Evin İçerisinde Bir Mahalle
Geniş bir eviniz, haracayacak binlerce dolarınız ve en önemlisi kafanızda güzel bir fikir varsa kendinize harika ev sineması sistemleri kurabilirsiniz. Buradaki örnekte evinin biraz büyük olduğunu kolaylıkla tahmin edebileceğiniz garajına eski İtalya temalı bir dünya kuran Amerikalı bir dostumuz var. Garajın içerisini bir mahalle haline getirmiş. Mahallede küçük bir bar, yukarıda gördüğünüz sinema salonu, ufak tefek şeyler atıştırılabilecek bir mini restoran dahil her şey var. Hatta tavanları LED ışıklandırma ile yıldızlarla kaplayan dostumuz hiç bitmeyen bir gece yaratmış. Harika değil mi?
Total War Shogun 2 Kurulum Problemi
Total War Shogun 2 sonunda yayınlandı. Haberi burada yazmıştım ancak oyun dünyası zaten uzun zamandır oyunu bekliyordu.Dün akşam Empire ve Napoleon edisyonları haricinde olduğu gibi yeni Total War oyununu satın aldım. Çok oyun oynayan bir insan olmadığımdan ve dolayısıyla son bir kaç yıldır çok az oyun satın almadığımdan dolayı almadığımdan Steam ile ilk kez tanıştım ve tabii ki cinnet geçirdim.
Shogun 2, DVD'den kurulmak yerine Steam'den indirilmeye çalışılıyordu. Ben akşam bayağı uğraştım, belki konuya yabancı olanlara yardımı olur diyerek buraya da ekleyeyim dedim. Boğumu takip eden arkadaşlarımdan bir çoğu Total War serisi ile yakından alakalı. Steam sorunu ile alakalı iki çözüm mevcut. Total War resmi forumlarında şöyle bir öneri var;
-------------------------------------------------------------------
* Steam oyun listesini açın
* Shogun 2'nin üzerinize imlecinizi getirin ve sağ tuşa basın. Burada 'Delete local content' seçeneğine tıklayın. Oyunun Steam üzerindeki kurulumu silinecektir.
* 1 numaralı DVD'yi bilgisayarınıza takın ve Steam'i kapatın (Kapatmak için File => Exit).
* Windows start menüsünde "Start" tuşuna basın ve Run seçeneğini tıklayın.
* Gelen ekranda şu komutu girin;
c:\program files (x86)\steam\steam.exe -install E:
E: DVD sürücünüz, eğer Steam farklı bir yere kuruluysa gerekli düzenlemeleri yapın. OK dedikten sonra muhtemelen DVD üzerinden kurulum başlayacak ve akabinde 500MB'lık bir güncelleme dosyası indirilerek oyun oynanabilir hale gelecektir.
-------------------------------------------------------------------
Ancak bu işlem bazen başarıya ulaşamıyor. Bu durumda bir kaç kez kurulumu kapatıp açmanız gerekiyor. Bu durumda yine Steam oyun listesini açarak Shogun 2'nin üzerine imlecinizi getirerek sağ tuşa basmanız gerekiyor. Burada 'Delete local content' seçeneğine tıklayın. Oyunun Steam üzerindeki kurulumu silinecektir.
