Google Public DNS



Geçtiğimiz günlerde Stereo Mecmuası forumlarına Youtube'den videolar eklenmeye başlanınca bu videoları izleyemeyen okuyucularımız için bir çözüm bulmamız gerektiğini düşündük. Bu çözüm kolay uygulanabilir ve en önemlisi güvenli olmalıydı. Çözümü Google'ın Public DNS hizmetinde bulduk. Yukarıdaki resim aslında nasıl yapılacağını çok rahat şekilde anlatıyor.  Ayarlara ulaşmak için şu yolu takip etmek gerekiyor;

Denetim Masası &Ağ Bağlantıları > Özellikler (Ağ bağlantılarına sağ tıklıyoruz) > TCP/IP (Eğer Vista veya Windows 7 kullanıyorsanız TCP/IPv4'e tıklayacaksınız)

Önümüze gelen ekranda Aşağıdaki DNS sunucu adreslerini kullan kısmına tıklayıp Tercih Edilen DNS sunucusu için 8.8.8.8 ve Diğer DNS sunucusu için ise 8.8.4.4 değerini girmeniz yeterli. Daha ayrıntılı bilgi ise Google Public DNS sayfalarında mevcut. Ulaşmak için tıklayınız

Çözüm için Gür'e teşekkürler...

Haftanın Resmi 28.12.2009



Eski bir plak reklamı. Tam bir pop art karakteristiğinde. Pikabın markası eğer yanılmıyorsam Dual olmalı. Mobilyalar ne kadar hoş değil mi? Resmi Dr Bottlehead'in sitesinden aldım.

Yeni Yılın İlk Günlerinde Yapılması Gerekenler



Hımm yeni yılın ilk günlerinde Stereo Mecmuasında yapılması gereken işler olacak yine! Kendi işlerimizin yanında yapılması gerekenlerin listesini bir yazalım bakalım ne kadarını tamamlayabileceğiz :)

1- Teknik ekip server'dan 2009 verilerini çekecek. Veriler gruplanacak. Mümkün olursa grafikler hazırlanacak.

2- Hazırlanan veriler ışığında 2009 Nasıl Geçti yazısı hazırlanacak

3- 2010 yılının ilk günlerinde Stereo Mecmuası Yılbaşı banner'ı değiştirilecek.

4- Yazmakta olduğun plak karşılaştırması yazısı tamamlanacak. Emin olmak için daha üst düzeyde sistemlerde denemeler yapılacak. Notlar yazılacak, resimler çekilecek. Yazının önemli noktaları İngilizceye çevrilecek. Yazı web sitesine atılacak. Olayda plak varsa o konu zevklidir. Bu maddeyi sevdim :)

5- CES'le ilgili sayı yapacak kadar fotoğraf bulabilir miyiz araştırılacak.

6- Hifi sayısının yazıları düzenlenmeye başlanacak. Ocak ayının sonunda yayınlamaya çalışıp bin bir türlü aksilikle Şubat ortasında ancak yayınlanabilecek.

7- Yine her gün Müzik Haberleri ve Hifi Haberlerinin çevirileri yapılacak. Haberler her gün aynı saatte yayınlanmaya çalışılacak

8- Forumlar denetlenecek. Yıllık yedekleme alınacak.

9- Server fatura ödememiz yaklaştığından muhasebecilik oynanacak. Bu sene reklam gelirleri server giderimizi karşılamadığından dolayı ne yapacağımız tartışılacak. Sonunda her sene olduğu gibi pamuk eller cebe denilecek. Bu sene kendi işlerimizdeki zarar yüzünden her şey daha zor olacak.

10 - Foruma veri girişleri her gün yapılacak. Umarım ilk bir kaç hafta bizim çocuklar boş olup yardımcı olabilirler :)

11 - Yeni yıl için iyi dilek mesajları hazırlanacak, okuyucularımıza gönderilecek.

12- Stereo Mecmuası Retro bölümü ve Sistemler Galerisi bölümleri kapatılacak. Boşa giden bir sürü emek ve çabaya kısa çaplı yas tutulacak. Sonra yası bir kenara bırakıp google'daki linklerin silinmesi için başvuru yapılacak. Subdomainler boşaltılacak. Sonra vakit kalırsa neden bunu beceremediğimiz tartışılacak.

13- Her gün sanki çok önemli gelişmeler olacakmış gibi istatistiklerimize bakılmaya devam edilecek. En azından ortalamanın altına düşmemişiz diye sevinilecek. Umarım hep böyle gider!

14- Her gün mecmua mail adresleri kontrol edilecek. Acaba hoş bir yazı, bir geri dönüş veya bir teşekkür var mı diye umutla mail adresi açılacak. Bu tarz mesajlar yerine şu ev sinema sistemi nasıldır diye sorular bulunacak. Sorular cevaplanacak! Rip of olmamak lazım sonuçta.

15- Diğer forumlarda mecmua hakkında bir soru veya görüş var mı kontrol edilecek eğer varsa yanıt yazılacak.

16- Arada sırada ben manyak mıyım bu kadar şeyle neden uğraşıyorum, otur müziğini dinle diye akıldan geçirilecek. Sonra kendi kendini telkin metodları ile rahatlanılacak. Show must go on, başka yolu yok!

17- Best Buy'a gidilecek. Magnolia mıdır nedir o görülecek. Bu konuda bir yazı yazılacak!

18- Şimdiden için daraldı. Başka madde yazılmayacak.

Şaka bir yana işten güçten fırsat bulunduğunda bunlar yapılacak. Tabii öncelik değer verdiğimiz insanlarla vakit geçirmek. Arta kalan zaman Stereo Mecmuası ve diğer hobiler ile doldurulacak. 2010 şimdiden dolu dolu geçeceğe benziyor. :)

IKEA Lerberg CD Rafı


Geçtiğimiz hafta burada hobi odamdaki CD rafının şişmeye başladığından söz etmiştim. lginç bir çözüm buldum gibi sanki. Çözüm yine IKEA'da! Benim bloğuma IKEA yakında reklam verirse şaşırmayın :) Bulduğum çözümün adı Lerberg. CD koymak için yatay, DVD ve Video koymak için ise dikey kullanılıyor. Fiyatı da makul. En önemlisi dikey ve yatay modüller kullanarak gözünüze hoş gelecek simetrik yapılar oluşturmak olasılığı da var. Tek sorun matkapla duvarı delmek olacaktır. Çünkü Lerberg duvara monte ediliyor. Internette gezinirken hoş bir Lerberg kombinasyonu buldum resmini paylaşayım dedim.

Amerikadan Güzel Bir Hifi Mağazası

6Moons'ta gezinirken geçtiğimiz aylarda bir hifi mağazası dikkatimi çekti. Çok hoşuma gitti. Gençlerin kurduğu, daha çok kulaklıklar ve uygun fiyatlı ürünlerin satıldığı bir mağaza. Son derece yalın, son derece keyifli bir tasarımı var. Sahipleri de genç, müşterileri de. Tek eksik pikap ama o kadar kusur kadı kızında da olur. Bu kadar yazdım mağazanın linkini de vereyim tam olsun, www.32ohmaudio.com Belki bir gün böyle bir mağaza açarım bende. Muhtemelen iflas eder ama yıl sonunda Milli Piyanogo biletleri ne için var? Lafı uzatmadan mağazadan görüntüleri ekleyeyim;





not: Yılbaşında büyük ikramiye çıksa hifi mağazası ile uğraşır mısın derseniz; hayatta uğraşmam. Bizimki ya tutarsa hesabı!

Haftanın Resmi 22.12.2009


Yine harika bir pikap reklamı. Pop art esintileri gözlenen reklamdaki ürün Philips marka olması lazım. O dönemde bu reklamlarda daha az giyimli bayanlar kullanılıyormuş ancak gayet estetik duruyor ne derseniz? Resmi lpcover.com sitesinden aldım

CD ve Plak Yerleşim Problemleri





Aslında bir çok şeyi planlamıştım ancak ana raf sistemimde kısa zamanda dolunca yeni çözümler bulmak gerektiğine karar verdim. 6 ay önceki bir resimde plak bölümlerinde bazı boşluklar vardı şimdi onlarda doldu. Hatta bir süre önce burada yazdığım IKEA Expedit çözümü de yakında çözüm olmaktan çıkacak gibi gözüküyor. Yeni gelişen dijital teknolojilerde bu sorun yok. Ama gel gör ki, benim gibi daha "old school" insanların alışması zor. En azından kısa bir süre içerisinde.

