Plak Koleksiyoncusunun Rehberi: Planlama

Plak Koleksiyonculuğu yazı dizisinde ikinci seriye başlıyorum. İkinci serinin çok daha teknik bir dizi olmasını planlıyordum aslında. Ancak plak toplamaya yeni başlayan bir çok insandan aldığım geri dönüşlerin ışığında yeni serinin daha çok konuya yeni girenleri aydınlatma amacı taşıması gerektiğine karar verdim. İlk seri hatırlayacağınız üzere toplam 7 adet yazıdan oluşuyor. Buradan listeye hızlı şekilde ulaşabilirsiniz.

Yeni dizide neler olacak. Plakların büyülü dünyasına girmek isteyen bir meraklının bir nevi atması gereken adımları tartışmaya çalışacağım. Koleksiyon nasıl oluşturulur, ne tarz aksesuarlara ihtiyacınız olacak, pikap ve iğne seçimi, plak bakımı gibi başlıklar var aklımda. Anlayacağınız bir nevi koleksiyoncunun rehberi. Alacağım geri dönüşlerle yazılarımın yönünü de birlikte belirleyelim. Lafı uzatmadan ilk yazı ile yeni seriye başlayalım. Vatana millete hayırlı olsun :)


Herhangi bir “şeyin” koleksiyonununu yapmak basit bir anlatımla şuursuz şekilde sadece satın almakla olmaz. Hayatın her alanında olduğu gibi koleksiyonunuzu oluştururken belirli bir planlama yapmanız gereklidir. Hedeflerinizi, isteklerinizi en iyi bilen siz olduğunuza göre ne yapacağınızı da belirleyecek olan sizsiniz.

Konu “Plak Koleksiyonu” olduğunda planlama çok daha fazla önem kazanır. Plak günümüzde çok ucuz bir şey değildir. Ucuz olmamasının yanında kolay bulunabilir olmaması, plaklarla ülkemizde haşır neşir olmayı bir çok insan için çok zorlaştırır. Zaten olayın gizemi de burada değil mi? Pahalı olmasından değil az bulunur olmasından bahsediyorum...

Eskinin güzel günlerinde eski plakçıları gezmek bir nevi kaşifçilik oynamak gibi bir şeydi. Geçmişte tozlu rafların arasında kendi halinde duran bazı plakları yok pahasına satın alma hazzına erişmiş bir insan olarak bugünlerde ve gelecekte artık böylesine durumların yaşanacağını pek düşünmüyorum. Özellikle teknolojinin hayatımıza girmesiyle tozlu raflarda kendi halinde sizi bekleyen nadir plak bulmak pek mümkün değil. Satıcılar, başta eBay gibi siteler olmak üzere raflarındaki plakları kontrol edip ondan sonra fiyatlandırıyorlar. Tüm ülkede sayısı son derece az olan plak satıcısında hala keşfedilmeyi bekleyen nadir plaklar vardır belki. Ancak sadece satıcılar değil, alıcılarda teknolojinin nimetlerinden faydalanıyor artık. Ellerinde 3G'nin nimetleri ile rafları kolaçan eden alıcılar belki dikkatinizi çekmiştir. Bunların bir kısmının satılmak üzere alınan plaklar olduğunu tahmin edersiniz. Hemen her koleksiyon metasında olduğu gibi sert piyasa koşulları geçerli plak dünyasında. 2000'li yıllar bunun için çok uygun zamanlar değil diye düşündüğüm olmuştur çoğu zaman.

Ancak geçmişten farklı olarak bugünün plak pazarında yeni bir enstrüman var. Yeniden basılan plaklar. Yazı dizimin ilk serinin ilk yazısında Yeniden Basılan Plağın Koleksiyonu Olur Mu? konusunu işlemiştim. Bugün yeniden basılan plaklarla koleksiyon yapılır mı sorusuna cevap aradığım yazıma olumlu-olumsuz çok sayıda tepki gelmişti. Ancak olaya isterseniz bu kez farklı bir şekilde bakayım. Bugün 18-19 yaşında olan bir meraklı, ben yaşlara geldiğinde (neredeyse 20 seneden bahsediyoruz) büyük ihtimalle bugün koleksiyon metası olarak görmediğimiz bazı baskılar bile bir şekilde değerlenecektir. Maddi açıdan değil manevi açıdan konuşuyorum. Şunu unutmayın insan ruhunda geçmişe özlem olduğu sürece eskiyen her şey değerli hale gelir. Hele Türkiye'den bahsediyorsak durum daha da ilginç hale geliyor.

