Hifi Dünyası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hifi Dünyası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

JBL 50. Yılı Anısına



JBL firmasının 50. Yılı Anısına dönemin dergilerinde yayınlanmak üzere hazırladığı reklam. Reklam insanın ağızının sularını akıtıyor günümüzde bile. Paragon'lardan stüdyo monitörlere, Century'lerden Hartsfield'lere kadar firmanın tarihindeki neredeyse tüm önemli hoparlörlere yer verilmiş. İşin ilginç tarafı bu sayfada gördüğünüz hemen her hoparlörün hala müşterisi çok. Bu arada benim evde yatan kuzuların abileri de sağ alt kısımda yerlerini almış. Ne acıdır ki aradan geçen yıllar JBL gibi firmalardan çok şey götürdü. Son on küsür yılda şu güzide listeye eklenebilecek tek seri Project Everest'tir herhalde ama o hoparlörleri de Uzakdoğulu meraklılar hariç dünyanın geri kalanı pek fazla göremediler. Bazı dedikodulara göre ülkemizde bir çiftin varlığından bahsediliyor ama gerçekliği nedir bilemiyorum ne yazık ki...

Pioneer ve Andy Warhol



Pop art döneminin en önemli ismi Andy Warhol'un zamanında Pioneer reklamlarında rol aldığını bilmiyordum. Reklamda yazana göre Pioneer'cılar Warhol'dan bir receiver'larının resmini çizmesini istemişler. O da dinlediği müzik o kadar doğal çalıyormuş ki bir türlü konsantre olup resmi bitirememiş. Yerseniz tabii! Ama güzel reklam Allah var şimdi :)

Clairtone 7000 Project G



Clairtone Sound Corporation ilginç bir şekilde Kanada'da kurulmuş bir firma. 1958 yılında kurulan firma iki ilginç tasarımcı kurulmuş. Kanada/Macar kökenli elektronik tasarımcı Peter Munk ve mobilya tasarımcısı David Gilmour tarafından kurulan firma 1960'larda tasarladıkları ürünler ile fırtına gibi esmiş ve tüm dünyada tanınır haline gelmişler. Yukarıdaki güzel tasarım 7000 Project G modeli o zamanda pahalı bir fiyat olan 1.595 Dolar etikete sahip...

Electrohome



Electrohome markasını ben hiç duymamıştım ama dıuymayıp ayıp etmişim. 100 yıllık geçmişi olan firma 1907 yılında Arthur Bell Pollock tarafından kurulmuş. Kanada menşeili firma zamanında mobilyalı müzik setlerinden hoparlöre kadar bir çok ürün üretmiş. Tarihçelerine bakınca Kanada'da ilk renkli televizyonu üreten firma günümüzde basit elektronik cihazlar ve ne işe yaradığı belli olmayan ucuz müzik sistemleri üretiyor. Böylesine firmaların günümüzde ne hale geldiklerini görmek üzücü :(

Harman Kardon: Konser Salonundaki En İyi Koltuk



Harman Kardon günümüzde pek popüler bir marka değil. Aslında ev sineması alanında hala etkinler ama modern tasarım anlayışları ve mavi ışıklı garip tasarımları bana pek hitap etmiyor. Ama gerçek şu ki, özellikle 60'larda ve 70'lerde Harman Kardon çok önemli bir markaydı ve sektörün en büyüklerinden birisi olmayı başarmışlardı. Bazı lambalı amplifikatörleri günümüzde bile alıcı bulabiliyor kendine. O dönemlerden güzel bir reklam; konser salonundaki en iyi koltuk!

Hoş Bir Sony Sistem



Yılını bulamadığım eski bir Sony sistem. Pikap 5011 modeli zaten kocaman yazıyor ama cihazları tanımıyorum. Anlaşılan amplifikatör ve radyodan oluşan bir sistem ancak tasarım çok hoşuma gitti. Bu tarz Sony cihazları ile denk geldim ama  bu modelleri görmedim. Aslına bakarsanız şu ahşap kasaların içerisindeki cihazlar nedense benim çok hoşuma gidiyor. Cihazlara bir sıcaklık geliyor sanki. Günümüzde bazı firmalar bu sistemi kullanmaya devam ediyorlar. İlk aklıma gelen Leben. Bu tarz ahşap tasarımların özellikle de vintage cihazların kendisine göre bir müşteri kitlesi var günümüzde. Sebep bu cihazların günümüzde bile göze hoş gelmesi mi yoksa geçmişe duyulan özlem mi bilemiyorum ama benim bile ağzım sulanıyor yahu....

