Pikap Kolu Yakmak İçin Zihni Sinir Projesi
Stereo Mecmuası'nın geçtiğimiz sayılarında Blue Horizon firmasının Proburn ürünü ile alakalı bir inceleme yazmıştım. Geçtiğimiz günlerde küçük bir müdahale yaptığım Bluenote Borghese pikap kolunu acil şekilde yakmam gerekti. Tabii ki kabloları:) Bir zihni sinir projesi ile Proburn'e özel bir kablo yaptım. Böylelikle küçük headshell'leri cihaza bağlama şansım oldu. Bir kaç forumda bunu paylaşınca ilginç tepkiler aldım. Elinizde bu tarz bir kablo yakıcı var ise hani aklınızda bulunsun diyerek fotoğrafları yayınlıyorum.
Thurston Moore, Okkyung Lee ve Ikue Mori Canlı Performans
Geçtiğimiz günlerde bir müzik topluluğu ile alakalı araştırma yaparken, Youtube'da aşağıya eklemiş olduğum Thurston Moore, Okkyung Lee ve Ikue Mori'den oluşan trio'nun canlı bir performansını buldum. El altında bulunsun diyerek bloğuma ekleyeyim dedim. Videonun play tuşuna basmadan önce aşağıdaki yazıyı okumanızı öneririm. Çoğu bünyenin kaldırmayacağı bir müzik tarzı çünkü.
İlk önce müzisyenlere bir göz atalım,Thurston Joseph Moore (1958 - yaşıyor) Amerikalı müzisyenin adı aslında Sonic Youth ile birlikte anılıyor. Bu durum çok normal, çünkü toplulukta şarkı sözleri, tüm vokaller ve gitarların arkasındaki isim Thurston Moore. Sonic Youth'daki müzik hayatının dışında özellikle deneysel çalışmalar da yapan müzisyenin 2006 yılında yayınlanan Flipped Out Bride, 2007 yılında yayınlanan Black Weeds - White Death (Sadece kaset formatında), 2008 yılında yayınlanan Sensitive-Lethal ve yine 2008 yılında yayınlanan Blindfold (Sadece kaset formatında 200 adet limitli) gibi albümleri de var. Bunların yanında Stereo Mecmuası müzik özel sayılarında yer verdiğimiz Glenn Branca'nın özellikle 1980 başı projelerinde de yer almış (Lesson No. 1, Symphony no. 1, 2 ve 3)
Okkyung Lee ise Koreli bir çellist. Müzik eğitimini Kore'de tamamlayan müzisyen daha sonra Amerika'ya taşınmış ve emprovize müzik camiasında tanınır hale gelmiş. Naked City topluluğu ile alakalı araştırma yaparken Tzadik plak şirketine yaptığı albümlere denk gelmiştim. Bu arada 2009 yılında Peter Evans ve Steve Beresford ile birlikte 2009 yılında yayınladığı "Check for Monsters" albümünün son derece iyi eleştirileri var. Albüm şu an elimde yok ama edinince bir şeyler karalamaya çalışırım.
Ikue Mori ise Japonya'da doğup Amerika'ya taşınan bir müzisyen. New York punk arenasında davulcu olarak boy gösteriyor. Gitarist Arto Lindsay ve klavyeci Robin Crutchfield ile beraber DNA topluluğunda müzik yapıyor. New York'ta 1970'lerin ortasında ortaya çıkan "No Wave" akımının etkisinde müzik yapan DNA'da amaç enstrümanları klasik tarzında çok dışında kullanarak farklı bir sound yaratmak. İşin acayip tarafı hiç bir müzik eğitimi almamış olmasına rağmen Ikue Mori davulculuk konusunda büyük övgüler alıyor hatta ritm duygusunu çok önemli caz müzisyenleri ile kıyaslayanlar oluyor. DNA dağıldıktan sonra asla davul açlmıyor ve özellikle drum machine ve bilgisayar yardımı ile garip ritmler ve robotik efeklerle davulvari bir etki yaratıyor. 1990'lara gelindiğinde kendisi gibi Japon Kato Hideki (Ground Zero topluluğundan) ve Fred Frith (Stereo Mecmuası ve kendi bloğumda sık sık bahsettiğim Henry Cow topluluğundan) ile birlikte Death Ambient'ı kuruyor. Bu arada Ikue Mori'yi John Zorn'un Electric Masada'sından hatırlayan okuyucularım olabilir.
