Böyle Kuaföre Can Kurban; Western Electric Çoşkusu



Sıkı durun bu post'taki fotoğraflar Japonya'da bulunan bir kuaför ve bakım merkezinden. Osaka'da bulunan bu müthiş mekan tüm müzik sistemini eski Western Electric ekipmanı ile oluşturmuş. Hayatımda en nefret ettiğim şey saç tıraşıdır. Açık konuşmak gerekirse neredeyse 10 senedir kuaföre gitmedim. Daha doğrusu şöyle. Tanıdık bir kadın kuaförüne kapanış saatinde gidip 5 dakikada işimi hallediyorum. Buradan sevgili Cevat'a da selam göndereyim. Ancak İzmir'de böyle bir kuaför olsa sanırım her hafta saç tıraşına giderim hatta sakalımı bile orada kestiririm. Ne deli adamlar şu Japonlar...  Bu arada bir sürü yeni Japon deli buldum. Gelecek günlerde ve haftalarda bol bol ekipman fotoğrafı göreceksiniz bloğumda...





Yaz Tatili Bitti :)


Merhabalar! Evet güzel bir yaz tatilinden sonra yeniden beraberiz. Bu üç aylık ayrılık boyunca neredeyse bir senelik yazı stoğu yaptım. Bayağı ilginç konular buldum, çok ilginç ürünler, güzel resimler ve hatta güzel kızlar. Anlayacağınız kaldığımız yerden devam ediyoruz. Gelecek aylarda plak koleksiyoncuğu rehberimiz çok fena gelişecek, çok kapsamlı yazılarım var. Merakla takip edileceğine eminim. Yine eskisi gibi hemen her gün blogda yeni bir şeyler bulabilirsiniz. Umarım keyif alırsınız...

İyi Bayramlar



Efenim bir Şeker bayramı (*) daha geldi çattı. Stereo Mecmuası ekibi olarak tüm okuyucularımızın bayramını kutlarız. Ekibin genç üyelerinin bir çoğu ailelerini görmek üzere doğdukları kente gidiyorlar. Bir kısmımız kendi işlerimizde çalışmaya devam edeceğiz. Bir kısmımız kısa da olsa tatile çıkacağız. Herkesin kendisine göre bir planı var anlayacağınız. Eh bu demek oluyor ki, önümüzdeki bir hafta boyunca dükkan kapalı olacak iletişim konusunda sıkıntı yaşanabilir :)

Bu vesile ile herkese tekrar iyi bayramlar, iyi tatiller veya ne yapıyorsanız iyi şanslar. Bu arada büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperiz. Umarız keyifli, ve sıhhatli bir bayram geçiririz.

Beyaz, Sade ve Retro



Şu sıralar bir çok okuyucum neden eski yayın akışında değilsiniz diye soruyorlar. Yaz başında söylediğim gibi 3 aylık bir tatil yapmaya karar vermiştim. Eylül ayının başından itibaren normal yayın akışına geri döneceğim. Yine geleneksel bölümlerle hemen her gün kaldığımız yerden devam edeceğim hiç merak etmeyin.

Bloğumun ismi her ne kadar Hifi Günlükleri de olsa, Stereo Mecmuası projesinin bir yandan içerisinde bir yandan da dışarısında bir proje bu blog. Tarih vesaire gibi alanlar dışında hemen her türden yazıyı eklediğim bir nevi günlük. O yüzden sadece hifi değil ilgilendiğim hemen her alandan konular var içerisinde. Bazı okuyucular son dönemlerde yazdığınız yazılardan pek bir şey anlamıyoruz diyorlar. Haklılar aslında, bilgisayar oyunları bambaşka bir dünya... Dediğim gibi bu blog benim ruh halimle beraber değişiyor gelişiyor. Bir öyle bir böyle, anlayacağınız hepimizden birazcık işte :)

Geçenlerde yukarıdaki sistem fotoğrafını buldum. Pek hoşuma gitti doğrusu. Yukarıdaki hoparlörler zannedersem Grundig Audiorama 9000'lar. Bu arada yeni yılda yayına devam edersek bu hoparlörlerin test yazısını yayınlamayı planlıyorum. Büyük ihtimalle evde uzun soluklu bir test yapma imkanım oluştu. Neyse pedestal tasarımlı hifi sistem stand'i, bu güzelim hoparlörler ve son derece basit ampli, pikap birlikteliği çok şık duruyor.

Hep yazıyorum ya, bu tarz bir sisteme sahip olmayı çok isterdim diye ama gelin görün ki, sadeleşmek yerine gitgide karmaşıklaşıyor sistemlerimiz.

Hakancez Oyun Dünyasında: Logitech G-105



Bu aralar oyun olayına kafayı taktığımı sanırım fark etmişsinizdir. Keyfim pek yerinde. Kendi zevkime göre “gaming gear” olayına da girdiğimi daha önce burada yazmıştım. Alışveriş listemde satın alma kararını vermekte en çok zorlandığım ürün klavye oldu. Klavye çok önemli bir cihaz. Bir cihaz diyorum çünkü benim gibi bütün bilgisayar başında olan insanlar için bilgisayarın kendisi kadar önemli bir bileşen. Klavye almadan önce bu konudaki külliyatı bir gözden geçirdim. Hemen herkes mekanik klavyelerden bahsetmiş yazılarında. Bende işin ayrıntılarını öğreneyim deyip hemen bir klavye edindim en mekaniğinden. Gerçekten hissiyatı çok iyiydi, Razer BlackWidow'un. Ancak İstanbul'dan sevgili Tolga'nın bana gönderdiği klavye İngilizce formundaydı. Yani Türkçe karakterleri yazmak gerçekten çok dertliydi. Bu klavyenin Türkçe tuş dizilimine sahip versiyonu bulunuyor ancak Amerika'da 90 Dolar civarında satılan bir ürüne bu tutarın 3 katını vermek bana çok saçma geldi.

