Filmlerde Pikaplar ve Plaklar; 45RPM



Bu bölümde her zaman filmlerin içerisinde denk geldiğimiz pikap ve plaklara yer veriyoruz ancak bu defa işler biraz farklı. Sizlere bahsedeceğim film tamamen plaklarla daha doğrusu 45'likler ile ilgili. Filmin ismi 45RPM. Amerika yapımı ancak independent yani bağımsız sinema filmi. Başrollerini Liza Burns ve Jason Thompson'ın oynadığı film bir kız ile bir erkeğin plaklar sayesinde kesişen hayatlarını ve ilişkilerini anlatıyor. Kızımız sanatçı ruhlu bir kızcağız ve yaptığı çalışmalar ile vefat eden babasının müziği arasındaki etkileşimi araştırıyor. Ancak bunun için babasının müziğini iyi anlaması lazım ve onun 45'liklerini arıyor. Bu arayış sırasında filmdeki erkek arkadaşla tanışıyor. O da obsesif bir plak koleksiyoncusu ve 1960'lardan bir Arkansas garaj topluluğunun 45'liği peşinde. İkilinini kaderleri böylelikle kesişiyor ve güneye doğru bir yolculuk başlıyor.

Şimdi gelelim sıkıntıya, benim bu filmi izlemem lazım. Ortalıkta DVD'si filan da yok.  Filmin yapımcısı Ozark Foothills Film. Bir şekilde elinde olan, denk gelen veya bulan olursa haber etsin lütfen. Yukarıda filmin resmi teaser'ını izleyebilirsiniz.

Yardımlarınızı bekliyorum...

Sound At Home: Zaman İçerisinde Yolculuk



Yine zaman ve mekan oryantasyonun kaybolduğu bir mekandan Sound At Home mağazasından bahsedeceğim sizlere. Aşağıda adresini bulabileceğiniz ve bir İzmir'li olarak Şehr-i İstanbul'un Anadolu yakasını bilmeyen birinin tarif etmesi zor bu mekanı. Sound At Home iki mağazadan oluşan ve insanın ağzının suyunu akıtan cihazların bulunduğu bir yer.

 
Soldan sağa: Savaş Arıhan, Hakancez, pikapları ile tanıdığımız Reşit Bey, Mustafa kardeşimiz

Bu mekanda öyle yoğun bir cihaz kalabalığı yok. Ancak meraklısının hayır diyemeyeceği az ve öz sayıda cihaz bulunuyor raflarda. Ben dükkana girer girmez hemen pikapları mercek altına aldım. Tertemiz bir Luxman arkasından bir Dual, Revox vs derken aşağıdaki pikap daha ilk saniyelerde dikkatimi çekti.

Technics markası altında üretilmiş üst model pikaplardan bir tanesi SL-M3

Technics SL-M3 firmanın zamanının üst model pikaplarından bir tanesi. Üzerinde çok kafa yorulmuş Linear Tracking bir kol var. O dönemin Japon pikaplarının geleneksel yapısı hemen hemen aynıydı. Harika ahşap kasalar, zaman meydan okuyan cilalar, devasa metal platolar ve ayrıntı üzerine ayrıntı. Ağzımın suyu akıyor akmasına ama bir kaç gün içerisinde Technics SP-10 ve EPA-100 kombinasyonu dinleyeceğim için heyecanlıyım. Bir dönemin en iyi pikaplarını dinleyip amiyane tabiri ile dibi düşen bir insan olarak böyle pikapları görünce insan heyecanlanıyor. Daha önce Micro Seiki MA-505 kol ve Luxman PD 444 kombinasyonunu anlatmıştım sizlere. O zamanda söylediğim gibi bu eski pikapları eski deyip kenara itmemek lazım...


Nasıl yani Diatone markalı bir pikap ve İstanbul'dayım. Zaman ve mekan karmaşası...

