></div><br /><div>Yok maske, yok N95 tartışmaları arasında ben kendi depomdan askeri NBC yani "nükleer, balistik ve kimyasal" savaş maskemi çıkarttım. Zaten tüm bakımları yapılmış halde duruyordu. Özel filtrelerini de "çoook" önceden tedarik etmiştim. Bunlar zaten askeri ekipman olduğu için filtre gibi yedek parçaların raf ömürleri çok uzun oluyor. NATO standardı olunca yedek parça sıkıntısı da yaşanmıyor. Yok su içme modülü, yok terleme önleme modülü derken işin tadının kaçtığını tahmin edebilirsiniz. Hakan Bey, manyak mısın, ne arıyor bu tarz ekipman derseniz, askeri tarih meraklısı bir adam olduğumu hatırlatayım. Biraz stok varmış 40 sene içerisinde yaptığım..... </div><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXB_dgHCE2U6__D942BrMTDHbsfbqNtXoMosS0VLukcQUE1oLUoWyg-YVUw_URaGpnBJm_01j0VLfSD-wE2HUJ_58uD5oztOKqeawOdfawZydCIcOmdBeErMnHqEOi1oNZqDun1UmUFmYORHjJK_CzB7ADg2ne49rnZQxeic5pibv-VgKpkbDW_8hi/s800/maske-2.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="800" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXB_dgHCE2U6__D942BrMTDHbsfbqNtXoMosS0VLukcQUE1oLUoWyg-YVUw_URaGpnBJm_01j0VLfSD-wE2HUJ_58uD5oztOKqeawOdfawZydCIcOmdBeErMnHqEOi1oNZqDun1UmUFmYORHjJK_CzB7ADg2ne49rnZQxeic5pibv-VgKpkbDW_8hi/s16000/maske-2.jpg" /></a></div><div><br /></div>Yalnız işin komik tarafı, 50 yaşında bir adam olarak bu durumda acayip eğlendim. Bu yaşta sokaklarda cosplay <i>(1)</i> yapıp hiç kimse de dönüp ne yapıyor bu herif demedi mesela. Bir sürü insan sokakta durdurup fotoğraf çekti özellikle "selfie" çektik efendim bol bol. Birkaç kez polis durdurdu, "hocam sen ne yapıyorsun" diyerek, durumu anlatınca sonrasında yine fotoğraflar çekildi tabii beraber. Sadece bir kere insanlara kalp krizi geçirtiyordum. Bir arkadaşımın oğlu evleneceği için çeyrek altın almak üzere hep alışveriş yaptığım kuyumcuya girdim. Adamlar ne yapacaklarını şaşırdılar. Meğer beni soyguncu zannetmişler. Ben olduğumu anlatmak için maskeyi yüzümden çıkarttım tabii ki. Bir de üzerine "ulan hazırlığınız iyi değilmiş" "yok mu bir önleminiz" diyerek üste çıkmayı başardım.<div><br /><div>Ha bir kaç kez de sokağa tam donanımlı Hazmat kıyafeti ile çıktım. Evet depomda o da var sebebini sormayın! Neyse o günler çok komikti.. Musa'nın Kızıldeniz'i ortadan ikiye yarması gibi kalabalıkların önümde ayrılmasına şahit oldum. Bu biraz fazla korkutucu olacağı için "Corona" dönemi boyunca fazla kullanmadım. Depoya geri gitti. Corona dönemi de bir şekilde geçti gitti... </div><div><br /></div><div>Yukarıda kuyumcu maceramı anlattım ya. Evlenirken çeyrek altın takmak ne güzel bir hayal oldu değil mi? Hah tamam artık normale dönüyoruz derken bu defa dünya ekonomisi raydan çıktı. Yok FED, borsalar, pariteler, kriptolar derken b*k varmış gibi sıcak çatışmalarda başladı ve dünya daha da b*ktan bir yere evrilmeye başladı. Allahtan biz memleket olarak "epistemolojik kopuş" moduna girdiğimiz için artık krizlere, kaoslara vesaireye bakış açım "vur patlasın çal oynasın" şeklinde.... </div><div><br /></div><div>Umarım daha sık görüşürüz artık.... </div><div><br /></div><div><i>(1) -Cosplay, çeşitli aksesuarlar ve kostümler kullanılarak anime ve manga, film, oyun, kitap ve sanatçının yarattığı kurgusal karakterlere fanlarının eğlence amaçlı bürünmesidir. Daha geniş anlamıyla kişilerin sevdikleri anime, manga, çizgi film, bilgisayar oyunu gibi kurgusal karakterlerin kostümlerini giyerek, söz konusu karakterin rolüne bürünmüş halde eğlenmeleridir. kaynak <a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Cosplay#cite_note-1" rel="nofollow" target="_blank">wikipedia</a>.. </i></div></div></div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-88316028201530268562020-11-28T14:32:00.007+03:002020-11-28T14:32:59.129+03:00Alchemist APD27<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/--FC1RPM4D7s/TgGjVSiEByI/AAAAAAAACHU/1Nwcglo2PMo/s1600/the_alchemist_apd27a_stereo_power_top_angle_750x663.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/--FC1RPM4D7s/TgGjVSiEByI/AAAAAAAACHU/1Nwcglo2PMo/w309-h273/the_alchemist_apd27a_stereo_power_top_angle_750x663.jpg" width="600" /></a></div><br />Alchemist "The Stereo" APD27 Stereo güç amplifikatörü. Sınıf A / B güç amplifikatörü. 2 x 200 watt (RMS) güce sahip ikiz mono tasarım. Dengeli (XLR) ve dengesiz (RCA / fono) stereo girişler ve üç set hoparlör çıkışı "The" serisindeki diğer modellerle doğru bir şekilde bağlanırsa, Ön amplifikatörün etkinleştirilmesi, diğerlerine aynı anda açılıp kapanmaları için bir voltaj tetikleyicisi vardır. The Alchemist Pre preamplifikatör ile kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Müthiş tasarım... Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-58443770379676422552020-11-28T13:31:00.003+03:002020-11-28T13:31:11.162+03:00Simon ve Laura<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhely2iwIvWRZpljnEHnDuAfGHRjgojH8R4wdsA5seGpOMGFe35pJIU-IZLJWMRqlmOjwHdUWq50Q_K8cCHS2WOoDJGGXBwUbF8G5r1DpWDkABWOEx4HQQVKDwiJesIx5g6PdhhqidUXfI/s500/kafanda-plak.gif" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="272" data-original-width="500" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhely2iwIvWRZpljnEHnDuAfGHRjgojH8R4wdsA5seGpOMGFe35pJIU-IZLJWMRqlmOjwHdUWq50Q_K8cCHS2WOoDJGGXBwUbF8G5r1DpWDkABWOEx4HQQVKDwiJesIx5g6PdhhqidUXfI/w640-h348/kafanda-plak.gif" width="600" /></a></div><br /><p>BBC Televizyonunun ilk zamanlarında film haline getirilen Simon ve Laura, aslında Simon ve Laura Foster adında tartışmacı teatral bir çifte odaklanıyor; Bir tiyatro oyunu. Yaklaşık 20 yıldır birlikteler ve kendi evlerinde filme alınan günlük bir pembe dizide 'kendilerinin' sahte uyumlu bir versiyonunu oynuyorlar. Karakterlerin çoğu saçma olsa da bunu çok iyi yapıyor. Diyaloglar, istemsiz bir kıkırdama veya gülme uyandıran dizelerle doludur; durumlar, zaman zaman sıkıntılı olsa da ustaca ve komiktir. Yukarıdaki sahne yine bir kavga enstantanesinden... Plağa yazık tabii ki... </p><p><br /></p>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-66745530992468788682020-11-28T10:44:00.005+03:002020-11-28T10:44:57.873+03:00Beyaz Saflıktır, Pikapta Öyle<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEithghIVg-OLLa57AdjNub4_I-_3adwJ9pLngf1gcFDCGeLBSjXasGN_TpbJDsxH7B_vZmOmoGh65Qsd5kXpNEgwsmZS8u6Y_JR7U6DTcVl3Lq-ar6nAW2zHXPOh2YkSx3JAe2Dxa5CrKs/s600/2020-11-111.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="434" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEithghIVg-OLLa57AdjNub4_I-_3adwJ9pLngf1gcFDCGeLBSjXasGN_TpbJDsxH7B_vZmOmoGh65Qsd5kXpNEgwsmZS8u6Y_JR7U6DTcVl3Lq-ar6nAW2zHXPOh2YkSx3JAe2Dxa5CrKs/s16000/2020-11-111.jpg" /></a></div><br /><p></p>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-9760644141262908352020-11-28T10:42:00.008+03:002020-11-28T10:42:42.863+03:00Shinola Runwell Turntable<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVhuFPIA-2lGZD4fv-O7qGCXDGKVFHZU8hTBOvpnGgwZcNK8Wu5dRnExbhJaiDH2Qw8gyiOoCB5HrKtpx9SQeMEGvsFSwzFx6wh-SJsgOiFvlY0eJHb-7ZgJBoITYsQYE3bVn7VRTMQeI/s600/2020-11-106.