My Little Pony Rainbow Kulaklık



My Little Pony Rainbow kulaklıklar aman nasıl olsa kimse almaz zihniyeti ile üretilmiş bir kulaklıkmış. Üreticisi efendi davranıp özelliklerini bile yazmış. 40mm sürücüye sahip olan kulaklığın frekans aralığı tahmin edebileceğiniz üzere 20-20kHZ, hassasiyeti ise 100dB. Bu rengarenk kulaklık bir anda genç yaşlı herkesin ilgisini çekerek satış rekorları kırmaya başlamış. Üretici ilk günden itibaren fiyatı makul tutmuş ama muhtemelen keşke iki katını koysaydım diyordur. İlle alacağım derseniz 29 Dolar karşılığında Amazon'dan satın alabilirsiniz...

Süt İçin İçirin!


Bu aralar güzel animasyonlar denk geliyor. Hemen bloğuma ekliyorum böyle enteresan olanları. Efendim bu animasyonumuz ile sosyal bir mesaj veriyoruz. Süt İçin İçirin! Animasyonun kalbinde hareketlendirilmiş pikap ve süt var. Aman pek leziz! Hoş aslan sütü olsa daha iyi olurdu. Neyse... Daha önce bulduğum animasyonlara göz atmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

Uzaylı Rock-Ola



Bu ilginç bir illüstrasyon hatta reklam. 1950'lerin sonunda uzay çağı başladı muhabbetleri biliyorsunuz çok moda olmuştu. Dönemin en önemli jukebox üreticilerinden Amerikalı Rock-Ola firması bu modaya ayak uydurmaya karar verip son derece modern tasarımlı cihazlar üretmeye başlar. Yukarıdaki illüstrayon David A. Hardy tarafından çizilmiş ve dönem boyunca Rock-Ola tarafından kullanılmış..

KonstruKt ve Marshall Allen - Live At Sant'anna Aressi Jazz Festival LP


Sevgili okuyucum, bu bloğu takip ediyorsanız konstruKt ismine mutlaka denk gelmişsinizdir. Gerek konstruKt gerekse de ülkemizdeki bağımsız müzisyenleri ve oluşumları elimden geldiğince Stereo Mecmuası web sitelerine konuk etmeye çalışıyorum. Bu tarz işler öyle işler ki, ülkemizde az sayıda dinleyicisi olup ana akım medyada asla yer almayan işler. Ancak ülkemizdeki bir çok müzisyen, çok iyi albümler yapıyor ve bunları meraklılarla buluşturuyorlar. Bunun nasıl bir lüks olduğunu bu dünyanın içerisine girdikçe anlıyorsunuz...

Daha albümle alakalı bir şeyler yazmaya başlamadan önce açık açık konuşayım hatta sonda söyleyeceklerimi başta söyleyeyim. Elimde Türk müzisyenlerin İtalya'da verdiği bir konserin "Plak" kaydı var. Kaydın ikinci bölümüne efsanevi "Marshall Allen" konuk olmuş. Kayıt kötü olsa kötü deyip yerin dibine nasıl batırırsın, müzisyenler o gün doğru "mood"larında olmasa bu nasıl berbat deyip köşeye atarsın. İnsanın gönlü el vermez. Ülkenin dört bir tarafında bu tarz ilerici işlere imza atan müzisyenlerin konserlerinde beraber olduğumuz iki avuç insana yönelik bir yazı da olsa ne diyeceksiniz böyle işlere.



Açık konuşayım; Allah'tan böyle bir durum ortaya çıkmıyor. Bu tarz müzisyenlerin hepsine büyük saygı duyuyorum. Çünkü çok satan, çok sevilen müzisyenlerin kayıtlarına gösterdiği özenin daha fazlasını onlar belki dünya çapında 300-500 kişiye ulaşacak albümleri veya kayıtları için gösteriyorlar. Kapaklarından, şarkı içeriklerine kadar gösterilen özen, insanı mutlu ediyor ve duygulandırıyor. Sadece konstruKt için konuşmuyorum. Stereo Mecmuası sayfalarında yer verdiğimiz ve isimlerini bir çok meraklının duymadığı müzisyenlerin şarkılarını paylaştıkları sitelere gidip bir göz atın; kapağından içeriğine hatta imkanlar ölçüsünde kayıtlara nasıl bir özen var kendi gözlerinizle görün, kendi kulaklarınızla duyun.

