Yakaza Ensemble - İçbükeydış



Yakaza Ensemble'ın yeni albümü yayınlandı. Stereo Mecmuası Müzik bölümündeki habere mutlaka denk gelmişsinizdir. Ben albümü merakla pardon düzeltiyorum dört gözle bekliyordum doğrusu. Arada sırada soundcloud üzerinde denk geldiğim küçük ön izlemeler ağzıma sürülen bir tutam bal gibi gelirken en nihayet albüme kavuştuk.

Topluluğun ilk albümünü çok sevmiştim. Oldukça kapsamlı ve özellikle albümün ismini aldığı Amak-ı Hayal kitabını da birkaç satırla da olsa sizlere anlatmaya çalıştığım yazıya bir göz gezdirme şansınız olduysa albümü ilk dinlediğimde ne kadar hoşuma gittiğini fark etmişsinizdir. İlk albümden sonra sessiz geçen iki yılın ardından “İçbükeydış” ile ilgili haberler ve önizlemeler ile albümün yaklaşmakta olduğunu anlamıştık. Aslında Yakaza Ensemble tam kadro olarak olmasa da, çok da sessiz değildi bu iki sene boyunca. Müzik Hayvanı üzerinden bir çok albüm duyuruldu ve bunların bir kısmında Yakaza Ensemble ekibinden tanıdığımız isimlere denk gelebilmek mümkün, bazen müzisyen olarak, bazen kayıtta bazende kapak tasarımında... Denk geldikçe gerek Müzik bölümümüzden gerekse de kendi bloğumdan bu albümlerin haberlerini sizlere vermeye çalışıyorum. Bu yazıda konumuz “İçbükeydış” olsa da, siz yine de “Müzik Hayvanı” web sitesine arada sırada göz atmayı unutmayın..



İki senelik bekleyişin ardından yeni Yakaza Ensemble albümüne bir göz atalım isterseniz. Albüm bildiğiniz gibi A.K. Müzik tarafından yayınlandı. Bültene bir göz atmak gerekirse;

Mart ayında Japonya’da Syunoven adlı sanatçının çalışmalarıyla beraber cd+kitap olarak yayınlanan albüm Türkiye’de A.K. Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşuyor. İki sene aradan sonra yayınlanan bu ikinci albümde yedi parça bulunuyor. Yazar Bedirhan Toprak’ın Gecenin İzi adlı şiirinin kullanıldığı albümün açılış parçası olan İçbükeydış’ın yanı sıra Geri Dönüş parçasında gruba kontratenor Kaan Buldular eşlik ediyor. Bunun dışında Kum, Multan, Şeha, Persona ve İz albümdeki diğer parçalar. Grupta bu albümde Afgan Rebabı, Şakuhaçi, Çello, Ney, Elektronikler gibi daha önceki albümde duyduğumuz seslerin yanı sıra gitar vokal ve saksofon gibi enstrümanlar da eşlik ediyor.

Dışta kaldığını düşündüğümüz herşeyin içte olduğuna işaret eden bir kelime oyunu İçbükeydış. Aynı zamanda zıtlıkların birbiriyle varolduğu fikri ise bestelerin yapım aşamasında gruba hareket noktasını oluşturmuş. Albümün soundunun belirlenmesinde tüm çalışmaların gece hazırlanmış olması da önemli bir rol oynuyor.

2010 yılında A.K. Müzik tarafından yayınlanan ilk albümleri A’mak-ı Hayal den sonra özellikle yurtdışında pekçok konser veren Yakaza Ensemble ikinci albümlerinin Türkiye’den önce Japonya’da yayınlanmasıyla da bir ilki gerçekleştiriyor. Aynı zamanda İçbükeydış parçası üzerine üç japon djin hazırladığı remixler EP olarak plak formatında Japonya’da yayınlandı.

Yakaza Ensemble’ın bu yeni albümü, grubun ismini kendi koyduğu Yeni Dünya Müziği adına ikinci bir adımı oluşturuyor.



Albümdeki müzisyenlere de bir göz atalım;

afgan rebabı, akustik gitar, elektrik gitar: Eray Düzgünsoy
ney, şakuhaçi, bendir, zarb, kudüm :M. Fakih Kademoğlu
perdesiz bas gitar, elektronikler: Ömer Sarıgedik
viyolensel :Ceren Erendor

Gelelim albüme; Albüme ismini veren şarkı açılış parçası; İçbükeydış. Şarkıda şiir severlerin belki tanıdıklarını düşündüğüm oldukça ilginç bir isimden dizelere yer verilmiş; Bedirhan Toprak. Şair aslında uzun yıllardır şiirlerini yayınlamaya devam ediyor olsa da, geniş kitleler tarafından tanınması Selahattin Kaya Roman Ödülü sayesinde oluyor. Şiirleri zaman zaman bir roman gibi uzun sayfalar hatta kitaplar boyunca devam eden Toprak'ın yayınlanmış bir çok kitabı Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkmış. Albümün açılış parçasındaki şiirin ismi “Gecenin İzi” Şiir Yapı Kredi Yayınları'ndan 2004 yılında çıkan “Gece Dili” (1) kitabından alınmış. Dizeler şu şekilde;

bir iz sürer derviş
gece midir
aydır aradığı belki
ince
beyaz
ışık
bulur ve sevinir
konuşalım der otur da
dur da konuşalım
anlatayım az
gideriz



