Plak Toplayan Sekiz Farklı Kabile


Bu yazı bundan 4 sene önce 2014 yılında BBC'de yayınlanan bir radyo programındaki sohbetin yazılı bir özeti. BBC Magazine okurken denk geldim ve ilgimi çekti. Yazı her ne kadar yakın tarihli olsa da, 4 sene öncesinde plakların yükselişi ve dijital müzik indirme mevzuuları hala tartışılıyordu. Yazıda plak toplayan farklı gruplardan insanların görüşlerine yer verilmiş. Bende Türkçeleştirip yayınlayayım dedim. Keyifli okumalar... 
----------------------------------

Müzik severler ve plak meraklıları, İngiltere'nin yedinci yıllık Record Store Day (Plak Mağazası Günü) için toplanıyor. Plakların çöküşüyle ilgili birçok öngörüye rağmen, hiçbir zaman ortadan kaybolmadılar. Peki plakları satın almaya devam edenler kimler?

İşte plak alışverişi yapan sekiz grup.

Nostaljik koleksiyoncu

Sonja Bredgaard
Sonja Bredgaard bir okul kütüphanecisi, blog yazarı ve gazeteci. Vintage, retro ve kitsch (1) her şeye karşı bir tutku olduğunu söylüyor.

"Bu günler, yeniden plak toplama yapmaya başlamam için bana ilham kaynağı olan rockabilly (2)  olayı içerisindeyim - Kulüplerde orijinal plakları çalan harika DJ'leri görüyorum.

"Favorilerim blues boppers, skiffle ve hillbilly, hem de eski rock'n'roll.

"Bütün plaklarım yedi inç boyutunda ama beni sık ​​sık plak değiştirmekten kurtaracak iyi albümler satın alacağım. çn: malum 45'liklerde zırt pırt plak değiştirmek eziyet haline gelince 33'lüklerin kıymeti anlaşılıyor :)

"Pazar günleri öğleden sonraları rahatlamak için veya cumartesi geceleri içim kaynamaya başladığında plak dinliyorum.

"Pikabım şu anda yatak odamda oturuyor ve plak dinlemek bir mutluluk, çocuklar genellikle sesi alçaltmamı istiyorlar. Odamda plak dinlemek beni gençlik günlerime götürüyor.

"Rockabilly kulübü DJ olmak istemiyorum ama müziği duyulacak  şekilde dinlemekten hoşlanıyorum."

Yeni Alıcı
Tom Kangro, Londra doğusundan Kent'te doğmuş bir mimar. 20 yılı aşkın bir süredir CD formatında albüm topluyor ve ilk pikabını bu yıl Ocak ayında satın aldı. Kangro, nişanlısı tarafından ayda iki plak alımı ile sınırlandırılmış. - bu sayede koleksiyonun evlerini işgal etmeyeceğini umuyor


"Toplam 10 plağım var. Evimde bir sürü CD var, albüm toplamak konusunda yeni değilim, sadece plağa yeni geçtim.

"Devamlı yeni albüm yayınlanmasını seviyorum, bir mimarım, görsel tasarım ve albüm kapağı sanatı tarafıyla da ilgileniyorum.

"Bir plak mağazasına veya yardım dükkanına (3) gidebilir ve eski plakları alabildiğiniz gerçeğini çok seviyorum. Bunu CD'lerle asla yapmazdım, plaklar benim için yepyeni bir çağ açtı."

Odyofil ve Plak Firması Sahibi
Darrel Sheinman, bir İngiliz bağımsız plak şirketi olan Gearbox Records firmasının sahibi. Firma genellikle nadir bulunan veya daha önce yayınlanmamış kayıtların sınırlı sayıda plaklarını basıyor. Sheinman'ın stüdyosundaki her şey analog. Blue Note plak koleksiyonu yüzlerce plaktan oluşuyor.

