Haftanın Piyangosu: Zappa Hot Rats
O kadar uzun zamandır peşindeyim ki, edindiğimde piyango çıkmış gibi oldum... Frank Zappa'nın efsanevi Hot Rats albümünün Classic Records tarafından basılmış 200Gr limitli baskısını denk getirdim. Hemde sealed yani ambalajı hiç açılmamış halde. İşin kötü tarafı ambalajını açasım yok. Tam anlamıyla fetiş bir plak... Plak toplayanlar beni anlayacaktır.
Zappa fanatizminin sebebini anlamak için Stereo Mecmuası Müzik bölümünde yayınladığımız Zappa Biyografisini okumanızı şiddet ile tavsiye ederim... Rock müziğe meraklı olup Zappa kim diyenler var ise kendilerini en yakın camdan aşağıya atmalarını öneriyorum...
Atelier Du Triode 2A3
Deli İtalyan tasarımcı/üretici Atelier Du Triode'un push pull 2A3 tasarımı. Dış bölümde sağ ve solda monoblok güç amplileri ortada ise line pre-amplifikatörü var... Harika...
E-Swissper'dayız
E-Swissper nedir derseniz Swiss Otel'in 3 ayda bir yayınlanan dergisi Swissper'ın elektronik versiyonu. Swissper dergisinin basılı hali, dünyaca ünlü zincire bağlı tüm otellerin odalarında misafirlere sunuluyor. Bu derginin 28. sayısında (Eylül, Ekim ve Kasım) "Müziğin Mücevherleri Geri Döndü" başlıklı yazıda bol bol Stereo Mecmuası'ndan bahsedildi. Tabii işin içerisinde ucundan köşesinden benim parmağım da yok değil... Bu tarz tanıtım yazıları sayesinde adım adım farklı alanlarda kapıların açılacağına inancım sonsuz.
Animasyonlu Albüm Kapakları: Alice in Chains - Jar of Flies
Alice in Chains'in meşhur Jar of Flies albümünün animasyonu. Albüm daha doğrusu EP'nin müzik tarihi açısından önemli bir yeri var. 1994 yılında yayınlanan EP, Billboard 200 listesinenin zirvesine giriş yapan ilk mini albüm. Yukarıda hareketli görüntüyü aşağıda ise orijinal kapağı görebilirsiniz…
Odyofil Ziyaretler: Accuphase Cenneti
Sizlere geçen haftalarda yaşadığım Micro Seiki Coşkusundan bahsetmiştim. Sevgili Aytaç Ünal'a yaptığım ziyaretin benim için en ilginç olan kısmı Micro Seiki MA-505 kol ve Luxman PD 444 idi. Şimdi sıra ikinci en ilginç bölüme geldi; Accuphase'ler..
Accuphase veya tam adıyla Accuphase Laboratories veya bir dönem bilinen adıyla Kensonic Laboratories, 1972 yılında Kenwood firmasından ayrılan mühendis Jiro Kasuga tarafından kurulmuş. 1970'lerin ortalarından itibaren isimlerini duyurdukları daha doğrusu ünlendikleri ürünleri pazara sunmaya başlamışlar. Firmanın ismi Accu İngilizce "accurate" yani "keskin"in kısaltması ve phase yani İngilizce "faz" kelimelerinden oluşuyor. Accuphase tüm dünyada güçlü amplileri ve pre-amplileri ile tanınıyor. Firmanın kendisine özgü bir tasarım anlayışı var. Şampanya rengi ön korumaları ve ışıl ışıl yanan vu-metre'leri onları nerede görürseniz görün tanımanızı sağlıyor.
Accuphase, ülkemizde çok yaygın bir marka değil. Ancak kullanıcı kitlesi son derece fanatik. Eh bir noktada haklılar. Evet oldukça pahalılar, güçlüler ve gösterişli tasarımları var. Ancak sesleri bakalım nasıl?
Ben çok fazla Accuphase ile denk gelmedim. Evet çeşitli mağazalarda gördüm, kurcaladım ve dinledim. Ancak bir kaç kadeh içki eşliğinde ev konforunda dinletiler her zaman farklıdır...
Sistemin analog kısmından bahsetmiştim sizlere; Micro Seiki MA-505 kol ve Luxman PD 444. Yazıyı eminim ki okumuşsunuzdur. Sistemin geri kalanında elektronikler tamamen Accuphase markasından seçilmişti. Accuphase PX-600 devasa boyutlarda bir güç amplifikatörü. 6 Kanallı bu devasa cihaz, zor sürülmesi ile tanınan KEF - 107.2 Ref +Qube hoparlörü sürmekle görevli. Devasa vu-metreleri karanlıkta ışıl ışıl parlayan bu gösterişli cihaz devasa boyutlu hoparlörleri şaka gibi sürüyor...