Onu Mu Alsam Bunu Mu Alsam...



Ortalıkta hifi dergileri dolaşmadan önce ve müzik dinlemek evin en büyük eğlencesi iken -tabii televizyon yok iken- meşhur Life dergisinde müzik sistemleri için uzman tavsiyesi sunulan sayfalar varmış. İşleyiş söyle, Life dergisi editörlerine mektup yazarak almayı düşündüğünüz markaları yazıyorsunuz ve onlar derginin gelecek sayısında eğer şanslıysanız sizin mektubunuzu cevaplıyorlar ve ona göre alışveriş yapıyorsunuz. Günümüzde aynı şeyi forumlar ve siteler vasıtası ile dakikalar içerisinde yapabiliyorsunuz. Bu arada her şeyin tüplü olduğu bir çağ ne güzel bir çağmış yahu :)

Acoustic Research AR3 Restorasyon



Sanırım dün Acoustic Research AR3 ilanı eklemiştim bloğuma. Okuyucularımızdan sevgili Ozan Turan (aynı zamanda audioavm.com firmasının sahibi) kendi AR3'lerinin restorasyon fotoğraflarını göndermiş. Bende hemen ekledim. Aşağıya bazı fotoğraflar ekledim. Belki ilerleyen zamanlarda kendisinden bu restorasyon projesiyle ilgili bir kaç satır bilgi isteriz. Aşağıdaki "Read the rest of this entry" yazısına tıklarsanız diğer resimleri de görebilirsiniz...























Acoustic Research AR3



Acoustic Research meşhur AR3 hoparlörleri için döneminde ilginç bir reklam kampanyası yapmış. Bu reklam kampanyalarında Miles Davis gibi müzik dünyasının devleri kullanılmış. Yazılan çizilenlere göre bunlar sadece reklam da değil gerçekten de müzisyenler bu hoparlörleri kullanıyorlarmış. AR3 güzel bir hoparlördür. Hifi tarihine ismini altın harflerle yazılmıştır, bir yerlerde denk gelirseniz kulak kabartın mutlaka...

Pikapların Tarihçesi Posteri



Hifi Posters isimli İngiliz bir firma pikapların tarihçesini gösteren bir poster yayınlamış. Poster Technics SL-1200, Acoustic Research XA, Linn Sondek LP12, Garrard 301 ve Thorens TD124 klasikleşmiş pikaplar yanında Continuum Caliburn Cobra gibi modern pikapları da içeriyor. Posterde görülebildiği kadarı ile Garrard, Thorens, Rega, Linn, Roksan, SME, HMV, EMT, Oracle, Wilson Benesch, Wega, Pink Triangle, Clearaudio, Braun, VPI, Revox, Sony, Denon, Pro-Ject, Empire, B&O, Magnavox, Continuum, Avid, Dual ve bir sürü markanın ürünleri var. Fiyatı yaklaşık 15 Sterlin...

Romy Schneider ve Alain Delon Plak Keyfi



Romy Schneider ve Alain Delon 1959 yılında evlerinde Django Reindhart dinlerken. Romy Schneider ilginç bir oyuncu. Avusturya doğumlu oyuncu tam anlamıyla hengame döneminde doğuyor. Almanların büyük harp öncesi ilan ettikleri Anschluss döneminde Avusturya'da doğmak zorlu bir hayat demek. Anschluss nedir derseniz Adolf Hitler'in tüm Almanca konuşan halkları Alman bayrağı altında toplama projesi diyelim kısaca. Almanlar bu dönemde ellerini kollarını sallayarak Avusturya'yı ilhak ediyorlar. Neyse savaş sonrasında Romy Schneider sinemaya giriş yapıyor. Oldukça başarılı olan Schneider, Fransa'ya gittiğinde Alain Delon ile tanışıyor ve evleniyorlar. İşin ilginç tarafı Fransa'da da başarılı filmlerde oynuyor. Hatta ben onu Fransız filmlerinden tanıyorum ki, çok güzel bir kadın olarak görürdük kendisini filmlerde. Bakınız aşağısı;