Plak Saklamak İçin İyi Bir Çözüm


IKEA'da geçtiğimiz senelerde yukarıda görülen kutular satılıyordu. Yaklaşık 60 plak alan bu kutular bence çok fonksiyoneldi. Ama İsveçliler bu ürünü kaldırdılar. Bence halt ettiler. Hem ucuz hemde çok sağlamdı. Bu kutuları yeni aldığım ve dinledikten sonra arşive koyacağım plakları koymak için kullanıyorum. Plakları yerlerine koyduğumda bulmak benim gibi gözleri bozuk insanlar için kolay değil :)

Blog Tutmak Güzeldir



Bir süredir bloğuma eskisi kadar önem vermediğimi fark ettim. Aslında blog tutmak çok zevkli bir şey. Stereo Mecmuasındaki yazılarım genelde oldukça uzun oluyor. Bunun içinde çok zaman ayırmak gerekiyor. Sanırım 2010'da kendi bloğumu daha sık kullanacağım. Tamam ismini baştan yanlış koydum, hakancezhifi! Olsun yine eskisi gibi odan bundan kısa kısa bahsetmek fena olmayabilir. Haftanın resmi, haftanın videosu, haftanın pikabı. Eski bir sürü güzel şeyi unutmuşum. Haydi bakalım bloglamaya başlayalım tekrar !

Filmlerde Pikaplar ve Plaklar; Doctor House


Son yıllarda oldukça ilgi çeken bir dizi var; Doctor House. Hugh Laurie tarafından canlandırılan Dr. Gregory House karakteri Sir Arthur Conan Doyle tarafından yazılmış Sherlock Holmes'a modern çağın gerektirdiği atıfları yapan ilginç bir karakter. Ülkemizde de büyük bir hayran kitlesine sahip olan dizide Dr House sağlam bir progresif rock dinleyicisiymiş. Bu şekilde yazmamın sebebi hayatım boyunca dizilerden nefret ettiğimden dolayı benim bu diziyi de seyretmem. Tahmin edebileceğiniz gibi dizideki pikabın varlığı okuyucularımızdan mesaj olarak geldi. Bende Doctor House'nin müzik sisteminin ayrıntılarını yazayım dedim. Dr House'ın sistemindeki pikap Amerikan Sota firmasının Cosmos modeli, hoparlörler ise Alman Duevel firmasının Bella Luna modeli, ilginç yapılı amplifikatör ise Amerikan Thor Audio firmasının ürünün. Sistem bileşenlerini ekleyen Gür'e teşekkürler.

Değişen Zaman ve Gözden Düşen Forumlar


Son iki haftadır çeşitli okuyucu mektuplarından ilgi çekici bir ortak nokta var; hifi forumlarının eski tadından uzak olması. Bildiğiniz gibi ülkemizde hifi'ye fokuslanan forum yada büyük forumların ilgili bölümlerini yan yana koyup saydığımızda iki elin parmaklarını geçmez. Peki yurt dışında durum nasıl, buna bir bakalım.

Benim uzun senelerdir takip ettiğim bir adet uzakdoğu, iki adet Amerikan, iki adette Fransız, bir adet analog konusuna odaklanmış forum var. Yani toplamda 6-7 forumu takip ediyorum. Özellikle Fransız forumlarında ciddi bir katılımcı olduğumu söylemeliyim. Tabii seneler içerisinde Türkiye'den katılımcı olmanın getirdiği avantajlarla çok sayıda insan ile tanışma ve sohbet etme fırsatım oldu. Neyse bu konuyu daha sonra açarım.

Yurt dışındaki forumların bir çoğu tıpkı bizdeki forumlarda olduğu gibi son bir iki senedir ciddi bir fetret dönemine girdi. Özellikle Audio Asylum gibi dev forumlarda yazı yazan önemli isimlerin ayrılması, tıpkı bizdeki gibi sonu gelmez tartışmaların sonucunda oluşan tatsızlıklar vs etkenlerle Audio Asylum bir kısır döngüye girdi. Tabii en önemli etken yıllar boyu devam eden yazışmalarda üzerinde tartışılmayan çok az konu kaldı. Fransız forumlarında ise kullanıcı odaklanması ciddi şekilde ev sineması eksenine kayıyor. Özellikle Blu-Ray formatının popülerleşmesi ve yeni teknolojilerin fiyatlarının düşmesi sonucunda ev sineması sistemlerinde yayın yapan forum bölümlerinde ciddi bir hareketlilik sağlanmış durumda.

Bizde de benzer bir durum var ancak sinema meraklıları adım adım bilişim dominant forumlara kayıyorlar. Ülkemizde sinema severler Blu-Ray yerine MKV gibi çeşitli illegal "yeni" formatlara ilgi gösterdiğinden asıl konular bir noktada bilişim sektörü konusuna giriyor. Ayrıca bir çok bilişim forumunda çeşitli illegal linkler, çeşitli ağ sistemleri konusunda bilgiler paylaşıldığından çok sayıda meraklı bu tarz platformlara kayıyor.


Peki ne olacak?

Benim tahminim ilerleyen dönem hifi forumlarının bir çoğunun sonu gelecek. Bizimkisi dahil hifi forumlarının tamamı yeni insanları platformlara çekme konusunda başarısız oldular. Bu demek değil ki her şey çok kötü olacak. Web 2.0 döneminde yepyeni yapılar oluşturuluyor yeni yazılımlar ortaya çıkıyor. Klasik web anlayışı dönemi forumlarda dahil olmak üzere adım adım kapanıyor. Anlayacağınız yeni bir şeyler denemenin zamanı geliyor.
Bekleyelim ve görelim.

Home Cinema ve Hifi Choice Dergisi 5 Sayı Yayınlandı!



Home Cinema ve Hifi Choice Dergisinin 5. sayısı yayınlandı. Ülkemizdeki az sayıdaki ev sineması ve hifi konulu basılı dergilerden birisi olan Home Cinema ve Hifi Choice Türkiye'nin son sayısı biraz gecikmiş. Yazılanlardan anlayabildiğim kadarı ile reklam toplanması konusunda ciddi bir sıkıntı yaşanıyor.

Aslında sorun derginin Türkçe edisyonundan değil orijinal versiyonundan kaynaklanıyor. Ülkemizdeki hifi ve ev sineması sistemleri konusunda meraklıların ilgi gösterdiği bir çok marka ile ilgili eleştiri veya inceleme yazıları orijinal İngilizce sürümde bulunmayınca ülkemizdeki bir çok firmanın odaklandığı markalardan söz edilmeyen bir dergi haline geliyor. Bu konu belki haberler bölümlerinde bu markalardan bahsedilerek aşılabilir ancak bu konuda da pek ilerleme sağlanılamadı ne yazık ki.

Bu arada çok az sayıda okuyucumuzdan gelen bir eleştiriye de yanıt vereyim. Gelen eleştiri Home Cinema ve Hifi Choice Dergisi ve benzerlerine kendi platformlarımızdan destek vermediğimiz konusu. Stereo Mecmuasının bana ayrılmış bu bölümünde ben derginin yeni sayıları duyuruyor ve bazen yazılardaki bazı bölümlere eleştiriler yöneltiyorum.

Bizim Stereo Mecmuasını ortaya çıkartırken bir prensibimiz vardı, bize destek olan platformlara destek vermek veya tam tersi. Zaten çok küçük bir pazara sahip olduğumuzdan bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak Home Cinema ve Hifi Choice dergisi de dahil olmak üzere bir çok sektörel dergide Stereo Mecmuası ile ilgili tek bir satır bile geçmediğini eleştirileri yönelten dostlarımıza hatırlatmak isterim. Karşılıklı reklam değişimi, banner değişimleri gibi aynı sektörde yayın yapığımız bazı sitelerle yaptığımız işbirliklerini karşılıklı hakkaniyet kuralları çerçevesinde basılı dergilerle de yapabiliriz tabii ki.

Sektörün gelişmesi  hepimizin ortak arzusudur.

