Mekanik Klavyeye O-Ring Sessizliği!


Geçtiğimiz haftalarda oturup ciddi bir mesai harcayarak çalışma masamı düzenlemiştim ve deneyimlerimi sizlerle paylaşmıştım. Yazı şaşırdığım şekilde ilgi çekti. Aslında ortada yapılan matah bir iş yok sadece küçük küçük düzenlemelerin birleşimi ile ortaya en azından verimlilik açısından olduğu kadar tertip düzen açısında da faideli bir eser çıkması var. Tabii ki düzenlemelerin sonu hiçbir zaman gelmiyor. Son günlerde minik bir operasyon daha yaptım ve kolay uygulanabilir olduğundan sizlerle paylaşayım dedim...


Geçen aylarda "Yetişin Dostlar! Klavye Konusu" diye bir yazı yazmıştım. Yazıyı okumadıysanız olay tam istediğim gibi bir klavye bulamamam ile alakalıydı. Bu yazının sonlarında minimal boyutlardaki klavyelerden bahsetmiştim. Bunlara Amerikalılar Tenkeyless Mechanical Keyboards (TKL) diyorlar demiştim. Bende rahat durmayıp sorunlarımı tam çözmese de bu tarz bir klavye edindim hemen. Yukarıda klavyenin bir fotoğrafı var...

TKL klavyelerin neredeyse tamamı mekanik klavye dediğimiz yapıda. Eskiden kullandığımız IBM klavyeleri hatırlayın, her tuşa bastığınızda çat çut ses çıkartırlardı ya, olay bu aslında. Tuşa basma hissi ve hızı konusunda büyük bir avantaj sağlayan bu mekanizmalar bildiğiniz yaylar kullanan mekanik yapıdalar. Günümüzde binbir versiyonları ve farklı üreticileri var.


Ancak asıl olay geçmişin aksine bu tarz siviçleri kullanan klavyelerin fiyatlarının evlere şenlik pahalı olması olması. Sevgili Levent Pekcan'ın çok güzel bir lafı var, firmalar varolan ürünlerine kırmızı bir şerit atarak normal klavyeyi "gamer klavye" yapıp fiyatını şişiriyorlar diyor. Kesinlikle haklı... Bu tarz klavyeler daha hassas oldukları için profesyonel oyuncular tarafından kullanılıyor ve o camiaya da ürünler pompalanıyor. Ancak bu klavyeler yazı yazanlar içinde önemli avantajlar sağlıyorlar. 

Benim elimde bulunan farklı klavyelerde farklı siviçler var. Benim TKL klavyede yukarıda gördüğünüz mavi siviçler kullanılmış... Benim  kullanmaktan en keyif aldığım fakat aksi gibi en gürültülü siviçler. 


Profesyonel oyuncuların bu klavyeler üzerinde yaptığı bir mod var. Tuşların daha hızlı tepki vermesini sağlayabilmek için mekanik yapının tam olarak en aşağıya inmesini önlemek. Siz bir tuşa bastığınızda tuş aşağıya 10 birim gidiyor diyelim. Ancak sivicin hareketi algılaması için 7 birimlik bir aşağı hareket yetiyor ise, aradaki 3 birimlik fark boşuna vakit kaybı. Baktığınız zaman hesap kesinlikle doğru. Hele ki, klavye tuşlarına sıklıkla basmanız gerekiyorsa. Ancak oyun oynamak haricinde benzer bir durum yazı yazarken de bir sorun. 

Peki bu mesafeyi nasıl azaltabiliriz. Bunun iki yöntemi var. Özel tuş takımları kullanmak veya varolan tuş takımınızı elden geçirmek. Eğer benim gibi ikinci seçeneği seçecekseniz ihtiyaç duyduğunuz şey, yukarıdaki fotoğrafta görülen gibi o-ring'ler... 