Oldukça uzun girişin hemen ardından “Kum” isimli şarkı başlıyor. Şarkının ilk başında Eray Düzgünsoy'un akustik gitarından dökülen notalar sizi şaşırtabilir. Birkaç saniyenin ardından şarkıya Yakaza imzası ekleniyor. Genelde Japon flütü olarak tanınan ancak yapımı standart bir flüte göre son derece meşakkatli bir enstrüman olan şakuhaçi M.Fatih Kademoğlu'nun nefesiyle şarkıyı bambaşka boyutlara götürüyor. Şarkının çok kötü bir yanı var, o da kısa olması. Kısa derken dört dakikayı geçen şarkı ondört dakika olsa yine keyifle dinlerdim. Elektronikler, akustik gitar, bas gitar, viyolonsel ve şakuhaçi çok ilginç bir kombinasyon olmuş.

Üçüncü şarkının ismi “Multan” Burada bir soluklanalım isterseniz. Multan ilk bakışta size belki bir şey ifade etmiyor olabilir ancak Sufi geleneğe biraz ilgi duyuyorsanız Pakistan'ın Multan kenti hafızanızda yer etmiş olabilir. Pakistan'ın tarih açısından en zengin bölgesi olan Punjab'ın önde gelen kentlerinden bir tanesi olan “Multan” hem bir çok sufi dergahına ev sahipliği yapıyor hemde Hintli ve Pakistan'lı bir çok kavvali müzisyenin uğradığı bir kent. Okuduklarıma bakarak kentin büyük bir tarihsel geçmişi var ve bir çok eser hala ayakta(ymış) Aslında bu konuları bir ara elimden geldiğince ayrıntılı şekilde bloğumda ele almayı planlıyorum. Kuzey Afrika'dan Ortadoğu'ya özellikle de Anadolu'dan İran'a oradan Türki Cumhuriyet'lere ve Pakistan'a uzanan kendi bilgilerim ölçüsünde bir yazı fena olmaz. Aslında kardeşim dahil konuyu enine boyuna inceleyen insanlardan da destek alabilirim. (2)

Velhasıl kelam “Mulan” şarkısında Yakaza Ensemble ne düşündü bilemiyorum ama şarkının bana düşündürdükleri daha doğrusu hatırlattıklarını özetlemeye çalıştım.

Dördüncü şarkı olan “Geri Dönüş”te kontratenor Kaan Buldular'ın katkısı var. İtayanca bir şiiri seslendiren Buldular'a Yakaza Ensemble kendi müziği ile eşlik edince ortaya ilginç bir karışım çıkmış. Şiir aslında bayağı karamsar, her geri dönüşün bir öncekinden daha zor olduğunu anlatıyor; renksiz, umutsuz, sessiz...

Albümün beşinci şarkısı “Şeha” ve hemen ardından gelen “Persona” oldukça uzun şarkılar. Özellikle “Personna” çok ilginç bir şarkı olmuş, altta elektronikler üzerinde elektro gitar Yakaza Ensemble'dan şimdiye kadar dinlemeye çok alışkın olduğumuz bir kombinasyon değil. Ancak bayağı şaşırtıcı şarkının son bölümlerinde Yakaza Ensemble çizgisine bir anda dönen şarkının bu bölümlerindeki şakuhaçi partisyonları çok keyifli. Aynı melodiler farklı enstrümanlarla gerçekten çok farklı oluyor.

Albümün kapanışı ise Ömer Sarıgedik'in programladığı elektronikler ile yapılmış. Özellikle Müzik Hayvanı'nı takip eden meraklılara bir nevi selam gönderilmiş.



Albümün kaydı son derece başarılı keyifle dinleyeceğinize eminim. Albüm bence çok iyi kotarılmış diye düşünüyorum. Şunu açıklıkla söyleyeyim ilk albüm yani Amak-ı Hayal, bence son dönemlerde ülkemizde yapılmış en ilginç albümlerden bir tanesiydi. Bu tarz albümlerin ardından müziğe devam etmek müzisyenler için çok zor bir durumdur. Dinleyici çok acımasızdır bu durumlarda. İlk albüme benzer bir şey yaparsanız olay kendini tekrar etmişsinize döner, bambaşka bir şey yapsanız dinleyicinin beklentileri boşa çıkar. Yakaza Ensemble bence cesur davranmış ve albümü kendi istedikleri gibi yapmışlar. İçbükeydış, ilk albümü sevenlere göz kırparken, bir çok yenilik ile geliyor.

Yakaza Ensemble'ın ilk albümü yayınlandığında cevaplamamız gereken bir soru vardı hatırlıyor musunuz? Yeni “dünya müziği” mi, yoksa “yeni dünya” müziği mi? Cevabı bana soruyorsanız hala bir cevabım yok. Ama Yakaza Ensemble'ın bu albümünün bazı Japon müzisyenler tarafından yeniden düzenlemesi, albümün bu halinin Japonya'da CD+kitap olarak (3) yayınlanması belki sorularımıza bir cevap verebilir. Bu arada albümün yeniden düzenlenmiş halinin 12 inçlik plağı Japonya'da satışta. (4) Belki ülkemize de gelir ve ediniriz.

