Kişisel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kişisel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İzmir'de Kar Coşkusu



2 Şubat'ta yani dün uzun seneler sonra keyifle kartopu oynamak nasip oldu. Kordon'da genç yaşlı hemen herkes birbirine kartopu fırlatırken bütün sorunları unuttuk, bol bol eğlendik. İnsanlar bol bol fotoğraf çektiler ama benim aklıma gelmedi. Yukarıdaki fotoğraf valide sultanın yani Şehzanecez'in objektifinden :)

Umarım bir sonraki kar coşkusu için bir on sene daha beklemeyiz.

Haydi Gelin Darth Maul Olalım :)



Star Wars meraklısı için başlı başına bir hobi. İster oyuncaklarını toplayın, ister daha fazla para harcayıp özel heykelleri satın alın, ister filmleri seyredin, oyun oynayın vesaire. Liste yaz yaz bitmez. Sağolsun Lucas Film, bu ilgi alakayı üst düzeyde tutmayı çok iyi beceriyor. Bugün Star Wars web sitesinde neler oluyor diye baktığımda yepyeni bir olay keşfettim. Darth Maul Me, adlı uygulama ile kendinizi Darth Maul'a benzetebilmeniz mümkün. Bilgisayarınızın kamerasından bir fotoğraf çekilip, evire çevire kendinizi Darth Maul'a çevirebiliyorsunuz. Denemek isterseniz sizi suraya alalım.

Yukarıda Darth Hakan görülüyor :)

Yeni Ekonomi Kampanyası İsterük!



Geçenlerde bloğumda gezinirken geçmişte yaptığımız yukarıdaki banner'ı gördüm ve yine çok güldüm. Aslında çok keyifli olmuştu banner ama "Alın verin ekonomiye can verin" kampanyası bitince kullanmanın bir manası kalmadı ne yazık ki. Şu aralar ekonominin moda konusu "cari açık"

Bir bakarsınız cari açık için yeni bir kampanya düzenlenir ve yine eğlenceli bir banner yaparız...

Büyümekten Nefret Ediyorum; Ünal Gökaydın Anısına Birkaç Satır



Gerçekten büyükmekten nefret ediyorum. Keşke lise yıllarıma dönebilsem. Ben 18 yaşında olsam çevremdeki herkes 20 sene gençleşse! Son dönemlerde hastalıklardan ve acı kayıplardan çok sıkıldım. Belki de psikolojim bozuldu.. Bugünde işte öyle bir tatsız durumla güne merhaba dedim. TRT3'de uzun yıllardır rock programları yapan değerli büyüğümüz Ünal Gökaydın veya kendisine hitap ettiğimiz haliyle Ünal Abi vefat etti. Geçenlerde ciddi bir mide rahatsızlığı geçirmişti. Tedavi olduktan sonra hastaneden çıkmıştı. Aramıştım telefonla konuşmuştuk; iyiyim demişti. Bugün ise vefat haberi geldi. Çok sıkıldım be günlük...

Ünal Abi, tam anlamıyla bir müzik aşığıydı. 1960 ve 1970'leri öyle bir bilirdi ki, bir albüm söylediğinizde o albümün şeceresini sayardı hatta o albümü sevdiysen şunu şunu da seversin diyebilecek kadar da ayrıntıya girebilirdi. Hemde ne ayrıntı...

Stereo Mecmuası'nın TRT''ye çıkmasında sağ olsun desteği büyüktür. Tüm eski insanlar gibi bilgisayarda yazı yazmayı pek sevmemesine rağmen beni kırmayıp Jethro Tull'ın "This Was" albümünün yıldönümü edisyonu için Stereo Mecmuası Müzik özel sayısına bir şeyler karalamıştı. İyi hatıralar hariç bu yazı anı kaldı bizlere...

Mekanı cennet olsun. Umarım orada sevdiğin tüm müzisyenleri canlı canlı dinlersin....

Selama Selam Göndermek!



Radyo Babylon'da her Çarşamba akşamı saat 22:00 ile 23:00 arasında sevgili Reha Arcan Cosmictones isimli bir program yapıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi program son derece ilgi çekici. Hemen programın tanıtımını ekleyeyim; "Reha Arcan ile Free Jazz, tonal ve atonal dünya arasında gel gitler. Müzikte rastlantılar, tekrardan sıkılanlar..." Hal böyle olunca her türden absürd albümü dinleme şansınız(mız) oluyor. Reha bu hafta programını Tim Berne, Jim Black, Nels Cline ortak çalışması "The Veil"e ayırmış. Bende geçenlerde albümle ilgili bir eleştiri yazısı yazmıştım. Okumak için sizi buraya alalım. Denk geldik...