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="348" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVhuFPIA-2lGZD4fv-O7qGCXDGKVFHZU8hTBOvpnGgwZcNK8Wu5dRnExbhJaiDH2Qw8gyiOoCB5HrKtpx9SQeMEGvsFSwzFx6wh-SJsgOiFvlY0eJHb-7ZgJBoITYsQYE3bVn7VRTMQeI/s16000/2020-11-106.jpg" /></a></div><br /><p>Shinola'dan Runwell Turntable. Shinola hemen her alanda aksesuarlar üreten ve bunlara da genelde yüksek fiyat etiketleri koyan bir firma. Sanırım Amerika ve Japonya pazarlarında sevilen bir marka... Firmanın Runwell pikabının, basın bülteninden birkaç satır. </p><p> Doğru malzemeleri kullanırsanız her şey lüks olabilir ve Shinola'nın Runwell Turntable'ı bu gerçeğin bir kanıtıdır. Markanın ilk pikabı olan, hem işlevinin hem de biçiminin en yüksek standartları karşılamasını sağlamak için ustalıkla üretilmiştir. Yalnızca 500 adet üretilecek olan ürün yüksek kaliteli ses ve kutudan çıkar çıkmaz kullanıma hazır olacak şekilde hazırlanmıştır. </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgz3gqcGjJ7fpTWHAKz8iP_5KZd1Fr3xmJge-9-kwR3GZMtp7v8J6yacA3H5Sn6Q0_gGlH9hQzPvIlajqFeVK1FLZDYLS8_yqx-mDp4IXaEEz1U8ghDyMdSHXRPmXHy3_L0-OSo37wPjtE/s600/2020-11-107.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="409" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgz3gqcGjJ7fpTWHAKz8iP_5KZd1Fr3xmJge-9-kwR3GZMtp7v8J6yacA3H5Sn6Q0_gGlH9hQzPvIlajqFeVK1FLZDYLS8_yqx-mDp4IXaEEz1U8ghDyMdSHXRPmXHy3_L0-OSo37wPjtE/s16000/2020-11-107.jpg" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzPBn73PuMNwuf-gmpC0P_lITGP8cWXp6MoSnMVPeir2Zpg875Zxys4Q2G_gndlUArV5jr96Br7TF1VE-sHOnzhWCuCCIWIzMjVdck6UfzFyVeQVqF5uWLx-jpshVfkNsRBuHXiVkrjvw/s600/2020-11-108.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="394" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzPBn73PuMNwuf-gmpC0P_lITGP8cWXp6MoSnMVPeir2Zpg875Zxys4Q2G_gndlUArV5jr96Br7TF1VE-sHOnzhWCuCCIWIzMjVdck6UfzFyVeQVqF5uWLx-jpshVfkNsRBuHXiVkrjvw/s16000/2020-11-108.jpg" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgExX3x9ciTXFNUMT9BPvfY3MOH45sfp-7v8Z8-PGSp9RT0m90Zzxd8srzr45vpmwnW401g3OKD1roHKenglA3HbRoCu0lrUj5_tfVTLUPdILi51sBZvrbY_bM3LBy9P2nrdXU9gYDeMi8/s600/2020-11-109.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgExX3x9ciTXFNUMT9BPvfY3MOH45sfp-7v8Z8-PGSp9RT0m90Zzxd8srzr45vpmwnW401g3OKD1roHKenglA3HbRoCu0lrUj5_tfVTLUPdILi51sBZvrbY_bM3LBy9P2nrdXU9gYDeMi8/s16000/2020-11-109.jpg" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLYvd9kfz03qEeK45xH0JbkB1q8PRnAOhsZmzLl0PKaEceoCXUYHufXfh1s8NqxpUBqc-t2AEJWecsKOzMfjsUKolpViHGJKQd_aRqVErKyikHDb3e-xBeugDSx1HNeLGh4HXjjmWDjco/s600/2020-11-110.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLYvd9kfz03qEeK45xH0JbkB1q8PRnAOhsZmzLl0PKaEceoCXUYHufXfh1s8NqxpUBqc-t2AEJWecsKOzMfjsUKolpViHGJKQd_aRqVErKyikHDb3e-xBeugDSx1HNeLGh4HXjjmWDjco/s16000/2020-11-110.jpg" /></a></div><br /><p>Hareketli mıknatıs MM kartuşuna ve hatta her şarkının, albümün ve sanatçının en iyi şekilde ses çıkarmasını sağlamak için özel bir fono ön yükselticiye sahiptir. Şık ve modern dış kısım dikkat çekicidir, ahşap kullanımı ise evin herhangi bir odasında harika görünmesini sağlamak içindir. </p><p>Ahşap şasi, deri mat, metal, ilginç kol derken firmanın pikabı çok kötü de değil gibi gözüküyor. 2.500 Dolar tabii ki çok yüksek ama ürün çıktığı gibi satıldı ve bitti... </p>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-59620692114124363162020-11-28T10:28:00.003+03:002020-11-28T10:28:32.991+03:00Lansing Iconic<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilvWsGjEbvdtn67IG_vrei6R02ZOcwj9zqpVEJzVapWDFcXd_kXrt81RQLdKaxb0jCBQK6ZQM_m25858ZUeNd7yRMeJG0H-ijyNrt4TIb2MwyPf3vChmOU0Cjs9XdWkqijLF24-gPv2sI/s1331/2020-11-104.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1331" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilvWsGjEbvdtn67IG_vrei6R02ZOcwj9zqpVEJzVapWDFcXd_kXrt81RQLdKaxb0jCBQK6ZQM_m25858ZUeNd7yRMeJG0H-ijyNrt4TIb2MwyPf3vChmOU0Cjs9XdWkqijLF24-gPv2sI/s16000/2020-11-104.jpg" /></a></div><br /><p></p><p>Yıl 1937. Avrupa'da özellikle Almanya ve İtalya'da faşist yönetimler yükseliyor. Uzakdoğuda Japonya sınırlarına sığamıyor, yayılmacılığa başlıyor. Avrupa'da yavaş yavaş soğuk savaş rüzgarları esiyor. Amerika tüm bu rüzgarların uzağında.</p><p>Lansing artık sinemalar için yaptığı dev hoparlörleri küçültmeye başlıyor Ev eğlencesinin kalbi olan müzik sistemlerine aslında lambalı radyo ve erken dönem plak çalarlara eşlik etmesi için ilk makul boyutlu hoparlörlerini tanıtıyor. </p><p>Efsanenin ilk adımları belki de...</p>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-53174403767988353742020-11-21T09:40:00.002+03:002020-11-21T09:40:49.489+03:00Betta'ların Çiftleşmesi (Videolara Mutlaka Gözatın) <p> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirDX3nRWmb1SxrBmkeNqkDQ0ajIBrz727IPgn7MARAHCDrGER7NIfCaIkqF-zilT6nrft2e3xb1M_P8Mle-KBgCXSfN8X0UGv7k7HhGvG2phI7P8FnIwpetYybQQSVcZkT2YLnBFhfW_A/s600/2020-11-103.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirDX3nRWmb1SxrBmkeNqkDQ0ajIBrz727IPgn7MARAHCDrGER7NIfCaIkqF-zilT6nrft2e3xb1M_P8Mle-KBgCXSfN8X0UGv7k7HhGvG2phI7P8FnIwpetYybQQSVcZkT2YLnBFhfW_A/s16000/2020-11-103.jpg" /></a></p><p>Betta'larım ile birlikte yaşamayı öğreniyorum ve keyif alıyorum. Betta Imbellis veya yabani Betta'lar bir arada yaşayabiliyorlar, akrabalarının aksine. Bu yüzden balıkları çiftleştirmek için özel olarak uğraşmanıza gerek yok. Ha tabii uğraşsanız daha sağlıklı olur ama ben akvaryumuma çok dokunmayı sevmiyorum. Doğal ortamlarında gibi yaşamalarını istiyorum.. Yabani Betta'lar canları isteyince çiftleşiyorlar. <a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/2020/11/ad-ustunde-yabani-betta.html"><b>Eh işte Yabani Betta bunlar... </b></a></p><p>Özellikle dişilerin karnı dolgun hale geliyor renkleri farklılaşıyor. Akvaryumda normal koşullarda birbirlerini kovalama şeklinde aksiyon olurken işler yavaş yavaş değişmeye başlıyor. Erkek ile dişi Betta ile kurlaşma başlıyor. Bu emareleri görürseniz bilin ki bir aksiyon olacak. Bende de tam anlamı ile böyle oldu. </p><p>Erkek balık suyun yüzeyinde köpüklerden yuva yapmış oluyor önceden. Dişi eğer çiftleşmeye hazır ise yuvanın altına gidecek ve çiftleşmek için yuvanın altında ters dönecektir. Erkek balık dişiyi saracak ve sıkacak. Bu işlem sırasında yumurtalar dişinin karnından dökülüyor. Bu sırada erkek eş zamanlı spermlerini bırakarak çıkan yumurtaları döllüyor ve düşen yumurtaları yakalayıp teker teker köpük yuvaya yerleştiriyor </p><p>Şans eseri bu enstantaneleri videoya çekmeyi başardım; </p><iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen="" frameborder="0" height="350" src="https://www.youtube.com/embed/eurnjUzc3c8" width="600"></iframe><span style="text-align: left;"> </span><div> </div><div>Doğanın mucizesi işte. Ama mucizeler burada kalmıyor. Yumurtalar 48 saat içinde çatlıyor ve her yumurtadan gözle zor görünen minicik yavrular çıkıyor. Tüm bu süreç boyunca erkek balık bir saniyeliğine bile olsa yuva bölgesini terk etmiyor. Dişi ise bir yerlerde saklanıp dinleniyor. Erkek, köpük yuvadan düşen yavruları tekrar yuvaya geri koyuyor. Bunun da videosunu çekmeyi başardım. </div><div><br /></div><div>
<iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen="" frameborder="0" height="350" src="https://www.youtube.com/embed/z2sZfxDWgUg" width="600"></iframe></div><div><br /></div><div>Tam artık yavruları büyütmeye başlayacağız diye sevinirken canımızı yakan <a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/2020/11/deprem.html"><b>İzmir depremi</b></a> oldu maalesef. Birkaç gün farklı bir evde kalmak istedik. Özellikle eşim bu depremde oldukça tedirgin oldu. Maalesef yavrularımızı göremedik döndüğümüzde. Umarım bir sonraki sefer her şey yolunda gider.... </div><div><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/search/label/Akvaryum"><img border="0" data-original-height="100" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwWn5s_JSV5zIVxw2iBEQ6tvT50gFNEtm4snnaCngGRY0DNImEBtVExGzlaKQuBwtCwzBHHXHwqsqCY2NhTC7HUWi0mtI89ky6lZ7Dr5KOwa7cv_PphEKHAC0-pDgWiWTJVhVhkH1B_5M/s1600/akvaryum-hobi.jpg" /></a></div></div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-38282429999693420922020-11-20T12:09:00.005+03:002020-11-20T12:09:29.528+03:0045'lik Sevmiyorum<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtl2_2qPdXDNKPc2lF7W7WLjmVGN49aTG9DBAKfgUfuLFD-rDz3zhVovcPn-E065C2bpZgx8WgWNe5ehl5YEUP1mKgvnPfVSfkUSPOZSY6iDY4kTLBebcufotqno7_9wfNECqCIbt2u44/s835/2020-11-102.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="835" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtl2_2qPdXDNKPc2lF7W7WLjmVGN49aTG9DBAKfgUfuLFD-rDz3zhVovcPn-E065C2bpZgx8WgWNe5ehl5YEUP1mKgvnPfVSfkUSPOZSY6iDY4kTLBebcufotqno7_9wfNECqCIbt2u44/s16000/2020-11-102.jpg" /></a></div><br /><p></p>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-68405679015572781762020-11-20T12:06:00.004+03:002020-11-20T12:06:38.097+03:00Micro Seiki MR-622<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-vNd80u6G1DY/TgMcyogX_lI/AAAAAAAACKw/Pb_jpvrf2EU/s1600/mr-622.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-vNd80u6G1DY/TgMcyogX_lI/AAAAAAAACKw/Pb_jpvrf2EU/w400-h208/mr-622.jpg" width="600" /></a></div><br />Japon üretici Micro Seiki'den MR-622 modeli. Üretim yılı 1973. Yüksek hassasiyetli bir kol ve doğrudan sürücülü yani direct drive motora sahip bir pikap. Besleme geriliminin bir varyasyonunda etkilenmeyen DC servo doğrudan sürücü, ana tahrik sistemi olarak benimsenmiştir.<div><br /></div><div>Hız değişikliği, saf elektronik olarak yapılır ve yumuşak bir dokunuşla değiştirebilir. Dahası, rotasyon ince ayarı 33 ve 45 devir üzerinde birbirinden bağımsız şekilde % 6 aralığında bir i-nce ayar seçeneği de mevcuttur. </div><div><br /></div><div>Kol olarak MA-202'yi kullanılmış. Aşırı hassas üretilen ve düşük dikey hassasiyete sahip bir kol. Ayrıca, sağ ve sol tahrik aksının yuva kısmı radyal yapı kullandığından, seviye hassasiyeti mükemmel imiş neredeyse... </div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-8808264467158296172020-11-20T12:01:00.005+03:002020-11-20T12:01:34.194+03:00Grease II Soundtrack<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPMK9DOPDi8w_HCKbYOXI0Hq1PoOKhrJYqqlfPpmZTfVujOxN2DcGy3t6SQA1-DH46LTdetKIpRjvbVsS3IJ-ZUw0G-nVxMHviC2YXQqMzOoNPKdvYZ0xLRYtZgiwvne6q9ZQZtSwMAtg/s1600-h/grovy.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" height="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPMK9DOPDi8w_HCKbYOXI0Hq1PoOKhrJYqqlfPpmZTfVujOxN2DcGy3t6SQA1-DH46LTdetKIpRjvbVsS3IJ-ZUw0G-nVxMHviC2YXQqMzOoNPKdvYZ0xLRYtZgiwvne6q9ZQZtSwMAtg/w640-h640/grovy.jpg" width="600" /></a></div><br /><div style="text-align: justify;">John Travolta ve Olivia Newton John'un Grease filmi çok tutulup kült hale gelince devam filmleri yapıldı bildiğiniz gibi. işte onlardan bir tanesi olan Groove Grease filminin soundtrack albümünün az bulunur plağı. Bu filmde beyaz çocukların lise hayatı veya araba yarışları filan yerine Harlem'deki çikulata renkli insanların lise hayatı ele alınır. Yokluktan üstlerine giyecek bir şey bulamayan zavallıların okumak için çırpınışlarını anlatan filmi mutlaka seyredin.</div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-47830807983203373602020-11-20T12:00:00.005+03:002020-11-20T12:00:35.237+03:00 House of Marley Rebel Bluetooth Kulak Üstü Kulaklık<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9Xum9Aj8tovgD2Ck452iLpFQJRxpF1LwvYj2MAEeAih2-fQ5IhVQUuK_XusZT-ThVFxr9k-YX_gs-apGLCfpqFx6sH-t2Sw_aT8s9JCL9fHIPaTltoPy4NVwxa5fqYc-swOD24zr2AqA/s600/2020-11-101.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="414" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9Xum9Aj8tovgD2Ck452iLpFQJRxpF1LwvYj2MAEeAih2-fQ5IhVQUuK_XusZT-ThVFxr9k-YX_gs-apGLCfpqFx6sH-t2Sw_aT8s9JCL9fHIPaTltoPy4NVwxa5fqYc-swOD24zr2AqA/s16000/2020-11-101.jpg" /></a></div><br /><p>Renkli kulaklık artık hayatımızın değişmezi... Alın bir tane daha... </p><p>House of Marley Rebel Bluetooth Kulak İçi Kulaklıklar ile sadece oynat düğmesine basın ve en sevdiğiniz müziğin içinde kendinizi kaybedin. 40 mm dinamik sürücüye sahip bu kulaklıklar güçlü ses sağlar. Ek olarak, tek düğmeli denetleyici, müziğinizi kontrol etmeyi basit ve kolay hale getirir. Rebel kulaklıklar ayrıca, telefonunuzu çıkarmadan arama yapabilmeniz için bir mikrofon sağlar. Dahası, Rebel kulaklıklar, temiz tasarımı sayesinde farklı bir Marley görünümü ve hissi sunar. Aynı şekilde, kulaklıklar Siyah, Gri, Lacivert, Rasta, Şeftali dahil olmak üzere altı renkte gelir. Rahat kulak üstü tasarım, kulaklığı saatlerce takmanıza izin verir. Benzer şekilde, dayanıklı yapı, çantanızda olsa bile kulaklığınızın iyi durumda kalmasını sağlar. Fiyat 40 Dolar... </p>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-9594273615194593392020-11-20T11:56:00.000+03:002020-11-20T11:56:02.698+03:00Amazon Echo Link Amp<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgh5CfIrFBvIF-EpQ0aSFxBkygyWKKnvvp-kK4_kKVCtdRvbrR60eiRxaz1JzCfcHhRAOGxpMcn8IrBOcUiiQRvL4ix48Jm2eiGlOEwjtJK6-5CrGCcYwf_7oihsHkJZIbNHk_oXXfcbwA/s600/2020-11-100.