Şunu unutmayın plak koleksiyonculuğundan bahsediyorsak olay sadece bir plak alıp dinlemek değildir çoğu zaman. Kapağını incelemek, baskısını araştırmak, harf kodlarından, etiketinden plağın kimliğini araştırmak yani kısacası “secere”si ile ilgilenmek plak koleksiyonculuğu konusunda gidebileceğiniz noktalardan bir tanesi. Bununla belki bugün uğraşmak gereksiz gelebilir ancak zaman içerisinde bu konuları deşeceğinize emin olabilirsiniz. Bunu bir görev olarak değil, keyif olarak addedin. Şunu unutmayın koleksiyonlar insanları mutlu etmek oluşturulur, içinizdeki canavarı çıkartmak için değil.


Plak kataloglarında ders çalışmanın en önemli getirisi; bir sürü yeni şey öğrenmektir.

Planlama safhası, bir koleksiyonun oluşturulması aşamasında ilk önemli adım. İlk önce almak istediğiniz plaklardan güzelce listelemeye başlayın. Sizin için olmaz ise olmazları belirleyin. Şunu unutmayın bir plağı alırken geleceği de düşünün. Bugün çok azımız ilk gençliğimizde dinlediğimiz müziği dinlemeye devam ediyoruz. Planlamanızı gelecek ışığında yapmak her zaman mümkün değildir. Ancak günümüzün gelir geçer bir rock topluluğu yerine bir klasik rock albümüne para yatırmak daha akılcı bir seçim olur. Tabii ki bütçeniz geniş ise herşeyi satın alabilirsiniz. Benim hayatım boyunca böyle bir imkanım olmadı umarım sizin olur!

Listenizi oluşmaya başladığında ne kadar uzun olduğuna kendiniz bile inanamayacaksınız :) Bu listenin olmaz ise olmazları bütçenizden en fazla payı alacaktır. Tabii ki bir plakçıda denk geldiğiniz zaman heyecanlandığınız ama listenizde olmayan albümler olacaktır. Hangimiz mükemmeliz. Ancak her satın almadan önce bütçenizi gözden geçirin. Çok gerekli bir plağı almak için gereken bütçeyi bir hafta önce gelir geçer albümlere yatırdıysanız ve o an paranız yoksa, saçınızı başınızı yolarsınız. İşte bu yüzden ne alacağınızı bilmek çok önemlidir.

Şunu asla unutmayın, pratikte her albüm alınabilir ama karşılığında ödediğiniz bedel önemlidir. Bu yüzden liste yapmak, bu listeyi çalışmak çok mühimdir. Artık sayısı çok azalmış mağazalarda ve dünyanın dört bir tarafındaki sanal mağazalarda araştırmalar yapın. eBay gibi siteler listenizdeki nadir plakları bulabileceğiniz yerlerdir. Bıkmadan usanmadan inceleyin, araştırın.

Bu işin anahtar kelimesi nedir biliyor musunuz; SABIR!  Bir sonraki yazımda ilk başlayanlar için pikaplar mevzuunu ele alacağım.


LignoLab - Low Frequency Damper D172



LignoLab, bir Alman firması. Firma kuruluş aşamasında sizlere arada sırada bahsettiğim L'Audiophile dergisinden bayağı etkilenmiş ve hi-fi pazarında ismi gerçek bir efsane olan Keith Aschenbrenner ile görüş alışverişi yapmış. Keith Aschenbrenner biliyorsunuz Audiotorium 23'ün sahibi. Firmanın iki ürünü maistream olmayan hi-fi pazarında son derece ilgi çekiyor. Mainstream olmayan derken biraz yeraltında kalan hi-fi dünyasından bahsediyorum. Her türden full-range sürücüler, dünyanın dört bir yanından SET ampliler ve envai çeşit egzotik pikap kolu, iğne ve kol, bu yeraltı dünyasında son derece popüler. Ancak büyük hi-fi sitelerinde bu ilginç kullanıcı kitlesi pek gözükmüyor.

