Love Letters In The Sand
Geçen gün plaklarımı karıştırırken Frank Chacksfield'in yukarıda kapağı görünen "Love Letters In The Sand" albümünü buldum. Tabii ki dinlemeden aman kenarda bulunsun dediğim plaklardan idi... Bu tarz kapaklar hep kolay dinlenir albümlerin habercisidir. Merak edenler için Frank Chacksfield, İngiltere'nin bağrından çıkıp easy listening music yani kolay dinlenir müzik konusunda 1950'ler ve 60'lar boyunca dünyaya nam salan bir abimiz. Kapak güzel müzik kötü maalesef...
Remix OS
Stereo Mecmuası Sayı 30 Yayında!
2016 senesinin özel sayısı Caz Tarihinin En İyi 25 Albümünü konu alıyor. Bu yazı dizisi web sitemizin müzik alt bölümünde farklı zamanlarda peyderpey yayınlandı. Tüm yazıların bitmesi ile genel tabloya baktığımda tüm yazıları uygun şekilde bir araya toparlarsak caz tarihi, müzisyenler ve albümler ile alakalı harika bir referans dergi oluşacağını fark ettim. Bunun üzerine her zaman olduğu gibi ortaokul öğrencisi dönem ödevi kıvamında basit bir dergi çalışması yaptık. Elektronik dergimizde caz tarihinin en iyi albümleri ile alakalı genel kabul görmüş bir listeyi baştan aşağı ele alarak her albüm ile alakalı ayrıntıları, sizlerden çok soru gelen bir konu olan hangi baskıları tercih etmeliyiz gibi noktaları ayrıntılı şekilde ele almaya çalıştık.
Bu elektronik dergimizde yayınlanan tüm yazılara Müzik sitemiz üzerinden bu sayfa vasıtası ile de ulaşabilirsiniz. Web sitemizdeki yazılarda albümleri dinleyebileceğiniz Spotify eklentileri de mevcut. Ancak tavsiyem bu sayımızı basıp, ilgili albümleri dinlerken bir şeyler yudumlarken keyifle okumanız.
Teksir ile çoğaltılan eski dergiler kıvamında, bedava müzik e-dergisi. Bayinizden ısrarla isteyiniz. İndirme linkleri için tıklayınız
Bilgisayar Masamı Elden Geçirmek!
Ağırlıklı olarak yazılarımı yazıp, işlerimle alakalı çalıştığım ve tabii ki ara sırada oyun oynadığım sistemde bir süredir dev gibi bir masaüstü bilgisayar vardı ve geçen hafta bilgisayardan kurtulmaya karar verdim. Eskisi gibi notebook'uma geri döndüm. Evin içinde istediğim zaman istediğim yere gitmek benim için önemliymiş. Masa başında yazı yaz, sonra sigara içmeye çıkarken buluta salla oradan notebook'la aç gibi eziyetler yaşıyordum. Yeter dedim sonunda....
Ağırlıklı olarak DIY çözümler kullanmak istedim. Sonuçta amacım eğlenceli zaman geçirmek idi. Bu aralar İzmir'de havaların yağmurlu olması sebebi ile hazır evdeyken işlere giriştim...
Ben notebook'umu da bir nevi masaüstü gibi kullandığım için herkes gibi bol bol kablo bulunuyor ortalıkta. Hoş kullandığım notebook 18.4" olduğu için aslında aslında bir bilgisayar kasasından bile daha fazla yer kaplıyor:)
Masam cam olduğu için kablo toplama aparatı takmak mümkün olmuyor. Bende kıskaç kullanmaya karar verdim. Kırtasiyelerden çok ucuza satın alabiliyorsunuz. Kabloları toplamak için spiral kablo toplayıcısı denen son derece ucuz bir aparat kullandım. Kablo toplayıcıyı n11.com sitesindeki şu linkten satın almıştım. Metresi 5TL civarlarında. Topladığım kabloları ise kıskaçlara sabitledim. Gerekli yerlerde de çırt çırt kullanarak kabloları biraraya topladım. Sonuç gayet güzel oldu. Bu arada ortada gözüken beyaz renk şerit aslında LED şerit. Onunla ilgili muhabbet ilerleyen bölümlerde....
