Animasyonlu Albüm Kapakları: Nick Cave And The Bad Seeds - Let Love In
Let Love In, Nick Cave and the Bad Seeds topluluğunun sekizinci albümü ve 1994 yılında yayınlanmıştı. Albüm yayınlandığı dönemlerde çok fazla ilgi çekmemiş olmasına rağmen ilerleyen yıllarda farklı türlerden müzik yapan toplulukların ilgisini çekmiş ve özellikle underground piyasada ilgi çekmişti. Albümden "Loverman" şarkısını Metallica kendi Garage Inc albümünde (aslında EP'si) 1998 yılında yeniden yorumladı. Depeche Mode'un aykırı ismi Martin Gore kendi solo albümünde yeni aynı şarkıya farklı bir bakış açısı ile yaklaşmıştı. "Red Right Hand" ise Arctic Monkeys tarafından bir kaç kere yorumlandı. Albümde Nick Cave'in yanında Blixa Bargeld, Martyn P. Casey, Mick Harvey, Conway Savage ve Thomas Wydler'ı görebilmek mümkün. Albümde çok sayıda konuk müzisyende yer almış... Yukarıda hareketli görüntüyü aşağıda ise orijinal kapağı görebilirsiniz…
Sufi Soul: The Mystic Music of Islam
Bu senenin başlarında Sufi Soul: The Mystic Music of Islam adlı bir belgesel izledim. 2008 yılında yayınlanan belgesel Simon Broughton tarafından çekilmiş. Belgesel adında anlatılacağı gibi dünyadaki sufi toplulukların müziklerini konu alıyor. Belgeselde tanıdığımız isimlerde yer alıyor; Galata Mevlevihanesi ve Kudsi Ergüner bunlardan iki tanesi. Belgeselde Hindistan/Pakistan, Türkiye, İran ve Kuzey Afrika'dan önemli isimlere yer verilmiş. Ancak ben Fas kısmına bayıldım. Özellikle Rokia Riman tarafından seslendirilen yukarıdaki şarkı çok ilgimi çekti ve başladım araştırmalarıma. İnternet üzerinde çok fazla bilgi bulabilmek mümkün değil. Ancak bu bölgelerde yaşayan bazı müzisyenlerle yazışmalar sonucu bazı isimlere denk gelebildim. Aşağıda bulduğum bir videoyu ekliyorum. Yerel bir zikir sırasında Kazablanka'da kaydedilmiş. Müzik arşivinde bu bölgeden bir şey bulunan okuyuculardan da yardım bekliyorum. Uzun zamandır aşağıdaki şarkı beynimin bir köşesinde dönmeye devam ediyor...
Stephen Paul Motian Vefat Etti
Stephen Paul Motian veya tanıdığımız ismiyle Paul Motian vefat etti. 1931 yılında doğan Amerikalı müzisyen 22 Kasım 2011 günü aramızdan ayrıldı. Önemli bir davulcu olarak ismini Amerikan caz tarihinine kazıyan Motian aynı zamanda önemli bir besteciydi.
Motian Philadelphia'da doğdu. Çocuk yaşlarında gitar çaldı ve 12 yaşında davul ile tanıştı. Çeşitli swing topluluklarında çalıştıktan sonra Kore Savaşına katıldı. Motian profesyonel müzik kariyerine 1954 yılında başladı. Kariyerine başladığı isim yine bir efsane Thelonious Monk. Ancak tüm dünyada tanınması piyano efsanesi Bill Evans'ın trio'larında olmuştu. Basçı Scott LaFaro ve onun vefatının ardından Chuck Israels ile caz tarihinin en önemli albümlerinden bir kısmına imza atmıştır. Motian'ın çalışmadığı isim çok azdır diyebiliriz. Bunlardan en dikkat çekicileri Paul Bley (1963-4) ve Keith Jarrett (1967–76) ile yaptığı çalışmalardır. Ancak liste bundan çok daha uzun... Lennie Tristano, Warne Marsh,Lee Konitz, Joe Castro, Arlo Guthrie, Carla Bley, Charlie Haden, Don Cherry, Marilyn Crispell, Bill Frisell, Leni Stern, Joe Lovano, Alan Pasqua, Wolfgang Muthspiel, Bill McHenry, Stephane Oliva, Frank Kimbrough ve çok daha fazlası...
