NOS Yeni Rakı


NOS malum New Old Stock demek. Yani zamanında üretilmiş ancak hiç kullanılmamış ürünler için kullanılıyor daha çok. Sanırım Stereo Mecmuası'nda en çok vakum tüpler ve lambalar için kullanıyoruz bu kısaltmayı. Yazın Çeşme'deki evin bazı bölümlerini kurcalarken 90'ların sonundan kalmış birkaç şişe içki buldum. Tabii ki bir nostalji fırtınası esti. Eski etiketler, eski kapaklar... 


Ancak tüm bunlar iyi hoş ama Yeni Rakı özelinde konuşursam bugün içtiklerimizin rakı ile alakası yok. Bugünlerde başka bir şey içiyoruz. Hep atar tutarız nerede o eski tatlar diye. Zaman tüneline girip bulduğum şişeleri içince anladım bu söylenenlerin doğruluğunu... 

Notum sıfır, otur yerine!

Pakize the Cat


Benim hayvanlar alemi ile aram pek iyi değildir. Aslında belki biraz çekingenlik var demek daha doğru olacaktır. Yazın kardeşim Okancez, Çeşme'ye geldiğinde evin bahçesinde dolaşan bir kedi ile hemen haşır neşir oldu. Benim tam tersim anlayacağınız kardeşim. Üşenmeyip kedi maması satın aldı ufaklığı beslemeye başladı. Bir baktık ki, kedicik acıktığı zamanlarda bizim evin yolunu tutuyor hemen. Buraya kadar her şey iyi hoş ama Okancez bir hafta sonra İstanbul'a geri dönecek. Ondan sonra bu kedicik ne olacak!

Hazır kardeşimi bulmuşken kediler ile nasıl yaşamak gerektiğine dair ipuçlarını almaya başladım. Beslenme mevzuları, nasıl davranılacak dalan filan derken bir baktım bende kedilere alışmışım. Neredeyse tüm yaz boyunca bizimki acıktığı zamanlarda eve geldi, canı kendini sevdirmek istediğinde miyavladı derken biz kedi ile arkadaş olduk :)


İşin ilginç tarafı bu minik arkadaş "dur yapma vs" komutları bile anlamaya başladı zaman içerisinde. Eh hal böyle olunca kendisine bir isim vermek gerekiyordu. Seçil, ismi "Pakize" olsun dedi ve PakizeCez olarak ucundan köşesinden aileye katıldı ufaklık. 


Galiba bu yaz benim hayvanlara karşı çekincelerimin azaldığı hatta artık haşır neşir olabildiğim yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Anlayacağınız OkanCez sayesinde en azından kediler ile nasıl yaşanır öğrenmiş oldum... Bir ara size MahmutCez'in maceralarını anlatırım. O ne derseniz, kendisi bir bitki :)

Peyniraltı Edebiyatı Ağustos Sayısı ve Bendeniz!


Peyniraltı Edebiyatı dergisini duymuş olanlarınız vardır sanırım. Eğer duymadıysanız keyifli bir edebiyat dergisi. Hemen her ay yayınlanan dergi daha önce belirli satış noktalarında satılırken artık D&R, Ideefixe gibi büyük zincirlerde de bulabiliyorsunuz. Derginin Ağustos sayısı Boris Vİan'a ayrılmıştı ve bende bu sayıda yerimi aldım. Böylelikle bende keyifli bir dergi ile tanışmış oldum. Bulabildiğim eski sayıları edindim ve her ay satın alacağım.


Yazı tahmin edebileceğiniz üzere Boris Vian ve müzik ilişkisi hakkında. Geçmişte bloğumda bu konuda bir yazı yayınlamıştım zaten, onun dergiye uyarlanmış bir edisyonu diyebiliriz kısaca. Ancak her zaman söylediğim gibi basılı derginin tadı bambaşka. 


Dergi elime ulaşınca benim yazının başlığını süsleyen çok hoş bir illüstrasyon gördüm. Pınar Ergün tarafından çizilmiş olan bu illüstrasyon hoşuma gidince neler yapıyor acaba diyerek kısa bir internet turu yaptım. Upsaki mahlasını kullanan çizerin bir bloğu var. İsterseniz buradan ziyaret edebilirsiniz.  

Velhasıl kelam güzel bir anı oldu bu yazının yayınlanması... 