Aşağıda 2009 yılında Thurston Moore, Okkyung Lee ve Ikue Mori üçlüsünün deneysel dolayıyla emprovize bir canlı performansı var.
İlk önce müzisyenlere bir göz atalım,Thurston Joseph Moore (1958 - yaşıyor) Amerikalı müzisyenin adı aslında Sonic Youth ile birlikte anılıyor. Bu durum çok normal, çünkü toplulukta şarkı sözleri, tüm vokaller ve gitarların arkasındaki isim Thurston Moore. Sonic Youth'daki müzik hayatının dışında özellikle deneysel çalışmalar da yapan müzisyenin 2006 yılında yayınlanan Flipped Out Bride, 2007 yılında yayınlanan Black Weeds - White Death (Sadece kaset formatında), 2008 yılında yayınlanan Sensitive-Lethal ve yine 2008 yılında yayınlanan Blindfold (Sadece kaset formatında 200 adet limitli) gibi albümleri de var. Bunların yanında Stereo Mecmuası müzik özel sayılarında yer verdiğimiz Glenn Branca'nın özellikle 1980 başı projelerinde de yer almış (Lesson No. 1, Symphony no. 1, 2 ve 3)
Okkyung Lee ise Koreli bir çellist. Müzik eğitimini Kore'de tamamlayan müzisyen daha sonra Amerika'ya taşınmış ve emprovize müzik camiasında tanınır hale gelmiş. Naked City topluluğu ile alakalı araştırma yaparken Tzadik plak şirketine yaptığı albümlere denk gelmiştim. Bu arada 2009 yılında Peter Evans ve Steve Beresford ile birlikte 2009 yılında yayınladığı "Check for Monsters" albümünün son derece iyi eleştirileri var. Albüm şu an elimde yok ama edinince bir şeyler karalamaya çalışırım.
Ikue Mori ise Japonya'da doğup Amerika'ya taşınan bir müzisyen. New York punk arenasında davulcu olarak boy gösteriyor. Gitarist Arto Lindsay ve klavyeci Robin Crutchfield ile beraber DNA topluluğunda müzik yapıyor. New York'ta 1970'lerin ortasında ortaya çıkan "No Wave" akımının etkisinde müzik yapan DNA'da amaç enstrümanları klasik tarzında çok dışında kullanarak farklı bir sound yaratmak. İşin acayip tarafı hiç bir müzik eğitimi almamış olmasına rağmen Ikue Mori davulculuk konusunda büyük övgüler alıyor hatta ritm duygusunu çok önemli caz müzisyenleri ile kıyaslayanlar oluyor. DNA dağıldıktan sonra asla davul açlmıyor ve özellikle drum machine ve bilgisayar yardımı ile garip ritmler ve robotik efeklerle davulvari bir etki yaratıyor. 1990'lara gelindiğinde kendisi gibi Japon Kato Hideki (Ground Zero topluluğundan) ve Fred Frith (Stereo Mecmuası ve kendi bloğumda sık sık bahsettiğim Henry Cow topluluğundan) ile birlikte Death Ambient'ı kuruyor. Bu arada Ikue Mori'yi John Zorn'un Electric Masada'sından hatırlayan okuyucularım olabilir.
Aşağıda 2009 yılında Thurston Moore, Okkyung Lee ve Ikue Mori üçlüsünün deneysel dolayıyla emprovize bir canlı performansı var.
Cidade de Deus (Tanrı Kent) Soundtrack Plak
Hayatım boyunca monitör karşısında olduğumdan, kendi özel zamanlarımda ekrandan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışırım. Bir film seyredeceğim zaman uzun uzun araştırır, seveceğimden mutlaka emin olduğumda seyrederim. Bu durumu bütn gün bilgisayar karşısında çalışan okuyucularımız varsa çok iyi anlayacaklardır. City Of God (orijinal adı Cidade de Deus- Tanrı Kent) filminin konusunu okuduğumda tam benim sevdiğim tarz bir film diyerek DVD'sini almıştım. Gerçekten yükselen Güney Amerika sinemasının güzel örneklerinden bir tanesi bana göre. Ancak konusu pek yenilir yutulur değil.
