İzmir'de yaşayıp İzmirKültür Pla+formu Girişimini duymayan çok fazla okuyucum olduğuna eminim. Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde ortaya çıkan bu platformun çalışmalarını takip etmeye çalışıyorum. Farklı konularda özellikle de sanat ve kültür dünyası üzerine yaptıkları çalışmalara göz atıyorum. Merak ederseniz şuradakiFacebook sayfasından etkinliklere bakabilir ve yayınlanan elektronik dergilere göz gezdirebilirsiniz. Bu hafta 'Bağımsız Kültür Sanat Yayıncılığı' konusundaki toplantıya davet edilince vakit ayırıp katkıda bulunmak istediğim için yollara düştüm. Üzerinde durulacak konu başlıkları şu şekildeydi;
-İzmir’de bağımsız yayıncılığın durumu nedir?-Bağımsız yayıncılığın etki alanı, erişim alanı ne kadar geniştir?-Bağımsız yayıncılığın kişilere ulaşımını artırmak üzere, sistemin döngüsüne takılmayan, dağıtım da dahil ne tür iletişim stratejileri geliştirilmelidir?-Bağımsız yayıncılığın farklı mecralarını bir araya getirecek nasıl bir dayanışma modeli oluşturulabilir?
Stereo Mecmuası olayına girişmeden önce 2000'lerin yayıncılık dünyasındaki gelişmeleri özellikle de yurtdışındaki gelişmeleri yakından incelemiş ve konsepti büyük ölçüde incelemelerimden çıkan sonuçlara göre şekillendirmiştim. Zaman içerisinde seçtiğim yolun bir hobi sitesi için mantıklı olduğunu defalarca gördüm. Ancak yayıncılık kendi içerisinde devamlı bir gelişim içerisinde olduğundan devamlı şekilde yeni konsept ve akımları da takip etmeye devam ediyorum. Zaten Mecmua bu kadar senedir bu sayede ayakta kalmayı başarıyor bana sorarsanız. Değişimlere ayak uydurmak yaşamak için en önemli olay!
Biliyorsunuzdur, ben dijital yayıncılığın, dergilerin ve kitapların hatta hiçbir şeyin dijitalinin "fan"ı değilim. Ancak yayıncılık konusundaki gelişmelerin yönü dijital dünya. en azından benim gözlemlerime göre. Ancak bu konunun profesyoneli değilim -ekibimizde aynı şekilde- ve uzmanı olmadığımız konularda farklı görüşleri dinlemek insanı her zaman geliştirir. Açıkçası yeni insanlarla tanışmak yeni fikirleri duymak benim için keyifli olacağından dolayı toplantıya katılmayı özellikle istedim.
Özellikle fanzin yayıncılarının sorunları ve karşılaştıkları sıkıntılar, benim daha yolun en başından dijital dünyada yayın yapmanın en iyi çözüm olduğu konusundaki fikirlerimi kesinlikle yeniden kanıtladı. Çözümü zor sorunlar, çelişkiler ve çaresizlik. Yazılan harika yazılar ve ulaşılamayan kitleler. Yayıncılığın belki de en önemli sorunu!
Bu toplantı tabii ki bir çıkış noktası sunmuyor. Tüm dünyada tartışılan bu konuda farklı çözümler bulabilmek mümkün. Ancak toptan bir başarı formülü ne yazık ki yok! İncelediğim bazı fanzinlerde özellikle de müzik fanzinlerinde harika yazılar gördüm. Belki de ilerleyen dönemlerde Mecmua'da genç bağımsız yazarlara daha fazla destek olmalı ve yazılarını yayınlamalıyız. Ancak bu genç yazarların intenetin sunduğu nimetleri de keşfetmeleri gerekli...
Tıpkı bizim yapmamız gerektiği gibi...
İlerleyen dönemlerde bu toplantı ile alakalı notlar yayınlanacaktır. Bir fikir vermesi açısından sizlerle de paylaşırım. İzmirKültür Pla+formu Girişimini takip etmenizi öneriyorum. Bende daha fazla yer vermeye çalışacağım...
