Uydunet ve İnternet


Geçtiğimiz haftalarda eve internet ne alayım diye bayağı düşünüp durdum. Ülkemizde fazla seçeneğimiz yok, en yaygın olan ADSL sağlayıcı TTNet'in haricinde Smile gibi şirketler, bazı kentlerimizde Uydunet, Superonline Fiber, elektrik üzerinden servis sağlayan firmalar (yanılıyor olabilirim MetroNet gibi bir firma olması lazım) veya 3G üzerinden servis sağlayan Avea, Turkcell ve Vodafone. Bu seçenekler arasında elektrik ağları üzerinden servis sağlayan firmalar hariç, oturduğum bölgede her servisi satın alabiliyorum. Tamam bir çoğunuz, al birini vur öbürüne diyorsunuz ama ne yapalım eldeki seçenekler bunlar...

Bu servisler arasında en çekince ile yaklaştığım teknoloji 3G idi. Geçtiğimiz haftalarda tatildeyken sevgili dostum Tolga İzgür'ün bilgisayarını kullandım. Dizüstü bilgisayarını, Apple iPhone'unu modem olarak kullanarak 3G bağlantısı ile internete girdik ve oldukça şaşırdım. Son derece hızlı olduğunu gördüm. Çeşme'nin göreceli olarak ücra bir bölgesinde internete bu hızla girmek inanılacak şey değil. Tabii olayın maliyeti biraz yüksek. Ev için ne kadar mantıklı bilemiyorum. Ayrıca 5-6 senedir kullandığım mobil iletişim şirketine de pek güvenmiyorum açıkçası. Avea son iki yıldır bence çok geriye gitti. Hele Turkcell kullanan arkadaşlarımın ardı arkası kesilmeyen kampanyalarla genel olarak benden çok daha mutlu olduklarını görüyorum. Sanırım bahara bende Turkcell'e geçeceğim yeniden. Neyse konumuz mobil iletişim değil... 3G gerçekten faydalı bir olay. Ancak maliyeti yüksek olduğundan bu seçeneği eledim.

Geçtiğimiz ay Superonline'ın fiberoptik internet kutusu bizim binaya takıldı. Aslında en çok bu hizmeti merak ediyordum. Bilgisayar dünyasından haberleri genelde Dark Hardware sitesinden ve forumlarından takip ediyorum. Superonline konusunda ilk başlarda hemen herkes çok istekliyken, son dönemlerde sözleşmelerinde tek taraflı değişiklikler yapmaları sebebi ile kullanıcılar son derece kızgınlar bu firmaya genel olarak. Maliyet olarak diğer internet bağlantı seçeneklerinden çok daha pahalı değil. Ancak özellikle müşteri servislerine ulaşmak konusunda yaşanan sıkıntılar, bağlantı problemleri ve ilerleyen günler, aylarda Superonline'ın yapabileceği değişiklikleri göz önüne alınca fiber hat üzerinden internet konusunun üzerini çizdim. Mutlaka bunu yazdığım için kızanlar olacaktır ancak özellikle dial-up bağlantı dönemindeki Superonline'ı tanıyanlar için hiçbir şeyin sürpriz olmayacağını bilmekte fayda var. Belki ilerleyen yıllarda fiber üzerinden internet konusunu değerlendirebilirim. Belki o döneme kadar Superonline'da müşteri ilişkileri konusunu geliştirir. Bu arada bende kendi testimi yaptım. Müşteri ilişkilerini arayınca uzun süre şarkılar, türküler dinliyorsunuz. Tüketicilerin fikirlerini değiştirmek zordur. Her şey iyiyken yapılacak bir hata, tüketicinin tüm fikrini olumsuza dönüştürür. o yüzden modern müşteri ilişkileri metotları çok mühim.
TTNet, diğer evimde uzun senelerdir kullandığım ve memnun olduğum servis sağlayıcı. Şimdi yiğidi öldür hakkını ver. 7-8 senede sadece tek bir kez problem yaşadım. Onu da kısa bir süre içerisinde hallettiler. Ancak internet servisi almak için telefon almak zorunluluğu beni sıkıyor. Evde sabit telefon kullanmayalı neredeyse seneler oluyor ve kullanmayacağım şeye para vermekten nefret ediyorum. Bilişim Üst Kurulu, gelen şikayetlerden dolayı TTNet'e yalın ADSL konusunda bazı gelişmeler yapmasını istemişti geçtiğimiz senelerde. Bildiğiniz gibi ADSL üzerinden internete bağlanmak için telefona ihtiyaç yok ve bu konuda bazı davalar açılmıştı. Sonunda tüm dünyada bilinen şey, ülkemizde de kabul edildi. Telefon zorunluluğu olmayan ADSL seçenekleri tüketicilere sunulacaktı. Sonuçta bu seçenekler tüketiciye sunuldu ancak işin acı tarafı, hiç kullanmayacağınız telefonu almak çok daha mantıklı. Yalın ADSL için ödemeniz gereken tutar normal telefon hattı+ADSL aboneliği ile aynı seviyeye geliyor. Hatta bazı forumlarda, hesap kitap yapanlara göre yalın ADSL daha pahalı. Durum böyle olunca TTNet'te elendi. Bu arada Smile gibi servis sağlayıcıların teorik olarak TTNet'ten farkı yok. Tamamen aynı hatları kullanıyorlar. Ancak ilginç indirimlere denk gelebiliyorsunuz. Benim gibi sabit telefona para vermeyeceğim takıntınız yoksa, TTNet ve türevlerini değerlendirebilirsiniz.