RCA Reklamı 1971



Yukarıdaki son derece hoş reklam 1971 yılından. RCA firmasının baharın gelişi yani satışların artacağı dönemlerde yayınladığı reklam bize pek yabancı olmayan şekilde evlilik sezonuna da atıflarda bulunuyor. O dönemlerde anlaşılan RCA poratif radyoları, müzik konsollarını, radyoları ön plana çıkartmış. İki ürün dikkatimi çekti. Pop-art tasarımlı saatli radyo ve kalem, takvim, saat içeren kuvvetle muhtemel ofisler için üretilmiş radyo sistemi. Bu tarz rengarenk hifi reklamlarını pek seviyorum. Bir yanıyla retro bir yanıyla modern...

Magnavox Stereo


Eski müzik dolaplarını sever misiniz? Ben nedense çok severim. İyi markaların harika ahşap işçiliğine sahip kabinleri vardı ve genelde iki yan tarafta hoparlörler kabin içerisine gömülmüş şekilde dururdu. Bazen bu hoparlörler ayrı bir kapakla saklanırdı. Kabinin üst tarafında ise açılabilir bölümler olur ve buradan ampli, pikap veya hoparlöre ulaşılabilirdi. Bir nevi müzik seti ama bayağı büyük boyutlu versiyonu. Modern çağda küçülen salonlarımızda bu kocaman kabinleri koyacak yerimiz olmasa da hala çok güzeller. Yukarıda 1967 yılından Magnavox marka müzik kabinlerinin afişi bulunuyor. Fiyatlara dikkat...

Böyle Restorana Can Kurban



Amerika San Francisco kentinde bulunan bir restorandan yukarıdaki kare. Chambers adlı restoranın en önemli özelliği duvarlarında yaklaşık 10.000 kadar plak bulunması. Plaklar tabii  süs olarak konulmamış. Restoranın disk jokeyleri bu plakları kullanarak müzik çalıyor(muş) Şahsen ben bu restorana gitsem yemeği bırakır plak koleksiyonuna el atardım herhalde. Hangi müzik sever böyle bir ortamda rahat durabilir ki?

Savaşa Giderken



Tarih ve müzik. Yukarıdaki fotoğraf Trafalgar meydanında 1915 yılında çekilmiş. Birinci Dünya Harbi'nin ikinci yılı ve savaş Avrupayı kasıp kavuruyor. Binlerce insan Fransa ile Almanya arasındaki siperlerde ölüyor ve yerlerine yenileri lazım. Yukarıdaki görüldüğü gibi noktalar oluşturuluyor ve asker alınıyor. Muhtemelen gramofondan dönemin marşları veya kahramanlık türküleri çalınıyordu. Askere yazılan bu adamda kuvvetle muhtemel savaşın şiddetini yaşamıştır. İnsanın içini garip duygularla dolduran bir fotoğraf...

MacKit 30



McIntosh'un kitleri olduğunu biliyordum ancak MacKit denildiğini bilmiyordum. Yukarıda McIntosh MC-30'un aynısı olduğu söylenen MacKit 30 modeli var. O dönemlerde hatta günümüzde de firmalar ürünlerini kit halinde satarak müşterilerine daha avantajlı fiyatlar sağlamaya çalışıyorlar. İlk aklıma gelen İngiliz Audio Note kitler örneğin. Reklamda hemen alt tarafta yazan bir fiyat var görebiliyor musunuz? 120 Dolar... 120 Dolara bugün McIntosh kiti bırakın logosu bile satın alınamaz herhalde..

Sound At Home: Zaman İçerisinde Yolculuk



Yine zaman ve mekan oryantasyonun kaybolduğu bir mekandan Sound At Home mağazasından bahsedeceğim sizlere. Aşağıda adresini bulabileceğiniz ve bir İzmir'li olarak Şehr-i İstanbul'un Anadolu yakasını bilmeyen birinin tarif etmesi zor bu mekanı. Sound At Home iki mağazadan oluşan ve insanın ağzının suyunu akıtan cihazların bulunduğu bir yer.