Darrel Sheinman ve plak kesim tezgahı

"Biz plak odaklı bir plak şirketiyiz. Ancak, plakları yüceltirken, dijitalin çöp olduğunu söylemiyoruz. Dijitalin kendi avantajları var, taşınabilir ve akış siteleri aracılığıyla birçok türde müzik dinleyebilmek için geniş imkanlar sağlar . Plak dinlemek ise bir ayin gibidir. İnsanlar plakların  sadece büyükbabaları için olduğunu söylüyorlar ve çöp olarak görüyorlar. Farklı müzik türleri ve yaşlar grupları arasında plak sevgisini tekrar canlandıran yeni gruplar var.

Genç Meraklı
Londonderry'den 16 yaşındaki Jake, plaklarla sevgisini Twitter üzerinden ilan ediyor. Akranlarının çoğundan farklı olarak, plakları dijital müziğe ve stream servislerine tercih ediyor.

"Bir yıldır plak topluyorum ve bence en iyi format" diyor. Daha önce CD'ler ve download servisleri ile müzik satın aldım ancak hiçbiri plak ile kıyaslanmıyor. Plakların ses kalitesi daha iyi ve daha ödüllendirici!

"Kayıtları toplama aşamasına geldiğimden beri,  dijital indirme sitelerini tamamen boykot ettim çünkü plaklar çok daha iyiler. Tabii bu durum güzel ama 16 yaşındayken cebindeki parayla zor.

"Benim ilk satın aldığım plak Foals grubunun Holy Fire albümü ki benim en sevdiğim albümdür. Doğumgünümde topladığım parayı ilk pikabımı almak için kullandım. Başlamak için çok ucuz bir pikap satın aldım ve bu benim ilk pikabımdı.

"Arkadaşlarımın plak toplamanın için biraz tuhaf olduğunu düşünmesine rağmen Record Store Day'e kadar bekleyemem."

Michael Kiwanuka, Glastonbury 2013 konserinde şarkı söylerken

Romantik Müzisyen
2012 yılının BBC Sound yarışmasının galibi Michael Kiwanuka, bir dergideki röportajında bedava bir Otis Redding CD'sinden ilham aldığını söylemişti. Londralı müzisyen, 24 yaşında Communion Records ile anlaşma imzalanmış ve hala eski kayıtları dinlemek onun için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

"Plak müzik severler içindir"

"Bazı insanlar müzikten az çok hoşlanıyor ve sadece arka planda bir şeyler tıngırdasın uğruna dinliyor, ancak müziği gerçekten çok seven kişiler için, plak bunu yapmanın romantik yolu.  Çünkü müzik dinlemeye gerçekten dahil olabilirsiniz."

"Diğer rekreasyonlara benziyor - keyifle yenen bir yemek gibi. Herkes yüksek seviyeli Michelin yıldızlı restoranlara gitmiyor, herkes için uygun yerler var. Eğer üst sınıf yemek istiyorsanız, üst sınıf yerlere gitmelisiniz. Müzikte bunun gibi. Eğer müziği seviyorsanız, plak dinlemelisiniz eğer mümkünse iyi bir sistem kullanarak.

Kazan DJ (4)
Keb Darge, ağırlıklı olarak Amerikan soul ve rockabilly müziği çalan İskoç bir Disk Jokey.  Kuzey Soul hareketinin öncülüğüne yardımcı oldu ve 1980'lerde bu akımı Londra'ya getirdi. Darge, yedi inçlik kayıtlardan oluşan geniş bir koleksiyona sahip; bunların çoğu "Deep Funk" tarzında ve Amerikadan.

"Plak toplamamın iki nedeni var" Öncelikle bir DJ olarak plak ile çalışmayı daha kolay buluyorum. Yeni inçlik plakları kutusunda hızlı şekilde tarayabiliyor ve bir sonraki çalacağım plağı etiket tasarımından kolaylıkla seçebiliyorum. İkincisi, 50'li ve 60'lı yıllardan devamlı yeni albümler arayışındayım. Bunları sadece yeni inç formatında bulabilmek mümkün. Bunların çok azını karışık CD'ler ve derleme albümler de bulabilirsiniz. "

Kazı Yapan Satıcı
80'li yıllarda, Gerald Short'un nadir soul, funk ve caz plakları merakı, eski LP'leri ve single'ları aramak için tüm Amerikayı dolaşmasına yol açtı. Plakları bol miktarda ve düşük fiyatlarla bulması  Londra'da bulunan Camden Market'te plak mağazası açmasına vesile oldu. İlerleyen yıllarda Amerikadaki fiyatlar yükseldi, bu yüzden 1998'de nadir bulunan ve izini sürdüğü plakları yeniden yayınlamak için Jazzman plak şirketini kurdu.

