Wonder Woman Kulaklık
Ben dalga geçmekten sıkıldım Uzakdoğulu üreticiler her filme her animeye hatta her bir b*ka kulaklık yapmaktan sıkılmadılar. Bu kulaklık tahmin edebileceğiniz üzere son dönemlerin yükselen süper kahramanı Wonder Woman temalı. Bu kulak üstü bir kulaklık ve telefonlarla kullanabilmesi için dahili mikrofona sahip. Bu kısım geleneksel: Ses kalitesi firmanın iddiasına göre müthişmiş ve 25 Dolarlık fiyat etiketine sahip.
Sadelik Ne Güzel Şey
Basit bir pikap basit bir ampli ve onlara eşlik eden bir çift hoparlör belki bir tane de streamer. İşte müzik dinlemek için tüm gereksinim duyduğunuz cihazlar bunlar. Kendi sistemime bakıyorum bir de bu tarz sistemlere. Nerede yanlış yaptım diye düşünüyorum :)
Shearer Horn
Sizlere daha önce bahsettiğim Lansing Manufacturing Shearer Horn Model 75W5. Fotoğraflar yine Mark Gander ve John Eargle'a ait.
Technics Kılıf
Bugün telefonlarımıza farklı renklerde ve desenlerde koruyucu kılıflar alıp onları farklılaştırmak ve aynı zamanda korumak sıradan bir olay. Skin denilen bir olayda var malum. Bu da telefona daha ince özel bir vinyl yapıştırarak özelleştirme amacı ile kullanılıyor.
Sadece telefonlar değil, tabletler, dizüstü bilgisayarlar hatta pikaplar bile. Tahmin edebileceğiniz üzere özellikle Technics 12xx serisi için çok güzel kaplamalar var. Valla bir tane alıp kenara atasım var...
Sadece telefonlar değil, tabletler, dizüstü bilgisayarlar hatta pikaplar bile. Tahmin edebileceğiniz üzere özellikle Technics 12xx serisi için çok güzel kaplamalar var. Valla bir tane alıp kenara atasım var...
How I Photograph Myself
How I Photograph Myself, 1960'larda Yeager Bunny tarafından kaleme alınmış bir kitap. Linnea Eleanor "Bunny" Yeager aslında hem fotoğrafçı hemde bir pin-up mankeniymiş. Aynı zamanda yukarıda gördüğünüz kitabın kapağındaki hanım oluyor kendisi.
Selfie akımının başlangıcı filan gibi bazı muhabbetler yapılsa da, uzun yıllar kendi fotoğrafını çekme olayı bir arayış olarak karşımıza çıkıyor. Yukarıda görülen mekanizmaya bağlanan ip gibi. Şimdi ise hayat kolay. Özellikle de cep telefonları ile...
2001: A Space Odyssey İle Geçen 50 Yıl
Vay be! 2001: A Space Odyssey, ilk gösterimini yapması üzerinden tam tamına 50 yıl geçmiş. Ben ilk önce Beta kasetler döneminde muhtemelen lise çağında seyretmiş ve pek bir şey anlamamıştım. Okudukça, öğrendikçe filmi defalarca seyrettikten sonra daha iyi özümsemeyi başardığımı düşünüyorum.
Evet belki filmde işaret edilen gelişim seviyesine ulaşmış değiliz ancak film ile paralellik gösteren gelişimler yaşanmıyor değil. Ben özellikle HAL 9000'i çok önemsiyorum. Evet burada asıl krediyi tabii ki Arthur C. Clarke'a vermek lazım. Heuristically programmed ALgorithmic computer yani sezgisel programlanmış algoritmik bilgisayar ilk kez kanlı canlı olarak 2001: A Space Odyssey ile karşımıza dikilmişti. Bugünlerde "Hey Siri" veya "Hey Google" diye seslendiğimizde bize cevap veren teknolojileri 1960'larda hayal edebilmek nasıl bir delilik nasıl bir öngörü akıl alacak gibi değil.
Elimde aslında bayağı materyal birikti zaman içerisinde. Belki bir süre sonra eğer vakit bulursam ayrıntılı bir 2001: A Space Odyssey yazısı yazmaya çalışırım...
Denon/Columbia 4022
Denon/Columbia 4022 pikap. Üretim tarihi 1968. Bu pikaplar aslında dönemin güncel Denon modellerinin yeniden isimlendirilmiş ve ufak tefek dokunuşlar ile farklılaştırılmış versiyonlarıydı. Farklı pazarlarda rekabet durumuna göre bazen Denon bazen de Columbia markası ile satışa sunulmuşlardı. Günümüzde Columbia 4022 biraz daha pahalı tutarlara satılmaktadır.