Uydunet olayında ise yine gizli bir sabit ücret söz konusu. O da evinizde KabloTV bulunma zorunluluğu. Aslına bakarsanız eve taşınalı 2 seneyi geçmiş olmasına rağmen evimde televizyon yayını izlemek için bir düzenek yok. Televizyon var ama DVD seyretmek için kullanıyorum sadece. o da haftada bir kez bilemediniz iki kez. Her zaman yazdığım gibi boş zamanlarımda müzik dinlemek daha cazip geliyor bana. Ancak Seçil Hanım tamamen eve taşındığında bazı Ntvmsnbc (Böyle bir kanal ismini oturmuş olmalarından dolayı NTV'yi tebrik etmek lazım. Bu ne ya...) kanalı dizilerini izlemek isteyeceğinden eve bir şekilde televizyon yayını almak gerekiyordu. Sonuç olarak KabloTV yeterli olacaktı. Durum böyle olunca KabloTV almak için ödenecek para benim için sorun olmayacak gibi görünüyordu.

Uydunet konusundaki asıl zor olay, modemlerinin kendisine özgü olması. Piyasada bir çok ADSL modem bulabilmek mümkün. Genel olarak fiyatları da makul. Ancak iş kablo üzerinden internete gelince hem modem markaları değişiyor hemde kablosuz modeme ödeyeceğiniz tutar 200TL civarına yükseliyor. Tabii ki, daha ucuz ve kablolu bir modem alıp, onu wireless router ile kullanmak mümkün. Böyle olunca maliyet ucuzluyor ancak işi gücü bırakıp böyle bir bağlantı ile uğraşacağımı pek sanmıyorum. Senelerdir bir şekilde bilgisayar dünyasının içinde olsam bile, kendi özel zamanlarımda router'larla, modemlerle pek uğraşmak gelmiyor içimden. Biraz armut piş, ağzıma düş olsun istiyor insan.

Tam o mudur bu mudur diye düşünürken Uydunet bir kampanya yaptı. KabloTV+Uydunet alıyorsunuz, 24 ay kullanım taahhüdü veriyorsunuz, onlarda sizden bağlantı ücretlerini almıyorlar ve Motorola markalı bir kablosuz modem veriyorlar. Modemi yukarıdaki fotoğrafta görebilirsiniz. Kulağa sempatik geliyor değil mi? Taahhüt konusu beni biraz endişelendiriyor olsa da, Uydunet'in 1Mbps bağlantısının fiyatının makul olması sebebi ile, taahhüdü verebilirim diye düşündüm. Kafamdaki tek soru 1Mbps hızındaki bağlantının yetip yetmeyeceği idi. Geçmişte lease-line dahil o dönem için olabilecek her türden uç sayılabilecek bağlantıyı kullanmıştım. Bugün ise 8-10-20Mbps'ler havalarda uçuştuğu için herkes gibi benimde kafam karışıktı. Aklıma eskiden yaptığım bir şey geldi. Stereo Mecmuası'nın ana sayfası normal bir siteden daha yüklü bir eski tarz HTML sayfası. Kendi server'ımda eski tarz 56K bağlantı ile siteyi açtım ve şıkır şıkır çalıştı. Oturup hesap kitap yaptım, benim yaptığım bir çok iş için, 1Mbps hız yetiyor hatta artıyordu. Eh kullanmayacağım bilmem kaç Mbps'ye para dökmenin bir alemi yoktu doğrusu. Zaten diğer evde gayet iyi bir bağlantım mevcut diye düşündüm. Eğer gerekli olursa!