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgh5CfIrFBvIF-EpQ0aSFxBkygyWKKnvvp-kK4_kKVCtdRvbrR60eiRxaz1JzCfcHhRAOGxpMcn8IrBOcUiiQRvL4ix48Jm2eiGlOEwjtJK6-5CrGCcYwf_7oihsHkJZIbNHk_oXXfcbwA/s16000/2020-11-100.jpg" /></a></div><p>Amazon çok garip bir firma.. Adamlar zaman içerisinde çok ilginç ürünleri tüketicilere sundular. Ben geç kalmışım ama bu ürün oldukça ilginç. Sanırım yeni versiyonu da yolda imiş... </p><p>Amazon Echo Link Amp Stereo Amplifikatör ile ses söz konusu olduğunda yalnızca en iyisini deneyimleyin. Dahili bir 60W 2 kanallı amplifikatör ile tamamlanan bu cihaz, gelişmiş ses sunmak için hoparlörünüze bağlanır. Sonuç olarak, her seferinde hi-fi ses müzik akışı elde edersiniz. Ek olarak, Echo hoparlörlere bağlandığı için, sesinizi Alexa'ya erişmek için de kullanabilirsiniz. Veya uygulamayı aynı ses kontrolü için kullanabilirsiniz. Evinizdeki birden fazla Echo cihazına bağlanırken, aynı zamanda birden fazla analog ve dijital giriş ve çıkışa sahiptir. Son olarak, Echo Link Amp, Ethernet ve koaksiyel kablo desteğine sahiptir.</p><p>300 Dolarlık fiyat ses kalitesini bir kenar bırakırsak özellikler açısından oldukça keyifli. </p>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-64034007194175058412020-11-17T11:03:00.005+03:002020-11-17T11:03:39.666+03:00Su Piresi<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNWZ95UoaOTrfmPXkFuQyEN5Udeqcvhc5GJ9l6YC8YxVNiszhHHnjD2C5Tm5DGiOMCdf36wCqsIvRkeQ7EqJfiRRPIN_dJ4VD0TQivWElvVuNne3NTCtpflXULe4nB_uNTUkbH37bc-58/s600/2020-11-11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNWZ95UoaOTrfmPXkFuQyEN5Udeqcvhc5GJ9l6YC8YxVNiszhHHnjD2C5Tm5DGiOMCdf36wCqsIvRkeQ7EqJfiRRPIN_dJ4VD0TQivWElvVuNne3NTCtpflXULe4nB_uNTUkbH37bc-58/s16000/2020-11-11.jpg" /></a></div><br /><p></p><p>Geçen <a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/2020/11/ad-ustunde-yabani-betta.html"><b>yazımda</b></a>, sonunda balıklarımı akvaryuma eklemiştim. Ekleyiş o ekleyiş, arada sırada canları istediğinde kendilerini gösteren Betta Imbellis'lerim ile yaşamayı öğrendim haftalar içinde. Ancak ufak bir sorun vardı. Arkadaş bu deliler yem yemiyorlar. Daha önce yazdığım üzere bu arkadaşların sevebilme potansiyeli olan hemen <a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/2020/10/betta-beslemek-yem-paradoksu.html"><b>her türden her markadan yemi</b></a> stoklamıştım. Yok arkadaş yemiyor balıklarım hiçbirisini. </p><p>Hadi ilk günler stres altındalar bunu anlıyorum da, artık akvaryuma alıştılar keyifleri yerinde. Yemlerde bir problem olsa oğlumun Betta'sı yemez. Nam-ı diğer "Gek Gek Yele" ne bulsa havada kapıyor. Bizimkiler yüzüne bakmıyorlar hiçbir yemin. Başladım araştırmaya. Üreticileri ile konuşuyorum, her yeme alışkın diyorlar, senin görmediğin zamanlarda yiyor olabilirler diyorlar. Bir yandan da keyifleri yerinde. Sn. Sadettin Kesergen "abi kafaya takma" başlarlar yakında yemeye dedi ama gel bana anlat işte... </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigMjf7M6URctmeIEAt1R9Ev-W1Z6M919a7ywyn27YNpjWPEbp2aETazm5tkjoF_qow9FmojRstEtS0b7vax-oK5g_HMUhQoMKgLuIepDEWe7V6C-HqXV4tJxlaIBAyJ89InE5ZF2Znrkw/s600/2020-11-12.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigMjf7M6URctmeIEAt1R9Ev-W1Z6M919a7ywyn27YNpjWPEbp2aETazm5tkjoF_qow9FmojRstEtS0b7vax-oK5g_HMUhQoMKgLuIepDEWe7V6C-HqXV4tJxlaIBAyJ89InE5ZF2Znrkw/s16000/2020-11-12.jpg" /></a></div><br /><p>Dedim bu iş böyle olmayacak, bir de canlı yem deneyelim. İlker Akvaryum'dan biraz tubifex aldım, bizimkiler havada kaptılar.. Bu böyle olmayacak canlı yem lazım bizimkilere diye karar verdim. Aslında bir çok seçenek var, canlı yeme alternatif. Dondurulmuş yemler var, jel şeklinde satılan ve kendi hazırladığınız yemler var. Var da, buradaki kilit nokta bunların buzdolabında saklanması gerekiyor. Seçil Hanıma tüm şirinliğimle diyorum ki, buzdolabına yem koysam sıkıntı olur mu? Aslında cevabını biliyorum da, deneyeyim dedim.</p><p>Hayır!!!</p><p>Hani normal bir hane olsak, küçük bir buzdolabımız olsa, yer yok tamam diyeceğim de, buzdolabı, derin dondurucu aklınıza gelen her türlü şey var evde. Ama kız haklı valla, yapacak bir şey yok. Dur onu da yazının sonuna ekleyeyim unutmazsam... </p><p>Seçenekler tabii ki bitmiş değil. Çeşitli kurtlar var, su piresi var. Geçtiğimiz senelerde su piresi üretimini denedim. Elime yüzüme bulaştırdım vallahi hiç yalan söylemeyeyim. Her defasında nasıl becerdiysem kültürleri çökerttim, su piresi hayalleri yalan oldu. </p><p>Bir kere daha deneyelim bakalım. Şöyle bir araştırma yaptım. Bütün oklar Sn. Murat Tansel diye bir beyi işaret ediyor. Kendisi ile irtibata geçtim hemen, sağolsun son derece detaylı anlattı herşeyi. Dedim ki, yahu Murat Bey ben anlattıklarınızı anladım da, fazla detay ile uğraşmayalım, siz bana ne lazımsa gönderin. Bir yandan da nasıl olsa olmayacak diye düşünüyorum. </p><p>Birkaç gün sonra koca bir koli geldi. İçerisinde su pireleri, yeşil su kültürleri, pireler için çeşitli yemler var. Bende göndermiş olduğu yönergelere göre ön hazırlık yapmıştım. Ha bir de pistia'lar almıştım. Şimdiye kadar bu güzel yüzey bitkilerini yaşatmayı başaramadım. Sn. Murat Beyden gelenler de, pek hayal ettiğim gibi değildi açıkçası. Ama büyüklerinden kalmadı 1TL boyutlarında olanlardan var şimdilik onlardan gönderiyorum demişti. Bu arada haftalar sonra bir koli daha geldi, sağ olsun unutmamış. Bir sürü pistia göndermiş, bilabedel olarak hem de tam hayal ettiğim gibi. Bu tarz insanlar ile alışveriş yapmak gerçekten çok keyifli! </p><p>Neyse su piresi demiştik. Geçtiğimiz senelerde su piresi üreteceğim diye bir sürü özel plastik kaplar vesaireler almıştım. Üretim tesislerimiz görsel manada çok düzgün idi. Hiçbir masraftan kaçınmamıştım. Ama sonuç hep hüsran oldu... </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRT4ol4jEYmxgmPZP-361lnV3zfx6izgZduLeMqIsJoMjIQxHMKmu4mUa05Wkp7jndKvzBrH3bJN6flNHo6_stQzna5rMXw1UUehoX9R8AuY6yI8g84eUXW5hh_GMCBnVeJ6R4RkulA2c/s600/2020-11-6.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="580" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRT4ol4jEYmxgmPZP-361lnV3zfx6izgZduLeMqIsJoMjIQxHMKmu4mUa05Wkp7jndKvzBrH3bJN6flNHo6_stQzna5rMXw1UUehoX9R8AuY6yI8g84eUXW5hh_GMCBnVeJ6R4RkulA2c/s16000/2020-11-6.jpg" /></a></div><p>Bu defa nasıl olsa olmayacak diye hiç özenmedim vallahi. Hayatımda ilk kez 5LT'lik su kaplarını kesip içerisine su koyup beklettim. Hepsi leş gibi oldular yaz güneşi altında. Aşağıdaki manzarayı, çok utanarak ekliyorum, </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZxq2AlTM-NfOJgC6FppHce73qpHK5GwA9EW8Zk8e8tn_65i6VqHVtgQkXT2RIO4BA3uJgME8au1bWFbkRIL3SL_B6-ytzGzFBNvV363_I6u55iTt-SCRqiPJzCC5ae7nBo2EVgTsY3pw/s600/2020-11-7.