Tchibo Pikapların Ülkemizde Satışa Sunulması Hakkında



Bu pikaplar tam olması gereken dönemde ülkemize giriyor bence. Şu an pikaplara inanılmaz bir talep patlaması yaşanıyor. Yalnız bu talebi ikiye ayırmak lazım. Birinci grup eskiden sahip olmayı arzu ettiği veya küçükken hayal gibi hatırladığı pikaplara sahip olmak isteyen grup. Bu grup özellikle Dual HS serisi gibi pikaplara talep gösteriyor. Bir kısmı da elinde bulunna ürünleri tamir ettirmeye çalışıyor. Benzer bir durum geçmişte bazı televizyon dizilerinde boy gösteren gramofonlar içinde yaşanmıştı. Çok büyük bir talep patlaması yaşanınca ortalık gramofonla dolmuştu. Pikaplardaki durumda benzer. Kullanımdan ziyade sahip olma gibi bir istek var. Bu talep grubunun parasal üst sınırı 500YTL civarında gözlemlediğim kadarı ile. Genel anlamda sıfır bir pikaba talepleri yok veya yanında gelecek masrafta kaçınıyorlar. Bu durumu nasıl gözlemlediğimi yazımın aşağı kısımlarında paylaşacağım.

İkinci talep grubu ben yaşlardan (35 ve altı) daha gençlere uzanıyor. Bu grup hemen tüm büyük hifi firmaları, forumları, siteleri tarafından yok sayılan bir grup. Aynı hataya başlarda bizde düşmüş olsak da bu hatamızdan dönmeye yavaş yavaş başladık. Bu grubun yaşamının temelinde laptop ve bilgisayarları var. Bir çoğumuzun düşündüğünün ve zannettiğinin aksine ciddi donanımlarla donatmışlar makinelerini. Ciddi donanım, gayet bilindik hoparlör setlerinden yeni sınıf amplifikatör ve DAC'lara kadar uzanıyor. Hoparlörlerde Audioengine, KR, Genelec ve bazı hifi markaları gibi ürünlerin yanında ismini bilmediğim muhtemelen uzak doğu üretimi monitörlerin ve PC için üretim yapan Logitech, Creative gibi markaların kalbur üstü ve pahalı ürünleri oldukça yaygın. Bunların yanında çeşitli markalardan ampliler ve ev sinema receiver'ları kullanan çok insan var. Asıl şaşırtıcı durum, çeşitli markaların piyasaya sürdüğü ucuz lambalı ampliler (bazı illerde oldukça yaygın) ve T-class amplifikatörlerde ortaya çıkıyor. Ben Sonic Impact'ın bu kadar yaygın olduğunu bilmiyordum aynı şekilde Trends Audio'da bayağı kullanıcıya sahip. Piyasaya bu ürünü tanıtan veya tanıtmaya çalışan Gesvages'in satışları nasıl bilmiyorum ama kullanan sayısına bakarsam ya ürünü başkaları da ithal ediyor (ki muhtemel bu üründe ithalatçı ve distribütör kavramı yok, parayı basan getirebiliyor) veya internet üzerinden alan çok fazla insan var. Aynı şekilde head-fi olayına ve kaliteli ses kartı olayına takılan çok insan var. Alım gücü genelde bir kaç yüz doları geçmeyen bu kitle, tıpkı cep telefonu satışlarındaki gibi ciddi bir alışveriş yapıyor dolayısyla ciddi tüketici kitlesi. Son dönemde bu kitlede çeşitli etkenlerle pikaba doğru bir alışveriş trendine kapılmış görüyor. Tchibo ve benzerleri bu noktada çok iyi bir satış grafiği yakalayacak bence. Aynı durum head-fi'de de geçerli. Çeşitli internet sitelerinin büyük markaların distribütörlüğünü almaya kalkışması bu tezimi kanıtlar nitelikte.