Brezilya'nın meşhur Rio de Janeiro kentini güzelleştirmek ve suç oranını düşürmek için kentin dış semtlerinin yeni alanlara taşımak gibi son derece zeka ürünü bir proje başlatılıyor. "Cidade de Deus" oluşturulan gettolardan bir tanesi. Zaman içerisinde her türlü suçun, uyuşturucunun merkezi haline gelen bu getto'lar ilerleyen yıllarda Rio de Janeiro büyüdükçe, kentin sınırları içerisine dahil olmuş. Bu mahallede yaşanan iktidar hikayesini ana konu olaral anlatan film, bir çok alt parçada karakterlerin özel yaşamlarından kesitler sunuyor. Filmin en önemli özelliği bence senarist de dahil olmak üzere, oyuncularında bu bölgenin insanı olmaları. Film, bir iktidar mücadelesini anlatınca, haliyle şiddet filmin ana konusu haline geliyor. Bu yüzden alıp mutlaka seyredin diyemiyorum, herkesin özellikle de çocuklu ailelerin seyretmekten hoşlanacağı türden bir film değil. Bu arada bir not; geçtiğim ay içerisinde Brezilya ordusu (bakın polisi demiyorum) benzer semtleri temizlemek için tanklar ve helikopterlerin desteği ile bir operasyon başlattı. Sokak sokak süren çatışmalar sırasında dökülen kanın yanında helikopter bile düşürülmüş olması bu gettoların günümüzde ne durumda olduğunu gösteriyor.
Filmin müzikleri ise konuya son derece tezat. Seçilen şarkıların bir çoğu benim hoşlandığım müzik tarzlardan olmasa bile, müziği dinlerken filmden aklıma sahneler geldiğinden yine de keyifle dinliyorum. Geçtiğimiz aylarda EMI'nin Türkiye'ye yeniden plak getirme kararı alması ile birlikte filmin soundtrack albümüne denk gelince hemen satın aldım.Sonuç olarak tam anlamıyla meraklısına diyebileceğimiz bir albüm.
Plak ülkemizde son derece makul bir fiyattan satıldı. Kayıt kalitesi de hiç fena değil. Albümde Antonio Pinto ve Ed Córtes tarafından hazırlanan şarkılar var. Ayrıca filmde kullanılan müziklerden bir bölümü de plağa eklenmiş. Plağın içeriği şu şekilde;
1. Meu nome e Ze - Antonio Pinto, Ed Cortes
2. Vida de otario - Antonio Pinto, Ed Cortes
3. Funk da virada - Antonio Pinto, Ed Cortes
4. Estoria da boca - Antonio Pinto, Ed Cortes
5. Na rua, na chuva, na fazenda - Hyldon
6. A Transa - Antonio Pinto, Ed Cortes
7. Metamorfose ambulante - Raul Seixas
8. Nem vem que nao tem - Wilson Simonal
9. Preciso me encontrar - Cartola
10. Alvorada - Cartola
11. Convite para Vida - Antonio Pinto, Ed Cortes
12. No caminho do bem - Tim Maia
13. Morte ze pequeno - Antonio Pinto, Ed Cortes
14. Batucada remix - Antonio Pinto, Ed Cortes
Filmin genelinde kullanılan müziklerin listesinde ise Brezilyalı yerel isimlere ağırlık verilmiş. İlk bakışta bir çok insan için tek tanındık isim James Brown olsa da, ayrıntılara girdiğinizde kulak kabartılması gereken isimlere denk geliyorsunuz. Filmde kullanılan şarkıların bir kısmına dediğim gibi plakta yer verilmiş ancak tam listeye göz atmak için Wikipedia'dan alıntı yapalım,
* Alvorada - Beste: Cartola / Carlos Cachaça / Hermínio B. Carvalho - Yorum: Cartola
* Azul da Cor do Mar - Beste ve yorum: Tim Maia
* Dance Across the Floor - Beste: Harry Wayne Casey / Ronald Finch - Yorum: Jimmy Bo Horne
