Emirhan Tuğa & Yuka Tada - Ayışığı (Moonlight)


Biri Türk birisi Japon, iki müzisyenin 2010 Türkiye'de Japonya Yılı dolayısıyla yaptıkları bir albüm. Proje Emirhan Tuğa ile Yuka Tada'nın ortak çalışması. Emirhan Tuğa Hacettepe Devlet Konservatuvarı klarnet sınıfında okumuş. Daha sonra lisans yapmak için Hollanda Amsterdam Konservatuvarında çalışmalarına devam etmiş. Özellikle Bartok, Milhaud, Piazzolla gibi bestecilerden etkilenerek folklörik temalı eserler yazmış. Özellikle Türk-Balkan enstrümantal müziği uyarlamalarını klarnet ve piyano için düzenlemiş. Unutulmaya yüz tutan kanto ve tango müziği uyarlamaları yaptığı bir albümü de var; Variete Oriental. Bu albüm Kalan Müzik tarafından yayınlanmış. 1998 yılında Emirhan Tuğa ve eşi Meral Ari-Tuğa tarafından kurulan Tombaz topluluğunun albümü elimde mevcut değil en azından şimdilik. Müzik tarzı olarak Seçil Hanım'ın ilgi alanına giriyor. Sanırım yakın bir zamanda bu albümü de koleksiyonumuza ekleriz.

Ayışığı projesindeki diğer isim ise yukarıda yazdığım gibi Yuka Tada. İsterseniz Japon müzisyeni de kısaca tanıyalım. Küçük yaşta beste yapmayan başlayan Tada'nın 16 yaşında kendi bestesi olan piyano konçertosunu orkestra ile çalması sanırım dikkat çekici bir başarı. Müzik eğitimine Japonya'da başlayan müzisyen daha sonra çalışmalarına Hollanda'da devam etmiş. Emirhan Tuğa ile yolları, eğitimlerine devam ettikleri Hollanda'da  kesişmiş ve konserler vermişler.

2010 yılının özelliği dolayısıyla ortak bir çalışmaya imza atmışlar; Ayışığı (Moonlight) albümü. Albüm Beethoven, Schumann, Piazolla, Baker, Usmanbaş ve Poulenc bestelerinin yanında, Tuğa ve Tada'nın birer çalışmasına da ev sahipliği yapıyor.

Beethoven'in Ayışığı Sonatı'nın (OP. 27 No: 2) girişi (Adagio sostenuto)  Japon müzisyen tarafından uyarlanmış. Herkesin bildiği bu güzel melodi alıştığımızdan daha hızlı icra edilmiş.  Hemen ardından Schumann'ın "Fantezi Şarkıları"na  (Fantasiestücke OP. 73) yer verilmiş. İlk olarak klarnet için bestelenen bu eser, bestecinin kendisi tarafından keman ve viyolonsel için uyarlanmış. Tuğa- Tada ikilisi 3 bölümden oluşan eseri piyano ve klarnet ile icra etmişler. CD'nin beşinci izi Arjantin'li besteci Piazzolla'dan "Milonga del Angel" Eser, Emirhan Toğa tarafından yapılan uyarlanmış. David N. Baker'ın  "Blues for Clarinet and Piano"su albümün altıncı şarkısı.

Albümde her iki müzisyenden birer esere de yer verilmiş. Yuka Tada'nın 2008 yılında bestelediği Miyama Suiti'i ve Emirhan Tuğa'nın Hi-Caz mandra'sı. Miyama Suit'inin hikayesi ilginç; CD kitapçığından alayım. Yada ve Tuğa, birlikte, Hirolima kenti yakınlarındaki Miyajima adasınnda Misen Dağı'na tırmanırlar. Tada, adayı çevreleyen Seto Denizini ve dünya kültür mirası listesindeki "Itsukuşima" tapınağını seyrederken bu görkemli manzaradan etkilenir. Eserin son bölümü ise konusunu eski bir söylenceden alır. Şöyle ki, eskiden Miyajima adasının tanrılarına haber götüren beyaz bir at varmış. Beyaz at öldüğünde yerini kahverengi bir at alır ve zamanla tüyleri beyaza dönermiş.  Suit, toplam 3 bölümden oluşuyor. Seto, Tapınak Ziyareti, ve At Efsanesi. Emirhan Tuğa'nın Hi-Caz Mandrası ise çok bilindik bir eserin uyarlaması.