İnsanlar bu günlerde gerçekten plaklardan memnunlar.  Eğer bir iPod'tan müzik dinlemek ile plaktan müzik dinlemeyi kıyaslayacaksanız, bizler insanız ve görebildiğimiz, tutabildiğimiz ve dinleyebileceğimiz şeyleri severiz.

"Dijital download umurumda değil."

"Eski moda olabilirim ama plakları tercih etmem için pek çok sebep var ve buna katılan öylesine çok insan var ki. Benimki ve diğer  plak şirketleri, ezoterik ve çok bilinmeyen müzikleri sattıkça, bunlar plaklarda yaşamaya devam edecek ve bu durum yıllar boyu sürecek.

İç Çekişen Şüpheci
Garajında 150.000 plak bulunan efsanevi ev DJ'İ Carl Cox, formatın müzik dinleme şeklimize uyum yeteneğinden şüphe ediyor.


"Uzun yıllar önce yaptığımız gibi, albümleri plak formatında elde etmek çok zor." Geçmişte yerel mağazalara giderek, albümler için 200-500 sterlin harcardım. Artık herşey bilgisayardan hallediliyor ve posta ile gönderiliyor.

"Çocukluğumda HMV'den ilk albümümü satın aldığımı hatırlıyorum. Diana Ross'un "Love Hangover" albümü. Heyecanla eve koştum ve iğneyi plağın üzerine indirdiğimde "vay be, bu harika" diye düşünmüştüm.

"Bu heyecanı uzun yıllar önce yaşadım - şimdi maalesef yaşayamıyorum"

notlar
(1) Genel anlamıyla, yüzeysellik, ucuzluk, gösterişçilik, kendini olduğundan daha değerli ya da önemli gösterme hali
(2) 1950'lerde çok popüler hale gelen, rock'n'roll ile country müziği birleştiren bir müzik akımı
(3) charity shop. İngiltere'de bağışlanan kıyafet, plak ve diğer eşyaları satıp, yardım kuruluşlarına aktaran mağazalar
(4) Digging: Plak mağazalarında plak aramayı anlatan deyim; kazmak



Audak Electro-Chromatic Pick-up.


Audak Electro-Chromatic Pick-up. İlk olarak 1929 yılında ortaya çıkan bu iğneler zamanında büyük bir reklam kampanyası ile tanıtılmış. O dönemlerde de yüksek ses kalitesi reklamlarda ön plana çıkartılırken ek olarak uzun ömürlülük ve dayanıklılık konusuna da dikkat çekilmiş. Firma ile alakalı çok fazla bilgi yok tabii ki iğne sistemi hakkında da ...

Klavye Arayışında Mutlu Son: Corsair K55


Benim klavye konusundaki arayışlarım malumunuz bir türlü sonlanmıyor. Aslında sonlanamıyordu demek doğru olur. Çünkü tam istediğim şeyi sonunda buldum. Son yıllarda daha doğrusu ufaklık doğduğundan beri biraz zorunluluktan Logitech G105 modelini kullanıyordum. Ancak son aldığım klavyeler maalesef kalite anlamında beni tatmin etmedi. Burada veryansın etmiştim belki okumuşsunuzdur.

Efendim neyse arayışlarım sırasında ecnebi sitelerde Corsair K55 incelemelerini gördüm. Klavyenin tam istediğim özelliklere sahip olduğunu görünce dur bakalım Türkçe tuş dizilimli olanı var mı diyerek alışveriş sitelerine bir göz attım. N11 sitesi üzerinde QPBilişim isimli bir firmada aradığımı buldum. Tabii ki hemen satın aldım.