Evde aslında normal bir internet kullanıcısıyımdır. Müzik, film indirmem. İndirdiğim tek şey e-kitaplar ve e-dergilerdir. Onlarda genelde oldukça küçük boyutlarda oluyorlar. İnternet üzerinden maç seyretmek, dizi seyretmek gibi alışkanlıklarımda yok. Anlayacağınız son derece basit bir kullanıcıyım ben. Hal böyle olunca fazladan Mbps'lerle pek işim yok!

Eh kararımı verdiğime göre en yakın Uydunet merkezinin yolunu tutma zamanım gelmişti. İzmir Çankaya'daki merkeze yolum düştü. Diğer bir çok servis sağlayıcının aksine mekan pek gösterişli değildi ve belki de sıcaktan çalışanların pek yüzü gülmüyordu. Belki Uydunet sitesine de bakmışsınızdır. Neredeyse tüm servis sağlayıcıların internet siteleri güzel tasarımlı iken, Uydunet'in sitesi sanki 5-6 yıl öncesinden kalmış gibi. Ben bizim siteyi basit buluyorum. Ancak Uydunet'in yanında bizim site teknoloji abidesi sayılır :) Neyse... 5-6 dakikalık bir işlemle formları doldurdum ve onlarca yere imza attım. Aklımın bir köşesinde bunların servisleri ve müşteri hizmetleri de böyleyse yandık dedim. Onlarca imza atmıştım, iş işten geçmişti! Ha diyeceksiniz müşteri hizmetleri işini yaptı mı, evet yaptı. Mekanda gerekli işlemleri yapabildin mi, evet yaptım. Daha fazlasına ne gerek var. Evet bir açıdan haklısınız. Ancak zaman pazarlama çağı. İnsan senelerce bu işlerle uğraştığı zaman belki biraz takıntılı oluyor. Bilemiyorum...

İmzayı basmamızın ardından 5 gün içerisinde bağlantınız teknik ekip tarafından yapılacak dendiğinden beklemeye başladım. Cuma günü telefon geldi, Pazartesiye randevulaştık. Pazartesi günü akşamüstü iki kişilik bir ekip geldi. Hızlı bir şekilde modem bağlantısını, TV bağlantısını yapmaya başladılar. Yayın kalitesini beğenmeyip, bina dışındaki kabloları söküp yeniden bağladılar. Elemanlar gerçekten güler yüzlüydüler. Ben bir şey demeden kendileri gerekeni yaptılar. Merkezdeki olumsuzluk yerini olumlu düşüncelere bıraktı hemen. Tüketiciler böyledir işte.

Uzun lafın kısası neredeyse bir aydır 1Mbps'lik bağlantım ile mutlu mesut yaşıyorum. Şu ana kadar en ufak bir sorun yaşamadım. Hız konusunda hiçbir derdim yok. Umarım Uydunet'le böyle devam ederiz.

notlar
- Bölgeden bölgeye KabloTV ve Uydunet'in performansı farklı olabiliyor. O yüzden herkese tavsiye ediyorum diyemiyorum. Sizde karar vermeden önce forumlara ve sözlüklere göz atarsanız kendinizi daha rahat hissedersiniz. Ben İzmir/Üçkuyular bölgesindeyim.
- Genel olarak ülkemizde her türlü iletişim çok pahalı. Vergiler de çok yüksek. Devletimiz şunları biraz indirse ne güzel olur. Hayal mi görüyorum. Evet sanırım öyle.
- Merak edenler olursa modemin yanındaki figürlerden boyları kısa olanlar Final Fantasy VII bilgisayar oyununun figürleri. Büyük olanlar ise Dragon Ball çizgi filminden. Kırmızı sehpa ise "evimizin herşeyi" IKEA'dan. Almak isteyen olursa PS serisi. Ülkemizde çok satılmadığından mıdır nedir, zırt pırt indirime giriyor. Belki çok ucuza denk getirirsiniz.
- Farklı servis kullanıcıları tercih edenler, aşağıda yorum yap tuşunu kullanıp kendi yorumlarını ve deneyimlerini yazabilirler. Hatta çok sevinirim.

Internet Archive Web Sitesi


Geçenlerde Project Guthenberg'den bahsetmiştim. Bir kaç okuyucumdan teşekkür mesajları aldım. Sanırım gözlerinden kaçmış. Bu kez de sinema meraklılarının gözlerinden kaçmış olduğunu düşündüğüm bir siteden bahsedeceğim.

