Lego Classic Coşkusu


Benim çocukluğumda Lego bir hayaldi. Daha yeni yeni yurtdışına açılan bir Türkiye'de Lego büyük bir lükstü. Ailem yurtdışına çıktıkça Lego alırdı ancak Türkiye'de hem zor bulunuyor hemde çok pahalıydılar. Bir çok Lego setini ancak kataloglarda görüp asla sahip olamamıştım. Sanırım bir çoğunuzda farklı değilsinizdir...


Yıllar geçip çoluk çocuk sahibi olunca o zaman sahip olamadığım Lego'ları kendi çocuğuma almak üzere kolları sıvadım. Yeni bir sürü seri çıkartmış Lego, eski güzelim Medieval serileri gitmiş yerine saçma sapan şeyler çıkmış. Yok Marvel, yok Batman derken Lego bambaşka bir yere gitmeye başlamış. Ancak eski dostlar, Classic serisi, Creator serisi veya City serileri hala var. Bunların yanında benim çocukluğumda olmayan Technic ve Mindstorms gibi serilerde var. Ben eski dostları toplamaya başladım. Araya da denk geldiğim zaman Technic atmaya çalışıyorum. 

Neden Classic serisini seviyorum derseniz aslına cevabı fotoğraflarda. Classic serisinin şimdi hatırlamadığım bir kutusundan çıkan parçalar ile kasetçalar daha doğrusu boombox yapabiliyorsunuz. Hatta yapım şemasını bile vermişler.... 


Büyük coşku tabii... Hatta içinden kaseti bile çıkıyor. Boyutlarını kıyaslayabilmeniz için aşağıda 1TL ile fotoğraf çektim bir tane... 


Bu arada Lego hala ucuz değil özellikle de ülkemizde. Ancak günümüzün b*ktan ekonomik koşullarında zaten bu tarz ürünler aşırı lüks hale geldiği için satışlar tamamen durmuş anlaşılan. İnternet üzerinden yurtiçi firmalardan Avrupa'dan daha ucuza Lego satın alabilmek mümkün. Muhtemelen herkes likide dönmeye çalışıyor...



Bizim ufaklık çok küçük olduğu için Lego Duplo serisi ile oynaması lazım ama onları da ben sevmiyorum. Artık anne baba gözetiminde büyük parçalar ile oynuyoruz. Ha gün sonunda bunları bizim ufaklık için mi satın alıyorum yoksa kendim için mi orada bir muamma var ama Lego candır canandır...

Bir Mouse Tadilatı



Mad Catz kapandı haberinden sonra bir ufak DIY projesi ve aklımdan geçenler..

Mad Catz firmasının R.A.T. serisi mouse'larını bilmeyen yoktur sanırım. Benim bu mouse'lar ile aramda aşk ile kavga arasında gidip gelen bir ilişkim var... Dışarıdan bakıldığında bana sorarsanız​ oldukça agresif gözüken bu mouse'lar özellikle 7 modelinden itibaren elinize tam oturacak şekilde özellestirilebiliyor. Bence muhteşem bir özellik. Ben sanırım ilk çıktığı dönemden beri kullanıyorum. Evimde, bilgisayar çantamda, ofisimde, yazlığımda artı yedek olarak hep bu mouse'tan var...

Tavsiye eder misin derseniz iste orada işin kavga bölümü çıkıyor. Hayır etmem. Neden diye sorarsanız...

İlk revizyonlarında sensor sapıtması ile başlayan süreç, ikinci revizyonda bu sorunun ortadan kalkması ile normale döndüyse de, sıkıntılar bununla kalmadı. Çağdışı hatta ilkel yazılım, arada sırada mouse'un yazılımsal olarak ortadan kaybolması ve takıp çıkartmak gerekmesi, muhteşem yapım kalitesine uymayan switch'ler dolayısıyla çift tıklama gibi bir sürü sıkıntısı var.

Ama Allah var firmanın müşteri ilişkileri müthiş idi. Bendeki mouse'lar cok eski olmasına rağmen hala sarf malzemelerini ücretsiz gönderirler, bir şekilde sorunları çözmeye çalışırlar ama tüm bunlar RAT serisinin problemli olduğunu gerçeğini değiştirmiyor... Eğri oturup doğru konuşmak lazım..

Geçtiğimiz günlerde ilk satın aldığım R.A.T.  mouse'umda çift tıklama sorunu baş gösterdi. İçindeki switch i söküp oynadım ama pek kar etmedi... Böyle olunca switch'leri değiştirmeye karar verdim. Bu beni eski zamanlara götürdü..

Ben yaştakiler hatırlatacaktır. Özellikle C64'lerden itibaren joystick tamiratı hepimizin hayatının bir parçası olmuştur. Atari 2600'lerde joystick'ler nasıl kaya gibi sağlam idiyse, C64 döneminde joystick'lere özellik eklendikçe daha kırılgan olmuşlar ve joystick tamiratı hayatımıza girmişti.