Yaz Konserleri: Cem Aksel Band ve Çağıl Kaya


Bloğumu tatile sokup tatile gidince ağırlıklı Çeşme olmak üzere Ege'nin sahil kasabalarında bol bol gezdim. Bol bol müzik dinledim ve daha önce dinlemediğim küçük formasyonların performanslarını dinleme fırsatım oldu. Bunların birçoğuna Twitter veya Facebook'ta denk gelmiş olabilirsiniz. Doğruyu konuşmak gerekirse işte budur dediğim pek az performans dinledim. Aslında bu normal karşılanması gereken bir durum. Tatil yörelerindeki insan profiline uygun seçimler...



Yazın en keyifli konserlerinden bir tanesi Cem Aksel Band ve Çağıl Kaya'nın İzmir'de verdikleri konserdi. İzmir Konak Belediye'sinin düzenlediği Dünya Müziği Sokakta diye bir etkinliği var. Alsancak'ın en çok gelip geçilen sokaklarından bir tanesi olan Dominik Caddesi’nin ortasına kurulan küçük bir sahne ve akşam serinliğinde müzik keyfi. Hiç fena bir fikir değil! Hal böyle olunca Çeşme'deki yazlık SM karargahından çıkıp bu konserleri dinlemeye karar verdik.


Çağıl Kaya'nın gerçekten başarılı Bir Parça Ay Biraz Kuş albümünün tanıtım dönemi devam ederken, iyi müzisyenlerle albümden şarkıları canlı canlı dinlemek için İzmir'e 40 dakikalık bir yolculuk yaptık.


17 Haziran saat  19:00 sularında Cem Aksel Band sahne aldı. Davulda Cem Aksel, piyano daha doğrusu klavyede Kürşad Deniz, basta Kağan Yıldız, üflemelilerde Tamer Temel ve Serhan Erkol sahne aldılar. Her ne kadar konserin yapıldığı sahnenin arkasında İzmir'in en çok trafik akan yollarından bir tanesi de olsa ben büyük keyif aldım. Arkasından saat 20:00 sularında aynı kadroya ek olarak Çağıl Kaya sahne aldı. Bir Parça Ay Biraz Kuş albümünden şarkılarda yavaş yavaş karanlık çökerken keyifli bir gece geçirdik. Albümü hala almadıysanız bence hata etmişsiniz...

Kapsül Kahve Dünyası: Nespresso, Lavazza Blue, Illy, Tchibo ve Nestle Dolce Gusto Kıyaslama


Bundan bir sene önce kapsül kullanan kahve makineleri ile alakalı bir yazı yazmıştım. Yine şaşırtıcı şekilde bloğumun en çok okunan 10 yazısından bir tanesi haline geldi. Demek ki, bu tarz makinelere ve kapsül kahvelere belirli bir merak var ki, insanlar bloğa girip bir göz atıyorlar. Yazıyı yazdığım günden bugüne neler olmuş neler bitmiş ona bir bakalım isterseniz.


Öncelikle ben hala Hiroshi Ono tarafından tasarlanmış Guzzini makine ile devam ediyorum. Ayrıca Tchibo'nun Cafissimo kahve makinesi yedek olarak duruyor. Sene boyunca bu kapsül kahve işlerine meraklı arkadaşlarla bazı denemeler yaptık. Hatta bu denemeler sonunda herkes bir şeyler satın aldı kendi zevkine göre. Biliyorsunuz bu kahve konusu tamamen zevk meselesi. Bir şekilde deneme yapmak çok önemli. Bunu her makineyi satın alamayacağınıza göre en iyi yöntem bahsi geçen makinelere sahip olan arkadaşlarınıza kahve içmeye gitmek....