Bir kaç denemenin arkasından DVD'den kurulum başlayacaktır. Sonrasında yine Steam 500MB'lık bir güncelleme indirerek bir süre sizi bekletiyor. Ancak tüm bu işlemlerin ardından Shogun 2'yi oynamaya başlayabiliyoruz. Umarım faydası dokunur,
18. İzmir Avrupa Caz Festivalinin Ardından
İyisiyle kötüsüyle bir İzmir Avrupa Caz Festivalini daha geride bıraktık. Bu seneki festival kapsamındaki konserlerin neredeyse yarısına katıldım. Bu konserlerden 3 tanesi ile ilgili yorumlarımı sizlerle paylaştım. Urszula Dudziak Super Band konseri, Louis Sclavis konseri ve Bik Bent Braam konseri yorumlarıma linklerden ulaşabilirsiniz. IKSEV tarafından düzenlenen bu seneki festival bana göre son yıllardaki en iyi festival oldu. Bunun en önemli sebebi -tabii benim açımdan- programın son derece zengin olmasıydı. Bence her zevke uygun, caz seyircisinin bir şekilde ilgisini çekebilecek en az bir konser vardı programda. Bu senenin artılarından bir tanesi genel olarak salon akustiğinin iyi kullanılması idi. Benim gördüğüm tek terslik Dudziak Super Band konserinde bas amplilerindeki titreşim ve distorsiyon idi. Bir de gönül isterdi ki, Bik Bent Braam konserinin büyük salonda yapılmış olsun. Böylesine kalabalık bir topluluk AASSM'nin büyük salonuna yakışırdı. Ancak salon belki de dolmazdı. İnşallah ilerleyen yıllarda festivale ilgi artar ve tüm konserler büyük salonda gerçekleşir.
Bu seneki bilet fiyatları gayet makuldü. Çoğu konseri 25TL'ye seyrettim. Tabii 10TL olsa daha iyi olurdu ama diğer kentlerdeki konser fiyatlarını göz önüne alırsak bence 25TL normal bir tutardı. Konser sayısı ve bizim ailemizde olduğu gibi konsere katılacak kişi sayısı artınca dip toplam tabii ki sarsıcı oluyor ama yapacak bir şey yok. Kendi adıma Louis Sclavis gibi çok önemli bir ismi 25TL'ye seyretme şansı bulunca bilet fiyatlarına söylenebilecek bir şey kalmıyor. Belki ilerleyen yıllarda AASSM gişelerine de kredi kartına taksit seçeneği eklenir ve en azından bir çok insanın konserlere gidebilme şansı artar. Bu konuyu araştırmadım yani belki de vardı. Bu konuyu soruşturup gerekirse düzeltme yaparım.
IKSEV'e yapacağım en önemli eleştirim festivalin tanıtımının yeterince etkin şekilde yapılamaması oldu. Bu konuda web siteleri, haber grupları ve özellikle internet basını çok daha etkin şekilde kullanılmalı. Seneye bu konuda daha etkin bir çalışma yapılır, festival programı en az bu sene kadar iyi olur ve bir şekilde bilet fiyatları bu seviyelerde kalırsa 19. İzmir Avrupa Caz Festivalini tadından yenmez. Ama herşeye rağmen bu seneki festivalin gerçekleşmesinde emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.
Gelelim seyirciye. Bu sene konserlerde bence genel olarak daha bir kalabalık vardı sanki. En dolmaz denilebilecek konserlere son anda zar zor bilet aldım ve genel olarak salonlar doluydu. Seyirci, müzisyenlerin performansı ile doğru orantılı olarak zaman zaman çoştu, seyirci coşunca dinleyicilerde coştu. Bende dahil bu seneki dinleyici ile müzik bir şekilde iyi bir buluşma sağladı bana göre. Hal böyle olunca 19. İzmir Avrupa Caz Festivalinin yol haritası da ortaya çıkıyor bence. Ancaaak.... İzmir gibi büyük bir şehirde bence bir çok konser AASSM'nin büyük salonlarında yapılacak kadar ilgi görebilmeli. Daha doğrusu müzik severler ilgi göstermeli. İyi tanıtım ile ilgi bir miktar daha artacaktır.
Haydi olaya bir diğer yönden bakalım. Herkesin işi hayatı son derece yoğun. Belki bir çoğumuzun parasal sıkıntıları var. Belki bazılarımızın ulaşım sorunu, bir kısmımızın küçük yaşta çocukları var ve onları yalnız bırakamıyoruz. Ancak ne olursa olsun, çok konsere gitme şansımız olmayan bir şehirde böyle fiyatlarla, böyle isimler varken bu festival daha fazla ilgi görmeliydi. İnşallah gelecek sene...
