Snowden, Tails ve HakanCez


Edward Snowden ismini muhtemelen duymuşsunuzdur. NSA çalışanı olan Snowden, Amerikan devletinin kişisel verilere nasıl eriştiğini, tüm dünyayı nasıl izlediğini ayrıntıları ile anlatmış, ortaya kanıtlar koymuş ve tüm dünyayı birbirine sokmuştu. Snowden'ın hikayesi oldukça ilginç ve benim çok ilgimi çekiyor. Adamcağız bir yandan Amerikan tarihinin en büyük vatan haini iken bir yandan da bir kahraman! Tabii ki hepimizi de manyak etmiştir. Acaba izleniyor muyuz, acaba dinleniyor muyuz? Bunların cevabı evet...

Bu konuda bir çok kitap okudum, belgesel seyrettim. Bunların bir kısmı fazlasıyla teknik olduğu için çok insanın ilgisini haklı olarak çekmeyebilir. O yüzden konu hakkında güzel bir film olan Oliver Stone'un yönettiği Snowden filmini tavsiye edebilirim.  IMDB linki burada, filmin fragmanı da aşağıda. Biraz daha belgesel tadında bir şeyler seyretmek isterseniz Citizenfour belgeseline bakabilirsiniz. Daha fazla bilgi için IMDB linki ahanda burada :)



Gerek belgesellerde gerekse de filmde Snowden'in kullandığı bir işletim sistemi var. Adı "Tails" veya açık adıyla The Amnesic Incognito Live System (Türkçesi: Unutkan Gizli Kimlikli Canlı Sistem) Bloğumu takip edenler veya beni kişisel olarak tanıyanlar farklı Linux sürümlerine merakım olduğunu bilirler. 

Bu çok ilginç bir Linux sürümü. Girdiğiniz çıktığınız sitelerde, kullandığınız bilgisayar üzerinde herhangi bir iz bırakmaz. Yazılan çizilenlere göre geliştirilmesine en fazla Tor Projesi finansal olarak katkıda bulunmuş ve tamamen ücretsiz ve açık kaynaklı bir yazılımdır. 


Hemen her Linux sürümünde olduğu gibi yükleme ve kullanma konusunda tabii ki, sıradan bir Windows kullanıcısını zorlayacak bir çok konu olacaktır. Ancak yönergeleri adım adım izlediğiniz zaman aslında olayların çok zor olmadığını anlayacaksınız. Kurulum için tek gereksinim iki adet USB disk sürücü. 4GB seviyelerinde olmaları yeterli. Zaten hepimizin elinin altında bir sürü disk var. Ben Nuh Nebi'den kalma bir Kingston bellek kullandım. Hız konusunda hiç sorun yaşamıyorum. Yani boşuna USB 3.0 disklerinizi kullanmayın. 


İşletim sistemi arkasında iz bırakmadığı için her girişte ayarlarınızı tekrar yapmanız gerekiyor. Buna kablosuz ağ bağlantılarından diğer tüm ayarlara kadar herşey dahil. Aslında bunları diskin şifreli bir bölümünde tutmakta mümkün ama tavsiye edilmiyor. Kurulumun ardından Tor ağına girdiğiniz zaman sansür, yasaklanma vesaire hiçbir şey sizi etkilemiyor. İstediğiniz gibi internette gezebilirsiniz... 

Her Türk Vatandaşı Hacker'dır önermesini doğrulamak lazım değil mi... Millet bu tarz yazılımları casusluktur, gizlenmedir veya derin internette gizli saklı işler yapmak için kullanırken, bizler Wikipedia'ya erişmek için kullanıyoruz :) Allah Devletimize zeval vermesin (*), bilişim uzmanı olacağız hepimiz yakında!

(*) Bu arada gerçekten milletimize zeval gelmesin! 

