Radyo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Radyo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Toshiba Taşınabilir Radyo


1970'lerin hippi ruhu insanların kırları, taşrayı keşfetmesinin yolunu aralamıştı. O dönemlerde hemen her şey taşınabilir hale gelmişti. Radyolar gibi. Yukarıdaki çizin bir Toshiba reklamından...

Pioneer TX-80


Pioneer TX-80 radyo... 1971'de üretilmeye başlamıştır. Geleneksel Pioneer çizgilerinin sadeleştirilmiş versiyonları 70'lerin sonunda daha endsütriyel tasarımlara yerini bıraktı maalesef...

Radio Electronics 1949


Radio Electronics dergisinin ilginç bir kapağı. Yıl 1949. Bu güncel zamanların muhtemelen en bilindik Radio Electronics dergisi kapağı olabilir. Ancak dergi içeriğine baktığınızda bugünlerde hifi dünyasının yanıp bittiği tüm ekipmanlar, lambalı ampliler vesaire zamanında bu dergiler için son derece sıradan konulardı...

Sony Model TR-1819


Vintage harika gözüken bir Sony Cube Radio, Model TR-1819,  bu model özellikle Japonya için üretilmiş minicik bir model...

Ne Severim Eski Radyoları



Haydi bakalım hayırlısı. Adım adım eski lambalı radyolar genç yaşlardaki kitlelerin ilgisini çekmeye başladı. Bu sürecin sonunda ne olacağını hepimiz biliyoruz. Tabii ki fiyatlar artacak. Bir çok sitede özellikle de fotoğrafçılık ile alakalı sitelerde yukarıdaki tarzda fotoğraf hatta illüstrasyonlara denk gelmek mümkün. Yukarıdaki fotoğrafla bayağı oynanmış ama sonuç eğlenceli gözüküyor.

Pioneer TX-100


1971 yılında üretilen Pioneer TX-100 radyo. MOS FET ile donatılan radyoda dönemin her türden özelliği mevcut... Cihaz öyledir böyledir onun tartışması yapılır ancak şu tasarım ne kadar klasik ne kadar şık bir tasarımdır.

Çiçekler ve Radyo



Instagram yazılımını muhtemelen duymuşsunuzdur. Android tabanlı telefonlarda, iPhone'larda ve her türden tablette denk geldiğimiz bu yazılım son dönemlerde bir fenomen haline geldi. Bu yazılımla fotoğraflarınıza gerçekten çok kolayca efektler verebiliyorsunuz ve sonuçlar biraz alıştırmayla harika hale gelebiliyor. Yukarıda güzel bir örnek var. Muhtemelen 70'li yıllardan kalan Nordmende marka radyo ile çekilen bu fotoğraf benim çok hoşuma gitti. Merak edip soranlar olacaktır diyerek hemen bir not düşeyim. Bugünlerde ülkemizde buna benzer bir müzik seti TEAC markası ile satılıyor. Özellikle kırmızı renk olanı benimde çok hoşuma gider.  Eğer sizinde Instagram kullanarak çektiğiniz ve içerisnde pikap, radyo gibi cihazların bulunduğu fotoğraflarınız varsa bana görderirseniz bloğumda keyifle yayınlarım.

Vita Audio R4



Son yıllarda küçük müzik sistemleri taşıyan firmalar bayağı popüler hale geldiler. Geçtiğimiz aylarda bir çok meraklının Tivoli cihazları ile oluşturduğu mini sistemleri çok fazla görmeye başladığımdan ve özellikle Amerikan hifi forumlarında bu tam anlamı ile bir trend haline geldiğinden burada bahsetmiştim. Bu tarz ürünlere bir diğer örnek ise Vita Audio R4. Yaızlan çizilenlere göre bu firma bayağı kaliteli ürünler üretiyormuş. Yukarıdaki son derece şık ürün CD çalar, iPod dock, USB portu üzerinden müzik çalabilme, ülkemizde yaygınlaşamadan dünyada yavaş yavaş terkedilen DAB/DAB+ kanallarının yanında /FM radyo desteği ile bayağı ilginç bir seçenek olarak görülüyor. Tasarım çok hoş gerçekten...

