Orson Welles- I Know What It Is To Be Young 7" Plak


Yahu bu 45'liğin ne kadar çok meraklısı varmış hiç bilmiyordum. Evde misafirler 45'likleri karıştırırken, hele yaşları 40 ve üzerindeyse, bu plağı ısrarla dinlemek istiyorlar. Özellikle ülkemizde bir dönem bu şarkı öylesine popüler olmuş ki, farklı isimler şarkıyı Türkçeleştirip tekrar tekrar plağa kaydetmişler. Şarkı biraz nasihat niteliğinde. Türkçe çevirisine bir bakalım,

Ben genç olmanın ne olduğunu biliyorum
Fakat sen yaşlılığın ne olduğunu bilmezsin
Bir gün , sen de aynı şeyleri söylüyor olacaksın
Zaman geçip gidiyor ve bu hikaye anlatılıyor
Birçok soru sordum, tanıştığım akıllı adamlara

Cevapları henüz kimse bulamamış
Hatırlanacak günler olacak
Gözyaşı ve kahkahalarla dolu
Yazdan sonra kış gelecek
Böylece yıllar geçecek
Öyleyse arkadaşım , gel beraber müzik yapalım
Sen bana yenisini söylerken ben eskisini çalacağım
Zamanla, senin gençlik günlerin geçerken
Zamanlarını seninle paylaşan birileri olacak

Meraklısına şarkının videosunu da paylaşayım.

Deep Purple'ın Esinlendiği Topluluk; It's a Beautiful Day


Geçtiğimiz günlerde Plaki Sohbetler programında Deep Purple işlenirken programa katılıp bu albümünden bahsetmeyi çok istiyordum. Ancak mümkün olamadı ne yazık ki. Verilmiş bir sözü tutmak üzere albümden size bahsetmek istiyorum. Aslında bu albümün plağı bende belki 3-4 senedir var. Ancak albümde öyle bir şarkı var ki, aslında bir çoğunuz bilmiyorsunuz, bir yandan da hepiniz biliyorsunuz; Bombay Calling. Amma karışık oldu değil mi? Bulmacanın çözümü için okumaya devam edin!

It's a Beautiful Day, 1967'de San Francisco'da kemancı David LaFlamme tarafından kurulmış bir topluluk. LaFlamme çok ilginç bir müzisyen. Aslında klasik müzikle uğraşıyor. Yanılmıyorsam Utah Senfoni Orkestrasında çalışmış. Sonrasında yeter artık deyip kendisini rock alemlerine atmış. Grup, rock müzik tarihinin önemli topluluklarından bir tanesi. Ancak ülkemizde pek bilinmiyor. Topluluk aslında kalabalık değil ancak müzik yapısı itibarı ile oldukça zengindir. Aynı zamanda karısı olan Linda LaFlamme klavye çalıyor. Pattie Santos vokal, Hal Wagenet gitar, Mitchell Holman bas ve Val Fuentes davul çalıyor. Bir şekilde San Francisco tabanlı rock müziğin önünü açan grubun müziği son derece karmaşık. Bu durumun ortaya çıkmasında  David LaFlamme'ın klasik müzik eğitimi almış olmasının tabii ki çok etkisi var.

It's a Beautiful Day'in ilk albümü toplulukla aynı ismi taşıyor. Albümde bulunan şarkıların hepsi birbirinden ilginç ancak müzik tarihinde yerlerini almalarını sağlayan parça muhtemelen "White Bird"dür. Ancak ilk çıkan 45'leri Bulgaria'dır. Arkasından "White Bird" 45liği yayınlanmış ve albümün önü açılmıştır. Albümün şarkı listesi şu şekilde,

"White Bird" (6:06)
"Hot Summer Day" (5:46)
"Wasted Union Blues" (4:00)
"Girl With No Eyes" (3:49)
"Bombay Calling" (4:25)
"Bulgaria" (6:10)
"Time Is" (9:42)

Yazının başlarında "Bombay Calling" şarkısından bahsetmiştim. Bu şarkının ana teması ile Deep Purple'ın meşhur "Child in Time" şarkısının ana teması birebir aynıdır. Hatta It's a Beautiful Day yorumu çok daha estetiktir. Deep Purple bu konuda senelerce sessiz kalmış ve şarkının temasının özgün olduğunu iddia etmiştir. Seneler sonra biraz esinlenme olduğunu kabul etmişler ve uzun seneler sonra temayı büyük ölçüde alıp kendi şarkılarına uyarladıklarını itiraf etmişlerdir. Tabii Deep Purple dünyada son derece popüler olmuş, It's a Beautiful Day ise unutulup gitmiştir. Aşağıya It's a Beautiful Day'in canlı performansı ile "Bombay Calling" yorumunu ekleyeyim.