* Get Up I Feel Like Being Like (Sex Machine) - Beste: James Brown / Bobby Byrd / Ronald R. Lenhoff - Yorum: James Brown
* Hold Back the Water - Beste: Randy Bachman / Robin Bachman / Charles Tuner - Yorum: Bachman-Turner Overdrive
* Hot Pants Road - Beste: Charles A. Bobbit / James Brown / St. Clair Jr. Pinckney - Yorum: JB's
* Kung Fu Fighting - Beste ve yorum : Carl Douglas
* Magrelinha - Beste ve yorum: Luiz Melodia
* Metamorfose Ambulante - Beste ve yorum: Raul Seixas
* Na Rua, Na Chuva, Na Fazenda (Casinha de Sapê) - Beste ve yorum: Hyldon
* Nem Vem Que Não Tem - Beste: Carlos Imperial - Yorum: Wilson Simonal
* O Caminho Do Bem - Beste: Sergio / Beto / Paulo - Yorum: Tim Maia
* Preciso Me Encontrar - Beste ve yorum: Candeia
* So Very Hard to Go - Beste: Emilio Castillo / Stephen M. Kupka - Yorum: Tower of Power
Filmin en meşhur sahnelerinden birisi. Tüm bunların yaşandığını düşünmek bile ürkütücü!
Angenor de Oliveira, veya tanındığı ismiyle Cartola (1908 – 1980) çok önemli bir müzisyen. Brezilyalı olan müzisyenin şair yönü de var ancak sambanın gelişmesindeki katkılarından dolayı oldukça saygın bir ismi var. Rio de Janeiro, doğumlu müzisyenin gençlik yılları fakirlik içerisinde geçmiş. İlerleyen yıllarda şansın da yardımıyla Breizlya müziğinin en önemli ismi haline gelmiş.
Tim Maia (1942 – 1998), gerçek adıyla Sebastião Rodrigues Maia, Brezilyalı bir müzisyen. Rio de Janeiro doğumlu müzisyen hemen her tarzda şarkı söylemiş. Soul, funk, bossa nova tarzı hareketli şarkılarla liste başarıları da elde eden müzisyen için yazılan çizilenlere göre son derece nüktedan şarkı sözleri, bu başarısında önemli role sahip.
Jimmy "Bo" Horne gerçek ismiyle Jimmie Horace Horne, Jr. 1949 doğumlu Amerikalı bir müzisyen. R&B tarzına yakın bir müzik yapıyor. Günümüzde de son derece popüler olan Horne'un müziklerine her alanda rastlamak mümkün. Son derece garip bir oyun olan Grand Theft Auto'da bile rastlayabilmek mümkün.
Bachman–Turner Overdrive (veya bilindik adıyla BTO) Kanadalı bir rock topluluğu. 1970'lerde son derece popüler olan topluluğun "Let It Ride", "You Ain't Seen Nothing Yet", "Takin' Care of Business" gibi şarkıları rock müzik çalan radyolardan en çok istek alan parçalar arasında.
"Carl Douglas" 1942 doğumlu Jamaikalı şarkıcı. Aslında son derece eğlenceli bir müzisyen. En bilnen şarkısı olan "Kung Fu Fighting" dünya çapında önemli bir hit. Kendisi de dövüş sanatları ilgilendiğinden bir çok filmde müzikleri kullanılmış. Kendisi de amatör olarak bazı filmlerde boy göstermiş. Jamaikalı olup, Uzakdoğu dövüş sanatları ile ilgilenme fikri nasıl ortaya çıkmış bilmiyorum ama Jamaika'lı olduğunu bildiğimizden kafası iyiyken karar vermiştir dersek belki yanlış olmaz. Günümüzde önemli rap müzisyenleri şarkılarının remikslerini söylüyorlar(mış)
Luiz Melodia, veya Luiz Carlos dos Santos 1951 doğumlu Brezilyalı müzisyen ve besteci. MPB (1) türündeki şarkıları ile meşhur olmuş. .1960'larda kulüplerde şarkı söyleyerek başlayan müzik kariyeri 1970'lerde önemli müzisyenlerle birlikte kurdukları "Os Instantâneos" topluluğu ile yükselişe geçip, dünya çapında popülerlik kazanmışlar.