Pioneer CS-955
Pioneer CS-955. Üretim tarihi 1976. Bu hoparlör üretimden 3 yıl sonra upgrade alır ve S-955 ismini alır. Yılar içerisinde farklı geliştirmeler yapılır ve 1979 yılından itibaren berilyum ribbon tiz sürücülere geçiş yapılır. Bu haliyle geçmişteki modele göre güç ihtiyacı artış gösterirken, dönemin teknolojisi ile üretilen ribbon sürücüler hasar görmeye oldukça müsaittir. Bu hoparlörden elde edilen deneyimler gelecekte TAD hoparlörlerde kullanılmıştır.
İzmir Attack: Venom Inc Konseri
Beni tanıyanlar konserler konusunda oldukça aktif bir adam olduğumu bilirler. Son yıllarda oğlumun hayatımıza girmesi ve babamın rahatsızlığı dolayısıyla şehir dışı konserler konusunda eskisi kadar aktif olamıyorum ama yine de durum fena değil. Seyretmek istediğim bir çok müzisyeni canlı canlı seyretme fırsatım oldu.
Metal konserleri konusunda eskisi kadar hevesli olmadığımı söyleyebilirim. Hiç yalan söylemeyeceğim, bir yandan kafa kaldırmıyor bir yanda da saatlerce ayakta durmak pek cazip gelmiyor. Zaman içerisinde müzik zevkim bayağı değiştiği için her heavy metal konserine gitmiyorum. Ama bazı isimler var ki, onları dinleyebilmek saatlerce ayakta durmak dahil olmak üzere her türlü cefayı çekebilirim. Bu isimlerden bir tanesi Venom....
Bundan çok uzun seneler önce müzik denizlerinde yol almaya başladığımda Stüdyo Ümit ile yollarım kesişmişti. O zamanlar Ümit, Niyazi ve Nezihi abili kadro vardı. Sanırım ortaokul son sınıf talebesiydim ve yavaş yavaş yeni grupları keşfetmeye başlamıştım. O dönem dükkanı hatırlayanlar sağ tarafta tshirt'lerin üzerindeki raflarda garip kapakları ile Venom plaklarını hatırlayacaklardır. Hiç unutmuyorum Niyazi abiye bunlar ne dediğimde kasetlerini çekeyim sana demişti ve bu sayede Venom ile tanıştım. Hayatım değişmişti...
![]() |
| Mayhem İzmir konserinden bir enstantane. Fotoğrafın sahibini bilmiyorum maalesef. |
Şimdi rastlantılar dünyasından bir enstantane. Babamın rahatsızlığı dolayısıyla İzmir Konak'taki medikal toptancılarına arada sırada gidiyorum. 10-15 gün önce yine yolum Konak'a düştü. Senelerdir sırtımdan çıkartmadığım Mayhem tshirt'üm eskidiği için yeni bir tane almak için Stüdyo Ümit'in yolunu tuttum. Niyazi abi ile denk gelmek eskisi kadar mümkün değil. Şans bu ya denk geldik. İsmini şimdi hatırlamadığım bir bey ile tanıştım. Kendisi İzmir Attack oluşumundanmış. Konu konuyu açtı, 1 Nisan 2018 günü Venom Inc konseri düzenlediklerini söyledi. 1 Nisan, Pazar gününe denk geliyor, ertesi gün benim için önemli bir iş günü. Gidebilir miyim gidemez miyim diye düşünürken bu kadar uğraşmışlar, en azından biletimi alayım, destek olsun deyip, biletimi cebime koydum. Bu arada konser organize etmek gerçekten kolay değil. Bu sadece metal müzik için değil, her müzik tarzı için geçerli. Türkiye'nin günümüzdeki durumu yurtdışından pek iyi gözükmüyor. Döviz kurlarını vesaireyi hesaba bile katmıyorum. İzmir Attack büyük bir iş yapmış, ellerine sağlık...
Venom Inc da ne diyenleriniz olabilir. 2014 yılında gitarist Mantas ve ilk olarak Prime Evil albümünde tanınan Tony "Demolition Man" Dolan yeni bir grup kurmaya karar verirler. Gruba Venom Inc. adını verirler ve kısa bir zaman sonra davulcu Abaddon'da gruba katılır. İlk önce iki şarkı yayınlarlar, "Dein Fleisch" ve "Ave Satanas". Şarkılar ilgi görünce albüm yayınlanır. Albümün ismi "Avé" ve dinleme fırsatım oldu hatta minik bir yazı sitemizde mevcut. Ben dahil hayranları açısından Venom eşittir, Cronos, Mantas ve Abaddon olsa da Dynamo konseri için gerçekleştirilen "reunion" sonrasında bir birleşme daha olacağını zannetmiyorum. Şu an iki Venom grubu ile maceralar devam ediyor. Cronos, Venom adını kullanırken, Mantas ve Abaddon yanlarına ilk olarak Prime Evil albümünde tanıdığımız Tony "Demolition Man" Dolan'ı alarak Venom Inc grubunu kurdular. Açık konuşmak gerekirse kişisel olarak Venom Inc müziği benim daha çok hoşuma gidiyor. Ve bu adamları kanlı canlı seyretme fırsatım oldu. Gelelim konsere....
