Vakum Tüplü Radyo Hemde 100 Dolar


Geçenlerde vakum tüplüye yakın bir saatten burada bahsetmiştim. Bu ürünün radyoya sahip yeni bir versiyonu internet satış sitelerine düştü. 100 Dolar civarında bir fiyat etiketine sahip olan ürün fiyatına göre resimlerde bile güzel görünüyor. Tabii ki ürün ülkemizde ne yazık ki yok!

Tube Rolling; 6922, 6DJ8, ECC88 ve Türevleri



Vakum tüplü ekipman kullananların en keyif aldığı şeylerden bir tanesi olduğunu düşündüğüm "tube rolling" yapmayalı bayağı zaman olmuştu. Tube rolling ne demek derseniz daha önce yazmış olduğum 2A3 tüplerle ilgili yazımda şöyle bir açıklama yapmıştım; "Tube rolling en basit olarak, vakum tüplü ampli kullanıcılarının farklı markalardan farklı tarihlerde üretilmiş veya birbirinin yerine tutan vakum tüpleri denemesi şeklinde açıklanabilir" Bu arada 2A3'ler konusunda yazdığım yazı bence müthiş keyifliydi, bir göz atmanızı tavsiye ederim.Göz atayım derseniz buraya tıklayın. Yazıyı yazdığım dönemde amplifikatörüm üzerindeki tüpler konusunda hem bayağı araştırma yapmıştım, hemde ortaya çıkan sonuçlardan büyük keyif almıştım.

Ampli konusunu kapatınca sıra CD çalarıma gelmişti. Uzun senelerdir Koala Tube modeli bir CD çalar kullanıyorum. isminden belli olacağı üzere cihazın çıkış katında birer adet tüp var. Denemeler için ampli ile aradan uzun zaman geçince artık başlayayım diye düşündüm ve Koray Bey'i aradım. Aslında kendisine hitap ettiğim şekilde Koray Abi. Haftada en az bir gün telefonla çeşitli konularda sohbet ettiğim ve çok şey öğrendiğim Koray Abiye 6DJ8/ECC88 denemeleri yapacağımı söyleyince bir hafta içerisinde bir paket aldım.Tahmin edebileceğiniz gibi içerisinde tüpler vardı.



Aslında 6DJ8/ECC88 ailesi daha çok 6922 olarak biliniyor. Ancak ECC88, E88CC, 6DJ8, CCa, 6922, E188CC, E288CC, 7308, 8223, CV2492 ve 6H23 gibi farklı kodlardaki tüpler kardeş statüsünde. Bu süreçte deneyeceğim ilk tüp Amperex Bugle Boy 6DJ8/ECC88. En üstteki fotoğrafta görülen tüp Philips'in Heerlen/Hollanda'da yerleşik fabrikasında 1963-66 yılları arasında üretilmiş. Meraklıların çok sevdiği tüpler. Ayrıntılı bilgi için buraya göz atabilirsiniz. Ancak asıl bomba Amperex White Label 7308/E188EC olacak galiba. Yine 1960'larda üretilen bu tüp hem görüntüsü hem altın ayakları ile daha şimdiden gönlümü fethetti bile.

Denemeler ilerledikçe yorumlarımı yazacağım...

Mutant - Blues In Z



AK Müzik kendi web sitesi son dönemlerde çok daha sıkı bir şekilde güncelleniyor. Geçen gün yeni yayınlanan albümlere göz attığımda "Mutant - Blues In Z" CD'sini görünce her zaman ki gibi merak başladı ve işi gücü bırakıp hemen albümü satın almak üzere yollara koyuldum. Albümdeki isimleri görünce albümün çok sıradan olmayacağı belliydi. Ama beklediğimden çok daha iyisi çıktı...

