Çok Özledik Be Abi!



Bugün 3 Temmuz 2012. 2000 yılında aynı gün vefat etmişti Kemal Sunal. 12 sene olmuş. Dün gibi hatırlıyorum o günü. Allah rahmet eylesin...

Hakancez Oyun Dünyasında: Sudan Çıkmış Balık Olmak



Bu sene yaz ayları öncesinde hemen hemen bütün projelerimi bitirmenin vermiş olduğu rahatlıkla, tatil yapmaya karar verdiğimi yazmıştım. Yazın günlerinin bir çoğunu Çeşme'de geçirecek olsam da, şehir yaşamından çok fazla kopamıyoruz malum. Hemen hepimizin bir sürü işi var ve hayat devam ediyor.

Kış aylarında canım oyun oynamayı bayağı çekmişti doğrusu. The Big Bang Theory dizisinin bir bölümünde sabaha kadar süren oyun partisi bölümü bana geçmişi hatırlatmış, yaş her ne kadar 40'a dayanmış olsa da, içimdeki oyun canavarını gizlendiği yerden çıkarmaya karar vermiştim.

Benim sıkı daha doğrusu sıkıya yakın oyuncu olduğum günlerden bugünlere gelirken her şey değişmiş. Oyun sektörü başlı başına bir sektör haline gelip meşhur Hollywood sinemasının cirolarını geçer hale gelmiş. Bir yanda oyun konsolları bir yanda bilgisayarlar ile oyun çılgınlığı giderek artıyor. Endüstri de boş durmayıp bu yepyeni pazara yönelik bir çok ürün geliştirmiş. Ürünler gerçekten bambaşka dünyalardan gelmiş gibi gözüküyor. Standart donanımlara göre çok daha pahalılar ancak hifi dünyası ile karşılaştırdığımda durum vahim değil. Tabii bunu bugünkü imkanlarımla söylemek kolay. Genç bir okuyucumuzun özellikle de ailesinden harçlık alanlar için bahsi geçen tutarlar oldukça pahalı.

Ayrıca ebebeynlere bu dünyayı anlatabilmek pek kolay değildir sanırım. Düşünsenize “baba bana bir fare alır mısın” diye sorduğunuzda babanızın bu yeni nesil oyun farelerinden haberi olmadığı için fiyatı duyduğunda gözlerinin faltaşı gibi açılması gayet doğaldır. Çevremizi kuşatan teknoloji marketlerinde 10TL'ye bir fare alabilirken 50 Dolar'a bir fareyi almak ailelerimiz açısından anlaşılması pek kolay olmasa gerek. Eminim ki, alacağınız cevap “ikisi de aynı işi yapmıyor mu, ne gerek var bu kadar parayı vermeye” olacaktır. Eh hepimiz bu yollardan geçtiğimiz için genç dostlarıma tavsiyem kendi paralarını kazanana kadar bu duruma alışmaları.



Neyse uzun lafın kısası oyuncu ekipmanı açısından birim başına ortalama 50Dolar'dan hesaplarsak ortaya çıkan tablo, konuya meraklı bir insan için pek ulaşılamayacak rakamlar değil. Bu bahsettiğim fiyat aralıkları neredeyse türünün high-end sınıflamasına koyabileceğimiz ürünlerin fiyatları. Fare, klavye, mat ve hoparlör (veya kulaklık) için bu bahsettiğim tutarlara türünün en iyi örneklerinden bir set düzebilmek mümkün. Birim başına 100 Dolar ve yukarısını harcadığınızda ise muhtemelen en iyileri masaüstüne sıralayabilirsiniz.

Tabii buna oyun için üretilmiş bilgisayarlar ve artık başlı başına bir maliyet halime gelen oyunları eklersek tablo biraz iç karartıcı hale geliyor. Hemen her çağda olduğu gibi genç olmak zor...

Neyse bu dünyayı biraz anlamayı başlayınca bende içerisine şöyle ucundan bir bakış atmaya karar verdim. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım Asus'un oyunculara yönelik ürettiği ROG logolu ürünlerden bir tane aldı. Hoş başına gelmedik iş kalmadı ama ROG kısaltması çok hoşuma gitti. Açılımı; Republic Of Gamers yani Oyuncu Cumhuriyeti.