Technics'ten gözümü almayı başardığımda bu kez Diatone LT-1 modeline denk geliyorum. Bu pikabı daha önceden garip tanjansiyel kolundan biliyorum. Kol yapısı çok farklıdır ve bence ilginç bir çözüm olarak daha yaşama olasılığı olan bir modeldi ancak ne yazık ki 80'lerde CD'ler pikapları bitirmişlerdi ve altın dönem sona ermişti. İşin komik tarafı bu pikabı Japonya dışında sadece Mitsubishi markası ile bulabilmek mümkündü. Diatone markasıyla görmek çok değişik bir deneyim oldu. Hakan bunları nereden biliyorsun derseniz bende bilmiyorum, bir nevi obsesyon deyip konuyu kısa keselim :)


Sonu gelmez; iğneler, kafalar, headshell'ler. La Dolce Vita...

Eski headshell'ler, iğneler de İstanbul ziyaretimde bol bol denk geldi. Benim de bu tarz iğnelere karşı özel bir afilitem vardır. Ancak tek sıkıntı şu an kullanmakta olduğum kol ne yazık ki headshell'i çıkan bir yapıda değil ve böyle giderse gaza gelip yeniden 3009 günlerime geri dönesim var. Onu çıkar bunu tak bundan güzel hayat mı var?

Mustafa, Hakancez, Reha Arcan

Mekanda pikaplardan başımı kaldırınca daha neler gördüm neler. JBL Ti serileri, harika makara teypler, McIntosh'lar derken insanın ağzı sulanmaya başlıyor bir anda. Aralara baktıkça ilginç bir şeyler görüyorsunuz. Ancak pikaplardan çarpılmış durumdayım. Kendime gelebilmek için biraz vakte ihtiyacım var :)


Sony ES serilerine özel bir ilginiz varsa bu fotoğrafa bakmayın :)

Pikaplardan kafayı kaldırınca karşı duvarda Sony ES serilerinden oluşan bir kule gördüm. Bu seriler ülkemizde de meraklılar tarafından çok seviliyor ve makul fiyatlarda sattım dediğiniz anda satılıyor. Görebildiğim kadarı ile Sound At Home mağazasında fiyatlar makul ve mantıklı, sahipleri müşterilere yardımcı olmaya çalışıyorlar. Hakan sakin ol diye diye ikinci mağazaya geçiyoruz hep birlikte.


Emre Seneoğlu, Hakancez, Mustafa Bey, Savaş Arıhan ve Reşit Bey.

İkinci mağazaya yürüyüş mesafesinde bir dakikadan az uzaklığı. Kapıdan girer girmez Lafayette marka bir amplifikatör kutusu açılıyor. Lafayette deyince hemen herkes Paris'te erkeklerin kabusu devasa mağazayı düşünür ama bizler gibi delilerin aklına hemen amplifikatörler geliyor. Hemen içeriye dalıyorum...


Vu-metre sevmeyen var mı?

Mağazanın içerisinde yine az ve öz sayıda cihaz var. Gözüm yukarılarda duran Dynaco pre-power sete takılıyor. Zamanın ötesinden gelmiş gibi. Ön yüzünde bir çizik bile yok. Dikkatli gözlerin hemen fark edeceği bir kaç önemli cihazın yanında mağazanın içerisinde plakta mevcut. Arkadaşlarımın söylediğine göre hiç olmayacak şeylerin denk geldiği oluyormuş arada. Bende tabii ki şöyle bir kurcalıyorum. Nasipte yokmuş bu kez bir şey bulmak :)


Eski püskü demeden her şeyi kurcalamak lazım...

Sound At Home ziyaretimde yine zaman içerisinde güzel bir yolculuk yaptım ve görmeyi hiç ummadığım bazı cihazlara denk geldim. Sağolsun Mustafa Bey ilgilendi gayet güzel bizlerle. Bir sürü cihazı kurcalayıp güzel tınılar duydum. Özellikle aradığınız bazı cihazları da sağlayabiliyor Sound At Home firması. Zaman içerisinde yolculuk yapmak isteyenler mutlaka ziyaret etsinler..

Adresi bulur bulmaz buraya ekleyeceğim...

