Blog Action Day 2010: Su Tasarrufu


Biliyorsunuz geçtiğimiz sene Stereo Mecmuası olarak ilk kez Blog Action Day'e katılmıştık. Bu sene de tüm dünyadan binlerce bloğun katıldığı organizasyona katıldık. Her sene düzenlenen bu etkinlikle alakalı blogactionday.change.org adresinden daha ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
Bu senenin konusu "su"

Küresel ısınmanın bir şehir efsanesi olmadığını son yıllarda iyiden iyiye ispatlandı. Ülkemiz ilkokul bilgilerimize göre su yönünden zengin olmasına rağmen, büyük şehirlerimiz yazları su kesintileri yaşıyor. Tarım alanları susuz kalıyor. Daha önce şırıl şırıl derelerin aktığı yerlerde ise su buharlaşıp yok olmuş gitmiş durumda. Tamam bunda hepimizin suçu var ancak her şey bitmiş değil. Bireysel olarak yapabileceğimiz bir çok şey var. Haydi bunlara bir göz atalım,

1- En bilindik şey, dişlerimizi fırçalarken, su akmasın. Suyu kullanmadığınız zaman kapatın. Ağzınızı çalkalayacağınız zaman suyu açın, çalkalama esnasında suyu kapatın. Ciddi şekilde su tasarrufu yapacaksınız.

2- Sakal tıraşı olurken de, aynı şekilde tasarruf etmek mümkün. Örneğin suyu sadece tıraş bıçağınızı yıkayacağınız zaman suyu açın. Emin olun ki, bu bile ciddi bir su tasarrufu sağlayacaktır. Olayı abartmak isteyenler sakal tıraşı olmayı bırakıp, kaptan mağara adamı gibi gezebilirler. Bu durum sosyal hayatınızı dinamitlemek olacağından olayı abartmamanızı tavsiye ederim :)

3- Bulaşık makinesi kullanmak.  Bu konu gerçekten çok ilginç. Bulaşık makinesini tepeleme doldurmak yerine elde yıkamak isteyince gerçekten çok daha fazla su harcıyoruz. Yeni nesil bulaşık makineleri gerçekten çok az su ve elektrik harcıyorlar. Tabii makineyi tepeleme doldurmak için, bardak, tabak ve çatal/bıçak stoğunuzun yeterli olması gerekli. Stoğunuz eksik ise alışveriş için hiçbir kadın bu konuda size hayır demez. Ama dikkat edin, tasarruf yapacağız derken hanım sizi batırmasın.

4- Meyve sebze yıkarken, önce bir kaba su doldurun. Önce bir süre meyve, sebzenizi bu kap içerisinde tutun. Böylelikle zirai ilaçlar gibi meyve sebzeyi kaplayan kimyasallardan kurtulursunuz. Daha sonra musluk suyu altında durulayıp, meyve sebzenizi kullanabilirsiniz. Tema'nın araştırmasına göre 4 kişilik bir aile bu konuya dikkat ederek senede 18 ton su tasarrufu yapabilir.

5- Duş yaparken olayı abartmayıp, biraz daha az su altında kalın. Yine tertemiz olursunuz ama 1 dakika az duş ile yaklaşık 4 ton su tasarrufu yapabilmeniz mümkün. Bu arada musluklarınız ve duşlarınızın baş kısımlarını modern parçalarla değiştirmenizi tavsiye ederim. Bu baş kısımları, hava ile suyu karıştırıp daha yüksek basınçla akıtıyor. Böylelikle daha az su ile daha yüksek basınç sağlarsınız.

6- Evinizde akıtan muslukları, klozetleri tamir edin. Muslukları tamir etmek için genelde bir kauçuk conta yeterli oluyor. Hoş tabii belediyelerimiz arada sırada su borularını delip tonlarca suyun boşa akmasına sebep oluyor ancak son yıllarda belediyelerde bu konuda önemli çalışmalar yaptılar. Haklarını yemeyelim.

7- Bir diğer su tasarrufu yönetimi klozet rezervuarının mekanizmasını değiştirmek. Biliyorsunuz iki aşamalı mekanizmalar var. Birinci aşamada daha az su, ikinci aşamada ise rezervatuarının tamamını akıyor. Bu mekanizmaların fiyatları son derece uygun ve hemen her marka model rezervuar için bu mekanizmaları bulmak mümkün. Değiştirmesi biraz el becerisi gerekiyor. Dikkatli olmak lazım. Özellikle depo kapağını kırmamaya dikkat edin...

8- Yine ufukta alışveriş gerektiren bir konu ama çamaşır makinesi doldurmadan çalıştırmayın. Bunun için yeterli giysi stoğunuzun olması lazım tabii. Stokları tamamlamak için olayın abartmayın.