Özellikle Quickshot markasının üst modellerinde yani yaylı ve ses çıkartan versiyonlarında tamirat neredeyse 15 günde bir yapılan bir rutin haline gelmişti. İlerleyen dönemlerde önce büyüklerimiz arkasında da biz çocuklar modifikasyonlara girişip Frankenstein joysyick'ler ortaya çıkartmaya başlamıştık. Vidalar yaylar derken menü de zengindi. Seneler sonra ecnebi arkadaşlarla muhabbet ettikçe onlarında bu tarz işlere giriştiğini öğrenmiştim.

Aradaki tek fark onlar daha iyi performans veya ergonomi diyerek bu modifikasyonları yaparken bizler yokluktan yapıyorduk... ;)

Seneler geçip hayatımıza mouse'lar girince onlarda da binbir türlü sıkıntı çıkmaya başlamıştı. O dönemlerde zaten bu zamanki gibi özel (daha doğrusu oyuncu) mouse kavramı yoktu ama pahalıydılar ve arıza durumda yenisini almak kolay olmuyordu. Tabii ki o dönemlerde birçoğumuz talebeydik ve kendi gelirimiz yoktu...

Üniversite çağında kendi işimi yaparken hafta sonları kuzenimin bilgisayar firmasında çalışırken bir sürü mouse geçti elimden. Bazılarını tamir ettim bazıları ise yapılamadı maalesef. O dönemin üreticileri bu zamanlarda olduğu gibi belirli üreticilerin parçalarını kullanmak yerine kendi parçalarını ürettiği veya ürettirdigi için tamirat en azından yedek parça anlamında kolay olmuyordu ancak bozuk mouse'lardan parçalar toplayıp, şanslıysanız tek bir sağlam mouse ortaya çıkartmak mümkündü...

Bu donemlerde yavaş yavaş Doom ve Quake gibi oyunların yayılması ile erken dönem oyunculuk çağı diyebileceğimiz bir dönem başladı. Tabii o zamanlar bu zamanki gibi özel klavyeler mouse'lar yoktu ama sıkı oyuncular klavye ve mouse'larında bazı modifikasyonlar yapıyordu. Galiba o dönemin ekipmanları daha sağlamdı. Bir de zor elde edildiğinden belki, mouse değiştirmek klavye değiştirmek diye bir mevzuu olmazdı, tamirat yapılırdı. Ekipman son nefesini verdiyse yenisini alırdınız. Bugünün anlayışından biraz farklı yani...



Neyse böyle bir dönemi yaşamış olmanın etkisiyle benim ilk  R.A.T.  mouse'um çift tıklama sorunu yaşatmaya başlayınca, tamirat yolunu seçip, mouse'u söküp switch'lerin kodlarına ve değerlerine ulaştım. Çin'de uygun bir switch bulup hemen sipariş ettim. Hazır almışken bol bol aldım. Hatta abarttım galiba. Bakınız aşağıdaki fotoğraf...



Bugün mouse'ların neredeyse tamamında hep aynı yapıda switchler kullanılıyor. Değerleri tuttuktan sonra farklı markalardan switch'leri kullanabilirsiniz. Hatta tıpkı klavyelerdeki gibi farklı renklerdeki switch'ler farklı tepkilere sahip. Elinizden biraz iş geliyorsa var olan bir mouse'u çok daha farklı hale getirmek mümkün...



R.A.T.7 üzerinde bol düğme olup küçük bir alana sahip olduğu için PCB'ler katman katman üretilmiş. Sökmek oldukça dertli bir is. Tüm katmanları sokup anakarta ulaşınca eski arızalı switch'i sökmeye başladım. Bunun için havye ve lehim sökme aparatı yeterli. Eğer gözünüz görmüyorsa benim gibi bir büyüteçte kullanabilirsiniz.

Bu switch'ler genelde 3 ayaklı oluyor, yani genelde 2 veya 3 lehim sökmeniz lazım. Arkasından yeni switch'i yerleştirip lehim yapmak lazım.

Bu arada ben daha ecnebilerin "clicky" dediği bir switch takmak istedim. Biraz daha sesli ancak tepkisi daha hızlı bir switch. Farklı türlerde sipariş verdiğim için zaman içerisinde denemeler yapabilme şansımda var. Benim gözlerim çok iyi görmemesine rağmen tüm bu işler 5 dakika civarında sürdü. Yeni switch'lerin takılmış hali aşağıda...



Neden bu kadar uzun bir yazı oldu. Özellikle genç arkadaşlar için yazıyorum; bugünlerde internette hemen her ürünün ayrıntılarını öğrenebileceğiniz tamirat veya modifikasyon videoları var. Klavye veya fare hatta farklı ürünleri bile atıp yenisini almak yerine kolayca tamirat yapabilir hatta kendi kullanımınıza göre özelleştirebilirsiniz. Biraz merak azda olsa el becerisi hariç pek bir şeye de ihtiyacınız yok...