Son bir not, üçüncü albüm için arayı bu kadar uzatmayın olur mu :)

-----------------------------------------------------------------------------------------------------

(1)  YKY'de 1. Baskı: 2004 ISBN: 975-08-0871-1
(2) Aslında bu proje nicedir kafamın bir köşesinde var ancak özellikle ülkemizdeki önemli noktaları tekrar ziyaret etmek istiyorum başlamak için. -içimdeki- bazı şeylerden emin olmalıyım.
(3) Japonya'da yayınlanan yeniden düzenlenmiş CD+kitap baskısı için link
(4)  Plak baskısı için link ise burada

Ne Adamsın Ikea :)


Ikea Hackers dye bir site vardır bilir misiniz bilmem. Adresi şu şekilde, www.ikeahackers.net Girip bir göz atın bayağı eğlenceli şeyler var. Neyse... Bu site dünyanın dört bir tarafından meraklıların Ikea'dan satın aldıkları ürünler üzerinde yaptığı modifikasyonları paylaştıkları bir site. Bazı ufak tefek modifikasyonların yanında bayağı kapsamlı çalışmalarda var. Bunların bir kısmı son derece eğlenceli oluyor. Geçenlerde bende Brada laptop standını biraz kurcalamıştım. Hazır fotoğrafları da çekmişken bende gönderdim Ikeahackers'a, oradaki dostlarda sağolsunlar yayınlamışlar. Maksat eğlence olsun...

Teneke Hoparlörler



Teneke kullanılarak neler yapılabilir konusunu irdeleyen Amerikalı bir grup çatlak "The Can" adını verdikleri bir projeyi ortaya çıkartmışlar. Amaç teneke kullanılarak üretilecek bir hoparlör tasarlamak. Tasarım şu an bayağı ilerlemiş durumda ve seri üretim için para toplanıyor. Monkey Wrench isimli bir tasarım topluluğunun başını çektiği bu ekip bir kaç farklı hoparlör tasarlamış durumda. Yukarıda iki farklı teneke hoparlör var. Sağdaki direkt olarak mini-jack ile kullanılırken solda bulunan ise gücünü USB'den alan daha büyük bir hoparlör. Şimdi sıkı durum, projenin bağışçılarının isimleri hoparlörlerin altına eklenecek bir panele yazılacak ve panel altın kaplı olacak. Bu ne perhiz ne lahana turşusu diye bir deyim vardır ya. Söylemek için tam yeri...

DJ Kediler


Bir DJ setinin başına kediler gelirse ne olacaktır diye düşünenler için yukarıdaki animasyon geliyor. Haylaz ufaklıklar bayağı eğleniyorlar gibi görünüyor ancak pikaplar ve özellikle plakların halini düşünemiyorum bile. Geçenlerde bir sitede denk geldim bu animasyonlara. Gif formatında hazırlanmış ve plaklar  ile kediler arasındaki ilişkileri anlatan çeşitli animasyonlar buldum. Sonrasında siteyi tekrar ziyaret etmek istediğimde site kaybolmuştu. O an için bilgisayarıma kaydettiklerimi önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşırım...

Tivoli CD Çalar


Sizlere ayın başlarında Tivoli sistemlerin yükseldiğinden neredeyse trend olduğundan burada bahsetmiştim. Tivoli son yıllarda çeşitli CD çalarlar da üretmiş. Bundan haberim yoktu. Giriş seviyesi bazı sistemlerde bu ucuz fiyatlı CD çalarlara denk gelebilmeniz mümkün. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz uzaktan kumanda ünitesinin kredi kartı boyutunda olduğunu düşürseniz cihazın oldukça küçük boyutlu olduğunu görebilirsiniz. Söz konusu Tivoli olunca gerek ahşap gerekse de cihazın ön tarafı için bir çok renk seçeneği de mevcut. Merak ediyorum performanslarını...

IKEA Uppleva



Geçenlerde Stereo Mecmuası web sitesine eklediğimiz bir haber. Kendi bloğuma da eklemek istedim... Ev eğlencesinde yeni bir boyut. IKEA Uppleva ürününü meraklılara sundu. Ürün BluRay çalar, çevresel ses özelliğine sahip stereo hoparlörler, kablosuz subwoofer ünitesi ve yeni moda Smart ile mobilyayı birleştiren ilginç bir tasarıma sahip. İlk adımda Avrupa ülkelerinde pazara sunulacak ürün muhtemelen ekonomik bir fiyat etiketi taşıyacak. Son derece sempatik bir tanıtım videosunu yukarıda seyredebilirsiniz. Dünyada trend yavaş yavaş buraya doğru kayıyor. Bakalım IKEA bu ürünü ülkemize getirecek mi?

Uzaktan kumanda sahnesi son derece eğlenceli... Bu arada müziği merak edenler için; Paul Reeves'ten "Cafe De Paris" şarkısı..