 
Soldan sağa: Savaş Arıhan, Hakancez, pikapları ile tanıdığımız Reşit Bey, Mustafa kardeşimiz

Bu mekanda öyle yoğun bir cihaz kalabalığı yok. Ancak meraklısının hayır diyemeyeceği az ve öz sayıda cihaz bulunuyor raflarda. Ben dükkana girer girmez hemen pikapları mercek altına aldım. Tertemiz bir Luxman arkasından bir Dual, Revox vs derken aşağıdaki pikap daha ilk saniyelerde dikkatimi çekti.

Technics markası altında üretilmiş üst model pikaplardan bir tanesi SL-M3

Technics SL-M3 firmanın zamanının üst model pikaplarından bir tanesi. Üzerinde çok kafa yorulmuş Linear Tracking bir kol var. O dönemin Japon pikaplarının geleneksel yapısı hemen hemen aynıydı. Harika ahşap kasalar, zaman meydan okuyan cilalar, devasa metal platolar ve ayrıntı üzerine ayrıntı. Ağzımın suyu akıyor akmasına ama bir kaç gün içerisinde Technics SP-10 ve EPA-100 kombinasyonu dinleyeceğim için heyecanlıyım. Bir dönemin en iyi pikaplarını dinleyip amiyane tabiri ile dibi düşen bir insan olarak böyle pikapları görünce insan heyecanlanıyor. Daha önce Micro Seiki MA-505 kol ve Luxman PD 444 kombinasyonunu anlatmıştım sizlere. O zamanda söylediğim gibi bu eski pikapları eski deyip kenara itmemek lazım...


Nasıl yani Diatone markalı bir pikap ve İstanbul'dayım. Zaman ve mekan karmaşası...

Technics'ten gözümü almayı başardığımda bu kez Diatone LT-1 modeline denk geliyorum. Bu pikabı daha önceden garip tanjansiyel kolundan biliyorum. Kol yapısı çok farklıdır ve bence ilginç bir çözüm olarak daha yaşama olasılığı olan bir modeldi ancak ne yazık ki 80'lerde CD'ler pikapları bitirmişlerdi ve altın dönem sona ermişti. İşin komik tarafı bu pikabı Japonya dışında sadece Mitsubishi markası ile bulabilmek mümkündü. Diatone markasıyla görmek çok değişik bir deneyim oldu. Hakan bunları nereden biliyorsun derseniz bende bilmiyorum, bir nevi obsesyon deyip konuyu kısa keselim :)


Sonu gelmez; iğneler, kafalar, headshell'ler. La Dolce Vita...

Eski headshell'ler, iğneler de İstanbul ziyaretimde bol bol denk geldi. Benim de bu tarz iğnelere karşı özel bir afilitem vardır. Ancak tek sıkıntı şu an kullanmakta olduğum kol ne yazık ki headshell'i çıkan bir yapıda değil ve böyle giderse gaza gelip yeniden 3009 günlerime geri dönesim var. Onu çıkar bunu tak bundan güzel hayat mı var?

Mustafa, Hakancez, Reha Arcan

Mekanda pikaplardan başımı kaldırınca daha neler gördüm neler. JBL Ti serileri, harika makara teypler, McIntosh'lar derken insanın ağzı sulanmaya başlıyor bir anda. Aralara baktıkça ilginç bir şeyler görüyorsunuz. Ancak pikaplardan çarpılmış durumdayım. Kendime gelebilmek için biraz vakte ihtiyacım var :)


Sony ES serilerine özel bir ilginiz varsa bu fotoğrafa bakmayın :)

Pikaplardan kafayı kaldırınca karşı duvarda Sony ES serilerinden oluşan bir kule gördüm. Bu seriler ülkemizde de meraklılar tarafından çok seviliyor ve makul fiyatlarda sattım dediğiniz anda satılıyor. Görebildiğim kadarı ile Sound At Home mağazasında fiyatlar makul ve mantıklı, sahipleri müşterilere yardımcı olmaya çalışıyorlar. Hakan sakin ol diye diye ikinci mağazaya geçiyoruz hep birlikte.