Internet Archive, bir nevi ansiklopedi olması için kurulan bir web oluşumu. Son zamanlarda moda olan tabiri ile aktivistler tarafından ilk adımları atılmış, kültür tarihine ilişkin bir arşiv olması istenen ancak ilerleyen yıllarda internetteki imkanlar arttıkça gözden düşen bir site. Aslında kendilerinin de hatası var bu konuda. Site öyle bir karışık ki, aradığınızı bulmak, gerçek bir zulüm haline gelebiliyor. Ancak sitenin bazı yönleri onu vazgeçilmez yapıyor.<

Diyelim ki, 1910'lu yılların ilk filmlerini (hatta 1800'lerin sonlarını da eklemeliyiz sanırım), 1920'lerin Alman Expressionist akımı filmlerini, 1930'larda Film Noir'ın öncülerini merak ediyorsunuz ve seyretmek istiyorsunuz. Bunun yanında 1950'lerin fazla bilinmeyen ve ücra köşelerde kalmış Science Fiction'ları ilginizi çekiyor veya Büyük Savaş döneminin propaganda filmlerini seyretmek istiyorsunuz. Bu filmlerin bir çoğunda telif hakları ortadan kalmış. Çok az bir kısmı çeşitli formatlarda basılmış durumda. Basılanların büyük çoğunluğu da video teyp formatında basılmış ve internet üzerinde acayip fiyatlara satılıyor. İşte bu söylediklerimden bir kısmı sizi ilgilendiriyorsa mutlaka Internet Archive'i ziyaret etmelisiniz. Çünkü bir çok film, çeşitli formatlarda kullanıma açılmış durumda. Girip istediğiniz gibi indirebilmeniz mümkün.

Bu siteyi seneler önce Paul Wegener and Henrik Galeen ikilisinin "Der Golem" filmini ararken bulmuştum.  1915 yapımı film, Golem kültü üzerine kuruluydu. Çek Cumhuriyetine (o dönem Çekoslovakya) gittiğim ve Prag'da bayağı uzun kaldığım dönemde normal turistlerin bir çoğunun aksine kentin Ortaçağ'daki önemini bildiğimden neredeyse bir haftamı oldukça farklı mekanlarda geçirdim. Çok da iyi yapmışım diyorum. Burada bazı konularda gerçekten çok bilgilenmiştim. Bezalel ismi bir çokları için hiçbir bir anlam ifade etmiyordur eminim ki, ancak Prag'ta bu ismin çok büyük önemi var. Konuda sapıyorum farkındayım ama nedense yazdıkça aklıma başka şeyler geliyor. Bazı yazarlar gibi yazdığım yazılardan kelime başına ücret alsam köşeyi dönerdim herhalde :) Neyse... Wegener'in "Der Golem" filmini nereden bulurum diye aranırken sonunda Internet Archive aklıma gelmişti. Tabii ki bir arama sonucunda filmi bulup arşivime katmıştım. Yukarıda filmden görüntülerle oluşturulmuş bir slayt var. Bunları da siteden edinebiliyorsunuz.

Hep filmlerden bahsettim. Birazda metinlerden bahsedeyim. Belki Project Gutenberg gibi kolay ulaşılır olmasa da, Internet Archive'de inanılmaz bir e-kitap arşivi var. Özellikle bazı Üniversite ve Kitaplıkların verdiği destek sayesinde içerik son derece geniş. Ben genelde belli konulardaki e-kitaplara yönelik araştırma yapsam da, bir göz atmanızda fayda olabilir. Internet Archieve son yıllarda bazı geliştirmeler de yaptı e-kitaplar konusunda. Bizim e-dergilerimizde olduğu gibi flash formatıyla online okuma, PDF indirme gibi seçeneklerin yanında çeşitli e-reader'lar (e-kitap okumaya yarayan elektronik cihaz örneğin Kiddle) için optimize edilmiş dosyalarda mevcut.

Sitenin ses arşivleri kısmında ise audio-book'ların (e-kitapları dinleyebileceğiniz bir format diyelim kısaca) yanında telif hakkı olmayan binlerce şarkıyı dinlemek mümkün. Ayrıca Grateful Dead'e ayrılmış özel bir bölüm var ki topluluğu seviyorsanız mutlaka göz atmalısınız.

Sitede gezindikçe acayip şeyler bulmak olasılığı var. Dediğim gibi site bayağı karışık olduğundan sinirlenmeden kullanmak lazım. Bir süre sonra nasıl oluyorsa alışıyorsunuz ve aradığınızı daha rahat bulabiliyorsunuz.

