Micro Seiki MR-622


Japon üretici Micro Seiki'den MR-622 modeli. Üretim yılı 1973. Yüksek hassasiyetli bir kol ve doğrudan sürücülü yani direct drive motora sahip bir pikap. Besleme geriliminin bir varyasyonunda etkilenmeyen DC servo doğrudan sürücü, ana tahrik sistemi olarak benimsenmiştir.

Hız değişikliği, saf elektronik olarak yapılır ve yumuşak bir dokunuşla değiştirebilir. Dahası, rotasyon ince ayarı 33 ve 45 devir üzerinde birbirinden bağımsız şekilde % 6 aralığında bir i-nce ayar seçeneği de mevcuttur. 

Kol olarak MA-202'yi kullanılmış. Aşırı hassas üretilen ve düşük dikey hassasiyete sahip bir kol. Ayrıca, sağ ve sol tahrik aksının yuva kısmı radyal yapı kullandığından, seviye hassasiyeti mükemmel imiş neredeyse... 

Grease II Soundtrack


John Travolta ve Olivia Newton John'un Grease filmi çok tutulup kült hale gelince devam filmleri yapıldı bildiğiniz gibi. işte onlardan bir tanesi olan Groove Grease filminin soundtrack albümünün az bulunur plağı. Bu filmde beyaz çocukların lise hayatı veya araba yarışları filan yerine Harlem'deki çikulata renkli insanların lise hayatı ele alınır. Yokluktan üstlerine giyecek bir şey bulamayan zavallıların okumak için çırpınışlarını anlatan filmi mutlaka seyredin.

House of Marley Rebel Bluetooth Kulak Üstü Kulaklık


Renkli kulaklık artık hayatımızın değişmezi...  Alın bir tane daha... 

House of Marley Rebel Bluetooth Kulak İçi Kulaklıklar ile sadece oynat düğmesine basın ve en sevdiğiniz müziğin içinde kendinizi kaybedin. 40 mm dinamik sürücüye sahip bu kulaklıklar güçlü ses sağlar. Ek olarak, tek düğmeli denetleyici, müziğinizi kontrol etmeyi basit ve kolay hale getirir. Rebel kulaklıklar ayrıca, telefonunuzu çıkarmadan arama yapabilmeniz için bir mikrofon sağlar. Dahası, Rebel kulaklıklar, temiz tasarımı sayesinde farklı bir Marley görünümü ve hissi sunar. Aynı şekilde, kulaklıklar Siyah, Gri, Lacivert, Rasta, Şeftali  dahil olmak üzere altı renkte gelir. Rahat kulak üstü tasarım, kulaklığı saatlerce takmanıza izin verir. Benzer şekilde, dayanıklı yapı, çantanızda olsa bile kulaklığınızın iyi durumda kalmasını sağlar. Fiyat 40 Dolar... 

Amazon Echo Link Amp

Amazon çok garip bir firma.. Adamlar zaman içerisinde çok ilginç ürünleri tüketicilere sundular. Ben geç kalmışım ama bu ürün oldukça ilginç. Sanırım yeni versiyonu da yolda imiş... 

Amazon Echo Link Amp Stereo Amplifikatör ile ses söz konusu olduğunda yalnızca en iyisini deneyimleyin. Dahili bir 60W 2 kanallı amplifikatör ile tamamlanan bu cihaz, gelişmiş ses sunmak için hoparlörünüze bağlanır. Sonuç olarak, her seferinde hi-fi ses müzik akışı elde edersiniz. Ek olarak, Echo hoparlörlere bağlandığı için, sesinizi Alexa'ya erişmek için de kullanabilirsiniz. Veya uygulamayı aynı ses kontrolü için kullanabilirsiniz. Evinizdeki birden fazla Echo cihazına bağlanırken, aynı zamanda birden fazla analog ve dijital giriş ve çıkışa sahiptir. Son olarak, Echo Link Amp, Ethernet ve koaksiyel kablo desteğine sahiptir.

300 Dolarlık fiyat ses kalitesini bir kenar bırakırsak özellikler açısından oldukça keyifli. 

Su Piresi

 


Geçen yazımda, sonunda balıklarımı akvaryuma eklemiştim. Ekleyiş o ekleyiş, arada sırada canları istediğinde kendilerini gösteren Betta Imbellis'lerim ile yaşamayı öğrendim haftalar içinde. Ancak ufak bir sorun vardı. Arkadaş bu deliler yem yemiyorlar. Daha önce yazdığım üzere bu arkadaşların sevebilme potansiyeli olan hemen her türden her markadan yemi stoklamıştım.  Yok arkadaş yemiyor balıklarım hiçbirisini. 

Hadi ilk günler stres altındalar bunu anlıyorum da, artık akvaryuma alıştılar keyifleri yerinde. Yemlerde bir problem olsa oğlumun Betta'sı yemez. Nam-ı diğer "Gek Gek Yele" ne bulsa havada kapıyor. Bizimkiler yüzüne bakmıyorlar hiçbir yemin. Başladım araştırmaya. Üreticileri ile konuşuyorum, her yeme alışkın diyorlar, senin görmediğin zamanlarda yiyor olabilirler diyorlar. Bir yandan da keyifleri yerinde. Sn. Sadettin Kesergen "abi kafaya takma" başlarlar yakında yemeye dedi ama gel bana anlat işte... 