Klavye gerçekten sevdiğim ve alışkın olduğum Türkçe Q tuş dizilimine sahip. Enter tuşu olması gerektiği gibi büyük. Tüm tuşlarda olması gerektiği yerde. Örneğin boşluk tuşunun yan tarafına "FN" tuşu eklemek gibi fantazilere girişmemişler. Tuşların basma hissiyatı gayet güzel ve en önemlisi sessiz. Mekanik hissiyatlı saçmalıklarına hiç girmemişler. Bildiğiniz adam gibi bir membran tuşlu klavye yapmışlar.

Yine benim için olmasa olmaz özelliklerden bir tanesi olan makro tuşları da bulunuyor. Toplamda 6 adet özel tuş klavyenin sol tarafına yerleştirilmiş. Ekstra programa gerek duymadan arzu ettiğim tüm makroları kaydettim ve rahatlıkla kullandım. Ben Logitech G105 ve 710+ modellerinden sol tarafta makro tuşu olanına alışkınım, ancak alışkın olmayanlar, ilk zamanlarda shift tuşuna basacağım diyerek makro tuşlarına basabilir. Kısa bir alışma süresi şart...


Klavyede hoşuma giden bir başka özellik medya çalıcı kontrollerinin olması ama ondan daha önemlisi ses açma kapama ve sessiz tuşlarına yer verilmesi. Bu da büyük kolaylık. 

Fanı olmadığım bazı özellikler de yok değil! Günümüzde moda haline gelen RGB aydınlatma konusunda bir çok özellik ve mod var. Sanırım 10 tane RGB aydınlatma modu var. Bir sürü saçma sapan efekt verebilir ve gözlerinizi kanatabilirsiniz. Bu arada klavyenin ışıklı olması kötü bir özellik kesinlikle değil ama efekt işi beni bozuyor. Seveni de var bol bol. Şahsen ben tuşların arkasına gözümü rahatsız etmeyecek bir renk vermeyi efektif buluyorum.



Giriş seviyesi bir klavyede görmeye pek alışkın olmadığımız bilek desteği de kutu içeriğine dahil edilmiş. Yumuşak sayılabilecek bir kauçuktan üretilmiş. Arzu edildiğinde çıkartılabiliyor. Üç bölgeli arka aydınlatma, bilmem kaç tane tuşa aynı anda basabilme gibi günümüzün oyuncu klavyelerinde olmazsa olmaz özelliklerde unutulmamış.

Fiyat anlamında 250TL civarına satın alınabiliyor. Bir klavyeye bu para verilir mi diyebilirsiniz ancak mekaniklere bunun 2 3 katını da veriyoruz maalesef. En azından ben şimdilik tam anlamı ile işimi gören bir klavye sahibi oldum. Benzer arayışta olanlar bir göz atabilirler...

Ne Güzel Bir Markasın Sen, Orico


Bugünlerde her Çin malı ürünü aman bu kalitesiz deyip kenara atmak mümkün değil. Hatta birçok Çin markası kopyalama dönemini arkasında bırakıp yenilikler yapmaya, ürün geliştirmeye başlamış durumda. Aslında bir süredir bu durum devam ediyor. Neyse Çin ekonomisi konusunda ahkam kesmek yerine size hemen bir markadan bahsedeyim.

Bugünlerde küçülen ve incelen dizüstü bilgisayarlar başımıza yeni dertler açmaya başladı. Az sayıda USB bağlantı noktası. Özellikle Apple bir halt ettiğinde bunu taklit etmeyi kendisine görev edinen üreticiler sayesinde bu durum gitgide bir dert haline geliyor. Bunun haricinde bilgisayar kasalarını ulaşılması güç yerlere koyduğunuz zaman bir USB belleği bile takmak zulüm haline gelebiliyor.

Böyle durumlarda USB HUB yani çoklayıcı kullanmak en kolay çözüm.