Emre Seneoğlu, Hakancez, Mustafa Bey, Savaş Arıhan ve Reşit Bey.

İkinci mağazaya yürüyüş mesafesinde bir dakikadan az uzaklığı. Kapıdan girer girmez Lafayette marka bir amplifikatör kutusu açılıyor. Lafayette deyince hemen herkes Paris'te erkeklerin kabusu devasa mağazayı düşünür ama bizler gibi delilerin aklına hemen amplifikatörler geliyor. Hemen içeriye dalıyorum...


Vu-metre sevmeyen var mı?

Mağazanın içerisinde yine az ve öz sayıda cihaz var. Gözüm yukarılarda duran Dynaco pre-power sete takılıyor. Zamanın ötesinden gelmiş gibi. Ön yüzünde bir çizik bile yok. Dikkatli gözlerin hemen fark edeceği bir kaç önemli cihazın yanında mağazanın içerisinde plakta mevcut. Arkadaşlarımın söylediğine göre hiç olmayacak şeylerin denk geldiği oluyormuş arada. Bende tabii ki şöyle bir kurcalıyorum. Nasipte yokmuş bu kez bir şey bulmak :)


Eski püskü demeden her şeyi kurcalamak lazım...

Sound At Home ziyaretimde yine zaman içerisinde güzel bir yolculuk yaptım ve görmeyi hiç ummadığım bazı cihazlara denk geldim. Sağolsun Mustafa Bey ilgilendi gayet güzel bizlerle. Bir sürü cihazı kurcalayıp güzel tınılar duydum. Özellikle aradığınız bazı cihazları da sağlayabiliyor Sound At Home firması. Zaman içerisinde yolculuk yapmak isteyenler mutlaka ziyaret etsinler..

Adresi bulur bulmaz buraya ekleyeceğim...

Edit: Meraklılar için adres bilgileri şu şekilde;

Sound At Home
Erenköy Kazasker Çelebi Sokak No 9/b Yurdakul Apartmanı.
Telefon: 0216 369 18 37

New Audio Point: Şükrü Beyin Harikalar Diyarı!



İstanbul'un Anadolu yakasını fazla bilmem. Bir kaç ana arteri ve semti bilirim. Bunların dışına çıktığımda, zaman ve mekan oryantasyonum kaybolur. Serin bir İstanbul gününde Kadıköy taraflarında bir hifi mağazasına doğru yola çıktık. Bu öyle bilindik tarzda bir mağaza değil. Hani hifi tarihinin yattığı mağazalardan bir tanesi. İzmir'de bulamadığımız ancak olmasını arzu edeceğimiz türden bir mağaza. Bu tarz dükkanlarda ciddi bir mal yığını olur genelde. Pek çoğumuz burun kıvırırız bu tarz cihazlara. Ancak dikkatli gözlere ve birazcık bilgiye sahipseniz çok ilginç şeyler ile karşılaşmaya hazır olmalısınız.



Mağazaya girer girmez karşıma çıkan görüntü yukarıda. Dışarıdan bakıldığında bir sürü hoparlör ve cihaz görüyorsunuz ama ben bu kalabalığa bakınca ortada duran beyaz toz korumalı hoparlörleri fark ediyorum. KLH yani Henry Kloss hoparlörler ile tanışın. Bahsettiğim şey tam anlamı ile bu bu cihaz kalabalığına nasıl gözler ile baktığınız önemli. Bismillah deyip kapıdan içeri bir adım atınca bu hoparlörler ile karşılaşınca daha neler denk gelecek bakalım diye içimden geçirdim.


Raflar dolusu cihaz. Bakmayı bilince çok güzel parçalar olduğunu fark edebilirsiniz.

