Sinema etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sinema etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mando Gardaş


Son yıllarda daha doğrusu Disney'in Star Wars'a el atması ile ardı arkasına yaşadığımız rezillikler devam ederken, Boba Fett ile alakalı bir dizi yapılacağı haber verilince ulan acaba güzel olur mu diye düşünmedim değil. Üst üste gelen facia filmlerden sonra Disney'ciler Boba Fett yerine Mandalorian'ların hikayesi ile alakalı bir dizi yapmaya karar verdiler. 

İlk çıkan fragmanlarda özellikle yukarıdaki görüntü dur bakalım bu farklı galiba dedirtmedi değil. Ama ben seyretmek konusunda bayağı isteksizdim. Sevgili Murat Tireli seyret abi deyince oturup seyrettim tabii ki. 


Malum Disney satın almasından sonra Star Wars hikayelerinin bölünmesi ve eskilerin artık hükümsüz kabul edilmesi -canon vs legends- yüzünden kabul etmek gerekir ki, Mandalorian hikayesi -veya lore'u_ bayağı değişmiş durumda. Hatta değişikliklerin ne olduğunu da bilmiyoruz, hatta var mı bilemiyorum. Neyse bunlara çok kafayı takmazsanız Mandalorian dizisi Disney'in en düzgün Star Wars işi olabilir. 


Uzayda geçen western hikayesi, çok bilindik sahneler filan deyip burun bükmek tabii ki mümkün ama dizi bize buram buram eski Star Wars filmlerinden esintiler ve bolca da Clone Wars çizgi dizisinden alıntılar içeriyor. Ve bu iyi bir şey... 

Eskiden Lucas'ın yaptığı haltı Disney'de tabii ki yaptı. Bir de oyuncağı satılabilir bir karakter var. bebek Yoda... Meh diyorum ama çok da umurumda değil. Dizi güzel. Seyrediniz.. 

Müzikleri sorarsanız efsane ya... Çok çok iyi... 


2001: A Space Odyssey İle Geçen 50 Yıl


Vay be! 2001: A Space Odyssey, ilk gösterimini yapması üzerinden tam tamına 50 yıl geçmiş. Ben ilk önce Beta kasetler döneminde muhtemelen lise çağında seyretmiş ve pek bir şey anlamamıştım. Okudukça, öğrendikçe filmi defalarca seyrettikten sonra daha iyi özümsemeyi başardığımı düşünüyorum.

Evet belki filmde işaret edilen gelişim seviyesine ulaşmış değiliz ancak film ile paralellik gösteren gelişimler yaşanmıyor değil. Ben özellikle HAL 9000'i çok önemsiyorum. Evet burada asıl krediyi tabii ki Arthur C. Clarke'a vermek lazım. Heuristically programmed ALgorithmic computer yani sezgisel programlanmış algoritmik bilgisayar ilk kez kanlı canlı olarak 2001: A Space Odyssey ile karşımıza dikilmişti. Bugünlerde "Hey Siri" veya "Hey Google" diye seslendiğimizde bize cevap veren teknolojileri 1960'larda hayal edebilmek nasıl bir delilik nasıl bir öngörü akıl alacak gibi değil.

Elimde aslında bayağı materyal birikti zaman içerisinde. Belki bir süre sonra eğer vakit bulursam ayrıntılı bir 2001: A Space Odyssey yazısı yazmaya çalışırım...

Altered Carbon



Netflix, yeni bilimkurgu dizisi Altered Carbon için sağlam reklam yapmıştı. Şimdiye kadar çektiğimiz en pahalı dizi diye ön plana çıkartılan dizi bir çok eleştirmen tarafından Blade Runner ve Neuromancer gibi eserlerin izinden giden siberpunk teması ile dikkat çekici olarak tanımlanmıştı. Bende oturup bir seyredeyim dedim. Siberpunk evren hoşuma gitti hatta bolca Blade Runner'vari görseller ile ilk dönemlerde bayağı hoşuma bile gitti. Ancak son dönemlerde dizilerde bir furya haline gelen gerekli gereksiz her yerde çıplaklık beni bu dizide biraz rahatsız etti doğrusu. Konu çok ilginç ancak bir çok şeyin ayrıntısına giremedim ve yüzeysel geçildiğini düşündüm. Ha gün sonunda keyifle seyrettim, yalan yok...

Ancak hazır kitabı Türkçe'ye çevrilmişken bir de onun tadına bakayım dedim. Richard K. Morgan tarafından yazılan roman İthaki Yayınları tarafından Türkçeleştirilmiş ve 20TL civarına satılıyor. Açık konuşmak gerekirse kitaba yeni başlamış olmama rağmen, bana sorarsanız atmosfer kesinlikle diziden daha başarılı. Oldukça kalın bir kitap ama su gibi akıp gidiyor. Bir göz atmanızı tavsiye ederim, özellikle de dizinin biraz yüzeysel kaldığını düşünüyorsanız...

