Dungeon Siege, Gas Powered Games tarafından geliştirilen ve Microsoft tarafından yayımlanan bir ARPG oyunuydu. Ehb adında bir ortaçağ krallığındaki geçen ve işgalci güçleri yenmek için yola çıkan genç bir çiftçi ve yoldaşlarını konu alıyordu. İlk başlarda Krug adındaki yaratıklarla uğraşırken zaman içerisinde işler derinleşir ve 300 yıldır uykuda olan Seck adı verilen başka bir ırkı yenmek için bir yol aramaya başlanır.
2000'lerin benzer oyunlarının aksine Dungeon Siege dünyasında zırt pırt yüklenen dungeon haritaları yerine açık alanlarda vardır ve bölgeler arası geçişlerde yükleme yapılmıyordu. Böylelikle işin içerisine dungeon'larda eklenince sanki tek bir dünyada oyun oynanıyormuş hissi elde ediliyordu. Bence dönemi için büyük devrimdi. Zaten oyunun bu denli ilgi görmesinin ilk sebebi bu idi. Güzel yaratılmış oyun dünyası.
Oyunun açık arazi ve orman haritaları dönemi için benzersizdi. |
Karakter yaratma ekranı şimdilerde ne kadar ezik gözüküyor ama o dönemlerde heyecan yaratmıştı. |
Oyunda karakter sınıfı seçmek tam anlamı ile yoktu. Aslında Ranger, Melee, Combat Magic ve Naturel Magic skilleri vardı. Siz ana karakterinizle kılıç kalkan kuşanıp, düşmana "Ya Allah" deyip giriştikçe melee skiliniz gelişmeye başlıyordu. Bu sistem oyundaki parti oluşturma stratejisinin de temelini oluşturuyordu. Her skill setini kullanan birer karakter yapıp, uzmanlaştırmak en iyi yoldu. Bir karakter hem kılıçla milleti biçsin, hem ok yağdırsın tarzı bir oyun sistemi yerine, ok atan ayrı, yakın dövüşçü ayrı olsun gibi bir sistemi vardı oyunun. Oyun zorlaştıkça partiyi kontrol etmek zorlaşıyordu ama zevkliydi. Tabii ki yön bulma sorunları, yapay zekanın aptallıkları yüzünden arada sırada saç baş yolunuyordu ama deneyim yine de eşsiz idi. Eğriyi oturup doğruyu konuşmak lazım. Aslında oyuna bu haliyle Baldur's Gate tarzı RPG oyunlarının basitleştirilmiş hali denilebilir.
Vefakar eşeğimiz grubun arkasında olacaklara bakarken :) |
Oyunun güzel taraflarından birisi eşek idi :) Bu hayvancağız sizden daha fazla malzeme taşıyabiliyor, Toplanan eşyaları gidip satabiliyordu. Zırt pırt town poral atılan oyunlara göre bu bile başlı başına bir devrim idi.
Oyunda karakterlere giydirilen takım taklavat gerçek zamanlı olarak görülebiliyordu. Oyunun grafik motoru sayesinde zarar ziyan keza aynı şekilde silah ve zırhlara yansıtılabiliyordu. Bunlarda oyunun bence artı puanlarında idi.
Oyunun haritası yani Ehb krallığı işte böyle bir şeydi... |
Oyunun yapımcılarının örümcekler ile bir alıp veremediği kesin olarak var. Bir süre sonra örümcek kesmekten ikrah geliyordu. |
Oyunun dönemi için hemen her türlü multiplayer seçeneğini desteklediğini söyleyebilirim ancak benim kişisel olarak fazla bir deneyimim olmadı maalesef. İlerleyen zamanlarda serinin diğer oyunlarına da bakarız hep birlikte...