Öncelikle son dönemlerde Nespresso iyiden iyiye makul mantıklı hale geldi. Kapsülleri satın almak konusunda sıkıntılar hem azalıyor hemde fiyatlar makul mantıklı seviyelerde. Ancak makineler biraz pahalı. Ancak bununda çözümü var. Neredeyse tüm büyük zincir mağazalar Krups veya Nespresso makinelerini stokta tutuyorlar. Muhtemelen çok hızlı satılmadıkları için "kötü stoğa" (perakendecilikte belirli bir sürenin üzerinde satılmayan veya az satılan mallara denir) düşüyor ve ciddi indirimlere giriyorlar. 400TL civarlarına Nespresso kapsüllerini kullanabileceğiniz bir makineye sahip oluyorsunuz böylelikle. Makineye sahip olduktan sonra kapsülleri satın almaya geliyor olay. Nespresso çok güzel bir siteye sahip hemde çeşit olarak oldukça zengin. Ekim başı itibarı ile 17TL ila 19,58TL ile arasında değişen fiyatlarla çok sayıdaki kapsül kahveden hoşunuza gidecek olan bir tanesini seçmeniz mümkün. Nespresso'da ne seveceğinize karar vermeniz için bahsettiğim fiyatlara 10 adet kapsül bulunan paketlerden seçmeniz gerekecek. Ancak bir avantaj eğer yaklaşık nasıl bir şey istediğinizi biliyorsanız sitede açıklamalardan yola çıkarak fazla para harcamadan işinizi çözebilirsiniz.. Nespresso'nun Türkçe e-ticaret sitesi gayet başarılı ve ilk başlangıç için bilgiler gayet doyurucu.


Benim şahsi favorim olan Lavazza cephesinde makine sıkıntısı geçmişe göre biraz azalmış durumda. Normalde Lavazza BLUE serisinin kahve makineleri çok pahalı iken artık 500TL civarlarına Lavazza Coffetech isimli bir seçenek var. Buradaki sıkıntı Nespresso gibi farklı satış noktalarında bulamayacağınız için uygun fiyat denk getiremeyebilirsiniz. Ancak fiyata dahil olan 30 Adet Lavazza Blue kapsül fiyatı makul mantıklı hale getiriyor. Kapsüllere gelince çeşit konusunda ülkemizde sıkıntı var. Aslında yurtdışında çeşit konusunda sıkıntı yok. Ülkemize daha sınırlı bir çeşit getiriliyor. Geçen sene yazdığım yazıda site ile alakalı pek sevmediğimi belirtmiştim aynı düşüncelerim devam ediyor. Şu an itibarı ile Lavazza Türkiye aynı site ile hizmet vermeye devam ediyor. Lavazza'da da nasıl bir kahve seçeceğinizi belirlemek için 17TL ila 22TL arasında gezinen fiyatlardan 10 adet kapsül içeren kutulardan almanız lazım. Karar verdiğinizde fiyatları 162TL ila 212TL arasında gezinen 100'lü paketlerden satın alarak maliyetlerinizi düşürebilirsiniz.


Illy konusunda ise değişen pek bir şey yok. Makineler konusunda zincir mağazalarda Illy makinelere denk gelebiliyorsunuz. Biraz şanslıysanız yukarıda bahsettiğim gibi kötü stoğa giren ürünleri makul fiyata denk getirebilirsiniz. Illy'nın Francis Francis Y1 makinesi uzak ara en güzel tasarımlardan bir tanesi, Francis Francis X7.1 de aynı şekilde. Her iki makinede 500TL'nin azıcık üzerinde fiyatlara sahip. Ancak Illy'deki asıl sıkıntı iperEspresso kapsül modellerinin Lavazza ve Nespresso'ya göre daha az çeşitlilik sunması. Ülkemizde sanırım 2 çeşit var biri zaten de-caf! Illy sitesinde de çok büyük bir çeşitlilik yok. iperEspresso sisteminde kullanılan kapsüllerin fiyatları 126 adedi için 191,20TL'lik bir fiyat etiketine sahip. Illy'de ayrıca bir pod sistemi var. Örneğin Saeco Poemia modeli kahve makinelerinde kullanılan E.S.E. podları gibi sistemleri de var. Evde Illy ile uğraşmaktansa çok canınız çektiğinde Illy kahve sunan cafe'lere oturup içmek daha mantıklı. Bu arada Illy'nin sunduğu denemelik tek kapsüllük paketler sanırım Türkiye'de meraklılara sunulmuyor en azından ben göremedim. Kendi sitesinde bunlar sanırım 14'lü paketlerde satılıyor ancak kafayı takarsanız yurtdışından satın alabilirsiniz...  Her türlü sıkıntıya rağmen, adamların kahveleri Allah var çok güzel. Şimdilik evde uğraşılmaz! Seçenekler artar ve meraklılara daha küçük ambalajlar sunulursa işin rengi değişir.

1 sene kadar önce Mediamarkt'larda hem makineleri hemde kapsülleri satılan Cremesso ise sanırım pek ilgi görmediğinden Mediamarkt raflarından kalkıyor. Bana sorarsanız hiç bulaşmayın. Elinizde patlamasın makineler...