Reha programdan bana selam göndermiş. Bende buradan bir selam edeyim...  Radyo Babylon'a ulaşmak için ise buraya tıklayabilirsiniz...

2011: Şeker Bayramı



Herkesin bayramını kutlarım. Bazıları için uzun bir tatil, bazıları içinse Pazartesi ve Cuma çalışacakları için işten bir kaç günlük bir uzaklaşma olacak ama öyle veya böyle tatilin kötüsü olmaz.  Herkese iyi tatiller ve/veya iyi dinlenmeler. Bayram boyunca bloğumda mesaj trafiği devam edecek ama ben tatilde olacağım. Gelecek hafta kaldığımız yerden canlı canlı devam edeceğiz.

not: Her sene Şeker Bayramı yazdığım için bir sürü eleştiri geliyor. Aslı veya olması gereken Ramazan Bayramıdır diyorlar.  Bunu bende biliyorum da, bizim buralarda bu bayrama Şeker Bayramı denir. Anladığımız şey aynı olduğuna göre isimler üzerinde fazla durmaya gerek yok... 

Bu Hafta Otomatiğe Bağlıyorum



Bu hafta pek keyifli başlamıyor. Pek keyifli olmayan işlerle uğraşacağımdan dolayı bu hafta otomatiğe bağlanmış şekilde devam etmek zorundayım bloğuma. Bu hafta tüm girişler otomatik olarak yapılacak. Sadece vakit bulursam geçen hafta yaşadığımız bandwidth sorunu ile alakalı bir kaç kelam yazmak istiyorum...

Radyo Babylon Hatırası



Daha önce lise yıllarında radyoculuk oynamıştım. Aradan yıllar geçti sevgili Aydın Eroğlu ile bir kez daha radyoculuk oynama şansı buldum. Bu son deneyimden büyük keyif aldığımı söyleyebilirim. Hatta burada konuyla ilgili bir şeyler karalamıştım.

Sevgili Reha Arcan ile Peter Bröztmann konseri öncesinde müzik sistemini dinlediğimizden burada bahsetmiştim. Hatta bir de konserin olduğu o akşam Reha'nın radyo programı olduğunu ve evde hazırlığını yaptığından bahsetmiştim. Konsere çok az bir vakit kala Radyo Babylon'un yolunu tuttuk. İlk kez metronun Şişhane hattını gördüm ve kullandım bu vesile ile. İstasyon çok güzel olmuş. Göz açıp kapayıncaya kadar kendimizi Pera'da bulduk. Kesinlikle faydalı bir çalışma...

Radyo Babylon benim hayal ettiğim gibi çok büyük bir stüdyoya sahip değilmiş, küçük ama gayet sempatik bir ortam var. Ortalığı incelerken kafamda Reha'nın aynı anda hem radyo programında olup hemde konseri izleyeceği sorusu vardı.. Reha bekle ve gör dedi. Biz radyoya gittiğimizde Türkçe Pop programı yapan Murat Meriç  stüdyodaydı. Kendisi aynı zamanda müzik yazarı olması lazım. Neyse o programını bitirirken Reha ile ben stüdyoya girdik.

Reha cebinden küçücük bir kağıt çıkardı. Bu akşam Peter Brötzmann konseri olduğundan ve programın onunla ilgili olacağından bahsetti. Şarkıları teker teker saydı ve hepsi bu kadar. Bu arada program canlı yayınlanıyor :)

Sanırım tüm zamanların en kısa ve öz radyo programına imza atıldı. Bu arada bende oradaydım :) Yukarıda Radyo Babylon'dan güzel bir anı fotoğrafım var.

Ve artık beklenen an gelmişti. Peter Brötzmann'ı seyretmek...