Bu senenin en eksi notunu Stereo Mecmuası'nın okuyucu kitlesinin önemli bir bölümünü oluşturan odyofil camiasına vermem gerekli. Evlerimizdeki müzik sistemlerinin nasıl çaldığını en iyi şekilde anlayacağımız yer konser salonlarıdır. Ancak bu sene odyofil camiamız konserlere bence yeterince ilgi göstermedi ve çok şey kaçırdılar. Gelecek sene umarım daha fazla ilgi gösterme şansını yaratırız.
Bu sene bende bir farklılık yaparak konserlere kendi bloğumda özellikle yer vermek istedim. Belki gelecek sene konserlerin daha fazla ilgi görmesine karınca kararınca bir katkım olur. Böyle bir durum olursa belki IKSEV bir kaç konser için Stereo Mecmuası'na sponsor olur!
Şaka bir yana, bu seneki konser yorumlarımı bitirmek istiyorum. 19. İzmir Avrupa Caz Festivalinde görüşmek dileğiyle!
Plak Koleksiyonculuğu, Pikaplar Mevzuu.
Carl Collins |
Vakit buldukça “Plak Koleksiyonculuğu” konusunda yazıp çiziyorum. Sanırım ilerleyen dönemlerde kafamdaki tüm yazıları yazmış olunca güzel bir yazı dizisi ortaya çıkacak. Bu yazımda sizlere plak koleksiyoncularının sıklıkla kullandıkları pikaplar ve bu pikapların seçilmesinin sebeplerinden bahsetmeye çalışacağım.
Odyofillerin geniş plak koleksiyonu olan meraklıların fotoğraflarına (veya videolarına) baktıklarında genelde şok yaşadığını biliyorum. Biliyorum çünkü o şoku bende zamanında yaşamıştım. Daha sonra şok yerini meraka bıraktı ve yavaş yavaş konuyu derinlemesine incelemeye başladım. İlk şok muhtemelen kullanılan pikapları görünce yaşanıyor. Bugün ben dahil bir çoğumuz gayet hatırı sayılır tutarlar ödeyerek pikaplar satın almış olsak da plak sahibi olmanın pikap sahibi olmaktan daha pahalı olduğunu biliyoruz. Bugün birkaç bin veya daha fazlasını ödeyerek çok iyi bir pikap sahibi olabilirsiniz. Ancak birkaç yüz plağa sahip olmak için bu tutarların daha fazlasını ödemek gerekli. Hele söz konusu olan nadir ilk baskılar olunca tek bir plak için bile ödenen tutar astronomik olabiliyor.
Plak koleksiyoncularının bir çoğunda böylesine nadir plaklardan çok sayıda bulunurken bizim DJ pikabı diyerek küçümsediğimiz pikapları kullanıyorlar. Plaklara verdikleri paraların çok az bir bölümüyle bizim dergi sayfalarında ağzımız sulanarak baktığımız referans statüsündeki pikaplara sahip olabilirler. Ancak durum hiç öyle değil bunun sebepleri nedir?