IKEA Brada Notebook Standı Modifikasyonu



Yeni aldığım bir notebook için bir stand'e ihtiyacım vardı. Aslında hazır bir ürün almak istiyordum daha doğrusu notebook soğutucu almak istiyordum ancak aldığım notebook biraz büyük olduğundan uygun bir soğutucu ne yazık ki bulamadım. Piyasadaki en büyük soğutucu bile ne yazık ki ihtiyacımı karşılamıyordu. Bu sıralar bol bol Diablo III oynadığımdan notebook'un biraz ısındığını fark edince kısa vadede bir çözüm üretmem gerekiyordu. Ne yazık ki daha önce modifiye ettiğim Coolermaster soğutucumu da kullanamıyorum.  15.6" notebook'lar için üretilen bu başarılı soğutucu yeni bilgisayarın yanında netbook gibi kalıyor.. Neyse soğutucu çözümünün ucuz olması da gerekliydi. Sanırım bu hafta en geç gelecek hafta içerisinde alüminyum bir soğutucuyu yapacağım. CNC tezgahı kullanarak sanırım bir kaç saatte tam istediğim gibi bir şey üretebilirim.

Bu fikirlerden hareketle IKEA'dan Brada Notebook standı satın aldım. Satış fiyatı 9.95TL olan ürünün yanında evde bulunan iki adet fanı da kullanarak geçici bir stand yapmaya karar verdim.

İlk adımda yukarıda görüldüğü gibi delik açma aparatı kullanarak Brada üzerinde iki adet fan deliği açtım...



IKEA'nın bu ucuz standı plastik olduğu için kesip biçmek çok kolay. Bir dakikadan daha az sürede iki adet deliği gayet düzgün şekilde açtım.. Yukarıda gördüğünüz gibi iki elimde iki tane yuvarlak parça kalıverdi bir anda..



Fan pervanelerinin deliklerini açtıktan sonra fanları yerlerine monte etmek için fan başına ikişer delik açmam gerekti. Vidalara uygun delikleri açmak yine bir dakikadan az sürdü. Deliklerin açılmış halini aşağıda görüyorsunuz...



Şimdi artık montaj bölümüne geçebiliriz. Yaklaşık 20TL tutan malzemelerle işimiz bitti. Şimdi birazcık el becerisi ile modifiye edilmiş Brada'mızı tamamlayalım...


Toplamda 2 büyük dört küçük deliği açtıktan sonra yapmam gereken tek şey fanları yerine monte etmekti. Gayet kolay bir şekilde vidaları takıp fanların montajını tamamladım.



Yaklaşık 10 dakika sonra fanları takılmış bir Brada Notebook stand'imiz var artık. Gönül rahatlığı ile Diablo III oynamaya devam edebilirim...

Animasyonlu Albüm Kapakları: Sex Pistols - Never Mind the Bollocks


Geçtiğimiz haftalarda sizlere burada  Sex Pistols'un meşhur "Never Mind the Bollocks, Here's the Sex Pistols" albümünden bahsetmiştim. O yazıda bol bol bilgi bulabilirsiniz ancak kısa bir özet geçmek gerekirse; albüm 1977 yılında Virgin Records tarafından yayınlandı. Albümde kullanılan dil geniş kitleleri şoke edecek türdendi. Albümdeki bir çok şarkı 1976 yılında resmi olmayan ancak elden ele dolaşan bootleg bir albümde görülmüştür. Meraklılar için bahsettiğim albümün ismi "Spunk". Albüm daha doğrusu albüm öncesi yayın aslında demo kayıtlarından oluşuyor ve 1976-1977 arasında yapılan kayıtları içeriyordu. Albümün elden ele dolaşmaya başlaması "Never Mind the Bollocks"tan hemen önce başlamıştı. Albümünün yeniden yapılmış hareketli halini yukarıda, aşağıda ise orijinal kapağı görebilirsiniz…


Dur Abla Ne Yapıyorsun!


Bu animasyonu görünce içimden "Dur Abla Ne Yapıyorsun" demek geldi. Sanırım bu görüntüler eski bir filme ait. Tabii filmi hatırlayanlar varsa aşağıdaki yorum kutusuna ismini yazabilirler. Daha önce bulduğum animasyonlara göz atmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz...

TEAC Horn Hoparlörler



TEAC horn hoparlörleri olduğunu biliyor muydunuz? Vallahi ben bilmiyordum. TEAC, Alman hoparlör üreticisi Avantgarde Acoustics ile işbirliğine giderek kendisi için 3 adet hoparlör tasarlatmış. Daha doğrusu var olan hoparlörler üzerinde özel bir geliştirme çalışması yapılmış. G2 olarak kodlanan hoparlörlerin en ucuzu 28.000 en pahalısı ise 40.000 Dolar karşılığı Japon yenine satılan hoparlörler sadece Japonya pazarında satılıyor. Yazılan çizilenlere göre TEAC'ın yaptığı dokunuşlar hoparlörü çok başarılı hale getirmiş ve büyük ihtimalle dünyanın kalan pazarlarında da satışa sunulabilirmiş.

Hem Dinlerim Hem Efkarlanırım


Plak Animasyonu sayısını arttırmaya devam ediyorum. Yakında bunları yeni bir bölüm haline getirmek gerekecek sanırım. Tüm listeye ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Diablo 3 Molası



Bugün Diablo 3 çıkıyor. Sanırım önümüzdeki 4-5 gün boyunca cehennemin derinliklerinde iblis kovalıyor olacağım. Bu sene bloğumu Haziran başında tatile sokmayı planlıyorum. Önümüzdeki 10-15 gün boyunca banttan yayın yapacağım. Bu süre zarfında işlerimi tamamlayıp bol bol Diablo 3 oynayacağım sanırım. Battle.net Avrupa server'larında sanırım bol bol karşılaşırız. Bakalım neler yaptı Blizzard tasarımcıları....