Accuphase CX-260 ise sistemin kalbinde tüm bağlantılardan sorumlu. Hem ev sineması hemde stereo sistemlerde kullanılabilir bir pre-amplifikatör olan CX-260 yine Accuphase'in DG-28'i ile tamamlanmış. DG-28'e bayıldım. Bu aslında özel bir ekolayzır ünitesi ancak 64 frekans aralığında 1/6-oktav'lık değişimler yapabilmek mümkün. Arada sırada bana sistemlerimizde nasıl ekolayzır üniteleri kullanabiliriz diye soranlar olur. Soundcraft'ların yanında Accuphase DG-28'i de listeye alabilirim. İster kullanılsın ister kullanılmasın manzara mükemmel. Aşağıdaki fotoğrafı çekmeyi pek beceremesem de, bir şeyler belli oluyor. Oldum olası ekranda her parametrenin oynanabildiği cihazlara bayılırım. Bir nevi fetiş!
Sistemin CD çaları durun siz tahmin etmeden ben söyleyeyim, tabii ki Accuphase'ten seçilmiş. Modeli Accuphase DP-55. Tank gibi sağlam gözüken bu CD çalar bir dönem tam anlamı ile ortalığı kasıp kavurmuş. Tıpkı Wadia'lar, Esoterci'ler gibi kaya gibi sağlam gözüküyor ve mekanizmasından iç bileşenlere kadar gösterilen özen üst sınıf...
KEF - 107.2 Ref , 1980'lerin sonlarına doğru üretilen bir hoparlör. Yukarıdaki fotoğraflar buzdağının görünen yüzü daha alt kısmı da var. Bu devasa hoparlörler bugün bile çok fanatik bir kullanıcı kitlesine sahip. Bu hoparlörün bir de Qube adı verilen bir dış x-over(vari) ek ünitesi var. Aşağıdaki fotoğrafta DG-28'in üzerinde bu üniteyi görebilirsiniz.. Oldukça güç isteyen bu hoparlörleri ilk kez dinleme şansım olacaktı...
Sistemi ilk gördüğümde sesin biraz sert olacağına dair bir düşüncem vardı. Ancak ısınmayla beraber pek beklediğim tarz bir ses ile karşılaşmadığımı söylemem lazım. Gayet güçlü ancak insanı müzik dinlemekten soğutan tarzın oldukça uzağında bir ses ile karşılaştım. Dark Side Of The Moon'da sistemin gücü kendisini hissettirirken, caz geçtiğinizde o güç yerini bambaşka bir tada bırakıyor. Sistem çok uzun seneler süren bir arayış sonucunda kurulmuş. Bunu anlamak mümkün. Böylesine bir metrajda, böylesine güçlü cihazlarla bu sesi elde etmek pek kolay değil....
CD çaları pek az kullandık. Zaten Micro Seiki MA-505 kol, Luxman PD 444 pikap kombinasyonu ortalığı tam anlamı ile dağıttı. İğne olarak Goldenote'un basit Babele'si ve pikap katı olarak Fil Elektronik'in yerel üretim Audiophile Phonobox'u gibi son derece ekonomik yani uygun fiyatlı bileşenlerle tamamlanmış bir analog kombinasyonun böylesine bir sonuç vermesi olacak şey değil. Evet ilerleyen günlerde Babele yerine çok iyi bir iğne gelecek ancak Audiophile Phono Stage sistemde kalıcı gibi duruyor. İlerleyen dönemlerde Accuphase'in çoook pahalı referans pikap katını almadıkça bu pikap katı sistemimde kalacak diyor Sevgili Ünal...
Keith Jarreth'lar, Pink Floyd'lar, Louis Sclavis'ler derken koskoca bir gecenin sonu geliyordu. Gözüm sistemin hemen yanında duran Revox A-700 makara bant okuyucusunda kaldı. Bir defa ki sefere dinlemeden bırakmayacağım. Son dönemlerde gördüğüm en temiz Revox makara teypti ve işin en cazip tarafı Sevgili Aytaç Ünal'ın süper bir makara teyp arşivi var. Accuphase'ler, Micro Seiki'ler, Luxman'lar derken yaşlı İsviçre'liye sıra gelmedi...
Bir sonraki ziyarete kadar teşekkürler Aytaç Abi...
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)