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="338" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZxq2AlTM-NfOJgC6FppHce73qpHK5GwA9EW8Zk8e8tn_65i6VqHVtgQkXT2RIO4BA3uJgME8au1bWFbkRIL3SL_B6-ytzGzFBNvV363_I6u55iTt-SCRqiPJzCC5ae7nBo2EVgTsY3pw/s16000/2020-11-7.jpg" /></a></div><p>Siz bu yazıyı okurken yukarıdaki gibi 5 tane daha, üstünkörü kesilmiş plastik su damacanası dolusu su piresi var. Üredikçe ürüyorlar maşallah! Ulan bir sürü para harca, özel kaplar al, su piresi üretmek nasip olmasın, "gecekondu styla" berbat bir şekilde üret. Şans mıdır, kaderin cilvesi midir, Murat Tansel'in alameti midir bilmem... Sonuç, başarı! Bizim Betta'lar su pirelerini havada kapıyorlar artık... Onlar mutlu, bende mutluyum. </p><p>Şimdi unutmadan gelelim buzdolabı meselesine. Beni daha önceden tanıyanlar, özellikle hifi vesaire sayesinde tanıyanlar, karakterimi üç aşağı beş yukarı anlamışlardır. Akvaryum alanında yazılarımı takip eden arkadaşlarda ipuçlarından yavaş yavaş anlamaya başlamışlardır beni. </p><p>Ben ciddi bir işgalciyim bunu itiraf etmem lazım. Bana bir alanı verirseniz veya kaptırırsanız, kendime göre dönüştürmek ve dönüşümün akabinde stoklamak konusuna ciddi bir takıntım olabilir. Eşim seneler önce bir <a href="http://stereomecmuasi.com/2012/03/woman-acceptance-factor-sayi-2.html"><b>yazısında</b></a> yazmıştı bunu. Salonda işlerin nasıl çığrından çıktığını anlatmıştı. </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi59vI25Q_0jCLiIfJumO2VrqPR7HuPjOto9IYGeirzhKSJJ6KJe_tsPqBR6Bn8EHjI7zFx0rXG2F_GS7Yl2f1jxYIM7KY8DcnxbCe7Tsc44P2wGwydUMKtzB0ClWRZT6CB1qj8tE0eT6o/s600/2020-11-9.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi59vI25Q_0jCLiIfJumO2VrqPR7HuPjOto9IYGeirzhKSJJ6KJe_tsPqBR6Bn8EHjI7zFx0rXG2F_GS7Yl2f1jxYIM7KY8DcnxbCe7Tsc44P2wGwydUMKtzB0ClWRZT6CB1qj8tE0eT6o/s16000/2020-11-9.jpg" /></a></div><p>Sadece salon değil tabii ki. Geçmişte buzdolabında da, özellikle içecek bölümünde bazı işgal olayları yaşadık. Mesela meşrubat bölümünde mahalledeki çoğu marketten daha fazla stok vardır. Aşağıda gözüken buzdağının sadece görünen yüzü. Bunun birkaç katı kilerimizde vardır herhalde. Seçil bu yazıyı okursa, ilk söyleyeceği şey, "birkaç katı mı" olur? Bayağı bir katı diyelim.... </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij1WbHgZw1hF95PBG4MgU5-Qz8RhjV37lKE-WixikJOkfsaRCriBZ6cLsefjobONsLKZQa4TooTBjqY7nVLq_Dgz_zhyphenhyphenIPqXpZwW3zFm4ZJlTVs8XXgotYJoJ-IGKGn1Ko9vex8P5tIZY/s600/2020-11-8.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="404" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij1WbHgZw1hF95PBG4MgU5-Qz8RhjV37lKE-WixikJOkfsaRCriBZ6cLsefjobONsLKZQa4TooTBjqY7nVLq_Dgz_zhyphenhyphenIPqXpZwW3zFm4ZJlTVs8XXgotYJoJ-IGKGn1Ko9vex8P5tIZY/s16000/2020-11-8.jpg" /></a></div><br /><p>Yani siz bakmayın atıp tuttuğuma kız haklı. Eh peki Hakan Bey, bu su pirelerini nasıl kabul ettirdiniz derseniz, laf aramızda apartmanda gizli bir nokta buldum. Oraya doğru yayılmaya başladım :)</p>
<br /><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/search/label/Akvaryum"><img border="0" data-original-height="100" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwWn5s_JSV5zIVxw2iBEQ6tvT50gFNEtm4snnaCngGRY0DNImEBtVExGzlaKQuBwtCwzBHHXHwqsqCY2NhTC7HUWi0mtI89ky6lZ7Dr5KOwa7cv_PphEKHAC0-pDgWiWTJVhVhkH1B_5M/s1600/akvaryum-hobi.jpg" /></a></div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-12201689582560547642020-11-17T09:24:00.004+03:002020-11-17T09:24:24.328+03:00Karabağ Azerbaycandır<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8vZilIcKAhSfviJQBdEpH8HzGyHyHXVGJX5c9_ugDJ9GG3trhI9znvC8YGjcPkR4C8p6uvhyrsZytFwRAS9ZKknT3k_PLnQWfaAtJGcLBVzQr-TMiKxEbEE0gvvrWeXWI0SSYgvyOTY0/s600/2020-11-5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="338" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8vZilIcKAhSfviJQBdEpH8HzGyHyHXVGJX5c9_ugDJ9GG3trhI9znvC8YGjcPkR4C8p6uvhyrsZytFwRAS9ZKknT3k_PLnQWfaAtJGcLBVzQr-TMiKxEbEE0gvvrWeXWI0SSYgvyOTY0/s16000/2020-11-5.jpg" /></a></div><br /><p></p><p>Azerbaycan'ın Karabağ topraklarında yeniden Azeri bayrağı dalgalanıyor. Karabağ Azerbaycandır!</p>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-65539122747009316452020-11-17T09:06:00.000+03:002020-11-17T09:06:05.477+03:00Danny Boy et ses Penitents <p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEib_lD6K8hTSltRFlIK7tERdS4mvwhy6ZpWC7sxv6f7l_Orgkg9gQOg80jm9adhznQ2xKO_j75kG56FyFvyP4CjYY4B0lGN3w_5abaIx0y2H2mPz_h8z9bO1cWr5dHmwh7WHe9NvueHwhQ/s602/2020-11-4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="602" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEib_lD6K8hTSltRFlIK7tERdS4mvwhy6ZpWC7sxv6f7l_Orgkg9gQOg80jm9adhznQ2xKO_j75kG56FyFvyP4CjYY4B0lGN3w_5abaIx0y2H2mPz_h8z9bO1cWr5dHmwh7WHe9NvueHwhQ/s16000/2020-11-4.jpg" /></a></div><br /><p></p><p>Yazık çok acayip bir plak kapağı bu... KKK müziği diyebilirsiniz ama değil; </p>
Danny Boy et ses Pénitents 25 Ocak 1936'da Saint-Pierre-de-Cormeilles'de doğan, şarkıcısı Danny Boy, gerçek adı Claude Piron olan 1960'ların Fransız rock'n'roll, twist and beat grubudur. Danny Boy'a eşlik eden dört müzisyen (Penitents) balaclava giyiyordu. Balaclava ne bilemedim ya, maske mi desek, bere mi desek. Yukarıdaki plak kapağından anlarsınız işte... <div><br /></div><div>Claude Piron, ilk Fransız rock şarkıcılarından biri olarak kabul edilebilir. Solo kariyerine 1958'de başarılı bir Kalin Twins cover'ı ile başladı. 1960 yılında Danny Boy takma adını almadan önce ilk plağını gerçek adıyla kaydetti ve ardından Bruno (gitar), Ralai (gitar), Didier (bas gitar) ve Jose'den (davul) oluşan Danny Boy et ses Pénitents'ı kurdu. </div><div><br /></div><div>Danny Boy aynı zamanda bir oyuncu imiş. Bernard Toublanc-Michel tarafından yönetilen 14. Berlin Uluslararası Film Festivali'nde "Altın Ayı"ya aday gösterilen, 1964'te bir Fransız-İtalyan filminde oynadı: La Difughé d'être infidèle. </div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-17769333519300495602020-11-17T08:50:00.008+03:002020-11-17T09:11:53.597+03:00Headache Sound OMNI<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhG5mvMYXnAxBnF8Cwxpb61Bm_BJYvAoqrImdNBw1nVvDrN0pSaqUeVciAQmb6OksPFF93tQhS6jy3bFI6irqky7eLV-oQogKP_CfdoflGRB2dDz_WQHTYiT4j4aJ4qYpYEnD7gPRVdx14/s600/2020-11-1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhG5mvMYXnAxBnF8Cwxpb61Bm_BJYvAoqrImdNBw1nVvDrN0pSaqUeVciAQmb6OksPFF93tQhS6jy3bFI6irqky7eLV-oQogKP_CfdoflGRB2dDz_WQHTYiT4j4aJ4qYpYEnD7gPRVdx14/s16000/2020-11-1.jpg" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Headache Sound OMNI Portable Record Player ile istediğiniz zaman ve istediğiniz yerde Scratch atın ve çalın. Müzik tutkunları ve DJ'ler için tasarlanan bu cihaz, bir müzik aletini ve taşınabilir bir pikabı birleştiriyor. Technics SL-1200'den ilham alan OMNI, birçok harika özelliğe sahip daha küçük ve daha basit bir tasarıma sahiptir. Plak çaları, olağanüstü işlevsellik ve ses kalitesi sunar. Ek olarak, 7, 10 ve 12 inçlik plakları çalar ve tamamen ayarlanabilir bir kola sahiptir. Entegre Bluetooth ses alıcısı, doğrudan akıllı telefonunuzdan müzik çalmanıza da olanak tanır. </div><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJ08C2LnlJLJ8Y9DAwtDkKyOhRvEvvPszi_ZWcsBnmLwPzt43N3DlfJ8i8lSLv3xS9W2vRpEH2fqS-LTs7NlytYw2_rYYyxdr_DiBjBPZyDFEo2Rlw_jg8Y2n2EJQHW9O100GmswU2SlA/s600/2020-11-2.