Ancak başınıza dert açmamak için bunların kaliteli olanlarını kullanmak gerekli. Hiç beklemediğiniz bir anda sorun yaşayabilirsiniz. Çinli Orico firması bu tarz ürünler konusunda uzmanlaşmış bir firma. Adamların ürünleri hem çok kaliteli, hemde müşteri ile ilgili alakalı bir firma. Fiyatları da ürünlerin kalitesine göre gayet makul. Bakınız AliExpress'teki Orico Resmi Mağazası....

Eğer bu tarz bir ürüne ihtiyacınız varsa şiddetle tavsiye ederim... Ayrıca USB kabloları, harici disk kutuları da gayet kaliteli....

Bilgisayar Ses Kartları


Geçtiğimiz ay içerisinde yeni nesil ses kartları nasıldır acaba sorusundan hareketle bazı ses kartlarını deneme fırsatım oldu. Bunlardan en iddialı olanlardan bir tanesi olan Asus Essence STX II ile alakalı bir inceleme de yayınladım. Ancak iş bununla kalmadı tabii ki.  Farklı marka ve modellere de göz atma fırsatım oldu. Geçmişe göre bugünlerde ses kartı piyasasında daha az oyuncu var. En büyük ve bilindikleri Asus ve Creative. Bilgisayar oyuncuları için bu kartların saymakla bitmez ilginç özellikleri var ancak iş müzik dinlemeye geldiğinde işler bana sorarsanız karışmaya başlıyor. 


Bu kartlarda ne dikkatimi çeken şey harika üretim kaliteleri ve müzik konusunda iddialı olduklarını söyleyen sayfalar. Ancak işin içerisine girdikçe benzer fiyatlara satın alınabilecek harici DAC'ların daha iyi veya en azından daha müzikal performans verdiklerini gördüm. Tabii ki benim yaptığım denemeler bir genellemeye gidecek kadar kesin değil. Ancak benim tespitime göre oyun oynamayı seven bir adamsanız olayı fazla abartmadan bir kart satın almanız. İşin müzik tarafı sizin için çok önemli ise o zaman hifi tarafında ekonomik fiyat etiketli ürünlere yönelmeniz. 

Bakalım belki 2018 senesinde iddialarını gerçeğe dönüştürebilecek bir kart ile denk gelebilecek miyiz...

Asansörsüzlük


15 gün kadar önce oturduğum apartmanda asansörün değişimi işlemi başladı. Normalde 15 gün sürecek denilen çalışma bir Türkiye klasiği olarak uzadı haliyle. Allah'tan çok yüksek katlarda oturmuyorum ama çocukla merdiven inmek özellikle de bebek arabası taşımak ne büyük eziyetmiş arkadaş. Tabii bunda bizim seçtiğimiz tank gibi arabanın da olumsuz etkisi olmuyor değil. Birkaç arkadaşım anlatırdı asansörsüz apartmanda oturmanın zorluklarını. Arkadaş meğerse yaşanmadan anlaşılmıyormuş.

Çok zor asansörsüzlük...

On Yaş


Valla daha dün gibi! Blog'umu 2008 yılında kurmuş ve kendi çapımda yazılar yazmaya başlamıştım. İlk dönemlerde hifi cihazları hakkında atıp tutarken, ilerleyen aylarda o konuları Stereo Mecmuası'na aktarıp, bloğumda kendi sevdiğim konulara yer vermeye başlamıştım.

Öyle böyle derken 10 yıl evet tam 10 yıl su gibi akıp geçivermiş. Araya ödüller, televizyon yayınları, radyo programları gibi unutmayacak anılar girmesinin yanında, harika yazı dizileri, güzel albüm eleştirileri gibi ciddi içerikler ve pek tabii birbirinden saçma ama eğlenceli bulduğum "şey"ler ile onca sene geçip gidivermiş...

Eh daha nice 10 yıllara diyelim...