Listeye bir bakış attığınızda çok farklı isimleri görebilirsiniz. Rock'tan en uç caza kadar Motian hemen her müzik türüne kendi davul çalışını adapte edebiliyordu. Onun büyüklüğü işte buradan geliyor...
1970'lerde kendi toplulukları ile ECM'de 1980'lerde Soul Note Records, JMT Records ve Winter & Winter Records'ta plaklar yayınlamıştır. 2000'lerin ortasında ise Motian tekrar ECM'e dönmüştü.
Bill Evans, Scott Lafaro ve Paul Motian.. Şimdi hepsi tanrının yanında...
Motian'ın Bill Evans'la yaptığı plaklar, New Jazz Conceptions (Riverside, 1957) Portrait in Jazz (Riverside, 1959) Explorations (Riverside, 1961) Sunday at the Village Vanguard (Riverside, 1961) Waltz for Debby (Riverside, 1961) How My Heart Sings! (Riverside, 1962) Moon Beams (Riverside, 1962)
Charlie Haden ile yaptığı plaklar Liberation Music Orchestra (1969) Ballad of the Fallen (1980) Dream Keeper (1989) Etudes (1986) Segments (1987) Live at the Village Vanguard with ve The Montreal Tapes serisi...
Keith Jarrett ile yaptığı plaklar Life Between The Exit Signs (1967) Somewhere Before (1969) Expectations (1972) TheMourning of a Star (1973) Fort Yawuh (1973) Treasure Island (1974) aslında 1970'lerde yaptığı tüm plaklar...
Joe Lovano ile Village Rhythm (Soul Note, 1988) Enrico Rava ile Tati (ECM, 2004) New York Days (ECM, 2008) Paul ile 1980'lerde yaptığı plaklar ve Misterioso başta olmak üzere 1970'ler ve 80'lerde daha küçük plak firmaları olan Soul Note Records, JMT Records ve Winter & Winter için yaptığı kayıtlar, bence Motian'ın neden efsane olduğunu anlamamıza yardımcı olacak albümlerdir...
Ne diyelim; Mekanı cennet olsun...
Bumads Ödülleri ve Ömür Boyu Unutulmayacak Bir Gece!
Sizlere geçtiğimiz günlerde Bumerang Ödüllerinde finalist olduğumuzu duyurmuştum. Aslında bu güzel haberin daha farklı bir zamanda gelmesini tercih ederdim demiş ve durumu kısaca özetlemiştim;
“1 ay boyunca İstanbul’da kalacağımız bir dönemde Seçil Hanımın (1) annesinin beyin damarlarından bir tanesinde oluşan emboli (pıhtı) sorunu nedeniyle tüm programımızı iptal etmek zorunda kaldık. Arkasından Bumerang Ödüllerinin finaline kaldığımı öğrendim. İster istemez bir günlüğüne İstanbul’a gidip dönmek durumundayım. Gerek şahsi işlerim gerekse de Stereo Mecmuası ile alakalı yapacağım firma ziyaretlerini biraz ertelemek zorundayım ne yazık ki. Sonuçta sağlık en önemli şey.”
Sağlık durumu ile aldığımız iç açıcı haberler ile birlikte ödül törenine gönül rahatlığıyla katılma fırsatı bulduğum için çok mutlu olduğumu tüm içtenliğim ile söylemek isterim. Bu konuda bizi yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz. Şu an herşey çok iyi gidiyor. Moralimiz çok çok iyi..
Çarşamba günü öğleden sonra uçak ile İstanbul’a gidip ertesi gün İzmir'e geri döneceğim şekilde bir program yapıldı. Uçuş ve konaklama ile alakalı hazırlıkların tamamlanmasının ardından son yılların en garip İstanbul seyahatime başladım. En garip diyorum, çünkü İstanbul'a gittiğimde kaldığım en kısa dilim genelde 2 haftadır. Bir günlük seyahatlerden tüm kalbimle nefret ederim aslında nefret ederdim demeliyim.