Konser, Bornova Sahne mekanında gerçekleşti. Konserin açılış grupları Notwithstanding, Rapture ve Thrashfire'ın performanslarını pas geçerek Venom Inc.'in sahneye çıkacağı saatlerde mekana geldim. Eski arkadaşlar ile selamlaşıldı ve kısa süre sonra beklediğimiz an geldi. Konserin ilk bölümü Venom klasikleri "Welcome to Hell" "Live Like an Angel (Die Like a Devil)" Leave Me in Hell "Warhead" şarkılarının yanında Demolition Man'ın vokallerde olduğu Prime Evil albümünden "Parasite" ve yeni albümden " Metal We Bleed" "Ave Satanas" şarkıları ile zenginleştirilmişti. Seyirci -ki beklediğimden kalabalık idi- özellikle eski klasiklerde coştukça coştu. Grup sahneden ilk indikten sonra yoğun tezahürat ile döndüğünde "Black Metal" ve "Countess Bathory" şarkılarında ortalık tam anlamı ile toz duman oldu. Lemmy gibi vefat eden müzisyenlerin anısına yine yeni albümden "Black n' Roll" çalındı.
Seyircilerin "In League With Satan" şarkısını hep bir ağızdan söylemeye başlayıp davulcu Abaddon'un eşlik etmesi konserin en keyifli enstantanesiydi.
Venom teknik anlamda hiçbir zaman dünyanın en iyi grubu olmamıştır. Hatta iyi olmaya bile yaklaşamamışlardır. Ancak NWOBHM döneminde müziklerinin içerisine punk etkisini de katarak yaptıkları müzik kendisinden sonraki birçok grubu etkilemiş ve müzik tarihine adlarını altın harflerle kazımışlardır. Benim gibi dinleyiciler, onları müziklerindeki tüm kusurlara rağmen oldukları sevmiştir. Bu konser ile belki de yeni yetme bir genç olduğum dönemlere neredeyse 25-30 yıl geriye gittim. Venom Inc. üçlüsü tabiri caiz ise taş gibi çaldılar. Demolition Man'ın sesi, Cronos'un aksine hala taş gibi, Mantas ise bildiğimiz Mantas. Bu arada Abaddon hem gençleşmiş hemde enerjisi inanılmaz idi. (* aşağıya bakınız) Müthiş bir konserdi ya...
İzmir yeniden tarihi bir an yaşadı ve hep birlikte tanıklık ettik. Ekstrem müzik ve Black Metal tarihinin en önemli yapı taşını kanlı canlı seyretme fırsatımız oldu. Beni bu denli heyecanlandırıp, konser salonuna götürebilecek ender gruplardan birini seyretmek müthiş bir duyguydu. O dönemlerden rahmetli Quorthon mezarından kalkıp gelemeyeceğine göre ve Celtic Frost'un günümüzdeki maalesef rezil hali ortada iken her şeyin başlangıcındaki adamları dinleme fırsatı daha da değerli hale gelmişti ve orada olduğum için çok mutluyum....
İzmir Attack büyük bir iş yapmış, emeklerine sağlık. Eski dostları tekrar görmek çok keyifli oldu. Emeği geçen herkese çok teşekkürler... İzmir bir kez daha "uzuuuuun" seneler konuşulacak eminim ilerleyen senelerde üzerinde hurafeler anlatılacak tarihe tanıklık eden bir konsere daha ev sahipliği yaptı.
* Venom inc turnesinin İngiltere'den sonraki ayağında Abaddon eşinin doğum yapacak olmasından dolayı ayrılmış. Onun yerine turneye Jeramie Kling katılmış. Düzeltme Sn. Hakan Akcan tarafından yapıldı. Kendisine teşekkürler.
Ben de yazıda gördüğünüz gibi Abaddon gençleşmiş diyerek Jeramie Kling konusunda hafif bir pot kırmış oldum. Ama yazının başında yazdığım gibi son dönemler maalesef kolay geçmiyor benim açımdan. Umarım okuyucular mazur görürler.
Telefunken Tonbandgeraet
Eski bir Telefunken makara teyp reklamı.Günümüz reklamlarına ne kadar benziyor aslında görünce dikkatimi çekti. Bu tarz cihazları yaşatmak gitgide daha zor hale geliyor. Bulunamayan yedek parçalar, yılların etkisi ile bozulan veya bozulmaya yüz tutan parçalar. Of of...