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJ08C2LnlJLJ8Y9DAwtDkKyOhRvEvvPszi_ZWcsBnmLwPzt43N3DlfJ8i8lSLv3xS9W2vRpEH2fqS-LTs7NlytYw2_rYYyxdr_DiBjBPZyDFEo2Rlw_jg8Y2n2EJQHW9O100GmswU2SlA/s16000/2020-11-2.jpg" /></a></p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggJOSb6sEK7ijUTwrsDs0xfrs7LXNJkbpM98lgr0T7pov076VTyJg3SmqIYBXW4D3R9ru7iFeiCp5csRRIXfCcLIWo6IaER61JbjyGkuPjfrHaRzaPDZE6Td1BN8Vr9eHFU1rixuMflpg/s600/2020-11-3.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggJOSb6sEK7ijUTwrsDs0xfrs7LXNJkbpM98lgr0T7pov076VTyJg3SmqIYBXW4D3R9ru7iFeiCp5csRRIXfCcLIWo6IaER61JbjyGkuPjfrHaRzaPDZE6Td1BN8Vr9eHFU1rixuMflpg/s16000/2020-11-3.jpg" /></a></p><p>Ayrıca, yerleşik 5 watt hoparlör, istediğiniz zaman, istediğiniz yerde müzik çalmanıza ve karıştırmanıza olanak tanır. Kulaklık çıkışı, kulaklık izlemeyi ve sessiz çalışmayı da mümkün kılar. OMNI'nizi, güç bankanızı ve akıllı telefonunuzu alın ve artık hazırsınız</p><p>300 Dolarlık fiyatı ile bana sorarsanız anca baş ağrısı yapacak bir ürün olabilir... </p>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-2662317214106272182020-11-17T08:35:00.006+03:002020-11-17T09:51:36.076+03:00Khruangbin <iframe allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen="" frameborder="0" height="350" src="https://www.youtube.com/embed/q4xKvHANqjk" width="600"></iframe><p> Khruangbin basta Laura Lee ki topluluğu sevenler genelde Kleopatra diyorlar, gitarda Mark Speer ve davulda Donald Ray "DJ" Johnson Jr. Houston, Texas'ta kurulmuş bir Amerikalı bir müzik üçlüsü. Grup, klasik soul, dub ve psychedelia gibi küresel müzik etkilerini harmanlamasıyla tanınır.</p><div>İlk stüdyo albümleri The Universe Smiles Upon You (2015), 1960'larda Tayland müziğinin tarihinden, özellikle Luk Thung'dan etkilenmiştir. Tayland'ın country müziği olarak tanımlanabilecek Luk Thung, batı dünyasında Khruangbin sayesinde ilgi çekmiştir. </div><div><br /></div><div>İkinci albümleri Con Todo El Mundo (2018) ise İspanya ve yoğun olarak bir Ortadoğu etkisine sahip. 2020 albümleri olan Mordechai ise yine büyük ölçüde Tayland müziği ve Ortadoğu müziği ağırlıklı olarak ise İran rock müziğinden etkilenmiş.
. </div><div><br /></div><div>Khruangbin'in müzik türü tam anlamı ile bir karmaşa. Dünyanın dört bir yanından etkilere sahip, çoğunlukla enstrümantal olan müzik, soul, surf, psychedelic ve funk etkilerine sahip, kendilerine sorarsanız ise Thai funk'varidir. </div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-71564862665874763882020-11-03T01:21:00.005+03:002020-11-03T01:21:32.591+03:00Adı Üstünde Yabani Betta<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-5PhYPKx-TephRUb7ZKup1qYlDbQXRXmWbvZuuLSkJQFkYHff0lCUKq8TykihqkOG9gh2n3cJAWNs7_dulsvKv5uIL6OnrSKpAxzhipsX9MrNopQrYwmq9zq67Lx215bTg9YcAmMX_ro/s600/2020-10-45.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="405" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-5PhYPKx-TephRUb7ZKup1qYlDbQXRXmWbvZuuLSkJQFkYHff0lCUKq8TykihqkOG9gh2n3cJAWNs7_dulsvKv5uIL6OnrSKpAxzhipsX9MrNopQrYwmq9zq67Lx215bTg9YcAmMX_ro/s16000/2020-10-45.jpg" /></a></div><p>Evet bir önceki <a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/2020/11/alstrma-surecleri.html"><b>yazımda </b></a>balıklarıma kavuşmuş ve onları akvaryuma eklemeye hazır hale geldiğimden bahsetmiştim. Akvaryumum veya <a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/2020/09/fifty-shades-of-brown.html"><b>Fifty Shades of Brown</b></a> gerçekten tam istediğim gibi olmuş durumda, görüntüsü, uğraşma amacıma tam anlamı ile hizmet ediyor. Ay bir mutluyum ki, sormayın. Balıklarımı 1 erkek 2 dişi olarak seçtiğimi söylemiştim. Cahil kafamla düşündüm ki, koca akvaryum hiç olmazsa arada sırada balıkları da görür mutlu olurum. </p><p>Vira Bismillah diyerek, dikkatli bir şekilde balıkları akvaryuma ekledim. Ekleyiş o ekleyiş! Akvaryuma önden bakıyorum kimse yok, sağdan bakıyorum kimse yok. Zaten ışıkta az. Ambiyans yapacağız ya malum, görmeyen gözlerimle balık arıyorum akvaryumun içinde. </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyAXij_v3kubO_gyR9NZkSbXFMu2SWdsnPTQ8J0b0KEuIC6M3uV2mpRdhJ_N5N1u_BRZ2cZVb73jXm06KIesgsnuF4uSlZxXv1PZJhunRbMwDTfKu2KHbNkm5w7ZSZU7GE1-VD9NkK4WE/s800/2020-10-44.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="800" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyAXij_v3kubO_gyR9NZkSbXFMu2SWdsnPTQ8J0b0KEuIC6M3uV2mpRdhJ_N5N1u_BRZ2cZVb73jXm06KIesgsnuF4uSlZxXv1PZJhunRbMwDTfKu2KHbNkm5w7ZSZU7GE1-VD9NkK4WE/s16000/2020-10-44.jpg" /></a></div><br /><p>Stresteler ya, ilk gece alışırlar diye düşündüm. Ertesi gün, başlarlar akvaryumda fink atmaya. Neyse akşam yattım, ertesi sabahın köründe akvaryumun başında soluğu aldım. Yüzeyin neredeyse yarısı köpük dolu. Bu iyiye işaret; keyifleri yerinde. Peki balıklar nerede... </p><p>Önden bakıyorum yok, yandan bakıyorum yine yok. Uzun uğraşlar sonucu erkek Betta beyefendiyi gördüm. Renkleri yerine gelmiş, keyfi yerinde gibi. Şimşek gibi akvaryumun bir tarafından diğer tarafına yüzdü, sonra, ara ki, bulasın. Ha bu arada birkaç kez dişilere de denk geldim, tam gördüm derken, tankın içinde bir kovalamaca yine herkes kayıp. Hemen yazıyorum tabii ki gruba, abi diyorlar normal. Normalde renkleri bir günde kendine gelmez, senin tankı sevmişler belli ki. E peki ne zaman görürüm bunları, orası nasip kısmet, yabani Betta bunlar... </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-ePwwqmR5lscOFAVWvK5-BUYDuvM9mbYlXQn0GhFfNGwlQmokL6EFaDF5x-bpptO2efp1GYNKyFZyO2QK_FejVSftN4ZaU0DrhcL-DcT-ohHzoEZmdZ6TV2ZgG9pLNZRTsYgZ9b1VgtU/s600/2020-10-42.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-ePwwqmR5lscOFAVWvK5-BUYDuvM9mbYlXQn0GhFfNGwlQmokL6EFaDF5x-bpptO2efp1GYNKyFZyO2QK_FejVSftN4ZaU0DrhcL-DcT-ohHzoEZmdZ6TV2ZgG9pLNZRTsYgZ9b1VgtU/s16000/2020-10-42.jpg" /></a></div><p>Büyük dişi, küçük dişiyi kovalıyor. Erkek ikisini birden kovalıyor. O enstantanede oda içerisinde bir şenlik havası, balıkları gördük. Sonra balıklar ortalıklarda yok. Betta Imbellis'ler saklanma yeri severler filan derken, anladım ki bizim biyotop çakması tankımız bir kara delik haline gelmiş. Her taraf saklanacak alan. Hani kendi boyutumuzda bir alan olduğunu düşünüp saklambaç oynasak birini bulmak yıllar sürecek. Sittin sene kimseyi bulmazsınız... </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjI9_G1Ut4Q0HWUVB3MdyKb26r21qtv6nkZr243bc6JXSK9Zj4lZHoZseQYHKyouykrSR23Vcc89M-qKI92G2CvxWSWTSGwSZBifLzuoFiB7XYMfYDWJQfhQ6As5FHGf-GD2Vsavt5a2SM/s600/2020-10-43.