Güle Güle Altay



Uzun yıllardır bloğuma futbol ile alakalı bir şey yazdığımı hatırlamıyorum. Hatta üniversite döneminden beri futbol ile alakalı bir yazı yazdığımı bile hatırlamıyorum. En son seyrettiğim maçı sakın sormayın. O kadar uzun zaman oldu ki, gerçekten unuttum. Hangi takımı tutuyorsun diye sorduğunuzda ise Altay derim. Doğduğum ve neredeyse 35 sene yaşadığım semtin takımıdır Altay. Maçına bol bol gitmişliğim vardır hatta deplasmanlara bile. İlerleyen yıllarda futboldan soğuyunca ne maça gittim ne de futbol izledim. Sadece bir kaç kez Altay Store'dan bir kaç t-shirt aldım. En azından verebildiğim destek oydu. Benim için öyle bir şeydir işte Altay. Varlığı ile yokluğu bir...

Bu arada muhtemelen Altay'ın bugününe kahrolan çok insan vardır, birisi de Cem Sevinir'dir. Hani dedim ya maçlara hatta deplasmanlara bile gittim diye. Lise döneminde bu dünyaya beni sokan Cem'dir. Bugün bir arkadaşım düşme haberini verdi, üzüldüm. Zaten yapabileceğim başka bir şey de yok!

Geçenlerde Radyoculuk Oynadım

Radyonun sahibi gibi çıkmışım bu fotoğrafta.

Yerel radyoların ortaya çıktığı dönemlerde müziğe meraklı hemen her genç insan gibi benim de küçükte olsa bir radyoculuk deneyimim olmuştu. O dönem bu deneyim hoşuma gitmişti ancak her hafta aynı saatte canlı yayına katılmak fikri beni fena halde sıkmıştı. Hal böyle olunca devamı gelmedi. Çevremde bir çok radyocu insan var. Senelerce bir çoğunun programlarını keyifle dinledim. Ülkenin dinlenir ender radyolarından bir tanesi olan TRT 3'te neden olduğunu tam anlamadığım bir şekilde bütün programlar yayından kaldırıldı. O dönemde bu olaya bir tepki gösterebilmek adına bayağı uğraşmış olsam da, tepkilerimiz cılız kaldı ve bu güzelim radyoda dinlenebilir çok az program kaldı. Bugünlerde de yine bir şeyler oluyor, bazı sesler duyuyoruz ancak tepkiler yine cılız. Tıpkı Blogger'ın yasaklanması gibi...  Bu yazıyı yazarken muhtemelen "şu karar neticesinde filanca falanca site engellenmiştir" yazısını göreceğinizi biliyorum. Adım adım bir yerlere gidiyoruz ya, Allah sonumuzu hayır etsin!


Yazılıp çizilen metinleri düzenlemek başlı başına bir iş oluyor. Benim rahatlığım yukarıdan belli. Arka planda Aydın düzeltmeleri yaparken, bende ne güzelmiş diye seyretmekteyim.

Neyse... Bu hafta son derece tatsız bir hafta olacağını biliyordum. Valide Sultan küçük de olsa bir operasyon geçireceğinden canım son derece sıkkındı. Tam operasyon öncesi Aydın Eroğlu, Radyo Ege Kampüs'te yaptığı programda bu hafta Danilo Rea'nın Schloss Elmau - A Tribute to Fabrizio De André CD'sini çalacağım konuk olsana dediğinde olaya müdahil oldum. Hem moral olur, hemde radyoculukta neler değişmiş onu görürüm diyerek mevzuya balıklama atladım anlayacağınız.


Sesleri kaydetmek, editlemek ve türlü türlü işlem yapmak gayet basit. Her şey bilgisayarlara emanet. Ama farkı yaratan tabii ki gene insan. Bir albümü baştan sona çalmak yerine, şarkı şarkı bilgi vermek çok daha keyifli.

Radyo Ege Kampüs, Ege Üniversitesi Öğrenci Köyünden yayın yapan genç bir radyo kanalı. Özellikle hafta sonu yayınları eski TRT 3'ü özleyenler için ilaç olabilir. Zaten duyacağınız seslerin bir kısmını tanıyacağınıza eminim. Radyo, yayınını öğrenci köyü içerisindeki bir binadan yapıyor. Stüdyolar gayet güzel, ortam keyifli. Her taraf öğrenci dolu. Üniversiteyi bitireli 10 sene geçmiş bu arada! Aydın programı için bant hazırlıyor. Bant derken eski jargonda tabii yoksa her şey dijital.  Biz programın konuşma bölümlerini kaydettik. Sonra bunlar editleniyor. Aralara şarkılar ekleniyor ve program hazır. Olay yazdığım kadar basit değil, bayağı uğraş gerektiriyor. Sanırım benim için canlı yayın daha keyifli olurdu. Ancak bu da pek kolay değil. Aslında TRT'de katıldığım televizyon progamında iyi performans göstermiştim herhalde radyoda da durumu kurtarabilirim ancak o her hafta program yapma zorunluluğu yok mu? Çekilmez...