Bundan aylar önce Hurriyet Bumerang sistemine (2) dahil olduktan sonra düzenlenen Bumads yarışmasına sessiz sedasız bir şekilde katıldım. Genelde tüm katılımcıların yaptığı gibi sitelerimizin her tarafını bize oy verin banner'ları ile doldurmak yerine tek bir başlıkta ödüllerden bahsettim ve okuyucularımızdan destek istedim. Stereo Mecmuası'nın her konuda bizlere destek veren değerli okuyucuları, görülüyor ki, yine ellerinden geleni yapmışlar ve Stereo Mecmuası Günlüklerini finallere taşımışlar. Hepinize desteğiniz için teşekkürler.
Salonun Genel Görünüşü ve Sahne
Final Akşamı Başlıyor!
Finallerde (aslında yarı finallerde demeliyim) çok önemli isimlerden oluşan dev bir jüri, binlerce blog arasından her kategori için üç finalisti seçti. Bu üç finalistten bir tanesi bendeniz Hakan Cezayirli idi...
Bu durumdan haberdar olunca çok mutlu oldum. Sonuç itibarı ile Stereo Mecmuası'nı oluşturan tüm alt bölümlerde birinci önceliğimiz okuyucularımızın ilgisini çekecek içeriği hazırlayıp sunabilmek. Bunu yaparken elimizden geldiğince basit şekilde ancak görsel desteğe sırt çevirmeden yapmaya çalışıyoruz. Tüm Stereo Mecmuası'nın en renkli bölümü olan blog'um bu ödüllere katılmak için doğru bir karar oldu. Konuyu buradaki başlıkta biraz detaylandırmaya çalıştım. Bir göz atmanızda fayda var.
Ödül töreni İstanbul Hilton Convention Center'da düzenlendi. Daha önce çeşitli sebeplerle bulunduğum defalarca salonlara bu kez son derece eğlenceli bir etkinlik için gidiyor olmak ayrıca keyifliydi. Salona girer girmez, genç hanımefendilerden oluşan Bumads ekibi tarafından son derece güleryüzle karşılandım. Benimde içerisinde bulunduğum “En Tarz Blog Ödülleri” gecenin ilk ödülleri olduğundan eğer mümkün ise sahneye yakın bir yerde oturmam istendi. Ödül törenlerine tek başıma katıldığım için bu tabii ki bir sorun olmayacaktı. Şarabımı alıp bir masaya oturdum. Son derece sempatik insanların bulunduğu bir bölümde yerimi aldım. Genç hanımefendilerden bir tanesi yemek konusunda diğer bir tanesi alt kültürler konusunda blog'lara sahipmiş. İsimlerini ne yazık ki hatırlamıyorum ancak kendilerine ödül töreni boyunca arkadaşlıklarını paylaştıkları için bir kez de buradan teşekkür etmek isterim.
Ödül gecesi Hürriyet grubundan Ahmet Dalman'ın konuşması ile başladı. Yaşı bana yakın olan hemen herkesin hatırlayacağı ilk gazete web sitelerinden bahsettiği konuşmasında, beni çevreleyen genç insanların ne kadar şanslı olduklarını düşündüm. Benim internet ile tanışmam 90'ların ortasında oldu. 40'larıma yaklaşırken ise internet başlı başına bir güç haline gelmişti. Şu an yirmili yaşlarımda olmak isterdim doğrusu. Gerek iş hayatı gerekse de yaşın getirdiği sorumluluklardan dolayı internet dünyasını onlar kadar yakından takip edemiyorum. Sanırım yaşlanıyorum...
Gece Bumads'ın yeni stratejilerinin açıklandığı konuşmalar ile devam etti. Erhan Acar'ın konuşmasını özellikle çok beğendim. Konuşmasındaki şu bölüm gerçekten çok etkileyici; Bloggerlar artık emeklerinin karşılığını sadece trafik değil, iyi gelirler kazanarak da alacaklar. Hayalimiz; bir seyahat blogcusunun görmediği bir ülkeye Bumads aracılığıyla kazandığı parayla gidebileceği, bir fotoğraf blogcusunun istediği yeni kamerayı alabileceği, bir sinema blogcusunun ise daha fazla film izleyebileceği bir reklam ekonomisi yaratmak... Eğer bu konuda Bumads başarılı olabilirse, blogger'ların önünde bir çok ilginç fırsat çıkacağına eminim.
