Bu oyuncak sadece odyofilleri değil ekonomiyi de sevindirir!
Ülkemizde bu aralar yeni bir reklam kampanyası ilgi çekiyor. Alın verin ekonomiye can verin diye ilginç bir cümle ile tanıtımı yapılan reklam kampanyasında ekonomi ile alakası olan önemli isimler rol almış. Ancak Deniz Gökçe'nin ekonomi yorumlarından pek hayır gelmediği düşünülürse bu sene de krizin etkisi kolayca geçmeyecek anlaşılan. Meraklıların hatırlayacakları gibi Asaf Savaş Akat, Deniz Gökçe ve Mahfi Eğilmez üçlüsünün çizdiği olumlu ekonomik tabloların sonucunda mutlaka bir facia oluyor. Ekonomimiz çok iyi yorumları yaparlarken bir gecede Cumhuriyet tarihinin en büyük develüasyonunu yaşanmış, ülkemizdeki bankacılık sistemi sağlam yorumları yapılırken bir haftada bankaların birer ikişer iflas etmişlerdi. Neyse konuyu uzatmayalım... Ekonomi dergisi değiliz sonuçta!
Ülkemizde müzik sektörü uzun zamandır çöküşte ancak bu sene yaz durgunluğu müzik endüstrimizi ne yazık ki fena vurdu. Bu konuda müzik endüstrisinin de hataları yok değil, devletinde aynı şekilde. Biz müzikseverler krizin etkilerini, günün kötü anlarını ve sorunlarımızı evimize gittiğimizde müzik setimizi açıp CD ve plaklarımızla unutmaya çalışıyoruz. Hazır böylesine bir kampanya başlamışken bizde Eylül banner'larımızda bu kampanyanın Stereo Mecmuası versiyonuna yer verdik. Bu oyuncak sadece odyofilleri değil ekonomiyi de sevindirir!
Eylül ayında da Stereo Mecmuasını izlemeye devam edin!
Haftanın Resmi İlginç bir pikap!
İlginç bir pikap. Geçtiğimiz yıllarda Münih High End Fuarında görücüye çıkan pikap Alman LP magazine dergisinin bir okuyucusu tarafından kendisi için yapılmış. Akrilik ve pasalanmaz çelikten üretilen pikabın, paralel izler (Sn. Asım Uysal'dan bulaştı bana da Türkçeleştirme) yapıda birde kolu var. Kol su üzerinde kayarak çalışıyor, plato manyetik olarak yükseliyor derken ortaya ilginç görünüşlü ancak evime sokamayacağım bir pikap çıkmış. Ne diyelim Allah akıl fikir versin!
Mikrop Gramofon ilk odyofil alışveriş deneyimi
Mikrop Gramofon, Ahu Ünalp ve Serhan Bali tarafından 2000'li yılların ortalarında kurulmuş ve mottosu “çağdaş kültür bulaştırır” olan internet alışveriş sitesidir. O dönemden bugüne konusunda tek olarak kalmış, uzun sürede bu şekilde kalacağını düşündüğüm bir sitedir. Ülkemizde müzik konusunda bu denli bir çalışmasının yapılmasının delilik veya her neyse olarak düşünürsek ortaya çıkanın önemi daha iyi anlaşılır. Bu arada konseptin kişiden kişiye göre değişebilecek eksiklikleri veya artıları ile, -yaşamlarımızı Acoustic Sound, Elusive Disc ve diğer siteler sarmadan çok önce- muhtemelen bir çoğumuza Mikrop Gramofon'u duyurmuştur.
Kurulduğu günden bu güne hemen her hafta yeni çıkan albümlerle ilgili düzenli bültenler gönderen Mikrop Gramofon ekibi satışa sundukları hemen her albüme kendi dilimizde uzun veya kısa bir yorum yazarlar. Albümü ister oradan alın veya almayın çok kişi eminim ki bir bakış atıyordur. Atmıyorsanızda bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Mikrop Gramofon'un en önemli özelliklerinden bir tanesi Türkiye'de Quad markası konusunda yarattığı farkındalık ve meraklılara sunduğu çok sayıda makaledir. Sayfalar boyunca Quad'ın tarihinden, geçmişteki modellerinden, kurucusu Peter Walker'dan bahseder. Ayrıca çok sayıda ilginç resimde meraklıların ilgisine sunulmuştur.
Sitede dikkat çeken bir diğer husus bir çok sitenin sonradan keşfettiği “kim ne dinliyor” bölümüdür. Bu bölümde çeşitli alanlardan müzik meraklıları dinledikleri CD'leri kullanıcılar ile paylaşır ve arzu ederseniz albümü Mikrop Gramofon'dan alabilirsiniz. Ancak bu bölüm ne yazık ki bir süredir güncellenmemektedir.