Soldan sağa. Aydın Eroğlu, bendeniz Hakan Cezayirli, teknik ekipten Taylan (soyismini unuttum valla)

Programın tamamlanmış halini bende yarın dinleyeceğim. Kesin bol bol "ıhh" efekti yapmışımdır. Dinlemek isteyenler yarın FM bandı 100.8 MHz'ten radyolarını açıp "Denizin Sesi" programına odaklanabilirler. Program her Pazar günü ve Aydın Eroğlu tarafından hazırlanıp sunuluyor. Dinlemenizi tavsiye ederim.

Radyo Ege Kampüs'ün web sitesinde yayın akışı bölümü sayfalarını birazcık düzenlemeleri gerekli.  Bizim program saat kaçtaydı acaba diye bakayım dedim, Hafızam beni yanıltmıyorsa Pazar günü 14:00-15:00 arasıydı bizim program. Şimdiden iyi eğlenceler. Arada sırada 100.8'e de kulak kabartmayı unutmayın....

Japonya'da Büyük Deprem?


Japonya'da 8.8 büyüklüğünde bir deprem oldu ve arkasından tsunami geldi. Pasifikte tsunami uyarısı yapıldı. Japon Meteoroloji Ajansı (JMA) üzerinden olaylar takip edilebiliyor. Japonya büyük bir felaket yaşıyor. Ancak insanlar bu felakete rağmen çok sakinler. Daha çocuk yaşlardan itibaren edindikleri eğitim, aldıkları önlemler bunda çok etkili. Geleneksel olarak hep konuşuruz böylesine bir şey ülkemizde yaşansa ne olur diye. Düşünmek bile ürkütücü. İşin acı tarafı Allah korusun demekten başka yapabileceğimiz bir şey yok.

Tüm Japon dostlara geçmiş olsun!

Şifayı Kaptık Yine :)


Bu aralar acayip bir grip salgını var. Bu seneki salgına keçi gribi sebep olmuş. Onu bunu bilmiyorum da, dün bütün gün yattım, muhtemelen bugünde yatarım. Hatta yarın da.. Aman dikkat edin kendinize, bu seneki girip berbat bir şey!

Nikah Çoşkusu



Geçenlerde nikahta çekilen bir video elime geçti. Youtube'e yüklemişken, bloğuma da ekleyeyim dedim. Videodan gözüktüğü üzere bizde bayağı eğlendik. Evlilik süreçleri genelde can sıkıcı olur derler, ne yalan söyleyeyim biz çok eğlendik. Bu arada kuzene selamlar...

Evlendik Mutluyuz


Biliyorsunuz 3 haftadır banttan yayın yapıyorum. Hatta bu süre boyunca Mecmua'da banttan yayınlandı. Sanırım kısa bir süre sonra tamamen normale döneriz. Banttan yayının sebebi evlilik idi. Eh artık bir kaç fotoğraf eklemek lazım sanırım.


Normal koşullarda nikahlarda gelin-damat pek eğlenmez derler ama nedense biz çok eğlendik. Zaten evliliğe giden prosedür süreci de keyifli geçti doğrusu. Bu duruma ailelerimizin de bizim gibi  -ama bizim kadar değil tabii :) - rahat insanlar olmalarının etkisi büyük galiba. Bu arada bu mutlu günümüzde yanımızda olan tüm dostlarımıza çok teşekkür ederiz. Ayrıca telefon, mesaj ve farklı yollarla iyi dileklerini sunan arkadaşlarımıza, çiçek gönderen (özellikle TEV çelenklerini görmek çok güzeldi) dostlarımıza çok teşekkür ederiz.Kısacası herkese çoooook teşekkürler :) Tabii fotoğrafları çeken Serdar Abiye selamlar.

Haydi bir kaç eğlenceli fotoğraf;


Eski bir gelenek varmış, gelinin ayakkabısının altına evlilik yaşı gelen kızların isimleri yazılırmış. Evliliğe giden süreçte işimize gelen gelenekleri pas geçmediğimizden, bu yazı geleneğini de unutmadık. Okan, tek tek bütün bekar arkadaşlarının listesini yazarken görülüyor. Bu arada tanımayanlar için Okan benim kardeşim!