Sizlere geçtiğimiz günlerde Bumerang Ödüllerinde finalist olduğumuzu duyurmuştum. Aslında bu güzel haberin daha farklı bir zamanda gelmesini tercih ederdim demiş ve durumu kısaca özetlemiştim;
“1 ay boyunca İstanbul’da kalacağımız bir dönemde Seçil Hanımın (1) annesinin beyin damarlarından bir tanesinde oluşan emboli (pıhtı) sorunu nedeniyle tüm programımızı iptal etmek zorunda kaldık. Arkasından Bumerang Ödüllerinin finaline kaldığımı öğrendim. İster istemez bir günlüğüne İstanbul’a gidip dönmek durumundayım. Gerek şahsi işlerim gerekse de Stereo Mecmuası ile alakalı yapacağım firma ziyaretlerini biraz ertelemek zorundayım ne yazık ki. Sonuçta sağlık en önemli şey.”
Sağlık durumu ile aldığımız iç açıcı haberler ile birlikte ödül törenine gönül rahatlığıyla katılma fırsatı bulduğum için çok mutlu olduğumu tüm içtenliğim ile söylemek isterim. Bu konuda bizi yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz. Şu an herşey çok iyi gidiyor. Moralimiz çok çok iyi..
Çarşamba günü öğleden sonra uçak ile İstanbul’a gidip ertesi gün İzmir'e geri döneceğim şekilde bir program yapıldı. Uçuş ve konaklama ile alakalı hazırlıkların tamamlanmasının ardından son yılların en garip İstanbul seyahatime başladım. En garip diyorum, çünkü İstanbul'a gittiğimde kaldığım en kısa dilim genelde 2 haftadır. Bir günlük seyahatlerden tüm kalbimle nefret ederim aslında nefret ederdim demeliyim.
Bundan aylar önce Hurriyet Bumerang sistemine (2) dahil olduktan sonra düzenlenen Bumads yarışmasına sessiz sedasız bir şekilde katıldım. Genelde tüm katılımcıların yaptığı gibi sitelerimizin her tarafını bize oy verin banner'ları ile doldurmak yerine tek bir başlıkta ödüllerden bahsettim ve okuyucularımızdan destek istedim. Stereo Mecmuası'nın her konuda bizlere destek veren değerli okuyucuları, görülüyor ki, yine ellerinden geleni yapmışlar ve Stereo Mecmuası Günlüklerini finallere taşımışlar. Hepinize desteğiniz için teşekkürler.
Salonun Genel Görünüşü ve Sahne
Final Akşamı Başlıyor!
Finallerde (aslında yarı finallerde demeliyim) çok önemli isimlerden oluşan dev bir jüri, binlerce blog arasından her kategori için üç finalisti seçti. Bu üç finalistten bir tanesi bendeniz Hakan Cezayirli idi...
Bu durumdan haberdar olunca çok mutlu oldum. Sonuç itibarı ile Stereo Mecmuası'nı oluşturan tüm alt bölümlerde birinci önceliğimiz okuyucularımızın ilgisini çekecek içeriği hazırlayıp sunabilmek. Bunu yaparken elimizden geldiğince basit şekilde ancak görsel desteğe sırt çevirmeden yapmaya çalışıyoruz. Tüm Stereo Mecmuası'nın en renkli bölümü olan blog'um bu ödüllere katılmak için doğru bir karar oldu. Konuyu buradaki başlıkta biraz detaylandırmaya çalıştım. Bir göz atmanızda fayda var.
Ödül töreni İstanbul Hilton Convention Center'da düzenlendi. Daha önce çeşitli sebeplerle bulunduğum defalarca salonlara bu kez son derece eğlenceli bir etkinlik için gidiyor olmak ayrıca keyifliydi. Salona girer girmez, genç hanımefendilerden oluşan Bumads ekibi tarafından son derece güleryüzle karşılandım. Benimde içerisinde bulunduğum “En Tarz Blog Ödülleri” gecenin ilk ödülleri olduğundan eğer mümkün ise sahneye yakın bir yerde oturmam istendi. Ödül törenlerine tek başıma katıldığım için bu tabii ki bir sorun olmayacaktı. Şarabımı alıp bir masaya oturdum. Son derece sempatik insanların bulunduğu bir bölümde yerimi aldım. Genç hanımefendilerden bir tanesi yemek konusunda diğer bir tanesi alt kültürler konusunda blog'lara sahipmiş. İsimlerini ne yazık ki hatırlamıyorum ancak kendilerine ödül töreni boyunca arkadaşlıklarını paylaştıkları için bir kez de buradan teşekkür etmek isterim.