Edit: Meraklılar için adres bilgileri şu şekilde;

Sound At Home
Erenköy Kazasker Çelebi Sokak No 9/b Yurdakul Apartmanı.
Telefon: 0216 369 18 37

En Sonunda Avantgarde Trio



Senelerdir Avantgarde Trio söyledir böyledir diye bir sürü yazı okumuşumdur. Bundan çok uzun seneler önce Rainer Leroy isimli bir odyofile ait bir sistemin fotoğraflarını sizlerle paylaşmıştım. Hem Tintin figürlerine hemde hoparlörlere bayılmıştık o zaman ailece. Seneler geldi geçti Avantgarde'ın bazı hoparlörlerini dinleme fırsatım oldu ancak Trio Classico'yu dinlemek yeni nasip oldu. Devasa bir mekanda harika tasarımlı objeler ve mobilyaların olduğu bir ortamda sonunda dinledim bu hoparlörleri.  Dinlediğim hoparlörler beyaz ama pearl tabir edilen renkteydi. Muhteşem görünüyorlar.



Sesi sorarsanız mekan devasa olunca manzara müthiş seste öyle. EL84 vakum tüplü son derece basit bir amplifikatör ile dinlediğim Classico'ları. Evimde büyük bir salon olacak, tavanlar yüksek olacak benim 2A3 ile nasıl bir ses elde ederim hiç hayal bile edemedim. Sanırım muhteşem olurdu.



Seçil Hanım'da bayıldı hoparlörlere. Keşke aynı formun daha ufaklığı bir şey olsa hiç düşünmez eve alırdık bir tane. Tabii fiyatının da makul olması şartıyla ;) Acaba çizim masasına otursak mı yavaş yavaş ...

New Audio Point: Şükrü Beyin Harikalar Diyarı!



İstanbul'un Anadolu yakasını fazla bilmem. Bir kaç ana arteri ve semti bilirim. Bunların dışına çıktığımda, zaman ve mekan oryantasyonum kaybolur. Serin bir İstanbul gününde Kadıköy taraflarında bir hifi mağazasına doğru yola çıktık. Bu öyle bilindik tarzda bir mağaza değil. Hani hifi tarihinin yattığı mağazalardan bir tanesi. İzmir'de bulamadığımız ancak olmasını arzu edeceğimiz türden bir mağaza. Bu tarz dükkanlarda ciddi bir mal yığını olur genelde. Pek çoğumuz burun kıvırırız bu tarz cihazlara. Ancak dikkatli gözlere ve birazcık bilgiye sahipseniz çok ilginç şeyler ile karşılaşmaya hazır olmalısınız.



Mağazaya girer girmez karşıma çıkan görüntü yukarıda. Dışarıdan bakıldığında bir sürü hoparlör ve cihaz görüyorsunuz ama ben bu kalabalığa bakınca ortada duran beyaz toz korumalı hoparlörleri fark ediyorum. KLH yani Henry Kloss hoparlörler ile tanışın. Bahsettiğim şey tam anlamı ile bu bu cihaz kalabalığına nasıl gözler ile baktığınız önemli. Bismillah deyip kapıdan içeri bir adım atınca bu hoparlörler ile karşılaşınca daha neler denk gelecek bakalım diye içimden geçirdim.


Raflar dolusu cihaz. Bakmayı bilince çok güzel parçalar olduğunu fark edebilirsiniz.

Mağazanın sahibi Şükrü Bey ile tanışmadan önce kendimi kaybedip cihaz kalabalıklarının arasında buldum kendimi. Daha ilk bakışta ADC marka bir ekolayzır ünitesi dikkatimi çekiyor. Sound Shaper serisi olması lazım. Bu cihaz nereden çıkmış olabilir ki diye düşünürken eski Japon firmalarının üst seri amplileri, pre-amplileri bir anda radarıma giriyor. Bu tarz mağazaların en güzel yanı sizlerle aynı zevki taşıyan insanlarla sohbet olanağı sunması. Aynı dili konuştuğunuz bir vahanın içerisindesiniz.


soldan sağa Savaş Arıhan, bendeniz Hakancez, Şükrü Bey

ADC ekolayzır sistemi ilgimizi çekti ancak daha neler neler var. Şükrü Bey bazı ürünleri gösteriyor. Yukarıda görüldüğü gibi ağzım açık. Yamaha ve Sharp markalı iki üst sınıf ekolayzır çıkıyor ortaya. Vintage sitelerde gördüğüm ve zamanında kullananların yazdıklarını okuduğumda ağzımın suyunun aktığı cihazlar. Parametrik ekolayzır gibi mevzuular günümüzde çok popüler değiller. Ama room correction adı altında hifi dünyasında yaşamaya devam ediyorlar. Aslına bakarsanız ikisinin aynı şey olduğunu söylemek mümkün. Ancak parametrik ekolayzır out, room correction in! Ben bunları düşünürken ADC ekolayzır deneme amacı ile yola çıkmış durumda. Aklımdan Soundcraft diye geçirirken karşı raftan bana el sallayan Soundcraft güç amplisini görüyorum. Bugün buradan çıkamayacağım galiba diye düşünüyorum...