Eh artık lafı uzatmadan sizi Internet Archieve web sitesine yönlendirelim. Aman dikkat edin, internetiniz kotalıysa bir günde doldurabilirsiniz. Ulaşmak için tıklayınız www.archive.org

DIY Jukebox


Bugün burada jukebox'lardan bahsettim. Meğerse Jukebox'ları seven ne kadar çok okuyucumuz varmış. Bir kaç arkadaşımda sen DIY projelerini seversin diyerek bazı adresleri göndermişler. Yukarıda gördüğünüz Jukebox tamamen meraklı bir kişi tarafından yapılmış. İşin kötü tarafı böylesine o kadar çok proje var ki. İnsanın kaşıntısı geliyor bayağı. İşi gücü bırakıp projeleri incelemeye başladım hemen. Özellikle FreeJukebox sitesinde çok fena projeler var.Benim ilgimi Caesar isimli kullanıcının yaptığı DIY çalışması çekti. Bitmiş halinin fotoğrafını yukarıdaki resimde görebiliyorsunuz. Evet inanması zor ama bu gerçekten bir DIY çalışması. Aşağıya çalışmadan bir kaç fotoğraf ekleyeyim dedim.


Projenin temelinde bir bilgisayar kullanılmış. Günümüzde plak kullanarak jukebox yapmak anlaşılan pek kolay değil çünkü ebay'de bile otomatik plak tanıma ve okuma cihazları acayip paralara satılıyor. Bu yüzden meraklılar genelde bilgisayar sistemleri kullanıyor. Yukarıda linkini verdiğim sitede özellikle Jukebox'larla kullanılabilecek bir yazılım bile mevcut. Yukarıdaki resimlerde görebileceğiniz gibi bol bol MDF işçiliği gerekiyor. Bu fazla maliyeti olan bir şey değil. Belli bir miktar hata da kaldıran bir malzeme olduğundan düzeltmeler kolaylıkla yapılabilir. Diğer kısımlarda kullanılan malzeme ise pleksi. Aslında ülkemizde pleksi işlemek eskisi gibi sorun değil. Bir çok şeyi pleksiden yapabilmek mümkün. Çok büyük fiyatlar da ödemek zorunda kalmıyoruz. Işıklandırma için ise yılbaşı süsleri kullanılmış. Bunun yanında florasan'larda dikkat çekiyor.

Galiba bende böyle bir DIY çalışması yapacağım. Fena halde gaza geldim. Haydi hayırlısı...

General Grievious ve Asajj Ventress



Geçtiğimiz haftalarda uzun zamandır kendime yeni bir şeyler almadığımı fark edince, hemen arayışlarıma başladım. Hemen herkesi mutlu eden bir şeyler vardır. Arada sırada kendimizi şımartmamız lazım değil mi? Uzun bir süredir Figuratif sitesini takip ediyorum. Hifi ve müzik dünyası derinlerine daldıkça nasıl engin birer okyanus ise, figürlerin dünyası da öyle. Hatta bana kalırsa Hifi'den bile daha pahalı bir hobi olabilir. Olaya nasıl baktığınıza bağlı. Bu sitede figür dünyası ile alakalı her türlü yenilik ve habere ulaşabileceğiniz gibi, kişisel koleksiyonlar, figür tanıtımlarına göz atabilir hatta alışveriş bile yapabilirsiniz. Bu arada bende sitenin moderatörlerinden bir tanesiyim. Pek bir şey yapmıyorum ama olsun...

Figuratif'in ikinci el bölümünden kendime iki figür belirleyip satın aldım geçenlerde. Star Wars Unleashed serisinden General Grievous ve Asajj Ventress. Aslında figür dünyasının üst düzey (bir nevi hi-end) firmalarının ürettiği modellerin kalitesinden bayağı uzak olsalar da, beni mutlu ettikleri kesin. Alınacak figürler listemde daha bayağı bir şeyler var, zaman içerisinde yavaş yavaş alırım. Böylesi çok daha zevkli oluyor.

not: Kitaplığımda alakasız kitapları bir arada görüp, dalga geçen arkadaşlarım olacaktır. Kütüphanemde under construction yazıyor bu aralar...