Lignolab'ın iki ürünün çok popüler olduğunu yazdım. Bunlardan ilki "The Bench" Bu ürün özel bir stand. Audiotorium 23 tarafından da tercih edilen stand'i veya özel üretilmiş örneklerini son günlerde takip ettiğim bir çok blog'ta görüyorum. Bir çok meraklı stand'in performansını öve öve bitiremiyorlar. Türkiye'de bazı meraklılar bu standa benzeyen ürünleri kendi imkanları ile üretiyorlar. İncelediğim kadarı ile ürünün en ilginç ve belki de gizemli yönü farklı özelliklerdeki ahşap ve kontrplaklar birarada kullanılmış olması. Ayrıca ürün içerisine gizlenmiş alt frekanslardaki titreşimleri önleyen özel bölümler kullanılmış.


Low Frequency Damper D172 işte bu.

"The Bench"i tamamlayan ve bahsettiğim hi-fi pazarında son derece popüler olan diğer LignoLab ürünün adı "Low Frequency Damper D172" Bu aslında bir süspansiyon sistemi. İçerisinde yaylar olduğundan bahsedilse de, olay sadece yaylarda değil. Sistem hem üzerindeki ağırlıkla hemde kendi içerisinde hareket edebilme yeteneğine sahip. Standart versiyonu 200 Kg ağırlık kaldırma kapasitesine sahip ancak sipariş üzerine farklı versiyonları üretilebiliyor.

İşin güzel tarafı "Low Frequency Damper D172" sadece kendi stand'i ile kullanılması için üretilmemiş. Kendi yaptığınız veya farklı bir markanın stand'i altında da kullanılabiliyor. Bir göz atsak mı acaba?

* En yukarıdaki fotoğrafta "The Bench" ve "D172" birarada görülüyor. Fotoğrafı Pitch Perfect Audio web sitesinden aldım.

Bughouse Yan Masa



Bughouse, Amerikalı bir sanat ve tasarım firması. Jeff Klarin ve Rebecca Johnson ikilisi tarafından tasarlanan ürünlerin bir çoğu müzik konusu etrafında dönüyor. Yukarıdaki Album Side Table (bu nasıl Türkçeleştirilir bilemedim yan masa denir mi acaba?) yaklaşık 600 Dolarlık fiyat etiketine sahip. Fotoğrafa dikkat ederseniz plak rafı gibi gözüküyor. Zaten arzu ederseniz yan bölümlerde yer alan plak kapaklarını kendi zevkinize göre sipariş edebiliyorsunuz.

Haydi bir soru eğer böyle bir şey satın alacak olsaydınız masanın iki yanında hangi plakların kapaklarının olmasını isterdiniz?

Ben Blanc Studio Sound Machine



Amerikalı Ben Blanc Studio tarafından tasarlanan Soundmachine çok şık. Bir gramofon horn'u ile modern bir pikabın yanında, CD çalar, ampli, dijital müzik çaların bulunduğu ilginç bir projeye imza atmışlar. Ayrıca alt bölüm özellikle içki dolabı olarak kullanılabiliyor. Ürün sınırlı sayıda üretilmiş. Böyle bir tasarıma hayır diyebilmek her zaman zor :)

Pazar Sineması: Nosferatu, Eine Symphonie des Grauens



Nosferatu, Eine Symphonie des Grauens, 1922 yılında Almanya'da çekilmiş herkesin ortak görüşüyle korku sinemasının en önemli klasiklerinden bir tanesidir. Efsanevi yönetmen Friedrich Wilhelm Murnau'nun yönettiği film Alman dışavurumcu sinemasının en önemli örneklerinden bir tanesi. Sinemanın erken dönem önemli oyuncularından Max Schreck, Kont Orlok'u muhteşem oynamıştır. Filmin senaryosu Bram Stoker'ın Dracula romanından uyarlanmıştır ancak telif hakkı konusunda sorun yaşanınca (dikkat edin bu olaylar 1920'lerde yaşanıyor) film yayından kaldırılmıştır.

Nosferatu, Eine Symphonie des Grauens ilginç bir şekilde güzel bir aşk hikayesi ve vampirin ölümsüzlük yüzünden çektiği acıları yansıtır. Bu yönüyle Dracula'dan oldukça farklı bir şekilde konu işlenir.

Filmin telifi ortadan kalktığı için bir çok web sitesi üzerinden seyredilebilir. Yukarıdaki videodan filmin tamamını seyredebilirsiniz.