Her Türk Vatandaşı Hacker'dır :)


Enteresan bir memlekette yaşıyoruz. Bir gün uyanıyoruz hiç beklenmedik web siteleri yasaklanıyor. Sosyal medyaya erişimin engellenmesi maalesef şaşırmadığımız bir olay haline geldi. Hatta geçtiğimiz günlerde dünya çapında yaşanan WhatsApp sıkıntısında biz Türkler hiç şaşırmadık ve hemen cihazlarımızın ayarlarına daldık. VPN'ler DNS'ler havalarda uçuşmaya başlayınca görüldü ki, sorun Türkiye'den kaynaklanmıyormuş. Hatta BTK resmi bir açıklama yapmak zorunda kaldı. WhatsApp'ta global bir sorun var, vallahi billahi biz yasaklamadık dediler :)

Vatandaş DNS değiştirme konusunda uzmanlaştıkça devletin savunma, sansür veya ne derseniz deyin mekanizması da bu duruma göre pozisyon almaya başladı. DNS'ler yasaklanmaya başladı. Bunun üzerine vatandaşlar VPN teknolojisine giriş yaptılar. Bu durumda devlet belli başlı VPN servislerine kafayı takıp bunlara erişimi engelledi. Peki bundan sonraki adımı nedir...

İşte bu noktadan sonra işler karışmaya başlıyor. OpenVPN servisleri, kişisel VPN server'lar, karanlık web'in -veya deep web'in- kapısı TOR ağları derken bilişim teknolojisinin bir sonraki adımına geçmek gerekiyor. Şunu da eklemek lazım sansür vesaire mekanizmaların en üst noktası denilebilecek "Great Firewall of China" yani Çin devletinin internetteki teknoloji harikası duvarı bile aşılabiliyor. Bir şey yasaklanıyor, bir çözüm bulunuyor ve bu döngü böyle devam ediyor...

Her Türk Vatandaşı Hacker'dır başlığı biraz garip ama yalanda değil. Bugün gelişmiş veya medeni diyebileceğimiz herhangi bir ülkenin vatandaşına DNS veya VPN deseniz suratınıza boş boş bakar. Adamın hayatı boyunca bunlara ihtiyacı olmamıştır. Türkiye'ye gelince köşedeki bakkal Mehmet Efendi, sucu Hasan Amca, komşunuz Melahat Teyze en azından bunların ne olduğunu bilir ve muhtemelen kullanır.

Vatandaşı olmasak çok komik memleket aslında!

Yeniden Yola Koyulalım....


Sanırım Şubat ayından beri kişisel bloğum, kişisel ve hobi sitelerim ile yaklaşık 3 aydır hiç ilgilenemedim. Belki farkındasınızdır belki de fark etmemişsinizdir. Bu 3 aylık dönem hayatımın hiçbir döneminde yaşamadığım kadar stresli bir dönem oldu maalesef. Aynı şeyleri küçük ailemiz için de söyleyebilirim. Ancak bir şekilde o günleri arkamızda bırakmayı başardık ve hızlı bir normalizasyon sürecine girdik. 

Yaklaşık 1 aydır kişisel işlerimi düzenlemeye çalışıyorum. Malum hayatımıza devam edebilmek için gelirimizin olması lazım :) Sağolsunlar iş ortaklarımın sayesinde işlerimizi de yoluna koymayı başardım. Hoş bu dönemlerde işleri yerine koysanız ne olur ne olmaz diyebilirsiniz. Malum ekonominin hali ortada. Her şeye rağmen yaşamaya devam yapacak bir şey yok... 

Geçtiğimiz hafta içerisinde hobi sitelerimizi de elden geçirip yeniden aktive ettim. İlk tarih tarafı ile başladım (*) Artık sıra kendi bloğuma ve Stereo Mecmuası'na geldi. Mecmua'da yeni yayın akışı başladı ancak önümüzdeki haftalarda hızlanarak eski performansına geri dönecek. Müzik sitesini de kısa zamanda eski canlılığına kavuştururuz sanırım. Bu 3 aylık dönemde "manyak" gibi müzik dinledim ama dinlediğim albümler yaşadığım sürecin karanlığına uygun albümlerdi. Yaza merhaba demek için daha eğlenceli albümleri ele almak daha iyi bir fikir gibi :)

Başta Raspberry Pi projeleri olmak üzere yapacak çok şey var. Yaz döneminde keyifle kullanılacak bir çok ürünü mercek altına alacağız. Günün ekonomik şartlarında fiyat performans oranı yüksek ürünleri bulmaya çalışacağız. İşimiz çok... 