Sezer İltekin, Ozan Ün, Hakan Cezayirli ve Vuslat Doğan Sabancı
Tansiyon Yükseliyor; Ödüller Sahiplerini Buluyor
Konuşmaların akabinde sıra ödüllerin dağıtılmasına geldi. İlk verilecek ödül benim de finalist olduğum ödül olduğundan sahneye doğru yaklaştım. O anda içimde en ufak bir heyecan kırıntısı bile olduğunu söyleyemem. Bunun ilk sebebi gençliğimde son derece sabırsız, heyecanlı ve hatta sinirli olmam sebebi ile bir çok sıkıntı yaşamam ve yıllar geçtikçe bu konuda kendimi terbiye etmeye çalışmamdır. İkinci sebebi ise yine çocukluğumda herhangi bir yarışmada (hatta oyunlarda da) sanki yenilmek diye bir seçenek yokmuş gibi gereksiz bir hırsa sahip olmam ve bu yüzden çok insanı kırmış olmamdır. 30'lu yaşlarımda geç gelen olgunlukta bu huyumdan da vazgeçmeyi başardım. Üçüncü sebep ise ödül töreninde tanışmış olduğum Sn Sezer İltekin'in editörü olduğu Kelimeler Benim web sitesinin kazanacağını düşünmemdir. Velev ki, ben jüride olsaydım oy hakkımı bahsi geçen siteden yana kullanırdım. Tabii ki yarışma jürisini oluşturan değerli isimlerin benden çok daha farklı bir bakış açısına sahip olduğunu gerçeğini kabul etmem lazım. Ayrıca insan bazen kendi yaptığı şeyin değerini kendisini fark edemeyebiliyor. Ben her zaman bloğumun ve hobi olarak kurduğum Stereo Mecmuası'nın içeriği konusuna odaklanmıştım. Bırakın Türkiye'yi dünyada bile bu tarz hobi sitelerinin sayısı sınırlı ve bu durum geniş kitleler tarafından kabul edilen bir gerçek. Ancak bloğumun görsel yapısına baktığımda amaca odaklanmış basit ama sevimli bir yapı görüyorum. Sanırım içeriği desteklemek amacı ile yaptığımız görsel dokunuşlar başarılı olmuş. Aslında bugün bloğuma bu gözle baktığımda görüntü daha çok hoşuma gitti. Belki de aldığım(ız) ödülün etkisidir :) Bilmem sizler ne düşünürsünüz?
Hakan Cezayirli, Vuslat Doğan Sabancı ve gecenin başarılı sunucusu (ne yazık ki ismini unuttum)
Ödül için teker teker ismimiz anons edildi. Bendeniz, Hakan Cezayirli, Sn. Sezer İltekin ve yine son derece sempatik bir bey olan Sn. Ozan Ün sahnede yerimizi aldık. Bizim kategorimizin ödülleri gecenin en zarif hanımefendisi olan Sn Vuslat Doğan Sabancı tarafından takdim edildi. Birinci olarak ismim zikredildiğinde oldukça şaşırdığımı itiraf edeyim. Kardeşimin deyimi ile şaşkınlığımı buradaki videoda siz de görebilirsiniz. Video ayrıca tüm ödül töreninden güzel anları kapsıyor.
Sezer İltekin, Ozan Ün, Hakan Cezayirli ve Vuslat Doğan Sabancı
Ödülü almış olmanın verdiği haklı gurur ile diğer finalistlerin ödüllerini almasını keyifle seyrettim. Ben özellikle Sn. Gülenay Börekçi 'nin Egoist Okur (3) isimli blog'unu çok beğendim. Ödül almasına çok sevindiğimi söylemek isterim. Her kategorinin ödülleri dağıtılınca, bir de jüri özel ödülü takdim edildi ve kısa bir ara verildi. Tüm değerli blog sahiplerini buradan bir kez daha gönülden tebrik ederim. (4) Bir yandan tebrikleri kabul ederken eşime, anneme ve kardeşime telefon ettim. Uzaklarda onların da mutluluğuma ortak olması ve yaşadıkları sevinç içimi ısıttı. Koskoca bir kalabalığın içerisinde aslında sevdiklerinizden uzakta yalnız olduğunuzda buna ihtiyaç duyarsınız. O zaman tepkisiz bir adamın bile yüzünde bir gülücük oluşur...