Ben verimliliğimi arttırmak için birisi dikey diğeri ise yatay olarak iki monitör kullanıyorum. Aslında ana monitörüm pivot ayağa sahip yani istediğiniz gibi ayarlayabiliyorsunuz. Ancak her ihtiyaç duyduğunuzda ayarlamak yerine ikinci bir monitör kullanmak bana daha mantıklı geliyor. Ama iki monitör iki kat fazla kablo demek...
Bu kabloları da çırt çırt kullanarak monitör ayaklarına bir güzel sabitledim. Ecnebiler bizim çırt çırt dediğimiz şeylere "velcro" diyorlar. Bunların bilgisayarlar için üretilmiş olanları kendi paramıza çevrilince saçma sapan tutarlar haline gelince en güzeli mahallenizde -eğer kaldıysa- tuhafiyecinize gidip çırt çırt bant almak. Ben 5 metre satın aldım ve karşılığında on küsür lira verdim galiba... Bunları kullanarak tüm kabloları sabitledim...
Artık hepimizin binbir çeşit kabloya ihtiyacı var. Telefon şarj etmek için, sabit disk bağlayabilmek için, data aktarmak için... Bu kabloları kaldır kullanacağın zaman çıkar benim için eziyet. Bu yüzden her zaman kullanılmayan kabloların ulaşılabilir halde etrafımda olmasını istiyordum. Örneğin telefon şarj kablosu gibi. Yukarıda görülebileceği gibi onları da kıskaçlara tutturdum....
Bu kıskaçların birden fazla boyutu var. En küçük olanları bu tarz işler için ideal!
Hazır DIY işlerine girişmişken ikinci telefonuma küçük bir stand yaptım. O da genelde masamda duruyor. Yukarıdaki görülen standı yapmak aslında çok basit. Eski bir kasetin koruma kapağını ters olarak konumlayın. İster şeffaf kullanın, ister sprey boya ile boyayın veya benim yaptığım gibi 3M vinyl ile kaplayın. Ben elimde fazlalık bulunan siyah renk bir vinyl ile kapladım. Çok güzel bir stand çıktı ortaya... Maliyet ise sıfır TL :)
Bir süredir kullanmakta olduğum IKEA Markus koltuktan mutlu değildim. Her tarafından ses gelmeye başlamıştı. Ayrıca saçlarım uzun olduğu için ve her zaman toka kullandığımdan mütevellit arkası uzun koltuklar beni çok rahatsız ediyordu. Ayrıca özel bir yastık kullanmam gerektiği için oturma alanının büyük ve mümkünse düz olması gerekiyordu.
Zamanında ofis için fazladan aldığım Adore mobilyanın basit koltuklarından birisini evime getirip kullanmaya başladım. Herkesin ergonomi beklentileri farklıdır ancak ben halimden mutluyum. Zamanına toptan 90 küsür TL karşılığı almıştım. Şimdiki fiyatı da çok yüksek değildir sanırım... Meraklısına koltuğun ismi faturasında "Techno Plus File Sırtlı Bilgisayar Sandalyesi" olarak geçiyor.
Raflarımı temizleyip yeniden düzenledim. Benim en favori Tintin heykeli serisi olan siyah beyaz resin "Hors de Serie" figürlerine özel bir bölüm ayırdım. Kullandığım açık renk raflar IKEA'nın Malm rafları. Normalde bunların ayakları gizli. Ancak işi sağlama almak için 3TL'lik fiyatı ile dosta güven düşmana korku veren Ekby Stödis ayakları kullandım. Figürlerin arkasına ise Tintin çizgi roman kapaklarından oluşan minik bir arka plan hazırladım. Figürler tabii ki Figuratif Dükkan'dan...
