Zorn Geldi Geçti...Ben Baktım :(


İsmet Sıral Yaratıcı Müzik Atölyesi bu sene 11 günlük bir etkinlik düzenledi. Bir çok atölye çalışması, konserler ve söyleşiler ile ağzımın suyu aktı. Özellikle Oliver Lake ve John Zorn performanslarını merak ediyordum. John Zorn, Masada ile geldi biliyorsunuz. John Zorn (saksafon), Marc Ribot (gitar), Greg Cohen (bas), Cyro Baptista (vurmalılar), Kenny Wollesen'den (vibrafon, davul) oluşan ekip göz kamaştırıcı. Bu kadar sevdiğim bir müzisyenler topluluğunun konserine gidemediğim için kendime sağlam kızıyorum ancak bazen olmadı mı olmuyor işte. Sevgili Reha Arcan tabii ki konseri boş geçmemiş ve bana bir fotoğraf göndermiş. Acım daha da büyüdü. Burnumun dibine gelen bir fırsatı böylece harcamış oldum. Ama diyorum ya, bazen imkanlar el vermiyor işte. İlerleyen senelerde nerede olursa olsun canlı canlı izleyeceğim Zorn'u. Zaten son yıllarda çok istememe rağmen The Book Of Angels serisini de toparlayamadım.  Sayısal Loto, bu sene bana çıksa ne güzel olur!

Magma - De Futura Championship!

Magma topluluğunu sevdiğimi bloğumu takip edenler sanırım biliyorlardır. Son zamanlarda Seventh Records'un "Mythes et Legendes" adını verdikleri DVD setini piyasaya sürmeleri ile son zamanlarda şarkı listelerimde Magma eksik olmuyor. Bu arada arada sırada Magma'yla alakalı mesajlar alıyorum. Bir kaç albüm alıp seven de var, söven de! Eh sanırım bu durum normal..

Geçenlerde Dailymotion'da gezinirken arama kutusuna De Futura yazdım. İlginç iki video ile denk geldim. Onları paylaşayım...

Aslında tüm dünyada Magma'nın açtığı yoldan ilerleyen çok müzisyen var ancak oldukça underground piyasada biliniyorlar. Sizlere Hamtaï! A Tribute To The Musıc of Chrıstıan Vander projesinden burada bahsetmiştim. Bu 2 CD'lik albümde çok ilginç yorumlar bulabilmek mümkün. Albümü bulmak biraz zor. Fransız plak şirketlerinden yayınlanan bir çok albüm gibi bu albümü almak için Google Translate özelliğini bol bol kullanmak gerekiyor. Tabii bu arada Laser's Edge gibi butik CD mağazalarında bulabilmek mümkün. Alpan'ın kulakları iyi çınlamıştır bu arada! Yukarıdaki videoda genç bir Fransız topluluğun De Futura yorumu var. Topluluğun adı Ptäh Septet ve yorum bence çok keyifli olmuş.

Yukarıdaki video dört arkadaştan kurulu Sporadik Orkhestra tarafından icra edilmiş bir De Futura versiyonu. Keman kullanımı ile bayağı ilginç olmuş. Beğendim... Yukarıdaki video ise aynı şarkının yaratıcılarının erişebildiğim en erken dönem videosu. 1977 yılından. Meraklısına şarkı Magma'nın "Üdü-Wüdü" albümünde bulunuyor. Albümleri tek tek almak yerine Seventh Records'un harika "Studio Zünd" kutusunu da alabilirsiniz ama cebinizden biraz para çıkacak :) Bu arada son zamanlarda bol bol bahsettiğim "Mythes et Legendes" setinin ikinci DVD'sinde deli bir De Futura yorumu var. Aman diyeyim es geçmeyin!