RCA 813
Bir çağ düşünün yeni geliştirilen lambalar dergi reklamlarında boy göstersin. RCA'nın 1938 yılında geliştirdiği 813 lamba yüksek çıkış gücü veren tungsten filamanlı farklı bir lambaymış ve ilk dönemden itibaren radyo amatörlerinin dikkatini çekmiş. Tabii ki savaştan daha sonra da hifi camiasının....
Slip It In
Slip It In, Amerikalı punk grubu Black Flag'ın 1984 yılında yayınladığı bir albüm. Çizer bir arkadaşımız sevdiği albümleri kullanarak yukarıdaki harika siyah beyaz çizimi yapmış. Bir kenarda bulunsun...
Dual Reklamı 1968/69
Dual ülkemizde özellikle pikapları ile sevilen ve tanınan bir marka olsa da, elektronikleri de zamanında oldukça popülermiş. Receiver'lar, radyolar markanın ürettiği cihazlar arasında. Yukarıdaki fotoğraf firmanın 1968/1969 yılı ürün kataloğundan...
Plak Toplayan Sekiz Farklı Kabile
Bu yazı bundan 4 sene önce 2014 yılında BBC'de yayınlanan bir radyo programındaki sohbetin yazılı bir özeti. BBC Magazine okurken denk geldim ve ilgimi çekti. Yazı her ne kadar yakın tarihli olsa da, 4 sene öncesinde plakların yükselişi ve dijital müzik indirme mevzuuları hala tartışılıyordu. Yazıda plak toplayan farklı gruplardan insanların görüşlerine yer verilmiş. Bende Türkçeleştirip yayınlayayım dedim. Keyifli okumalar...
----------------------------------
Müzik severler ve plak meraklıları, İngiltere'nin yedinci yıllık Record Store Day (Plak Mağazası Günü) için toplanıyor. Plakların çöküşüyle ilgili birçok öngörüye rağmen, hiçbir zaman ortadan kaybolmadılar. Peki plakları satın almaya devam edenler kimler?
İşte plak alışverişi yapan sekiz grup.
Nostaljik koleksiyoncu
![]() |
| Sonja Bredgaard |
"Bu günler, yeniden plak toplama yapmaya başlamam için bana ilham kaynağı olan rockabilly (2) olayı içerisindeyim - Kulüplerde orijinal plakları çalan harika DJ'leri görüyorum.
"Favorilerim blues boppers, skiffle ve hillbilly, hem de eski rock'n'roll.
"Bütün plaklarım yedi inç boyutunda ama beni sık sık plak değiştirmekten kurtaracak iyi albümler satın alacağım. çn: malum 45'liklerde zırt pırt plak değiştirmek eziyet haline gelince 33'lüklerin kıymeti anlaşılıyor :)
"Pazar günleri öğleden sonraları rahatlamak için veya cumartesi geceleri içim kaynamaya başladığında plak dinliyorum.
"Pikabım şu anda yatak odamda oturuyor ve plak dinlemek bir mutluluk, çocuklar genellikle sesi alçaltmamı istiyorlar. Odamda plak dinlemek beni gençlik günlerime götürüyor.
"Rockabilly kulübü DJ olmak istemiyorum ama müziği duyulacak şekilde dinlemekten hoşlanıyorum."
Yeni Alıcı
Tom Kangro, Londra doğusundan Kent'te doğmuş bir mimar. 20 yılı aşkın bir süredir CD formatında albüm topluyor ve ilk pikabını bu yıl Ocak ayında satın aldı. Kangro, nişanlısı tarafından ayda iki plak alımı ile sınırlandırılmış. - bu sayede koleksiyonun evlerini işgal etmeyeceğini umuyor
"Toplam 10 plağım var. Evimde bir sürü CD var, albüm toplamak konusunda yeni değilim, sadece plağa yeni geçtim.
"Devamlı yeni albüm yayınlanmasını seviyorum, bir mimarım, görsel tasarım ve albüm kapağı sanatı tarafıyla da ilgileniyorum.
"Bir plak mağazasına veya yardım dükkanına (3) gidebilir ve eski plakları alabildiğiniz gerçeğini çok seviyorum. Bunu CD'lerle asla yapmazdım, plaklar benim için yepyeni bir çağ açtı."
Odyofil ve Plak Firması Sahibi
Darrel Sheinman, bir İngiliz bağımsız plak şirketi olan Gearbox Records firmasının sahibi. Firma genellikle nadir bulunan veya daha önce yayınlanmamış kayıtların sınırlı sayıda plaklarını basıyor. Sheinman'ın stüdyosundaki her şey analog. Blue Note plak koleksiyonu yüzlerce plaktan oluşuyor.