Duvar raflarını da elden geçirip Asterix figürlerimi yerleştirdim. Geçmişten bugüne Asterix heykelleri maaselef biraz pahalıydılar. Bir çok okuyucum zaman zaman Stereo Mecmuası'nda veya kendi bloğumda kullandığım figürleri merak edip fiyatlarına baktıklarında hayal kırıklığına uğruyorlar. Ancak bu yeni Asterix figürleri bu dünyaya göre çok daha makul fiyatlarda. Hemde çok eğlenceliler. Şuradan bir örneğine bakabilirsiniz.
Duvar tarafındaki rafları elden geçirirken elimde bulunan alüminyum çubuktan bir parça kesip IKEA da satılan çengeller ile günlük kullanım kulaklıklarımı astım. Bahsettiğim çengeller işte burada. Ben satın aldığım 5TL civarındaydı sonradan zamlanmış. Daha üst model kulaklıklar ise kutularında ayrı bir yerde duruyorlar... Ayrıca mutfaklarda bir şeyler asmak için kullanılan küçük plastik kaplardan alıp monte ettim. İçerisine de çok gerekli olan küçük malzemeleri attım. El altında harika bir çözüm oldu. Bunları seneler önce almıştım, bir sürü renk seçeneği vardı ama IKEA web sitesinde bulamadım. Kesin acayip isimli bir şeydir :)
Geçtiğimiz haftalarda "Yetişin Dostlar! Klavye Konusu" diye bir yazı yazmıştım. Amerikalıların Tenkeyless Mechanical Keyboards (TKL) dedikleri bir klavye tarzından bahsetmiştim. İşin özü normal klavyeden daha kısa nümerik kısmın olmadığı bir klavye diyelim. Aslında bunlardan da kısa olanları var. Neyse...
Rahat durmayıp bu tarz bir klavye satın aldım. Deneyim hoşuma gitti. Bu şekilde devam eder miyim bilmiyorum ama bir süre devam edeceğim kullanmaya.
Klavye ve mouse'un altına fazla beklentim olmamasına rağmen çok iyi sonuç aldığım bir mousepad ekledim. Bunlara extended veya genişletilmiş mouse pad deniyor sanırım. Gearbest'ten 5 Dolara aldım. İşimi gayet güzel görüyor memnunum. Aslında elimde binbir çeşit mousepad var. Yok efendim ekstra kontrol veren, yok sürtünmesiz.. Koleksiyona bir tane daha mousepad eklemiş olduk anlayacağınız...
Bu arada dikey duran monitörün altındaki stand eski bir ayaklı lambaderin ayak kısmı. Bunu da monitör standı olarak modifiye ettim. Aslında çok güzel monitör askıları satın almak mümkün ama ben daha çok DIY ile devam etmeyi seçtiğim için sonuçtan memnunum....
Geçen hafta mutfağa LED şerit takarken elimde bayağı fazlalık kalmıştı. Hazır uğraşmışken bilgisayar masamın arkasına LED şerit döşedim. Yapıştıracak yer olmadığı için kablo toplamak için kullandığım kıskaçların ortasına sıcak silikon ile sabitledim. Sayfanın başına ilk resimde sonradan bahsedeceğimi söylediğim mevzuu.
Satın aldığım şeritler RGB şerit olduğu için basit bir kontrol kartı ile renk değiştirebiliyorlar. Aslında oturup kendim de yapardım ama gözler sıkıntılı olduğu için uğraşasım yoktu.
İmdada bir arkadaşım yetişti. Mutfağı yaparken tasarladığı kontrol devresi ve uygun bir uzaktan kumanda getirmişti. Hazır eli değmişken fazla fazla yapmış, bir tanesini de kendi odamda kullandım. Pavyon ambiansı oluşturmak için ideal :) Ama fena da gözükmüyor.
Kullanacağımdan değil aslında hazır elim değmişken bunu da yapayım dedim. Odadan çıkarken yakıp çalışmaya başladığımda kapatıyorum. Gelecek haftalarda bir sensör vasıtası ile masama oturduğumda çalışma ışığımı yakıp, kalktığımda pavyon LED'lerini yakacak bir şey tasarlamaya çalışacağım...
not: fotolar gecenin köründe basit bir telefon ile çekildiler. Biraz kötü olabilirler... Kusura bakmayın
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)