Eroica Almighty-55
Eroica Almighty-55 lambalı entegre amplifikatör. Kanal başı 27W güç üreten ampli 15Kg ağırlığında. Üretim yılı 1960'lar... Türkiye'de bana sadece 1 kez denk geldi Eroica markası.
Rubik Küpü
Rubik Küpü, Macar heykeltıraş ve mimar Erno Rubik tarafından başımıza musallat edilen bir mekanik bulmaca derdi malumunuz. 12 kenar, 8 köşe ve 6 merkez parçadan oluşan küp üzerinde toplamda 26 adet parça var. Mekanik bir bulmaca olduğu kadar bana sorarsanız bir tasarım ikonu olan Rubik Küp hepimizin çocukluğunda bir şekilde elimizden geçmiştir. Ben daha çok askerlerimle oynamayı seven bir adam olarak bu bulmacayı hiçbir zaman çözemedim. Hiç yalan söylemeyeyim hatta nefret edip senelerce elime bile almadım.
Geçenlerde Ali'ye oyuncak almak bir mağazaya gittiğimde reyonda bana melun melun bakan küpleri görünce lanet edip sepete attım bir tane. Aslında başıma geleceği biliyordum ama rahat durmadım işte... Bu arada benim bilmediğim binbir türlü kip çıkmış piyasaya. Bizim bildiğimiz 3×3×3'lük standart küp. Bunun 4×4×4'lük adı Rubik'in İntikamı ve 5×5×5'lik Profesörün Küpü isimli versiyonları da varmış. Sinir hastası olmak istemeyenler için ise 2×2×2'lik Mini Rubik Küpü de zamanında üretilmiş. Bunlar yetmiyormuş gibi piramit şeklinde olan, daha fazla parçaya sahip dev gibi küpler hatta daire şeklinde bile olanlar var... Olay çığrından çıkmış yani...
Ben son yıllarda çeşitli robotik yapılar tarafından çözülen küplerle alakalı videolar seyretmiştim. Hatta Lego Mindstorm kullanılarak yapılan minik bir proje beni fena kaşıdı. Hoş asla çözemediğin bir şeyi otomatik olarak çözmek nedir diyeceksiniz. Kesinlikle haklısınız...
Sonunda aldım elime küpümü başladım çevirmeye. Uzun uğraşlar sonunda çözmeyi de başardım. Başım göğe ermedi açıkçası :) Ama çocukluktan gelen bir kabustan kurtuldum, mutluyum yani. Tabi ben 10 saatte çözerken millet saniyeler içinde çözüyor bu küpleri. Internetten izlediğim videolarda önünde Stackmat zamanlayıcısı adı verilen garip bir kronometre başına küçücük veletler küpleri saniyeler içerisinde çözüp ellerinden atıyorlar. Tabii ki bunun için özel algoritmalar kullanıyorlar ama manzara garip. Hoş bende birkaç gün içinde bayağı hızlandım ama saniyeler tabii ki bana çok uzak...
Tabii ki olayın suyunu çıkartmışlar. Küpü tek el kullanarak çözmek, ayakla çözmek, gözü kapalı çözmek gibi her türlü acayiplik var. Benim iki elle yapamadığımı adam saniyeler içerisinde ayağı ile çözüyor. Helal olsun...
Tabii ki her alanda olduğu gibi küplerde her türlü modern teknolojiden nasibini almış. Özel rulman sistemlerinden hızlı dönmeye yardımcı yağlara kadar olayın bokunu çıkartmak için her türlü enstrüman elinizin altında. Benim alışveriş yaparken tek bildiğim şey eskisi gibi çıkartmalı olanlardan almamam gerektiği idi. Sabit boyanmış bir küp daha sağlıklı. Benim satın aldığım mağazada "Dian Sheng" diye bir Çin markasının küpü vardı. Kalitesi falan hiç fena değil. Zaten 5TL, fazla beklenti sizi sarsmasın!
Bu aralar ya sabır diyerek çekecek tespih arıyorsanız alın size alternatif; Rübik küpü...
Umut?
Bloğumu seneler önce internette denk geldiğim ilginç şeyleri bir kenara atmak, ufak tefek yazılarımı yayınlamak için açmıştım. Zaman içerisinde kendim için yazdıklarım insanların da ilgilerini çekmiş olacak ki, binlerce insan uğrar oldu.
2016 yılı öyle bir yıl oldu ki, yaşadığımız ülkemiz adına hemen her hafta hatta neredeyse her gün kötü bir haber alır olduk. Kazalar, patlayan bombalar, trafik, darbe teşebbüsü, burnumuzun ucunda savaş, terör, ağır ekonomik kriz ve daha bin türlü melanet...
Tam bir şeyler yazmaya veya bir fotoğraf eklemeye heves ediyorum, şehit haberi geliyor, güzel bir yazı yayınlayayım diyorum, bir yerlerde bombalar patlıyor, ilginç bir fotoğraf buluyorum sınır boylarında ana kuzuları toprağa düşüyor, iyi yıllar deyip yatağıma yatıyorum sabahına saldırı haberleri ile yıkılıyorum, yıkılıyoruz.
2017 geldi, hoşgeldi de, bir şeylerin iyiye gideceğine dair umut yok. Ne halt edeceğimi şaşırdım valla...
Mekanik Klavyeye O-Ring Sessizliği!