![]() |
| Darrel Sheinman ve plak kesim tezgahı |
"Biz plak odaklı bir plak şirketiyiz. Ancak, plakları yüceltirken, dijitalin çöp olduğunu söylemiyoruz. Dijitalin kendi avantajları var, taşınabilir ve akış siteleri aracılığıyla birçok türde müzik dinleyebilmek için geniş imkanlar sağlar . Plak dinlemek ise bir ayin gibidir. İnsanlar plakların sadece büyükbabaları için olduğunu söylüyorlar ve çöp olarak görüyorlar. Farklı müzik türleri ve yaşlar grupları arasında plak sevgisini tekrar canlandıran yeni gruplar var.
Genç Meraklı
Londonderry'den 16 yaşındaki Jake, plaklarla sevgisini Twitter üzerinden ilan ediyor. Akranlarının çoğundan farklı olarak, plakları dijital müziğe ve stream servislerine tercih ediyor.
"Bir yıldır plak topluyorum ve bence en iyi format" diyor. Daha önce CD'ler ve download servisleri ile müzik satın aldım ancak hiçbiri plak ile kıyaslanmıyor. Plakların ses kalitesi daha iyi ve daha ödüllendirici!
"Kayıtları toplama aşamasına geldiğimden beri, dijital indirme sitelerini tamamen boykot ettim çünkü plaklar çok daha iyiler. Tabii bu durum güzel ama 16 yaşındayken cebindeki parayla zor.
"Benim ilk satın aldığım plak Foals grubunun Holy Fire albümü ki benim en sevdiğim albümdür. Doğumgünümde topladığım parayı ilk pikabımı almak için kullandım. Başlamak için çok ucuz bir pikap satın aldım ve bu benim ilk pikabımdı.
"Arkadaşlarımın plak toplamanın için biraz tuhaf olduğunu düşünmesine rağmen Record Store Day'e kadar bekleyemem."
![]() |
| Michael Kiwanuka, Glastonbury 2013 konserinde şarkı söylerken |
Romantik Müzisyen
2012 yılının BBC Sound yarışmasının galibi Michael Kiwanuka, bir dergideki röportajında bedava bir Otis Redding CD'sinden ilham aldığını söylemişti. Londralı müzisyen, 24 yaşında Communion Records ile anlaşma imzalanmış ve hala eski kayıtları dinlemek onun için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
"Plak müzik severler içindir"
"Bazı insanlar müzikten az çok hoşlanıyor ve sadece arka planda bir şeyler tıngırdasın uğruna dinliyor, ancak müziği gerçekten çok seven kişiler için, plak bunu yapmanın romantik yolu. Çünkü müzik dinlemeye gerçekten dahil olabilirsiniz."
"Diğer rekreasyonlara benziyor - keyifle yenen bir yemek gibi. Herkes yüksek seviyeli Michelin yıldızlı restoranlara gitmiyor, herkes için uygun yerler var. Eğer üst sınıf yemek istiyorsanız, üst sınıf yerlere gitmelisiniz. Müzikte bunun gibi. Eğer müziği seviyorsanız, plak dinlemelisiniz eğer mümkünse iyi bir sistem kullanarak.
Kazan DJ (4)
Keb Darge, ağırlıklı olarak Amerikan soul ve rockabilly müziği çalan İskoç bir Disk Jokey. Kuzey Soul hareketinin öncülüğüne yardımcı oldu ve 1980'lerde bu akımı Londra'ya getirdi. Darge, yedi inçlik kayıtlardan oluşan geniş bir koleksiyona sahip; bunların çoğu "Deep Funk" tarzında ve Amerikadan.
"Plak toplamamın iki nedeni var" Öncelikle bir DJ olarak plak ile çalışmayı daha kolay buluyorum. Yeni inçlik plakları kutusunda hızlı şekilde tarayabiliyor ve bir sonraki çalacağım plağı etiket tasarımından kolaylıkla seçebiliyorum. İkincisi, 50'li ve 60'lı yıllardan devamlı yeni albümler arayışındayım. Bunları sadece yeni inç formatında bulabilmek mümkün. Bunların çok azını karışık CD'ler ve derleme albümler de bulabilirsiniz. "
Kazı Yapan Satıcı
80'li yıllarda, Gerald Short'un nadir soul, funk ve caz plakları merakı, eski LP'leri ve single'ları aramak için tüm Amerikayı dolaşmasına yol açtı. Plakları bol miktarda ve düşük fiyatlarla bulması Londra'da bulunan Camden Market'te plak mağazası açmasına vesile oldu. İlerleyen yıllarda Amerikadaki fiyatlar yükseldi, bu yüzden 1998'de nadir bulunan ve izini sürdüğü plakları yeniden yayınlamak için Jazzman plak şirketini kurdu.