Raul Santos Seixas (1945 – 1989), Brezilyalı rock müzisyeni ve besteci. Ölümünden sonra bile kendisine çok bağlı bir dinleyici ve hayran grubu vardır. Hatta doğumgününde Sao Paolo'da bir geçit töreni düzenlenir. Simyacının yazarı "Paulo Coelho" ile 1970'lerde tanışıp, ezoterik bir grup kurmaya karar vermişler. Daha sonraları Seixas, yüzünü bu konularla alakalı her mantıklı insan gibi "Aleister Crowley"e çevirmiş (2) Hayal ettiği topluluğu kurmayı başarmış. Anarşist yapıya sahip bu topluluk tabii ki, bizimki gibi darbeleri ile meşhur Breizlya'da askeri yönetimin ilgisini çekmiş hem Seixas hem de Coelho, işkenceden nasiplerine düşeni almışlardır. (3)
Wilson Simonal de Castro, Brezilyalı müzisyen. (1939-2000) Özellikle 1960'da ve 1970'lerin başında son derece popüler olmuş. 1970'lerde Brezilya'da hüküm süren darbe hükümetleri ile işbirliği yaptığı dedikoduları yüzünden önce müzik kariyeri inişe geçmiş. Albüm yapmaya devam etmiş ama 1960'lardaki başarısını bir daha asla kazanamamış. Gerçekliğini buralardan takip etmek güç ama sol kanat müzisyenleri tarafından sevilmediğini görmek için Brezilyalı olmaya pek gerek yok:)
"Tower of Power" ise Amerikalı bir topluluk. R&B, soul ve funk esintileri taşıyan bir müzik yapıyorlar. Topluluğun çok uzun süren müzik yaşamı boyunca en dikkat çekici özelliği orkestranın üflemeli bölümü. Zaman içerisinde Monkees, Santana, Elkie Brooks, Cat Stevens, Elton John, John Lee Hooker, Rufus, Rod Stewart, Jefferson Starship gibi isimlerle çalışmışlar. Tower of Power'ı bir bakıma büyük orkestralar sınıfına sokanlarda mevcut.
Luiz Melodia, veya Luiz Carlos dos Santos 1951 doğumlu Brezilyalı müzisyen ve besteci. MPB (1) türündeki şarkıları ile meşhur olmuş. .1960'larda kulüplerde şarkı söyleyerek başlayan müzik kariyeri 1970'lerde önemli müzisyenlerle birlikte kurdukları "Os Instantâneos" topluluğu ile yükselişe geçip, dünya çapında popülerlik kazanmışlar.
Raul Santos Seixas (1945 – 1989), Brezilyalı rock müzisyeni ve besteci. Ölümünden sonra bile kendisine çok bağlı bir dinleyici ve hayran grubu vardır. Hatta doğumgününde Sao Paolo'da bir geçit töreni düzenlenir. Simyacının yazarı "Paulo Coelho" ile 1970'lerde tanışıp, ezoterik bir grup kurmaya karar vermişler. Daha sonraları Seixas, yüzünü bu konularla alakalı her mantıklı insan gibi "Aleister Crowley"e çevirmiş (2) Hayal ettiği topluluğu kurmayı başarmış. Anarşist yapıya sahip bu topluluk tabii ki, bizimki gibi darbeleri ile meşhur Breizlya'da askeri yönetimin ilgisini çekmiş hem Seixas hem de Coelho, işkenceden nasiplerine düşeni almışlardır. (3)
Wilson Simonal de Castro, Brezilyalı müzisyen. (1939-2000) Özellikle 1960'da ve 1970'lerin başında son derece popüler olmuş. 1970'lerde Brezilya'da hüküm süren darbe hükümetleri ile işbirliği yaptığı dedikoduları yüzünden önce müzik kariyeri inişe geçmiş. Albüm yapmaya devam etmiş ama 1960'lardaki başarısını bir daha asla kazanamamış. Gerçekliğini buralardan takip etmek güç ama sol kanat müzisyenleri tarafından sevilmediğini görmek için Brezilyalı olmaya pek gerek yok:)
"Tower of Power" ise Amerikalı bir topluluk. R&B, soul ve funk esintileri taşıyan bir müzik yapıyorlar. Topluluğun çok uzun süren müzik yaşamı boyunca en dikkat çekici özelliği orkestranın üflemeli bölümü. Zaman içerisinde Monkees, Santana, Elkie Brooks, Cat Stevens, Elton John, John Lee Hooker, Rufus, Rod Stewart, Jefferson Starship gibi isimlerle çalışmışlar. Tower of Power'ı bir bakıma büyük orkestralar sınıfına sokanlarda mevcut.
