AOpen AX4B 533 Tube Mainboard (Anakart)


Stereo Mecmuası'nda son bir kaç yıldır bilgisayarlarda bol bol bahsediyoruz. Hatta Transport PC Özel sayımızda olayın dibini gördük diyebilirim. (Nadir, tekrar eline sağlık) Bilgisayarlarımız, yeni nesil dijital formatların yaygınlaşması sayesinde ses sistemlerimizin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Aslında tüm o gelişmeler olmadan önce bazı ilginç ürünler ortaya çıkmıştı. Asıl amaç bilgisayar (daha doğrusu anakart) üzerindeki ses kartını kullanarak odyofil bir ses yakalamaya çalışmaktı.

2002 yılında AOpen firması yepyeni bir konsepti duyurdu. Odyofil kalitede anakart. 2000'lerin başlarında  piyasanın gözde işlemcisi olan Intel Pentium IV işlemcileri destekleyen Soket 478 anakartın, amacına uygun  bir adı vardı; TubeSound. Dünyanın ilk vakum tüple donatılmış anakartından bahsediyorum. Nasıl ilginç değil mi? Ürünün orijinal kutusunun resmi yukarıda.


AOpen mühendisleri anakart üzerinde ses kartı bulunan diğer ürünlerden ayırmak için bayağı kafayı yormuşlardı. Ses kartı için Realtek yongasetlerini tercih etmişlerdi. Analog çıkışta bir tüp soketi vardı. Firma o dönemde Sovtek marka 6922 vakum tüpleri anakart kutusuna eklemişti. Tahmin edebileceğiniz gibi eğer isterseniz tübü değiştirme şansınız vardı, belki o dönemlerde birileri NOS tüp bile denemiştir. AOpen tasarımını sadece tüp ekleyip bırakmamıştı. Hifi pazarından tanıdığımız firmaların malzemelerini kullanmıştı. Güç kartındaki tüm kapasitörleri, ELNA, anakartın kutusunda gelen sve es kartı giriş ve çıkışlarını üzerinde barındıran devre kartının üzerindeki tüm konektörleri ve ara bağlantıları Cardas, ses kartı devre levhası üzerindeki kapasitörleri REL, resistörleri ise Vishay markalarından satın alarak kullanmıştı. Anlayacağınız hifi üretim zihniyet ile tasarlanan ilk tüketici elektroniği bilgisayar parçası (1) muhtemelen AOpen'in bu ilginç anakartıydı.

Aslında konsept doğruydu ancak belki de ürünün piyasaya çıktığı dönem yanlıştı.Tahmin edebileceğiniz gibi pazarda pek tutulmadı. Bilgisayar meraklıları için bilgisayar kasasının içerisinde böylesine bir ısı kaynağı istenmeyen bir şeydir. Belki ilerleyen yıllarda benzer konseptte ürünler pazara çıkar, kim bilir?

(1) Profesyonel pazar için benzer konseptte ürünler vardı ancak normal bir tüketicinin bu ürünlere ulaşabilmesi mümkün değildi. Ancak lambalı anakart -tabii bildiğim kadarı ile- profesyonel pazar için bile üretilmedi.

Online Hifi Satışlarına Yeni Bir Yaklaşım; Sound by Singer



Geçtiğimiz aylarda dünyanın dört bir tarafından meraklılarla kendi ülkelerimizdeki hifi piyasasından bahsediyoruz. Hatta bu konuyla ilgili olarak kısa bir yazı kaleme almıştım. Belki gözünüzden kaçmıştır linki burada. Yazımda bazı hifi mağazalarının masraflarını azalmak için daha küçük dükkanlara geçtiğinden bahsetmiştim. Benzer bir haber New York'tan geldi. Muhtemelen hifi dünyasında en çok bilinen firmalardan bir tanesi olan Sound by Singer mağazacılık faaliyetlerini sonlandırdı. Mağazacılık faaliyetlerini sonladırmak sadece fiziksel mağazacılığı kapsıyor. Firma internet mağazacılığına başlamış durumda.