(*) n/a

JBL Everest


Yahu şu JBL Everest'lerin tasarımlarına hastayım. Hem retro gözüküğü hemde alabildiğine modern bir tasarımın yanında bir çok insan tarafından JBL firmasının son 20 yılda yaptığı en iyi hoparlörler olarak görülüyor. Ha siz bu fotoğraflarda küçük gözüktüğüne bakmayın, fazlası ile büyük hoparlörler ama boyutları çok güzel oldukları gerçeğini değiştirmiyor.

Güzel Bir Sistem Ama


Basit ve güzel gözüken bir sistem kurmak çok güzel ama müzik dinlemeyecekseniz. Ahşap bir kasa veya sandık al, üzerine bir receiver veya ampli oturt. Pikabı ekle ve eğer elinde varsa vintage görünümlü bir kulaklığı da mekana koymayı unutma. Elindeki plaklardan ortama biraz serpiştir. Buraya kadar herşey tamam. Yahu arkadaş bu sistemin hoparlörü nerede, elektrik kabloları nerede. Bunları eklemeye başlayınca ortalık karışıyor işte. Böyle fotoğraflar çekiyorsunuz, tamam güzel gözüküyor da, biraz gerçekçilik yahu.

Kaykay


Valla yukarıdaki animasyon akıllıca yapılmış. En azından farklı diyelim. Bu arada kaykay görünce tüylerim ürperiyor. O kadar istekli olmama rağmen bir türlü becermedim kaymayı. Kafamı gözümü yardım ama olmayınca olmuyor...

Halı, Plaklar ve Pikap


O çorapları giyip ben fotoğraf çekilsem etmediğiniz lafı bırakmazsınız. Bende aynı şekilde...

Alchemist Freya ve Bragi


Hiç dinleme fırsatım olmayan ancak internette bayağı yazı okuduğum Alchemist markasından bir kaç ürün daha... Alchemist Bragi pikap katı ve Alchemist Freya pre-amplifikatör. Bu cihazlar Alchemist "The Mono" APD25 güç amplifikatörü ile firmanın ilk ürün serisini tamamlıyordu. İlginç tasarımlar...

Darısı Hepimizin Başına


Yukarıdaki manzarayı görünce darısı başımıza dedim başka bir şey diyemedim. Aslında basit gibi gözüken şey o kadar zor ki. Haydı diyelim ki, o plakları topladınız. Bu kadar güzel bir raf sistemini koyacak yere ihtiyacınız var. Hatta salonun ortasında olmasını isteriz değil mi? Boyutları gitgide küçülen evlerimizde bunlar sadece güzel birer hayal! 

Yine Müzik Dolabı



Sizlere geçen hafta modernize edilen müzik dolaplarından bahsetmiştim. Bazı firmalar bu tarz müzik dolaplarını alıp restore ediyor. Restorasyonda ahşaplara harika cilalar atılırken, cihazların içindeki ampliler değiştiriliyor ve modern özellikler kazandırılıyor. Yukarıdaki modelde bluetooth bağlantısı bile var... Yukarıda bu tarz modernizasyonlara bir örnek daha var...

Vintage ve Şıklık!


Yine basit ve güzel bir sistem. Formül aslında hep aynı, IKEA Kallax rafı al. Plaklarını yerleştir. Tepesine pikabını ve elektronik cihazlarını koy. Her iki yanına da birer hoparlör. Bitti.. Burada hoşuma giden şeylerden, 70 ve 80'lerde kullanılan metal ve açılı hoparlör stand'ları oldu. Bunların modası günümüzde yok ama bu tarz alçak hoparlörlerin tiz sürücülerini kulak hizasına yükseltmenin alternatif bir çözümü ve çok şıklar!

Pioneer Pikap ve Işıklı Vu-metreleri


Pioneer PL-560 zamanında PL-C590 modelini satın alamayanlar için daha ekonomik bir çözümdü. Ekonomik dediğime bakmayın o zamanlarda da bu pikaplar ucuz değildi. Bu pikapların son derece şık gözüken vu-metreleri aslında devir daha doğrusu pitch kontrolü için kullanılıyordu. Kozmetik açıdan tek sıkıntı bu modellerde  PL-C590 gibi ahşap bir kasanın olmamasıydı bence :)

Buldun da...

Bu Plak Rafı Eğrilir!