soldan sağa Emre Senemoğlu, Savaş Arıhan, Hakancez, Şükrü Bey

Daha ilk odanın içerisinde saatler geçirecek kadar incelenecek mal var. En yukarıdan en alta kadar hemen her yere bakmak şart. Son bir kaç yıldır kendime hiçbir cihaz almadığımı düşünüyorum bir yandan. Bir şeyler denk getirip alayım mı diye aklımdan geçiyor ince ince. Hakan tut kendini diyorum. Fiyatlar hiç abartı değil hatta gayet makul seviyelerde. Eskiden vitrinlerin arkasından ağzımın suyu akarak seyrettiğim cihazlara ulaşmak mümkün bir şekilde :)


Şükrü Bey, Hakancez, Reha Arcan...

Odanın içerisinde cihazları gördükçe günümüzde müzik dinlemeye meraklı gençlerin ne kadar şanslı olduğunu düşünüyorum. Ben üniversitede okurken hatta sanırım lise talebesiyken biriktirdiğim para ile cihaz alabilmem çok çok zordu. İlk düzgün müzik sistemimi üniversite zamanı kazandığım para ile almıştım. Aslında hep iyi cihazlarım olmuştu bütçeme göre. Ama hani o "deck sistem" hayallerimiz vardır ya ancak üniversite zamanı yavaş yavaş alabilme imkanım olmuştu. Bugünün gençleri ise çok şanslı. Bizim hayallerimizi süsleyen cihazları biraz tasarruf yaparak harçlıklarınız ile alabilmeniz olası. Hatta öyle ki, çok makul bütçelerle gelip gayet güzel bir sistem edinebilirsiniz. Seslerine bugün ne derseniz deyin, rock dinleyen bir insan Technics'in alt seviye cihazları ile mutlu olabilir. Ben senelerce böyle müzik dinledim. Hatta kendi sistemimi tanıdık bir arkadaşa sattım ki istediğim zaman dinleyebileyim diye. Hala mutlu olabiliyorum o eski cihazlarla. Detay, sahne, katman bunlara çok takılmayıp mutluluğu arayanlar için ve özellikle de bütçesi sıkıntı olan okuyucularım için böyle mağazalarda mutluluğa giden kapı açılabilir...



Şimdi bir sonraki odadayım. Daha girer girmez Platinum hoparlörler dikkatimi çekiyor. Bu hoparlörleri pek kimse bilmez mesela. Raf tipi hoparlörler üreten firma bundan çok uzun seneler önce bas çözünürlüğü denilen konunun dibini görmüştür. Günümüzde pek az firma bu seviyeye ulaşabildi benim gördüğüm kadarı ile. Bu seviyeye ulaşmak için vereceğiniz para binlerce Dolar seviyesindeyken burada yatıyor bu güzelim hoparlör. Kaşıntı yeniden başlıyor, sakin ol Hakan.


Orta raftaki karartı bir tasarım harikasıdır. Bence gelmiş geçmiş en güzel tasarımlı CD çalar. Sesini sormayın :)

Rafları incelerken Audiomeca Mephisto'yu görüyorum. Tanrım bunun kadar güzel bir CD çalar tasarımı yapılıp yapılmadığı konusunda emin değilim tarih boyunca. Pierre Lurné'nin işleri işte. Sadece dokunmak bile yeterli oluyor mutlu olabilmek için. Olaya gerçekçi bakarsam benim gibi hardcore müzik dinleyicisi için bu tarz CD çalarlar başa dert. Sanırım bir kaç gün içerisinde iflas ederler. Ancak rafımın bir köşesinde dursa sanırım fena olmazdı :) Raflarda bilinmedik bir sürü mücevher var. Daha üst sınıf cihazlar, daha alt segment cihazlar. Hemen her bütçeye uyabilecek bir sürü cihaz, hoparlör ve pikap...