Beklediğim Karakter; Vijjk Doktor



Bir arkadaşım göndermiş. Bayağı güldüm. Bu tarz reklamlar bence çok başarılı oluyor. Teknosa tarafından hazırlanan reklam Diablo III öncesinde bilgisayarım oyunu kaldırır mı sorusundan hareket etmiş. Filmdeki teyzeler çok komik. Özellikle en sondaki beyaz saçı teyzenin Witch Doctor telaffuzunda yaşadığı sıkıntı çok hoş olmuş. Oyuna şaka maka çok az kaldı. Heyecan dorukta...

Tivoli Müzik Sistemi



Son zamanlarda bir çok meraklının Tivoli cihazları ile oluşturduğu mini sistemleri çok fazla görmeye başladım. Özellikle Amerikan hifi forumlarında bu tam anlamı ile bir trend haline geldi. Herkesin ortak görüş belirttiği nokta ise ses kalitesi. Çok ilginç. Aslında sistemler bilindik Tivoli cihazları temelinde kuruluyor. Örneğin yukarıda sol tarafta görmeye alıştığımız radyo/ampli ünitesi var. Bu üniteye ekstradan satılan hoparlörler ekleniyor. Bu üniteyi daha doğrusu hoparlörü sağ tarafta görebilirsiniz. Normalde radyo/ampli ünitesi mono yapıda bu hoparlörleri ekleyince stereo ses elde etmek mümkün. Sisteme eklenen son cihaz ise CD çalar ki, fiyatına göre mükemmel olduğu yorumlarına çokça rastlamanız mümkün.

Bu arada ülkemizde Tivoli nereden alınır?

Filmlerde Pikaplar ve Plaklar: James Bond?



Bloğumda arada sırada güncellediğim bir bölüm var; Filmlerde Pikaplar ve PlaklarYukarıdaki sahne bir James Bond filminden. Hayal meyal hatırlıyorum ama filmin ismini bir türlü çıkartamadım. Hatırlayan varsa lütfen aşağıdaki yorum bölümüne bir not bırakırsa çok sevinirim.

Amatörler İçin Western Electric Tüpler


Biliyorsunuzdur, 1940'larda günümüzdeki gibi büyük hi-fi firmaları yoktu. Hemen her meraklı kendi imkanları ile kendisine müzik dinlemek için cihazlar yapmaya çalışıyordu. Zaten günümüzün firmalarının bir kısmı bu dönemlerde ortaya çıkmıştır. Elinden bu tarz işler gelen meraklılar zaman içerisinde yerel bir üne kavuşuyordu. Bunun en önemli sebebi herkesin elinden bu işlerin gelmemesiydi. Yukarıda 1940'lara ait bir Western Electric reklamı var. Amatörler için tüpleri tanıtan bir reklam. Dikkat ederseniz 300B'nin bir nevi atası diyebileceğimiz 300A tüpler var ilanda. Yani bayağı eski. Dikkatinizi bir şey çekti mi? Fiyatlara dikkatlice bakın. Bugün bir WE 300A tübün fiyatını araştırın ve o dönemlerdeki satış fiyatı olan 9.75 Dolar ile kıyaslayın... Gördüğünüz gibi hifi dünyası nereden nereye gelmiş...

Trombon Dock Sistemi



Bu son dönemlerde denk geldiğim en eğlenceli ürünlerden bir tanesi. Christopher Locke tarafından tasarlanıp her biri elde üretilen yukarıdaki iPod/iPhone dock sistemi hiç güç gerektirmeden çalışıyor. Trompeti bir nevi horn hoparlör olarak kullanan tasarım 400 DOlar fiyat etiketine sahip. Tasarımcı eğer istiyorsanız sizin göndereceğiniz nefesli enstrümanları da kullanabiliyor(muş) Aşağıdaki videoda ses performansı ve işleyiş konusunda bir miktar fikir sahibi olabilirseniz. Çok eğlenceli...

Sex Pistols - Never Mind the Bollocks, Here's the Sex Pistols LP



Never Mind the Bollocks, Here's the Sex Pistols (veya kısaca Never Mind the Bollocks) ilginç bir şekilde Sex Pistols'ın ilk ve tek stüdyo albümüdür. Hem müzikseveler, hem eleştirmenler hemde müzik tarihçileri açısından albümün müziğe etkisi hatta müzik tarihini değiştiren albümlerden bir tanesi olduğu genel olarak kabul görür. Bende bir müziksever olarak albümün müzik tarihine etkisini önemseyenlerdenim. Sonuçta dünya müziğinde yepyeni bir akımın başlamasına vesile olmuştur. Bu arada bu albüm kesinlikle ilk punk albümü değildir ancak en büyük etkiyi yapan albüm olduğu muhakkaktır.Zaten albüm en taraflısından en tarafsızına kadar arşivinizde olması gereken listelerinin en üstlerinde kendisine yer edinir. Tabii ki rock müzik ile ilgilenenler için söylüyorum :)

Albüm 1977 yılında Virgin Records tarafından yayınlandı. Albümde kullanılan dil geniş kitleleri şoke edecek türdendi. Albümdeki bir çok şarkı 1976 yılında resmi olmayan ancak elden ele dolaşan bootleg bir albümde görülmüştür. Meraklılar için bahsettiğim albümün ismi "Spunk". Albüm daha doğrusu albüm öncesi yayın aslında demo kayıtlarından oluşuyor ve 1976-1977 arasında yapılan kayıtları içeriyordu. Albümün elden ele dolaşmaya başlaması "Never Mind the Bollocks"tan hemen önce başlamıştı. İlginç...