(1) Música Popular Brasileira, Brezilya Popüler Müziği
(2) Bu topluluk Crowley'in "Liber AL vel Legis" yani Kanun kitabına uygun şekilde kurulmuş. Kitap ile alakalı ayrıntılı okumalar için -ki pek tavsiye etmem- internetten faydalanabilirsiniz. Kitap elektronik olarak bulunabiliyor.Bu arada kitabın 1920'lerde basılan örneklerinin fiyatları inanılmaz. Plak toplamak, kitap koleksiyonculuğunun yanında gerçekten ucuz bir uğraş :)
(3) Raul Santos Seixas'dan bahsederken, "Ney Matogrosso" ismi aklıma geldi. Son derece acayip bir ses rengine (sopranino) sahip olan Brezilyalı müzisyeni bundan seneler önce son derece ilginç müzik bloglarını takip ederken tanımıştım. Özellikle 1970'lerde Brezilyalı "Secos e Molhados" topluluğunda vokalist olduğu dönem ve topluluktan ayrıldığı dönemde yaptığı albümler muhtemelen dünyanın dört bir tarafındaki rock özellikle de glam severler için kutsal kase niteliğinde. Acayip kıyafetleri ve İngilizce çevirilere göre son derece garip sözleriyle, garip Güney Amerika müziklerine ilgi duyanlar varsa, mutlaka göz atılması gereken bir isim. Bu arada uzun zamandır bahsettiğim bloglara göz atmıyorum, umarım kapanmamışlardır.
Filmlerde Pikaplar ve Plaklar; Wristcutters A Love Story
Geçen sene bir DVD mağazasında dolaşırken Wristcutters (Bilek Kesenler - Bir Yol Hikayesi) filmini sanırım 1.99TL'ye görüp almıştım. Film hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ancak seyrettiğimde çok beğendim. Tam anlamı ile bir yol hikayesini anlatan film sadece intihar edenlerin yaşadığı garip bir dünyada geçiyor. Alternatif bir araf (veya cehennem) çerçevesi içerisinde filmin kahramanı Zia'nın (Patrick Fugit) kız arkadaşını arayışı konu ediliyor. Film son derece düşük bütçeli bir yapım. DVD'deki ekstraları seyrettiğinizde düşük bütçeli yapım olayının ayrıntıları çok keyifle anlatılmış. Goran Dukiç, alternatif dünyasını son derece başarılı oluşturmuş. Kullanılan pastel renkler, her şeyin paramparça, kırık dökük olması gibi ilginç ayrıntılar var. Filmde iki sahnede pikaplar boy gösteriyor. Bir adet Pioneer ve bir adet Dual :) Filmin müzikleri de çok güzel. Bu arada filmde rol alan önemli bir de isim var; Tom Waits.
Ülkemizde üç kuruşa satılan harika bir film. Büyük marketler ve mağazaların promosyon havuzlarında bulabilirsiniz. Şiddetle tavsiye edilir.
Megan Fox ve Plaklar
Yeni neslin başarılı (başarı kısmını bilmiyorum ama güzel olduğu kesin) oyuncularından bir tanesi olan Megan Fox'un, Rolling Stones dergisine verdiği bu poz, plakla alakalı tüm sitelerde denk gelebiliyor. Bizim Retro sitemize de ekledim ama el altında burada da bulunsun diye düşünüyorum :)
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)