Geçtiğimiz haftalarda oturup ciddi bir mesai harcayarak çalışma masamı düzenlemiştim ve deneyimlerimi sizlerle paylaşmıştım. Yazı şaşırdığım şekilde ilgi çekti. Aslında ortada yapılan matah bir iş yok sadece küçük küçük düzenlemelerin birleşimi ile ortaya en azından verimlilik açısından olduğu kadar tertip düzen açısında da faideli bir eser çıkması var. Tabii ki düzenlemelerin sonu hiçbir zaman gelmiyor. Son günlerde minik bir operasyon daha yaptım ve kolay uygulanabilir olduğundan sizlerle paylaşayım dedim...
Geçen aylarda "Yetişin Dostlar! Klavye Konusu" diye bir yazı yazmıştım. Yazıyı okumadıysanız olay tam istediğim gibi bir klavye bulamamam ile alakalıydı. Bu yazının sonlarında minimal boyutlardaki klavyelerden bahsetmiştim. Bunlara Amerikalılar Tenkeyless Mechanical Keyboards (TKL) diyorlar demiştim. Bende rahat durmayıp sorunlarımı tam çözmese de bu tarz bir klavye edindim hemen. Yukarıda klavyenin bir fotoğrafı var...
TKL klavyelerin neredeyse tamamı mekanik klavye dediğimiz yapıda. Eskiden kullandığımız IBM klavyeleri hatırlayın, her tuşa bastığınızda çat çut ses çıkartırlardı ya, olay bu aslında. Tuşa basma hissi ve hızı konusunda büyük bir avantaj sağlayan bu mekanizmalar bildiğiniz yaylar kullanan mekanik yapıdalar. Günümüzde binbir versiyonları ve farklı üreticileri var.
Ancak asıl olay geçmişin aksine bu tarz siviçleri kullanan klavyelerin fiyatlarının evlere şenlik pahalı olması olması. Sevgili Levent Pekcan'ın çok güzel bir lafı var, firmalar varolan ürünlerine kırmızı bir şerit atarak normal klavyeyi "gamer klavye" yapıp fiyatını şişiriyorlar diyor. Kesinlikle haklı... Bu tarz klavyeler daha hassas oldukları için profesyonel oyuncular tarafından kullanılıyor ve o camiaya da ürünler pompalanıyor. Ancak bu klavyeler yazı yazanlar içinde önemli avantajlar sağlıyorlar.
Benim elimde bulunan farklı klavyelerde farklı siviçler var. Benim TKL klavyede yukarıda gördüğünüz mavi siviçler kullanılmış... Benim kullanmaktan en keyif aldığım fakat aksi gibi en gürültülü siviçler.
Profesyonel oyuncuların bu klavyeler üzerinde yaptığı bir mod var. Tuşların daha hızlı tepki vermesini sağlayabilmek için mekanik yapının tam olarak en aşağıya inmesini önlemek. Siz bir tuşa bastığınızda tuş aşağıya 10 birim gidiyor diyelim. Ancak sivicin hareketi algılaması için 7 birimlik bir aşağı hareket yetiyor ise, aradaki 3 birimlik fark boşuna vakit kaybı. Baktığınız zaman hesap kesinlikle doğru. Hele ki, klavye tuşlarına sıklıkla basmanız gerekiyorsa. Ancak oyun oynamak haricinde benzer bir durum yazı yazarken de bir sorun.
Peki bu mesafeyi nasıl azaltabiliriz. Bunun iki yöntemi var. Özel tuş takımları kullanmak veya varolan tuş takımınızı elden geçirmek. Eğer benim gibi ikinci seçeneği seçecekseniz ihtiyaç duyduğunuz şey, yukarıdaki fotoğrafta görülen gibi o-ring'ler...
Bu o-ring'lerin oyuncular için özel üretilmiş versiyonları da var. Mesela WASD Keyboards firması tarafından satılan Cherry MX Rubber O-Ring Switch Dampeners isimli ürününün 125 adedi 15 Dolar gibi dosta korku düşmana güven veren bir fiyat etiketine sahip. Ben, bunlar yerine daha bilindik ve standart bir o-ring tercih ettim. Üç aşağı beş yukarı 1.000 adet civarında o-ring bana şaka gibi bir paraya mal oldu. Hesaplarıma göre TKL klavyemin her tuşuna 3 adet o-ring takarsam optimal sonucu alabileceğim ve diğer klavyelerimde de benzer denemeler yapmayı istediğimden bol bol aldım. TKL klavyede her tuşa 3 adet o-ring taksam yaklaşık 300 adede ihtiyacım olacaktı...
Ürünler elime ulaşınca klavyemin tuşlarını özel bir aparat kullanarak bir güzel sökmeye başladım. Ben plastik kıskaç tercih ettim, bazıları metal kıskaçları kullanıyor. Hepsi aynı şey sonuçta...
O-ringleri tuşlara takmaya başladım. Her ne kadar hesabım doğru olsa da, bazı tuşlara 1, bazı tuşlara 2 bazılarına ise 3 adet o-ring takıp bir süre deneme yaptım. Sonunda 3 o-ringli konfigürasyonun benim için en uygun olduğuna karar verip tüm tuşlara o-ringleri taktım. Bu arada bazı tuşlara daha az takma seçeneği de aklımın bir köşesinde duruyor. Örneğin daha hışımla bastığım yön tuşlarına daha az o-ring takabilirim... Onu da deneyeceğim...
Gün sonunda ses konusunda ciddi bir iyileşme elde etmenin haricinde yazı yazma hızımda da bir miktar farklılaşma elde etmeyi başardım. Ha, atla deve mi diye sorarsanız hayır değil. Ama gelişim var mı, evet var!
Benim gibi ruh hastası okuyucularım var ise denemenizi öneririm... Bir sonraki sefer denemek istediğim şey, custom keycap olayı... Ancak o maceraya daha var...
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)