Filmlerde Pikaplar ve Plaklar; Clockwork Orange





Efsanevi yönetmen Stanley Kubrick'in çok sevdiğim filmi Clockwork Orange'da (dilimize Otomatik Portakal olarak çevrilmiştir) Film benim açımdan her karesi ile fanatik derece de beğendiğim bir film olunca gerek kendi işlerimde gerekse de Mecmua projesinde bazı ilginçlikler yapıyorum. Örneğin Stereo Mecmuasında incelediğim Omicron Magic Dream ürünlerinin fotoğraflarında Clockwork Orange filminin müziklerini içeren plağı kullanmış ve hatta Stereo Mecmuasının 6. sayısının kapağına da bu resimlerden birisini eklemiştim.


Neyse... Filmde tam anlamıyla bir fetiş objesi olan Hydraulic Reference pikap kullanılmış. Bu pikap aslında David Gammon tarafından tasarlanmış olsa da, filmde John Michell'in ürettiği bir versiyonu kullanılmış. Pikapla ilgili forumlarımızda bilgiler mevcut. Şahsen benim edinmeyi en çok arzuladığım pikaplardan bir tanesidir. Aslında bir açıdan şanslıyım Michell alamet-i farikalarından bir tanesinin oldukça özel bir versiyonuna sahibim. Ama fazladan bir kaç pikaba kim hayır diyebilir ki? Aşağıda oldukça düşük çözünürlüklü de olsa bir Gyrodeck videosu var. çalan şarkı Edith Piaf'tan "Home a la Moto"

Yukarıdaki resimlerin daha yüksek çözünürlüklü versiyonları için buraya tıklayın


Filmlerde Pikaplar ve Plaklar; Blues Brothers





Senelerdir seyretmekten kesinlikle sıkılmadığım filmlerden bir tanesi de Blues Brothers'tır. Yeni başladığım filmlerde gördüğüm pikap ve plak gözüken sahneleri bir araya toplama faaliyetinde eklemekten en keyif aldığım resimlerden bazıları da bu filmden. Filmdeki sahne Jake Blues hapishane'den çıkınca bütün gün kardeşi Elwood ile takılırlar ve akşam evlerine gelirler. Evde sohbete başlamadan önce Elwood pikabı çalıştırır. İlk fotoğrafta arka sağda pikap görülebilir. Hatırlarsanız kısa bir süre iki kafadar uyurlar ve sabah plak boş dönerken olanlar olur:...  Resimlerin daha yüksek çözünürlüklüleri buradan görülebilir.

Eğer sizinde gözünüze çarpan filmler varsa isterseniz Stereo Mecmuası Forumlarında Filmler başlığı altında ayırdığımız bölüme ekleyebilir veya isterseniz bana direkt mail atarak bu bölümümüzün gelişmesine yardım edebilirsiniz.

Filmlerde Pikaplar ve Plaklar; Charlie's Angel





Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla iddiaya girdik. Aslında biraz tongaya düştüm diyebilirim. Charlie's Angel filminde bir sürü plak vardı diye iddia edince bende yok dedim ve ne yazık ki kaybettim. Filmde yukarıdaki sahnede bir pikap ve çok sayıda plak varmış. Benim gözüm daha çok Cameron Diaz'a takılmış. Daha yüksek çözünürlüklü resimler için buraya tıklayın

Kaybedilen iddia bana bir fikir verdi. Filmlerde denk geldiğim pikap gözüken sahneleri bir araya toplamaya karar verdim. Eğer sizinde gözünüze çarpan filmler varsa isterseniz Stereo Mecmuası Forumlarında Filmler başlığı altında ayırdığımız bölüme ekleyebilir veya isterseniz bana direkt mail atarak bu bölümümüzün gelişmesine yardım edebilirsiniz.

Ufak bir not filmdeki ilgili sahneyi mesajınıza eklemeyi unutmayın. Print Screen (PRT SC) tuşunu kullanarak filmlerden kolayca resim alabilirsiniz.

Blog Action Day 2009: İklim Değişikliği Konusu




Bu sene ilk kez Stereo Mecmuası olarak toplu bir hareketin parçası olmaya karar verdik. Hareketin ismi Blog Action Day. Mantık çok basit ve etkili Ekim 15 günü tüm dünyadan binlerce site, blog ve benzeri platform o sene ile ilgili belirlenmiş konuda yazı yazıyorlar. Ayrıntılı bilgiyi www.blogactionday.org adresinde bulabilirsiniz. Bu seneki konu iklim değişikliği.

Söyle bir durup düşündüğünüzde iklim değişikliği 20-25 sene önce filmlerde görüp tüylerimizin ülperdiği fantastik/gerilimsel bir ütopya iken 21. yüzyılın başlarında hayatlarımızın “tatsız” bir parçası haline geldi. İklim değişikliğinin en önemli sebebi küresel ısınma. Bilimsel verilere göre 20. yüzyılda küresel sıcaklık yaklaşık “1” derece arttı. Bu “1” derece belki gözünüzde önemli ve etkili bir rakam değil ancak sıcaklığın artması ile buzulların erimesi sonucunda deniz seviyesinde endişe verici bir yükselme görülüyor. Bu konuda çalışmalar yapan Uluslararası İklim Değişikliği Paneli gibi kuruluşların öngörü raporları bile endişeleri arttıran cinsten. Ülkemizdeki sıcaklık önümüzdeki yıllarda 4 ila 5 derece arasında artış gösterecek. Bu artış ülkemizdeki su kaynaklarının azalmasına, kuraklığa ve daha fazla doğal afete yol açacak. Geçtiğimiz senelerde ülke çapında yaşadığımız ve büyük şehirlerimizde de etkili olan susuzluk, ülkemizin tarım üretiminin düşmesi, son birkaç senedir artan ve şiddeti ülkemizdeki kötü kentleşme ile daha da öldürücü hale gelen seller, su baskınları ve diğer doğal afetler geleceğin sadece basit ama insanı düşündüren ipuçları. Kömür ve benzin gibi fosil yakıtların kullanımı, ülkemizdeki plansız ve çarpık sanayileşme, bir türlü kontrol altına alamadığımız dengesiz nüfus artışı, bazen devlet eliyle, bazen piknik keyfi uğruna, bazen dikkatsizlikten, bazen kasıtlı olarak yokedilen ormanlar ve onlarca faktör bireysel olarak hepimizin dünyamıza ve ülkemize verdiği zararlardan sadece birkaç tanesi. Sonuç olarak geleceğimizi yokediyoruz ne yazık ki.

İklim değişikliği ile savaşın başlangıcı bireysel bilinçlenme ile başlıyor. Özellikle çocuklarımızı çevreye dost yetiştirmek ülkemizin geleceği için çok önemli. Evimizdeki klozetlerin sifon ayarlarını düşürmek, enerji tasarrufu yapmak için yeni nesil ampüller kullanmak, ulaşım için arabamızı kullanmak yerine eğer yaşadığımız şehirde var ise metroyu kullanmak günlük yaşantımızda kolaylıkla yapabileceğimiz şeyler. Sitemizin okuyucularının büyük bir kısmını oluşturan odyofil ve videofiller için bile yapabileceğimiz birçok şey var,
  • Müzik ve ev sineması sistemlerimizi kullanmadığımız zaman stand-by konumuna geçirmek yerine kapatmak.
  • Uzaktan kumandalarımız ve diğer teknolojik oyuncaklarımızda kullandığımız pilleri günlük çöplerimizin içerisine atmayıp özel atık kutularına atmak.
  • Özellikle teknolojiyi yakından takip ederek sıklıkla ürün değiştiren okuyucularımızın çevre duyarlılığına sahip daha az enerji tüketen cihazları tercih etmeleri.
  • Hem bütçemizi sarsmayacak hemde akustik olarak daha iyi sonuç verecek mekanlarımıza uygun ses sistemleri almak. Bunu bir örnekle açıklayayım 20-25 metrekarelik bir dinleme odasına asla kullanamayacağınız 400W’lık bir ampli almak yerine daha düşük güçlü bir ampli almak bile mantıklı düşündüğünüzde çevreci bir yaklaşım olarak nitelendirilebilir.
  • Akşam yapacağımız dinleti için sistemi sabahtan ısınması için açmak yerine eve gelmeden yeterli süre önce elektrik akışını sağlayabilecek zaman ayarlı elektrik sistemleri kullanmak.

Bu konuda sizlerinde aklına farklı fikirler geliyorsa lütfen aşağıdaki yorum bölümüne yazınız. Sonuç olarak hepimiz bu dünyanın bir parçasıyız, o daha kötüye gittiğinde bizim yaşamlarımızda ona paralel şekilde kötüleşecektir.