Ödül gecesi Hürriyet grubundan Ahmet Dalman'ın konuşması ile başladı. Yaşı bana yakın olan hemen herkesin hatırlayacağı ilk gazete web sitelerinden bahsettiği konuşmasında, beni çevreleyen genç insanların ne kadar şanslı olduklarını düşündüm. Benim internet ile tanışmam 90'ların ortasında oldu. 40'larıma yaklaşırken ise internet başlı başına bir güç haline gelmişti. Şu an yirmili yaşlarımda olmak isterdim doğrusu. Gerek iş hayatı gerekse de yaşın getirdiği sorumluluklardan dolayı internet dünyasını onlar kadar yakından takip edemiyorum. Sanırım yaşlanıyorum...
Gece Bumads'ın yeni stratejilerinin açıklandığı konuşmalar ile devam etti. Erhan Acar'ın konuşmasını özellikle çok beğendim. Konuşmasındaki şu bölüm gerçekten çok etkileyici; Bloggerlar artık emeklerinin karşılığını sadece trafik değil, iyi gelirler kazanarak da alacaklar. Hayalimiz; bir seyahat blogcusunun görmediği bir ülkeye Bumads aracılığıyla kazandığı parayla gidebileceği, bir fotoğraf blogcusunun istediği yeni kamerayı alabileceği, bir sinema blogcusunun ise daha fazla film izleyebileceği bir reklam ekonomisi yaratmak... Eğer bu konuda Bumads başarılı olabilirse, blogger'ların önünde bir çok ilginç fırsat çıkacağına eminim.
Sezer İltekin, Ozan Ün, Hakan Cezayirli ve Vuslat Doğan Sabancı
Tansiyon Yükseliyor; Ödüller Sahiplerini Buluyor
Konuşmaların akabinde sıra ödüllerin dağıtılmasına geldi. İlk verilecek ödül benim de finalist olduğum ödül olduğundan sahneye doğru yaklaştım. O anda içimde en ufak bir heyecan kırıntısı bile olduğunu söyleyemem. Bunun ilk sebebi gençliğimde son derece sabırsız, heyecanlı ve hatta sinirli olmam sebebi ile bir çok sıkıntı yaşamam ve yıllar geçtikçe bu konuda kendimi terbiye etmeye çalışmamdır. İkinci sebebi ise yine çocukluğumda herhangi bir yarışmada (hatta oyunlarda da) sanki yenilmek diye bir seçenek yokmuş gibi gereksiz bir hırsa sahip olmam ve bu yüzden çok insanı kırmış olmamdır. 30'lu yaşlarımda geç gelen olgunlukta bu huyumdan da vazgeçmeyi başardım. Üçüncü sebep ise ödül töreninde tanışmış olduğum Sn Sezer İltekin'in editörü olduğu Kelimeler Benim web sitesinin kazanacağını düşünmemdir. Velev ki, ben jüride olsaydım oy hakkımı bahsi geçen siteden yana kullanırdım. Tabii ki yarışma jürisini oluşturan değerli isimlerin benden çok daha farklı bir bakış açısına sahip olduğunu gerçeğini kabul etmem lazım. Ayrıca insan bazen kendi yaptığı şeyin değerini kendisini fark edemeyebiliyor. Ben her zaman bloğumun ve hobi olarak kurduğum Stereo Mecmuası'nın içeriği konusuna odaklanmıştım. Bırakın Türkiye'yi dünyada bile bu tarz hobi sitelerinin sayısı sınırlı ve bu durum geniş kitleler tarafından kabul edilen bir gerçek. Ancak bloğumun görsel yapısına baktığımda amaca odaklanmış basit ama sevimli bir yapı görüyorum. Sanırım içeriği desteklemek amacı ile yaptığımız görsel dokunuşlar başarılı olmuş. Aslında bugün bloğuma bu gözle baktığımda görüntü daha çok hoşuma gitti. Belki de aldığım(ız) ödülün etkisidir :) Bilmem sizler ne düşünürsünüz?