Mağazanın sahibi Şükrü Bey ile tanışmadan önce kendimi kaybedip cihaz kalabalıklarının arasında buldum kendimi. Daha ilk bakışta ADC marka bir ekolayzır ünitesi dikkatimi çekiyor. Sound Shaper serisi olması lazım. Bu cihaz nereden çıkmış olabilir ki diye düşünürken eski Japon firmalarının üst seri amplileri, pre-amplileri bir anda radarıma giriyor. Bu tarz mağazaların en güzel yanı sizlerle aynı zevki taşıyan insanlarla sohbet olanağı sunması. Aynı dili konuştuğunuz bir vahanın içerisindesiniz.


soldan sağa Savaş Arıhan, bendeniz Hakancez, Şükrü Bey

ADC ekolayzır sistemi ilgimizi çekti ancak daha neler neler var. Şükrü Bey bazı ürünleri gösteriyor. Yukarıda görüldüğü gibi ağzım açık. Yamaha ve Sharp markalı iki üst sınıf ekolayzır çıkıyor ortaya. Vintage sitelerde gördüğüm ve zamanında kullananların yazdıklarını okuduğumda ağzımın suyunun aktığı cihazlar. Parametrik ekolayzır gibi mevzuular günümüzde çok popüler değiller. Ama room correction adı altında hifi dünyasında yaşamaya devam ediyorlar. Aslına bakarsanız ikisinin aynı şey olduğunu söylemek mümkün. Ancak parametrik ekolayzır out, room correction in! Ben bunları düşünürken ADC ekolayzır deneme amacı ile yola çıkmış durumda. Aklımdan Soundcraft diye geçirirken karşı raftan bana el sallayan Soundcraft güç amplisini görüyorum. Bugün buradan çıkamayacağım galiba diye düşünüyorum...


soldan sağa Emre Senemoğlu, Savaş Arıhan, Hakancez, Şükrü Bey

Daha ilk odanın içerisinde saatler geçirecek kadar incelenecek mal var. En yukarıdan en alta kadar hemen her yere bakmak şart. Son bir kaç yıldır kendime hiçbir cihaz almadığımı düşünüyorum bir yandan. Bir şeyler denk getirip alayım mı diye aklımdan geçiyor ince ince. Hakan tut kendini diyorum. Fiyatlar hiç abartı değil hatta gayet makul seviyelerde. Eskiden vitrinlerin arkasından ağzımın suyu akarak seyrettiğim cihazlara ulaşmak mümkün bir şekilde :)


Şükrü Bey, Hakancez, Reha Arcan...

Odanın içerisinde cihazları gördükçe günümüzde müzik dinlemeye meraklı gençlerin ne kadar şanslı olduğunu düşünüyorum. Ben üniversitede okurken hatta sanırım lise talebesiyken biriktirdiğim para ile cihaz alabilmem çok çok zordu. İlk düzgün müzik sistemimi üniversite zamanı kazandığım para ile almıştım. Aslında hep iyi cihazlarım olmuştu bütçeme göre. Ama hani o "deck sistem" hayallerimiz vardır ya ancak üniversite zamanı yavaş yavaş alabilme imkanım olmuştu. Bugünün gençleri ise çok şanslı. Bizim hayallerimizi süsleyen cihazları biraz tasarruf yaparak harçlıklarınız ile alabilmeniz olası. Hatta öyle ki, çok makul bütçelerle gelip gayet güzel bir sistem edinebilirsiniz. Seslerine bugün ne derseniz deyin, rock dinleyen bir insan Technics'in alt seviye cihazları ile mutlu olabilir. Ben senelerce böyle müzik dinledim. Hatta kendi sistemimi tanıdık bir arkadaşa sattım ki istediğim zaman dinleyebileyim diye. Hala mutlu olabiliyorum o eski cihazlarla. Detay, sahne, katman bunlara çok takılmayıp mutluluğu arayanlar için ve özellikle de bütçesi sıkıntı olan okuyucularım için böyle mağazalarda mutluluğa giden kapı açılabilir...



Şimdi bir sonraki odadayım. Daha girer girmez Platinum hoparlörler dikkatimi çekiyor. Bu hoparlörleri pek kimse bilmez mesela. Raf tipi hoparlörler üreten firma bundan çok uzun seneler önce bas çözünürlüğü denilen konunun dibini görmüştür. Günümüzde pek az firma bu seviyeye ulaşabildi benim gördüğüm kadarı ile. Bu seviyeye ulaşmak için vereceğiniz para binlerce Dolar seviyesindeyken burada yatıyor bu güzelim hoparlör. Kaşıntı yeniden başlıyor, sakin ol Hakan.