Geçtiğimiz günlerde zaten işgalim altındaki salonda Seçil ile sohbet ederken salonu Oyuncu Cumhuriyeti haline getiriyorum deyince kızcağız yine başıma ne gelecek diye düşünmüştür herhalde. Büyük bir korkuyla “nasıl yani” dediğinde yakında görürsün dedim. Tabii bu esna da, memleketin dört bir köşesinden kargolar eve doğru yola çıkmıştı. Hatta bir kısım ekipman Amerika'dan İzmir'e doğru yola çıkmıştı bile. Aradaki zamanı boş geçirmemek için Steam üzerinde de alışveriş tam gaz devam ediyordu...

Geçenlerde yazdığım gibi kısa bir süre içerisinde internet sitelerinde gördüğüm bir çok ürün elimden geçti. Razer, Steelhead, Logitech denemeleri derken kafamda sahip olmak istediğim ürünlerin bir kısa listesi vardı.

Kısa bir süre sonra Cumhuriyeti ilan edecek ekipman elime ulaşacaktı...

not: Yazıdaki fotoğraflardaki cihaz Razer firmasının Blade modeli dizüstü bilgisayarı. Tahmin edebileceğiniz gibi binlerce dolar değerinde...

Sedatcezin Bahçeleri



Peder Bey daha doğrusu Sedatcez, her zaman çiçeklere meraklıydı ama bu sene gerçekten kendisini aşmış. İzmir'de evden çıkıp yaklaşık 1 saat sonra yazlığa gidebildiğim için bu sene fırsat buldukça Çeşme'ye gidiyorum. Bu arada 1 saat aslında uzun sayılabilir çünkü ben otomobil kullanmadığım için toplu taşıma teknolojileri ile haşır neşir olmak zorundayım. Muhtemelen otomobil kullananlar 30 dakikada gidebilirler. Neyse bu sene yazlık neredeyse bir çiçek bahçesine dönmüş. Normalde çiçeklerle aram iyi değildir malum polen alerjisi olanlar beni anlayacaklardır. Çiçeklerin cinsini pek bilmiyorum ancak sanırım bir çoğu "japon gülü" tarzında çiçekler. Renkleri filan gerçekten müthiş...



Sarılar, kırmızılar, maviler, bahçe rengarenk...



Bir de çiçekçilik camiasında yerini sevmek denilen bir olay varmış. Bir çiçek ekiyorsunuz, yerini severse öylesine büyüyor ki, inanamazsınız. Örneğin aşağıdaki çiçek bu sene dikilmiş ve yerini sevmiş. Cinsi nedir bilmiyorum ama mis gibi de kokuyordu.



Doğa güzel şeymiş be günlük....

Dizüstü Soğutmasında Doğrular Yanlışlar



Yaz aylarının gelmesiyle hepimizin başı ısınan dizüstü bilgisayarlarımız ile dertte. Dizüstü bilgisayarları soğutma konusunda dikkat edilecek bir kaç önemli noktayı sizlerle paylaşayım. Faydalanan bayağı insan olacaktır diye düşünüyorum;

1- Dizüstü soğutması konusu aslında bilimsel gerçeklere dayanan bir konu. Plastik, pleksi veya benzer bir malzemenin üzerine yüksek devirli fan taktım dizüstünü çok iyi soğutuyorum demek mümkün değildir. Aslında bir dizüstü soğutma sistemindeki birinci öncelik bilgisayarınızı koyacağınız yüzeydir. En iyi sonuç veren malzemeler metaldir. Aslında bu işlerde kullanılabilecek en iyi malzeme bakırdır. Ancak işlenme zorlukları, yüksek fiyatları, ağırlıkları yüzünden bakır pek tercih edilmiyor hazır çözümlerde. Tabii ki kendiniz yaptırabilirsiniz ama ciddi bir maliyeti göz önüne almak lazım.

Hal böyle olunca alüminyum ön plana çıkıyor. Basit bir şekilde hepimizin bildiği gibi metallerin çoğu çabuk sınır Ve çabuk soğur. Alüminyum bu konuda başarılı bir malzeme. Düzgün performans gösteren bir soğutucu için alüminyum olmaz ise olmaz.

2- Yüzey alanı. Aslında bu konu çok ilginçtir ve kimse üzerinde durmaz. Standart düz bir alüminyum panel ile üzerinde kanallar açılmış aynı ölçülerdeki bir alüminyum panelin yüzey ölçüleri birbirinden çok farklıdır. Kanal açılmış bir panelin yüzeyi daha geniştir. Bunu basitçe düşünürseniz dikdörtgen şeklinde açılan bir kanal sayesinde 4 farklı noktada alüminyumun kalınlığını da yüzeye eklemiş oluruz. Yüzey genişlediğinde ısınma daha geç olur. Ayrıca kanallardan hava geçişi alüminyum panelin daha etkin şekilde soğutulmasına yardımcı olur.