Gloria Swanson *



1925 yapımı “The Coast of Folly” filminde Gloria Swanson... 1950 tarihli Sunset Bulvarı filmindeki Norma Desmond rolü ile tanınır. Gloria Swanson, "Gloria May Josephine Svensson" adıyla 27 Mayıs 1899'de Chicago, Illinois'ta doğdu. Okulunu bitirdikten sonra bir mağazada satış elemanı olarak çalışmaya başlayan Swanson, aslında gösteri dünyasına girmeyi hedeflememişti. 1915 yılında, henüz 16 yaşındayken teyzesi ile birlikte filmlerin nasıl çekildiğini görmek için gittiği Chicago'daki film stüdyolarında keşfedildi ve ilerleyen yıllarda Amerika'nın en ünlü sessiz film yıldızlarından biri haline geldi.

Blade Runner 2049 ve Sansürü Umursamayan 100K Kişi


Bu tarz yazıların başında ilk olarak orijinal filme güzellemeler yapılması ve ne denli büyük hayranı olduğunuzu yazmanız gerekir. Arkasından gidere başlayınca olayın inandırıcılığı artar. Valla oturup Blade Runner güzellemesi yapmaya gerek var mı bilmiyorum, beni takip edenler zaten filmin büyük fanı olduğumu biliyorlardır zaten. Kişisel olarak bu tarz kült seviyesine gelmiş filmlerin devamının çekilmesi konusuna pek sıcak baktığım söylenemez. Hatta sinema tarihinde bu tarz denemelerin neredeyse tamamına yakını facia ile sonuçlanıyor. Olay Ridley Scott'a geldiğinde ise maalesef sonucun hüsran olma olasılığı neredeyse yüzde yüz gibi. Alien serilerinin devam filmleri özellikle de Prometheus faciasının ağzımızda bıraktığı kötü tat hala hafızlarımızda.

Blade Runner'ın devam filmi dedikoduları başladığında bunun bir facia ile sonuçlanabileceğini biliyorduk ancak bu denli kötü bir deneyim olacağını hayal dahi etmemiştik.

Bunda ne Ridley Scott'ın, ne yeni filmin yönetmeni Denis Villeneuve'ün ne de oyuncuların suçu var. Asıl suçlu film yapımcılığını üstlenen Sony Pictures. Filmin ilk Türkiye gösteriminde bazı sahnelerde sansür olduğu anlaşıldı. Burak Göral -ki kendisine de bravo- durumu fark edip, tepki gösterdi. Bu arada filmi seyreden diğer eleştirmenler nereleriyle seyretti onu da bilemiyorum tabiii.. Arkasından yapımcı firmadan açıklama geldi;
'Bazı bölgelerde Sony Pictures yerel kültüre saygısından ötürü filmin hafifçe değiştirilmiş bir versiyonunu piyasaya sürmüştür.”
Hadi böyle bir halt yapıyorsunuz madem, film çekilirken buna uygun şekilde ek sahneler çekilip saçma sapan zoom'lar ile böyle bir rezilliğe imza atmasaydınız. Hoş şu noktada yapımcı firmaya da tepki göstermenin bir alemi yok. Olan oldu artık...

Benim merak ettiğim şey şu, Blade Runner 2049 çok insanın ilgisini çekecek bir film değil. Muhtemelen bu filmi seyretmek isteyen insanların bir çoğu ilk filmi bilen insanlar. Daha ilk günden sansür işi belliyken bugün itibarı ile filmi seyreden "89.745" kişinin ne halt ettiği.

İlk günden itibaren tepkimizi gösterelim, diye yazılıp çiziliyor. İnsanlar ise inadına sinemaya gidiyor. Bu film gişede çakılsaydı seyreden sayısı çok az olsaydı, sansür konusunda yapımcı firmalar bir kez daha düşünürlerdi. Ancak insanımızın kollektif tepki alışkanlığı bu kadar maalesef. Aman ben filme gideyim de, tepki gösteren göstersin.

Arkadaş biraz bekleyin insan gibi sansürsüz versiyonunu seyredin. DVD'si BluRay'i çıkacak bu filmin en hızlı şekilde. Bunca yıl beklemişsiniz bir 6 ay daha bekleseniz ne olur Allah aşkına...

1930lar Sineması


1930'ların Amerikasından bir Sinema. Sinemanın afişlerinde kullanılan ekipman ile ilgili yazılar dikkatinizi çekmiştir. O dönemlerde sinemalar filmlerden ziyade kullanılan projeksiyon teknolojisi ve ses sistemleri ile rekabet ediyorlarmış...

Carrie Fisher Vefat Etti


Star Wars severlerin gönüllerinin kraliçesi Carrie Fisher 2016'nın son günlerinde vefat etti. Benim açımdan bir diğer önemi Blues Brothers filminde de rolü olmasıdır. Star Wars'ın gönüllerimizde taht kuran orijinal üçlemesi A New Hope, The Empire Strikes Back ve Return of the Jedi'da ve ne yazık ki The Force Awakens kepazeliğinde Leia Organa rolüyle önemli bir karakteri canlandırdı. Aklımızda ilk filmdeki beyaz kıyafeti ve garip saç modeli ve Jabba the Hutt'ın sarayında yukarıdaki köle kıyafetiyle aklımıza kazındı. Tabii ki "Blues Brothers" filmindeki ruh hastası eş rolü de tabii ki unutulmaz. Mekanı cennet olsun...