"Never Mind the Bollocks, Here's the Sex Pistols" yazdığım gibi Sex Pistols'ın vokalist Johnny Rotten ile yayınladığı tek albüm. Bu albümdeki şarkıları zaman içerisinde bir çok toplama albümde görebilmek mümkün. Hatta bu toplama albümlerin bir kısmı yeni bir albüm gibi bile yayınlanmıştır korsan olarak. Aslında albümün oluşturulması da biraz karmaşık bir durum idi. Albümdeki dört şarkı topluluğun daha önceki 45'liklerinden alınmıştı. Geriye kalan bir çok şarkı ise B-side'lar, deneysel şarkılar ve sorunlu şarkıların yeniden ele alınmasıyla oluşturulmuştu. Tahmin edebileceğiniz gibi Sex Pistols'ın dönemin İngiliz mahkemeleri bol bol problemi oluyordu. Özellikle "God Save the Queen" ve "Anarchy in the UK" daha önce 45'lik olarak yayınlanmış ve ortalık birbirine girmişti. Bu iki şarkının İngiltere'ye ve Kraliçe'ye direkt olarak saldırdığı -ki saldırıyordu- söyleniyor ve topluluğun başı dertten kurtulmuyordu. Aslında bu albüm toplumdan dışlananların haykırışı idi. Son derece sinirli ve kızgın bir albümde... Hatta bugün için dahi bayağı sinirli bir albümdür...

Topluluğun albümü tamamlarken iyi müzik yapmak gibi bir sıkıntısı yoktur. Vokaller bambaşka bir kafa ile -ayrıntısına giremiyorum- yapılmış, gitardan davula kadar hatalarla doludur. Zaten albümün geniş kitlelere ulaşmasının sebebi budur. Albüm samimidir...

Albümün şarkı listesini vermeden önce bir küçük ayrıntıdan bahsedeyim. Albümün 11 şarkılık ve 12 şarkılık 2 ayrı versiyonu var. Farklılık "Bodies" isimli şarkı. Albümün farklı ülkelerde farklı versiyonları yayınlanmıştı hatta kapakta da bazı farklılıklar vardır. Liste şu şekilde;

A Yüzü
"Holidays in the Sun" – 3:22 *
"Liar" – 2:41
"No Feelings" – 2:56
"God Save the Queen" – 3:20
"Problems" – 4:11


B Yüzü
"Seventeen" – 2:02
"Anarchy in the U.K." – 3:32
"Bodies" – 3:03 *
"Pretty Vacant" – 3:18
"New York" – 3:07
"EMI" – 3:10

Albüm 2007 yılında yani albümün 30. yılı dolayısıyla Virgin Records tarafından tekrar yayınlandı. 180 gram basılan plak içerisinde ek olarak 45'lik olarak "Submission" eklenmişti. Aynı yıl günümzde orijinal baskıları inanılmaz fiyatlara satılan "Anarchy in the UK", "God Save the Queen", "Pretty Vacant" ve "Holidays in the Sun", 7" 45'lik plak formatında basıldı. Ancak günümüzde bu 45'likleri bulmak mümkün değil. Tıpkı orijinal baskılar gibi yeni baskılarda tükenmiş ve büyük tutarlara el değiştiriyor.

Bu arada albümün 180gram plak baskısından da, farklı bir şey beklemeyin. Son derece içten, kızgın bir albüm ve son derece kötü bir kayıt.

Tembo Trunks



Taşınabilir müzik çalarların popüler hale gelmesi ile birbirinden ilginç ürünler ortalıkta görünür hale geldi. Nedense elektrik kullanmadan sesi yükseltebilen farklı hoparlörlere talep oluştu. Birbiri ardına ilginç tasarımlara rastlamak mümkün. Yukarıdaki tasarımın ismi Tembo Trunks ve Scott Norrie tarafından tasarlanmış. Norrie'nin iddiasına göre bu hoparlörler standart kulaklıkların üç katı ses verebiliyor. Ürün suda dahi kullanılabiliyor. Fiyatı 40 Doların altında. Kullanmak için şarjda dahil hiçbir ek enerjiye ihtiyacınız yok. Meraklısına...

Teppaz Pikaplar



Bloğumda denk geldikçe çocuklara yönelik üretilmiş pikaplara yer veriliyor. Bir kaç örneğe buradan veya buradan ulaşabilirsiniz. Yukarıdaki reklam afişi Teppaz isimli Fransız pikap üreticisinin. Bu üretici hifi açısından önemli bir pikap üretmemiş olmamasına rağmen taşınabilir pikapları ile popüler olmuş. Dönemin moda renkleri ile tüketicilere sunulan ürünlerin farklı hoparlör yapıları fiyatlarındaki farklılığı ortaya çıkartıyor. Bu arada fiyatlara baktığınızda muhtemelen "eskiden Fransız Frank'ı" vardı diyeceksiniz...