Fanzin: Analog Kültür


Pikaplar, plaklar ve müziğe dair keyifli bir şeyler okumak isterseniz, geçtiğimiz aylarda yayınlanan Analog Kültür fanzin'ine bir göz atın derim. Türkiye'de unutulan şarkıların ve plakların peşine düşüp önemli işler yapan Cüneyt Yalçın Naçar'ın yanında, Esma Aydın Naçar ve Zeynep Yıldırım'dan keyifli bir sohbeti okuyabilirsiniz. Bende karınca kararınca birkaç satır ile fanzin'e destek olmaya çalıştım.

Fanzin'in PDF formatındaki elektronik edisyonunu harika bir oluşum olan Fanzin Apartmanı sitesinden indirebilirsiniz. Analog Kültür''ün sayfasına ulaşmak için ise buraya tıklayıverin, indirme linki ise sayfanın en altında :)

Altered Carbon



Netflix, yeni bilimkurgu dizisi Altered Carbon için sağlam reklam yapmıştı. Şimdiye kadar çektiğimiz en pahalı dizi diye ön plana çıkartılan dizi bir çok eleştirmen tarafından Blade Runner ve Neuromancer gibi eserlerin izinden giden siberpunk teması ile dikkat çekici olarak tanımlanmıştı. Bende oturup bir seyredeyim dedim. Siberpunk evren hoşuma gitti hatta bolca Blade Runner'vari görseller ile ilk dönemlerde bayağı hoşuma bile gitti. Ancak son dönemlerde dizilerde bir furya haline gelen gerekli gereksiz her yerde çıplaklık beni bu dizide biraz rahatsız etti doğrusu. Konu çok ilginç ancak bir çok şeyin ayrıntısına giremedim ve yüzeysel geçildiğini düşündüm. Ha gün sonunda keyifle seyrettim, yalan yok...

Ancak hazır kitabı Türkçe'ye çevrilmişken bir de onun tadına bakayım dedim. Richard K. Morgan tarafından yazılan roman İthaki Yayınları tarafından Türkçeleştirilmiş ve 20TL civarına satılıyor. Açık konuşmak gerekirse kitaba yeni başlamış olmama rağmen, bana sorarsanız atmosfer kesinlikle diziden daha başarılı. Oldukça kalın bir kitap ama su gibi akıp gidiyor. Bir göz atmanızı tavsiye ederim, özellikle de dizinin biraz yüzeysel kaldığını düşünüyorsanız...

Son Dönemin Yayın Akışı Hakkında


Benim blog'um biliyorsunuz normal koşullarda oldukça eğlenceli bir içeriğe sahiptir. Son dönemlerde bu eğlenceli içeriğe yer vermeme sebebim ülke olarak son dönemlerde zorlu bir dönem geçiriyor olmamız. Hemen hergün yüreğimizi dağlayan havadisler alırken, en azından bir süre için, eğlenceli içeriği bir kenara bırakarak, son dönemlerde denk geldiğim güzel teknolojik ürünler gibi biraz daha ciddi konulara yer vermeye çalışacağım. Ortam normale döndükçe, bloğu da eski haline tabii ki getiririz...

Xiaomi Mi Band 2


Çok daha doğrusu "çoooook"  uzun senelerden beri saat kullanmadım. Açıkçası günümüzde cep telefonları varken saat taşımaya gerek duymuyorum. Cep telefonları yokken de köstek ile hayatıma devam ediyordum. Old school adamım yani. Saatin fonksiyonel özellikleri haricinde tabii ki işin görsel, kültür, koleksiyon vesaire boyutları da var tabii ki. Kişisel olarak birkaç kez hoşuma giden tasarımlara sahip saat satın aldım ama pek kullanmadım. Özelikle mekanik saatleri ve Tourbillon mekanizmalarını sevmemek mümkün değil. Zaten aldığım birkaç saatte olayın mekanik yönü cazip gelmişti. Bu ayrı bir kültür ve hobi olayı. Mesela eşim çok sever saat ve saati olmadan yaşayamaz. Ben ise saat ile yaşayamam :)

Akıllı saatların ortaya çıkması bende de bir merak uyandırdı. Ancak çevremde bu saatleri satın alıp şarj olayından şişen çok insan vardı. Her gün en fazla iki günde bir şarj etme gerekliliği en azından bugünün teknolojisi ile çekilecek şey değil. Mesela Apple'ın saatini eşime alalım diye düşündüm bir ara. Kendisi, Apple eko-sisteminde olduğu için her özelliğinden faydalanabiliyor ama şarj olayını duyunca vazgeçti.