Jukebox'ların Altın Dönemleri


Geçenlerde akşamın bir vakti bizim Retro ve Vintage Hifi bloğuna ekleme yapmak için değişik bir şeyler arıyordum. Biliyorsunuz yaz döneminde Retro ve Vintage Hifi bölümümüzü tatile almıştık. Eylül'de yayına başlayacağı için vakit buldukça eklemeler yapıyoruz. Böylelikle belli bir stok oluşuyor. Neyse.. Ekleme işlemleri sırasında aklıma Jukebox'lar geldi. Zaten oldum olası bu aletleri pek severim. Hani utanmasam müzik setlerinden daha çok severim bile diyeceğim

Günümüzde Jukebox üreten firmalar tabii ki var. İlk aklıma gelen bu işin en önde gelen firması Wurlitzer. Tabii ki Rock-Ola, Crosley gibi günümüzde de jukebox'lar üreten firmalar var. Ancak MP3 ve CD'lerin hayatımıza girmesiyle jukebox'ların mantığı biraz değişti. Tabii ki hala 45 devirlik plak çalan ürünleri de bulabilmek mümkün. Bu arada ülkemizde de Mudo Concept gibi mağazalarda minik Jukebox'lar bulunabiliyor. Ancak hem çok kötüler hemde çok pahalılar. Günümüzde yukarıda saydığım markaların kaliteli jukebox'ları 10.000 Dolar seviyelerinde.

Internet'te sörf yaparken Wurlitzer'in kendi sitesinde tüm zamanların en çok çalınan hit'lerinin listesi denk geldi. Bu 40 şarkı Jukebox'larda en çok çalınan şarkılarmış. Listeyi aşağıda bulabilirsiniz. Eminim ki, işten eve döndüğünüzde en az bir kaç tanesini dinlemek isteyeceksiniz. Liste, Şarkı / Topluluk / Plak Şirketi / Yıl şeklinde düzenlenmiş.

Good Vibrations / the Beach Boys / Capitol / 1966
I Want To Hold Your Hand / the Beatles / Capitol / 1964
Can't Buy Me Love / the Beatles / Capitol / 1964
Stayin' Alive / the Bee Gees / RSO / 1977
Margaritaville / Jimmy Buffet / ABC / 1977
Rhinestone Cowboy / Glen Campbell / Capitol / 1975
Bette Davis Eyes / Kim Carnes / EMI / 1981
The Twist / Chubby Checker / Parkway / 1960
Lay Down Sally / Eric Clapton / RSO / 1978
Downtown / Petula Clark / Warner / 1965
Nightshift / Commodores / Motown / 1985
Proud Mary / Creedence Clearwater Revival / Fantasy / 1969
Bad, Bad Leroy Brown / Jim Croce / ABC / 1973
Mack The Knife / Bobby Darin / Atco / 1959
Big Bad John / Jimmy Dean / Columbia / 1961
Blueberry Hill / Fats Domino / Imperial / 1956
Hotel California / Eagles / Asylum / 1977
Aquarius/Let The Sun Shine In / The 5th Dimension / Soul City / 1969
I Want to Dance With Somebody / Whitney Houston / Arista / 1987
Billie Jean / Michael Jackson / Epic / 1983
I Love Rock 'n' Roll / Joan Jett & the Blackhearts / Boardwalk / 1982
Celebration / Kool and the Gang / De-Lite / 1980
Footloose / Kenny Loggins / Columbia / 1984
Physica / Olivia Newton John / MCA / 1981
The Great Pretender / the Platters / Mercury / 1955
Slow Hand / Pointer Sisters / Planet / 1981
Jailhouse Rock / Elvis Presley / RCA / 1957
Unchained Melody / the Righteous Brothers / Philles / 1965
Lucille / Kenny Rogers / Reprise / 1977
Satisfaction / the Rolling Stones / London / 1965
Touch Me In The Morning / Diana Ross / Motown / 1973
New York, New York / Frank Sinatra / Reprise / 1980
Born To Be Wild / Steppenwolf / Dunhill / 1968
The Way We Were / Barbara Streisand / Columbia / 1973
Eye Of The Tiger / Survivor / Scotti Br. / 1982
My Girl / the Temptations / Gordy / 1965
Raindrops Keep Falling On My Head / B.J. Thomas / Scepter / 1969
Joy To The World / Three Dog Night / Dunhill / 1971
Melody Of Love / Billy Vaughn & His Orchestra / Dot / 1954
Autumn Leaves / Roger Williams / Kapp / 1955

Eylül'de Retro ve Vintage sayfalarımızda bol bol Jukebox bulacağınızı tekrar edip. Jailhouse Rock dinleyerek işlerime devam ediyorum..