Panasonic Reklamı



Eskilerden bir Panasonic hifi reklamı. Ülkemizde Panasonic'ten ziyade biliyorsunuz Technics popülerdir ama malum hepsi aynı ellerde tasarlanmıştır. Ülkemizde 70'lerin öncesindeki Panasonic ekipmana nadiren rastlanıyor. En azından ben çok denk gelmedim. Yazılan çizilenlere göre özellikle Amerika piyasası için üretilen receiver'ların çok kaliteli ve performanslı olduğu söylenir. Dinlemediğim için kişisel bir yorum yok haliyle...

Penneys Kataloğunda Pikaplar



Penneys yılbaşı kataloğundan pikaplar. Yıl 1967. Penneys anladığım kadarı ile hem giyim hem de ev dekor ve aksesuarları satan bir firma. Günümüzde de devam ediyorlar ancak daha çok hazır giyim üzerine yoğunlaşmışlar. Firma 1967 yılbaşısı için müşterilerine çeşitli pikaplar sunmuş. Yazılan çizilenlere göre bu pikaplar zamanında kuvvetli bir olasılıkla Panasonic grubu tarafından üretilmiş. Çeşitli forumlarda üreticinin kesin Japon olduğu yazılıyor çiziliyor ancak kesin bilgi yok herhalde.  Farkında mısınız bilmiyorum, evlerimize son yıllarda gelen firma broşürlerinde yine yukarıdaki renkler ve tonlar ön plana çıkıyor. Bu arada afişteki fiyatlara hiç bakmayın. Ne kadar ucuzlar değil mi?

Yakaza Ensemble - Gen CD


Yakaza Ensemble'ın yeni albümü yayınlandı! Albümün ismi "Gen" Aslında albümü bir nevi EP olarak düşünebilirsiniz; 3 yeni şarkı var. Ancak 4 farklı isimden 4 farklı remix içeriyor.. Yani toplamda 50 küsür dakikalık bir Yakaza Ensemble albümü ile birlikteyiz. Albüm A.K. Müzik tarafından yayınlandı ve bir kaç gündür CD çalarımda dönüyor...

Yakaza Ensemble, şahsi bloğuma her albümü ile konuk olan bir topluluk. İlk albümlerinden beri topluluğu takip ediyorum, hatta geçmişe bakınca, "A’mak-ı Hayâl" albümü yayınlanmasının üzerinden neredeyse 4 yıl geçmiş. Albüm elime hatırladığım kadarı ile çıkmasının hemen akabinde A.K. Müzik'ten gelen bir seçki sayesinde geçmişti. Albümü ilk dinlediğimde "bu nedir ya" diyerek oturup kaldığımı hatırlıyorum. Sanırım üçüncü veya dördüncü dinleyişimde oturup bloğumda yayınladığım eleştiri daha doğrusu hakkettiği methiye yazısını yazmıştım. Aradan geçen 4 sene boyunca elimden herhalde binlerce albüm geçti, özellikle Türk müziği açısından bakarsam "A’mak-ı Hayâl" muhtemelen kendi özgün tarzı ve tarzına akraba alt türleri açısından kendi müzik tarihimiz açısından bugüne değin yapılmış ilk 5 albüm arasında kendisine yer bulur. Hemen her müzisyen için aslında kabus olan bir durum yaratır bu tarz albümler, daha ilk albümde böylesine bir çıta koyup daha sonraki albümlerde bu çıtayı geçmeye çalışmak...

Müzik tarihini hem dinleyerek hem de okuyarak öğrenmeye çalışan ancak bu yolun çok başlarındaki anlatıcınızın görebildiği kadarı ile böylesine albümleri geçmeye çalışmak sonunda büyük olasılık ile ortaya garabet işler ve albümler çıkartıyor.



2012 yılında "İçbükeydış" albümü yayınlandığında bu korkuların bir kısmını kendi içimde yaşamıştım. O dönem bir iş seyahati için İstanbul'daydım ve albümü çok merak ettiğimden İzmir'e dönüşü beklemeden hemen Lale Plak'tan satın alıp akşamına dinleyip derin bir oh çektiğimi söyleyebilirim, bir önceki albümü geçmeye çalışmak yerine bambaşka tatları bize sunmuştu topluluk. Bu albümü de senelerdir keyifle dinliyorum. Hatta zaman zaman eşimle iki albüm arasında ufak tefek kıyaslamalar yapıyoruz. Aslında geçen sene yani 2013'te yeni bir Yakaza Ensemble albümü gelir mi diye beklemiştim ancak yeni albüme bir sene gecikmeli kavuştuk. Ne diyelim geç olsun güç olmasın!