Aslında bu yazıyı yazmamaya karar vermiştim seneler önce. 1970'lerin rock müziğinde büyük ve popüler toplulukların dışına çıkmayı başarmış her meraklı "It's a Beautiful Day" topluluğunu duymuştur. Aslında Child in Time için yazdığım hadise çok ama çok bilindik bir konu. Yazıyı yazmama sebebim ise müzik mağazalarında sürünen "It's a Beautiful Day" plaklarıdır. Bir dönem bu albüm ülkemize ithal edildi ve 20TL'den satıldı ancak nedense alıcı bulamadı. İstanbul ve İzmir'de plak mağazalarında albüm bol bol bulunuyordu. Ancak yan tarafındaki Jethro Tull, arkasındaki Doors, onun yanındaki Lep Zeppelin plakları bunun 4-5 katına satılırken, nedense 1970'lerin bu önemli rock grubuna kimse dikkat etmiyordu. Bulduğum tüm plakları ucuz ucuz satın alıp, arkadaşlarıma hediye ettim. Bu albümden de kendi bloğumda bahsetmemeye karar verdim. Yakın bir dostum, geçtiğimiz günlerde bu konuda beni eleştirdi.
Aslında haklıydı da, müzik paylaşınca güzel olan bir şey değil mi?
Bu yazıyı yazarak sözümü tutmuş oluyorum. Sanırım İstanbul'da bazı mağazalarda "It's a Beautiful Day" plağı hala bulunabiliyor olmalı. Müzik tarihine meraklı genç okuyucularımız ellerini çabuk tutup o plakları hızlı şekilde ucuz fiyat etiketlerinden satın alsınlar. Emin olsunlar ki, harika bir rock/blues albümü satın almış olacaklar.

İstanbulda Bir Müzik Mağazası; Opus 3A


Bloğumda dünyanın dört bir tarafından hifi ve müzik mağazalarına yer veriyorum. Bu kez başlığa konu olan mağaza Türkiye'den; İstanbul Cihangir'deki Opus 3A. Mağaza için Facebook'ta Opus 3A açılan sayfada şu şekilde bir açıklama yazılmış. Kopyala-yapıştır yapalım

Opus 3A yoğun olarak klasik ve caz alanlarıda faaliyet gösteren A.K. Müzik tarafından İstanbul Cihangir Caddesi'nde 2010 tarihinde kurulmuştur. Mağazadaki arşivin büyük bölümünü klasik müzik ve caz repertuarı oluşturmaktadır. Türkiye'de klasik, caz, elektro-akustik ve deneysel alanlarında yerli prodüksiyonlara sahip A.K. Müzik dünyanın en büyük bağımsız plak şirketlerinin (ECM, Naxos, Enja, Harmonia Mundi, Speakers Corner Records vb) de Türkiye temsilcisidir. Bu sebeple Opus 3A İstanbul’da klasik ve caz odaklı en büyük ve ilk mağazadır. Mağazada çok çeşitli modern dans, opera, çağdaş bale DVD’leri de mevcut...

Mağazanın görüntülerini de Facebook'tan aldım. Güzel gözüküyor değil mi?





Valla İstanbul'da yaşayan okuyucularımız şanslılar doğrusu. Böylesine güzel mağazalardan alışveriş edebilme imkanları var. Biz ise İzmir'de hasret kaldık böyle mağazalara. Belki İstanbul'da yaşayanlar için pek bir komik gelecek ama buralarda böyle mağazalar olsa, muhtemelen kovulana kadar rafları kurcalardım. Hatta maaş almadan çalışmaya gönüllü bile olurdum. Şehrimiz yavaş yavaş küçüldüğünden midir fakirleştiğinden midir bilinmez, böyle mağazaları zor görürüz biraz. Kim ne derse desin, müzik mağazasından alışveriş etmenin tadı hiçbir şeyde yok! Neyse...