Hifi Sitelerine Ne Oluyor?



Son günlerde hatta son altı aydır Türkiye'deki hifi konulu ticari firma siteleri dahil olmak üzere, forum, blog, satış sitesi ve her türden dijital platform için tatsız durumlar var. Neredeyse tüm sitelerde anormal bir düşme söz konusu. Alexa üzerinden takip ettiğimiz tüm veriler bu düşüşü doğruluyor. İstatistikleri bir kenara bırakırsak hifi dünyamızın en hareketli alanları olan alım satım siteleri ve forumlardaki gözle görülür durağanlık bile rakamlarla uğraşmadan durumun vehametini gözler önüne seriyor. Stereo Mecmuası forumları dahil tüm forumlarda konu açma ve mesaj yazma sıklığı azalırken, genel ziyaretçi sayılarında yüzlerce olarak ifade edilebilecek düşmeler gözleniyor. Son arama trend raporlarımızda bir önceki seneye göre temel hifi kavramlarının aranma sıklığı bile anormal düşüşü gösteriyor. Bu durumun ters olduğu iki şehir var; Eskişehir ve Kocaeli. Sadece bu iki kent yaşayan hifi meraklıları internet gezintilerini arttırarak devam ettiriyorlar.

Alexa istatistiklerinde de benzer bir durum söz konusu. Türk hifi siteleri (ticari veya değil) yüzlerce ve binlerce sıra birden düşmüş durumdalar. Tabii ki Stereo Mecmuasında da benzer bir durum sözkonusu. Bir önceki aya göre 150.000 sıra birden düşmüş durumdayız. Ancak bu bize özgü bir durum değil, sektör genelinde durum daha da vahim. Not olarak tüm siteler arasında -genel forum siteleri hariç- liderliğimiz açık ara sürmekte. Tabii normal insanlar olsaydık bununla böbülenir, lideriz, en büyüğüz diye atar tutardık. Ancak görünen durum en azından web siteleri için pek parlak değil. Ne olduğunu iyi anlamalıyız.



Geçtiğimiz yaz ayları boyunca özellikle ev sineması, LCD ve OLED gibi televizyon teknolojileri konusunda yaşanan internet trafiği artışı son bir ayda oldukça azalmış görünüyor. Özellikle Anadolu'nun güney ve doğusundaki sanayileşmiş kentlerde görünen hızlı trafik son bir aydır oldukça durağanlaşmış durumda. Yaz sonu fiyatlarda düşme beklentisi sebebi ile satınalmaya yönelik bir trafik olarak düşündüğümüz artış hem fiyatlardaki beklenen düşmelerin olmaması hemde okul açılışı ile artacağı düşünülen ekonomik hareketliliğin beklentilere cevap vermemesi sonucunda düşme eğilimine bırakmış durumda. Bu sektörde en büyük trafik artışı medya tank olarak isimlendirilen cihazlar ve markaları çevresinde yoğunlaşmış gözükmekte.



Eski trafiğin nereye doğru kaydığını gözlemlemek amacı ile genel müzik trendlerine baktığımızda yine ciddi bir düşüş ile karşı karşıyayız. Yazın son aylarından itibaren genel olarak tüm Türkiye'de bir miktar trafik düşüşü yaşanıyor. Son bir kaç haftada ise düşüşün hızı artmış durumda. Normalde geçen sene okulların açıldığı dönemde bu trendin tam tersini görüyorduk. Bunun sebebi beklenen bir çok albümün çıkışının gecikmesi olarak gösterilse de genel anlamda müzik konusunda da bir düşme söz konusu.



Müzik piyasasında ise caz, klasik ve blues gibi daha az dinleyici kitlesine sahip türlerin genel anlamda düşüş eğiliminden etkilenmedikleri görülüyor. Bu dinleyici kitlesi ne olursa olsun geçen seneki internet trafiğine yakın değerlerde arama yapmış. Pop dinleyicilerinin internet hareketliliği ise yaz sonu olması itibarı ile düşüşe geçmiş durumda. Rock müzik içinde benzer bir durum söz konusu. İnternet trafiğinde en yüksek artışı sağlayan müzik türü ise Rap. Görünen o ki yıl sonuna doğru eğer beklenen albümler çıkarsa rap müziğine ilgi geçen seneki değerler ile eşitlenecek gibi.

Bu durumu önümüzdeki ay boyunca gözlemlemeye devam edeceğiz. Hifi ve ev sineması sistemlerine meraklı insanların müzik ve benzeri konulara yönelmediği analizlerden belli oluyor. Anlayabildiğimiz kadarı ile göreceli olarak daha ucuz ve az harcama gerektiren fotoğrafçılık gibi ikincil hobiler hifinin önüne geçmiş olabilir. Bu sene yaz bitmiş olmasına rağmen fotoğrafçılık ve bu konuyla ilgili alt başlıklarda genel trafik artıyor.

Bu gözlemleri neden yazdım. Stereo Mecmuası'nın başarısındaki sır rakamların dilinde saklı diye hep söylüyorum. Rakamları nasıl okuyacağımız ve ne konulara ağırlık vermemiz gerektiği konusunda ilk kez böylesine belirsiz bir dönem yaşıyoruz iki senelik süreçte. Bu durumu paylaşmamın bir diğer sebebi ise kullanıcıların görüşlerini alabilmek. Hifi platformlarımızı tekrar canlandırmak için neler yapabiliriz galiba hepimizin düşünmesi gerekli.

IKEA Expedit Yeni Modeller!


Daha önce burada IKEA Expedit serisi hakkında biz plakseverlerin bakış açısından bir kaç satır karalamıştım. Yeni 2009 sonu 2010 kataloğunda IKEA Expedit serisini biraz daha genişletmiş ve renk seçenekleri konusunda gelişme sağlamış. Artık ceviz görünümlü kaplamaya sahip Expedit'lerde mevcut. Ancak asıl güzel gelişme 4 gözlü minik kitaplıklar. Bu yeni ürünler sayesinde evdeki boşluklara daha fazla plak yerleştirme gibi bir imkan var. Meraklılara duyurulur!

Tatil Bitti, Yola Devam!


Bayram tatili boyunca Stereo Mecmuası operasyonları bir miktar seyrekleşti. Aradaki farkı kapatabilmek için bir kaç gün boyunca forumlarımızı, müzik ve hifi haberler bölümlerimizi ciddi bir bombardımana tutacağız. Ancak standart işleyişimize gelecek hafta içerisinde ulaşmayı planlıyoruz. Bir yandan yeni sayımızında hazırlıkları devam ediyor. Hatta belki yeni sayımızdan önce araya mini bir fuar özel sayısı sıkıştırma ihtimalimizde var. Tabii önümüzdeki hafta içerisinde duyurmayı planladığımız bir projemizde var. Şu an sayfa tasarımı aşamasındayız. ben ise kendi işlerimle ilgili yoğunluktan dolayı Türkiye'de İnternet Hifi tarihi yazı dizisini biraz geciktirdim. En kısa zamanda bu bölüme de devam edeceğim. Günler, saatler ve dakikalar yetmiyor ne yazık ki daha fazlasını yapmamıza. Okuyucularımızdan da böyle dönemlerde destek bekliyoruz tabii. Bu hafta akşamları yoğun bir mesai bizleri bekliyor anlaşılan.

Last FM ve Myspace Yasaklandı!


Gözümüz aydın Last FM ve Myspace ülkemizdeki sansürcülüğün yeni kurbanı oldular. Last FM bildiğiniz gibi CBS Interactive bünyesinde yayın yapan bir internet radyosu. EMI, Warner Music Group gibi dev plak şirketlerinin müzisyenlerinin yanında binlerce bağımsız müzisyenin şarkıları dinlenebilir. Myspace ise özellikle müzisyenler tarafından tercih edilen, haberlerin ve yeniliklerin paylaşıldığı, şarkılara yer verilen bir siteydi. Bildiğiniz üzere Stereo Mecmuası'nında kendi MySpace sayfaları mevcut(tu)

Ülkemizde bir sitenin kapatılması için dava açılması gerekiyor. Bu iki siteninde kapatılmasına yönelik davaları M**AP'ın açtığı dedikoduları var. M**AP müzik yapımcılarının oluşturduğu meslek birliğinin adı. Kendilerini son yıllarda korsanla mücadele adamış bir kurum. Aynı zamanda günümüzde ülkemizde müzik endüstrisinin çökmesine sebep olan bir kurumdur bence.