Tchibo cephesinde ise yine geçen sene olduğu gibi evinde ekonomik olarak espresso içmek isteyenler için güzel seçenekler var. Cafissimo Picco adını verdikleri makineleri 129,95TL'lik fiyatı ile çarşıda pazarda bulabileceğiniz en uygun cihaz. Daha fazla özellik sunan Cafissimo Classic 279,85TL, her iki makinenin arasında kalan Cafissimo Compact ise 179,95TL'lik fiyata sahip. Tchibo kapsüllerde 10 adet kapsül içeren kutular için 8,95TL ila 11,95TL fiyatlar var. Evet Nespresso, Lavazza ve Illy'nin sunduğu o yoğun tat ve doku yok ama yine de keyifle içebileceğiniz ve en önemlisi Tchibo'nun yaygın mağazalarından gidip alabilme seçeneğiniz olması çok büyük avantaj.

Neredeyse diğer tüm kapsüllerde satış fiyatlarına bir de kargo ücretini eklemelisiniz. Tabii ki hemen her firma, adetli alımlarda daha uygun fiyatlar veya kargo avantajları sunuyor. Onu da eklemek lazım...


Bu arada pazarda yeni bir oyuncu daha var. Nestlé. Firmanın Dolce Gusto makineleri ve kapsülleri bir seçenek olarak pazarda yerini aldı. Anladığım kadarı ile makinelerin bir kısmı Krups tarafından üretiliyor ve yaklaşık 300 ila 500TL'lik fiyatlara satılıyor. Kapsüllerde ise çeşitlilik fena değil ancak Espresso özelinde bakarsak sanırım ülkemizde Intenso satılıyor. Yurtdışında ise daha fazla seçenek var. Hem Migros hemde Macro mağazalarında satılıyor ayrıca online alışveriş etmek isteyenler Kangurum vesaire sitelerde farklı seçenekler bulabilirler. Espresso Intenso 16 adeti için 22,40TL'lik bir fiyat etiketine sahip ve benim damak zevkime göre Tchibo Cafissimo kapsüllerden bir adım daha iyi. Migros'un göreceli daha büyük mağazalarında da satılıyor olsa kolay ulaşılabilirlik ve makinelerin makul mantıklı fiyatları ile bence ekonomiklik konusunda gayet iyi bir seçenek.

Şimdi gelelim işin maliyet kısmına. Aşağıdaki grafikte bir karşılaştırma tablosu mevcut! Büyütmek için buraya tıklayın.


Sonuç olarak tabii ki damak zevkine göre değişmekle beraber, ben Nespresso, Lavazza Blue ve Illy seçeneklerinden bir tanesini seçmenizi öneririm. Bu üç firma arasında ülkemizde Illy son kullanıcı tarafındaki en zayıf firma gibi gözüküyor. Hem daha küçük ambalajlarda satın alınamaması hemde çeşitlilik konusundaki sıkıntılar yüzünden Illy en geride. Lavazza ve Nespresso arasında ise yaklaşık maliyetler aynı gözüküyor. Ancak çeşitlilik Nespresso'nun en büyük avantajı. Bu iki markadan herhangi bir tanesini seçerseniz mutlu mesut yaşarsınız.

Pazarın yeni oyuncusu Nestle belki ilk yatırım olan makine anlamında hem Lavazza hemde Nepresso'ya göre daha avantajlı ancak espresso başına birim maliyet hiçte ekonomik değil. Ayrıca tat olarak Lavazza ve Nepresso'nun fersah fersah gerisinde. Bana sorarsanız Dolce Gusto yatırımı yapmak hiç mantıklı değil. Birim maliyetler düşer ve çeşitlilik artarsa yeniden değerlendirilebilir...

En ekonomik oyuncu ise yine Tchibo. İlk yatırım maliyetiniz düşük, fincan başına maliyet ise en iyi durumda. Tchibo sene içerisinde özel seriler ile meraklıların damak zevklerine daha farklı tatlar sunuyor ki, bana sorarsanız bu özel seriler sayesinde rakiplerine bir miktar olsa da yaklaşıyor...

Ekonomi tarafından düşünülürse Tchibo Cafissimo, çeşitlilik ve tat olarak düşünülüp fiyat ikinci plana atılırsa Nespresso ilk tercih edilecek markalar. Lavazza ise tat anlamında rakiplerinin bir adım ötesinde ancak hem fiyat/performans oranından, hemde çeşitlilikten ödün vermeniz gerekiyor.