Bumads Ekibi, Bedük eşliğinde eğleniyor.
Aranın ardından Türkiye'de elektronik müziğin önemli temsilcilerinden Bedük'ün konseri başladı. Davetlilerin büyük çoğunluğunu oluşturan gençler doyasıya eğlenirken, birkaç şarkı dinledim ve gece boyunca güleryüzleri ile ortamı ısıtan Bumads ekibinin (5) denk gelebildiğim üyelerine teşekkür ederek kardeşimle buluşmak üzere yola çıktım.
Herkes Bir Gün 15 Dakikalığına Şöhret Olacak (6)
Aslında Stereo Mecmuası yayın yaptığımız konulara ilgi duyanların zaten bildikleri bir platform olsa da, aldığımız ödül vesilesi ile bugün bir çok insanın web sitelerimizden haberi oldu. Belki aralarından bir kısmı ilerleyen günlerde ve aylarda sitemizi takip etmeye devam ederler. Bugün telefonla beni tebrik eden bir çok değerli dostumun bana ilettiği kadarı ile bir çok internet platformunda, web sitesinde, haber sitesinde ve Hürriyet Gazetesinde aldığımız ödülle alakalı yazılar varmış. Sanırım Pop Art akımının arkasındaki deha her zamanki gibi tespitinde yanılmamış.
Teşekkürler
Stereo Mecmuası'nda birlikte olduğum tüm dostlarıma, eşime, aileme ve senelerdir bizlere destek veren herkese çok teşekkürler. Hepiniz iyi ki varsınız! Ayrıca güzel akşam için Hürriyet ailesine çok teşekkürler.
Ödül Hakkında
Birincilik ödülü olarak takdim edilen heykelcik müzik arşivimin önündeki yerini aldı. Bir bakarsınız ilerleyen yıllarda yanına yeni arkadaşlar gelir. Hayatın insana neler getireceğini kim bilebilir:)
Notlar;
(1) Seçil; Seçil Cezayirli nam-ı diğer hayat arkadaşım...
(2) Daha fazla ayrıntıyı buradaki yazımda bulabilirsiniz.
(3) Sitenin teması gerçekten çok hoş tasarlanmış. İçeriği de son derece keyifli. Bence çok güzel bir birleşim...
(4) Tüm listeye ulaşmak için buraya tıklayınız
(5) Neslihan Yenice, Hilal Meriç ve ödülleri güvenli bir yere koymak konusunda bana yardımcı olan ancak ne yazık ki ismini unuttuğum siyah/yeşil kıyafetli genç hanımefendiye selamlar...
(6) Andy Warhol.
EklerBu bölüm önümüzdeki saatler ve günlerde tekrar güncellenecektir.
Bumerang Web sitesinde Ödül Töreni
Bumads Web Sitesinde Ödül Töreni
Hürriyet Web sitesinde Ödül TöreniHurriyet Web Sitesi Video
Doğan Haber Ajansı Video.
Bumerang Nedir, Bumads Ne Demek, Niye Bu Sistemin İçerisindeyiz, NeOluyor!!!
Bumerang, Hürriyet'in internet yayıncılığına dolaylı yoldan destek verdiği bir oluşum. Bundan neredeyse 6 ay önce sevgili Bülent Şaman'ın vasıtasıyla haberdar olduğumuz yeni nesil bir internet platformu. Aslında sistem dört seneden beri faaliyetlerine devam ediyor ancak benim tanışmam biraz daha geç oldu...
Sistemin ana fikri aslında çok basit. Bumerang sisteminin en önemli özelliği blog sahiplerini (yazının devamında blogger olarak tanımlanacaktır) bir araya toplaması. Blogger'lar “yazarkafe” olarak isimlendirilen bir havuz içerisine kendi yazılarının belirli bölümlerini ekleyerek bu havuzun içeriğini zenginleştiriyorlar. Havuz bir yandan zenginleşirken okuyucular belirli konu başlıklarını seçerek (örneğin teknoloji) sistem içerisinde bulunan yazıları seçimlerine göre filtreleyerek ilgilerini çeken yazılara ulaşabiliyorlar.