Nedense ülkemizde yakalanan korsan albümlerin, korsan DVD'lerin basın önünde buldozerlerle yok edilmesine korsanla mücadele deniyor. Ancak asıl önemli olan müziğin bir kültür hadisesi olduğunun anlatılması alanında M**AP'ın bir işe yaramadığını görmek mümkün.

Ülkemizde müzik hemen her yaştan insanlar tarafından dinleniyor olsa da en büyük pazar gençler. Ancak ülkemizin ekonomik durumları gayet belliyken gençlerin bir albüme 30TL para vermesini beklemek saflık olur. Müzik insanlarımız ve onların oluşturduğu meslek birlikleri nedense müzik endüstrisinde KDV'nin, ÖTV'nin ve diğer vergilerin peşine düşmek yerine hep kendileri dışındaki faktörlerden dolayı müzikseverleri suçladı. Heleki Amazon'dan 5 dolara aldığımız albümlerde ülkemizde 30TLyi satmaya çalışanlar varken kimse kusura bakmasında ülkedeki müzik endüstrisi çöker, çöksünde.

Gelinen durumda Myspace ve Last FM'in kapatılmasının M**AP denilen kuruluşun özellikle bağımsız müzisyenlerden ne kadar bi-haber olduğunun bir göstergesi. Kendilerini tebrik ederim. Eminim mattah bir iş yapmış gibi ortalarda geziniyorlardır şimdi.

Ancak anlamaları gereken bir şey var. Bu ülkede müzik dinlemenin bir kültür olduğunu anlatmadıkları sürece, endüstrinin devamı için dinleyicilerin desteğinin olması gerektiğini insanlara anlatmadıkları sürece, ödediğimiz astronomik CD ve diğer medya ücretleri konusunda devlete karşı baskı yapmadıkları sürece sadece buldozerlerle CD parçalayıp, site kapattırabilirler. Daha fazlası değil...

Bugüne kadar korsanla mücadele etmek için çok geç kalınmıştır. İnsanların ellerindeki terrabyte'larca hard disklerde ve bunları fiziksel olarak birbirlerine verebildikleri bir ortamda internetten indirme konusunda çalışma yapılsa ne olur ki. Üzerine üstlük IP changer'lardan, aklın almadığı dev P2P yapılarına, şifreli indirme yapılabilecek sitelere kadar onlarca yüksek teknolojili yapıya karşı Don Kişotluk pek sökmez. Üç beş kişiyi cezalandırırsınız iyice sevilmeyen bir kurum haline gelirsiniz en fazla.

Saçma sapan işlerle uğraşmayın insanlara müzik kültürünü aşılayın. Zaten bir meslek birliği, bağımsız müzisyenlerin özgürce eserlerini paylaştığı bir ortamın kapatılması için çalışma yapıp dava açıyorsa, kusura bakmayında korsanla filan mücadeleyi bırakın. Zaten müzik endüstrisi çökmüş demektir.


Koca M**AP ülke çapında bir kampanya ile sesini duyurmakla ilgili bir beklentisi yok herhalde. İki buldozerin önünde poz vermek yeterli geliyor onlara. Bizim küçücük bütçemiz ve imkanlarımızla kendi çapımızda ses getiren "Bu oyuncak sadece odyofilleri değil ekonomiyi de sevindirir!" kampanyamız gibi ulusal bir kampanya yapamayacak kadar aciz midir koca meslek birliği.

Hayretler içerisinde seyretmekteyim gelişmeleri.

Roll Dergisi Kapanmamış


Bu sevindirici haber Bianet web sitesinden geldi. Üç aylık sayı çıkartınca dergi zor durumda, kapanmak üzere şeklinde söylentiler çıkan Roll dergisinin editörlerinden Göktürk iyi haberler verdi: "Kapanmıyoruz, sadece yaz tatili uzadı." Roll'cular ekim'de çıkacak özel sayı için çalışıyorlar. Vallahi çok sevindik. Yazının tamamını Bianet web sitesinde okuyabilirsiniz. Bu güzel haberin yorumunu siteye ekleyen Sn Uğur Bey'e teşekkürler.

Bu oyuncak sadece odyofilleri değil ekonomiyi de sevindirir!


Ülkemizde bu aralar yeni bir reklam kampanyası ilgi çekiyor. Alın verin ekonomiye can verin diye ilginç bir cümle ile tanıtımı yapılan reklam kampanyasında ekonomi ile alakası olan önemli isimler rol almış. Ancak Deniz Gökçe'nin ekonomi yorumlarından pek hayır gelmediği düşünülürse bu sene de krizin etkisi kolayca geçmeyecek anlaşılan. Meraklıların hatırlayacakları gibi Asaf Savaş Akat, Deniz Gökçe ve Mahfi Eğilmez üçlüsünün çizdiği olumlu ekonomik tabloların sonucunda mutlaka bir facia oluyor. Ekonomimiz çok iyi yorumları yaparlarken bir gecede Cumhuriyet tarihinin en büyük develüasyonunu yaşanmış, ülkemizdeki bankacılık sistemi sağlam yorumları yapılırken bir haftada bankaların birer ikişer iflas etmişlerdi. Neyse konuyu uzatmayalım... Ekonomi dergisi değiliz sonuçta!

Ülkemizde müzik sektörü uzun zamandır çöküşte ancak bu sene yaz durgunluğu müzik endüstrimizi ne yazık ki fena vurdu. Bu konuda müzik endüstrisinin de hataları yok değil, devletinde aynı şekilde. Biz müzikseverler krizin etkilerini, günün kötü anlarını ve sorunlarımızı evimize gittiğimizde müzik setimizi açıp CD ve plaklarımızla unutmaya çalışıyoruz. Hazır böylesine bir kampanya başlamışken bizde Eylül banner'larımızda bu kampanyanın Stereo Mecmuası versiyonuna yer verdik. Bu oyuncak sadece odyofilleri değil ekonomiyi de sevindirir!

Eylül ayında da Stereo Mecmuasını izlemeye devam edin!

Haftanın Resmi İlginç bir pikap!


İlginç bir pikap. Geçtiğimiz yıllarda Münih High End Fuarında görücüye çıkan pikap Alman LP magazine dergisinin bir okuyucusu tarafından kendisi için yapılmış. Akrilik ve pasalanmaz çelikten üretilen pikabın, paralel izler (Sn. Asım Uysal'dan bulaştı bana da Türkçeleştirme) yapıda birde kolu var. Kol su üzerinde kayarak çalışıyor, plato manyetik olarak yükseliyor derken ortaya ilginç görünüşlü ancak evime sokamayacağım bir pikap çıkmış. Ne diyelim Allah akıl fikir versin!

Mikrop Gramofon ilk odyofil alışveriş deneyimi


Mikrop Gramofon, Ahu Ünalp  ve Serhan Bali tarafından 2000'li yılların ortalarında kurulmuş ve mottosu “çağdaş kültür bulaştırır” olan internet alışveriş sitesidir. O dönemden bugüne konusunda tek olarak kalmış, uzun sürede bu şekilde kalacağını düşündüğüm bir sitedir. Ülkemizde müzik konusunda bu denli bir çalışmasının yapılmasının delilik veya her neyse olarak düşünürsek ortaya çıkanın önemi daha iyi anlaşılır. Bu arada konseptin kişiden kişiye göre değişebilecek eksiklikleri veya artıları ile, -yaşamlarımızı Acoustic Sound, Elusive Disc ve diğer siteler sarmadan çok önce- muhtemelen bir çoğumuza Mikrop Gramofon'u duyurmuştur.


Kurulduğu günden bu güne hemen her hafta yeni çıkan albümlerle ilgili düzenli bültenler gönderen Mikrop Gramofon ekibi satışa sundukları hemen her albüme kendi dilimizde uzun veya kısa bir yorum yazarlar. Albümü ister oradan alın veya almayın çok kişi eminim ki bir bakış atıyordur. Atmıyorsanızda bir göz atmanızı tavsiye ederim.

Mikrop Gramofon'un en önemli özelliklerinden bir tanesi Türkiye'de Quad markası konusunda yarattığı farkındalık ve meraklılara sunduğu çok sayıda makaledir. Sayfalar boyunca Quad'ın tarihinden, geçmişteki modellerinden, kurucusu Peter Walker'dan bahseder. Ayrıca çok sayıda ilginç resimde meraklıların ilgisine sunulmuştur.