Mutant 7 gitaristen oluşan bir topluluk. Bu gitaristler; Bakış Üstün, Eylül Biçer, Cansun Küçüktürk, Giray Gürkal, Deniz Güngören, José Blasco ve  Şevket Akıncı. İlk olarak müzisyenleri tanımaya çalışalım. Bakış Üstün, genç bir müzisyen 1985 yılında Gebze'de doğmuş. Biyografisinde lisede gitar çalmaya başladığı yazıyor. Genç yaşına rağmen çok iyi müzisyenlerden müziğin teorisi ve matematiğine dair dersler almış. 2000'li yıllarda Arıza Band müzik yapmaya devam etmiş ve Mutant ile daha önce gitar çalıştığı Şevket Akıncı ile aynı albümde buluşmuş. Eylül Biçer 1987 yılında İstanbul'da doğmuş. Lise yıllarında gitar çalmaya başlamış. Önemli bir çok müzisyenden dersler almış. 2006 yılında “Moonshine” grubuyla Blues Brothers’ın alt grubu olarak gitar çalan Biçer'in "EVO Trio" adlı bir caz grubunda müzik çalışmaları devam ediyor. Cansun Küçüktürk yine genç yaşlarda olduğunu zannettiğim bir gitarist. Kendisi hakkında internet üzerinde çok fazla bilgi bulamadım. Ancak İstanbul'da çeşitli topluluklarda çalmış. Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa rock topluluğu Bajar'da da gitar çalmıştı. Giray Gürkal yine internet üzerinde fazla bilgi bulamadığım bir müzisyen. Gürkal, çok sayıda özgür doğaçlama projesi içerisinde bulunmuş. Müzisyenin iki albümü Amazon'da denk geldi. Hey People! ve Gurkal ve Umut Caglar birlikteliğiyle "Musik For Walkie-talkies" Albümler şimdilik elimde olmadığı için bir şeyler karalamayacağım. Deniz Güngören yine oldukça genç bir müzisyen, 1987 doğumlu. Çeşitli rock topluluklarında müzik yapmış. Ben biyografisini ararken sinema ile alakalı sitelere denk geldim. Çeşitli dizi ve film projelerinde de görev almış. José Blasco'yu bazı Oğuz Büyükberber, Islak Köpek ve Şevket Akıncı konserlerinden tanıyoruz. Son olarak Şevket Akıncı 1972 doğumlu. uzun yıllar yurtdışında yaşayan Akıncı, rock gruplarında müzik yapmış . Meşhur Berklee College of Music'te okumuş. 1990'ların sonlarında ilk albümlerini yayınlamış. Çok sayıda müzisyenle yaptığı çalışma var. Ancak geçen sene AK Müzik'ten yayınlanan Century albümünde beni tam can evimden vurmuştu ki hala büyük keyifle albümü dinlemekteyim.

Bir çok genç müzisyenin bilgilerini bulmakta zorlandım. Genç müzisyenlerin bu konuda kendi sitelerini açmalarının yanında onları bilgilerle doldurmaları gerekli sanırım. En azından benim işim kolaylaşırdı. Umarım ilerleyen yıllarda ülkemizde de "All Music" tarzı siteler kurulur. Müzikle uğraşan herkesin faydasına olacaktır böyle bir durum. Çünkü bana kalırsa Myspace ve türevleri ile vakit geçmez.

Albümün iç kapağı gerçekten oldukça şık gözüküyor

Gelelim albüme. İlk olarak şarkı listesi;

1 Mezur A 2:01
2 Menschenheitsdammer 6:45
3 Corrections 3:47
4 Büyük saat 6:09
5 Gonzo fist 4:40
6 TV people 4:02
7 Maymun 5:13
8 Disconnectus erectus 4:35
9 1979 2:38
10 El topo 5:08
11 Ether party 2:56
12 Polka gerilla

Albümü satın almadan önce ilk olarak Glenn Branca projeleri geldi. Malum çok gitarist olunca bu tarz bir çalışma mıdır diye merak ettim. CD'yi alır almaz hemen dinlemeye koyuldum. Beklediğimden oldukça farklı bir çalışma olduğunu söyleyebilirim. Köklerini caz, blues ve rock'tan alan bir albüm. Ancak köklerin üzeri ardı arkası kesilmeyen doğaçlamalarla örülmüş. Atışmalar, minik sololar havalarda uçuşuyor. 7 gitarist olunca neredeyse 7 ayrı gitar tonu ve tekniği var. Temiz gitar tonlarının yanında bol bol distorsiyonlu gitarlar tonları da kullanılmış. Bu durumda albüm meraklı kulaklar açısından çok zengin. Albümde dominant bir sound yok. Hemen her şarkıda her dakika her şey değişebiliyor. Şarkının bir yerinde Blues etkileri alırken bir saniye sonra son derece sert bir rock hatta daha fazlasına dönüveriyor albüm. Özellikle son iki şarkı olan "Ether Party" ve "Polka Gerilla" şarkılarını dinleyenler albüm geneli için bu duruma hak vereceklerdir. Bu arada özellikle "Polka Gerilla" bir kapanış parçası olarak çok eğlenceli bir finale vesile olmuş. Güzel bir sürpriz oldu benim açımdan.