Tivoli Müzik Sistemi



Son zamanlarda bir çok meraklının Tivoli cihazları ile oluşturduğu mini sistemleri çok fazla görmeye başladım. Özellikle Amerikan hifi forumlarında bu tam anlamı ile bir trend haline geldi. Herkesin ortak görüş belirttiği nokta ise ses kalitesi. Çok ilginç. Aslında sistemler bilindik Tivoli cihazları temelinde kuruluyor. Örneğin yukarıda sol tarafta görmeye alıştığımız radyo/ampli ünitesi var. Bu üniteye ekstradan satılan hoparlörler ekleniyor. Bu üniteyi daha doğrusu hoparlörü sağ tarafta görebilirsiniz. Normalde radyo/ampli ünitesi mono yapıda bu hoparlörleri ekleyince stereo ses elde etmek mümkün. Sisteme eklenen son cihaz ise CD çalar ki, fiyatına göre mükemmel olduğu yorumlarına çokça rastlamanız mümkün.

Bu arada ülkemizde Tivoli nereden alınır?

Selama Selam Göndermek!



Radyo Babylon'da her Çarşamba akşamı saat 22:00 ile 23:00 arasında sevgili Reha Arcan Cosmictones isimli bir program yapıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi program son derece ilgi çekici. Hemen programın tanıtımını ekleyeyim; "Reha Arcan ile Free Jazz, tonal ve atonal dünya arasında gel gitler. Müzikte rastlantılar, tekrardan sıkılanlar..." Hal böyle olunca her türden absürd albümü dinleme şansınız(mız) oluyor. Reha bu hafta programını Tim Berne, Jim Black, Nels Cline ortak çalışması "The Veil"e ayırmış. Bende geçenlerde albümle ilgili bir eleştiri yazısı yazmıştım. Okumak için sizi buraya alalım. Denk geldik...

Reha programdan bana selam göndermiş. Bende buradan bir selam edeyim...  Radyo Babylon'a ulaşmak için ise buraya tıklayabilirsiniz...

Geçenlerde Radyoculuk Oynadım

Radyonun sahibi gibi çıkmışım bu fotoğrafta.

Yerel radyoların ortaya çıktığı dönemlerde müziğe meraklı hemen her genç insan gibi benim de küçükte olsa bir radyoculuk deneyimim olmuştu. O dönem bu deneyim hoşuma gitmişti ancak her hafta aynı saatte canlı yayına katılmak fikri beni fena halde sıkmıştı. Hal böyle olunca devamı gelmedi. Çevremde bir çok radyocu insan var. Senelerce bir çoğunun programlarını keyifle dinledim. Ülkenin dinlenir ender radyolarından bir tanesi olan TRT 3'te neden olduğunu tam anlamadığım bir şekilde bütün programlar yayından kaldırıldı. O dönemde bu olaya bir tepki gösterebilmek adına bayağı uğraşmış olsam da, tepkilerimiz cılız kaldı ve bu güzelim radyoda dinlenebilir çok az program kaldı. Bugünlerde de yine bir şeyler oluyor, bazı sesler duyuyoruz ancak tepkiler yine cılız. Tıpkı Blogger'ın yasaklanması gibi...  Bu yazıyı yazarken muhtemelen "şu karar neticesinde filanca falanca site engellenmiştir" yazısını göreceğinizi biliyorum. Adım adım bir yerlere gidiyoruz ya, Allah sonumuzu hayır etsin!


Yazılıp çizilen metinleri düzenlemek başlı başına bir iş oluyor. Benim rahatlığım yukarıdan belli. Arka planda Aydın düzeltmeleri yaparken, bende ne güzelmiş diye seyretmekteyim.

Neyse... Bu hafta son derece tatsız bir hafta olacağını biliyordum. Valide Sultan küçük de olsa bir operasyon geçireceğinden canım son derece sıkkındı. Tam operasyon öncesi Aydın Eroğlu, Radyo Ege Kampüs'te yaptığı programda bu hafta Danilo Rea'nın Schloss Elmau - A Tribute to Fabrizio De André CD'sini çalacağım konuk olsana dediğinde olaya müdahil oldum. Hem moral olur, hemde radyoculukta neler değişmiş onu görürüm diyerek mevzuya balıklama atladım anlayacağınız.


Sesleri kaydetmek, editlemek ve türlü türlü işlem yapmak gayet basit. Her şey bilgisayarlara emanet. Ama farkı yaratan tabii ki gene insan. Bir albümü baştan sona çalmak yerine, şarkı şarkı bilgi vermek çok daha keyifli.