Tabii unutmadan "İçbükeydış" albümü öncesinde "Yakaza Ensemble meets Syuonoven" EP'si var. Başlı başına ayrı bir hikaye. Zaman Gazetesinden Zehra Onat'ın kaleminden okuyalım hikayeyi:
A’mak-ı Hayâl’den sonra yeni albüme başlamadan Japonya’dan bir albüm teklifi geldi. İşin bu kısmı film gibi. Orayla hiç bir bağlantımız yoktu. Japonya’da bir şey yapabilmek çok zor, herhangi bir Türk grubunun albümü yayınlanmamış orada. İnternetten bakıyoruz, Japonya’dan sitemize giren dahi yok. Meğerse grup orada bir yanlış anlaşılma üzerine Yakaza Ensemble değil de Yakuza Ensemle olarak aşırı derecede ünlenmiş. Müziklerimiz bazı CD’lere katılmış... Ne tepki verelim diye düşünürken, o CD’leri organize eden kişi Türkiye’ye geldi ve bizimle iletişime geçti. Bizi Baba Zula vasıtasıyla bulmuşlar. Devamındaki süreçte yeni albümü Japonya’da yapmak ve oradaki bir ressamın müziklerimiz için yapacağı resimlerle basmak istediler. Hem plak, hem kitap+CD olarak yayınlandı, bir ay sonra da aynı albüm Türkiye’de yayınlandı.




Gelelim yeni albüme...

Aslında albüm yayınlanmadan önce müzisyenler yeni albüm ile ilgili ipuçlarını sosyal platformlarda vermişlerdi. Hatta ben ipucu olayının biraz ötesine geçip bir İstanbul seyahatinde, hem topluluk elemanlarına denk gelebileceğiniz, hem "Müzik Hayvanı" projesinde ismini duyduğunuz bir çok ismi canlı dinleyebileceğiniz "Dunia"da hem eski albümler hemde yeni proje ile alakalı Yakaza Ensemble ile sohbet etme fırsatı buldum. O akşam beni çok güzel ağırladılar ve uzun saatler boyunca müzik, enstrümanlar, ortak hobiler üzerinden keyifle sohbet ettik. Bu vesile ile o gece bizi Dunia'da ağırlayan dostlarımıza da teşekkürler...

Ve sonunda albüm yayınladı. İzmir'deki müzik marketlere bir kaç gün gecikme ile ulaştı. Bir akşam vakti eşim elinde "Gen" ile çıkageldi ve hemen CD'yi dinlemeye başladık. Albümün içeriği şu şekilde;

1-Çiğ 07:11
2- Düş 07:12
3- Dal 13:55
4- Çiğ / Labelle Remix 04:36
5- Düş / 7dck Remix 05:15
6- Dal / Churashima Navigator Remix 07:22
7- Dal / Kuniyuki Remix 09:22

Şimdi şarkılara bir göz atalım, ilk şarkı "Çiğ"in ilk dakikalarının ardından sevdiğim ve topluluğu gözümde kendisine özgü kılan hemen her şeyi bulabilmek mümkün. Girişin ardından devreye giren elektronikler ile desteklenmiş altyapı üzerine birden fazla enstrüman çalabilen müzisyenlerin dokunuşları. Unutmadan albümde geçtiğimiz albümlerden tanıdığımız kadro yine iş başında; çello Ceren Düzgünsoy (Erendor), elektronikler, bas gitar Ömer Sarıgedik, gitar, vokal, tampura Eray Düzgünsoy ve shakuhachi, ryuteki M. Fakih Kademoğlu. "Çiğ" ile hızlı şekilde oryantasyon kayboluyor, bu coğrafyanın melodilerine çok uzak coğrafyalardan dokunuşlar. Özellikle çello'nun alt yapıdaki döngüsel kullanımı pek hoşuma gitti. Bu döngülere ek olarak, elektronik altyapı ve egzotik üflemeliler ile 7 küsür dakikalık "Çiğ" bir anda geçip gidiyor.



İkinci şarkı "Düş" doğuya doğru yolculuğa başlarken, ara sıra kulağınıza çalınan bizden melodilerin elektronik varyasyonları ile farklı enstrümanların arasında Yakaza Ensemble albümlerinde rastlamaya alışkın olmadığımız bir vokal ve şiir ile karşılaşıyoruz. Ayrıntıya girmiyorum ancak olmuş diyorum...

Üçüncü şarkı ile EP'nin özgün Yakaza şarkıları sona eriyor. "Dal" zaman zaman topluluğun kullandığı doğadan sesler ile başlayan ve pek alışkın olmadığımız şekilde devam eden bir şarkı. Puslu bir gitar tonu ile atmosfer ana yapısı kurulan şarkı tabii ki alışkın olduğum ve beklentilerimi karşılar şekilde bir anda yön değiştirip bambaşka bir hal alıyor. Şarkının elektronik alt yapısını çok beğendiğimi söylemem lazım. Şarkının son bölümü ise albümün konseptinin ikinci yarısına hazırlık yapmak istercesine yavaş yavaş ortadan kayboluyor.