Bu konuda ilginç bir konsept geliştirmişler. Hi-end markalarla çalışan Sound by Singer, klasik bir online mağaza açmamış. Hi-end  markaların ürünlerinde online (çevirimiçi) satın alma olanağı bulunmuyor. Bunun en büyük nedeni muhtemelen temsilcisi oldukları firmaların kısıtlamalarıdır diye tahmin ediyorum. Bildiğiniz gibi Sound by Singer ülke çapında bir distribütör firma değil, bir çok temsilciliği New York ile sınırlı. Durum böyle olunca ülke çapında bir satış ağı kurulmamış. Zaten böylesine büyük firmaların internet üzerinden satışı biraz acayip olurdu. Bol sıfırlı fiyatlar, tüm dünyada karışıklığa sebep olurdu herhalde :) Daha bilindik firmalarda ise çeşitli seçenekler ve kampanyalı sistem fiyatları bulunuyor. Neyse varsayımlar üzerinden gitmeye gerek yok. Bakalım firma satışlar için nasıl bir çözüm bulmuş.

Sistem kısaca şu şekilde işliyor. Eğer firmanın uzmanlarının yardımını ve tavsiyelerini  istiyorsanız, ev ortamında dinlemek istediğiniz sistemi seçiyorsunuz. Bu sistemden yararlanmak için 3.000 Dolar'lık bir sipariş veriyorsunuz. Sistem 3.000 Dolar ve üzeri miktarlarda geçerli. Daha düşük tutarlı satışlarda aşağıdaki sistemden faydalanmak mümkün değil. Verdiğiniz siparişin %20'lik tutarı sipariş verildiği an ödeniyor. Diyelim ki, 10.000 Dolarlık bir sipariş verdiniz. Anında 2.000 Dolar'ı Sound by Singer hesabına aktarıyorsunuz. Daha sonraki her gün tutarın %10'ununu bir nevi kira olarak firmaya ödüyorsunuz. Tabii bu ödemeyi ürünler evinize ulaştığında yapıyorsunuz. Eğer ürünleri satın almaya karar verirseniz ödediğiniz tutar ana faturadan çıkartılıyor. Eğer almamayı seçerseniz kira olarak ödediğiniz kısım Sound by Singer'ın yanına kar kalıyor....

Biraz karışık bir sistem, ancak anladığım kadarı ile fiziksel mağazacılık döneminde de bu şekilde hizmet veriyormuş. Sanırım hifi dünyasında online satışlar için farklı çözümler gerekiyor. Klasik online satış yöntemleri ile rekabet etmek yerine bu daha akıllıca olabilir. Tabii başarılı olup olmayacaklarını zaman içerisinde göreceğiz. Bakalım neler olacak?

Emirhan Tuğa & Yuka Tada - Ayışığı (Moonlight)


Biri Türk birisi Japon, iki müzisyenin 2010 Türkiye'de Japonya Yılı dolayısıyla yaptıkları bir albüm. Proje Emirhan Tuğa ile Yuka Tada'nın ortak çalışması. Emirhan Tuğa Hacettepe Devlet Konservatuvarı klarnet sınıfında okumuş. Daha sonra lisans yapmak için Hollanda Amsterdam Konservatuvarında çalışmalarına devam etmiş. Özellikle Bartok, Milhaud, Piazzolla gibi bestecilerden etkilenerek folklörik temalı eserler yazmış. Özellikle Türk-Balkan enstrümantal müziği uyarlamalarını klarnet ve piyano için düzenlemiş. Unutulmaya yüz tutan kanto ve tango müziği uyarlamaları yaptığı bir albümü de var; Variete Oriental. Bu albüm Kalan Müzik tarafından yayınlanmış. 1998 yılında Emirhan Tuğa ve eşi Meral Ari-Tuğa tarafından kurulan Tombaz topluluğunun albümü elimde mevcut değil en azından şimdilik. Müzik tarzı olarak Seçil Hanım'ın ilgi alanına giriyor. Sanırım yakın bir zamanda bu albümü de koleksiyonumuza ekleriz.