Sizlerinde su tasarrufu ile ilgili fikirleriniz varsa yorumlar kısmından diğer okuyucularımızla paylaşabilirsiniz. Daha fazla bilgi için TEMA'nın Suyunu Boşa Harcama sitesini ziyaret edebilirsiniz.  Geçen sene yazıyı bir şekilde hifi ile bağlamıştım ama su ile hifi arasında şimdilik bir ilişki kuramadım. Aklıma bir şey gelirse yazıyı editlerim, sanırım...

Star Wars Tie Fighter Hoparlörler



Bu aralar ev sinema sistemleri ve bu sistemlere uyumlu hoparlörler son derece popüler. Star Wars fanatikleri için sinema odalarını şenlendirecek harika bir hoparlör setini yukarıda görüyorsunuz. Tie Fighter şeklinde uydu hoparlörler ve Star Wars logolu bir subwoofer. Her eve lazım...

Danilo Rea at Schloss Elmau - A Tribute to Fabrizio De André CD


Son günlerde edindiğim CD'ler içerisinden bir tanesini sizlere tanıtmak istiyorum. Albüm, Danilo Rea'nın Fabrizio De André anısına yaptığı CD'si. Bu yazımda tersten başlayayım. İlk önce kısaca André'yi tanıyalım.
Fabrizio De André (1940-1999) benim bir arkadaşım sayesinde tanıştığım bir müzisyen. Aslında ona müzisyen demek doğru olmaz. De André bir çok insan için özellikle de İtalyanlar için bir şairdir. O hikayeler anlatır, çoğunlukla direnişlerden, karşı durmalardan, isyanlardan bahseder. Marjinallerden, marjinalliklerden bahseder. Ama marjinal olmaya çalışanları değil, gerçekten öyle olanları anlatır. Toplumun en alt katlarını ve onların hikayelerini bizlere anlatır, kumarbazları, hilebazları, bedenlerini satmak zorunda kalanları. Devrimlerden bahseder. Bunları öyle bir şekilde yapar ki, İtalyanca anlamayan bizler onu aşk şarkıları söylüyor zannederiz. Sonra bir gün İtalyanca sözlerin İngilizce (Fransızca veya diğer bir dilde) çevirilerine göz atarız ve şaşırırız. Fabrizio De André'yi yakından tanımak isteyen okuyucularımız, şairin öldüğü sene Sony Italia tarafından yayınlanan "Opere Complete" setini alıp dinlemeye başlayabilirler. Sözlerin çevirilerine de ulaşırlarsa en az bir kaç ay sürecek bir maceraya merhaba diyeceklerdir.

Danilo Rea'yı tanımak için ise albüm kitapçığına bir göz atalım. 1957'de doğan İtalyan müzisyen, vatandaşı olan Stefano Bollani ve Enrico Pieranunzi (Gaslini'yi unutmuşlar. Ustayı anmadan olmaz) gibi uluslararası müzik arenasında kendisine yer edinmeyi başarmış. Klasik müzik eğitimini Santa Cecilia konservatuarında tamamlayan müzisyen ilk çalışmalarını  Rome Trio'da Roberto Gatto ve Enzo Pietropaoli ile gerçekleştirmiş. Önemli isimlerle birlikte çalışma fırsatı bulmasıyla müzikal manada kendini geliştirme olanaklarına sahip olmuş. Liste göz kamaştırıcı; Chet Baker, Lee Konitz, Steve Grossman, Phil Woods, Art Farmer, Curtis Fuller ve Kenny Wheeler bu listenin bir bölümündeki isimler.

Albüm yazının başında yazdığım gibi De Andre'ye adanmış. İlk parça olan "Bocca di Rosa" ile beni benden alan İtalyan piyanist çok keyifli bir yoruma imza atmış. "Bocca di Rosa" De André'nin ilk resmi albümü Vol.I'de (1967) yer alıyor ve marş niteliğinde. "Il pescatore" ise balıkçıların Hikayelerini anlatan bir şarkı. İlk kez 1970'de 45'lik olarak yayınlanan şarkı daha sonra çeşitli toplama setlerinde kendisine yer bulmuş. "Ave Maria" aslında bir Sandunya adası halk şarkısı. De Andre bu şarkıyı yeniden düzenlemiş ve L'indiano (1981) albümde seslendirmişti. Danilo Rea, şarkıya çok özenli ama abartıya kaçmayan dokunuşlar yapmış. "La ballata dell'amore cieco" ise çok bilindik bir İtalyan baladı. Frank Sinatra'nın da yorumladığı eser Rea tarafından ruhuna son derece uyacak şekilde yorumlanmış. Meraklılar için ek bilgi şarkıyı De Andre'de 1966 yılında 45'lik formatında yayınlamış. "La stagione del tuo amore" De Andre'nin 1967'deki ilk albümünden alıntı. Bu hüzünlü şarkının yorumu da çok çok güzel.