Hakan Cezayirli, Vuslat Doğan Sabancı ve gecenin başarılı sunucusu (ne yazık ki ismini unuttum)
Ödül için teker teker ismimiz anons edildi. Bendeniz, Hakan Cezayirli, Sn. Sezer İltekin ve yine son derece sempatik bir bey olan Sn. Ozan Ün sahnede yerimizi aldık. Bizim kategorimizin ödülleri gecenin en zarif hanımefendisi olan Sn Vuslat Doğan Sabancı tarafından takdim edildi. Birinci olarak ismim zikredildiğinde oldukça şaşırdığımı itiraf edeyim. Kardeşimin deyimi ile şaşkınlığımı buradaki videoda siz de görebilirsiniz. Video ayrıca tüm ödül töreninden güzel anları kapsıyor.
Sezer İltekin, Ozan Ün, Hakan Cezayirli ve Vuslat Doğan Sabancı
Ödülü almış olmanın verdiği haklı gurur ile diğer finalistlerin ödüllerini almasını keyifle seyrettim. Ben özellikle Sn. Gülenay Börekçi 'nin Egoist Okur (3) isimli blog'unu çok beğendim. Ödül almasına çok sevindiğimi söylemek isterim. Her kategorinin ödülleri dağıtılınca, bir de jüri özel ödülü takdim edildi ve kısa bir ara verildi. Tüm değerli blog sahiplerini buradan bir kez daha gönülden tebrik ederim. (4) Bir yandan tebrikleri kabul ederken eşime, anneme ve kardeşime telefon ettim. Uzaklarda onların da mutluluğuma ortak olması ve yaşadıkları sevinç içimi ısıttı. Koskoca bir kalabalığın içerisinde aslında sevdiklerinizden uzakta yalnız olduğunuzda buna ihtiyaç duyarsınız. O zaman tepkisiz bir adamın bile yüzünde bir gülücük oluşur...
Bumads Ekibi, Bedük eşliğinde eğleniyor.
Aranın ardından Türkiye'de elektronik müziğin önemli temsilcilerinden Bedük'ün konseri başladı. Davetlilerin büyük çoğunluğunu oluşturan gençler doyasıya eğlenirken, birkaç şarkı dinledim ve gece boyunca güleryüzleri ile ortamı ısıtan Bumads ekibinin (5) denk gelebildiğim üyelerine teşekkür ederek kardeşimle buluşmak üzere yola çıktım.
Herkes Bir Gün 15 Dakikalığına Şöhret Olacak(6)
Aslında Stereo Mecmuası yayın yaptığımız konulara ilgi duyanların zaten bildikleri bir platform olsa da, aldığımız ödül vesilesi ile bugün bir çok insanın web sitelerimizden haberi oldu. Belki aralarından bir kısmı ilerleyen günlerde ve aylarda sitemizi takip etmeye devam ederler. Bugün telefonla beni tebrik eden bir çok değerli dostumun bana ilettiği kadarı ile bir çok internet platformunda, web sitesinde, haber sitesinde ve Hürriyet Gazetesinde aldığımız ödülle alakalı yazılar varmış. Sanırım Pop Art akımının arkasındaki deha her zamanki gibi tespitinde yanılmamış.
Teşekkürler
Stereo Mecmuası'nda birlikte olduğum tüm dostlarıma, eşime, aileme ve senelerdir bizlere destek veren herkese çok teşekkürler. Hepiniz iyi ki varsınız! Ayrıca güzel akşam için Hürriyet ailesine çok teşekkürler.
Ödül Hakkında
Birincilik ödülü olarak takdim edilen heykelcik müzik arşivimin önündeki yerini aldı. Bir bakarsınız ilerleyen yıllarda yanına yeni arkadaşlar gelir. Hayatın insana neler getireceğini kim bilebilir:)
Notlar; (1) Seçil; Seçil Cezayirli nam-ı diğer hayat arkadaşım... (2) Daha fazla ayrıntıyı buradaki yazımda bulabilirsiniz. (3) Sitenin teması gerçekten çok hoş tasarlanmış. İçeriği de son derece keyifli. Bence çok güzel bir birleşim... (4) Tüm listeye ulaşmak için buraya tıklayınız (5) Neslihan Yenice, Hilal Meriç ve ödülleri güvenli bir yere koymak konusunda bana yardımcı olan ancak ne yazık ki ismini unuttuğum siyah/yeşil kıyafetli genç hanımefendiye selamlar...
(6) Andy Warhol.
EklerBu bölüm önümüzdeki saatler ve günlerde tekrar güncellenecektir.