Sitede dikkat çeken bir diğer husus bir çok sitenin sonradan keşfettiği “kim ne dinliyor” bölümüdür. Bu bölümde çeşitli alanlardan müzik meraklıları dinledikleri CD'leri kullanıcılar ile paylaşır ve arzu ederseniz albümü Mikrop Gramofon'dan alabilirsiniz. Ancak bu bölüm ne yazık ki bir süredir güncellenmemektedir.

Bu arada çeşitli dönemlerde kullanıcılarına CD hediye ettikleri anketler ve yarışmalarda düzenlerler ki, tüm zamanların bence en ilgi çekicilerinden bir tanesi Holografik görselde cisim bulma yarışmasıdır. Zaten gözleri düzgün görmeyen bir insan olarak mantık yürüterek bunlar olsa olsa gramofon veya müzik aleti koymuşlardır diyerek olmayan cisimleri bulmam için gözlerimi daha da bozmuşumdur. Yarışma bitip yanıtlar açıklandığında doğru cevabın çaydanlık - demlik olduğunu öğrenince hayat boyu hologramlardan nefret etmişimdir...

Günümüzde Harmonia Mundi, Alia vox, ACT ve yazmakla bitmeyecek bir sürü plak şirketinin ürünlerini özellikle hifi meraklılarının ve aynı zamanda müzikseverlerin edinebilecekleri bir adres olmaya devam etmektedir. Umarım uzun seneler daha bu şekilde devam ederler. Mikrop Gramofon'a ulaşmak için tıklayın.

Devam edecek...


Bu yazı Türk Hifi Dünyasının İnternet Üzerindeki Tarihi yazı dizisinin bir parçasıdır. Dizinin tüm bölümlerinin indeksini görmek için buraya tıklayınız.

Roll Dergisi de Gitti



Evet hepimiz elimize kına yakalım bir dergi daha gitti. 1990'ların ortasından itibaren yayına başlayan (1996 olmalı) dergi garip formatı, sarı renk sayfaları en önemlisi de yazıları ile dikkatimi çekmişti. Biraz daha underground İngiliz müzik dergileri olan Uncut ve Mojo'ya benzetmiştim tarzını. Takıntılı oldukları müzisyenler (Rolling Stones gibi) zaman zaman bol siyaset içeren yazılar ilk dönemlerde önemli derece de ilgi çekmişti. 2000'ler geldiğinde dergi biraz satış kaygısıyla sıradan dergilerin konularına da el attı ama bu dönemde bile o sıradanlıktan fersah fersah uzaktaydı. Ancak bir gerçek var ki ülkemizde kalabalıklar nedense sıradanlığı seviyor. Bu ülkede misyonunu uzun yıllar önce tamamlamış Blue Jean bile yayınlanmaya devam edip Roll ve benzerleri kapanıyorsa bunun temelinde bir sorun olduğunu unutmamalıyız.

Geçen seneden beri hem köşe yazılarımda hemde forumlarda bir konuya dikkat çekip duruyorum. Ekonomik kriz ile birlikte sanatın binbir koluna yönelik yayın yapan basılı dergi ve web sitelerinin büyük bir tehdit altında olduğunu ve meraklıların ellerindeki imkanlar ölçüsünde bahsettiğim konularda yayın yapan platformları desteklemelerinin önemine dikkat çekiyorum.

Ancak ne yazık ki, kim kimi bilmem ne yapmış, salak saçma albümleri piyasaya pompalayan ve toplasanız 5 sayfa adam gibi yazı bulunmayan dergiler, arkadaşlık siteleri, bol bol kavga çıkan platformlar, geyik yapılan ortamlar el üstünde tutulur hale geldi. Bu ortamda büyüyen genç kardeşlerimizde kaliteli site ve güzel dergileri ellerinin tersiyle bir güzel itiyorlar. Biz yaşlardakilere zaten laf etmeyeceğim. Gençliğimiz boyunca Türkçe içerik diye yerlerde kıvranırken elimizde iyi veya kötü ekonomik özgürlüğümüz varken bugün bu içeriği sağlayan tüm medyaya bir güzel sırtını dönenlere söylenebilecek tek şey yok zaten.

Roll öldü, üzülen, onu iyi anan bir avuç insan olacaktır eminim ki. Daha sonra unutulacak ve gidecek. Korkum yakında bu ülkede kültür sanat adına elimizde bir şey kalmayacak olması. Yazıktır günahtır. Nereye gidiyoruz kimse farkında değil.

Stereo Mecmuası şu an kendi kendine dönmeyi sürdürüyor ancak ilerleyen dönemlerde bizimde sonumuzun Roll gibi olacağı kesin. Her ne olursa olsun sırf rating için kavga yaratan bir platform olmayacağız veya yasa dışı download linkleri ve saçma sapan reklamlarla doldurmaya çalışmayacağız sitemizi. vakti geldiğinde Roll gibi sessiz sakin göçüp gideriz bizde. Yaz aylarında kapanan ve ne yazık ki kimselerin ses çıkartmadığı onlarca düzgün site, dergi ve benzeri kültür ve sanat yayınları gibi

Roll dergisinin internet üzerinden okumak için linki ziyaret edebilirsiniz

Bir hayal kırıklığı; Twincats ve Vocalese


Değer Terem Atölyesinde. Resim. Sn. Adnan Arduman'ın kişisel sitesinden alınmıştır. 

Sn. Değer Terem ismini mutlaka duymuşsunuzdur. 1970'lerin Türkiyesinde her şeyi bulmak çok zor iken bir kısım meraklılar ampliler, hoparlörler yapmaya başlamışlardır. Benim 1970'leri yaşım itibarı ile hatırladığım söylenemez. Ancak ithalat yapmanın imkansız olduğu, aranılan hiçbir şeyin bulunamadığı garip dönemler(miş) Tabii Kıbrıs Barış Harbi ve arkasından gelen ambargolar herşeyi daha da kötü hale getirmiş. İşte bu dönemlerde ülkemizde hifi üretiminin adımları amatör olarak da olsa atılmış. Zaten bu dönemi ileri de Stereo Mecmuası projesi tamamlandığında yayınlayacağım kitapta ayrıntıları ile anlatacağım.

1939 doğumlu Sn. Değer Terem 1970'lerde D&B Labs firmasını kurmuştu. Günümüzde bile çalışır durumda D&B Labs güç amplilerini ve pre-amplilerini ikinci el piyasasında bulabilmek mümkün. 2000'li yıllarda ise Değer Terem ürünlerini pazarlayacak 2 farklı web sitesi kuruldu. Birinci web sitesi Vocalese markası altında üretilen üretilen hoparlör, ampli ve ürünlerin tanıtımını yapmaktaydı. Bu ürünler bizzat Sn. Değer Terem tarafından üretiliyordu ve fiyatları yanlış hatırlamıyorsam 50.000 Euro seviyesinin üzerine dahi çıkıyordu.

Diğer web sitesi ise Twincats web sitesi idi. Bu marka Değer Terem tarafından tasarlanan ürünlerin kurulan (veya en azından öyle söylenen) atölyede üretimi ile satışa sunulacaktı. Hafızam beni yanıltmıyor ise bir monoblok güç amplifikatörü ve bir pre-ampliden oluşan ilk ürünlerin fiyatları 2.000 Euro seviyesindeydi.

Ülkemizde 2000'li yıllarda hifi ile ilgili üst düzey sayılabilecek ilk markalaşma denemesi buydu. (Daha öncesinden bazı denemeler var) O dönemde Hurriyet gibi gazetelerde konuyla ilgili haberler yayınlandı, benim gibi daha genç insanlarda bir farkındalık oluştu ancak bu projenin yaşamı oldukça kısa sürdü. O dönemde ürünlerin pazarlanması işini yüklenen K4 Elektronik diye bir firmada kurulmuştu. Sonuçta gerçek sebepleri nedendir bilinmez Twincats ve Vocalese projesi ortadan kayboldu. Eğer bu proje başarıya ulaşabilseydi, belki sonradan gelen tasarımlarda ileriye yönelik bir "bak yapılabiliyormuş" düşüncesi olacaktı ve belki çeşitli kapılar açılabilecekti kimbilir?

Bu sene -eğer ulaşabilirsem- Sn. Değer Terem ile bir röportaj yapmaya çalışacağım. Belki o zaman hikayenin gerçeğini kendisinden öğrenebilir ve sizlere aktarabilirim.

