Geceler Boyunca Oyun Oynamayı Özlemek!
Geçtiğimiz haftalarda sizlere sonunda seyredecek bir dizi bulduğumu söylemiştim ve kısaca The Big Bang Theory'den bahsetmiştim. Amerikan CBS televizyonunda yayınlanan dizinin son sezonunun 19. bölümünün konusu beni büyümenin ne kadar kötü bir şey olduğunu konusunda tekrar düşündürdü. Ben bilgisayar ile haşır neşir olan bir nesildenim. Sokak oyunlarından Atari çağına geçişi canlı canlı yaşayan birisi olarak bilgisayar oyunlarının karşısında sabahlama mevzusu benim de büyük keyif alarak yaptığım bir etkinlik idi. Commodore 64 döneminden itibaren bazı oyunlara kafayı takıp Cumartesi günü eve kapanıp Pazartesi çıkmak son derece alışılmış bir olaydı benim için. PC döneminin başlaması ve oyunların gitgide karmaşıklaşması ise bu etkinlikleri daha da arttırmıştı. Allah'tan iş hayatının etkisiyle online oyun konusuna çok fazla bulaşmadım ama yine de geceler boyu CS ve dönemin Call Of Duty server'larında sabahlamalarım olmuştur. Hadi itiraf edeyim aslında bol bol olmuştu :)
İnsan büyüyünce ve sorumlulukları artınca bu tarz şeyleri ne yazık ki yapamıyor. Şöyle yakın arkadaşlarımızla içecek ve yiyecek stoğu yapıp "level kasmayı" arada sırada özlemiyor değilim. Eskiden çok sınırlı imkanlarla (hoş her zaman ortalamanın üzerinde bilgisayarlarım olmuştu) yapabildiğimiz şeyleri şu an bu imkanlarla yapamamak çok acayip bir duygu. Gigabyte'larca RAM, güçlü işlemciler ve geçmişte üretilebileceğini hayal bile edemeyeceğim garip kodlu ekran kartlarında bloğuma yazı yazıyor olmam traji komik bir durum.
Acaba işlere güçlere biraz ara verip Elder Scrolls dünyasına mı yelken açsam acaba :)
19. İzmir Caz Festivali: Geraldine Laurent Time Out Trio Konseri
Bugün Fransız cazının yeni yeteneklerinden bir tanesi olarak gösterilen Geraldine Laurent'in Time Out Trio'sunu dinledim. 1975 yılında doğan müzisyeni bir caz kulübünde Fransız “Jazz Magazine” dergisinin editörü dinlemiş ve performansını dergisine taşımış. Hemen arkasından bir çok Fransız caz eleştirmeni tarafından müzisyene dikkat çekilmiş ve yavaş yavaş daha iyi tanınır hale gelmiş. Hemen arkasından bir ödül ve başarılı konser gelmiş. Hikayenin bu kısmı oldukça etkileyici değil mi? Konser öncesinde bende kendimce araştırmalar yapıp müzisyenin çeşitli performanslarını dinlemeye çalıştım.
Bu noktada Fransız baterist Aldo Romano'nun dörtlüsü benim açımdan ön plana çıktı. Bu dörtlü basta Henri Texier, klarnette Mauro Negri ve saksafonda Geraldine Laurent'ten oluşuyor. Bu ekiple 2008 yılında çıkarttıkları albüm ve hemen arkasından yayınlanan “Complete communion to Don Cherry” albümünde (bu albümde Mauro Negri yerine Fabrizio Bosso var) gerçekten Fransız saksafoncu çok etkileyici performanslara imza atıyor. Tabii burada Aldo Romano ve Henri Texier gibi Fransız cazının iki önemli ve duayen ismi dikkat çekiyor. Bu dörtlünün bazı konser performansları çeşitli video sitelerinde bulunabiliyor. Bir göz atmanızda fayda var.