Bu arada çeşitli dönemlerde kullanıcılarına CD hediye ettikleri anketler ve yarışmalarda düzenlerler ki, tüm zamanların bence en ilgi çekicilerinden bir tanesi Holografik görselde cisim bulma yarışmasıdır. Zaten gözleri düzgün görmeyen bir insan olarak mantık yürüterek bunlar olsa olsa gramofon veya müzik aleti koymuşlardır diyerek olmayan cisimleri bulmam için gözlerimi daha da bozmuşumdur. Yarışma bitip yanıtlar açıklandığında doğru cevabın çaydanlık - demlik olduğunu öğrenince hayat boyu hologramlardan nefret etmişimdir...
Günümüzde Harmonia Mundi, Alia vox, ACT ve yazmakla bitmeyecek bir sürü plak şirketinin ürünlerini özellikle hifi meraklılarının ve aynı zamanda müzikseverlerin edinebilecekleri bir adres olmaya devam etmektedir. Umarım uzun seneler daha bu şekilde devam ederler. Mikrop Gramofon'a ulaşmak için tıklayın.
Devam edecek...
Bu yazı Türk Hifi Dünyasının İnternet Üzerindeki Tarihi yazı dizisinin bir parçasıdır. Dizinin tüm bölümlerinin indeksini görmek için buraya tıklayınız.
Mikrop Gramofon'un en önemli özelliklerinden bir tanesi Türkiye'de Quad markası konusunda yarattığı farkındalık ve meraklılara sunduğu çok sayıda makaledir. Sayfalar boyunca Quad'ın tarihinden, geçmişteki modellerinden, kurucusu Peter Walker'dan bahseder. Ayrıca çok sayıda ilginç resimde meraklıların ilgisine sunulmuştur.
Sitede dikkat çeken bir diğer husus bir çok sitenin sonradan keşfettiği “kim ne dinliyor” bölümüdür. Bu bölümde çeşitli alanlardan müzik meraklıları dinledikleri CD'leri kullanıcılar ile paylaşır ve arzu ederseniz albümü Mikrop Gramofon'dan alabilirsiniz. Ancak bu bölüm ne yazık ki bir süredir güncellenmemektedir.
Bu arada çeşitli dönemlerde kullanıcılarına CD hediye ettikleri anketler ve yarışmalarda düzenlerler ki, tüm zamanların bence en ilgi çekicilerinden bir tanesi Holografik görselde cisim bulma yarışmasıdır. Zaten gözleri düzgün görmeyen bir insan olarak mantık yürüterek bunlar olsa olsa gramofon veya müzik aleti koymuşlardır diyerek olmayan cisimleri bulmam için gözlerimi daha da bozmuşumdur. Yarışma bitip yanıtlar açıklandığında doğru cevabın çaydanlık - demlik olduğunu öğrenince hayat boyu hologramlardan nefret etmişimdir...
Günümüzde Harmonia Mundi, Alia vox, ACT ve yazmakla bitmeyecek bir sürü plak şirketinin ürünlerini özellikle hifi meraklılarının ve aynı zamanda müzikseverlerin edinebilecekleri bir adres olmaya devam etmektedir. Umarım uzun seneler daha bu şekilde devam ederler. Mikrop Gramofon'a ulaşmak için tıklayın.
Devam edecek...
Bu yazı Türk Hifi Dünyasının İnternet Üzerindeki Tarihi yazı dizisinin bir parçasıdır. Dizinin tüm bölümlerinin indeksini görmek için buraya tıklayınız.
Roll Dergisi de Gitti
Evet hepimiz elimize kına yakalım bir dergi daha gitti. 1990'ların ortasından itibaren yayına başlayan (1996 olmalı) dergi garip formatı, sarı renk sayfaları en önemlisi de yazıları ile dikkatimi çekmişti. Biraz daha underground İngiliz müzik dergileri olan Uncut ve Mojo'ya benzetmiştim tarzını. Takıntılı oldukları müzisyenler (Rolling Stones gibi) zaman zaman bol siyaset içeren yazılar ilk dönemlerde önemli derece de ilgi çekmişti. 2000'ler geldiğinde dergi biraz satış kaygısıyla sıradan dergilerin konularına da el attı ama bu dönemde bile o sıradanlıktan fersah fersah uzaktaydı. Ancak bir gerçek var ki ülkemizde kalabalıklar nedense sıradanlığı seviyor. Bu ülkede misyonunu uzun yıllar önce tamamlamış Blue Jean bile yayınlanmaya devam edip Roll ve benzerleri kapanıyorsa bunun temelinde bir sorun olduğunu unutmamalıyız.
Geçen seneden beri hem köşe yazılarımda hemde forumlarda bir konuya dikkat çekip duruyorum. Ekonomik kriz ile birlikte sanatın binbir koluna yönelik yayın yapan basılı dergi ve web sitelerinin büyük bir tehdit altında olduğunu ve meraklıların ellerindeki imkanlar ölçüsünde bahsettiğim konularda yayın yapan platformları desteklemelerinin önemine dikkat çekiyorum.