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjI9_G1Ut4Q0HWUVB3MdyKb26r21qtv6nkZr243bc6JXSK9Zj4lZHoZseQYHKyouykrSR23Vcc89M-qKI92G2CvxWSWTSGwSZBifLzuoFiB7XYMfYDWJQfhQ6As5FHGf-GD2Vsavt5a2SM/s16000/2020-10-43.jpg" /></a></div><p>İşin en komik tarafı oğlum geliyor, "baba sen 3 balık almadın mı" diye soruyor. Aldım oğlum deyince, neden ortalıkta gözükmüyor bunlar diyor. Oğlum diyorum bunlar yabani. Eşim de merak içinde. Evdeki ana muhabbet, bu balıklar nerede. Biraz vakit harcayıp birkaç fotoğraf çekmeyi başardım da, en azından elimde bir vesika var... Sorulara cevap belli; yabani Betta bunlar. Bir yandan da, ulan bu kadarı da normal mi diye düşünüyorum. Soruyorum araştırıyorum, bu durum normal deniyor. Oğlan geliyor, baba boşver sen bunları gelip istediğin zaman benim Betta'ya bakabilirsin diyor. Çocuk haklı, "Gek Gek Yele" yüzgeçlerini açıp hükümet gibi dolaşıyor minik akvaryumun içinde. Bizimkiler ortalıkta yok! </p><p><b><a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/2020/09/fifty-shades-of-brown.html">Fifty Shades of Brown</a>, </b>biyotop çakması filan iyi hoş şeyler şimdi Allah için. Yapması, kurması da zevkli, planlaması da. Görsel, gerçekten muazzam. Ama okulda resim derslerinde öğrendiğimiz "natür mort" kıvamında bir olay. Fransızca "ölü doğa" demektir, aha işte bizim ortamda öyle. Dal, yaprak herşey var. Balık var, ama yok! Yabani bunlar...</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoZXCpmoDTJ7rNKO1RBm-dhTnnapk77w4dOx3VHj6adDuN8QyNDCuUxjb61kV4p9bsamCat3OZXh6MKLu3L4MGnM7vLbhGrjrmdcr2i941yfpH95Q3tpfbbj2slnuxcFVMgdgmBhAe07I/s600/2020-10-46.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoZXCpmoDTJ7rNKO1RBm-dhTnnapk77w4dOx3VHj6adDuN8QyNDCuUxjb61kV4p9bsamCat3OZXh6MKLu3L4MGnM7vLbhGrjrmdcr2i941yfpH95Q3tpfbbj2slnuxcFVMgdgmBhAe07I/s16000/2020-10-46.jpg" /></a></div><p>Arkadaş, biyotop çakmasıdır, bol dallı güllü, pardon dallı yapraklı akvaryum yapacaksanız, çoğu zaman göreceğiniz manzaranın bu olacağını bilin. Balıkları şansınız varsa bu hengamenin içinde arada sırada görebilirsiniz. Neden diye sormayacaksınız herhalde, yabani bunlar tabii ki :)</p><p>Neyse bir hafta geçsin, birbirimize alışırız herhalde. </p>
<br /><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/search/label/Akvaryum"><img border="0" data-original-height="100" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwWn5s_JSV5zIVxw2iBEQ6tvT50gFNEtm4snnaCngGRY0DNImEBtVExGzlaKQuBwtCwzBHHXHwqsqCY2NhTC7HUWi0mtI89ky6lZ7Dr5KOwa7cv_PphEKHAC0-pDgWiWTJVhVhkH1B_5M/s1600/akvaryum-hobi.jpg" /></a></div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-47049220163890920872020-11-02T12:28:00.001+03:002020-11-02T12:28:04.481+03:00BOSE 301<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-f7WM_XsRw8A/TgMUAc3HXFI/AAAAAAAACKA/u7KwUEHptMo/s1600/301.JPG" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-f7WM_XsRw8A/TgMUAc3HXFI/AAAAAAAACKA/u7KwUEHptMo/w357-h536/301.JPG" width="600" /></a></div><br />BOSE'nin ülkemizde de çok sevilen hoparlör sistemi; 301. O günlerde BOSE hoparlör ailesinin en küçüğü olan hoparlör sistemi düşük maliyet için tasarlandı. Yüksek frekansları dışa doğru eğimli tutturma özelliğinin yine görüldüğü bu hoparlörler olmuştur.
Sürücü olarak 20cm "corn" tipi alt frekans ve tizler için ise 7.5cm "corn" tipi sürücü kullanılmıştı. Eğik monte edilmiş tweeter'ın önündeki deflektörün açısını değiştirerek, akustik olarak değişken bir oda ve yapıya sahiptir. İlk üretim tarihi 1976..<div><br /></div><div>Bu özellikler BOSE 301'i hem çok sevilen hem de hiç sevilmeyen bir hoparlör olarak bilinmesine sebep oldu. Aynı zamanda hem sevilip hem nefret edilen bir marka olmak kolay değil... </div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-73774439559368883262020-11-02T12:20:00.006+03:002020-11-02T12:20:51.328+03:00McIntosh Power Supply<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-_5bJb3HTMCY/TgMEflPBE2I/AAAAAAAACJQ/KW3agRVYbGc/s1600/d101a.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-_5bJb3HTMCY/TgMEflPBE2I/AAAAAAAACJQ/KW3agRVYbGc/w404-h526/d101a.jpg" width="600" /></a></div><br />Yahu 1950'lerin reklamları her zaman çok hoşuma gitmiştir. 1950'lerden bir diğer McIntosh reklamı, D101 güç kaynağı. Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-11846058808451659372020-11-02T12:16:00.012+03:002020-11-02T12:16:53.491+03:00MOV-1 Seramik Ses Sistemi<div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrMdp2t1pPF18KSDqtkKWwQ7seOAQ2X6wFtE-D2TLKjA4oykbQJbFYGSF2-pPhOlHKNR1FjIp6XTyqSLCBvMZ-1PckwB-vaxeQiDDS9IBnRCcpWKHUkGSenBY0aUmBkpE2JQoNreeQ3dw/s600/2020-10-41.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrMdp2t1pPF18KSDqtkKWwQ7seOAQ2X6wFtE-D2TLKjA4oykbQJbFYGSF2-pPhOlHKNR1FjIp6XTyqSLCBvMZ-1PckwB-vaxeQiDDS9IBnRCcpWKHUkGSenBY0aUmBkpE2JQoNreeQ3dw/s16000/2020-10-41.jpg" /></a></div></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYPRT_nRMZEf105GjXmWU1ZR55POyr9t5n7C0J5hF5dmny4S8LrpPII5hLC_ukR3yf49PUIxzV2_qUkQROSt6BmW9TW_PZqnlUEfJHGmoS4-RqoqXM_MW_f7diU4BPt8rOBp19n5EYlRc/s768/2020-10-39.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="576" data-original-width="768" height="448" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYPRT_nRMZEf105GjXmWU1ZR55POyr9t5n7C0J5hF5dmny4S8LrpPII5hLC_ukR3yf49PUIxzV2_qUkQROSt6BmW9TW_PZqnlUEfJHGmoS4-RqoqXM_MW_f7diU4BPt8rOBp19n5EYlRc/w596-h448/2020-10-39.jpg" width="596" /></a></div><br /></div>KEAS MOV-1 Ceramic Audio System ile gözlerinize ve kulaklarınıza ziyafet amacı için üretilmiş. Tamamen kablosuz olan bu sistem, cihazınıza Bluetooth ve aptX teknolojisi ile bağlanır. Danimarkalı Peerless sürücülere sahip bu hoparlör, her tür için kusursuz ses üretir. Ek olarak, size tam sekiz saatlik bir çalma süresi sağlayan güçlü bir lityum iyon pile sahiptir. MOV-1'in ön tarafında parçaları atlamak, oynatmak, duraklatmak ve ses seviyesini ayarlamak için sezgisel dokunmatik kontroller bulunur. <div><br /></div><div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggtp1z8KCB93S3PsE5IYQkVj7co5HPeiMXRi53-kJuEOkUS0pZFbW6_L21FzubFsN3QA2F81Z5LH7QkZRRAmWTftx9d9opooFOql8XBLnrQw7IbtuMXWHbQV0qM_Zay4QjuVSj-T18v68/s600/2020-10-40.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="449" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggtp1z8KCB93S3PsE5IYQkVj7co5HPeiMXRi53-kJuEOkUS0pZFbW6_L21FzubFsN3QA2F81Z5LH7QkZRRAmWTftx9d9opooFOql8XBLnrQw7IbtuMXWHbQV0qM_Zay4QjuVSj-T18v68/s16000/2020-10-40.jpg" /></a></div><div><br /></div>Güzel seramik kasa, ses için akıcı bir tasarım sunar. Aslında, bir hoparlör sisteminden çok bir sanat eseri olarak ortaya çıkıyor. Fiyat ise 650 Dolarcık... Meh...</div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-61256097362522077822020-11-02T11:40:00.003+03:002020-11-02T11:41:22.500+03:00Deprem<p> </p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8o16Zlc1wEQBeU9TMzfs2vJpLYUKSn17fwqgU0ekiXZBTtYufORWkrR4CUABGUKb3rluiGRjakX8A0MlUd2g_T7ss7Nc41dq7RmBpaugb-J-CbiOs6ox8yS3MjhrQGh6m41ZIzQBP7Kg/s600/2020-10-38.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="338" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8o16Zlc1wEQBeU9TMzfs2vJpLYUKSn17fwqgU0ekiXZBTtYufORWkrR4CUABGUKb3rluiGRjakX8A0MlUd2g_T7ss7Nc41dq7RmBpaugb-J-CbiOs6ox8yS3MjhrQGh6m41ZIzQBP7Kg/s16000/2020-10-38.jpg" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td></tr></tbody></table><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkbwiZ2TsCtfeRCHhlr38RrCz2pL7NutyKErNhLrOCurxuNzgdxL38CRbF06oGjdwq-i4nWhOQTi8YG5QNyRNI1vGvSgLuzEQkxzVwaDphsgLAGJqnsqiUj2e7q2VMvyUJQHBM1CWYPpc/s600/2020-10-37.