Geçenlerde Radyoculuk Oynadım

Radyonun sahibi gibi çıkmışım bu fotoğrafta.

Yerel radyoların ortaya çıktığı dönemlerde müziğe meraklı hemen her genç insan gibi benim de küçükte olsa bir radyoculuk deneyimim olmuştu. O dönem bu deneyim hoşuma gitmişti ancak her hafta aynı saatte canlı yayına katılmak fikri beni fena halde sıkmıştı. Hal böyle olunca devamı gelmedi. Çevremde bir çok radyocu insan var. Senelerce bir çoğunun programlarını keyifle dinledim. Ülkenin dinlenir ender radyolarından bir tanesi olan TRT 3'te neden olduğunu tam anlamadığım bir şekilde bütün programlar yayından kaldırıldı. O dönemde bu olaya bir tepki gösterebilmek adına bayağı uğraşmış olsam da, tepkilerimiz cılız kaldı ve bu güzelim radyoda dinlenebilir çok az program kaldı. Bugünlerde de yine bir şeyler oluyor, bazı sesler duyuyoruz ancak tepkiler yine cılız. Tıpkı Blogger'ın yasaklanması gibi...  Bu yazıyı yazarken muhtemelen "şu karar neticesinde filanca falanca site engellenmiştir" yazısını göreceğinizi biliyorum. Adım adım bir yerlere gidiyoruz ya, Allah sonumuzu hayır etsin!


Yazılıp çizilen metinleri düzenlemek başlı başına bir iş oluyor. Benim rahatlığım yukarıdan belli. Arka planda Aydın düzeltmeleri yaparken, bende ne güzelmiş diye seyretmekteyim.

Neyse... Bu hafta son derece tatsız bir hafta olacağını biliyordum. Valide Sultan küçük de olsa bir operasyon geçireceğinden canım son derece sıkkındı. Tam operasyon öncesi Aydın Eroğlu, Radyo Ege Kampüs'te yaptığı programda bu hafta Danilo Rea'nın Schloss Elmau - A Tribute to Fabrizio De André CD'sini çalacağım konuk olsana dediğinde olaya müdahil oldum. Hem moral olur, hemde radyoculukta neler değişmiş onu görürüm diyerek mevzuya balıklama atladım anlayacağınız.


Sesleri kaydetmek, editlemek ve türlü türlü işlem yapmak gayet basit. Her şey bilgisayarlara emanet. Ama farkı yaratan tabii ki gene insan. Bir albümü baştan sona çalmak yerine, şarkı şarkı bilgi vermek çok daha keyifli.

Radyo Ege Kampüs, Ege Üniversitesi Öğrenci Köyünden yayın yapan genç bir radyo kanalı. Özellikle hafta sonu yayınları eski TRT 3'ü özleyenler için ilaç olabilir. Zaten duyacağınız seslerin bir kısmını tanıyacağınıza eminim. Radyo, yayınını öğrenci köyü içerisindeki bir binadan yapıyor. Stüdyolar gayet güzel, ortam keyifli. Her taraf öğrenci dolu. Üniversiteyi bitireli 10 sene geçmiş bu arada! Aydın programı için bant hazırlıyor. Bant derken eski jargonda tabii yoksa her şey dijital.  Biz programın konuşma bölümlerini kaydettik. Sonra bunlar editleniyor. Aralara şarkılar ekleniyor ve program hazır. Olay yazdığım kadar basit değil, bayağı uğraş gerektiriyor. Sanırım benim için canlı yayın daha keyifli olurdu. Ancak bu da pek kolay değil. Aslında TRT'de katıldığım televizyon progamında iyi performans göstermiştim herhalde radyoda da durumu kurtarabilirim ancak o her hafta program yapma zorunluluğu yok mu? Çekilmez...


Soldan sağa. Aydın Eroğlu, bendeniz Hakan Cezayirli, teknik ekipten Taylan (soyismini unuttum valla)

Programın tamamlanmış halini bende yarın dinleyeceğim. Kesin bol bol "ıhh" efekti yapmışımdır. Dinlemek isteyenler yarın FM bandı 100.8 MHz'ten radyolarını açıp "Denizin Sesi" programına odaklanabilirler. Program her Pazar günü ve Aydın Eroğlu tarafından hazırlanıp sunuluyor. Dinlemenizi tavsiye ederim.

Radyo Ege Kampüs'ün web sitesinde yayın akışı bölümü sayfalarını birazcık düzenlemeleri gerekli.  Bizim program saat kaçtaydı acaba diye bakayım dedim, Hafızam beni yanıltmıyorsa Pazar günü 14:00-15:00 arasıydı bizim program. Şimdiden iyi eğlenceler. Arada sırada 100.8'e de kulak kabartmayı unutmayın....

Star Trek Sinema Sistemi


Amerikalıların Star Trek film ve dizilerine olan ilgisi malum. Bir meraklı ev sinema odasını Star Trek dizisinden etkilenrek yeniden düzenlemiş. Aslında şöyle alıcı gözle baktığınızda yapılan çalışma ülkemizde de yapılmayacak türden değil. Zaten bildiğim kadarı ile ülkemizde de böyle bir kaç ev sineması sistemi sahibi var. Aşağıda bazı ayrıntı fotoğrafları mevcut;



Lambalı Radyo ve Güzel Bir Kız


Çok hoş bir fotoğraf. Hifi Kızları bölümümüze devam ediyoruz. Aslında Retro sitemizdeki fotoğrafları da buraya eklemem lazım.

Supercent Audio System


Tamamen gerçek ahşaptan üretilmiş ilginç bir müzik sistemi. Vakum tüplü entegre amplifikatör ve CD çalar bir arada. Üreticisi Supercent isimli bir Japon firma. Ürünün adı ise Supercent Audio System. Ürün Tokyo Tasarım Fuarında da ödül almış. Az yer kaplayan güzel bir sistem. Bayıldım...

Raflar ve Sistem


Müzik sisteminin yerleşimi açısından son derece son sorunlu ancak bir o kadar güzel görünen bir sistem. Sistemin iki yanındaki raflar Ikea'nın Expedit plak rafları. Tabii ki iki adet ünite üstüste konulmuş. Ülkemizdeki evlerin büyük bölümünde bu denli yüksek tavanlar olmadığı için böyle bir şey yapmamız pek mümkün değil ve zaten gerekli de değil. Düşünsenize en üst kattaki bir plağı almak nasıl bir eziyet olur.