İlhan Usmanbaş'tan "Klarnet ve Piyano için Üç Sonatin" bestecinin bazı Hindemith temaları üzerine kurguladığı bir çalışma. Tuğa ve Tada ikilisi besteciyi Ayvalık'ta ziyaret ettiklerinde aldıkları tavsiyelere ışığında eseri seslendirmişler. Tada'nın  Miyama Suit'i ve Emirhan Tuğa'nın Hi-Caz Mandrası'sı ile birlikte bu eser, albümde dünya premier'i yapılan 3 eserden birisi. Albümdeki seslendirilen son eser,  Fransız besteci Francis Poulenc'in Klarnet ve Piyano için sonat'ı (OP.184)  Benim son zamanlarda kafayı fena halde taktığım besteci bu eserini Arthur Honegger'e adamış.

Albüm, çok iyi seçilen eserler sayesinde klasik müzik dinleyicisi olmayan müzik meraklılarının dahi sıkılmadan dinleyebilecekleri bir albüm. AK Müzik tarafından meraklılara sunulan albümün kaydı son derece başarılı. Ülkemizde sessiz sedasız geçip giden 2010 Japon-Türk yılından benim için geriye kalacak çok az şeyden bir tanesi, bu hoş albüm.

Gece'nin Bir Vakti Wikileaks Başından Kalkamamak



Internet'in ilerleyen yıllarda önemli konularda nasıl bir rol alacağının provası muhtemelen hepimizin gözleri önünde bir kaç saattir canlı canlı yaşanabiliyor. Bloğumda prensip olarak politik bir konu hakkında yazı yazmıyorum ama bu gece olanlar hakkında bir kaç kelam etmeliyim. Sonuçta bence tarihte önemli dönüm noktalarından bir tanesi yaşanıyor. Wikileaks sitesi bugün daha doğrusu bu akşam itibarı ile Cablegate olarak adlandırdığı belgeleri açıklamaya başladı. Bir çok belge yenilir yutulur tarzda değil. Wikileaks çeşitli zaman dilimlerinde yavaşlasa da, genel olarak belgelere ulaşmakta sorun yaşanmıyor. Twitter'den verilen bilgilere göre siteye sanal saldırılar düzenleniyormuş. Ancak farklı dillerdeki web siteleri üzerinden yayın devam ediyor. Ben Fransız "Le Monde" gazetesinin web sitesi de takip ediyorum. Ayrıca El Pais, Speigel, Guardian ve NYT gibi önemli sitelerden de gelişmeler takip edilebilir.

Yarın nasıl bir gün olacak bilmiyorum ama sabah saat 07.00'de uyanmam gerektiği için benim için baş ağrısı ile geçecek bir gün olacak galiba!

Zeki Müren - Gözlerin Doğuyor Gecelerime Plak Kısaca


Geçtiğimiz günlerde bir müzik markette gezinirken Zeki Müren'in Gözlerin Doğuyor Gecelerime plağı denk gelince hemen satın aldık. Biliyorsunuz Seçil hanım, Türk Sanat Müziğine son derece meraklı. Albümle alakalı bir eleştiri yazısı yazacak kadar müziğe hakim değilim. Zaten o yüzden Klasik Türk Müziği incelemelerimizi ben kaleme almıyorum. Ben kısaca plaktan bahsedeyim sizlere.<

Yavuz Plak tarafından piyasaya sunulan plak Esen Plak tarafından dağıtılıyor. İçeriğine buradan bir göz atabilirsiniz. Albümün kapağı ne yazık ki gatefold (açılır) değil. Aslında bu kadar emeğe gatefold kapak yakışırdı doğrusu. Kapak üzerinde bazı bölümler kabartmalı olarak tasarlanmış ve çok çok güzel gözüküyor. Kapakta keşke biraz yazı olsaymış dedirten bir sadelik var. Ülkemizde plak basan tüm firmalar bu konuya dikkat etmeli bence.

Şarkılarla alakalı olarak bir yorum yazmayacağım. Bir sonraki Stereo Mecmuası'nda mutlaka plağı mercek altına alırız ancak kayıt benim çok hoşuma gitti. Belli ki şarkılar belli bir işlemden geçirilmiş ki, kayıt son derece keyifli. Çeşitli müzik marketlerde fiyat 39 ile 45TL arasında değişiyor.