Vacuum Tube Radio


Evinize eski tip bir radyo almak istiyorsunuz ve ille de vakum tüplü (lambalı) olsun diyorsunuz. Antikacıların verdiği fiyatlardan pek memnun kalmadıysanız, Japon dostlarımız sizi unutmamışlar ve alternatif ürünler pazara sürmüşler. 60 yıllık radyo tasarımları baz alınarak üretilen bu set içerisinde tam teşekküllü bir radyo var. Radyo tabii ki lambalı bir ampliye sahip ve sesi verebilmek için horn hoparlör unutulmamış. İsterseniz resimdeki lastiği çıkartabilirsiniz ancak bu eklemenin ses kalitesini arttırdığını söylüyorlar. Radyo ise modern bir tasarım, yani FM bandına sahipsiniz. Kullanmak için sisteme 9V'luk bir pil takıyorsunuz. Lambalı radyonun fiyatı 150 dolar civarında.

Aslı Vural - Sky Is The Limit Sergisi


Bizim gibi fiziğe inanan insanlar, geçmiş- bugün ve gelecek arasındaki ayrımın yanlızca inatla süren bir yanılsama olduğunu bilirler” Albert Einstein
İnsan inançları, değerleri, gereksinimleri, tutumları, duygusal uyarımlarıyla algılayabiidiği bir bütünün küçük bir parçası... Evrenin bir noktasında küçük hayatlar yaşayıp, büyük hayaller kuruyoruz. Ancak bizim edinimlerimizle hayalini kurabildiğimiz o en büyük şey bile evrenin büyüklüğünün yanında o kadar küçük ki. Sadece üstünde yaşadığımız dünyayı biliyoruz oysa bilmediğimiz başka dünyalar olmalı. Yerin kat kat altında ve gökyüzünün kat kat üstünde bilmediğimiz neler var acaba? Bizler daha kendimizi bile tam tanıyamamışken, bilemezken ve anlayamazken bunca merak nedendir? Yer, gök ve insan bir bütün müdür? Beş duyunun ötesini algılayabilir miyiz? Bilim ve bilinçle beraber oluşan, duyular ötesi bir algılamaya ihtiyacı var insanların. Maalesef tüm algıladığımız bildiklerimizle sınırlı; yani bildiğimiz kadar algılıyoruz. Peki o zaman bildiğimizin ötesinde ne var? Bir bütünün küçük bir parçası olarak bağlı bulunduğumuz muhtemel bütündeki yerimizi bulursak ya da bulduğumuzu düşünürsek daha mı az yanılırız?

Aslı Vural, kişisel sergisinde bu araştırma ve düşünme sürecinde tuval ve boyayı bir imge olarak katmanlar halinde kullanarak, kimi zaman kazıyarak, alt ve üst katmanları biraraya getirerek bu soruları bizimle paylaşıyor...

İlgi çekici bir sergi olacak sanırım. 16 Ağustos'tan itibaren; Balat Kültür Evi Vodina Cad. No39-41 Fener-Balat. Ben katılmayı çok isterdim ama o dönemde İstanbul'da olmam mümkün değil. İstanbul'daki dostlara duyurulur...

Albüm İncelemesi: Nekropsi - 1998


Nekropsi, Türk müzik tarihi açısından son derece ilginç bir topluluk. Aslında 1990'larda ortaya çıkan topluluk ilk albümlerini 1997'de yayınladı. Bazı müzik topluluklarının en önemli şanssızlığı çok iyi albümlerini kariyerlerinin ilk başlarında yapmasıdır. Nekropsi'nin ilk albümleri olan "Mi Kubbesi" işte bu türden bir albüm. Haydi eğri oturalım doğru konuşalım. "Mi Kubbesi" 1970'lerden bugüne bakarsak müzik tarihi için önemli bir albüm olmayabilir ama iş Türk müzik piyasasına gelince Nekropsi'nin ilk albümünün Türk müzik dinleyicisi açısından yeri çok önemlidir. 1990'larda genç olanları etnik, caz, physcodelic rock'un özenli bir harmanlanması ile tanıştırmış, daha yaşlı olanları 1970'lerin Türkiye'sinde yapılmaya çalışılan bu karışımın bir sonraki adımı olarak heyecanlandırmıştı. Bazen daha iyi prodüktörler, daha iyi maddi imkanlar olsa ülkemizde yapılan bazı albümlerin uluslararası müzik piyasasında da ilgi çekeceğini düşünürüm. Ne yalan söyleyeyim "Mi Kubbesi"de benim için öyle bir albümdür işte. Tabii bu arada bir şeyi de unutmamak lazım. 1990'ların Türkiye'sinde böyle bir albümü yapmak kolay iş değildir. Yayıncı bulmak, albüm yayınlamak, albümün finansını yapmak kolay değildi. Hala kolay değil ama sanırım eskiden bunlar çok daha zordu. Tüm bu sebepler bu albümlerin değerini daha da arttırır. Resmen yokluklar içerisinde yapılan albümlerdir. Bazı şeyleri eleştirirken, bazı şeylerin hakkını da vermeliyiz.