Ancak ne yazık ki, kim kimi bilmem ne yapmış, salak saçma albümleri piyasaya pompalayan ve toplasanız 5 sayfa adam gibi yazı bulunmayan dergiler, arkadaşlık siteleri, bol bol kavga çıkan platformlar, geyik yapılan ortamlar el üstünde tutulur hale geldi. Bu ortamda büyüyen genç kardeşlerimizde kaliteli site ve güzel dergileri ellerinin tersiyle bir güzel itiyorlar. Biz yaşlardakilere zaten laf etmeyeceğim. Gençliğimiz boyunca Türkçe içerik diye yerlerde kıvranırken elimizde iyi veya kötü ekonomik özgürlüğümüz varken bugün bu içeriği sağlayan tüm medyaya bir güzel sırtını dönenlere söylenebilecek tek şey yok zaten.
Roll öldü, üzülen, onu iyi anan bir avuç insan olacaktır eminim ki. Daha sonra unutulacak ve gidecek. Korkum yakında bu ülkede kültür sanat adına elimizde bir şey kalmayacak olması. Yazıktır günahtır. Nereye gidiyoruz kimse farkında değil.
Stereo Mecmuası şu an kendi kendine dönmeyi sürdürüyor ancak ilerleyen dönemlerde bizimde sonumuzun Roll gibi olacağı kesin. Her ne olursa olsun sırf rating için kavga yaratan bir platform olmayacağız veya yasa dışı download linkleri ve saçma sapan reklamlarla doldurmaya çalışmayacağız sitemizi. vakti geldiğinde Roll gibi sessiz sakin göçüp gideriz bizde. Yaz aylarında kapanan ve ne yazık ki kimselerin ses çıkartmadığı onlarca düzgün site, dergi ve benzeri kültür ve sanat yayınları gibi
Roll dergisinin internet üzerinden okumak için linki ziyaret edebilirsiniz
Bir hayal kırıklığı; Twincats ve Vocalese
Değer Terem Atölyesinde. Resim. Sn. Adnan Arduman'ın kişisel sitesinden alınmıştır.
Sn. Değer Terem ismini mutlaka duymuşsunuzdur. 1970'lerin Türkiyesinde her şeyi bulmak çok zor iken bir kısım meraklılar ampliler, hoparlörler yapmaya başlamışlardır. Benim 1970'leri yaşım itibarı ile hatırladığım söylenemez. Ancak ithalat yapmanın imkansız olduğu, aranılan hiçbir şeyin bulunamadığı garip dönemler(miş) Tabii Kıbrıs Barış Harbi ve arkasından gelen ambargolar herşeyi daha da kötü hale getirmiş. İşte bu dönemlerde ülkemizde hifi üretiminin adımları amatör olarak da olsa atılmış. Zaten bu dönemi ileri de Stereo Mecmuası projesi tamamlandığında yayınlayacağım kitapta ayrıntıları ile anlatacağım.
1939 doğumlu Sn. Değer Terem 1970'lerde D&B Labs firmasını kurmuştu. Günümüzde bile çalışır durumda D&B Labs güç amplilerini ve pre-amplilerini ikinci el piyasasında bulabilmek mümkün. 2000'li yıllarda ise Değer Terem ürünlerini pazarlayacak 2 farklı web sitesi kuruldu. Birinci web sitesi Vocalese markası altında üretilen üretilen hoparlör, ampli ve ürünlerin tanıtımını yapmaktaydı. Bu ürünler bizzat Sn. Değer Terem tarafından üretiliyordu ve fiyatları yanlış hatırlamıyorsam 50.000 Euro seviyesinin üzerine dahi çıkıyordu.
Diğer web sitesi ise Twincats web sitesi idi. Bu marka Değer Terem tarafından tasarlanan ürünlerin kurulan (veya en azından öyle söylenen) atölyede üretimi ile satışa sunulacaktı. Hafızam beni yanıltmıyor ise bir monoblok güç amplifikatörü ve bir pre-ampliden oluşan ilk ürünlerin fiyatları 2.000 Euro seviyesindeydi.
Ülkemizde 2000'li yıllarda hifi ile ilgili üst düzey sayılabilecek ilk markalaşma denemesi buydu. (Daha öncesinden bazı denemeler var) O dönemde Hurriyet gibi gazetelerde konuyla ilgili haberler yayınlandı, benim gibi daha genç insanlarda bir farkındalık oluştu ancak bu projenin yaşamı oldukça kısa sürdü. O dönemde ürünlerin pazarlanması işini yüklenen K4 Elektronik diye bir firmada kurulmuştu. Sonuçta gerçek sebepleri nedendir bilinmez Twincats ve Vocalese projesi ortadan kayboldu. Eğer bu proje başarıya ulaşabilseydi, belki sonradan gelen tasarımlarda ileriye yönelik bir "bak yapılabiliyormuş" düşüncesi olacaktı ve belki çeşitli kapılar açılabilecekti kimbilir?
Bu sene -eğer ulaşabilirsem- Sn. Değer Terem ile bir röportaj yapmaya çalışacağım. Belki o zaman hikayenin gerçeğini kendisinden öğrenebilir ve sizlere aktarabilirim.
Devam edecek...
Bu yazı Türk Hifi Dünyasının İnternet Üzerindeki Tarihi yazı dizisinin bir parçasıdır. Dizinin tüm bölümlerinin indeksini görmek için buraya tıklayınız.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)