Sanırım böylesini hiç görmemişsinizdir. Prosedürler bitince kumrucumuz (kumru; bilmeyenler için bir nevi sandviç) Şaban'ın yakınlarda olduğu bilgisi gelince, işi gücü bırakıp, koştuk hemen. Sokak ortasında gelin ve damadın böyle işleri yapması pek normal değil galiba. Sokaktan yaya ve araba ile geçenlerin önce şaşırıp sonra gülümseyip el sallamasından bu durumu anlamak mümkün. Soldan sağa, Tolga İzgür, Hamdi Ünlü, gelin ve damat, kumrucumuz Şaban, Öner Yumukoğlu ve Bruno Manusso. Bu arada Aydın abi erken kaçtığından kumru ekibi tamamlanamamış durumda.

Neyse hikayeler bitmez. Yazıyı "şimdilik" geleneksel şekilde bitireyim; biz erdik muradımıza bekarlar çıksın kerevetine*

*Pek başarılı bir uyarlama olmadı çaktırmayın artık.!

Efendim Evlendik Mutluyuz...



Malumunuz dün itibarı ile evlendik. Haliyle tatile çıkıyoruz. Bugün bu yazıyı görünce, adama bak, balayında bile bloğuna yazı yazıyor diyerek hayrete düşebilirsiniz. Hatta önümüzdeki üç hafta boyunca blog'umda devamlı yeni yazılar olacak, şaşırmayın! Merak etmeyin, tatilde bilgisayarımı yanımda götürüp her gün bloğuma yazı yazacak kadar deli değilim..Blogger alt yapısı kullandığımı sanırım biliyorsunuzdur. Bu güzel yazılım ileri tarihlerde yazı yayınlama özelliğine de sahip. Yani önümüzdeki üç hafta boyunca okuyacağınız yazılar aslında çok öncesinden yazıldı. Ama siz yine de çaktırmayın...

Anlayacağınız bu bir nevi bant kaydıdır! Lütfen alıcılarınızın ayarı ile oynamayınız.

Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun 29 Ekim 2010!


Her zaman olduğu gibi 29 Ekim sabahı resmi geçide katılmak üzere yollara koyulduk ailecek. Sabah oldukça soğuktu ancak katılım gayet çoşkuluydu. Resmi geçitten bir kaç fotoğraf ekleyeyim dedim. Tamam tarih öncesinden kalan bir cep telefonum olduğu için fotoğraflar pek başarılı değil ama önemli olan öyle veya böyle 2010 Cumhuriyet Bayramının anısı olması.

Herkesin Cumhuriyet Bayramını kutlarım.

Unicef'e Bağış ve Tivoli


Takip ettiğim bloglardan bir tanesi Onur's World (Tranquillty) bloğu. Deniz aşığı bir insan. Her girdiğimde keyifli yazılar okuyorum. En çok kıskandığım şey ise tekne gezileri. Bloğumu takip edenler bilirler bende arada sırada yelken olayına giriyorum. Ama bu seneyi boş geçtik (Suat kulakların çınladı mı!) Bugün bloğu gezerken bir konu başlığı ilgimi çekti. Konuyu kendi bloğumdan okuyucularımıza da duyurmak istedim. Unicef sitesinde dünyaca meşhur Tivoli radyoları satılıyor. Tüm tutar bağış olarak çocuklara gidiyor. Göz atmak isterseniz sizi hemen buraya alalım.

Blog Tutmak Güzeldir



Bir süredir bloğuma eskisi kadar önem vermediğimi fark ettim. Aslında blog tutmak çok zevkli bir şey. Stereo Mecmuasındaki yazılarım genelde oldukça uzun oluyor. Bunun içinde çok zaman ayırmak gerekiyor. Sanırım 2010'da kendi bloğumu daha sık kullanacağım. Tamam ismini baştan yanlış koydum, hakancezhifi! Olsun yine eskisi gibi odan bundan kısa kısa bahsetmek fena olmayabilir. Haftanın resmi, haftanın videosu, haftanın pikabı. Eski bir sürü güzel şeyi unutmuşum. Haydi bakalım bloglamaya başlayalım tekrar !