Albüm kapağında 1.000 adet basıldığına dair bir not var. Zeki Müren fanatiklerinin kalabalıklığı göz önüne alınırsa satın almak için acele etmekte fayda olabilir. Bir tanesini ben aldım geriye kaldı 999 adet...

Private Shopping ve Hifi? Acaba Olur mu?


Private Shopping veya kişiselleştirilmiş alışveriş yepyeni bir kavram. Internet'in popüler olması ile hayatımıza giren bu kavram, eminim ki bir çok okuyucumuza yabancı değil. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım "Limango" adındaki alışveriş sitesinde seni ilgilendirebilecek ürünler var diyerek bir mesaj attı. Amerikalı Klipsch firmasının ürünlerinden daha geniş kitleleri ilgilendirebilecek iPod dock'ları Limango sayfalarında boy gösterdi. Aslında ses sistemleri dünyası genel olarak "önce dinle sonra satın al" prensibi üzerine kurulu olsa da, çevremde gördüğüm kadarı ile bazı ürün gruplarında internetten satın alma son derece yaygın.

Klipsch örneği belki bir ilk ancak konseptin genel olarak mantıklı olduğunu düşünüyorum. Sanırım yakın gelecekte çeşitli Private Shopping sitelerinde popüler hifi ürünlerini daha sık görebileceğiz.

Putumayo Müzik ve South Africa Compilation CD


Son zamanlarda müzik mağazalarında dünya (world) müziği reyonlarında son derece ilgi çekici, rengarenk kapakları olan digipack CD'ler dikkatinizi çekti mi? Eğer denk gelmediyseniz okumaya devam edin!

Bu CD'ler kuvvetle Putumayo plak firmasının albümleridir. Plak şirketinin adı ilgimi çektiğinden ilk önce onu araştırmaya karar verdim. Putumayo, Güney Amerika'da Kolombiya sınırları içerisinden başlayarak, Ekvator ve Peru sınırları boyunca devam eden son olarak Brezilya sınırları içerisinde Amazon ile birleşen bir ırmak. Etimolojik olarak kelime bir yerli dili olan Quechua kökenli. Mayu'nun (veya Mayo) anlamı nehir, Putu ise bir çok anlama geliyor, bölgeye özgü bir içecek ve aynı zamanda doğmak veya ayrılmak anlamına geliyor. Netice itibarı ile Putumayo'nun anlamı nehrin doğuşu geliyor. Etimolojik sözlükten bahsedince bir kaç hafta önce bir bültende TDK'nın Türkçe Etimoloji sözlüğü konusunda oldukça fazla yol aldığından bahsedildiğini hatırlıyorum. Zamanını bilmemekle beraber kendi dilimizde ayrıntılı ve doğru bilgilerle donatılmış bir etimoloji sözlüğüne sahip olacağız sanırım. Etimoloji sözlüğü çok kısaca sözcüklerin kökenlerini inceleyen özel bir sözlük tipi. Konumuza geri dönelim.

Putumayo tam anlamı ile dünya müziğine odaklanmış bir firma. Aslında firma 1975'te kurulmuş ancak müzik şirketinin kurulması 1993 yılında gerçekleşmiş. Firmanın bir diğer ilgi çekici yönü albümler haricinde yazının başında görebileceğiniz gibi kartpostallar gibi alternatif ürünlerinin de bulunması. Bu ürünlerin tamamı dönüştürülebilir kaynaklar kullanılarak hazırlanmış.

Gerek CD'lerin gerekse de diğer ilginç ürünlerin çizimleri süper eğlenceli. Bu çizimler Nicola Heindl tarafından yapılıyor. 1955 yılında doğan İngiliz çizerin yolu plak firması ile bir şekilde kesişmiş. Dünyanın dört bir yanını gezen Heindl, Hindistan, Sri Lanka, Kamerun, (bu ülke benimde çok ilgimi çekiyor, çünkü babam 25 sene orada kalmış) Fas, Tanzanya, Panama ve daha bir sürü ülkeye geziler düzenlemiş. Gezdiği ülkelerin geleneklerini, folklörik stillerini, sıcak renkler ve dostça çizgilerle birleştiren Heindl'ın Putumayo firmasının marka imajına büyük bir katkısı olduğu muhakkak. Zaten reyonda CD kapaklarına denk geldiğinizde hemen elinizi atıp incelemeye başlıyorsunuz.