İnsanlar bu günlerde gerçekten plaklardan memnunlar. Eğer bir iPod'tan müzik dinlemek ile plaktan müzik dinlemeyi kıyaslayacaksanız, bizler insanız ve görebildiğimiz, tutabildiğimiz ve dinleyebileceğimiz şeyleri severiz.
"Dijital download umurumda değil."
"Eski moda olabilirim ama plakları tercih etmem için pek çok sebep var ve buna katılan öylesine çok insan var ki. Benimki ve diğer plak şirketleri, ezoterik ve çok bilinmeyen müzikleri sattıkça, bunlar plaklarda yaşamaya devam edecek ve bu durum yıllar boyu sürecek.
İç Çekişen Şüpheci
Garajında 150.000 plak bulunan efsanevi ev DJ'İ Carl Cox, formatın müzik dinleme şeklimize uyum yeteneğinden şüphe ediyor.
"Uzun yıllar önce yaptığımız gibi, albümleri plak formatında elde etmek çok zor." Geçmişte yerel mağazalara giderek, albümler için 200-500 sterlin harcardım. Artık herşey bilgisayardan hallediliyor ve posta ile gönderiliyor.
"Çocukluğumda HMV'den ilk albümümü satın aldığımı hatırlıyorum. Diana Ross'un "Love Hangover" albümü. Heyecanla eve koştum ve iğneyi plağın üzerine indirdiğimde "vay be, bu harika" diye düşünmüştüm.
"Bu heyecanı uzun yıllar önce yaşadım - şimdi maalesef yaşayamıyorum"
notlar
(1) Genel anlamıyla, yüzeysellik, ucuzluk, gösterişçilik, kendini olduğundan daha değerli ya da önemli gösterme hali
(2) 1950'lerde çok popüler hale gelen, rock'n'roll ile country müziği birleştiren bir müzik akımı
(3) charity shop. İngiltere'de bağışlanan kıyafet, plak ve diğer eşyaları satıp, yardım kuruluşlarına aktaran mağazalar
(4) Digging: Plak mağazalarında plak aramayı anlatan deyim; kazmak
Audak Electro-Chromatic Pick-up.
Audak Electro-Chromatic Pick-up. İlk olarak 1929 yılında ortaya çıkan bu iğneler zamanında büyük bir reklam kampanyası ile tanıtılmış. O dönemlerde de yüksek ses kalitesi reklamlarda ön plana çıkartılırken ek olarak uzun ömürlülük ve dayanıklılık konusuna da dikkat çekilmiş. Firma ile alakalı çok fazla bilgi yok tabii ki iğne sistemi hakkında da ...
Klavye Arayışında Mutlu Son: Corsair K55
Benim klavye konusundaki arayışlarım malumunuz bir türlü sonlanmıyor. Aslında sonlanamıyordu demek doğru olur. Çünkü tam istediğim şeyi sonunda buldum. Son yıllarda daha doğrusu ufaklık doğduğundan beri biraz zorunluluktan Logitech G105 modelini kullanıyordum. Ancak son aldığım klavyeler maalesef kalite anlamında beni tatmin etmedi. Burada veryansın etmiştim belki okumuşsunuzdur.
Efendim neyse arayışlarım sırasında ecnebi sitelerde Corsair K55 incelemelerini gördüm. Klavyenin tam istediğim özelliklere sahip olduğunu görünce dur bakalım Türkçe tuş dizilimli olanı var mı diyerek alışveriş sitelerine bir göz attım. N11 sitesi üzerinde QPBilişim isimli bir firmada aradığımı buldum. Tabii ki hemen satın aldım.
Klavye gerçekten sevdiğim ve alışkın olduğum Türkçe Q tuş dizilimine sahip. Enter tuşu olması gerektiği gibi büyük. Tüm tuşlarda olması gerektiği yerde. Örneğin boşluk tuşunun yan tarafına "FN" tuşu eklemek gibi fantazilere girişmemişler. Tuşların basma hissiyatı gayet güzel ve en önemlisi sessiz. Mekanik hissiyatlı saçmalıklarına hiç girmemişler. Bildiğiniz adam gibi bir membran tuşlu klavye yapmışlar.
Yine benim için olmasa olmaz özelliklerden bir tanesi olan makro tuşları da bulunuyor. Toplamda 6 adet özel tuş klavyenin sol tarafına yerleştirilmiş. Ekstra programa gerek duymadan arzu ettiğim tüm makroları kaydettim ve rahatlıkla kullandım. Ben Logitech G105 ve 710+ modellerinden sol tarafta makro tuşu olanına alışkınım, ancak alışkın olmayanlar, ilk zamanlarda shift tuşuna basacağım diyerek makro tuşlarına basabilir. Kısa bir alışma süresi şart...
