Hi-fi Dünyası 2011 Yaz Ayları



Arada sırada dünya hi-fi piyasasında neler oluyor neler bitiyor konusunu ele alıyorum. En son bu senenin başlarında bu konuyla alakalı biraz yazı yazmıştım. Güncel bilgiler ışığında yaza girerken neler olduğundan bahsedeyim...

Tüm dünyada satış alanında gözle görülür bir daralma olduğunu söyleyebilmek mümkün. Üretici firmalar bu daralmayı çeşitli yöntemlerle aşmaya çalışıyorlar.

Bu sıralar en popüler yöntem, internetten satış. Başta bir çok aksesuar üreticisi olmak üzere bir çok üretici kendi satış kanallarını açmaya devam ediyor. Bazı firmalar eBay gibi global sitelerden yararlanırken, bu aralar kendi satış sitesini açan üreticilerin arttığını gözlemlemek mümkün. Bu durumda yerel ve ülke dağıtıcıları etkisizleşiyor. Anlaşılan üretici firmalar ara dağıtım kanallarına ayrılan kar marjını, tüketiciye daha uygun fiyat etiketi için kullanmayı daha uygun buluyorlar.

Son dönemlerde üreticiler daha fazla satış için çok fazla dağıtım kanalı değiştirir oldu. Özellikle Avrupa'da temsilciler sıklıkla değişiyor. Ülkemizde de bu durumun özellikle bahar aylarında artacağını söyleyebilmek mümkün. Eskiden dağıtıcı/temsilci firmalar birbirlerinin markalarına saldırırken, şimdi üreticiler daha agresif davranıyorlar. Anlayacağınız bahar aylarında ülkemizdeki hi-fi pazarı fena halde karışacak. Bu durumun bazı yan etkileri var. El değiştiren markalarda ciddi bir likidasyon (1) süreci yaşanıyor. Sıfır ürünlerin fiyatları çok düşünce markanın ikinci el pazarı ölüyor ve tüketiciler ikinci el pazarı stabil olmayan ürünler konusunda alışveriş yapmaktan kaçınıyorlar.

Geçmişin aksine üreticilerin satış konusunda daha agresif olduklarını yazdım. Satışın kim tarafından yapıldığını çok önemsemeyen bazı üreticiler çeşitli ülkelerdeki temsilcileri vasıtası ile agresif fiyatlar sunuyorlar. Özellikle pahalı high end ürünlerde başlayan bu yeni trend ortalığı fena halde karıştırmış durumda. Özellikle güçlü Avrupa ve Uzakdoğu temsilcileri çok ilgi çekici indirimlerle pazara ürün basıyorlar. Üreticiler bu konunun kendileri ile alakası olmadığını iddia etseler de, bazı ülkelerde işler fena halde karışmış durumda hatta mahkemelik olan bazı firmalar olduğu söyleniyor. Bazı ülkelerde yerel dağıtıcı ve temsilciler isyan bayrağını çekmiş olsalar da, bu durum ilerleyen yıllarda daha da artacak gibi. Ülkemizdeki gümrük duvarları ve mevzuat dolayısıyla üst-giriş sınıf ürünlerde hareketlilik yok. Ancak üst-uç sınıf ürünlerde belirli bir hareketlilikten bahsedebilmek mümkün.

Benzer bir durum giriş seviyesi ürünlerde de yaşanmakta. Bu alanda Avrupa fena halde karışık durumda. Satış potansiyeli güçlü Almanya gibi ülkelerdeki temsilciler giriş seviyesinde diğer ülkelerdeki yerel firmaları zor durumda bırakacak fiyatlarla satış yapıyorlar. Avrupa'da gümrük duvarları olmadığı için isyan yavaş yavaş büyüyor. Bu durumun ülkemize de yansımaları orta vadede artacak gibi.



Tüketiciyi zorlayan konu gümrükler olsa bile, son dönemlerde yurt dışından kişisel ürün getirten çok sayıda meraklıya rastlıyoruz. Bu durum bana seneler önce bilişim sektöründe yaşananları hatırlatıyor. Notebook'ların ülkemizde pahalı olduğu dönemlerde çok ciddi miktarlarda cihaz yurt dışından gelmeye başlamıştı. İlk adımda bu duruma karşı durmak isteyen yerel dağıtıcılar, hemen servis silahına başvurdular. Türkiye'den alınmayan ürünlere servis hizmeti verilmemeye başlandı. Oysa bu durum uluslararası garanti koşullarının ihlali demekti. Bir şekilde servis hizmeti verilmeyince, yeni bir sektör ortaya çıktı. Yerel temsilcilerden bağımsız servis firmaları. Bu durumdan sonraki adım paralel ithalat (2) oldu. Sonunda bu durum üreticilere dokunmaya başlayınca servis sorunu çözülüverdi. Fiyat indirimleri de başladı. Sonuçta bazı markalarda fiyatlar Avrupa ile aynı seviyeye geldi. Bugün bazı markalarda yurt dışından aldığınız ürünlere ek bir ücret vererek Türkiye'de servis hizmeti alabiliyorsunuz. Bazı markalarda ise garanti hizmeti bilabedel şekilde sağlanıyor.