Ben Putumayo CD'lerinden bir kaç tane edindim. CD'lere geçmeden önce kataloğun geneline bir bakalım isterseniz. Kataloğun en önemli özelliği bölgelere ayrılmış olması. Bu bölgeler ve alt müzik türlerine göre çok zevkli compilation'lar hazırlanmış. (1) Bu tarz CD'lerde en önemli olay birbiri ile uyumlu şarkıların seçilmesidir. Putumayo'da el attığım albümlerde bu konuya çok dikkat edildiğini gördüm. Hatta sizlerin de, French Café, Italian Cafe, Jazz Around the World, Women of Jazz ve Women of the World: Acoustic CD'lerine bir göz atmanızı tavsiye ederim. Gerçekten bir Pazar sabahı veya eve yorgun gelinen bir günde sıkılmadan dinleyeceğiniz albümler.

Compilation CD'lerin farklı bir pazarı vardır. Öncelikle farklı müzik türlerine el atmadan önce bir alan araştırması gibidir. Eskiden internet yok iken, bu tarz CD'ler sayesinde çok müzisyen ile tanışmışımdır. İsimleri tespit ettikten sonra nokta atışı odaklanma taktiği genelde iyi sonuçlar çıkartır. Bu CD'ler ayrıca aynı albümü dinlemekten sıkılan insanlar içinde iyi birer seçenektir. Geçmişteki mağazacılık deneyimlerimden bu tarz CD'lerin önemli bir müşteri topluluğu olduğunu hatırlıyorum. Ancak genelde bu tarz CD'ler ucuz fiyat kategorisinde promosyon havuzlarında satılır ve tek sayfalık hiçbir şey bulamayacağınız kitapçıklara sahiptir.

Putumayo'nun bence önemli farklılıklarından birisi işte bu alanda. Satın aldığınız CD'nin çok özenli bir kitapçığı bulunuyor. İlk bölümde aldığınız CD'nin temasına uygun şekilde müzik anlayışları gelenekleri ve kısaca tarihçelerine göz atılıyor. İlerleyen sayfalarda CD'de yer verilen her şarkı ve yorumcusu ile alakalı bilgiler bulunuyor. CD'deki şarkı hangi albümden alınmış ve müzisyenin biyografisi ile alakalı bilgiler doyurucu. Bu arada CD'den CD'ye iç tasarımlarda değişiyor. Gösterilen özen harika.


Ben ilk olarak South Africa CD'sini edindim. Geleneksel Mbaqanga (2) ve Afropop ezgilerinden oluşan bir CD ile karşılaştım. Irk ayrımının ortadan kalkması ile kültürel zenginliğini ihraç etmeye başlayan ülkenin müziği de oldukça değişik. Güney Afrika deyince aman merak etmeyin vuvuzella filan yok. Bu tarz CD'lerin bahsettiğim gibi avantajı tanımadığınız müzisyenlerle tanışmanız. Örneğin ben Soweto Gospel Choir diye bir topluluğu bu albüm sayesinde tanıdım. Topluluğun Grammy'si bile var. Zulu kökenli müziiğin sözleri misyonerler sonrası Afrikasından. Anlayacağınız köken pagan ama sözler değil. Farklı bir karışım :) Karışım deyince bu Güney Afrika CD'sinin kapakçığında bir de yerel yemek tarifi eklemişler. Bu CD'nin gelirinin %1'i de AIDS ile mücadele ve insan hakları örgütlerine gidiyor. Ancak bir diğer CD'de farklı sürprizler çıkıyor. Ancak her CD'de güzel ve içeriği doyurucu bir kitapçık mutlaka var. Ayrıca albümlerin kayıt kaliteleri de gayet başarılı.<

Putumayo plak şirketinin albümleri Equinox Müzik tarafından ülkemize ithal edilmiş ve bir çok müzik mağazasında denk gelebilmeniz mümkün.Compilation CD sevenler, world müzik severler (3) easy-listening bir şeyler arayanların göz atmasında fayda olacaktır.

(1) compilation'ın dilimizdeki karşılığı derleme olmalı herhalde:)
(2) Güney Afrika'ya özgü Zulu müziğinden etkilenmiş  bir müzik tarzı
(3) Le Chant Du Monde gibi plak şirketlerinin yayınladığı world müziklere meraklı hardcore müzikseverlere pek hitap etmeyebilir katalog. Uyarayım!

