2012 Hi-fi Yapılacaklar Listesi
1- Stand konusunda bir devinim yaşamak. Çok uzun zamandır stand'ımı değiştirmek gibi bir düşüncem var. Aslında şöyle modern tasarımlı ucundan köşesinden hi-fi bakış açısına sahip bir şeyler tasarlamak istiyorum. Bendeki Michell Gyrodec biraz büyük olduğu için stand'ın üst bölümünün biraz geniş olması lazım. Buna amplimin ısınması eklenince dikey yerleşim biraz sorun haline geliyor. Aklımın bir köşesinde Timpani'de gördüğüm pARTicular stand'ler var. Ypsilon modeli senelerden beri çok hoşuma gider. Bunun yanında Finite Elemente ile Rethm hoparlörlerin tasarımcısı Jacob'ın tasarımları da şahsi favorilerim arasında. İnceden çizim masasına oturmak lazım. Hazır bir şey almak istemiyorum.
2- Michell Gyrodec restorasyon projesi. Bu senenin önemli bir diğer projesi Gyrodec'in zamana meydan okumakta zorlanmaya başlayan altın bölümlerinin yeniden kaplanması. Altın kaplama çok zor bir şey olmasa da, bu konuda iyi iş çıkartan bir yerler bulmak şart. Tasarımcı arkadaşım sevgili Deniz bu konuda zaten araştırmalar yapıyor. Bende onun arkasına takılacağım sanırım :) Bu iş için küçük bir bütçe yeterli olacak.
Gyrodec'in bendeki modelinin record clamp'i son derece değişiktir ancak ben buna hiçbir zaman sahip olamadım. Bu sene de geçmiş senelerde olduğu gibi orijinal parçayı arama çalışmalarım devam edecek. eBay deniz, ben kum aramaya devam.
3- SME V, tamamen sökülecek. Tüm parçalar yağlanacak özellikle de açık bulunan damp sıvısı havuzu elden geçirilecek. Sanırım en son bakımı bundan 5 sene kadar önce yapmıştım. Eh artık zamanı geldi.
4- Bu sene biraz kablo devinimi yaşayayım diyorum. Değişik bir şeyler denemek lazım. Sistemdeki hoparlör kabloları kalıcı, geri kalan her şeyi oynayabilirim. Belki DIY kabloların sarımlarını yeniden düzeltirim. 5-6 senedir onlara el atmıyordum bu sene biraz çalışmak lazım.
5- Havalar ısınınca Ankara'ya gidilerek yeni hoparlörler İzmir'e taşınacak. Bu kısmı bende heyecanla bekliyorum. Sevgili Tolga ehliyetini kaptırma bir zahmet! Bu sürecin ardından bir stand devinimi yaşamak şart olacak herhalde...
6- EMT'nin pikap iğnelerinin büyük bir bölümünü dinledim. Beni fena etkiledi. Bütçede biraz ayarlama yapıp uygun fiyat etiketi olan modellerden bir tanesi alınmaya çalışılacak. Şimdiden TSD serisinin fiyat performans oranının mükemmel olduğunu düşünüyorum. Bakalım benim sistemle uyum sağlayacak mı?
7- Ev/ofis sistemi için küçücük bir tüplü ampli yapılacak. Ne bileyim EL84 gibi bir tüp gayet sempatik olabilir. İkinci el pazarında denk gelirse belki uğraşmadan satın alınabilir. Bir yerlerde bu işler için ayırdığım eski bir radyo vardı. Belki bir başlangıç noktası olur. Depoda onu bulmak lazım...
8- RCA 2A3 tüplerden bir çift daha satın alınacak. Aslında torunlarımın bile kullanacağı kadar tüp stoklamış olsam da, kendimi durduramıyorum bir türlü. Bu da ayrı bir fetişizm...
9- Revox B-77 bu sene yeniden toplanacak, arızaları giderilecek. Ufak tefek elektronik ihtiyacı mümkün ise yurt içinden yok olmuyorsa yurt dışından karşılanacak. Sanırım bu konuda biraz profesyonel yardım almam gerekecek gibi.
10- Liste daha uzar uzamasına da galiba bu sene en çok yatırımı yine plaklara yapacağım. Aklımda almak istediğim bayağı bir şey var.