Bumerang, Hürriyet'in internet yayıncılığına dolaylı yoldan destek verdiği bir oluşum. Bundan neredeyse 6 ay önce sevgiliBülent Şaman'ın vasıtasıyla haberdar olduğumuz yeni nesil bir internet platformu. Aslında sistem dört seneden beri faaliyetlerine devam ediyor ancak benim tanışmam biraz daha geç oldu...
Sistemin ana fikri aslında çok basit. Bumerang sisteminin en önemli özelliği blog sahiplerini (yazının devamında blogger olarak tanımlanacaktır) bir araya toplaması. Blogger'lar “yazarkafe” olarak isimlendirilen bir havuz içerisine kendi yazılarının belirli bölümlerini ekleyerek bu havuzun içeriğini zenginleştiriyorlar. Havuz bir yandan zenginleşirken okuyucular belirli konu başlıklarını seçerek (örneğin teknoloji) sistem içerisinde bulunan yazıları seçimlerine göre filtreleyerek ilgilerini çeken yazılara ulaşabiliyorlar.
Ödül Gecesinde Bumads Standı. Resim Bumads web sitesinden alındı....
Sistemin bir diğer avantajı blog sahiplerinin reklam geliri elde etmelerine olanak veren bir pazarlama sistemine sahip olması. Bumads olarak adlandırılan servis diğer bir çok reklam mecrasının aksine tıklama veya gösterim başına reklam tutarı ödemek yerine kuralları, geliri ve yayın şartları çok belirli bir sisteme sahip. Sözgelimi 3 gün boyunca yayınlayacağınız bir reklamdan elde edeceğiniz gelir daha ilk başından belli. Özellikle genç blogger'ların alan adı gibi giderlerini karşılamaları için harika bir sistem.
Ödül aldığım Bumads Gecesinde Hürriyet İnternet Grubu Başkan Yardımcısı Erhan Acar konuşmasında sistemin ilgi çekici yaklaşımına dair güzel bir açıklama yaptı. Aynen aktarmak isterim;
“Bloggerlar artık emeklerinin karşılığını sadece trafik değil, iyi gelirler kazanarak da alacaklar. Hayalimiz; bir seyahat blogcusunun görmediği bir ülkeye Bumads aracılığıyla kazandığı parayla gidebileceği, bir fotoğraf blogcusunun istediği yeni kamerayı alabileceği, bir sinema blogcusunun ise daha fazla film izleyebileceği bir reklam ekonomisi yaratmak...”
Hürriyet İnternet Grubu Başkan Yardımcısı Erhan Acar. Resim Bumads web sitesinden alındı...
Stereo Mecmuası'nın Yeterince Geliri Yok Mu, Neden Ekstra Reklam Mecrası Arayışınız Var?
Evet bugün için Stereo Mecmuası'nın arkasında ülkemizdeki bir çok web sitesi ve blog'un aksine ciddi bir sponsor desteği var. Yayın yaptığımız sektörün en önde gelen sesi haline gelmeyi başardığımız şu kısa süre içerisinde gerek sponsorlarımız, gerek okuyucularımız gerekse de gönüllüler tarafından her zaman desteklendik. Bugün kendimize ait server sistemlerinde yüksek bant genişliğinde yayın yapabiliyor, çok sayıda veritabanımızın binlerce kullanıcıya hizmet verebildiği bir çok web sitesinin hayallerini süsleyebilecek bir sistem kullanıyoruz. Dışarıdan baktığında basit bir Wordpress sistemine sahip bir siteler grubuna sahipmişiz gibi gözükebilir ancak zaman zaman yüzlerce hatta binlerce okuyucunun bir anda sistemimize yönlenebildiğinde sistemin sağlıklı çalışmaya devam edebilmesi ciddi bir servis alma gereksinimi doğuruyor. Bu duruma özellikle elektronik dergilerimizi yayınladığımızda denk geliyoruz.
Stereo Mecmuası olarak Bumerang sisteminin bir parçası olmamızın sebebi reklam gelirlerinden ziyade genç okuyucu kitlelerine ulaşmak ve onların bulunduğu ortamların bir parçası olmak veya olmaya çalışmaktır.