Orta raftaki karartı bir tasarım harikasıdır. Bence gelmiş geçmiş en güzel tasarımlı CD çalar. Sesini sormayın :)

Rafları incelerken Audiomeca Mephisto'yu görüyorum. Tanrım bunun kadar güzel bir CD çalar tasarımı yapılıp yapılmadığı konusunda emin değilim tarih boyunca. Pierre Lurné'nin işleri işte. Sadece dokunmak bile yeterli oluyor mutlu olabilmek için. Olaya gerçekçi bakarsam benim gibi hardcore müzik dinleyicisi için bu tarz CD çalarlar başa dert. Sanırım bir kaç gün içerisinde iflas ederler. Ancak rafımın bir köşesinde dursa sanırım fena olmazdı :) Raflarda bilinmedik bir sürü mücevher var. Daha üst sınıf cihazlar, daha alt segment cihazlar. Hemen her bütçeye uyabilecek bir sürü cihaz, hoparlör ve pikap...


JBL monitörler ağzımın suyunu akıtıyor. Aşağıda da güzelim bir Nakamichi CR-7 yatıyor :)

Saatler sonra son odanın içerisindeyim. Yukarıya kafamı kaldırdığımda gördüğüm JBL monitörler zaman makinesine girmiş gibi. Tek bir çizik yok üstlerinde. Ağzımın suyu fena halde akıyor. Allah'tan benim aradığım şey bu değil. Benim hayalim hep 4430 sahibi olmaktı ama merak etmeyin onu da görüp dinleme şansım oldu. Ancak bir mağazada değil sevgili Savaş abinin evinde. Hemen listeye adımı yazdırdım. Bir gün hoparlörü elden çıkartacak olursa sanırım birinci sıradayım. Böyle bir sıra bekleme coşkusu sevgili Koray abinin Altec hoparlörlerinde de var. Bu tarz efsanevi cihazlara sahip olmasam bile çevremde birilerinde olması harika bir şey. İstediğim gibi dinleyip kurtlarımı dökebilme şansım var. Sanırım çok şanslı bir insanım. Bu odanın içerisinde de harika şeyler denk geliyor. Bir Audio Technica iğne ile denk geldik mesela. Daha sonra dinleme fırsatım oldu. Gerçekten bayıldım. Bildiğim bir modeldi ama internet sayfalarından... Arkalarda bir Nakamichi CR-7 yatıyor. Uzun senler boyunca peşinde koştuğum, üniversite zamanı raflarda görüp ağzımın sulandığı ancak asla o parayı veremedim harika bir kasetçalar. Bir gün Fil Elektronik Hamdi Beyin evinde gördüm ve uzun senelerdir süren dostluğumuza güvenerek bunu senden çalacağım demiştim. Dediğimi yapacağımı bilen Hamdi Bey, bana güzelim bir CR-7 bulup hediye etmişti ve muradıma ermiştim. O da kendi CR-7'sini kullanmaya devam ediyor :)

Yaz yaz bitmez gördüklerim ve dinlediklerim...

Öncelikle Şükrü Beye ev sahipliği için İzmir'den selamlar. Gerçekten hem güzel ağırlandım hemde hifi tarihi içerisinde bedava bir tur yaptım. Dediğim gibi bu tarz dükkanlar ne aradığını bilen insanlar için birer hazine değerinde. Bunun yanında özellikle genç okuyucularımızın bir yerlerden başlamak için bir göz atmaları gereken mekanlar.

Kısa bir zaman içerisinde mekanı işaretleyeceğim bir Google haritasını aşağıya eklerim. Eminim ki bir çok okuyucumuz nerede diye soracaktır. Bana birazcık zaman verin :)
edit: Adres bilgileri şu şekilde;
New Audio Point
Altıntepe Değirmen Yolu Cad. Bayramoğlu Apt. No:7 Dükkan:1 Bostancı / Kadıköy / İstanbul
Telefon: 0216 367 77 30


Daha Büyük Görüntüle

Electro-Voice Georgian Fotoğraf



Sizlere geçtiğimiz haftalarda burada Electro-Voice veya tanıdık ismiyle EV çok çok uzun yıllar önce hifi pazarında da önemli bir oyuncu olduğundan bahsetmiş ve Electro-Voice'un Klipsch lisansıyla ürettiği Klipschorn tasarımlı hoparlörleri olduğunu söylemiştim. Bir fotoğraf buldum. Güzelliğe bakar mısınız...