Sanırım Xiaomi markasının Mi Band 2 ürünü çıkar çıkmaz  kazaran satın aldım. Bunlar akıllı saat değil de akıllı bileklik olarak geçiyor. Ayrı bir klasman yani....


Ürünün boyutu oldukça küçük. Yukarıda fotoğrafı var, 1TL ile kıyaslayabilirsiniz. Hem hafif hemde küçük olunca benim gibi sıkıntılı adamlar için ürünün cazibesi artıyor. Cihazın maşallah bayağı bir özelliği var. Saat göstermek bunlardan sadece bir tanesi. Bunun haricinde adım sayar, uyku kalitesi ve verimliliği izleme, nabız ölçme, bildirimlerde uyarma gibi bir çok ek fonksiyona sahip. Tüm bu özellikler minik bir ekranda size gösteriliyor. Bu ekran saatlerde olduğu gibi devamlı açık değil. Mesela tuşa basarak veya bileğinizi hareket ettirerek ekranı uyandırmak mümkün.


Xiaomi Mi Band 2'nin en önemli olayı bana sorarsanız şarj olayı. Bu denli minik bir cihaz benim kullanımım ile 20 gün civarında şarj süresi sunuyor ki, bu bana sorarsanız absürd bir süre. Pil küçük olunca şarj etmek de sorun değil, 2 saat civarında şarj edilebiliyor. Şarj etmek kutu içeriğinde bir kablo çıkıyor, bunu herhangi bir telefon adaptörüne bağlayıp akıllı bilekliği şarj ediyorsunuz. 


Bu akıllı saat ve bilekliklerin hayatımıza getirdiği bir diğer yenilik ise kişiselleştirebilme. Xiaomi Mi Band 2 ve neredeyse piyasadaki tüm modelleri binbir çeşit aksesuar ile kendi zevkinize uygun hale getirebilirsiniz. Mi Band için bunun en kolay yolu kayış değişikliği. Metal, plastik, silikon, binbir çeşit renkte bin bir çeşit  desene sahip kayışlar gerçekten makul mantıklı fiyatlara satılıyor.  Her türlü üründe olduğu gibi bunların farklı kalitelerde olanları var. Satın alma yaparken hipoalerjenik bir ürün aldığınıza dikkat edin. Bazı insanlarda farklı malzemelere alerji olabiliyormuş aman dikkat.


Saat oldukça sade bir yazılım ile birlikte kullanılıyor. Android ve Apple cihazlar için mevcut. Burada tüm fonksiyonları ayarlayabiliyorsunuz. Ayrıca saat üzerindeki tüm veriler buraya aktarılarak geriye doğru kıyaslama ve istatistikler çıkartılabiliyor. Ayrıca hedefler konulabiliyor. Amacım her gün 5.000 adım atmak gibi. Bu hedefe ulaşınca saat size bildiriyor. Motivasyon için güzel bir özellik olabilir.


Gelelim işin parasal yönüne. Xiaomi Mi Band 2 ülkemizde 100TL civarlarında satılıyor. Bazen kampanyalar ile cazip fırsatlar çıkabiliyor olsa da, son dönemlerde döviz kurlarındaki artışlarla fiyat arttı biraz. Ben satın aldığımda 40TL filan ödemiştim galiba. Ürünü Çin'den alırım derseniz 25 Dolar civarında bir tutar ödemeniz lazım. Ama bunun karşılığında bir süre beklemeniz lazım. 

Bence bu fiyata harika bir ürün ve uzun zamandır kullanmama rağmen herhangi bir sorun yaşamadım. Bir tarafından akıllı saat olayına yetişeyim derseniz, en iyi seçeneklerden bir tanesi olabilir.