Geraldine Laurent 2000'li yıllarda iki adet trio kurmuş. Bunlardan konserde dinlediğimiz Time Out Trio kalıcı olmuş. Davulda Laurent Bataille ve basta Yoni Zelnik'ten oluşan üçlü ilk albümlerinde büyük caz müzisyenlerinin parçalarını yorumlamışlar. Konserde de ağırlık 2007 yılında yayınlanan ve üçlünün ismini taşıyan albüme verilmişti. Zaten konserin başında Laurent konserde çalacakları şarkıların büyük bölümünün Charles Mingus'a ait olduğunu belirtti.
Üçlünün albümünde Tijuana Gift Shop hemde Fable of Faubus'a yaptığı yorumlar gerçekten müthişti bakalım konserde neler olacak diye merak içerisindeydim. İlk önce şunu söylemem lazım Geraldine Laurent'in alto saksafonda elde ettiği ton gerçekten çok başarılı. Tonlamalar, emprovizasyonlar başarılı. Çok uçlardaki tonlarda bile başarı ile çalabiliyor Fransız müzisyen. Basta dinlediğimiz Yoni Zelnik genç bir müzisyen olmasına rağmen Paris caz sahnesinde bayağı aktif bir müzisyenmiş. Bu arada sizlere 2010 yılı albümünü tanıttığım ve bayağı insanın albümü alıp sevdiği Youn Sun Nah'ın kendi beşlisi yani Youn Sun Nah 5tet ile 2000'lerin sonlarına doğru ilginç işlere imza atmış bir müzisyen. Konserde fazla abartıya kaçmadan iyi bir performans gösterdiğini düşünüyorum. Laurent Bataille ise Berklee College of Music'te okumuş 1964 doğumlu bir müzisyen. Fransa'da oldukça iyi bir davulcu olarak gösterildiğini ve çeşitli Fransız caz dergilerinde yazarlık yaptığını söyleyebilirim. Ancak ben konserde pek başarılı bir performans gösterdiğini düşünmüyorum. Hatta bana kalırsa bayağı aksadığını söylemeliyim. Tabii performansını çok beğenenler olmuştur ancak Mingus'un “Tijuana Moods” ve “Mingus Ah Um” plaklarında Dannie Richmond'un katkılarını şöyle bir göz önüne getirince sanırım pek haksız sayılmam. Zaten tahmin ediyorum Geraldine Laurent'i ilerleyen yıllarda çok farklı oluşumların içerisinde görebilme şansımız olacak. Aldo Romano'nun dörtlüsündeki gibi ortalamanın çok üzerinde bir müzisyenler topluluğu ile Laurent'i dinlemek büyük bir keyif olacaktır.
Geçtiğimiz sene düzenlenen 19. Akbank Caz Festivalinde Fransız müzisyeni dinleme şansı bulan İstanbul'lu dostlarımızın birkaç sene ardından bu geç keşfedilen Fransız bayan alto saksafoncuyu dinlemek benim için iyi oldu. Açıkçası bu sene festival sayesinde izlenecek müzisyenler listeme yeni bir isim daha yazılmış oldu. Zaten konserlerin daha doğrusu festivallerin müzikseverlere en büyük katkısı yeni müzisyenleri dinleyebilme fırsatı sunması.
19. İzmir Avrupa Caz Festivali tüm hızıyla sürüyor ve doğrusu pek keyifli şekilde sürüyor. 12 Mart Pazartesi günü bana kalırsa festivalin en büyük bombası olan ICP Orchestra konseri var şimdi sırada. Dört gözle bekliyorum ve tahmin ediyorum şimdiye kadar yapılan konserler arasında hatta İzmir caz festivalleri tarihinde yer edecek bir performansa gözlerimizle şahit olacağız. Misha Mengelberg, Ab Baars, Han Bennink gibi isimleri duyup eli ayağı birbirine dolanan tüm meraklıları konsere bekliyoruz.