Gelelim albüme!
A YÜZÜ
-Introduction
-Ateş
-Bulut
B YÜZÜ
- Anakara
- Toprak

Plağı pikabıma koyduğumda ilk anda volüm sanki biraz az gibi geldi. İlk bölüm "Introduction" yani takdim bölümü ancak hemen ardından ilk notalar hoparlörlerden süzülmeye başladığında her şey normale döndü. "A" yüzünün iki şarkısını da teorik olarak biliyoruz. Bulut plağının ilk yüzünde de bu şarkılara rastlayabilirsiniz. Ancak her iki şarkıyı da ilk anda çıkartabilmek kolay değil hatta mümkün değil. konstruKt ekibi canlı performanslarında zincirlerinden bir anda sıyrılıp çok acayip işlere imza atabiliyorlar. Bunun en uç örneğini Peter Brötzmann ve konstruKt'un 2014 sene içerisinde İstanbul Karga Bar'da çaldığı ve benim de bizzat şahit olduğum performansı için söyleyebilirim. Konseri kendi kulaklarımla dinledim ve sonrasında bazı kayıtları da gözden geçirdim, gerçekten canlı performanslarda işler tamamen kopuyor. Benzer bir durumu yine bizzat şahit olduğum konstruKt ve Joe McPhee İstanbul Babylon konseri içinde söyleyebilirim. Canlı performanslarda topluluk gerçekten tam anlamı ile parlıyor.



konstruKt'u ilk dinlediğim yıllardan daha doğrusu sevgili Reha Arcan sayesinde tanıdığım günlerden, bugünlere geldiğimizde en önemli gelişim, müzisyenlerin asıl enstrümanları dışında bazıları aynı aileden bazıları ise kendi asıl enstrümanlarından tamamen farklı ailelerden enstrümanlar konusunda kendilerini ne kadar geliştirdikleridir. Bu gelişimin yanında müzikal anlamda özellikle de şarkıların formunda da gelişim özellikle ülkemiz müzik tarihi açısından çok önemli olduğunu düşündüğüm Turkish Free Music kutu seti içerisindeki albümlerde özellikle de Bulut plağında kendisini gösteriyordu. Bazı müzik yorumcularının bile "aman canım free caz işte" deyip geçtiği bu müziğin kendi içerisinde meraklı kulakların duyabileceği son derece çalana özgü bir yapı olduğunu ve müzisyenler kendilerini geliştirdikçe bu yapının farklılaşıp, tonların ve notların dinleyiciyi daha fazla sarıp sarmaladığını söylemem gerekir. Özellikle ne dinleyeceğini bilen meraklılar için bu durum tadından yenmez bir durum haline gelir. Sözüm ona alakasız bir anda çıkılan solo, bazen bir nota dizisi, bir ton veya nefes , sizi bir yerlerden alır bir yerlere götürür ki, ne olduğunuza şaşarsınız. "Ateş" ve "Bulut" işte tam anlamı ile böylesine birer performans haline gelmiş... Her dakika bir sürpriz var. Ayrıntıya girmiyorum özellikle!



Plağın ikinci bölümünde ise konuk efsanevi Marshall Allen...

Marshall Allen denildiğinde benim için akan sular durur o kadar diyeyim size. Sun Ra Arkestra'nın önemli bir parçası olan ve 1990'larda bu orkestranın lideri haline gelmiş olması ayrı bir konu, bir çok müzik tarihçisinin benim de katıldığım görüşlerine göre savaş sonrası dönemin en kendisine özgü ve ayrık saksafoncusu olması ayrı bir konu. Marshall Allen çok sayıda enstrümanı çalabilen bir müzisyen ancak albümü dinlemeye başladığımda acaba çalmış mıdır dediğim bir enstrüman vardı özellikle; EVI.

Ve cevabı evet çalmış!

Plağın "B" yüzü dünyanın herhangi bir ülkesinden müzikseverler açısından ses çıkartılmadan dinlenilecek kıymettedir benim gözümde. Bulut plağının ikinci yüzünü kaplayan "Toprak" parçasına bir bakış atın arkasından konserde konstruKt'un zincirlerinden sıyrılmış halde Marshall Allen ile çaldığı versiyona bir bakış atın, neden ısrarla meraklılara konserlere gidin çağrıları yapmamızın sebebini anlayacaksınız.



konstruKt ve Marshall Allen "Live At Sant'anna Aressi Jazz Festival" albümü plak kaydı olması açısından konstruKt çevresel diskografisinin dördüncü üyesi. konstruKt ve Marshall Allen çalışmaları açısından ise ikinci kayıt olarak dikkatimizi çekiyor. Bildiğiniz üzere ilk kayıt "Vibrations Of The Day" Aradan geçen yıllarda, değişenleri önce bahsi geçen CD'yi arkasından "Live At Sant'anna Aressi Jazz Festival" plağını dinleyerek duyabilirsiniz. Haydi gelin doğrusunu söyleyelim, değişim değil gelişim demeliyiz buna!

Korhan Futacı, Umut Cağlar, Özun Usta ve Korhan Argüden'den oluşan konstruKt'ten yine başarılı bir performans ve tüm kalbimle söylüyorum göğsümüzü kabartan bir albüm. Albümün plak baskısı başarılı, zaten başarısız olsa da kimin umurunda o da ayrı mesele. Kapak pek keyifli. Bazı yorumcular şimdiden pizza kapaklı albüm tanımlamasını yapmışlar, ben ilk baktığımda mandala mı acaba demiştim.. Kapak, baskı, kayıt işin detayları asıl önemli olan müzik şahane... Meraklısı kaçırmasın! Elinize, kolunuza emeğinize sağlık, büyük üstadında ellerinden saygıyla öperim!

SPACE IS THE PLACE!

Not: Albümü satın almak isteyenler için buraya tıklayabilirler...