Devam edecek...


Bu yazı Türk Hifi Dünyasının İnternet Üzerindeki Tarihi yazı dizisinin bir parçasıdır. Dizinin tüm bölümlerinin indeksini görmek için buraya tıklayınız.


Özhan Atalay'ın Kişisel Sitesi


Özhan Atalay'ın Hifi Ziyaretlerinden. Fotoğraf: Özhan Atalay

Sn. Özhan Atalay, İstanbul Hifi Kulübünün eski başkanlarından bir tanesiydi. Sanırım 2000'lerın başlarında kendi kişisel web sitesini açmıştı. O döneme ait hatırladığım şey sitenin beyaz renk olduğu ve yeşil/sarı tonlarında banner'lara sahip olduğu idi. Site biraz önce yazdığım gibi kişisel bir web sitesi yapısındaydı ve hifi hobisinin gelişmesinde önemli bir pay sahibi olmuştu o dönemlerde. Ancak sitenin ismi noname miydi yoksa farklı mıydı hatırlamıyorum.

Her neyse, o dönemde site ticari yapıdan uzaktı ve tamamen paylaşım amacı ile yapılmıştı. Açık söylemek gerekirse benimde sıklıkla ziyaret ettiği ve bir şeyler öğrendiğim bir siteydi.

O dönemde aklımda kalan bir kaç önemli yazı var. Bunlardan en önemlisi Homulus Saphienus Audiophilius idi. Esprili bir dilde yazılmış, hardcore odyofillere mizahlı bir dil ile yaklaşan bir yazıydı. Bunun haricinde Daha İyi Ses Elde Etmek İçin Öneriler diye bir yazı daha hatırlıyorum. Eminim ki bir çok kişi bu yazıdaki önerilerin bir kısmını denemiştir. Ben denemiştim açıkçası. Sitenin asıl ilginç bölümü basit DIY projelerinin anlatıldığı bölümdü. Hava izolasyonlu kablolar, birde Hemoroid yastığından yapılan bir izolasyon platformu ilk aklıma gelenler. Sitede ayrıca o dönemde ilk kez tanıştığım Avantgarde horn hoparlörler için bir upgrade pakedi (veya önerisi) bulunuyordu. Ayrıca Sn. Özhan Atalay'ın sistemi ve ayrıntıları da sitede bulunanlar arasındaydı.

Yanılmıyorsam oldukça ayrıntılı bir Audio Consulting yazısı ve Boenickle Audio -umarım doğru yazmışımdır- yazısı vardı. Yanlış hatırlamıyorsam yurtdışı ziyaretleri hakkında ayrıntılar verilmişti. Bende dahil bir çok kişi Audio Consulting ismini ilk kez o dönemde bu yazı sayesinde duymuştuk.

İlerleyen dönemlerde kişisel site adım adım daha ticari bir yapıya büründü. Çeşitli kablolar, ıvır zıvırlar satılan ve ticari alım satım bölümleri ağır basmaya başladı. Bu siteyi güzel kılan hemen herşey sitenin derinliklerinde kaldı. Zaten arayüz değişmiş ve site çok farklı hale gelmişti. Bu yeni yapıyla ilgili olumsuz düşüncelerimi bir kaç kez kendi web sitelerimde yazmıştım. Anlayacağınız ticaret, hobiye duyulan sevgiye üstün gelmişti. Buna da hepimiz saygı duymalıyız.

Sn. Özhan Atalay'ın kişisel sitesinin ilk hali sanırım artık ulaşılabilir bir yerlerde değil. Yerine açılan noname sitesi belki gereklilik veya gelişimin doğal bir sonucu idi bilemiyorum ancak eski sitesinin kendi elleriyle yok edilmesi bence doğru bir karar değildi. Netice olarak bu sitede her şeyin başlangıcında önemlidir. Sonrasını ise belki başka bir zaman anlatırım. Gerisi oldukça tatsız bir hikaye en azından benim için.

Devam edecek...


Bu yazı Türk Hifi Dünyasının İnternet Üzerindeki Tarihi yazı dizisinin bir parçasıdır. Dizinin tüm bölümlerinin indeksini görmek için buraya tıklayınız.

Nuance & Fluence


2000'li yılların başlarında sıklıkla ziyaret edilen bir siteydi Nuance & Fluence. Günümüzde Timpani Elektronik firmasının sahibi olan Sn. Adnan Arduman'ın kişisel sitesi olan Nuance & Fluence İngilizce hazırlanmıştı. Bildiğim kadarı ile Timpani kurulmadan önce açılan site bir dönem hifi meraklılarının favori sitelerinden birisiydi. Ben dahil!

Bu sitenin adı Sn. Adnan Arduman tarafından tasarlanan Nuance 845 SE güç amplisi ve Fluence 5687 WOT pre-ampliden almıştı. Sitede her iki proje ile ayrıntılar bulunuyordu.

Siteyi asıl cazip kılan şey sistemler galerisi bölümleriydi. Sitenin yapımcısı tarafından ziyaret edilen sistemlerin resimleri ve kısa kısa izlenimler ve en son olarak da soru cevap şeklinde sistem sahibi ile kısa bir röportaj ekleniyordu. Asıl ilginç kısım zaman içerisinde sistem sahibinin evi ziyaret edildikçe ilgili bölümde güncelleme yapılıyordu. Zaman içerisinde yurt dışında ziyaret edilen sistemlerde eklenmişti. O dönemde böylesine ayrıntılı bir site ortalıkta yoktu ve meraklılar için sadece resimlere bakmak bile büyük keyifti. Günümüzde bile ülkemizde herhangi bir sitede bu konsept bu denli başarılı şekilde uygulanamamıştır. Buna kolaylıkla Stereo Mecmuasını bile dahil edebilirim.

Sitede ayrıca Sn. Adnan Arduman'ın StereoTimes.com e-dergisine yazdığı yazıların linkleri de bulunuyordu. Belki de yabancı dergilerde ve elektronik ortamlarda yayınlanmış ve Türk hifi camiasından birisi tarafından yazılmış ilk yazılarda bildiğim kadarı ile bunlardı. Yanlış hatırlamıyorsam StereoTimes.com haricinde Sound Practices dergisinde de Sn. Adnan Arduman'ın bir yazısı yayınlanmıştı. Sitede ayrıca ziyaret edilen Hifi Show'ları ve çok ayrıntılı linkler bölümleri de göze çarpıyordu.

Nuance & Fluence web sitesi sadece ülkemizde değil yurt dışında da o dönemde parmakla gösterilen sitelerden bir tanesiydi. Ve bence ileride ortaya çıkacak bir çok site için esin kaynağı olmuştu. Bunlardan bir tanesi de benim kişisel sitemdi. Hatta Stereo Mecmuasının bazı bölümlerinde bile Nuance & Fluence web sitesinin etkileri olduğunu söylemek doğru olacaktır. Sonuç olarak bence yazı dizimizin adı olan Türk Hifi Dünyasının İnternet Üzerindeki Tarihi açısından temel taşlardan birisidir Nuance & Fluence.

Siteye günümüzde yapılabilecek belki bazı eleştiriler olabilir neden Türkçe bir versiyonu olmadığı gibi. Veya neden güncellenmediği gibi. Neden güncellenmediğini Sn. Adnan Arduman'a bizzat sormuştum. Kendisinin günümüzde bir ticari kimliği olduğunu ve siteyi bu şekilde devam ettirmenin doğru olmayacağını düşündüğünü söylemişti. Kimbilir belki bir gün kendisini emekli ettiğinde Nuance & Fluence sitesi kaldığı yerden devam eder.

Site günümüzde de açık durumda. Ulaşmak için http://www.arduman.com adresine tıklamanız yeterli. Geçmişin izlerini takip edebilmek açısından sitenin hala ayakta olması bence çok önemli. Umarım uzun yıllar aynı şekilde açık kalmaya devam eder.

Devam edecek...


Bu yazı Türk Hifi Dünyasının İnternet Üzerindeki Tarihi yazı dizisinin bir parçasıdır. Dizinin tüm bölümlerinin indeksini görmek için buraya tıklayınız.