Evlendik Mutluyuz


Biliyorsunuz 3 haftadır banttan yayın yapıyorum. Hatta bu süre boyunca Mecmua'da banttan yayınlandı. Sanırım kısa bir süre sonra tamamen normale döneriz. Banttan yayının sebebi evlilik idi. Eh artık bir kaç fotoğraf eklemek lazım sanırım.


Normal koşullarda nikahlarda gelin-damat pek eğlenmez derler ama nedense biz çok eğlendik. Zaten evliliğe giden prosedür süreci de keyifli geçti doğrusu. Bu duruma ailelerimizin de bizim gibi  -ama bizim kadar değil tabii :) - rahat insanlar olmalarının etkisi büyük galiba. Bu arada bu mutlu günümüzde yanımızda olan tüm dostlarımıza çok teşekkür ederiz. Ayrıca telefon, mesaj ve farklı yollarla iyi dileklerini sunan arkadaşlarımıza, çiçek gönderen (özellikle TEV çelenklerini görmek çok güzeldi) dostlarımıza çok teşekkür ederiz.Kısacası herkese çoooook teşekkürler :) Tabii fotoğrafları çeken Serdar Abiye selamlar.

Haydi bir kaç eğlenceli fotoğraf;


Eski bir gelenek varmış, gelinin ayakkabısının altına evlilik yaşı gelen kızların isimleri yazılırmış. Evliliğe giden süreçte işimize gelen gelenekleri pas geçmediğimizden, bu yazı geleneğini de unutmadık. Okan, tek tek bütün bekar arkadaşlarının listesini yazarken görülüyor. Bu arada tanımayanlar için Okan benim kardeşim!


Sanırım böylesini hiç görmemişsinizdir. Prosedürler bitince kumrucumuz (kumru; bilmeyenler için bir nevi sandviç) Şaban'ın yakınlarda olduğu bilgisi gelince, işi gücü bırakıp, koştuk hemen. Sokak ortasında gelin ve damadın böyle işleri yapması pek normal değil galiba. Sokaktan yaya ve araba ile geçenlerin önce şaşırıp sonra gülümseyip el sallamasından bu durumu anlamak mümkün. Soldan sağa, Tolga İzgür, Hamdi Ünlü, gelin ve damat, kumrucumuz Şaban, Öner Yumukoğlu ve Bruno Manusso. Bu arada Aydın abi erken kaçtığından kumru ekibi tamamlanamamış durumda.

Neyse hikayeler bitmez. Yazıyı "şimdilik" geleneksel şekilde bitireyim; biz erdik muradımıza bekarlar çıksın kerevetine*

*Pek başarılı bir uyarlama olmadı çaktırmayın artık.!

Müzik Seti Çantalar


Eşinize (kızınıza, kız arkadaşınıza, nişanlınıza vs ) bir hediye almak istiyorsunuz ama bir şeyler bulamadınız. Kendinizi hiç üzmeyin. hiç bir kadın çantaya hayır diyemez. Son dönemlerde bin bir farklı çeşidi olan müzik seti şeklinde çantalar piyasaya çıktı. Renklisi, yukarıdaki resimde görebileceğiniz gibi siyah-beyazı, çift kaset çalarlısı, ekolayzırlısı derken liste uzadıkça uzuyor. Bir de fiyatları pek makul. Bence son derece keyifli bir hediye olabilir. Bende çift kaset çalarlı büyükçe bir boombox çanta hediye ettim eşime*

* tarih kayıtlarına geçsin, ilk kez yazdım!

Jacques Brel - Les Toros 7"



Chanson dinlemekten hoşlananlar için ve özellikle de Fransızca bilenler için sanırım Jacques Brel'in yeri biraz farklıdır. 1954'de ilk albümünden sonra La Valse À Mille Temps, Les Bourgeois, Les Flamandes ve Ne Me Quitte Pas gibi daha sonraki yıllarda efsanevi statüsüne yükselen şarkılarını neredeyse 5-6 senelik bir süreçte yayınlayan Brel, 1962 yılında yayınladığı Les Bourgeois albümünden sonra 4 senelik bir ara verdi. Bu süreçte bazı ilgi çekici 45'likler yayınladı. Les Toros onlardan bir tanesi. Oldukça az yayın yaptığı 1963 yılında yayınlanan iki 45'likten bir tanesi. Plağın ilk yüzünde Les Toros ve Les Vieux, B yüzünde ise La Fanette ve Les Fenêtres şarkılarına yer verilmiş.