Bir Restorasyon Projesi: Hoparlör Sürücülerine Bakalım
Bir süredir restorasyonuna devam ettiğim Large Advent'in sürücülere ev sahipliği yapan bölümünde çok fazla çalışma yapmama gerek yoktu. Bendeki Advent'in seçeresine baktığımda son nesil ceviz kaplamalı yuvarlatılmış çerçeveli modellerden olduğunu biliyorum. Bu modellerin en karakteristik özelliği "fried egg" (pişmiş yumurta) denilen tiz sürücüsü. Bunun yanında 12" boyutundaki bir metal çerçeve içerisine yerleştirilmiş 10" mid/bas sürücü hoparlörün karakteristik özelliği. Bu hoparlör Kloss'un Advent markası altında tasarladığı son hoparlör. İyileştirilmiş kros-over ve daha iyi bir toz örtüsü hoparlörün diğer bilinen farklılıkları. Kloss hakkında bilgiye buradan ulaşabileceğiniz hatırlatıp konuya devam edeyim...
Sürücüler gayet iyi durumda olduğu için bu bölümde fazla bir işim yok. Sadece sürücüleri çıkartıp kontrol ettim, kros-over üzerinde arızalanmış veya yıpranmış bir komponent var mı diye baktım. Kontrollerim bitince tüm aksamı yerine taktım.
Siyah kabin yüzeyindeki hataları rötuşladım ve hoparlörün metal çemberinde dökülmüş bir yeri zımparalayıp yeniden boyadım. Böylelikle bu bölümdeki çalışma bir kaç saat içerisinde bitti.
Hoparlör üzerinde herhangi bir modifikasyon yapmayacağım. Bu konuda bence bir sıkıntılı durum var. Genel görüş, hoparlör içi kablolamanın değişmesinin veya kros-over üzerindeki kapasitörlerin değişmesinin, hoparlörleri fersah fersah ileriye götürdüğü düşüncesi. Ben bu konuda pek emin değilim. Hi-fi dünyasında öğrendiğim en önemli şey, bir şeyin getirisi olduğu kadar götürüsünün de olduğudur. Bir anda bu tarz değişiklikler yapmak yerine ille bir şey yapılacaksa bunun adım adım yapılması ve her halükarda geriye dönüş olasılıklarının ortadan kaldırılmaması önemlidir. Ben önümüzdeki dönemlerde hoparlörü şu an ki şekliyle kullanmayı planlıyorum. Belki uzun seneler sonra biraz oynama yaparım...
Bir sonraki yazımda hoparlör ayaklarına girişiyorum...
Absürd Plak Kapakları: Elliot Lawrence
Elliot Lawrence döneminin meşhur yapımcısı Stan Lee Broza'nın oğlu. Lawrence müzik kariyerine erken yaşlarda başlamış, daha 20'li yaşlarında bir dans müziği orkestrası kurmuş. İlerleyen yıllarda caz müziği orkestraları kurup çeşitli plak şirketleri için kayıtlar yapmış. 1950'lerin ortasında yayınladığı Elliot Lawrence Band Plays Gerry Mulligan plağı ile ilgi çekmiş ve hemen arkasından yayınladığı 1956 tarihli Music of Elliot Lawrence plağında bazı bilindik caz müzisyenleri ile çalışmış. Sonrasında ise yukarıdaki gibi plaklarla kariyerini devam ettirmiş. Aslında kapağa bakınca bayağı esprili :)
Hakancez Kulaklıkların Büyülü Dünyasında: Stax Coşkusu
Stax, Japonların kulaklık dünyasındaki en egzotik temsilcisi. 1960'lardan itibaren ürettikleri ilginç kulaklıklar ile tüm dünya tarafından tanınan firma, kulaklıklarını, kulak hoparlörü olarak nitelendiriyor. Firma geleneksel olarak ürettiği kulaklıklarda ilginç teknolojiler kullandığı için, kulaklılarını çalışmak için gereksinim duyduğu voltaj ve empedans değerlerini karşılayabilecek özel ampliler üretiyor.
Firmanın bir çok kulaklığını kendi ürettiği özel amplilerle kullanmaktan farklı bir seçeneğinizin olmaması belki ilk adımda düşündürücü olabilir ama Japon firma, amplilerinde her türden ayrıntıyı düşündüğünden ve oldukça üst sınıf bileşenler kullandığından endişelenmenin gereksiz olduğunu anlıyorsunuz. Zaten kulaklıları kulağınıza taktığınızda tüm endişeler yerini keyfe bırakıyor.