JBL monitörler ağzımın suyunu akıtıyor. Aşağıda da güzelim bir Nakamichi CR-7 yatıyor :)

Saatler sonra son odanın içerisindeyim. Yukarıya kafamı kaldırdığımda gördüğüm JBL monitörler zaman makinesine girmiş gibi. Tek bir çizik yok üstlerinde. Ağzımın suyu fena halde akıyor. Allah'tan benim aradığım şey bu değil. Benim hayalim hep 4430 sahibi olmaktı ama merak etmeyin onu da görüp dinleme şansım oldu. Ancak bir mağazada değil sevgili Savaş abinin evinde. Hemen listeye adımı yazdırdım. Bir gün hoparlörü elden çıkartacak olursa sanırım birinci sıradayım. Böyle bir sıra bekleme coşkusu sevgili Koray abinin Altec hoparlörlerinde de var. Bu tarz efsanevi cihazlara sahip olmasam bile çevremde birilerinde olması harika bir şey. İstediğim gibi dinleyip kurtlarımı dökebilme şansım var. Sanırım çok şanslı bir insanım. Bu odanın içerisinde de harika şeyler denk geliyor. Bir Audio Technica iğne ile denk geldik mesela. Daha sonra dinleme fırsatım oldu. Gerçekten bayıldım. Bildiğim bir modeldi ama internet sayfalarından... Arkalarda bir Nakamichi CR-7 yatıyor. Uzun senler boyunca peşinde koştuğum, üniversite zamanı raflarda görüp ağzımın sulandığı ancak asla o parayı veremedim harika bir kasetçalar. Bir gün Fil Elektronik Hamdi Beyin evinde gördüm ve uzun senelerdir süren dostluğumuza güvenerek bunu senden çalacağım demiştim. Dediğimi yapacağımı bilen Hamdi Bey, bana güzelim bir CR-7 bulup hediye etmişti ve muradıma ermiştim. O da kendi CR-7'sini kullanmaya devam ediyor :)

Yaz yaz bitmez gördüklerim ve dinlediklerim...

Öncelikle Şükrü Beye ev sahipliği için İzmir'den selamlar. Gerçekten hem güzel ağırlandım hemde hifi tarihi içerisinde bedava bir tur yaptım. Dediğim gibi bu tarz dükkanlar ne aradığını bilen insanlar için birer hazine değerinde. Bunun yanında özellikle genç okuyucularımızın bir yerlerden başlamak için bir göz atmaları gereken mekanlar.

Kısa bir zaman içerisinde mekanı işaretleyeceğim bir Google haritasını aşağıya eklerim. Eminim ki bir çok okuyucumuz nerede diye soracaktır. Bana birazcık zaman verin :)
edit: Adres bilgileri şu şekilde;
New Audio Point
Altıntepe Değirmen Yolu Cad. Bayramoğlu Apt. No:7 Dükkan:1 Bostancı / Kadıköy / İstanbul
Telefon: 0216 367 77 30


Daha Büyük Görüntüle

DOTA 2 Davetiyesi, Oynamayı Öğrenmek vs...



Stereo Mecmuası takipçileri arasında DOTA 2 davetiyesi gönderebilecek olan var mı? Eğer gönderecek olursa Steam'de de Hakancez kullanıcı adım :) Aslında davetiye gerekli mi tam emin değilim. Oyunu indirdim ancak sadece gözlem yapabiliyorum. Steam üzerinde bir pack'ten bahsedilmiş oynamak için onu mu satın almam lazım. Aslında sorularım çok :)

Bu arada DOTA 2 oynayan okuyucularımızdan oyununa dair bazı bilgiler alabilirsem çok mutlu olurum. Hatta bir kaç tur beraber oynayıp olayı çözmeme yardımcı olan birileri çıkarsa çok sevinirim. Kesinlikle bulaşma diyenleriniz olacaktır ama MOBA olayını merak ediyorum, bir denemem lazım... Merak işte ;)

Edit Davetiye bulundu ! Sn Gokberk NUR'a teşekkürler...