Bunun üzerine eski dost Logitech'e bir göz atayım dedim. Faremi alırken olayı biraz abartmıştım aslında klavyeyi de abartmak geçiyordu içimden. Ama Logitech'in pahalı klavyelerinde LCD ekran gibi benim işime yaramayacak bir sürü özellik vardı. Ofiste sevgili Cüneyt Oral (Cücü) otururken kendime klavye alacağım muhabbeti yapınca bir anda G-105 modelini sipariş vermiş buldum kendimi.

Bu model Logitech'in oyun klavyelerinin en ucuzu. Saçma sapan fiyatlara bulunabilecek bir ürün. Siparişi bastım tabii. Birkaç gün sonra klavyem geldi. Kutusunu açtım ve tuş yapısının çok hoşuma gittiğini söylemeliyim. Tüm tuşlar olması gerektiği yerlerde ve aralarında gerekli mesafe var. Bu çok önemli bir şey, benim gibi hızlı yazı yazan insanların klavyesinin hep aynı olması hep aynı tuş diziliminde olması gerekli. Bu klavyenin en sevmediğim özelliği sol tarafında bulunan fonksiyon tuşları oldu. Her defasında CTRL veya SHIFT'e basacağım zaman bu tuşlara basınca sinirlenmeye başladım. Ancak kas hafızası denen şey çok garip, kısa sürede duruma alıştım hatta bu durumu avantaja dönüştürdüm.

Bahsettiğim fonksiyon tuşları. Tek tuşa basıp saçmaladıkça saçmalama özelliğine sahip makroları çalıştırabilirsiniz.

Logitech bu tuşları programlanabilir şekilde tasarlamış. 6 tane programlanabilir “G” tuşu var, ek olarak 3 tane de fonksiyon tuşu var. Yani toplamda 18 tane programlanabilir tuş var. Bunlara ek olarak faremdeki programlanabilir tuşları da listeye koyarsam yaklaşık 20-25 tane kadar ek özelliğe sahip olabiliyorum. Tabii isterseniz hem klavye hemde farelerde makro fonksiyonlarını kodlayabiliyorsunuz.

Örneğin bir fonksiyon tuşumda “internette gezinti” makrosu yazdım. Tek tuşa basınca iki ayrı monitöre iki ayrı internet tarayıcı açılıyor. Başlangıç için gerekli tüm siteler açılıyor, ekran parlaklığı ayarlanıyor ve tüm şifreler giriliyor. 10 kere bir yerlere tıklayıp 50 tuşa basmak yerine hem daha hızlı hemde daha eğlenceli. Gerekli mi kesinlikle hayır :)

G-105 kötü özelliklerinden bir tanesi “multimedya” tuşlarının olmaması. Yani ses açma kapama gibi tuşlar. Ama tuş programlamasını kullanarak bunun da çözümü var. Yani uğraşınca her şeyi becerebilmek mümkün.

Tuş dizilimini beğendiğimi söyledim ama tuşlar çok sesli. Benim gibi karşınızda düşman varmış gibi klavye kullananların yanındaki insanların tıkırtıdan sinir hastası olabilir. Evde böyle seslerden hoşlanmayan varsa daha sessiz bir şeylere bakarsanız iyi olabilir. Yoksa akşamın bir vakti klavye kafanızda kırılabilir. Uyarmadı demeyin sonra :)

Klavyenin boyutları çok büyük değil ama standart klavyeden birazcık uzun. Benim dizüstü bilgisayarım biraz acayip olduğundan ikisi iyi anlaştı. Ama masa üzerinde hareket edecek pek az kaldı :)

Klavyenin birden fazla tuşa basıldığında cevap verme süresi bence iyi. Aydınlatması hiç fena değil. Mavi renkte yapılan aydınlatmayı iki ışık düzeyinde kullanabiliyor veya kapatabiliyorsunuz. Ayrıca Windows tuşunu iptal edebilmek mümkün. Battlefield oynarken kazaran Windows tuşuna basıp kafanıza kurşun yeme riskinizi ortadan kaldırabiliyorsunuz. Diğer eksileri ise yazdığım gibi “multimedya” tuşlarının olmaması ve ek fonksiyon tuşlarının yeri. Her ikisinin de çözümü var merak etmeyin. Son olarak Logitech'in yazılımı muhteşem. Türkçe ve çok kolay kullanımlı. Tüm oyunlar için profiller yaratabiliyorsunuz ve tüm bunlar otomatik olarak oluyor. Örneğin Team Fortress 2 çalıştığında klavye kendisini o moda getiriyor. Aferin Logitech çok iyi iş çıkartmışsın...

Başarılı bir ürün, fiyatına göre performansı muhteşem diyebilirim. Klavye alacakların aklında bulunsun...