Bir süredir tüm bu gelişmelerden olumsuz etkilenen Güney Avrupa, Doğu Avrupa gibi pazarlarda neler konuşuluyor. Herkesin ortak görüşü hizmet kalitesinin arttırılması. Tüketicilere daha iyi hizmet vererek büyük dağıtım kanalları ile mücadele edebilmek mümkün. Bazı araştırmalar (bilişim sektörü için) tüketicilerin hizmet kalitesini göz önüne alarak bir ürüne %10-15 daha fazla ödeyebileceklerini işaret ediyor. Ülkemizde ise bu çıta gümrük duvarı ve mevzuatlar dolayısıyla %20 ila 35 seviyelerine kadar çıkıyor. Bu oranlar kabaca KDV+ÖTV şeklinde nitelendirilebilir. Bunun üzerindeki oranlarda markalar arası kayış veya farklı tedarik kanalları seçenekleri değerlendirilmeye başlanıyor.

Anlaşılan yaz ayları hi-fi dünyasında sessizliğin hakim olacağı ama fırtına öncesi sessizliğin hüküm süreceği bir dönem olacak. Bahar aylarında ise savaş kızışacak gibi. Ayrıca bazı dedikodulara göre çok büyük birkaç üretici firmanın el değiştireceği söyleniyor. Bu bahar ve kış dönemi ilginç olacak gibi. Hep birlikte bekleyelim ve görelim...

(1) stok temizleme odaklı yüksek fiyat indirimi
(2) Paralel ithalat, resmi prosedürler izlenerek bir ülkedeki resmi ithalatçı veya temsilci kanalı ile değil üçüncü kişi veya firmalar tarafından yapılan ithalatlara deniyor.

Finite Elemente Hohrizontal 51



Finite Elemente firmasını çok severim. Tasarımları çok keyiflidir. Fotoğraflar firmanın bir çok tasarım ödülü almış Hohrizontal 51 isimli ürününün fotoğrafları. Bu aslında bir raf gibi gözüküyor ama aynı anda bir iPod ve iPhone dock sistemi. Sadece Apple ürünleri değil hemen her türden ekipman bu sisteme bağlanabiliyor. Sistem daha doğrusu raf içerisine hoparlörlerde gizlenmiş. Çok yaratıcı bir fikir. Bu arada sistemin bin bir çeşit rengi mevcut...

Pazar Sineması: Frankenstein (1910)



Frankenstein, 1910 yapımı bir film. Film, o dönemin Edison stüdyoları tarafından çekilmiş. Filmin senaryosu orijinal romana sadık kalarak J. Searle Dawley tarafından yazılmış. Aynı zamanda filmin yönetmeni de Dawley. 1910 yapımı bu film sinema tarihinde bol bol çekilecek Mary Shelley romanı tabanlı Frankenstein filmlerinin birincisi. Bu arada filmin bazı ilginç noktaları var. İlki filmin yapımcısının meşhur Thomas Edison olduğu söylentisi. İkincisi ise filmin kaybolması. İlk kez 1963 yılında izine rastlanmış. Filmin orijinal bandı, 1950'lerde Amerikalı bir film koleksiyoncusu tarafından satın alınıyor. Ancak o dönemde filmin ne olduğunu anlamıyor ta ki 1970'lere kadar. 2010 yılında filmin yeniden onarılmış bir kopyası 100. yılı dolayısıyla gösterime giriyor.

100. yaşını geçen filmin telifi ortadan kalmış durumda. Filmin tamamını yukarıda seyredebilirsiniz.

Şaşkınlık: Fallen!



Tolga, Stereo Mecmuası'nın 28. sayısında Burzum topluluğunun Fallen albümünü öve öve bitiremeyince, merak ettim ve mesaj attım. Zaten hemen arkasından CD bana kargolanmıştı bile. Burzum'un daha doğrusu Varg Vikernes'in yaptığı bütün işler istisnasız elimde vardır. Eskisi kadar dinliyor musun derseniz, hayır, ama arada sırada nostalji de fena olmuyor doğrusu. Albüm elime geçince gerçekten şok oldum. Çok ilginç bir sound'un yanında bayağı hoş bir albüm vardı elimde. Tolga konuyu özetlemiş zaten; "Albümde çok ilginç ekipmanlar kullanmış ve bu durum sayesinde sound müthiş. Basına verilen ve albümde paylaşılan listeye göre 1960'lardan kalma VOX AC50 amplifikatör, 1970'lerden kalma davul seti, meşhur lambalı Neumann M149 mikrofonlar gibi tür için son derece alışılmışın dışında bir ekipman kullanmış"

Gerçekten şaşırtıcı bir albüm... Bunu yazacağım aklıma bile gelmezdi. Albümün ayrıntılı incelemesi işte burada!

Quadraspire Sunoko-Vent T



Quadraspire, İngiliz bir üretici. Genelde hi-fi stand'leri üretiyor. Firmanın Sunoko-Vent T modeli bayağı ilginç gözüküyor. Katlara özel delikler açılmış, böylelikle havalandırma konusunda avantaj sağlıyor. Bir şekilde DIY projesi ile yapılabilecek iyi fikirlere sahip bir ürün.