İstanbul Hifi Kulübü Web Sitesi (ihifi.org)



Hifi'ye adımını ilk atanlar 2000'li yılların başlarında bir siteyi çok fazla ziyaret ederlerdi, ihifi.org. Durun hemen tıklamaya çalışmayın bu site eski güzel günlerini uzaklarda bırakalı çok uzun zaman oluyor. Bu site İstanbul Hifi Kulübünün resmi sitesiydi. Aslında çok basit ama bir o kadar da güzel bir yapısı vardı. Bazı açılardan çok ilkeldi ancak bir çok hifi meraklısı bu siteyi ziyaret etmekten keyif alırdı. Ortalarda ne bu kadar geniş bir içerik ne de hifi'ye gönül vermiş insanların bir araya gelebileceği veya alışveriş yapabilecekleri bir alan yoktu. Ama her şeye rağmen her gün bir sürü mesaj atılırdı. Ama en çok ikinci el bölümü ilgi çekerdi. Bende dahil olmak üzere bir çok meraklı bir şeyleri mutlaka ihifi.og sitesinden satın almışızdır. Ben bile dememin bir sebebi var. Bildiğiniz gibi ben İzmir'de yaşıyorum ve o dönemde de -tıpkı bugün olduğu gibi- ihifi.org ile alakam yoktu. Ancak ihifi sadece İstanbul'da kulübe üye olanların değil hemen herkesin kullanımına açık bir web sitesiydi.

Belki hatırlayanlar olacaktır o dönemde voyforum yazılımının (audioasylum forumlarının bir benzeri gibi düşünün) bir benzeri İstanbul Hifi Kulübü tarafından kullanılıyordu. Bu yazılım oldukça basit şekilde mesajlaşmayı sağlayan internetin eski dönemlerine ait bir yazılımdı. Voyforum yazılıma alışan bir çok kişi gönümüzde forumları çok karmaşık bulur. Gerçekten de haksız değiller. Bir süre sonra ihifi.org sitesi yeni oluşumlar ortaya çıkınca sadece bir yönlendirme alanı olarak kullanılmaya başlandı. Bu yönlendirmenin amacı neydi veya ne için yapılmıştı bilmiyorum. Tek hatırladığım ortaya yepyeni bir “şahıs” web sitesinin çıkmasıydı. Bu sitede yine eski ihifi.org bölümleri vardı, alım-satım, linkler vesaire. Bu arada voyforum iflas edip kapanıncaya kadar eski mesajlaşmalar “voy” server'larında kalmaya devam etti. İlk mesajların bir kısmı hedefler hakkındaydı. O hedefleri koyanların bugün gelinen duruma üzülüyorlardır diye düşünüyorum.

Aradan geçen yıllarda ihifi.org sitesinin yönlendirildiği web siteleri farklılaşmaya başladı. Artık alım satım ilanları cüzi ücretlerle yayınlanır olmuştu. Elbetteki her hizmetin bir bedeli olması gerçeğine saygı göstermek gerekir. Neyse bu dönemlerde bir şekilde ihifi.org sitesinin eksikliği fark edildi bir şekilde ve çalışmalar başladı. Bu çalışmalar ile ilgili bir şey bilmiyorum tek hatırladığım belli bir dönem sonra “yeni” ihifi.org sitesinin açılmış olduğu idi.

İstanbul Hifi Kulübü yeni bir web sitesi açıldığında tam anlamıyla bir şok yaşandı. En azından ben yaşadım. Bildiğiniz gibi web sitesi tasarlamak önemli bir iştir ve hüner ister. Ama tasarımı seçmek bundan çok daha önemli bir iştir. Ama nedense İstanbul Hifi Kulübü web sitesi kapanmadan önce olabilecek en “saçma” -tabii bence- yazılım tercih edildi. Eskisi gibi interaktif bir forum yerine kullanması son derece zor, çok saçma bir yazılım hazırlanarak sitenin kullanıcıları küstürüldü. Açık söylemek gerekirse o dönemde bu siteyi hazırlayanlar bu yazılımın bu kadar kullanışsız olabileceğini hiç düşünmediler veya tasarımcılara yeteri derece de bilgi verilmedi. Çünkü bir web tasarımcısının işleyen bir web sitesini genelde daha iyiye taşıması beklenir daha kötüye değil. Tabii o dönemdeki İstanbul Hifi Kulübü önde gelenlerinin bu siteye nasıl onay verdikleri de bence bir muammadır. En iyiyi düşünerek gözden kaçmış diyebiliyorum. Ama gözden kaçırma anılarımızdaki güzel siteyi bugünlere getirmiştir; yani yolun sonuna. Tabii alım-satım bölümünün neden olmadığı, bazı eski bölümlerinde neden yeni sitede yer almadığı konusunda da bir fikrim yok. En olumlu düşünce ile yeni bir konsept düşünülmüştü diyelim. Bu arada itiraf etmem gerekir ki, o dönemin “yeni” ihifi.org sitesini en çok kullanan kişi bendim. O dönemde Stereo Mecmuası emekleme adımlarını atıyordu. Yeni çıkan sayılarımızı ihifi-org sitesine de ekliyordum. Ama itiraf etmek gerekir ki, istatistiklerde durum faciaydı, kimse dönüş yapmıyordu. Demek ki gerçekten pek kullanılan bir site değildi.

Yukarıda web sitesi tasarımından bahsettim. Biraz somut örnekler vereyim isterseniz. Kendi sitemizi ele alalım. Stereo Mecmuası web sitesinin görüntüsü ve kullanılan komutlar ilk internet çağının başladığı dönemdeki web sitelerinden çok farklı değildir. Küçük bir çocuk bile basit Html bilgisiyle bizim sitemizden çok çok daha iyisini kolaylıkla yapabilir. Ancak bu basit yapı ile derli toplu tasarım yapıldığında gayet güzel iş görür ve maliyeti çok düşüktür. Aslına bakarsanız maliyeti yoktur bile. Ama iş interaktif bir yapı tasarlamaya geldiğinde hazır yazılımlar kolaylıkla kullanılabilir. Dünya üzerinde bir çok site bu yazılımları hazır olarak kullanır, örneğin Simple Machines Forum (SMF) kurulumunun maliyeti sıfır liradır. Çünkü yazılım tamamen ücretsizdir. Aynı şekilde PhpBB -ki Stereo Mecmuası Forumlarında kullanılmaktadır- ücretsiz yapısı ile genelde tercih edilir. Eğer çok karmaşık bir yapı kullanılacaksa 180 dolar maliyetli bir yazılım olan Vbulletin bir diğer seçenektir. Bu yazılım Turkeyforum gibi çok kalabalık kullanıcısı olan interaktif alanlar için idealdir. Yani işin kısası bir kaç yüz dolar (ki buna bile gerek yok) iş gören bir site açılabilir. İşin en güzel tarafı yine ücretsiz bin bir türlü eklenti ile daha da amacına yönelik hale getirilebilir. Uzatmayalım.

Bugün ihifi.org sitesi kapalı halde. Geçmişin Türkiye hifi tarihinde en önemli sitesinden geriye kalan çok az şey var. İşin acı tarafı elimde bu sitenin ilk halini gösterebileceğim herhangi bir belgeye sahip değilim. Ne tarayıcı önbellekleri ne de geri dönüşüm makinelerinde site ile ilgili dokümantasyon yok! Meraklılar için Sn. Adnan Arduman'ın eski kişisel sitesinde (www.arduman.com) biraz bilgi, şu an kapalı durumda bulunan Atina Odyofil Kulübü web sitesinde (www.aca.gr) bazı bilgiler bulunabilir. Son olarak ihifi'ın sanırım altın dönemi olarak bahsedilebilecek dönemde yapılan Atina-İstanbul Hifi Kulüpleri organizasyonu ile ilgili videoları -ki yoğun bir araştırma sonucunda bulmuştum) Stereo Mecmuası Forumlarında görebilirsiniz.

İstanbul Hifi kulübünün web sitesi umarım yakın zamanda toparlanır. O bence “saçma” son versiyon site yerine daha kullanışlı bir site kurulur. Eminim ki, bu siteyi özlemle hatırlayanlar vardır benim gibi. En azından yeni jenerasyon hifi meraklılarına böyle bir sitenin varlığını ve eskiden nasıl olduğunu anlatabilmişimdir.

Devam edecek...


Bu yazı Türk Hifi Dünyasının İnternet Üzerindeki Tarihi yazı dizisinin bir parçasıdır. Dizinin tüm bölümlerinin indeksini görmek için buraya tıklayınız.