Ödül Gecesinde Bumads Standı. Resim Bumads web sitesinden alındı....
Sistemin bir diğer avantajı blog sahiplerinin reklam geliri elde etmelerine olanak veren bir pazarlama sistemine sahip olması. Bumads olarak adlandırılan servis diğer bir çok reklam mecrasının aksine tıklama veya gösterim başına reklam tutarı ödemek yerine kuralları, geliri ve yayın şartları çok belirli bir sisteme sahip. Sözgelimi 3 gün boyunca yayınlayacağınız bir reklamdan elde edeceğiniz gelir daha ilk başından belli. Özellikle genç blogger'ların alan adı gibi giderlerini karşılamaları için harika bir sistem.
Ödül aldığım Bumads Gecesinde Hürriyet İnternet Grubu Başkan Yardımcısı Erhan Acar konuşmasında sistemin ilgi çekici yaklaşımına dair güzel bir açıklama yaptı. Aynen aktarmak isterim;
“Bloggerlar artık emeklerinin karşılığını sadece trafik değil, iyi gelirler kazanarak da alacaklar. Hayalimiz; bir seyahat blogcusunun görmediği bir ülkeye Bumads aracılığıyla kazandığı parayla gidebileceği, bir fotoğraf blogcusunun istediği yeni kamerayı alabileceği, bir sinema blogcusunun ise daha fazla film izleyebileceği bir reklam ekonomisi yaratmak...”
Hürriyet İnternet Grubu Başkan Yardımcısı Erhan Acar. Resim Bumads web sitesinden alındı...
Stereo Mecmuası'nın Yeterince Geliri Yok Mu, Neden Ekstra Reklam Mecrası Arayışınız Var?
Evet bugün için Stereo Mecmuası'nın arkasında ülkemizdeki bir çok web sitesi ve blog'un aksine ciddi bir sponsor desteği var. Yayın yaptığımız sektörün en önde gelen sesi haline gelmeyi başardığımız şu kısa süre içerisinde gerek sponsorlarımız, gerek okuyucularımız gerekse de gönüllüler tarafından her zaman desteklendik. Bugün kendimize ait server sistemlerinde yüksek bant genişliğinde yayın yapabiliyor, çok sayıda veritabanımızın binlerce kullanıcıya hizmet verebildiği bir çok web sitesinin hayallerini süsleyebilecek bir sistem kullanıyoruz. Dışarıdan baktığında basit bir Wordpress sistemine sahip bir siteler grubuna sahipmişiz gibi gözükebilir ancak zaman zaman yüzlerce hatta binlerce okuyucunun bir anda sistemimize yönlenebildiğinde sistemin sağlıklı çalışmaya devam edebilmesi ciddi bir servis alma gereksinimi doğuruyor. Bu duruma özellikle elektronik dergilerimizi yayınladığımızda denk geliyoruz.
Stereo Mecmuası olarak Bumerang sisteminin bir parçası olmamızın sebebi reklam gelirlerinden ziyade genç okuyucu kitlelerine ulaşmak ve onların bulunduğu ortamların bir parçası olmak veya olmaya çalışmaktır.
Müzik ve müziği dinlemek için gerekli ekipmanlar bütünü, dışarıdan baktığınızda son derece pahalı bir hobi olarak gözüküyor. Belki bizler senelerdir bu tarz sistemlere sahip olmanın verdiği alışkanlıklarla bu hobinin kapsadığı konuları günlük hayatımızın birer parçası gibi görüyoruz. Ancak dışarıdan baktığınızda iş hayatına yeni atılan bir gencin veya bir üniversite öğrencisinin kısıtlı maddi imkanları ile bu dünyanın parçası olmayacağı gibi bir düşünceye sahip olması gayet doğal. Stereo Mecmuası'nın bence en önemli görevi işte burada ortaya çıkıyor...
Gençler ile hi-fi'yi bir şekilde tanıştırmak....