Ayışığı projesindeki diğer isim ise yukarıda yazdığım gibi Yuka Tada. İsterseniz Japon müzisyeni de kısaca tanıyalım. Küçük yaşta beste yapmayan başlayan Tada'nın 16 yaşında kendi bestesi olan piyano konçertosunu orkestra ile çalması sanırım dikkat çekici bir başarı. Müzik eğitimine Japonya'da başlayan müzisyen daha sonra çalışmalarına Hollanda'da devam etmiş. Emirhan Tuğa ile yolları, eğitimlerine devam ettikleri Hollanda'da  kesişmiş ve konserler vermişler.

2010 yılının özelliği dolayısıyla ortak bir çalışmaya imza atmışlar; Ayışığı (Moonlight) albümü. Albüm Beethoven, Schumann, Piazolla, Baker, Usmanbaş ve Poulenc bestelerinin yanında, Tuğa ve Tada'nın birer çalışmasına da ev sahipliği yapıyor.

Beethoven'in Ayışığı Sonatı'nın (OP. 27 No: 2) girişi (Adagio sostenuto)  Japon müzisyen tarafından uyarlanmış. Herkesin bildiği bu güzel melodi alıştığımızdan daha hızlı icra edilmiş.  Hemen ardından Schumann'ın "Fantezi Şarkıları"na  (Fantasiestücke OP. 73) yer verilmiş. İlk olarak klarnet için bestelenen bu eser, bestecinin kendisi tarafından keman ve viyolonsel için uyarlanmış. Tuğa- Tada ikilisi 3 bölümden oluşan eseri piyano ve klarnet ile icra etmişler. CD'nin beşinci izi Arjantin'li besteci Piazzolla'dan "Milonga del Angel" Eser, Emirhan Toğa tarafından yapılan uyarlanmış. David N. Baker'ın  "Blues for Clarinet and Piano"su albümün altıncı şarkısı.

Albümde her iki müzisyenden birer esere de yer verilmiş. Yuka Tada'nın 2008 yılında bestelediği Miyama Suiti'i ve Emirhan Tuğa'nın Hi-Caz mandra'sı. Miyama Suit'inin hikayesi ilginç; CD kitapçığından alayım. Yada ve Tuğa, birlikte, Hirolima kenti yakınlarındaki Miyajima adasınnda Misen Dağı'na tırmanırlar. Tada, adayı çevreleyen Seto Denizini ve dünya kültür mirası listesindeki "Itsukuşima" tapınağını seyrederken bu görkemli manzaradan etkilenir. Eserin son bölümü ise konusunu eski bir söylenceden alır. Şöyle ki, eskiden Miyajima adasının tanrılarına haber götüren beyaz bir at varmış. Beyaz at öldüğünde yerini kahverengi bir at alır ve zamanla tüyleri beyaza dönermiş.  Suit, toplam 3 bölümden oluşuyor. Seto, Tapınak Ziyareti, ve At Efsanesi. Emirhan Tuğa'nın Hi-Caz Mandrası ise çok bilindik bir eserin uyarlaması.

İlhan Usmanbaş'tan "Klarnet ve Piyano için Üç Sonatin" bestecinin bazı Hindemith temaları üzerine kurguladığı bir çalışma. Tuğa ve Tada ikilisi besteciyi Ayvalık'ta ziyaret ettiklerinde aldıkları tavsiyelere ışığında eseri seslendirmişler. Tada'nın  Miyama Suit'i ve Emirhan Tuğa'nın Hi-Caz Mandrası'sı ile birlikte bu eser, albümde dünya premier'i yapılan 3 eserden birisi. Albümdeki seslendirilen son eser,  Fransız besteci Francis Poulenc'in Klarnet ve Piyano için sonat'ı (OP.184)  Benim son zamanlarda kafayı fena halde taktığım besteci bu eserini Arthur Honegger'e adamış.