Stereo Mecmuası Forumların konu ile ilgili tartışmalara ulaşmak için tıklayınız

Timuçin Şahin Konseri 02.12.2008



Bu akşam Seçil ile birlikte Timuçin Şahin konserine gittik. Geçen sene olduğu gibi Timuçin Şahin bir quartet ile seyircilerin karşısına çıktı. John O' GALLAGHER Alto Saksofon, Tyshawn SOREY Davul ve Thomas MORGAN Kontrbas'ta müzisyene eşlik ettiler. Özellikle davul son zamanlarda gördüğüm en iyi davulcu tarafından çalınıyordu. Tyshawn SOREY'in sert ve seri çalış stili Dennis Chambers'ı hatırlattı. Bana kalırsa Timuçin Şahin'in avantgarde müziğine harika bir alt yapı oluşturdu. Zaman zaman yumuşayan zaman zaman sertleşen stili göz doldurdu. Aynı şekilde kontrbasçı Thomas Morgan ön plana çıkmadan iyi bir eşlikçilik yaptı. Özellikle müzisyenin Bafa gölü için bestelediği eserin başlangıcında neler yapabileceğini çok iyi gösterse de, solo session'u fazla olmadığından gayet başarılı şekilde müziğin alt yapısına davul ile birlikte çok olumlu katkı yaptı.

John O' GALLAGHER'i özellikle çok beğendim. Çalış stili verdiği duygu bence gayet başarılı idi. Çeşitli session'larda solo performansı yürek hoplatan cinstendi. Ayrıca Timuçin Şahin ile karşılıklı atışmaları, zaman zaman yaptığı nükteler çok hoşuma gitti.

Geçen yıl ki, Timuçin şahin 4'lüsü konserine göre grubun senkronizasyonu oldukça üst düzeye çıkmış. Çok zorlu dur-kalkları, tempo düşüp-susup-tempo yükseltmelerini tüm grup beraber yapabilir hale gelmiş. Ve bunu konser boyunca pek az sekte yaşayarak yaptılar. Özellikle yeni çıkacak albümlerinden çaldıkları parçalarda bu tarz bölümlere oldukça sıklıkla yer vermişler. Temponun düsüp artması müziği ciddi anlamda monotonluktan kurtarmış. Daha bir şeyler anlatır hale getirmiş.

Konser her zaman ki gibi çok dolu olmayan bir salonda gerçekleşti. Şarkılar sürerken ne olduğunu şaşıran ve muhtemelen Jazz standartları dinlemeye gelmiş seyirci her zaman ki gibi şarkı aralarında çıkışa doğru yöneldi. Orada Timuçin Şahin'i bilen ve sevrek dinleyen bir kitle olduğundan müzisyenler aynı çoşkuyla çalmaya devam ettiler. Güzel sololarda seyirci tepki vererek müzisyenleri de şevklendirdi. Jazz standartı dinleme gelmiş bazı seyirciler daha olgun bir davranış gösterip, araya kadar dişlerini sıktılar. Aradan sonra salon biraz daha boşaldı.

İzmirli cazseverlerden tanıdıkların bir çoğu da konserdeydi. Hamdi, Bruno, Tuncer, Genç cazcılardan Devrim beyler gibi hemen konserde denk geldiğimiz dostlarımızın yanında özel olarak Timuçin Şahin konserine gelmiş insanlarda vardı. Tabii ki arada hoş sohbet muhabbet ettik. Bu arada genc cazcılar org' tan Devrim Bey evlenmiş kendisine buradan da Allah bir yastıkta kocatsın diyelim.

Güzel bir akşam, güzel bir konser sonrasında eve yüzümüzde tebessümlerle döndük. Dünyanın hiçbir yerinde 7.5 milyona böyle bir konser seyretmenin güç olduğunu bilmemiz tebessümü gülücüğe döndürdü.

Timuçin Şahin ve dörtlüsüne teşekkürler.