--------------------------------------
19. İzmir Caz Festivali Yazılarım: Açılış Konseri : Arifa / Livio Minafra Quartet Konseri / Uwe Kropinski ve Joe Sachse Konseri / Geraldine Laurent Time Out Trio Konseri / ICP Orchestra Konseri / Tomasz Stanko Konseri / 19. İzmir Avrupa Caz Festivalinin Ardından
Yazılara ulaşmak için üstlerine tıklamanız yeterli...
Raspberry Pi Kasaları Ortaya Çıkmaya Başladı
Geçen hafta sizlerle 25 Dolara satılan mini bilgisayar Raspberry Pi'den bahsetmiştim. Üretilen binlerce kart bir anda tükendi. Ben ne yazık ki bu ilk turda anakartımı alamadım ama sipariş listesine yazıldık bir süre bekleyeceğiz sanırım... Bu denli hızlı satılan bir ürün kısa sürede kendi pazarını da ortaya çıkarttı. Hemen herkesin ortak ihtiyacı ucuza satılan ve Raspberry Pi'ye uygun bir kasa. Bir çok üretici kollarını sıvadı ve tasarımlarını paylaşmaya başladılar. Marco Alici adlı bir endüstri tasarımcısı ilk tasarımlardan bir tanesini meraklılarla paylaştı. Şu an ürünün seri üretimi yok ancak hazırlık yapılıyor. Eğer iyi bir satış fiyatı yakalayabilirler ise çok başarılı olacağı kesin gibi.
19. İzmir Caz Festivali: Uwe Kropinski ve Joe Sachse Konseri
Öncelikle ne yalan söyleyeyim bu konseri bir yandan çok merak ediyordum bir yanda da bir şekilde fazla abartmamak için gitmesem mi acaba diye düşünüyordum. Zamanının GDR (Demokratik Almanya Cumhuriyeti) veya bilinen ismiyle Doğu Almanya'dan çıkan kaç müzisyeni canlı canlı görme fırsatım olacak ki diye düşündüm. Belki de bir kaç nesil sonra Doğu Almanya'nın adını bile anımsayan olmayacak. Kafamda böylesine gidip gelmeler yaşarken gökten kafamın ortasına bir bilet düştü, kendime geldim ve konser salonunun yolunu tuttum. Kendime gelmemi sağlayan e-postanın sahibine teşekkürler bu arada :)
Uwe Kropinski, ismini duyup duymadığıma çok emin değilim. Belki Joachim Kühn’le birlikte yaptıkları çalışmalardan elimde olabilir ama arşivimi kontrol etmedim. Anlayacağınız Uwe Kropinski benim çok yakından tanıdığım bir isim değil. Aslında müzisyenin kariyeri oldukça ilginç. Bu noktada biraz biyografisinden bahsedeyim, şaşıracağınıza eminim.
İlk olarak müzisyen 1952 yılında doğmuş. Neredeyse 60 yaşında. Müzik kariyerine dünyada ortalık birbirine girdiği sıralarda yani 68 yılında başlamış. 1970'li yılların sonralarında ise emprovizasyon ve serbest caz üzerine yoğunlaşmış. 1977-86 yılları Doğu Almanya'da bir çok önemli müzisyen ile çalışmış. Sanırım Peter Brötzmann ile beraber bazı performanslara imza atan Konrad Bauer bu isimlerin başında geliyor. Ayrıca John Tchicai, Joelle Leandre ve Rudolf Dasek gibi isimlerle bu dönemlerde birlikte müzik yapmış. Bu arada bu isimleri yazıyorum, elinde bir şekilde Doğu Almanya'da basılan plaklar olan varsa bir akşam seve seve ziyaretinize gelebilirim... Sevgili bir dostumda eski SSCB döneminde serbest caz çalan müzisyenleri dinleyip şapkam havalara uçtuktan sonra Doğu bloğuna biraz odaklanmaya çalıştım ama dinleyecek bir şeyler bulabilmek pek mümkün değil ve de çok ama çok pahalı. Neyse 90'larda iki Almanya birleşince her müzisyen gibi Kropinski'nin de önünde bir çok imkan olmuş ve harika albümlere imza atmış. Sanırım Caz Festivali bana uzun zaman devam edeceğim bir araştırma konusu vermiş oldu:)
Helmut Joe Sachse ise 1948 doğumlu bir Doğu Alman müzisyen. Müzik kariyerinde serbest cazla tanışması ile çok ilginç işlere imza atmış. Aslına bakarsanız bazı plakları Free Music Production (FMP) tarafından basılmış ancak ne yazık ki bu plaklar pek alınabilecek fiyatlarda değil. Peter Brötzmann, Tony Oxley, Han Bennink ve Albert Mangelsdorff gibi türün önemli isimleri ile çalışan Sachse 90'lı yıllarda Almanya'nın birleşmesiyle yeniden keşfedilmiş.