Albüm, çok iyi seçilen eserler sayesinde klasik müzik dinleyicisi olmayan müzik meraklılarının dahi sıkılmadan dinleyebilecekleri bir albüm. AK Müzik tarafından meraklılara sunulan albümün kaydı son derece başarılı. Ülkemizde sessiz sedasız geçip giden 2010 Japon-Türk yılından benim için geriye kalacak çok az şeyden bir tanesi, bu hoş albüm.

Gece'nin Bir Vakti Wikileaks Başından Kalkamamak



Internet'in ilerleyen yıllarda önemli konularda nasıl bir rol alacağının provası muhtemelen hepimizin gözleri önünde bir kaç saattir canlı canlı yaşanabiliyor. Bloğumda prensip olarak politik bir konu hakkında yazı yazmıyorum ama bu gece olanlar hakkında bir kaç kelam etmeliyim. Sonuçta bence tarihte önemli dönüm noktalarından bir tanesi yaşanıyor. Wikileaks sitesi bugün daha doğrusu bu akşam itibarı ile Cablegate olarak adlandırdığı belgeleri açıklamaya başladı. Bir çok belge yenilir yutulur tarzda değil. Wikileaks çeşitli zaman dilimlerinde yavaşlasa da, genel olarak belgelere ulaşmakta sorun yaşanmıyor. Twitter'den verilen bilgilere göre siteye sanal saldırılar düzenleniyormuş. Ancak farklı dillerdeki web siteleri üzerinden yayın devam ediyor. Ben Fransız "Le Monde" gazetesinin web sitesi de takip ediyorum. Ayrıca El Pais, Speigel, Guardian ve NYT gibi önemli sitelerden de gelişmeler takip edilebilir.

Yarın nasıl bir gün olacak bilmiyorum ama sabah saat 07.00'de uyanmam gerektiği için benim için baş ağrısı ile geçecek bir gün olacak galiba!

Zeki Müren - Gözlerin Doğuyor Gecelerime Plak Kısaca


Geçtiğimiz günlerde bir müzik markette gezinirken Zeki Müren'in Gözlerin Doğuyor Gecelerime plağı denk gelince hemen satın aldık. Biliyorsunuz Seçil hanım, Türk Sanat Müziğine son derece meraklı. Albümle alakalı bir eleştiri yazısı yazacak kadar müziğe hakim değilim. Zaten o yüzden Klasik Türk Müziği incelemelerimizi ben kaleme almıyorum. Ben kısaca plaktan bahsedeyim sizlere.<

Yavuz Plak tarafından piyasaya sunulan plak Esen Plak tarafından dağıtılıyor. İçeriğine buradan bir göz atabilirsiniz. Albümün kapağı ne yazık ki gatefold (açılır) değil. Aslında bu kadar emeğe gatefold kapak yakışırdı doğrusu. Kapak üzerinde bazı bölümler kabartmalı olarak tasarlanmış ve çok çok güzel gözüküyor. Kapakta keşke biraz yazı olsaymış dedirten bir sadelik var. Ülkemizde plak basan tüm firmalar bu konuya dikkat etmeli bence.

Şarkılarla alakalı olarak bir yorum yazmayacağım. Bir sonraki Stereo Mecmuası'nda mutlaka plağı mercek altına alırız ancak kayıt benim çok hoşuma gitti. Belli ki şarkılar belli bir işlemden geçirilmiş ki, kayıt son derece keyifli. Çeşitli müzik marketlerde fiyat 39 ile 45TL arasında değişiyor.

Albüm kapağında 1.000 adet basıldığına dair bir not var. Zeki Müren fanatiklerinin kalabalıklığı göz önüne alınırsa satın almak için acele etmekte fayda olabilir. Bir tanesini ben aldım geriye kaldı 999 adet...