Bu 45'lik için hiç yapmadığım bir şeyi yapmak istiyorum. 45'liğin içerdiği tüm şarkıların videolarını aşağıda bulabilirsiniz. Pek bilindik şarkılar olduğunu zannetmiyorum ancak bence üzerinde mesai harcanması gereken şarkılar. İyi seyirler.







Portland Plak Rafı


IKEA'nın Expedit rafları plak meraklıları için harika depolama çözümleri. Zaten bloğumuzda bol bol Expedit'lere yer veriyoruz. Peki bu rafların çok daha kaliteli olanlarına ne dersiniz. Amerikalı Dual Structure &Style Inc.firması tarafından üretilen Portland rafı bir alternatif olabilir. 699 Dolar fiyat etiketine sahip olan ürünün 600 plak kapasitesi var. Çok farklı gerçek ahşap kaplama seçenekleri bulunan raflar pahalı ama harika gözüküyorlar. Firmanın ürünlerini son derece beğeniyorum. İlerleyen zamanlarda farklı ürünlerine de yer vermeye çalışacağım.

Led Zeppelin Mothership Kutu Setinin Üretim Videosu


Led Zeppelin'in Mothership kutu seti, müzik meraklıları için gerçek bir sürpriz olmuştu. Bu harika kutu setinde 4 adet 180gr'lık plak üzerinde en sevilen Led Zeppelin şarkıları, gayet başarılı bir baskı ile meraklılara son derece uygun bir fiyatla sunulmuştu. Zaten albüm çıkar çıkmaz Stereo Mecmuası'nda mercek altına almıştık. Aşağıdaki video Mothership kutu setinin hazırlanışını konu alan kısa bir belgesel. Umarım Youtube videolarını görüntüleyebiliyorsunuzdur. İyi seyirler...

Dünyanın En Büyük Bağımsız Müzik Mağazası





Yukarıdaki fotoğraflar, bir fuar yada etkinlik değil; bir müzik mağazası! Amerika Hollywood'daki Amoeba Music Store'dan görüntüler. Bir çok meraklıya göre dünyanın en büyük bağımsız müzik mağazası olan Amoeba'nın 3 farklı kentte mağazaları var ancak Hollywood'daki muazzam. Mağazada meraklılara sunulan albümlerin sayısı hakkında çeşitli şehir efsaneleri var ancak tam rakamı kimse bilemiyor. İlk fotoğraf, mağazadan bir haftasonu manzarası; mahşer yeri gibi. Umarım ülkemizdeki müzik mağazaları da, bir gün böylesine ilgi görür.

B.C.Rich Bich's Back


B.C.Rich gitarlarını sevdiğimi biliyorsunuz. Warlock modeli ise en sevdiğim kasalarından bir tanesi. Firma bundan seneler önce 25. yılını kutlamak için özel bir seri gitar üretmişti. Bu seriden bir tanesi aklımda öylesine yer etti ki. Modelin ismi Bich, uzun zamandır firmanın ürettiği gitar kasalarından bir tanesi. 25. yıl versiyonu ise "Bich's Back" aıyla üretilmişti. Resimde görebileceğiniz gibi sebebi açık. Dedikodulara göre tasarımcılar zaten bu modeli uzun seneler önce 25. yıl özel versiyonuna konu olduğu şekliyle üretmişler. 25 yıl sonra ise esin kaynaklarını gitar severler ile paylaşmak istemişler.İyi yapmışlar...

Gitar tahmin edebileceğiniz gibi sınırlı sayıda üretildiğinden günümüzde karaborsada.

Çekmeceli ve Şık Bir Plak Dolabı Çözümü


Güzel bir plak saklama çözümü Amerikalı Atocha tasarım tarafından gerçeğe dönüştürülmüş. Yukarıdaki tasarım istenildiği gibi özelleştirilebiliyor. 45 devirlik plaklar veya CD'ler için farklı bölümler ile sipariş etmek mümkün(müş) Tabii ki, farklı ahşap kaplamalarda sunuluyor. Üst bölüme ise hifi cihazlarınızı koyabilirsiniz. Ünitenin boyu uzun olduğundan pikaba ulaşmak için eğilmek gerekmeyecek gibi görünüyor. Ürünün fiyatına ulaşamadım ama pek ucuz olacağını zannetmiyorum. Aşağıda çekmecelerden bir tanesi açık iken çekilmiş bir fotoğraf var. Plakları tozdan korumak için şık bir çözüm.

