Animasyonlu Albüm Kapakları: Kate Bush - The Kick Inside



The Kick Inside, meşhur Kate Bush'un ilk albümü. 1978 yılında yayınlanan albümden çıkan ilk hit "Wuthering Heights" İngiltere'de uzun süre bir numara olarak kalmıştı. Hatta Bush bu albümle altın plak kazanmıştı. Albüme destek veren isimler göz kamaştırıcı. Listeye bakalım; Duncan Mackay, Ian Bairnson, David Paton, Alan Parsons Project'ten tanıdığımız Andrew Powell ve Stuart Elliott ve Pink Floyd'tan David Gilmour... Yukarıda hareketli görüntüyü aşağıda ise orijinal kapağı görebilirsiniz…

Russell Malone - Triple Play CD



Haydi gelin bugün sakin bir albümden bahsedeyim sizlere. Amerikalı gitarist Russell Malone'un 2010 yılında yayınladığı Triple Play. Doğuştan yetenekli bir müzisyen olan Malone daha çok swing ve bebop akımlarından etkilenmiş bir caz gitaristi. 1980'lerin sonlarında Jimmy Smith ile çalışan Malone ilerleyen yıllarda Harry Connick Jr ile çalışmış. Ancak geniş kitlelerce tanınmasını 90'larda Diana Krall ile alışmasına borçlu diyebiliriz.

Malone müzik hayatına annesinin aldığı oyuncak gitar ile başlamış. Doğuştan gelen yeteneği kısa sürede fark edilmiş. Erken yaşlarda B.B. King'ten etkilenen müzisyen daha 10'lu yaşlarında George Benson ile televizyon programlarında boy göstermiş. Bir süre çalıştığı Benny Goodman onun müzik kariyerini değiştirmiş. Ona Wes Montgomery ve efsanevi caz gitaristi Charlie Christian'ın plaklarını dinletmiş. Cazsever okuyucularımızın, Charlie Christian ismini eğer bilmiyorlarsa acil şekilde incelemelerini tavsiye ederim. Özellikle Benny Goodman ve Lionel Hampton orkestralarını dinlemeyi seven klasik dönem dinleyicilerinin bu dönem plaklarını dinlerken gitara kulak kabartmalarında fayda var. Cazda gitarın kullanımını derinden etkileyen kişidir Christian...

Malone, 80'lerin sonunda organcı Jimmy Smith ile albümler yapmış. Smith'in müziğini takip edenler onun gitarist Wes Montgomery ile yaptığı çalışmaları sevenler eminim ki Malone'un bu dönemini seveceklerdşr. 90'larda ise büyük orkestraların yanında Diana Krall ile çalışmalarından bahsetmiştim. Krall'ın meşhur "When I Look In Your Eyes" albümündeki gitarist Malone...



1990'ların başında solo albümlere imza atan Malone'un 2010 yılında Maxjazz plak firmasından yayınlanan “Triple Play” albümünü sizlere anlatmak istiyorum.. Albümün şarkı listesi şu şekilde,

1. Honey Bone 4:55
2. Butch And Butch 6:27
3. Pecan Pie 3:44
4. Sweet Georgia Peach 6:57
5. Do I Love You 3:16
6. Pocket Watch 4:53
7. The Witching Hour 6:38
8. Tailfeathers 6:15
9. The Kind Of Girl She Is 7:53
10. Mind Wine 5:29
11. Unchained Melody 4:20



Albümde Malone'a basçı David Wong ve davulcu Montez Coleman eşlik ediyorlar. Malone albümde kendi bestelerinin yanında bazı caz klasiklerine de yer vermiş. Oliver Nelson'dan "Butch And Butch", Cole Porter'dan "Do I Love You" Ron Carter'dan  Tailfeathers. Ayrıca çok bilinen bir şarkı olan "Unchained Melody"  ve Quincy Jones'tan "The Witching Hour" albümde yer verilmiş şarkılar. Çok sakin bir yapıdaki albümde zaman zaman müzisyenlerin ön plana çıktığı sololar duymak mümkün olsa da, çoğunlukla gitarı dinleyeceksiniz. Ancak tonlar öylesine seçilmiş ki, albüm olduğundan daha eski bile zannedilebilir. Bu dönemin cazını özellikle de gitar ağılıklı olanını dinlemeyi sevenlerin mutlak suretle kulak kabartmaları gereken bir albüm. Kayıt ise müthiş derecede başarılı.