Girotondo, Rea'nın emprovizayon kabiliyetini gösterdiği bir şarkı. Gian Piero Reverberi (De André ile tanışanlar bu isimle çok denk gelecekler) düzenlemesiyle 1968 yılında "Tutti morimmo a stento" albümünde bulabileceğiniz şarkıya Rea'nın yaptığı düzenleme ve performans 10 üzerinden 10 verilecek düzeyde. Kesinlikle albümdeki favori parçam. "La canzone di Marinella" De André'nin 1964'de 45'lik olarak yayınladığı bir parça. "Carlo Martello" ise ilginç bir parça. Poitiers savaşını anlatan ama oldukça kinayeli parça, oktavlar arasında giden gelen yapısı ile çok başarılı şekilde icra edilmiş. "Valzer per un amore" albümün son parçası ama albüm biterken tadı damağında kaldı. Eh dahası yok mu diyor insan. Hemen bir anekdot; "Valzer per un amore" De Andre'nin babası, eşi hamile ilen onun acısını azaltmak için Gino Marinuzzi'nin Sicilya suitini çalarmış. Belki de De Andre'nin o zaman hafızasına işlenen melodiler Pierre de Ronsard sonesi ile birleşince aşk için vals (Valzer per un amore) ortaya çıkmış.

Albümde ayrıca Rea'nın kendi bestesi olan 2 şarkı da var; "Oona / Caro amore" ve "Highlands". Albümün genel havası ile uyumlu bu iki parça, bir nevi Hommage To "De André" (De Andre'ye saygı göstermek) amacıyla yazılmış.

Bir İtalyan müzisyenin, efsanevi bir İtalyan şair ve müzisyenin uzun bir zaman dilimi içerisindeki eserlerinden seçkileri yorumladığı harika bir albüm. Tek piyano, önemli şarkılar ve en önemlisi Rea, muhtemelen onun içinde bir idol olan De Andre'nin eserlerini emprovizasyonda abartıya kaçmayarak, en önemlisi de duygularını geri plana atmayarak yorumlamış.

İskandinav tarzı tek piyano ile icra edilen müziğe bir ara verip, Akdeniz sıcaklığında tonları, De André'nin aykırı şiirlerindeki duygularla harmanlanmış bu albüme bir şans vermenizi öneririm. Kayıt ise ACT albümlerinden tam da beklediğimiz gibi. Gayet başarılı.

referans kodu: Danilo Rea at Schloss Elmau - A Tribute to Fabrizio De André ACT 9759-2

B.C.Rich'i Ayrı Severim, Warlock'u Ayrı :)


Malum gitarla alakalı herkesin veya gitarın bir şekilde girdiği müzik tarzlarını dinleyen müzikseverlerin takıntılı olduğu gitar markaları vardır. Muhtemelen en çok taraftara sahip marka modeller; Gibson Les Paul ve Fender Stratocaster'dır. Muhtemelen bunların arkasından Ibanez, Jackson, Hamer, Epiphone, Wasburn, Charvel, Cord, Yamaha derken liste uzar ve uzar. Benim favorim ise biraz farklı. B.C.Rich markasını çok severim özellikle de bir modelini; Warlock. Sap kısmı içinde olmaz ise olmaz tabii ki Widow! İlerleyen senelerde buna çok benzeyen birde Beast sap yaptılar onu sevmiyorum. Yukarıdaki resimdeki Widow, çok agressif görünüyor. Warlock'ların tonu biraz serttir, çoğu zaman modifikasyon yapılsa bile çok parlak sonuçlar alınmıyor. Benim pek umurumda değil. Zaten gitar çalmayı da becerebildiğimi söyleyemem ama Warlock'um elimde ve gitar amplisinden kaos akıyor. Eh insan daha ne ister ki.

Odyofil Devlet Başkanı


Geçenlerde Ahu Ünalp (Mikrop Gramofon) bir haber göndermişti. Bloğuma ekleyeyim dedim. Yukarıda Dmitry Medvedev müzik sisteminin başında görülüyor. Haberde 200.000 Dolarlık müzik sisteminin ayrıntıları verilmiş. Pikap Avid'in Acutus Reference modeli, hoparlörler 75.000 Dolarlık İsviçre'li Daniel Hertz M1 hoparlörü. Diğer ayrıntılar verilmemiş. Tabii Rus blogger'lar hemen tepki vermişler, Rusya'da bir çok ucuz ve kaliteli marka varken neden bu ürünler seçilmiş diye. Başkan Medvedev başta Deep Purple olmak üzere rock müzik dinliyormuş.

Bu arada Başkan Medvedev'in çok ilginç ve özel üretilmiş bir Simon Yorke pikabı da var. Hem üreticinin kendi sitesinden hemde çok yakın bir arkadaşım dolayısıyla bu konu kesin gibi. Demek ki, farklı bir yerde bir müzik sistemi daha var. Bu arada yukarıdaki resim Medvedev ve Putin görüşmesi sırasında çekilmiş. Medveyev yazdığım gibi  rock dinlerken, Putin vatansever Rus şarkılarını dinlemekten hoşlanıyormuş.

Vay be, odyofil devlet başkanı bile varmış!

Resim: Dmirty Asttakhov/EPA