Mad Catz Kapandı


Arada yazıp çiziyorum, belki de benim sistemin fotoğraflarında da denk gelmişsinizdir senelerden beri Mad Catz firmasının R.A.T. serisi farelerini kullanıyorum. Çokta memnundum ancak firmada bir süredir işler maalesef iyi gitmiyordu. Uzun zamandır şirket maddi sıkıntılarla mücadele ediyordu ve bazı bölümlerini satışla çıkarttılar. Geçen sene şirketin kalanı satışa çıktı ancak kimse satın almaya hevesli olmadı. Böylelikle bilgisayar tarihinin tozlu raflarına gömüldü Mad Catz... Çok yazık oldu...

1944'ten Bir Savaş Manzarası


Yukarıdaki fotoğrafı Reddit'in tarih bölümünde gördüm. II Dünya Savaşında 1944 yılında Alman ordusu yenilerek geri çekilmeye başlar Doğu cephesinde. Yukarıdaki askerler Birinci SS Panzer Bölüğünden. Bu bölük aslında Leibstandarte SS Adolf Hitler olarak biliniyor ve normalde Alman liderin kişisel koruması olması için kurulmuş ancak savaşın çetinleşmesi üzerine cepheye sürülmüşlerdi.

Savaşaın en çetin zamanlarında moral depolamak için Rusya'nın soğuğunda gramofon dinleyen askerler...

Snowden, Tails ve HakanCez


Edward Snowden ismini muhtemelen duymuşsunuzdur. NSA çalışanı olan Snowden, Amerikan devletinin kişisel verilere nasıl eriştiğini, tüm dünyayı nasıl izlediğini ayrıntıları ile anlatmış, ortaya kanıtlar koymuş ve tüm dünyayı birbirine sokmuştu. Snowden'ın hikayesi oldukça ilginç ve benim çok ilgimi çekiyor. Adamcağız bir yandan Amerikan tarihinin en büyük vatan haini iken bir yandan da bir kahraman! Tabii ki hepimizi de manyak etmiştir. Acaba izleniyor muyuz, acaba dinleniyor muyuz? Bunların cevabı evet...

Bu konuda bir çok kitap okudum, belgesel seyrettim. Bunların bir kısmı fazlasıyla teknik olduğu için çok insanın ilgisini haklı olarak çekmeyebilir. O yüzden konu hakkında güzel bir film olan Oliver Stone'un yönettiği Snowden filmini tavsiye edebilirim.  IMDB linki burada, filmin fragmanı da aşağıda. Biraz daha belgesel tadında bir şeyler seyretmek isterseniz Citizenfour belgeseline bakabilirsiniz. Daha fazla bilgi için IMDB linki ahanda burada :)



Gerek belgesellerde gerekse de filmde Snowden'in kullandığı bir işletim sistemi var. Adı "Tails" veya açık adıyla The Amnesic Incognito Live System (Türkçesi: Unutkan Gizli Kimlikli Canlı Sistem) Bloğumu takip edenler veya beni kişisel olarak tanıyanlar farklı Linux sürümlerine merakım olduğunu bilirler. 

Bu çok ilginç bir Linux sürümü. Girdiğiniz çıktığınız sitelerde, kullandığınız bilgisayar üzerinde herhangi bir iz bırakmaz. Yazılan çizilenlere göre geliştirilmesine en fazla Tor Projesi finansal olarak katkıda bulunmuş ve tamamen ücretsiz ve açık kaynaklı bir yazılımdır. 


Hemen her Linux sürümünde olduğu gibi yükleme ve kullanma konusunda tabii ki, sıradan bir Windows kullanıcısını zorlayacak bir çok konu olacaktır. Ancak yönergeleri adım adım izlediğiniz zaman aslında olayların çok zor olmadığını anlayacaksınız. Kurulum için tek gereksinim iki adet USB disk sürücü. 4GB seviyelerinde olmaları yeterli. Zaten hepimizin elinin altında bir sürü disk var. Ben Nuh Nebi'den kalma bir Kingston bellek kullandım. Hız konusunda hiç sorun yaşamıyorum. Yani boşuna USB 3.0 disklerinizi kullanmayın. 


İşletim sistemi arkasında iz bırakmadığı için her girişte ayarlarınızı tekrar yapmanız gerekiyor. Buna kablosuz ağ bağlantılarından diğer tüm ayarlara kadar herşey dahil. Aslında bunları diskin şifreli bir bölümünde tutmakta mümkün ama tavsiye edilmiyor. Kurulumun ardından Tor ağına girdiğiniz zaman sansür, yasaklanma vesaire hiçbir şey sizi etkilemiyor. İstediğiniz gibi internette gezebilirsiniz... 

Her Türk Vatandaşı Hacker'dır önermesini doğrulamak lazım değil mi... Millet bu tarz yazılımları casusluktur, gizlenmedir veya derin internette gizli saklı işler yapmak için kullanırken, bizler Wikipedia'ya erişmek için kullanıyoruz :) Allah Devletimize zeval vermesin (*), bilişim uzmanı olacağız hepimiz yakında!

(*) Bu arada gerçekten milletimize zeval gelmesin!