Müzik ve müziği dinlemek için gerekli ekipmanlar bütünü, dışarıdan baktığınızda son derece pahalı bir hobi olarak gözüküyor. Belki bizler senelerdir bu tarz sistemlere sahip olmanın verdiği alışkanlıklarla bu hobinin kapsadığı konuları günlük hayatımızın birer parçası gibi görüyoruz. Ancak dışarıdan baktığınızda iş hayatına yeni atılan bir gencin veya bir üniversite öğrencisinin kısıtlı maddi imkanları ile bu dünyanın parçası olmayacağı gibi bir düşünceye sahip olması gayet doğal. Stereo Mecmuası'nın bence en önemli görevi işte burada ortaya çıkıyor...
Gençler ile hi-fi'yi bir şekilde tanıştırmak....
Stereo Mecmuası Günlükleri'nin Ortaya Çıkışı
Daha ilk günden beri Stereo Mecmuası Günlükleri veya sonradan kendi ismimi aldığı haliyle Hakan Cezayirli Blog'u, hi-fi ve müziğe bakış açısı olarak daha lifestyle bir tarz ile ilerledi. Konuyla alakası olmayan bir ziyaretçi Stereo Mecmuası'nı incelemeye başlayınca ilk birkaç dakika içerisinde sayfayı kapatabilir. Çünkü ana sitemiz genelde asıl okuyucu kitlemizin anlayacağı nitelikte yazılarla dolu. Yüksek tutarlı ürünlerin haberleri, teknik makaleler derken konuyla alakası olmayan bir insanı korkutacak bir içeriğimiz var.
Ancak şunu her zaman biliyorum ki, evlerinde akıllı telefonlarıyla, tabletleri ile veya çok basit taşınabilir müzik çalarlar ile müzik dinleyen bir çok genç meraklı var. Tutarı çoğu zaman bir hifi sisteminin çok daha az tutarlarında fiyat etiketlerine sahip olan dock sistemleri, kulaklıklar ve müzik setleri ile müzik dinleyen geniş kitleleri de unutmayalım...
Tüm bu kitle geleceğin hi-fi dünyasının birer parçası olabilir. İşte bu bakış açısı ile tasarladığım blog'umda hi-fi'nin daha güleryüzlü tarafını insanlarla özellikle de gençlerle buluşturmak istemiştim. Görsel olarak ana sitemizden daha renkli, içerik olarak hemen herkesin ilgisini çekebilecek ancak bir yönüyle asıl okuyucu kitlemizinde ilgi alanlarını kucaklayacak bir blog'un Stereo Mecmuası'nı daha da ilerilere taşıyabileceğini düşünmüştüm ve sanırım geçmişte düşlediğim her şey bugün gerçek oldu...
Gelenekselleşmiş Hakanwork Orange:) banner'ımız.
Site Tasarımını Başarılı Bulmayanlara Ufak Bir not
Evet bir yönüyle baktığınızda site tasarımımızı teknik açıdan başarılı bulmayanlara hak verebilirim. Stereo Mecmuası şu an için Wordpress için yazılmış ve ücretsiz dağıtılan Arras isimli tema ile okuyuculara hizmet vermektedir. Arras teması üzerinde fazla bir değişiklik yaptığımızı söyleyemem. Zaten bunu yapmak için gerekli zamanımız yok. Stereo Mecmuası, genel olarak iş hayatından arta kalan zamanlarda hobisel amaçlarla ortaya çıkan bir web oluşumu. Bizim için içerik her zaman görsel detaylarla uğraşılarak geçirilecek zamandan daha önemli olmuştur. Hedefimiz ve amacımız her zaman okuyucularımızın ilgisini çekecek içerik üretmektir. Görsel bazı düzenlemeler yapmamız gerektiğinde üniversite öğrencisi genç arkadaşlarımızın eğitim masraflarına katkıda bulunarak bu çalışmaları onlara yaptırıyoruz. Böylelikle onlar eğitim masraflarını karşılarken, bizlerde kendimizce değerli zamanımızı içerik yaratmaya yönelik olarak kullanabiliyoruz.
Geçmişten bugüne, eğer benzersiz bir tema yaratmak isteseydim, ya özel bir tema yazdırır yada satışa sunulan kişiye özel temalardan bir tanesini çok rahatlıkla satın alabilirdim. Ancak biz bunun yerine zengin içeriğimizi görsel olarak "basit" şekilde destekleyen temaları tercih ettik. Küçük ve esprili dokunuşlar (örneğin Müzik sitemizin banner'ındaki Kurbağa Kermit) veya ilgi alanlarımızı öne çıkartan imgeler ile (bloğumun banner'ının Clockwork Orange'ın yazı karakteri ile tasarlanması veyaarka planının özel olarak seçilmesi) içeriğimizi destekledik. Görünüşe bakılırsa bu yaklaşımımız okuyucularımızdan ve ziyaretçilerimizden olumlu tepkiler alıyor. Ancak yakın gelecekte önemli bir görsel dönüşüm yaşayabiliriz diyerek yazımı burada sonlandırmak istiyorum...