Albümü severseniz Malone'un Live at Jazz Standard konser albümlerini de edinmenizi öneririm. İki ayrı CD olarak yayınlanan albüm, tarzı seven okuyucularımın hoşuna gidecektir.

Cradle Of Filth - Dusk... and Her Embrace CD



1994 yılında İzmir Stüdyo Ümit'te yeni gelen albümlerin kapaklarının asıldığı bölümde The Principle of Evil Made Flesh albümünün kapağını görmüştüm. Kapaktaki yazılar bana son derece karışık gelmiş ve topluluğun ismini bir türlü okuyamamıştım. Bu albüm pek normal bir şeye benzemiyor diyerek albümü çektirdim. Sanırım yaz aylarıydı ve albümü ilk kez Çeşme'de dinlemiştim. Albümü dinleyince çok şaşırmıştım. O döneme kadar dinlediğimiz tüm Nordik black metal topluluklarından çok daha farklıydı. Harika şarkılar içeriyordu; "The Forest Whispers My Name", "The Black Goddess Rises", "Summer Dying Fast" ve favori parçamız "To Eve the Art of Witchcraft". Tüm yaz boyunca bu aralar bir haller gelen ve bir türlü ulaşamadığım sevgili Murat ile bu albüm en iyi 5 listemizdeydi. Bu albümün ardından yayınlanan VEmpire (Or Dark Faerytales in Phallustein) ise kısa bir EP idi. "The Forest Whispers My Name" in harika yeniden kaydedilmiş bir versiyonunun yanında uzun "Queen of Winter, Throned" ve "Nocturnal Supremacy" gibi harika şarkılar içeriyordu. Bu iki albümle topluluğun Cacophonous ile sözleşmesi bitmişti. Bu oldukça küçük bir şirketti ancak albümlere yapılan yatırım dikkat çekiciydi. Albümlerin kapakları ve iç tasarımları bu kısıtlı imkanlara göre mükemmeldi...

Bu yıllar benim müzik dinleme açısından ciddi bir arayış içerisinde olduğum yıllardır. Bir yandan ekstrem müzik piyasasının altını üstüne getirirken, bir yandan klasik rock tarihinde yol alıyordum. Yavaş yavaş blues dünyasına da girdiğimi hatırlıyorum. O dönemlerden kalma çok sayıda blues kasedi duruyor elimde. Sanırım caz ile de bu yıllarda tanışmıştım ve yavaş yavaş caz plakları ediniyordum... Bir yandan da evde klasik müzik tınıları duyuyordum. Anlayacağınız tam bir müzikal karmaşa içerisindeydim...

Hemen her genç yaştaki insanda olduğu gibi içimde karmaşık duygular vardı. Üniversite yılları, iş hayatı, özel hayat... Her şey allak bullaktı...  Kendi içimde çok sinirli bir insan olmama rağmen, dışarıdan bu fark  fark edilmiyordu. Ender zamanlarda içimdeki karanlık ortaya çıktığında ise geri dönüşü olmayan sorunlar yaratıyordu. Bu siniri atmanın en iyi yolu müzik dinlemekti. O dönemlerde ekstrem metal, güzel bir boşalma aracıydı. Şimdilerde ise arşivimi karıştırırken elimi attığım albümlerle yaşanan bir nostalji...



