Güle Güle Altay



Uzun yıllardır bloğuma futbol ile alakalı bir şey yazdığımı hatırlamıyorum. Hatta üniversite döneminden beri futbol ile alakalı bir yazı yazdığımı bile hatırlamıyorum. En son seyrettiğim maçı sakın sormayın. O kadar uzun zaman oldu ki, gerçekten unuttum. Hangi takımı tutuyorsun diye sorduğunuzda ise Altay derim. Doğduğum ve neredeyse 35 sene yaşadığım semtin takımıdır Altay. Maçına bol bol gitmişliğim vardır hatta deplasmanlara bile. İlerleyen yıllarda futboldan soğuyunca ne maça gittim ne de futbol izledim. Sadece bir kaç kez Altay Store'dan bir kaç t-shirt aldım. En azından verebildiğim destek oydu. Benim için öyle bir şeydir işte Altay. Varlığı ile yokluğu bir...

Bu arada muhtemelen Altay'ın bugününe kahrolan çok insan vardır, birisi de Cem Sevinir'dir. Hani dedim ya maçlara hatta deplasmanlara bile gittim diye. Lise döneminde bu dünyaya beni sokan Cem'dir. Bugün bir arkadaşım düşme haberini verdi, üzüldüm. Zaten yapabileceğim başka bir şey de yok!

Jackrack CD Rafı



Jackrack CD Rafı. Yaklaşık 600 Dolar fiyat etiketine sahip olan şık ürün 325 CD kapasitesine sahip. Ölçüleri; 950 x 950 x 150 mm. Ben çok beğendim.

Pazar Sineması: Der Golem



Geçen hafta yayınladığım Nosferatu filmi çok ilgi çekti. Sanırım bloğun okuyucuları ile benzer hobileri paylaşıyoruz. Gelen talep üzerine Pazar Sineması bölümümüzü geleneksel hale getirmeyi düşünüyorum.

Bu haftanın filmi: Der Golem, 1915 yapımı bir korku filmi. Film Alman yönetmenler Paul Wegener ve Henrik Galeen tarafından çekilmişti. Filmin senaryosu eski Musevi efsanelerinden etkilenerek yazılmış. Golem mevzuu oldukça ilginç. Bilinen en popüler hikaye haham Judah Loew ben Bezalel'in Prag'taki Musevi mahallesinde can verdiği Golem'in hikayesidir. Hikayeye göre 16. yüzyılda Prag'ta Musevilere karşı saldırılar başlayınca haham Golem'i yaratır. Aslında bu konuyu Çek Cumhuriyetinde bayağı araştırmıştım. Günümüzde bile Prag'ta yeraltında eski karanlık sanatlar yaşamaya devam ediyor ki, bu şehir yüzyıllar boyunca bu konuların merkezi olmuştur. Her zaman söylediğim gibi bir turistik gezide ne öğrenmek isterseniz onu öğrenirsiniz.

Filmde Alman dışavurumculuğunun ön etkilerini görebilmek mümkün.

Filmin telifi artık kalktığından çeşitli web sitelerinde izleyebilmek mümkün. Yukarıdaki videoda filmin tamamını bulabilirsiniz. Eğer kotalı internet kullanıyorsanız bir saatin üzerindeki film seyrederken 240dpi çözünürlüğü seçerseniz kotanızı çok fazla harcamamış olursunuz. Keyifli seyirler.

Ya Ev Sinemam Batarsa?


Titanic filminden nefret ediyor olsam da, yukarıdaki ev sineması sistemi için verilen emeğe saygı duymak lazım. Özel LED aydınlatmalar kullanılarak ve filmdeki sahnelere uygun şekilde tasarlanan aksesuarlar dikkat çekiyor. Son derece klasik bir mekan. Bu tarzı da sevenler mutlaka vardır diyerek ekleyeyim dedim.


Les Trésors de Satan - Delville



"Les Trésors de Satan" veya Şeytanın Hazineleri. Belçikalı Jean Delville'in (1867 – 1953) en önemli eserlerinden bir tanesi. Delville aslında son derece karmaşık bir ressam. Sembolist akımın içerisinde sayabileceğimiz Deville aynı zamanda yazar ve okülist olduğu biliniyor. Salon d’Art Idealiste'i de kuran Delville Belçika resminde ve ayrıca gelişiminde son derece önemli bir isim. "Les Trésors de Satan" Brüksel Güzel Sanatlar Müzesinde sergileniyor. Bu arada eserin ilk sergilenme tarihi 1895.