Son zamanlarda hiç bu kadar çok gülmemiştim. Artık klasikleşmiş "Clockwork Orange" afişini alıp isim bölümünde yapılan değişiklik bile yeterliydi ama gözün üzerine bir gözlük kondurmak (1) olayı, tam anlamı ile ruh hastası bir hale getirmiş. Ne dediğinizi duyar gibiyim, aynı şeyi bende söylüyorum zaten; "Allah akıl fikir versin"
(1) Gözlük taktığımı biliyorsunuzdur ama ben yine de hatırlatayım.
Blog yazılımı değişince arayüzümüz bayağı yenilendi. Bu arayüzde önemli olabileceğini düşündüğüm noktalardan kısa kısa bahsedeyim dedim. Yukarıdaki kırmızı noktaların açıklamaları şu şekilde;
a- Üst menü. Buradan yazı kategorilerine tıklayarak belirli bir konudaki tüm yazılara ulaşabilirsiniz.
b- Arama kutusu. Aranacak kelimeyi girerek blog içerisinde arama yapın.
c- Stereo Mecmuası'nın farklı bölümlerine erişim linkleri
d- RSS besleme tuşu, Stereo Mecmuası Twitter ve Facebook hesaplarına erişim
e- Bu özelliği seviyorum. Son yazılan 10 konu slide şeklinde geçiyor.
f- Aylara göre yazı arşivi. Pek kullanışlı değil ama her siteye lazım.
g- Bir yazıda kaç adet yorum olduğunu gösterir. Tıklayıp yorumları okuyabilirsiniz.
h- Yazı başlıklarına hızlı erişim. Bir başlık altındaki tüm yazıları listeler.
i- Eğlenceli Fikirler başlığındaki son 6 yazı
j- Favori bölümlerimizden, Hifi Kızları
k- Hifi Dünyasından başlığından son 6 yazı
l- Tag cloud. Ben hiç sevmem ama blogların olmazsa olmazı.
m- Alexa sıralamamız. Bir düşer bir çıkarız :)
n- Bloğa üye olmak isterseniz kullacağınız menümüz...
Geçenlerde nikahta çekilen bir video elime geçti. Youtube'e yüklemişken, bloğuma da ekleyeyim dedim. Videodan gözüktüğü üzere bizde bayağı eğlendik. Evlilik süreçleri genelde can sıkıcı olur derler, ne yalan söyleyeyim biz çok eğlendik. Bu arada kuzene selamlar...
Biliyorsunuz 3 haftadır banttan yayın yapıyorum. Hatta bu süre boyunca Mecmua'da banttan yayınlandı. Sanırım kısa bir süre sonra tamamen normale döneriz. Banttan yayının sebebi evlilik idi. Eh artık bir kaç fotoğraf eklemek lazım sanırım.
Normal koşullarda nikahlarda gelin-damat pek eğlenmez derler ama nedense biz çok eğlendik. Zaten evliliğe giden prosedür süreci de keyifli geçti doğrusu. Bu duruma ailelerimizin de bizim gibi -ama bizim kadar değil tabii :) - rahat insanlar olmalarının etkisi büyük galiba. Bu arada bu mutlu günümüzde yanımızda olan tüm dostlarımıza çok teşekkür ederiz. Ayrıca telefon, mesaj ve farklı yollarla iyi dileklerini sunan arkadaşlarımıza, çiçek gönderen (özellikle TEV çelenklerini görmek çok güzeldi) dostlarımıza çok teşekkür ederiz.Kısacası herkese çoooook teşekkürler :) Tabii fotoğrafları çeken Serdar Abiye selamlar.
Haydi bir kaç eğlenceli fotoğraf;
Eski bir gelenek varmış, gelinin ayakkabısının altına evlilik yaşı gelen kızların isimleri yazılırmış. Evliliğe giden süreçte işimize gelen gelenekleri pas geçmediğimizden, bu yazı geleneğini de unutmadık. Okan, tek tek bütün bekar arkadaşlarının listesini yazarken görülüyor. Bu arada tanımayanlar için Okan benim kardeşim!