Albümün ikinci yarısının konsepti şarkılara farklı DJ'ler tarafından remix'ler ile oluşturulmuş. Remix deyince korkan okuyucularım olduğuna eminim, inanın bende korkarım remix olaylarından. Aman merak etmeyin albümde korkacak bir şey yok, hatta keyifle dinleyeceğinize eminim. İyi kotarılmış bu remix işi...



İlk remix "Çiğ" şarkısına "Labelle" tarafından yapılmış. Jérémy Labelle, Fransızların Hint Okyanusundaki adalarından bir tanesi olan "Reunion"da yaşıyor. Bu ada Madagaskar'ın doğusunda yer alıyor. Son derece keyifli ve güzel bir çalışma olmuş. Ben çok beğendim. İkinci remix "Düş" şarkısına yapılmış. "7dck" mahlaslı Orhun Sevindik tarafından yapılan remix'te orijinal şarkıda olmayan son derece dikkat çekici bir vokal eklenmiş ve şarkıyı bambaşka bir yere alıp götürmüş. Üçüncü remix Japon Churashima Navigator tarafından yapılmış. Anlayabildiğim kadarı ile Churashima Navigator aslında Nu-doh ve Sinkichi isimli iki Japon DJ'den oluşan bir topluluk. Sanırım ilk kez "Yakaza Ensemble meets Syuonoven" EP'sinde duymuştuk bu ismi. Bahsettiğim EP, iTunes üzerinden satın alınabiliyor. Albümün plak baskısı da mevcutmuş ancak benim elimde yok. Belki ilerleyen dönemlerde eklerim arşivime, tabii denk gelirsem. Dördüncü ve son remix ise yine "Dal" şarkısına Japon Kuniyuki tarafından yapılmış. Bu ismi de "Yakaza Ensemble meets Syuonoven" EP'sinden "İçbükeydış" şarkısına yaptığı remix çalışması ile tanıyoruz.

Aslında tüm bu remix'ler müziğin "tüm sınırları aşar" tanımına ne kadar uyduğunu gösteriyor. Aslında bu önermeye müziğin yapılması sürecini de eklememiz lazım sanırım. Dünya geliştikçe, her şey değişiyor. Albümlerin kendileri bile...



Albüm, daha önceki Yakaza Ensemble albümler gibi A.K. Müzik etiketi ile yayınlandı. Geleneksel olarak kayıt ile alakalı bir kaç yorum yapmak gerekirse, kayıt gayet başarılı. Derinlik hissiyatı yine gayet keyifli. Akustik enstrümanlar ile elektronik altyapıların üst üste geldiği ve kesiştiği anlarda bile bir karmaşa yok. Tonlar gayet başarılı tınlıyor oda içerisinde. Albüm digipack ambalajda geliyor ancak geçtiğimiz iki albümde olduğu şekilde içerisinde bir kitapçık mevcut değil. Hoş şu dönemde albümlerin bile bin bir zorlukla yayınladığını düşünürsek buna şükür desek yeridir. Ancak anlatıcınızın biraz(cık) "kıl" olduğunu bildiğiniz için takacak bir şey bulduğunu söylesem eminim ki şaşırmazsınız. Albüme emeği geçenler ve künye bilgilerinin yazıldığı kısım tam CD kapağının sabitlendiği bölüme denk geldiğinden, yazılanlar çok rahat okunmuyor... Valla albümde eleştirecek bir bunu buldum kusura bakmayın artık!

Yakaza Ensemble yazılarını artık geleneksel şekilde bitirmek şart oldu benim için. Yakaza Ensemble’ın ilk albümü yayınlandığında cevaplamamız gereken bir soru vardı hatırlıyor musunuz? Yeni “dünya müziği” mi, yoksa “yeni dünya” müziği mi? Her iki albüm yazısında bu soruyu soruyorum. Cevabı mı merak ediyorsunuz, hala umurumda değil. Yakaza Ensemble'a yakışan bir albüm olmuş. 3 şarkıdan oluşan EP ve arkasına eklenen remix'ler ile yine farklı yine sıradışı bir iş... Şiddetle tavsiye edilir...

Mr. District Attorney


Mr. District Attorney diye bir şeyin varlığından haberim yoktu. Bu afişi görünce nedir diye bir araştırayım dedim. Araştırdıkça altından iş çıktı :) Geleneksel değil midir bu zaten. Efendim, Mr. District Attorney, zamanının çok popüler bir radyo piyesi imiş. 1939 ile 1952 yılları arasında NBC ve ABC kanallarında dinlenebilen polise piyes o dönemlerde çok popüler olmuş. konusu "Mister District Attorney," veya "şef" çeşitli cinayetleri akıllıca çözen bir hafiyeymiş. Popülerliği sayesinde 1950'lerde televizyona taşınmış hatta çizgi romanları bile yapılmış. Yukarıdaki sayısında kaçırılan bir DJ'in izini sürüyorlar...