Albümün kayıtları Ergin Özler tarafından, miksajı  Demirhan Baylan tarafından yapılmış. Albümün kapak fotoğrafı Deniz Kader'e, tasarımı ise Candaş Şişman’a ait. Albümün kayıt kalitesi gayet başarılı, CD'nin tasarımını ise çok beğendim. Özellikle kapaktaki gitar ana temalı illüstrasyon pek hoş. Bu arada kocaman bir teşekkür AK Müzik'e gidiyor. Son yıllarda yayınladıkları albümler açık konuşmak gerekirse bir çok plak şirketinin kaçacağı türlerde. Bu açıdan ülkemizde müziğin gelişmesi açısından önemli işler yapıyorlar.

Katalog Çekimi Olsa Bile Yine de Güzel


Biraz karmaşık olsa da hoş bir sistem. İki zarif hoparlör ve bir pikap. Tabii ki bu özel bir çekim, Meubles Roche Bobois kataloğu için yapılmış. Bu ev benim olsa nasıl bir sistem kurardım sorusunu kendinize sorun ve hayal dünyasına doğru yolculuğunuza çıkın.

Billy Bang Vefat Etti



Billy Bang (asıl adı William Vincent Walker) çok sevdiğim bir müzisyendir. Bang, 20 Eylül 1947'de doğdu ve -ne yazık ki- 11 Nisan 2011'de vefat etti. Caz dünyasındaki en aykırı kemancılardan birisi.

Bang, maddi durumu çok iyi olmayan bir ailenin çocuğu olarak New York Bronx'ta büyüdü. Erken yaşta özel bir müzik okuluna gitti. Harlem'deki hocalar okulda, çocukları boyutlarına göre enstrümanlara yöneltirler. Bang için ilk tercihleri keman olur. Bu dönemlerde arkadaşları Bang'e bir mahlas bulurlar; o dönemin önemli çizgi dizi kahramanlarından "Billy Bang"

Bang ilerleyen yıllarda Massachusetts kentinde daha ileri eğitim veren okula başladı. Ancak okulda müzik eğitimi olmadığı için ayrılır. Okul yıllarında ırkçılık ile tanışır. O dönemler demokrasi beşiği zannettiğimiz Amerika'da ırkçılık hala devam ediyordu. Bang bir süre sonra farklı bir kentin sosyal yaşamından yorulup doğduğu ve kendisini mutlu hissettiği New York'a döner. Bu arada Amerika bir yandan Vietnam ile uğraşmaya başlamıştır. Asker ihtiyacı, ırkçılığın önüne geçmeye başlar. Bang daha 18 yaşında orduya katılmak zorunda kalır. 6 aylık temel askeri eğitim ve bunun üzerine 2 haftalık orman savaşı eğitiminin ardından savaşa katılır.

Bang savaşın ardından hayata adapte olmaya çalışır. Hukuk konusunda eğitim alır ve politik olarak aktif bir insan haline gelir. Aslında bu dönemlerde Bang'in biraz karanlık işlere girdiğini söyleyebilmek mümkün. Bang'in müzik kariyerinden bahsedersek savaş sonrası Sun Ra Arkestra'dan başlamak gerekir. Arkasından 1977 yılında gitarist James Emery ve basçı John Lindberg ile birlikte String Trio of New York'u kurar. Sonraki yıllarda Kahil El'Zabar, World Saxophone Quartet, Charles Tyler gibi isimlerle albümler yapar ancak en kayda değer albümleri bence kendi topluluklarıyla yaptıklardır. Bu arada Vietnam savaşındaki deneyimleri anlattığı iki albümünü savaşın ardından 2000'li yıllarda yayınlamıştır (1)

Mekanı cennet olsun. Aşağıda 2000'li yıllardan bir Bang performansı var. Bang'e trompette Ahmed Abdullah, tenor saksafonda Frank Lowe, basta William Parke ve davulda Abbey Rader eşlik ediyor.

(1)(2001 yılında Vietnam: The Aftermath ve 2005 yılında Vietnam: Reflections) Bu albümlerde kayıtlara katılan müzisyenler savaş gazisiydi ve hatta Vietman'lı müzisyenlerde vardı. Fotoğraf: Daniel Theunynck .