Neyse... Dusk... and Her Embrace albümü 1996 yılında yayınlanmıştı. Yayınlanır yayınlanmaz hemen edinmiştim tabii ki. Albüm, Music For Nations plak şirketinden yayınlanmıştı. Dönemin en büyük plak firmalarından bir tanesi olan Music For Nations o yılların yükselen topluluğuna güzel bir yatırım yapmıştı. Albümün kapağından içerisine kadar her şey çok kaliteliydi.

Bu yatırımın karşılığını veren Cradle Of Filth müthiş bir albüme imza atmıştı. Şarkıların yapısı bugün bile dikkat çekici öğelerle dolu. Birden bire değişen melodiler, dramatik bayan vokaller, orkestral bölümler derken albüm o yıllarda bir bomba etkisi yapmıştı. Albümün en dikkat çekici noktalarından bir tanesi ise "Haunted Shores" şarkısında insanın tüylerini ürperten vokalleriyle Venom topluluğunun efsanevi solisti Cronos'tu.. Albümün şarkı listesi şu şekilde;

1. "Humana Inspired to Nightmare" (Instrumental) 1:23
2. "Heaven Torn Asunder" 7:06
3. "Funeral in Carpathia" 8:24
4. "A Gothic Romance (Red Roses for the Devil's Whore)" 8:35
5. "Malice Through the Looking-Glass" 5:30
6. "Dusk and Her Embrace" 6:09
7. "The Graveyard by Moonlight" (Instrumental) 2:28
8. "Beauty Slept in Sodom" 6:32
9. "Haunted Shores"


Arşivimde hatırladığım kadarı ile Cradle Of Filth'in bu albümleri vardı...

Bu albümün ardından Erzebeth Bathory'nin hayatını konu alan konsept "Cruelty and the Beast" albümü yayınlandı. hemen iki yıl sonra ise Midian. Benimde bu yıldan sonra genel olarak Cradle Of Filth takibim azaldı. Sonraki yıllarda yaptıkları "Damnation and a Day", "Nymphetamine", özellikle "Thornography" ve arkasından gelen "Godspeed on the Devil's Thunder" Black Metal'den Gotik müziğe doğru yol alan daha orta yollu albümlerdi. Darkly, Darkly, Venus Aversa'da eski günlere geri dönüş yapmak gibi bir istekleri olduğu görülen topluluk son aylarda "Evermore Darkly" isimli bir EP yayınlamış... Artık kafamın kaldıracağını düşünmüyorum...

AASMde Kayıttayız!



Önümüzdeki bir kaç gün boyunca Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde kayıttayız. İlk adımda bazı Vivaldi ve Tchaikovsky eserlerini çalan genç arkadaşlarımızı kaydettik. Kaydettik derken aslında ben daha çok izleyici olarak olayın içerisindeyim. Ayrıntılar, fotoğraflar ve oldukça kapsamlı izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım. Aşağıda Neumann mikrofonlarla oluşturulmuş Decca Tree düzenini görebilirsiniz. Bu konuyla ilgili ayrıntılara, Mike, Venedik'te yaptığı kayıtları konu alan yazısında yer vermişti.

Markafonide Plaklar



Biliyorsunuz son yılların en önemli e-ticaret konseptlerinden bir tanesi Private Shopping veya Türkçesiyle kişiselleştirilmiş alışveriş. Türkiye'nin önde gelen bazı kişisel alışveriş siteleri çok kapsamlı olmasa da zaman zaman elektronik ve müzik dünyasına el atıyorlar. Daha önce sizlerle Limango'nun teknoloji ürünleri konusunda yaptığı açılımdan bahsetmiştim.

Bu kez Markafoni, ilginç bir ürün yelpazesini kullanıcılarının (daha doğru tabirle müşterilerinin) beğenisine sunmuş. Music Time adını verdikleri kampanyada plakları müşterileri ile buluşturan Markafoni 150 civarında albümü satışa sunmuş. Tamam fiyatlar çok cazip değil. Ancak plakların son yıllarda arkasına aldığı rüzgarı anlatmak için doğru bir örnek...