Efendim neyse arayışlarım sırasında ecnebi sitelerde Corsair K55 incelemelerini gördüm. Klavyenin tam istediğim özelliklere sahip olduğunu görünce dur bakalım Türkçe tuş dizilimli olanı var mı diyerek alışveriş sitelerine bir göz attım. N11 sitesi üzerinde QPBilişim isimli bir firmada aradığımı buldum. Tabii ki hemen satın aldım.
Klavye gerçekten sevdiğim ve alışkın olduğum Türkçe Q tuş dizilimine sahip. Enter tuşu olması gerektiği gibi büyük. Tüm tuşlarda olması gerektiği yerde. Örneğin boşluk tuşunun yan tarafına "FN" tuşu eklemek gibi fantazilere girişmemişler. Tuşların basma hissiyatı gayet güzel ve en önemlisi sessiz. Mekanik hissiyatlı saçmalıklarına hiç girmemişler. Bildiğiniz adam gibi bir membran tuşlu klavye yapmışlar.
Yine benim için olmasa olmaz özelliklerden bir tanesi olan makro tuşları da bulunuyor. Toplamda 6 adet özel tuş klavyenin sol tarafına yerleştirilmiş. Ekstra programa gerek duymadan arzu ettiğim tüm makroları kaydettim ve rahatlıkla kullandım. Ben Logitech G105 ve 710+ modellerinden sol tarafta makro tuşu olanına alışkınım, ancak alışkın olmayanlar, ilk zamanlarda shift tuşuna basacağım diyerek makro tuşlarına basabilir. Kısa bir alışma süresi şart...
Klavyede hoşuma giden bir başka özellik medya çalıcı kontrollerinin olması ama ondan daha önemlisi ses açma kapama ve sessiz tuşlarına yer verilmesi. Bu da büyük kolaylık.
Fanı olmadığım bazı özellikler de yok değil! Günümüzde moda haline gelen RGB aydınlatma konusunda bir çok özellik ve mod var. Sanırım 10 tane RGB aydınlatma modu var. Bir sürü saçma sapan efekt verebilir ve gözlerinizi kanatabilirsiniz. Bu arada klavyenin ışıklı olması kötü bir özellik kesinlikle değil ama efekt işi beni bozuyor. Seveni de var bol bol. Şahsen ben tuşların arkasına gözümü rahatsız etmeyecek bir renk vermeyi efektif buluyorum.
Giriş seviyesi bir klavyede görmeye pek alışkın olmadığımız bilek desteği de kutu içeriğine dahil edilmiş. Yumuşak sayılabilecek bir kauçuktan üretilmiş. Arzu edildiğinde çıkartılabiliyor. Üç bölgeli arka aydınlatma, bilmem kaç tane tuşa aynı anda basabilme gibi günümüzün oyuncu klavyelerinde olmazsa olmaz özelliklerde unutulmamış.
Fiyat anlamında 250TL civarına satın alınabiliyor. Bir klavyeye bu para verilir mi diyebilirsiniz ancak mekaniklere bunun 2 3 katını da veriyoruz maalesef. En azından ben şimdilik tam anlamı ile işimi gören bir klavye sahibi oldum. Benzer arayışta olanlar bir göz atabilirler...
Ne Güzel Bir Markasın Sen, Orico
Bugünlerde her Çin malı ürünü aman bu kalitesiz deyip kenara atmak mümkün değil. Hatta birçok Çin markası kopyalama dönemini arkasında bırakıp yenilikler yapmaya, ürün geliştirmeye başlamış durumda. Aslında bir süredir bu durum devam ediyor. Neyse Çin ekonomisi konusunda ahkam kesmek yerine size hemen bir markadan bahsedeyim.
Bugünlerde küçülen ve incelen dizüstü bilgisayarlar başımıza yeni dertler açmaya başladı. Az sayıda USB bağlantı noktası. Özellikle Apple bir halt ettiğinde bunu taklit etmeyi kendisine görev edinen üreticiler sayesinde bu durum gitgide bir dert haline geliyor. Bunun haricinde bilgisayar kasalarını ulaşılması güç yerlere koyduğunuz zaman bir USB belleği bile takmak zulüm haline gelebiliyor.
Böyle durumlarda USB HUB yani çoklayıcı kullanmak en kolay çözüm.
Ancak başınıza dert açmamak için bunların kaliteli olanlarını kullanmak gerekli. Hiç beklemediğiniz bir anda sorun yaşayabilirsiniz. Çinli Orico firması bu tarz ürünler konusunda uzmanlaşmış bir firma. Adamların ürünleri hem çok kaliteli, hemde müşteri ile ilgili alakalı bir firma. Fiyatları da ürünlerin kalitesine göre gayet makul. Bakınız AliExpress'teki Orico Resmi Mağazası....