İzmir Boyoz Festivali



Bugün ailecek boyoz festivalindeyiz. Festivalin tanıtımı şu şekilde; İzmir’in değeri Boyoz, Müzelerde sergilenmeyen, resmi literature girmeyen, hakettiği değeri alamayan Boyoz; geleneksel hale getirmeyi düşündüğümüz bu festivalle hakettiği değeri alacaktır. Amacımız Boyoz’u markalaştırmaktır. Boyoz önemlidir, çünkü İzmir insanının kahvaltıdaki acaba ne yesem sorusuna her daim cevaptır. Boyoz önemlidir, çünkü İzmir kadını için rejimleri unutturan,rujunu bozma uğruna karnını doyurandır. Sadece kahvaltıda değil gece yarısı eğlence sonrasında da İzmir’linin keyfidir Boyoz… Amacımız İzmir’in değeri Boyoz’u ve Gevreği İzmir ruhuna yakışır şekilde bir festival dönüştürmek.

Herkse şimdiden afiyet olsun...

Garrard Model 210



BLoğumda genelde Garrard dediğimde 301 veya 401 modellerini ekliyorum. Tabii 301 ve 401 modellerine öylesine güzel modifikasyon ve restorasyon çalışmaları yapılıyor ki, hayran kalmamak mümkün değil. Bir kaç harika örneğe buraya veya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Ancak bu modellerden çok önce İngiliz firmanın Model 210 gibi modelleri meraklıların hayallerini süslüyordu. Yukarıdaki reklam ne kadar güzel görünüyor değil mi? Bu arada bu modele şaşırtıcı şekilde bit pazarlarında rastlayabilmeniz mümkündür.

17. İzmir Kitap Fuarı



TÜYAP ile Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği İzmir Fuarında düzenlenen 17. İzmir Kitap Fuarını bu sene de ziyaret ettim. Aslında fuar 22 Nisan 2012 Pazar akşamı sona erdi. Verilen resmi kayıtlara göre bu sene fuarı 332 bin meraklı ziyaret etmiş. Benim gördüğüm kadarı ile ilgi oldukça yoğundu. Genç, yaşlı bir çok insanın ellerinde kitap poşetleri vardı yine. Bu sene fuarda yine derli toplu bir yerleşim yapılmıştı ve en önemlisi önemli indirimler vardı Bende bayağı kitap aldım. Bu sene yazı biraz geç kaldı ama yine de fuarı düzenleyenleri tebrik etmek lazım. İnşallah seneye daha da iyi olur…

Bugünün Anlam ve Önemine İstinaden



Bugünün anlam ve önemine istinaden bir şarkı eklemek istedim bloğuma. İtalyan progresif rock devi Area'dan L'Internazionale. BU çok bilindik melodiyi albümlerinde hiç yayınlamamış olsalar da, neredeyse tüm konser kayıtlarında hatta nadir bootleg'lerinde bile bulabilirsiniz. Sanırım ilk olarak 1976 yılında yayınlanan Are(A)zione konser albümünde görüldü bu melodiler. Bu arada 1979 yılında İtalyan Cramps şirketinden yayınlana 1976 konser kayıtlarını da okuyucularıma tavsiye ederim. Demetrio Stratos, Paolo Tofani, Patrizio Fariselli, Steve Lacy ve Paul Lytton gibi çok acayip konuk müzisyenler var. Video son derece kötü ama yapacak bir şey yok!

Etkinlik: 2 Mayıs Dokuz Eylül Müzik Bilimleri Bölümü: Bekleriz :)

Adam Olacak Çocuk!

Büyülü Şişeler



1940'ların sonları Amerikasında II. Dünya Savaşının sona ermesiyle büyük bir iletişim devrimi yaşanır. Bu dönem iki büyük şirketin birbiri ile rekabet ettiği ilginç bir dönemdir. Yukarıdaki 1948 tarihli video Western ELectric grubunun iletişim alanında tüplerin önemini anlatması açısından çok önemli. Video içerisinde Lee de Forest'in ilk tüplerini de görebilirsiniz. Video, AT&T Arşivlerinden alınmış. Hem tüplerin çalışması ile ilgili bilgiler hemde güzel görüntüler var. Tam anlamı ile retro :)

Animasyonlu Albüm Kapakları: The Clash - London Calling


London Calling, İngiliz punk rock topluluğu The Clash'in üçüncü stüdyo albümü. 1979 yılında İngiltere'de yayınlanan albüm, Amerika başta olmak üzere bir çok ülkede bir sene sonra yayınlanmış. Albümün en önemli özelliği The Clash'in müziğindeki değişimin habercisi olmasıdır. Bu albüm bir şekilde ska akımının yeniden keşfedilmesine ön ayak olduğu gibi punk müziğin içerisinde çok farklı müzik türlerinin karışmasının da öncüsü olmuştur. Bir çok müzik eleştirmenine göre rock müzik tarihinin arşivlerde olmaz ise olmaz sayılan albümünün yeniden yapılmış hareketli halini yukarıda, aşağıda ise orijinal kapağı görebilirsiniz…

Yine GM70′ler



Bu ayın başlarında Jeffrey Jackson’ın tasarladığı eski Western Electric cıva buharlı rektifiyer tüplerini kullanarak ürettiği ve güç katında GM70 tüpler bulunan SET yapıdaki deneysel ampliden bahsetmiştim. Farklı bir açıdan yine o müthiş tasarım...