Sanırım böylesini hiç görmemişsinizdir. Prosedürler bitince kumrucumuz (kumru; bilmeyenler için bir nevi sandviç) Şaban'ın yakınlarda olduğu bilgisi gelince, işi gücü bırakıp, koştuk hemen. Sokak ortasında gelin ve damadın böyle işleri yapması pek normal değil galiba. Sokaktan yaya ve araba ile geçenlerin önce şaşırıp sonra gülümseyip el sallamasından bu durumu anlamak mümkün. Soldan sağa, Tolga İzgür, Hamdi Ünlü, gelin ve damat, kumrucumuz Şaban, Öner Yumukoğlu ve Bruno Manusso. Bu arada Aydın abi erken kaçtığından kumru ekibi tamamlanamamış durumda.
Neyse hikayeler bitmez. Yazıyı "şimdilik" geleneksel şekilde bitireyim; biz erdik muradımıza bekarlar çıksın kerevetine*
*Pek başarılı bir uyarlama olmadı çaktırmayın artık.!
Malumunuz dün itibarı ile evlendik. Haliyle tatile çıkıyoruz. Bugün bu yazıyı görünce, adama bak, balayında bile bloğuna yazı yazıyor diyerek hayrete düşebilirsiniz. Hatta önümüzdeki üç hafta boyunca blog'umda devamlı yeni yazılar olacak, şaşırmayın! Merak etmeyin, tatilde bilgisayarımı yanımda götürüp her gün bloğuma yazı yazacak kadar deli değilim..Blogger alt yapısı kullandığımı sanırım biliyorsunuzdur. Bu güzel yazılım ileri tarihlerde yazı yayınlama özelliğine de sahip. Yani önümüzdeki üç hafta boyunca okuyacağınız yazılar aslında çok öncesinden yazıldı. Ama siz yine de çaktırmayın...
Anlayacağınız bu bir nevi bant kaydıdır! Lütfen alıcılarınızın ayarı ile oynamayınız.
Son zamanlarda bloğum biraz karmaşık bir hal almıştı. Bende üşenmeyip hemen her şeyi elden geçirmeye karar verdim. Özellikle sayfanın altındaki meta-tag'leri güncellemeye çalışıyorum. Umarım ben dahil okuyucuları aradıklarını daha rahat bulabilirler.
Ülkemizde bu aralar yeni bir reklam kampanyası ilgi çekiyor. Alın verin ekonomiye can verin diye ilginç bir cümle ile tanıtımı yapılan reklam kampanyasında ekonomi ile alakası olan önemli isimler rol almış. Ancak Deniz Gökçe'nin ekonomi yorumlarından pek hayır gelmediği düşünülürse bu sene de krizin etkisi kolayca geçmeyecek anlaşılan. Meraklıların hatırlayacakları gibi Asaf Savaş Akat, Deniz Gökçe ve Mahfi Eğilmez üçlüsünün çizdiği olumlu ekonomik tabloların sonucunda mutlaka bir facia oluyor. Ekonomimiz çok iyi yorumları yaparlarken bir gecede Cumhuriyet tarihinin en büyük develüasyonunu yaşanmış, ülkemizdeki bankacılık sistemi sağlam yorumları yapılırken bir haftada bankaların birer ikişer iflas etmişlerdi. Neyse konuyu uzatmayalım... Ekonomi dergisi değiliz sonuçta!
Ülkemizde müzik sektörü uzun zamandır çöküşte ancak bu sene yaz durgunluğu müzik endüstrimizi ne yazık ki fena vurdu. Bu konuda müzik endüstrisinin de hataları yok değil, devletinde aynı şekilde. Biz müzikseverler krizin etkilerini, günün kötü anlarını ve sorunlarımızı evimize gittiğimizde müzik setimizi açıp CD ve plaklarımızla unutmaya çalışıyoruz. Hazır böylesine bir kampanya başlamışken bizde Eylül banner'larımızda bu kampanyanın Stereo Mecmuası versiyonuna yer verdik. Bu oyuncak sadece odyofilleri değil ekonomiyi de sevindirir!
Eylül ayında da Stereo Mecmuasını izlemeye devam edin!