Yukarıdaki raf sistemi küçük küçük kutucuklardan oluşturulmuş. Aslında genişleme imkanları açısından mantıksız değil ama sıkıntı o raflar plaklarla doldukça, inceliklerinden dolayı eğrilebilirler gibi geliyor bana. Biz ne olur olmaz IKEA Expedit pardon Kallax ile hayatımıza devam edelim bence... Bu arada eğer Kallax çözümünü kullanıyorsanız güçlendirmeyi unutmayın...

Vintage Mania

Bu görüntü içinizi kıpır kıpır ettiriyorsa sizde ruh hastasınız demektir. Şaka bir yana eski cihazların seslerin, tonlarını bir kenara bırakalım, tasarımları müthiş gözükmüyor mu sizce de. Artık ahşabın sıcaklığımı, tasarım dilimi bilemiyorum ama insanı kendisine çeken bir şeyler var. Buradaki cihazları tek tek sayacak insanlar da aramızda yok değil bu arada...

Zippo Technics


Benim çakmak merakım pek yoktur muhtemelen çok kaybettiğim için. Yukarıdaki Zippo çakmağı ilk gördüğümde herhalde birisi özel olarak kendisi için üretti zannettim ama küçük bir araştırma yapınca orijinal olduğunu anladım. Technics SL1200 pikapların 30 yılı anısına özel üretilmiş bir Zippo. Meraklısına duyurulur...

Plak Rafları


Bu fotoğraftaki raflar dikkatimi çekti. Aslında mantık çok basit rafların en sağ ve sol tarafındaki plaklar aslında rafın duvar dikmelerini gizlemek üzere kullanılmış. Bunların arasındakiler ise gerçekten plak. Alt kısma ise metalden son derece ince ama dayanıklı bir plaka kesilmiş ve ortaya bu güzel manzara çıkmış.

Yine Bir Araba Pikabı Denemesi


Geçen hafta arabasına pikap kuran Amerikalı bir arkadaşı konu etmiştim. Bu kez Avrupalı bir başka arkadaş arabasına pikap kurmuş. Bu kez Crosley'in portatif pikabını kullanmışlar ama yine olmamış demek lazım. En azından yer anlamında daha az yer kaplıyor ancak yine bu pikapta titreşimlerde plak çalma yeti ve kabiliyetine sahip değil.

Güzel Bir Konsol


Yine hoş ve sade bir sistem konsepti. Sisteme pek laf etmeyeceğim çünkü büyük ihtimalle fotoğraf çekimi için kurulmuş gibi. Son zamanlarda ülkemizde de çeşitli mağazalarda yukarıdaki gibi konsollar görüyorum. Bir ara Mudo bu tarz şeyler satardı. Tabii öyle fahiş fiyatlara satıyorlardı ki, ulaşmak mümkün değil hatta pek mantıklı değildi. Artık daha uygun mağazalarda da bu tarz ürünlere denk geliyoruz. Küçük bir sistemi böyle bir konsolun içerisine kur, mutlu mesut yaşa işte...

Sosyal Ağlar


Yukarıdaki afiş der ki, bilgisayarlarınızın başından kalkın ve orijinal sosyal ağlara yönelin. Ben tabii yaş yüzünden çok hatırlamıyorum ancak Türkiye'de bile eskiden plak mağazaları bir toplanma ve görüşme merkeziymiş. Benim gençliğimde kelimenin tam anlamı ile plak mağazası kalmamıştı ama müzik mağazaları gerçekten bu görevi üstlenmişti. İzmir'de her Cumartesi işi gücü bırakıp mutlaka Stüdyo Ümit'e giderdik. Müzik muhabbetleri ve sohbetlerin hala tadı damağımdadır...

Modernize Edilen Müzik Dolapları


Yukarıdaki fotoğrafa bakıp aa ne güzel bir vintage müzik dolabı diyebilirsiniz. Ancak Amerika'da yeni yeni başlayan bir trend bu ezberi bozacak gibi. Bazı firmalar bu tarz müzik dolaplarını alıp restore ediyor. Restorasyonda ahşaplara harika cilalar atılırken,  cihazların içindeki ampliler değiştiriliyor ve modern özellikler kazandırılıyor. Mesela yukarıdaki modelde bluetooth bağlantısı bile var...