Geçen yazımda Betta camiasının resmen underground bir piyasa olduğundan bahsetmiş ve çeşitli sosyal platformlarda acayip bir devinim olduğunu yazmıştım. Çeşitli whatsapp gruplarına üye olarak camianın yavaş yavaş içine girdiğimi söyleyebilirim.
Bu "Haftanın Güzeli" Klipsch'in yeni "The Sixes" aktif hoparlörlerinin reklamından gelsin bakalım...
Valla Klipsch özellikle de eski modellerini ben severim. O büyük kasalar nedense hep ama hep ilgimi çekmiştir. Ha bu heyüla gibi hoparlörleri evlerimize bugünün koşullarında koymak pek mümkün değil. Yeni nesil Klipsch'ler konusunda ise o kadar hevesli değilim en azından modern tasarımlı olanlara. Ama Prestige serisi her zaman sevdiğim bir seri olmuştur.
Bu sene Klipsch bir sürpriz yaparak "The Sixes" diye bir aktif monitör duyurdu. Hemde ne monitör, tasarım vesaire muhteşem, fiyat ise Amerika için 600 Doların altında. Kaşınıyor muyum evet kesinlikle...
Basın bülteninde şöyle yazmışlar;
Öncelikle, potansiyel sahipleri, The Sixes'ın güçlendirilmiş monitörlerden çok daha fazlası olduğunu bilmelidirler: bunlar tek noktadan daha çok ses çözümüdür. 192kHz / 24-bit çözünürlüğe sahip yerleşik bir DAC, optik (Toslink), koaksiyel, USB veya Bluetooth dahil olmak üzere çok sayıda dijital bağlantı seçeneği sunar. Hoparlörler, hat seviyesinde girişleri de kabul eder. Tek bir çift RCA konektörü ve bir stereo mini jak, hoparlörlere birden çok harici kaynak için ekstra çok yönlülük sağlar.
The Sixes geleneksel kutulu bir şekle sahipken, retro stil güzel bir estetik dokunuş sunuyor. Bakır rengini tamamlayan Ceviz kaplama kabinlere sahip test çiftimiz, bu hoparlörleri görsel olarak öne çıkarıyor. Şirket ayrıca alternatif bir kaplama seçeneği arayanlar için bir Ebony versiyonu da sunuyor.
Bang & Olufsen Beogram 4000c yeniden elden geçirilerek üretilmiş, gerçekten görülmesi gereken bir pikap veya benim için bir manzara. Geçmişe selam çakan bu tanıdık pikap, ikonik orijinalini temel alıyor.
1970'lerde lanse edilen Beogram 4000 serisi pikaplar, bir dönemin estetiğini tanımladı: sanat müzeleri tarafından toplanan ve tasarım tarihi kitaplarında yer alan müzikseverler için bir klasik haline gelmek. Etkisi bugün hala görülebilir ve duyulabilir. Müzik ve teknoloji gelişmeye devam ederken bile, bir ürünü güzel ve benzersiz kılan değişmeyen değerlerin olduğunu kanıtlamak için Beogram'ı yeniden ele aldılar.
Herşey iyi hoş ama bu sınırlı sayıda üretilen pikabı evinizde istiyorsanız hızlı hareket etmeniz gerekecek çünkü sadece 95 adet mevcut olacak! Zamansız bir klasiği yeniden canlandıran Bang & Olufsen Beogram 4000c, tamamen yeni bir ürün değil. Bunun yerine şirket, parçalarını söküyor, inceliyor, temizliyor ve yepyeni parçalar ekliyor.
Fiyat mı, 12.000 Dolar civarında.... Bu para verilir mi, bilmiyorum, verebilirim sanırım...
İlk akvaryumumu kurduğum dönemlerde black water tankları gördüğüm zaman bunlardan bir tane ben yapmalıyım diye düşündüğümü yazmıştım. İlk akvaryumumu bir şekilde tamamlayıp rahata erince bu tarz karanlık akvaryumlarda ne tarz balıklar besleyebileceğimi araştırmaya başladım. Malumunuz Güney Amerika bu tarz kurulumlar için harika bir çeşitliliğe sahip. Discus, Melek gibi balıklar gösterişli tarzları ile hemen dikkat çeken 2 tür. Ama doğruyu söylemek gerekirse benim ilgimi çeken türler değildi. Kardinal, neon ve onlarca Tetra türü yine bu tarz suların müdavimlerinden. Tetra'ları listeme ekledim hemen. Bu sürü balıkları çok şirinler ve hoşuma da gidiyor doğrusu. İlgimi asıl çeken tür ise Apistogramma ailesi oldu.