Meraklısına adres şu şekilde; Cihangir Caddesi, No: 3A. Facebook sayfası için ise buraya tıklayabilirsiniz. Bu arada Facebook'un sağı solu belli olmuyor. Link boş çıkarsa Facebook'a girince Opus 3A diye aratırsanız bulursunuz.

Beach Boys Reel Tape


Eskiden uzun çalar, 45'likler, kaset ve hatta kartuş kaset formatlarındaki albümlerin satıldığını hepimiz biliyoruz. Bunlara bir ek olarak zamanında makara bant formatlı albümler de satılıyordu. Günümüzde bunları edinmek pek kolay değil. Edinseniz bile durumları pek iyi olmuyor. Tabii Amerikalı Tape Project gibi organizasyonlar günümüzde hala makara teyp formatlı albümler yayınlıyorlar. Ama fiyatlar evlere şenlik...


Zamanında edindiğim bazı makara teypleri girdikleri deliklerin içerisinde bulup çıkarttım sonunda. İlk elime gelen Capitol'un bastığı Best Of Beach Boys Volume 2 bandı. Hatırladığım kadarı ile setin tamamı iki makaraydı. İkincisini buldum ama ilki nereden çıkacak bakalım.

Bu aralar bloğuma, evin derinliklerinden çıkan malları ekleyeceğim. Nostalji olsun...

Kendi Sesiyle Atatürk Plağı


1966 yılında Milliyet Gazetesi ile Türk Philips tarafından hazırlanan 45'lik "Kendi Sesiyle Atatürk" Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde eski kayıtların devirleri ile ilgili bir tartışma yaşanmıştı. Kültür Bakanlığı'nın arşivlerinde bulunan bazı kayıtlar ile yapılan karşılaştırmalarda Atatürk'ün sesinin bildiğimiz tonundan biraz farklı olduğu iddia edilmişti. Ses tonu konusundaki tartışmaları dikkatle takip ettim ancak önemli olan konuşmaların içeriği!


Plağın arka kapağında şöyle bir not eklenmiş; "Ölümünün 28. yılında Atatürk'ün kutsal hatırasına sunduğumuz bu plak mevcut imkanların en iyi şekilde değerlendirilmesiyle hazırlanmıştır.

Bu konuda yararlandığımız geçmiş yıllara (1933-1935) ait belgeler, Hollanda'da Philips laboratuarlarında elektronik teçhizat ve filtrelerden geçirilerek parazit ve gürültü sesleri imkan nispetinde süzülmüştür. Bu tarihi sesin size en net ve pürüzsüz şekilde kazandırlması için gösterilen bütün çabaya rağmen, yararlanılan belgelerin ilkel metodlarla kaydedilmiş oluşu ve zamanla yıpranmış bulunması, daha iyi bir plak yapılmasını engellemiştir. Bütün bunlara rağmen, bu tarihi plağın, diskoteğinizde dokümanter plak olarak müstesna bir yer işgal edeceğine inanıyoruz."

Plak kapağına yazılan yazı ne kadar nazik bir dille yazılmış. Benim çok hoşuma gitti doğrusu. Bu arada dikkat ederseniz "diskotek" kelimesi o dönemde plak arşivi veya koleksiyon anlamında kullanılıyormuş. Bunun bir çok eski plakta gördüm. Hoşuma gitti  bende bu şekilde kullanacağım zaman zaman!


45'liğin bir yüzünde 10. Yıl Nutku, diğer yüzünde ise 1935 Kurultayının açılışında yaptığı konuşma var ki, bence bu önemli bir tarihsel belgedir. Yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi Atatürk yaklaşan İkinci Dünya Savaşını 4 yıl öncesinden anlatıyor.

>Tarihi bir vesika olarak, diskoteğimin önemli bir parçası! Keşke imkan olsa da, 45'liği bilgisayara yükleyip, tekrar bir restorasyon ile meraklılara sunabilsem. Sanırım bunun için USB çıkışlı bir pikap katına ihtiyacım var. Restorasyon yazılımı konusunda ise çok sayıda açık kaynak kodlu yazılıma ulaşmak mümkün. Bu işi bir düşüneyim...