Neyse... Nekropsi ilerleyen yıllarda kadro değişiklikleri yaşadı. Gelenler gidenler, tekrar birleşme haberleri. İlk albümden neredeyse 10 yıl sonra 2006 yılında "Sayı 2: 10 Yılda Bir Çıkar" albümünü yayınlarlar. "Mi Kubbesi"nin ilerisinde bir albüm bekleyen müzik dinleyicileri ilk dinleyişte albüm için olumsuz beyan ederken, 10 yıllık albümsel aranın ardından farklı bir şeyler deneyen topluluğa daha olumlu yaklaşan müzikseverler de oldu. Beklentileri karşılamak için müzik yapmak yerine, gönüllerinin istediğini yapmışlardı muhtemelen. Daha fazla elektronik öğe ile süslenmiş farklı bir albüm. Sanırım bir çok müziksever yaklaşık 10 yıllık zaman diliminde yayınlanan 2 albüm için dinledikçe farklı düşünür hale gelmiştir. Yıkıcı eleştirileri göz ardı ederek tarafsız bir kulakla albümü dinlediğim zaman müzikal değişim için olumsuz bir şeyler söylemem güç.

Çok yapılan bir espri ama buraya da taşıyalım. 10 yılda bir çıkar düsturunu bir kenara bırakarak topluluk üçüncü albümü de yayınladı. Albümün yayın haberini burada vermiştik. Albüm yayınlandı ve tabii ki edindim hemen. Albümün tanıtımında topluluğun diskografisini oluşturan iki albüm arasında bir halka olacağı izlenimi vardı bende. Amerikalıların "missing link" dedikleri şey var ya. Belki dilimize kayıp halka olarak çevirebileceğimiz bir deyim. 1998, tam anlamıyla öyle bir albüm diyebilir miyiz, bilemiyorum. Haydi ilk önce şarkı listesini verelim.

Harf Devrimi 1998
Kusmuk
14
Mecidiyeköy
Ebo 1998
Heidi
Düşük Amper
Avi ( Kısa )
Ara
Bağlama
Ateis 1998
Crying Game 1998

Albüm için bir şeyler yazmak gerçekten güç. Bir şekilde taraflı şekilde yazacağım. Albümle ilgili orada burada çok farklı yazılar okuyacağınıza eminim. "Mi Kubbesi"ne bakarak albümü acımasızca eleştirenler çok fazla. Ben albüm ilk duyurulduğunda ikinci bir "Mi Kubbesi" beklemeyenlerden olduğumdan, albümün elektronik öğeleri bol bol içeren, yer yer aksak yerel  ritmlerin bulunabileceği, etnik öğelere selam çakan, free-jazz'a atıfları bol bir albüm bekliyordum. Ne yalan söyleyeyim, beklediğimi aldım. 1998 benim açımdan bir başucu albümü olmayacak. Farklı kulvarlarda aradığımı daha fazla bulduğum albümler var. Ancak acımasızca yerin dibine batırılacak bir albüm olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Bence tıpkı "Sayı 2: 10 Yılda Bir Çıkar" albümü gibi tarafsız kulaklara hitap edecek bir albüm yapmış Nekropsi....

Bu yazdıklarıma göre Nekropsi'ye benim görüş açımdan bakanlar için albüm alınması gereken bir albüm. Müzik için benim zihniyetimde var olmayan die-hard albüm fanları için zorlu bir dinleme deneyimi sunacak bir albüm, 1998. Ne olursa olsun tarafsız şekilde ve "Mi Kubbesi"nin gölgesinden çıkarak bir kulak kabartmanızı tavsiye ederim.