Karanlık suların Asya temsilcileri ile ilk karşılaşmam akvaryum.com sitesinde Sn. Orkun Kırcı'nın konu başlığı sayesinde oldu; Wild yani yabani Betta'lar. O ana kadar böyle bir balığın varlığından bile haberi yoktu. Hiç yalan söylemeyeyim. İlgimi hızlı bir şekilde Güneydoğu Asya bölgesine doğru çevirdim. Gurami türleri gerçekten müthiş görüntüleri ile bir seçenek idi. İkinci tür -ki bu B planım- Rasbora ailesi oldu. Bunlar bir nevi Tetra'ların Asya'daki karşılıkları. Wild yani yabani Betta'lar ise okudukça, araştırdıkça ilgimi daha fazla çekmeye başladı.
Araştırma deyince bu konuda birkaç kelam edeyim. Eğer yabancı diliniz varsa -İngilizce özellikle- ve Betta'lar hakkında araştırma yapacaksanız anormal geniş bir kütüphane var. Özellikle bir çok Asya ülkesi başta Tayland olmak üzere bu balıklara özel bir anlam yüklediği için akademik araştırmalar, makaleler inanılmaz sayıda. Renk pigmentlerinden, DNA yapılarına kadar çok spesifik alanlardan daha genel bilgilere kadar yıllar boyu okunacak kaynak var.. Wid Betta'lar söz konusu olunca listeye İngilizce'nin yanında Fransızca, Almanca'da ekleniyor. Bu iki Avrupa ülkesinde oldukça fazla Wild Betta meraklısı var gerek makaleler gerekse de tartışma platformları acayip zengin. Endemik türler hakkında çok yazışma var. Bu platformlarda gerçekten acayip bir yardımlaşma söz konusu ama Türkiye şartlarında gerçek bir adanmışlık lazım bu türlere girebilmek için.
Türkiye'de ise durum fena değil diyelim. En azından daha bilindik Betta'lar konusunda...
İlk olarak Kerimin Pet Dünyası isimli bir web sitesi var. Genç bir arkadaşımız tarafından gerçekten özverili bir çalışma ile yapılmış bir web sitesi ve video içerikleri de var. Yine video içerik yapan BettAngora diye bir kanal var. Bu kanalın içeriği görebildiğim kadarı ile bayağı ilgi çekici. Ancak ben video seyretmeyi sevmediğim için yazılı kaynakları takip ediyorum. Çeşitli sosyal platformlarda Sn. Ozan Bilgisun isimli meraklı tarafından yazılmış makaleler var.. Bunlar haricinde akvaryum.com sitesinde Sn. Orkun Kırcı gibi meraklıların Wild Betta'lar, ismini sayamayacağım kadar çok meraklının Betta'lar hakkında yazılarını bulabilirsiniz. Betta satın alacağım derseniz ve özel türler konusuna meraklı iseniz Sn Burak Bey'in Beta Petshop sitesi en bilinen platform.AMD Radeon serisi ekran kartı alacağımız zaman en iyi markalardan bir tanesi Sapphire firması kesinlikle. 5700 XT serilerinde de bu durum değişmedi. Ancak Sapphire firmasının hem NITRO+ hem de Pulse serilerinin özellikle arka plaka veya back plate'leri ne kadar çirkin yahu. O kadar özendik bezendik bilgisayarımızı yaparken bir eski back plate'e bakın, bir de yukarıdakine...
Yukarıdaki manzara benim bilgisayarımda. Şimdi bunu kaldır yenisini tak iyi hoş ama görüntü mahvolacak. Neyse bir yolunu bulacağız bakalım... Son bilgisayarımı toparlarken çok özenip uğraşmıştım. İçine etmeden bir yolunu bulacağız inşallah...
Kart için Murat'a çok teşekkürler....
Oda System ilginç bir konsept getiriyor. Hem hoparlör alıyorsunuz, hemde özel akustik performansları dinleyebileceğiniz bir müzik sistemi üyeliği alıyorsunuz. Saçma bir konsept bana sorarsanız. Bakalım sonu ne olacak...
Hoparlör 250 Dolar civarında, üyeli fiyatları şimdilik belli değil...
Oda System hoparlörleri size canlı performanslara erişim sağlar Oda System ev hoparlörleri basit malzemeleri etkileyici sesle birleştirir. İki ahşap panelden yapılan bu kare hoparlör kurulumu, sesi canlı müzik dinliyormuşsunuz gibi hissettirir.