3- Kanal veya deliklerin yapısı. Bir dizüstü soğutucuda kullanılan pervane pallerinin havayı itmesini kontrol altında tutarak hem soğutucu panelinin daha iyi soğumasını sağlamak hemde kanal arasında havayı en uzun şekilde dolaştırarak havanın sıcaklığını düşürmek için kanal veya deliklerin şekli, eğimi çok önemlidir. Bu eğim sayesinde hava daha fazla alüminyum yüzey ile temas eder ve ısı düşer.

4- Mesh (delikli) yüzeyler. Delikli yüzeyler yüzey alanının arttırılması için en ekonomik çözümlerdir. Ancak havayı alüminyum panel içerisinde çok gezdirmediğinizden dolayı havanın sıcaklık değerleri kanallı sistemlerde olduğu kadar efektif düşürülemez. Bu tarz panelleri daha etkili kullanmak için daha fazla hava akımı sağlayan pal tasarımları veya hızları seçilir. Ancak bu çözümler ekonomik olarak daha ucuz olduğundan günümüzde çok rastlıyoruz..

5- Dizüstü bilgisayar ile soğutucu arasındaki mesafe konusu. Bu da aslında önemli bir konudur. Hava bir fan yardımıyla da itilse bilgisayarınızın soğutma kanallarından geçerken oluşan ters akımlar yüzünden soğutulan havanın büyük bölümü bilgisayarınızın içerisine ulaşmaz. Bazı dizüstü bilgisayar üreticileri daha yüksek kauçuk ayaklar kullanırlar. Ayrıca iyi tasarlanmış soğutucularda panelin içine doğru çukur olarak tabir edebileceğimiz yuvarlık hatlı özel bölgeler oluşturulmuştur. Bu bölümler havanın kontrollü bir şekilde yüzeye doğru yükselmesini sağlar.

6- Fan sistemleri. Bir fanın boyutu veya hızından önce pale yani pervanelerinin yapısı onun etkinliğini belirler. Evet teorik olarak büyük boyutlu fanlarda daha az devirle daha az gürültülü şekilde hava akımı sağlanabilir. Ancak iyi tasarlanmış bir fan optimal pervane yapısı ile hem daha az gürültülü, hemde çok efektif olarak çalışabilir. Ne yazık ki, bu fanlar genelde iyi markaların pahalı modellerinde bulunuyor.

Bu gün bir çok insan forumlarda görebildiğim kadarı ile sıcakların gelmesi ile iyi kötü birer soğutucu alabilme çabasında. Evet herkesin bütçesi aynı değil ve ucuz çözümlere de yönelmek zorunda kalabiliyoruz.

Bu noktada,

Isınma sorunu yaşayanlar eğer imkanlarını zorlayabiliyorlarsa alüminyum yüzeyi büyük veya en kötü ihtimalle delikli yapıda panelleri tercih etsinler. Eğer mümkün olmuyorsa bilgisayarınızın soğutma kanallarına denk gelen soğutucuları tercih etsinler. Bunu yaparken dizüstü bilgisayarınızı mutlaka panel üzerinden biraz yükseltin. Daha efektif bir hava akımı sağlarsınız.

Bir ipucu, eğer yakınlarınızda bir bilgisayar mağazası var ise çıkma olarak heatsink (kanallı alüminyum soğutucular) isteyin. Bunların özellikle kısa olanlarını fanlarınızın üzerine kanalları pervanelere tam dik olarak yerleştirebilirseniz soğutucunuzdan daha iyi verim alırsınız. Özellikle eski işlemcilerde kullanılan soğutma blokları gayet iyi iş görüyor.

Gördüğünüz üzere aslında dışarıdan basit gibi görünen bir soğutucu panel için bir çok başarı kriteri var. İyi malzeme, iyi tasarım ve iyi performans ne yazık ki her zaman ucuza satın alınamıyor. Bazen bir soğutucuya bu kadar para verilir mi noktasında kendinize göre haklı serzenişlerde bulunabilirsiniz ancak, ne yazık ki, efektif bir soğutma için para harcamak gerekiyor.