Dedim bu iş böyle olmayacak, bir de canlı yem deneyelim. İlker Akvaryum'dan biraz tubifex aldım, bizimkiler havada kaptılar.. Bu böyle olmayacak canlı yem lazım bizimkilere diye karar verdim. Aslında bir çok seçenek var, canlı yeme alternatif. Dondurulmuş yemler var, jel şeklinde satılan ve kendi hazırladığınız yemler var. Var da, buradaki kilit nokta bunların buzdolabında saklanması gerekiyor. Seçil Hanıma tüm şirinliğimle diyorum ki, buzdolabına yem koysam sıkıntı olur mu? Aslında cevabını biliyorum da, deneyeyim dedim.

Hayır!!!

Hani normal bir hane olsak, küçük bir buzdolabımız olsa, yer yok tamam diyeceğim de, buzdolabı, derin dondurucu aklınıza gelen her türlü şey var evde. Ama kız haklı valla, yapacak bir şey yok. Dur onu da yazının sonuna ekleyeyim unutmazsam... 

Seçenekler tabii ki bitmiş değil. Çeşitli kurtlar var, su piresi var. Geçtiğimiz senelerde su piresi üretimini denedim. Elime yüzüme bulaştırdım vallahi hiç yalan söylemeyeyim. Her defasında nasıl becerdiysem kültürleri çökerttim, su piresi hayalleri yalan oldu. 

Bir kere daha deneyelim bakalım. Şöyle bir araştırma yaptım. Bütün oklar Sn. Murat Tansel diye bir beyi işaret ediyor. Kendisi ile irtibata geçtim hemen, sağolsun son derece detaylı anlattı herşeyi. Dedim ki, yahu Murat Bey ben anlattıklarınızı anladım da, fazla detay ile uğraşmayalım, siz bana ne lazımsa gönderin. Bir yandan da nasıl olsa olmayacak diye düşünüyorum. 

Birkaç gün sonra koca bir koli geldi. İçerisinde su pireleri, yeşil su kültürleri, pireler için çeşitli yemler var. Bende göndermiş olduğu yönergelere göre ön hazırlık yapmıştım. Ha bir de pistia'lar almıştım. Şimdiye kadar bu güzel yüzey bitkilerini yaşatmayı başaramadım. Sn. Murat Beyden gelenler de, pek hayal ettiğim gibi değildi açıkçası. Ama büyüklerinden kalmadı 1TL boyutlarında olanlardan var şimdilik onlardan gönderiyorum demişti. Bu arada haftalar sonra bir koli daha geldi, sağ olsun unutmamış. Bir sürü pistia göndermiş, bilabedel olarak hem de tam hayal ettiğim gibi. Bu tarz insanlar ile alışveriş yapmak gerçekten çok keyifli! 

Neyse su piresi demiştik. Geçtiğimiz senelerde su piresi üreteceğim diye bir sürü özel plastik kaplar vesaireler almıştım. Üretim tesislerimiz görsel manada çok düzgün idi. Hiçbir masraftan kaçınmamıştım. Ama sonuç hep hüsran oldu... 

Bu defa nasıl olsa olmayacak diye hiç özenmedim vallahi. Hayatımda ilk kez 5LT'lik su kaplarını kesip içerisine su koyup beklettim. Hepsi leş gibi oldular yaz güneşi altında.  Aşağıdaki manzarayı, çok utanarak ekliyorum, 

Siz bu yazıyı okurken yukarıdaki gibi 5 tane daha, üstünkörü kesilmiş plastik su damacanası dolusu su piresi var. Üredikçe ürüyorlar maşallah! Ulan bir sürü para harca, özel kaplar al, su piresi üretmek nasip olmasın, "gecekondu styla" berbat bir şekilde üret. Şans mıdır, kaderin cilvesi midir, Murat Tansel'in alameti midir bilmem... Sonuç, başarı!  Bizim Betta'lar su pirelerini havada kapıyorlar artık... Onlar mutlu, bende mutluyum. 

Şimdi unutmadan gelelim buzdolabı meselesine. Beni daha önceden tanıyanlar, özellikle hifi vesaire sayesinde tanıyanlar, karakterimi üç aşağı beş yukarı anlamışlardır. Akvaryum alanında yazılarımı takip eden arkadaşlarda ipuçlarından yavaş yavaş anlamaya başlamışlardır beni. 

Ben ciddi bir işgalciyim bunu itiraf etmem lazım. Bana bir alanı verirseniz veya kaptırırsanız, kendime göre dönüştürmek ve dönüşümün akabinde stoklamak konusuna ciddi bir takıntım olabilir. Eşim seneler önce bir yazısında yazmıştı bunu. Salonda işlerin nasıl çığrından çıktığını anlatmıştı. 

Sadece salon değil tabii ki. Geçmişte buzdolabında da, özellikle içecek bölümünde bazı işgal olayları yaşadık. Mesela meşrubat bölümünde mahalledeki çoğu marketten daha fazla stok vardır. Aşağıda gözüken buzdağının sadece görünen yüzü. Bunun birkaç katı kilerimizde vardır herhalde. Seçil bu yazıyı okursa, ilk söyleyeceği şey, "birkaç katı mı" olur? Bayağı bir katı diyelim.... 


Yani siz bakmayın atıp tuttuğuma kız haklı. Eh peki Hakan Bey, bu su pirelerini nasıl kabul ettirdiniz derseniz, laf aramızda apartmanda gizli bir nokta buldum. Oraya doğru yayılmaya başladım :)