PC Audio Dünyasında Düşüşe Geçen PCler!



Son dönemlerde Stereo Mecmuası'nda bilgisayar destekli müzik dünyası ve DAC'lar hakkında yazılar yayınlıyoruz. Hifi dünyasının son 4-5 yıldır en popüler alanı kesinlikle DAC'lar. Ancak son yıllarda bilgisayar dünyasından pek keyifli olmayan haberler geliyor. Amerika merkezli teknoloji şirketleri ve pazarları konusuna odaklanmış IDC kurumunun bu sene yayınladığı raporlarda bilgisayar dünyasının pek hayırlı olmayan bir geleceğe doğru gittiği görülüyor. Son bir kaç yıldır bilgisayar satışlarındaki düşüş %10'lu rakamlara ulaşmış durumda. Büyük Amerikalı teknoloji sitelerine göre Dell ve HP gibi sektörün dev firmaları bilgisayar sektörün çıkarak özellikle tablet pazarına yönelmek istiyorlar. IBM'in tüketici pazarına yönelik bilgisayar departmanını satan alan Lenovo ise Blackberry'i satın alıp mobil pazara girmeye çalışıyor. Tüm bunlar hem ülkemizde hemde dünyada bol bol tartışılan konular ve benim görebildiğim kadarı ile önümüzdeki yıllarda tabletlerin ve akıllı telefonların hükümdarlığı gitgide pazarın gerçeği olacak. Tabii ki bilgisayarlar ortadan kaybolmayacak ancak bir değişim süreci geçirecekleri kesin gibi. Intel'in pazarlama faciası Ultrabook konsepti ve Microsoft'un klasik bilgisayar dünyasına pek bir şey katmayan yeni işletim sistemi bu düşüsün önemli etkenlerinden kabul ediliyor konunun uzmanları tarafından. Çok ilginç gelişmeler oluyor ve yazılıp çizilen makaleler tabii ki ortaya çıkan "komplo teorileri" ortalığın toz duman olduğunu gösteriyor...

Buradaki en önemli soru şu, hifi dünyasını mobil alanda yani tablet ve akıllık telefon alanındaki gelişmeleri yakalamaya çalışacak mı yoksa bilgisayar üzerinden daha uzmanlaşmış projeler mi ortaya çıkacak. Örneğin Transport PC'ler ve türevleri markaların desteğini alıp daha büyük bir güçle karşımıza mı çıkacak.

Tabii ki Linux tarafını unutmayalım. Bilgisayar destekli hifi alanında Linux ilginç bir şekilde desteğe sahip ve neredeyse tüm firmaların DAC'ları Linux desteği ile geliyor.

Şu sıralar akıllı telefon ve tabletler konusunda bazı hifi firmaları pazarda sağlam şekilde yer kapmış gözüküyor, B&W, JBL, Klipsch, Bose gibi Amerikalı firmalar pazarın büyüklüğünü önceden fark edip pozisyon aldılar. Avrupa'lı şirketlerde bu pazardan pay alabilmek için önemli yatırımlar yapıyorlar. Örneğin Focal son dönemlerde ismini iyiden iyiye duyurmaya başladı. Tabii bu pazar dev tüketici elektroniği firmalarının da iştahını kabartıyor. Samsung'un vakum tüplerle donatılmış ilginç cihazları pazarda üst tüketici gruplarına hitap etmeye çalışırken, pazardan umduğunu bulamayan Philips gibi dev firmalar adım adım çekilme yolunu seçiyorlar. Ayrıca diğer büyük firmaların tanıtımını yaptığı ürünlerde de ilginç noktalar var.

Bence 2013 yılında ilginç gelişmeler olacak gibi. Büyük hifi firmalarından tablet ve akıllı telefonlara yönelik ilginç ürünler görebiliriz.