Bu arada lafı geçmişken Han Bennink'i 12 Mart Pazartesi günü ICP Orchestra'nın konserinde canlı canlı seyredeceğim. Bu seneki festival gerçekten programı çok acayip. İsimleri öyle yazıyorum ama farklı şehirlerde yaşayan serbest caz meraklılarının yazılarımı okudukça ellerinin ayaklarının titrediğine eminim. Hani diyorum seneye Peter Brötzmann konseri olursa şaşırmayacak hale geleceğim bu gidişle. (1)
Gelelim konsere...
Aslında çok harikaydı deyip geçeyim diyorum ama biraz ayrıntı vermeden tabii ki olmaz. Öncelikle AASM'nin küçük salonunda bu kez akustik olarak sorunsuz hatta harika bir konser izlediğimi söyleyeyim. İki gitarın tüm detaylarını duydum. Her iki müzisyende ayaklarını bir ritm aracı olarak kullandıklarından yere de iki adet mikrofon yerleştirilmişti ve çok ilginç şeylere tanık olduk. Uwe Kropinski, gitar konusunda son derece ilginç çalışmalar yapıyor. Gitar gövdesini bir vurmalı çalgı olarak kullanmak üzere özel bir sistem kuran müzisyen Alman luthier Theo Scharpachile'nin müthiş gitarlarını kullanıyor. Konserdeki gitarın tonu gerçekten muazzam idi. Ayrıca gitar zaman zaman bir perküsyon haline geldi ki, çıkan sesleri anlatmam imkansız. Ayrıca müzisyenler naylon torbalardan, gitar kutularına, ayağa takılan kastanyet türevlerine kadar hemen herşeyden ses çıkarttılar ve kelimenin tam anlamı ile salondaki dinleyiciyi coşturdular.
Sahnede ciddi anlamda iki virtüöz olunca ortaya çıkan müziği tanımlamak çok güç. Hani neredeyse Ortaçağ Almanya'sının melodilerinden 1970'lerin rock riff'lerine, Akdeniz ve hatta Flamenko ritmlerinden Maveraünnehir bölgesinin son derece tanıdık melodilerine kadar ortalıkta dört bir taraftan melodiler uçuştu.
Festival çok iyi gidiyor. Eğer İzmir'de yaşıyorsanız, yazıları okumak yerine gelin bu güzelliklerin bir parçası olun. Emin olun üzülmeyeceksiniz....
(1) Vallahi ne güzel olur. Goethe Institut'in de IKSEV'in de en büyük duacısı olurum :)
--------------------------------------
19. İzmir Caz Festivali Yazılarım: Açılış Konseri : Arifa / Livio Minafra Quartet Konseri / Uwe Kropinski ve Joe Sachse Konseri / Geraldine Laurent Time Out Trio Konseri / ICP Orchestra Konseri / Tomasz Stanko Konseri / 19. İzmir Avrupa Caz Festivalinin Ardından
Yazılara ulaşmak için üstlerine tıklamanız yeterli...
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)