Koleksiyoncu efsanelerinden bir tanesi; Rek-O-Kut CVS-14 |
Farklı formattaki Shellac plaklar. Kendi plak rafımdan.. |
Miles Davis - Kind Of Blue. Kendi plak rafımdan. |
Bugün bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik pikaplar üreten ismini cismini hi-fi dünyasında pek duyamayacağınız ancak plak koleksiyoncularının yakından tanıdığı markalar var. Hatta bazıları satış paylarını arttırabilmek için odyofil pazara yönelik ürünlerde üretiyor. Ancak bu ürünlerde bile tersine devirden, yukarıda bahsettiğim egzotik hızlara kadar koleksiyoncuların ihtiyaçları unutulmuyor. Hemen bir parantez açayım; bu alanda üretim yapan en bilindik odyofil marka Simon Yorke. Özel plakların okunması için özel bir kol bile geliştiren Yorke ile görüşen ve onunla aynı ülkede yaşayan çok sevdiğim bir arkadaşım üzerinde bıraktığı izlenim, eğer imkanı olsa odyofillere pikap satmayacağı şeklinde. Bunun haricinde bilindik bazı markalarda 78'lik devirde bile çok ayrıntılı devir ayarı yapılmasının sebebi bu pikapları üretenlerinde ciddi şekilde plak meraklısı olmaları. (4)
Tabii bir de bir çok plağın kazaran farklı devirlerde basıldığı gerçeği var. En bilinen örnek Miles Davis'in Kind Of Blue albümüdür. Kind of Blue ilk yayınladığında ikinci yüzde bulunan "All Blues" ve "Flamenco Sketches" şarkılarında devir kayması yaşanmıştır. Yayınlandığı 1959 yılından 1992 yılına kadar plak üzerindeki tartışmalar bitmemiş ve en sonunda 1992'deki re-master'dan sonra olması gereken devirde yayınlanmıştır. Kind Of Blue çok bilindik bir plak ancak bunun gibi yüzlerce hatalı baskı var. Bunları koleksiyonculara yönelik yayın yapan rehberler ve forumlarda takip edebilirsiniz. Bir çok plak koleksiyoncusunun plaklarındaki etiketlerde optimal devrin yazmasının sebebi budur.
Devir konusunda sanırım verdiğim bilgiler şimdilik yeterli gelir umarım. Şimdi yeniden pikaplara geri dönelim. Yazının ilk başlarında kolların teknik değerlerinin çok başarılı olduğundan bahsetmiştim. Bunun yanında çıkartılabilir headshell (5) konusu çok mühim. Çünkü nasıl 78'lik Shellac plakları özel mono iğneler kullanarak dinliyorsak bir çok koleksiyoncu farklı plakları farklı iğnelerle dinler. Bunun sebeplerinden bir kısmı ses kalitesi gibi şehir efsaneleri iken, bir kısmı ise izleme açısı, iğnenin şekli ve yapısı gibi teknik sebeplerdir. Bu pikap kafalarını ve tercih edilme sebeplerini yazmayacağım. Bunun tek sebebi ülkemizde rahatlıkla bulunduğunu fark ettiğim bu kafaların fiyatlarının artmasını önlemektir. Bu kafaları satın aldıktan sonra yazarım. Bunu bencilce bir davranış olarak nitelendirebilirsiniz. Ancak Denon DL-103'ten ülkemizde kimse bahsetmez iken nasıl satın aldığımı, bu kafadan bahsettikçe ülkemizde nasıl popüler olduğunu biliyorum. Bu süreç illa ki yaşanacaktı zaten bilen biliyordu belki ama süreci hızlandıran kişinin ben olduğumu söylememde sakınca yok. Bu konuyla ilgili hikayeyi bir ara yazarım.
Çaykovski'nin 6. Nolu Senfonisi 78 devir olarak ancak büyük bir kutunun içerisine sığabiliyor. Kendi plak rafımdan |
Neyse... Bir çok koleksiyoncu pikap kafalarında küçük etiketlerle işaretleyerek bir sistem geliştirmiştir. Plakların üzerinde de bu işaretler bulunur. Bu plakları dinlerken o pikap için uygun kafa seçilir. Ancak kafa değiştirme işi son derece meşakkatlidir. Bu yüzden çıkarılabilir headshell kullanan kollar koleksiyoncular için vazgeçilmezdir. Kullanacakları kafayı takmak için bir vidayı sökmek yeterlidir. Ayrıca basit ve sabit yapılı “L” şekilli protractor'lar (6) ile açıları ayarlamak çocuk oyuncağıdır.