Eğer bu tarz bir ürüne ihtiyacınız varsa şiddetle tavsiye ederim... Ayrıca USB kabloları, harici disk kutuları da gayet kaliteli....
Bilgisayar Ses Kartları
Geçtiğimiz ay içerisinde yeni nesil ses kartları nasıldır acaba sorusundan hareketle bazı ses kartlarını deneme fırsatım oldu. Bunlardan en iddialı olanlardan bir tanesi olan Asus Essence STX II ile alakalı bir inceleme de yayınladım. Ancak iş bununla kalmadı tabii ki. Farklı marka ve modellere de göz atma fırsatım oldu. Geçmişe göre bugünlerde ses kartı piyasasında daha az oyuncu var. En büyük ve bilindikleri Asus ve Creative. Bilgisayar oyuncuları için bu kartların saymakla bitmez ilginç özellikleri var ancak iş müzik dinlemeye geldiğinde işler bana sorarsanız karışmaya başlıyor.
Bu kartlarda ne dikkatimi çeken şey harika üretim kaliteleri ve müzik konusunda iddialı olduklarını söyleyen sayfalar. Ancak işin içerisine girdikçe benzer fiyatlara satın alınabilecek harici DAC'ların daha iyi veya en azından daha müzikal performans verdiklerini gördüm. Tabii ki benim yaptığım denemeler bir genellemeye gidecek kadar kesin değil. Ancak benim tespitime göre oyun oynamayı seven bir adamsanız olayı fazla abartmadan bir kart satın almanız. İşin müzik tarafı sizin için çok önemli ise o zaman hifi tarafında ekonomik fiyat etiketli ürünlere yönelmeniz.
Bakalım belki 2018 senesinde iddialarını gerçeğe dönüştürebilecek bir kart ile denk gelebilecek miyiz...
Asansörsüzlük
15 gün kadar önce oturduğum apartmanda asansörün değişimi işlemi başladı. Normalde 15 gün sürecek denilen çalışma bir Türkiye klasiği olarak uzadı haliyle. Allah'tan çok yüksek katlarda oturmuyorum ama çocukla merdiven inmek özellikle de bebek arabası taşımak ne büyük eziyetmiş arkadaş. Tabii bunda bizim seçtiğimiz tank gibi arabanın da olumsuz etkisi olmuyor değil. Birkaç arkadaşım anlatırdı asansörsüz apartmanda oturmanın zorluklarını. Arkadaş meğerse yaşanmadan anlaşılmıyormuş.
Çok zor asansörsüzlük...
On Yaş
Valla daha dün gibi! Blog'umu 2008 yılında kurmuş ve kendi çapımda yazılar yazmaya başlamıştım. İlk dönemlerde hifi cihazları hakkında atıp tutarken, ilerleyen aylarda o konuları Stereo Mecmuası'na aktarıp, bloğumda kendi sevdiğim konulara yer vermeye başlamıştım.
Öyle böyle derken 10 yıl evet tam 10 yıl su gibi akıp geçivermiş. Araya ödüller, televizyon yayınları, radyo programları gibi unutmayacak anılar girmesinin yanında, harika yazı dizileri, güzel albüm eleştirileri gibi ciddi içerikler ve pek tabii birbirinden saçma ama eğlenceli bulduğum "şey"ler ile onca sene geçip gidivermiş...
Eh daha nice 10 yıllara diyelim...
Fanzin: Analog Kültür
Pikaplar, plaklar ve müziğe dair keyifli bir şeyler okumak isterseniz, geçtiğimiz aylarda yayınlanan Analog Kültür fanzin'ine bir göz atın derim. Türkiye'de unutulan şarkıların ve plakların peşine düşüp önemli işler yapan Cüneyt Yalçın Naçar'ın yanında, Esma Aydın Naçar ve Zeynep Yıldırım'dan keyifli bir sohbeti okuyabilirsiniz. Bende karınca kararınca birkaç satır ile fanzin'e destek olmaya çalıştım.
Fanzin'in PDF formatındaki elektronik edisyonunu harika bir oluşum olan Fanzin Apartmanı sitesinden indirebilirsiniz. Analog Kültür''ün sayfasına ulaşmak için ise buraya tıklayıverin, indirme linki ise sayfanın en altında :)
Kaydol:
Yorumlar
(
Atom
)








































