Mullard Blackburn Fabrikası Videolar

Aşağıda müthiş bir video arşivi var. Toplam 6 bölüm halinde efsane vakum tüp üreticisi Mullard'ın Blackburn fabrikasının kurulmasından bir tübün üretilmesine kadar geçen süreci anlatan çok çok ilginç 6 videoyu aşağıda seyredebilirsiniz.Videolar İngilizce ne yazık ki. Bu arada 6 video olmasını sorun etmeyin. Her video yaklaşık 3 dakika uzunluğunda. Keyifli seyirler..











Isoblue Hifi Stand


Geçen günlerde Isoblue diye bir firmaya denk geldim. İngiliz firmanın yukarıdaki tasarımı 1999 yılında üetilmiş o zamandan bugüne değin üretilmeye devam ediyor. Tasarımın temelinde incelen bölümlerin titreşimi azaltması prensibi yatıyor. Uzun yıllardır üretilen bu modelin fiyatları makul gözüküyor. İstediğiniz sayıda rafı -tabii ki abartmamak lazım- üstüste kullanma imkanınız var. Aslında basit bir tasarım ama fena gözükmüyor doğrusu. Bu tarz bir DIY çalışması yapılabilir diyerek bloğuma ekleyeyim dedim.

MiniSkull Hoparlörler



MiniSkull hoparlörlere tam anlamıyla bir hoparlör muamelesi yapmak belki ayıp olabilir. Fransız tasarım ikilisi Kuntzel+Deygas tarafından tasarlanan bu obje hoparlörler aktif yapıda. Üstlerinde iki adet Fe-83 sürücü bulunan hoparlörlerin farklı renkleri var. Her bir çift hoparlör -sıkı durun- 1.600 Euro fiyat etiketi ile satılıyor. İkili bu tasarımları ile çok sayıda moda ve ev dekorasyonu dergisine de konuk olmuş...

Sempatik Bir Pikap


Bu başlıkta görülen pikap çok hoşuma gitti. Bir İtalyan firmasının muhtemelen 1970'lerde ürettiği bu ufak pikap hem 33'lük hemde 45'likleri okuyabiliyor. Bu çok şık tasarımı yapan firmanın ismi ise Mo-El ki ben dahil çok az insan duymuş. Pikabın resimleri RetroThing sitesinde yayınlanınca bayağı bir insan detayları araştırmaya başladı. Üründe bir radyo alıcısı da bulunduğu öğrenildi. Konuyu en son bıraktığımda hala pikabın teknik özellikleri araştırılıyordu. Ne dersiniz çok sempatik bir tasarım değil mi?

Piccardın Modeli



Evet size geçen hafta bahsettiğim amplilerin tam fotoğrafını buldum. Amplilerin tasarımları Douglas Piccard tarafından yapılmıştı ve nadir 4E27 kodlu tüpleri kullanıyor diye bir not düşmüştüm. Fotoğrafın ortasındaki basit bir pre-ampli gibi düşünülebilir. Tasarım ses yolunda 12B4 triyodları kullanıyor WE üretimi olduğunu tahmin ettiğim 816 cıva buharı diyotlara sahip tüpler ise rektifiyer amaçlı kullanılmış. Gümç amplilerinin güç üretimi ise birer çift 4E27 tarafından sağlanıyor. 6H6P tüpler ise rektifiyer olarak kullanılmış.

Bunları böyle kolay şekilde yazıyorum yazmasına da tüm bu tüpleri bir arada çalıştırmak inanılmaz bir bilgi gerektiriyor. Bahsettiğim tüplerin çalışma voltajları çok yüksek olduğu için tasarım büyük önem kazanıyor.

Bu arada başlığı Lovecraft'ın Pickman's Model (Pickman'ın Modeli) öyküsüne atıf olsun diye attım. Güzel oldu:)

Dark Side Of The Force


Bu illüstrasyonu geçenlerde bir okuyucum gönderdi. Ben bayıldım, ismi olsa olsa "Dark Side Of The Force" olur herhalde bu illüstrasyonun. İlk Star Wars filmimi seyrettiğimde sanırım ilkokuldaydım ve o zamandan bu zamana filmlerde çoğu zaman karanlık tarafı tutarım... Star Wars evrenini sevenler pek Darth Vader sevmezler ama benim favori karakterim her zaman o olmuştur. Sanırım bu illüstrasyonu bir süre cep telefonumun arka planı olarak kullanacağım. Aslında telefonun zil sesini de, şu replikle değiştirsem pek güzel olur;

"Don't be too proud of this technological terror you've constructed. The ability to destroy a planet is insignificant next to the power of the force."

Siemens Reklamı 1950ler

1950'li yıllardan Siemens vakum tüplü radyo reklamı. O yıllara göre bence müthiş bir reklam çekmişler. Video tabii ki Almanca ama görüntüler müthiş.