Bu arada bugün neden hala 12” kolların üretildiği veya eski örneklerinin hala yüksek tutarlara satılmasının tek sebebinin odyofiller olmadığını da söyleyelim. Plak koleksiyonu yapan dostlarımızın denk gelecekleri boyutlar çok dikkat çekicidir. Bizler genelde 305 mm (12 inç yani 33 1/3 devir) ve 175mm (7 inç 45 devir) ve nadiren 250mm (10 inç) plaklarla denk geliriz. Ancak çok farklı çaplarda söz konusudur, 51mm (2 inç) 210mm ( 8 ½ inç) 350 mm (14 inç) ve 500mm (20 inç) gibi.. Örneğin 350mm, 500mm ve hatta daha büyük çapa sahip olan plakları klasik 9” kollarla dinleyebilmek mümkün olmadığında eski 10”, 12” hatta tanjansiyel yapılı kollara hala talep vardır.
Bir sonraki yazımda pre-ampliler ve pikap katları gibi yardımcı ekipmanlardan bahsedeceğim. Bu arada ufak bir rica, bu yazı dizisinden bazı alıntıların basılı yayınlarda kullanıldığını görüyorum. Cümleleri değiştirmekle yazıları kendiniz yazmış gibi olmazsınız. En azından verilen emeğin hakkı olarak şu şiteden şu yazardan alıntılar kullandım diye bir not düşünüz. Bir iki satır yazmak pek zor olmaz herhalde...
(1) Bu güzelim pikapları ne yazık ki üretimden kaldırdılar.
(2) Friksiyon veya friction(3) Bu konuyu ilerleyen yazılarımda çok çok ayrıntılı şekilde ele alacağım
(4) Örneğin Verdier'ın pikaplarında 33, 45 ve 78 desteği bulunurken motordaki seçenekleri kullanarak devri çok ayrıntılı şekilde ayarlayabilmek mümkün ve bu özellikle eklenen bir fonksiyon. Bu tarz ürünlere odyofil pazarında nadiren rastlayabilmek mümkün ama üretimin altında yatan mantığı anlayabilmek için dikkatli gözlerle incelemek gerekiyor. Bu pikabı çok sevdiğimi okuyucular bilirler. Sevme sebeplerimden bir tanesi işte bu madde...
(5) Türkçeleştiremediğim terimlerden birisi. Aklınıza mantıklı bir şey gelirse bana da haber verin!
(6) Technics 12xx, Stanton STxx serisi pikapları satın alanlar bu “L” şekilli parçayı hatırlayacaklardır.
İlgi Çekici Bir Konsept; LimangoTECH
Son yıllarda ülkemizde de yaygınlaşan "kişiye özel" (private shopping) yaklaşımında değişik açılımlar yapılmaya devam ediyor. Sizlere geçtiğimiz aylarda konuyla ilgili ilk bilgileri bu linkte vermiştim. Limango bu kez farklı bir açılım yaparak teknoloji ürünlerine odaklı limangoTECH‘i duyurdu. Bu yeni oluşum içerisinde televizyon, cep telefonu, fotoğraf makinesi, kamera, ev eğlence sistemleri gibi teknoloji ürünlerine odaklanılacak. Görebildiğim kadarı ile önemli markaların tam anlamı ile hifi olmasa da, lifestyle ürünleri de konsept içerisinde yer alacak. Aslında bu bir yönüyle iyi bir yönüyle de olumsuz olabilecek bir gelişme. Olumsuzluk aslında hi-fi sektörünü uzun vadede etkileyecek olması. Sonuçta her yerde boy boy müzik setleri ve iPod gibi cihazlar için üretilmiş dock sistemleri gören özellikle genç tüketicilerin bu pazara yönelmesi, daha klasik müzik sistemlerine ilgiyi azaltabilir.Bir pazarın işlemeye devam edebilmesi için yeni jenerasyonların bu pazara ilgi duymasını gerektiriyor.
Bu durum bence yeni konsept arayışları gerektirecek bir açılım. Dikkatle takip etmek gerekli.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)