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="338" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkbwiZ2TsCtfeRCHhlr38RrCz2pL7NutyKErNhLrOCurxuNzgdxL38CRbF06oGjdwq-i4nWhOQTi8YG5QNyRNI1vGvSgLuzEQkxzVwaDphsgLAGJqnsqiUj2e7q2VMvyUJQHBM1CWYPpc/s16000/2020-10-37.jpg" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div>Ege'nin iki yanını sallayan 7 büyüklüğündeki depremde maalesef İzmir ve çevresi zarar gördü. İzmir'de ve çevresindeki hemşehrilerimin kederli ailelerine sabır, yaralılar için acil şifalar niyaz ediyorum. Bunu bu aralar bol bol duyacağız, beraberlik çağrıları, taziye mesajları havalarda uçuşacak arkasından Gölcük, Van, Erzincan ve onlarca hatta yüzlercesi gibi bir hafta sonra herşeyi unutacağız. Maalesef ateş düştüğü yeri yakıyor... <div><br /></div><div><i><a href="https://www.bbc.com/" rel="nofollow" target="_blank">fotoğraf alıntı: BBC</a></i></div>Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4611735390946649862.post-25419983549114985762020-11-02T10:35:00.004+03:002020-11-02T10:35:35.907+03:00Alıştırma Süreçleri<p style="text-align: center;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQuP_HKzkcXcpMAQDrDG1H7DroRocU4d3Xw-2XwQ1hG0HVJhC4nxjaK3008PIPrJNF9_fJfWg3NsKoVmdmz_UPkmNaCO4McFiBYf3TF-JwvJrOeUBVO6TQDPOpw3KMRbmim5tfLhzbccU/s600/2020-10-35.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="487" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQuP_HKzkcXcpMAQDrDG1H7DroRocU4d3Xw-2XwQ1hG0HVJhC4nxjaK3008PIPrJNF9_fJfWg3NsKoVmdmz_UPkmNaCO4McFiBYf3TF-JwvJrOeUBVO6TQDPOpw3KMRbmim5tfLhzbccU/s16000/2020-10-35.jpg" /></a></div><br /> <p></p><p>Geçen <a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/2020/10/bilgi-bilgi-bilgi-ve-bilgi.html"><b>yazımda </b></a>Sadettin Kesergen üretimi balıklarımın, Mehmet Bulut aracılığı ile Aydın'dan geleceğinden bahsetmiştim. Bu süre zarfında akvaryumdaki su döngüsü oturmuştu iyice. White fungus tabir edilen yapılar, temizlik ekibi tarafından temizlenmiş ve akvaryum tam isteğime uygun şekilde oturmuştu. </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kısa bir bekleyişin ardından balıklarım geldi. Kısa bekleyiş derken sanırım Ekim başını buldu bu işler. Zaman mekan oryantasyonu bu yazı dizisinde oldukça kayık durumda. Neyse... Öyle balığım geldi hemen akvaryuma koymak diye bir şey söz konusu değil bu dünyada. Sabır önemli. Burayı daha sonra defalarca hatırlatacağım; Sabır! </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Neyse balıklar gelir gelmez, yol yorgunu misafirlerimizi hemen akvaryumun içerisine koydum poşetleri ile. Buradaki amaç poşetin içerisindeki suyun sıcaklığının akvaryum sıcaklığı ile eşitlenmesi. Bu süreç bazılarına göre yarım saat, bazılarına göre bir saat, bazılarına göre daha uzun sürebiliyor. Ben deliyim derseniz, elinize bir ısı ölçer alıp, tam eşitlenmeyi de sağlayabilirsiniz de buna gerek yok. Ben sanırım 1 saat civarında balıkları aşağıdaki gibi bıraktım... </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixIur_meuK69NAibydPVWEhjyh0GLJTJaZUW_Bg__pxwmiTTBJVE1YTi-4vJQM7aEJY3rLhG1_WuFM7JfyMx1bbpFiFtJIUMMNe-YwqGhCPqITAGKnfa3PVUKXtsBBpVvZJj0x3VP2I5U/s1452/2020-10-34.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1089" data-original-width="1452" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixIur_meuK69NAibydPVWEhjyh0GLJTJaZUW_Bg__pxwmiTTBJVE1YTi-4vJQM7aEJY3rLhG1_WuFM7JfyMx1bbpFiFtJIUMMNe-YwqGhCPqITAGKnfa3PVUKXtsBBpVvZJj0x3VP2I5U/w620-h465/2020-10-34.jpg" width="600" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bu sürecin akabinde suya alıştırma aşaması geliyor. Bu nasıl bir şey derseniz, önce yukarıda görülen poşetlerden balıkları kurtarıyorsunuz ve bir kabın içerisine alıyorsunuz. Bir hava hortumu vasıtası ile ana akvaryumunuzdaki suyu damla damla, yavaş yavaş bu kabın içerisine akıtıyorsunuz. Bu konular ile alakalı internette bir sürü video ve bilgi var. Bunları yazınca aman abi ne bilgilisin filan demeyin, bende okuyarak öğreniyorum ve balıkları aldığım kişilerin deneyimlerine güvenerek aktardıkları yöntemleri kullanıyorum. Pek bir şey bildiğim yok benim de. :)</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1SfW_c0ZUfJJrAo9lZf-5Db5H94ctUhofD4WPtiwqyyw2m_YJ6KJpA-HOGJy732zVbsz98O2SW3IAmQMpy4Z_CAHKfMGYdS2Doc1hybOtBIJ_zeDaqrz5-HF6bTKosIWzvWh4S1j4L9U/s600/2020-10-36.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="483" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1SfW_c0ZUfJJrAo9lZf-5Db5H94ctUhofD4WPtiwqyyw2m_YJ6KJpA-HOGJy732zVbsz98O2SW3IAmQMpy4Z_CAHKfMGYdS2Doc1hybOtBIJ_zeDaqrz5-HF6bTKosIWzvWh4S1j4L9U/s16000/2020-10-36.jpg" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bu süreci ne kadar uzun tutarsanız o kadar iyi. Balıklar bir şekilde adım adım sizin suyunuzun özelliklerine alışıyorlar.. Bu arada balıkların geçtiğimiz yazılarda eklediğim fotoğraflarda renklerinin ne kadar güzel olduklarını fark etmişsinizdir ancak bana geldiklerinde neredeyse bembeyaz olmuşlardı. Bunun sebebi de stres imiş. Yavaş yavaş geçecek ve normale dönecekler. Ne demiştik, Sabır... </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiifJ8f0Gfi_Zvws-HYi9-EBe-heio25pN0U6PgSvPAB32qoD98pB_rrnMP3QYGLSiHtIx_LCcwAD5bAuF_AoQBmaDBhU_Hmkk0or17DP1uQorEximIVz1jgfKZ8cJht9a477des5dUtuc/s600/bw-15.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiifJ8f0Gfi_Zvws-HYi9-EBe-heio25pN0U6PgSvPAB32qoD98pB_rrnMP3QYGLSiHtIx_LCcwAD5bAuF_AoQBmaDBhU_Hmkk0or17DP1uQorEximIVz1jgfKZ8cJht9a477des5dUtuc/s16000/bw-15.jpg" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Daha önce yazdığım gibi yabani Betta'lar atlamaya çok meraklı imiş. Ben sadece okuyucu olarak çeşitli gruplarda bilgi edinirken sevgili Mesut Kurtoğlu'nun iki dişi balığı atlayarak intihar etmişti. Benim balıklar gelene kadar bu atlamaların sonu gelmedi. Her hafta farklı meraklıların yabani Betta'ları atladı. Ben <a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/2020/09/ali-ve-hakann-karanlk-sular.html"><b>akvaryumumda </b></a>gereken önlemleri almıştım ama bu alıştırma sürecinde bile kap yerine kova kullandım. Neme lazım, bizimkilerde atlamasınlar... </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com/search/label/Akvaryum"><img border="0" data-original-height="100" data-original-width="600" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwWn5s_JSV5zIVxw2iBEQ6tvT50gFNEtm4snnaCngGRY0DNImEBtVExGzlaKQuBwtCwzBHHXHwqsqCY2NhTC7HUWi0mtI89ky6lZ7Dr5KOwa7cv_PphEKHAC0-pDgWiWTJVhVhkH1B_5M/s1600/akvaryum-hobi.jpg" /></a></div>
<br />Hakan Cezayirlihttp://www.blogger.com/profile/13531838572142625982noreply@blogger.com0