Radyo Ege Kampüs, Ege Üniversitesi Öğrenci Köyünden yayın yapan genç bir radyo kanalı. Özellikle hafta sonu yayınları eski TRT 3'ü özleyenler için ilaç olabilir. Zaten duyacağınız seslerin bir kısmını tanıyacağınıza eminim. Radyo, yayınını öğrenci köyü içerisindeki bir binadan yapıyor. Stüdyolar gayet güzel, ortam keyifli. Her taraf öğrenci dolu. Üniversiteyi bitireli 10 sene geçmiş bu arada! Aydın programı için bant hazırlıyor. Bant derken eski jargonda tabii yoksa her şey dijital.  Biz programın konuşma bölümlerini kaydettik. Sonra bunlar editleniyor. Aralara şarkılar ekleniyor ve program hazır. Olay yazdığım kadar basit değil, bayağı uğraş gerektiriyor. Sanırım benim için canlı yayın daha keyifli olurdu. Ancak bu da pek kolay değil. Aslında TRT'de katıldığım televizyon progamında iyi performans göstermiştim herhalde radyoda da durumu kurtarabilirim ancak o her hafta program yapma zorunluluğu yok mu? Çekilmez...


Soldan sağa. Aydın Eroğlu, bendeniz Hakan Cezayirli, teknik ekipten Taylan (soyismini unuttum valla)

Programın tamamlanmış halini bende yarın dinleyeceğim. Kesin bol bol "ıhh" efekti yapmışımdır. Dinlemek isteyenler yarın FM bandı 100.8 MHz'ten radyolarını açıp "Denizin Sesi" programına odaklanabilirler. Program her Pazar günü ve Aydın Eroğlu tarafından hazırlanıp sunuluyor. Dinlemenizi tavsiye ederim.

Radyo Ege Kampüs'ün web sitesinde yayın akışı bölümü sayfalarını birazcık düzenlemeleri gerekli.  Bizim program saat kaçtaydı acaba diye bakayım dedim, Hafızam beni yanıltmıyorsa Pazar günü 14:00-15:00 arasıydı bizim program. Şimdiden iyi eğlenceler. Arada sırada 100.8'e de kulak kabartmayı unutmayın....

Vacuum Tube Radio


Evinize eski tip bir radyo almak istiyorsunuz ve ille de vakum tüplü (lambalı) olsun diyorsunuz. Antikacıların verdiği fiyatlardan pek memnun kalmadıysanız, Japon dostlarımız sizi unutmamışlar ve alternatif ürünler pazara sürmüşler. 60 yıllık radyo tasarımları baz alınarak üretilen bu set içerisinde tam teşekküllü bir radyo var. Radyo tabii ki lambalı bir ampliye sahip ve sesi verebilmek için horn hoparlör unutulmamış. İsterseniz resimdeki lastiği çıkartabilirsiniz ancak bu eklemenin ses kalitesini arttırdığını söylüyorlar. Radyo ise modern bir tasarım, yani FM bandına sahipsiniz. Kullanmak için sisteme 9V'luk bir pil takıyorsunuz. Lambalı radyonun fiyatı 150 dolar civarında.

Plak Çalan Radyo İstasyonu, WFMU

Stephen Mejias Stereophile'da en takip etmeye çalıştığım ender bir kaç yazardan bir tanesi. Ancak hifi yazılarından ziyade farklı konularda yazdığı blogu takip ediyorum. Geçenlerde çok güzel bir videoya denk geldim. Zaten yukarıya da ekledim. Video, Jersey City kentindeki WFMU radyo istasyonundan izlenimleri içeriyor. Aslında arada sırada baktığım Goldmine Magazine tarafından hazırlanmış. Goldmine Magazine adından anlayabileceğiniz gibi bir dergi. Özellikle amerikan indie rock gruplarını takip edebileceğiniz bağımsız bir dergi. Ancak derginin hitap ettiği bir diğer alan plak koleksiyonerleri ve harika yazılarla denk gelebiliyorsunuz. Birde üzerine acayip sempatik bir yazar kadrosu var, albümlerden girip hiç belli olmayan yerlerden çıkabileceğiniz sohbetlerin içerisinde bulabilmeniz mümkün kendinizi. Şu aralar yeni sayılabilecek ama pek hızlı gelişmeyen birde forum açtılar. Neyse yukarıdaki videoyu plaklarla ilgilenen dostların seyretmesini tavsiye ederim. Videoyu görmüyorsanız şuraya bir göz atabilirsiniz.