Geçtiğimiz sene kurduğumuz ilk akvaryumda yaz tatili büyük bir sıkıntı yaratacağından dolayı akvaryumla eş zamanlı olarak oldukça gelişmiş sayılabilecek bir otomasyon projesine başlamıştım. Tabii bu gelişmişlik olayının ucu bucağı yok. Şöyle demek daha doğru olacaktır. Kendi açımdan gelişmiş. Gün sonunda yaptığımız sistem 4 ay boyunca süren yaz tatilimiz boyunca beni çok rahat ettirdi. Balık besleyen meraklıların çektiği eziyetleri okuduğum için biz güle oynaya tatilimizi yaptık. Ama asıl önemlisi oğlum ile harika vakit geçirdik ve gerçekten çok çok fazla şey öğrendik.
Bu seneki projemiz -artık biliyorsunuz- Wild Betta akvaryumu. İlk adımlarımızı uzun bir yazıda sizlere anlatmaya çalışmıştım. Bu akvaryumun anti-teknoloji tankı olacağını yazmıştım. Nerede yazdığımı bile hatırlıyorum. Akvaryum.com sitesinde Sn. Nursu Hanımın bir akvaryum tanıtımı içerisine. Hem buradan selam göndermiş olalım hemde bizim Betta akvaryumu için nasıl bir ilham kaynağı olduğunu da yazayım.
Öncelikle akvaryum.com diye bahsettiğim site bir forum sitesi. Bizim Mecmua'nın forumları gibi. Meraklıların bilgi paylaştığı bir platform. Geçen sene biz kendi akvaryumumuzu kurarken bahsi geçen hanımefendinin akvaryumlarını oğlum ile çok ilgi ile takip etmiştik. Forumda belki çok daha güzel akvaryumlar var, müthiş biyotoplar var, ancak Sn. Nursu Hanımın akvaryumlarında değişik bir aura var. İçten demek lazım belki de. Birkaç örnek fotoğrafı yukarıya ekleyeyim kendisinin hoş görüsüne sığınarak. Hatta bir de yeni öğrendiğim ve Betta platformlarında bol bol duyduğum bir deyimi de yazayım. Ben bile yaşarım orada... Bunu ilk Sn. Sadettin Kesergen'den öğrendim. Sonrasında çok şeyde öğrendim kendisinden. Selam olsun...
Neyse konu konuyu açıyor yine. Ne demiştik, anti-teknoloji tankı.
Ulan madem anti-teknoloji tankı olacak, ne alaka otomasyon diyorsanız, haklısınız. Ama bir sorun neden yaptın diye...
Belki bilirsiniz ben elektrik konusuna gerçekten takıntılıyım. Kendi elektronik cihazlarımı geçtim, Mecmua'nın aktif olduğu dönemlerde yüzbinlerce Euro değerinde ekipman test ettiğim için elektrik çok önemli. Bir sıkıntı da yaşanacakları düşünemiyorum bile. Yeni akvaryumun veya ismiyle Fifty Shades of Brown tankımızın ışıklarını otomatik açıp kapatmak için bir zaman ayarlı priz alayım dedim.
İki tür zaman ayarlı priz var, birincisi mekanik olanlar. Seslerinden nefret ettim. Benim gibi saat bile kullanmayan bir insan için hele ki çalışma odasında nasıl bir eziyet anlatamam... İkinci tür ise dijital olanlar. Bunların da harc-ı alem(1) olanları var piyasada. Maalesef yapım gereği güvenemiyorum.. Düzgün bir marka olanlar ise ucuz değil. Hazır olmuşken wifi'li olsun, o da olsun bu da olsun deyince işler geleneksel olarak çığrından çıktı yine.
Bunun üzerine eldeki parçalar ile "0" yazıyla sıfır maliyet ile minik bir otomasyon sistemi yaptık oğlumla. Bu defa ki basit ama... Sadece ısı sensörleri ile odayı ve akvaryumun içini kontrol ediyor. Yine ısıtıcı bu sensörler tarafından açılıp kapatılıyor. Optimal sıcaklık sağlanıyor. Bir de ışıkları, gerek akvaryum içi LED'leri gerekse de ambiyans ışığını, açıp kapatıyor. Başka bir şey yok. Vallahi de olmayacak...
Daha önce çok yazdım çizdim, bu konu hakkında, uzatmayacağım. Kasasını aynı buradaki gibi yaptık ama daha küçük edisyonu oldu. Bağlantılar filan daha önceki konularda var zaten en aşağıdaki linkten göz atabilirsiniz.
(1) Kaan Beye düzeltme için teşekkürler
Benim ilk müzik setim basit bir Hitachi boombox idi. Çünkü evimizde o vardı. Garip gri rengi aynı yukarıdaki gibi yeşil ışıkları vardı. Japon firma belki hifi camiasında en azından batıda çok bilinmese bile, Japonya'da bir dönem çok ilginç ve yenilikçi ürünleri ile boy göstermiş ve başarılı olmuş. Bu aralar yukarıdaki sistemi araştırıyorum. Bilgi buldukça ekleyeceğim...