Stereo Mecmuası Günlükleri'nin Ortaya Çıkışı
Daha ilk günden beri Stereo Mecmuası Günlükleri veya sonradan kendi ismimi aldığı haliyle Hakan Cezayirli Blog'u, hi-fi ve müziğe bakış açısı olarak daha lifestyle bir tarz ile ilerledi. Konuyla alakası olmayan bir ziyaretçi Stereo Mecmuası'nı incelemeye başlayınca ilk birkaç dakika içerisinde sayfayı kapatabilir. Çünkü ana sitemiz genelde asıl okuyucu kitlemizin anlayacağı nitelikte yazılarla dolu. Yüksek tutarlı ürünlerin haberleri, teknik makaleler derken konuyla alakası olmayan bir insanı korkutacak bir içeriğimiz var.
Ancak şunu her zaman biliyorum ki, evlerinde akıllı telefonlarıyla, tabletleri ile veya çok basit taşınabilir müzik çalarlar ile müzik dinleyen bir çok genç meraklı var. Tutarı çoğu zaman bir hifi sisteminin çok daha az tutarlarında fiyat etiketlerine sahip olan dock sistemleri, kulaklıklar ve müzik setleri ile müzik dinleyen geniş kitleleri de unutmayalım...
Tüm bu kitle geleceğin hi-fi dünyasının birer parçası olabilir. İşte bu bakış açısı ile tasarladığım blog'umda hi-fi'nin daha güleryüzlü tarafını insanlarla özellikle de gençlerle buluşturmak istemiştim. Görsel olarak ana sitemizden daha renkli, içerik olarak hemen herkesin ilgisini çekebilecek ancak bir yönüyle asıl okuyucu kitlemizinde ilgi alanlarını kucaklayacak bir blog'un Stereo Mecmuası'nı daha da ilerilere taşıyabileceğini düşünmüştüm ve sanırım geçmişte düşlediğim her şey bugün gerçek oldu...
Gelenekselleşmiş Hakanwork Orange:) banner'ımız.
Site Tasarımını Başarılı Bulmayanlara Ufak Bir not
Evet bir yönüyle baktığınızda site tasarımımızı teknik açıdan başarılı bulmayanlara hak verebilirim. Stereo Mecmuası şu an için Wordpress için yazılmış ve ücretsiz dağıtılan Arras isimli tema ile okuyuculara hizmet vermektedir. Arras teması üzerinde fazla bir değişiklik yaptığımızı söyleyemem. Zaten bunu yapmak için gerekli zamanımız yok. Stereo Mecmuası, genel olarak iş hayatından arta kalan zamanlarda hobisel amaçlarla ortaya çıkan bir web oluşumu. Bizim için içerik her zaman görsel detaylarla uğraşılarak geçirilecek zamandan daha önemli olmuştur. Hedefimiz ve amacımız her zaman okuyucularımızın ilgisini çekecek içerik üretmektir. Görsel bazı düzenlemeler yapmamız gerektiğinde üniversite öğrencisi genç arkadaşlarımızın eğitim masraflarına katkıda bulunarak bu çalışmaları onlara yaptırıyoruz. Böylelikle onlar eğitim masraflarını karşılarken, bizlerde kendimizce değerli zamanımızı içerik yaratmaya yönelik olarak kullanabiliyoruz.
Geçmişten bugüne, eğer benzersiz bir tema yaratmak isteseydim, ya özel bir tema yazdırır yada satışa sunulan kişiye özel temalardan bir tanesini çok rahatlıkla satın alabilirdim. Ancak biz bunun yerine zengin içeriğimizi görsel olarak "basit" şekilde destekleyen temaları tercih ettik. Küçük ve esprili dokunuşlar (örneğin Müzik sitemizin banner'ındaki Kurbağa Kermit) veya ilgi alanlarımızı öne çıkartan imgeler ile (bloğumun banner'ının Clockwork Orange'ın yazı karakteri ile tasarlanması veya arka planının özel olarak seçilmesi) içeriğimizi destekledik. Görünüşe bakılırsa bu yaklaşımımız okuyucularımızdan ve ziyaretçilerimizden olumlu tepkiler alıyor. Ancak yakın gelecekte önemli bir görsel dönüşüm yaşayabiliriz diyerek yazımı burada sonlandırmak istiyorum...
Bir sonraki yazımda sizleri Bumads Ödüllerine götüreceğim....
Ödül Töreni Toplu Fotoğraf
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)