Grafik Ekolayzır T-shirt




Bu aralar yanarlı dönerli kıyafetler pek moda. Olayın dibini görmek isterseniz, yukarıdaki gibi bir t-shirt edinebilirsiniz. Animasyonda görüldüğü gibi ışıklı bir grafik ekolayzıra sahip bu tshirt'ler seslere duyarlı. Sese göre çubuklar hareket ediyor. Çeşitli internet alışveriş sitelerinde görebileceğiniz ürünün fiyatı 40TL civarlarında. Ben gerçeğini gördüm son derece keyifliydi. Yaza bende bir tane alacağım kendime...

Scratch: A Turntablism Documentary

Seneler önce NTV'de seyrettiğim belgeseli bir arkadaşım sağolsun Dailymotion'da bulmuştu ve Stereo Mecmuası forumlarına eklemiştim. Bloğuma da eklemek istedim. El altında bulunsun :) Belgesel, 1975 yılından itibaren ortaya çıkan Scratch kültürünü ele alıyor ve çok ünlü DJ'lerle yapılmış röportajları da içeriyor. Müziklerinde kullanmak için aradıkları plaklar peşinde kilometrelerce yol gidenler, plakları heba etmemek için lathe'lerde tekrar baskı yapanlar derken konu ilginçleşiyor. Belgesel İngilizce ve alt yazı yok. Bazı bölümlerde senkron kaçıyor ama seyretmenizi tavsiye ederim. Videolar toplam 5 bölümden oluşuyor

Güncelleme Dailymotion'da meydana gelen yasaklamalar sonucu belgesel uçmuş!

Mobilyalı Müzik Setleri Yeniden!



Eskiden evlerimizde müzik setlerinin durduğu konsollar bulunurdu. O dönemlerde bunlara mobilyalı müzik setleri deniyordu galiba. Ancak bu şık mobilyalar geçmişte kalmadı. Yeniden ortaya çıkmaya başladırlar. İngiliz tasarımcı Robin Cooksley son derece şık bir tasarım yapmış. Arzunuza göre özelleştirilebilen bu mobilyaların ortasında iki yanda hoparlörler için alanlar bulunuyor. Alt bölümlerde ise plaklarınızı, CD'lerinizi ve elektronik cihazlarınızı koyabileceğiniz alanlar unutulmamış. Odyofillere hitap etmeyecek bir konsept olsa da, belki evin boş bir köşesinde kendisine yer bulabilir.

Avantgarde Trio'lar ve Tintin Figürleri


Avantgarde firması horn hoparlörler üretiyor. Horn hoparlörlerin ses karakteristiğini sevenler ve sevmeyenler vardır eminim ki. Ancak firmanın "Trio" modeli tam anlamıyla görsel bir şölen bence. Aslında bütün ürünlerinde inanılmaz bir estetik güzellik var. İstanbul'da Audiogen firmasının demo odalarında Solo modelini bayağı inceleme fırsatı buldum. Gerçekten çok güzeller:) Yukarıdaki resimdeki hoparlörler ve müzik sistemi; Rainer Leroy isimli bir odyofile ait. Resimleri Avantgarde'ın web sitesindeki galeriden aldım. Sistem iyidir veya kötüdür bir bilemem ama çok sempatik göründüğü kesin. Cihazların durduğu rafın altındaki Tintin figürlerine özellikle dikkat..

Efendim Evlendik Mutluyuz...



Malumunuz dün itibarı ile evlendik. Haliyle tatile çıkıyoruz. Bugün bu yazıyı görünce, adama bak, balayında bile bloğuna yazı yazıyor diyerek hayrete düşebilirsiniz. Hatta önümüzdeki üç hafta boyunca blog'umda devamlı yeni yazılar olacak, şaşırmayın! Merak etmeyin, tatilde bilgisayarımı yanımda götürüp her gün bloğuma yazı yazacak kadar deli değilim..Blogger alt yapısı kullandığımı sanırım biliyorsunuzdur. Bu güzel yazılım ileri tarihlerde yazı yayınlama özelliğine de sahip. Yani önümüzdeki üç hafta boyunca okuyacağınız yazılar aslında çok öncesinden yazıldı. Ama siz yine de çaktırmayın...

Anlayacağınız bu bir nevi bant kaydıdır! Lütfen alıcılarınızın ayarı ile oynamayınız.