Bu o-ring'lerin oyuncular için özel üretilmiş versiyonları da var. Mesela WASD Keyboards firması tarafından satılan Cherry MX Rubber O-Ring Switch Dampeners isimli ürününün 125 adedi 15 Dolar gibi dosta korku düşmana güven veren bir fiyat etiketine sahip. Ben, bunlar yerine daha bilindik ve standart bir o-ring tercih ettim. Üç aşağı beş yukarı 1.000 adet civarında o-ring bana şaka gibi bir paraya mal oldu. Hesaplarıma göre TKL klavyemin her tuşuna 3 adet o-ring takarsam optimal sonucu alabileceğim ve diğer klavyelerimde de benzer denemeler yapmayı istediğimden bol bol aldım. TKL klavyede her tuşa 3 adet o-ring taksam yaklaşık 300 adede ihtiyacım olacaktı... 

Ürünler elime ulaşınca klavyemin tuşlarını özel bir aparat kullanarak bir güzel sökmeye başladım. Ben plastik kıskaç tercih ettim, bazıları metal kıskaçları kullanıyor. Hepsi aynı şey sonuçta... 


O-ringleri tuşlara takmaya başladım. Her ne kadar hesabım doğru olsa da, bazı tuşlara 1, bazı tuşlara 2 bazılarına ise 3 adet o-ring takıp bir süre deneme yaptım. Sonunda 3 o-ringli konfigürasyonun benim için en uygun olduğuna karar verip tüm tuşlara o-ringleri taktım. Bu arada bazı tuşlara daha az takma seçeneği de aklımın bir köşesinde duruyor.  Örneğin daha hışımla bastığım yön tuşlarına daha az o-ring takabilirim... Onu da deneyeceğim... 


Gün sonunda ses konusunda ciddi bir iyileşme elde etmenin haricinde yazı yazma hızımda da bir miktar farklılaşma elde etmeyi başardım. Ha, atla deve mi diye sorarsanız hayır değil. Ama gelişim var mı, evet var!

Benim gibi ruh hastası okuyucularım var ise denemenizi öneririm... Bir sonraki sefer denemek istediğim şey, custom keycap olayı... Ancak o maceraya daha var...


Thorens TD 550 Güzel Pikaptır!


Edward Snowden ve Tails OS


Edward Snowden ismini mutlaka duymuşsunuzdur. Bilgisayar uzmanı olan Snowden NSA çalışanı iken gizli bilgileri medyaya sızdırdı ve dünya birbirine girdi. Birilerine göre vatan haini birilerine göre kahraman. Amerikan hükümetinin, dolayısıyla diğer hükümetlerinde ülke güvenliği veya "vatan millet Sakarya" coşkusu altında e-postalara, sosyal medya hesaplarına, cep telefonu mesajlarına, hard disklere, kredi kartı ekstelerine ve hatta bilgisayar kamerasına kadar erişebildiğini öğrendik. 2014 yılında Laura Poitras tarafından Citizenfour isimli bir belgesel yayınlanmıştı. Arkasından Oliver Stone konuya el attı ve bir film çekti. Seyretmediyseniz mutlaka seyredin. Bakınız fragmanı da aşağıda...

Hem belgeselde hemde filmde dolaysıyla Snowden'in normal hayatında kullandığı ilginç bir Linux distrosu var, ismi Tails... Bu aralar onu deniyorum... Görüşlerimi yakında paylaşırım. Ama film aklıma geldi, bir köşede bulunsun... İşletim sistemi ile bilgiler yakında gelir...

Love Letters In The Sand


Geçen gün plaklarımı karıştırırken Frank Chacksfield'in yukarıda kapağı görünen "Love Letters In The Sand" albümünü buldum. Tabii ki dinlemeden aman kenarda bulunsun dediğim plaklardan idi... Bu tarz kapaklar hep kolay dinlenir albümlerin habercisidir. Merak edenler için Frank Chacksfield, İngiltere'nin bağrından çıkıp easy listening music yani kolay dinlenir müzik konusunda 1950'ler ve 60'lar boyunca dünyaya nam salan bir abimiz. Kapak güzel müzik kötü maalesef...