Stax kulaklık amplisinde hibrid bir yapı kullanıyor. Genel olarak giriş katında 2 adet 6FQ7/6CG7 tüp kullanılıyor, çıkış katı ise solid state yapıda. 6FQ7 tüplerle oynamak büyük keyif. Ancak standart üretimler yerine General Electric'in 1960 sonralarında ürettiği tüpleri denk getirirseniz tüm arayışlarınızın sona ereceğini söyleyebilirim. Bu güzel tüpler, çok düşük mikrofoniğe ve dip gürültüye sahip. Eğer denk gelirse benimki gibi eşlenmiş bir çift tüp ile hayat boyu bir daha tube-rolling yapmanıza gerek yok. Bu tüpler zamanında bol bol üretildiğinden çok pahalı değiller. Mükemmel bir çiftini 100 Dolara satın alabilirsiniz. Tabii ki daha özel bazı tüpler de mevcut ancak bunlar zaman içerisinde şansınız var ise denk gelebilecek türden.
Stax SRM-T1, 1980'lerin sonlarında üretimine başlanan bir ampli. Ampli ufak farklılıklarla 90'ların sonuna kadar üretilmiş. Benim kullandığım modelde 2 adet RCA girişine yer verilmiş. Daha sonraki versiyonlarda 1 adet RCA bir adet XLR giriş kullanılmış. Her iki giriş birbirine paralel yapıda. Girişler arasında geçiş yapmak için herhangi bir selektör konmamış.
Preamplinin en hoşuma giden özelliklerinden bir tanesi ses kontrolü. Stax mühendisleri, çok ilginç bir tasarım yaparak eğer istenirse sağ ve sol kanalın ayrı ayrı ayarlanmasını sağlamış. Biraz irice kontrolöre ilk bakışta bu ayrıntıyı göremiyorsunuz. Ancak zaman içerisinde cihazı kurcaladıkça fark etmemeniz mümkün değil.
Preamplinin ön bölümünde 2 adet Pro, 1 adet Normal kulaklık girişi var. Bu girişler Stax'ın 5 veya 6 pin'li girişleri. Stax SRM-T1 aynı anda iki adet kulaklılığı kullanmanıza izin veriyor. Bir adet kulaklığı zar zor bulmuşken ikincisi benim için biraz lüks olacaktır açıkçası :)
Kulaklık ise bambaşka bir alem. Stax, elektrostatik yapıyı kulaklıklarına uygulamakta başarılı olmak için neredeyse 20 sene boyunca araştırma geliştirme yapmış. Yazılan çizilenlere göre 1980 ve sonrasındaki ürünlerde bambaşka bir yere gelmiş tasarımcılar. Tüm bu gelişim süreci sırasında Stax'ın ürettiği bir de hoparlör var. Elektrostatik yapıdaki bu hoparlör neredeyse tüm Uzakdoğulu odyofillerin kutsal kasesi. Bu ilginç hoparlörleri dinleyen hemen herkes çok etkilenmiş.
Yazılan çizilenlere göre QUAD'ın meşhur ESL-57'si ve Author Janszen'in 1960'larda yaptığı tasarımla beraber elektrostatik hoparlör dünyasının en önemli tasarımlarından bir tanesi olan bu hoparlör hakkında çok az bilgi bulabiliyorsunuz. ESS-3A, ESS-4A, ESS-6A , ESS-12 modelleri için ise daha fazla bilgi bulabilmek mümkün.
Tüm bu süreç boyunca Stax mühendisleri elektrostatik panelleri iyice küçültmeyi ve mükemmelleştirmeyi başarmışlar. SR-Lambda Signature bu sürecin 1980'lerin sonlarındaki temsilcisi. Çok başarılı olan model ufak tefek geliştirmelerle 90'ların sonlarına kadar üretimde kalmış.
Kulaklık son derece büyük yapıda. Klasik bir kulaklıktan daha büyük olmasına rağmen oldukça hafif. Bunda kullanılan plastik parçaların büyük etkisi var. Fotoğraflarda gördüğünüz kulaklıkların 30 yaşından büyük olduğunu göz önüne alırsanız malzeme kalitesini birazcık hayal edebilmeniz mümkün. Stax günümüzde bile eskiden ürettiği tüm modellere desteğini sürdürüyor. Kulaklık pad'leri EP-234BR başta olmak üzere hemen her yedek parçayı bulabilmek mümkün. Kulaklığın belirli bölümleri deri ve süet kullanılarak üretilmiş. Bunun en önemli sebebi insan derisinin hassasiyetine uygun malzemeler kullanmak. Bu arada deri ve süet kısımlardaki hastalık derecesindeki ayrıntılar insanın hayranlığını artıran cinsten. Her kulaklığın sağ ve sol bölümlerindeki dikiş sayısı ve dikiş noktaları aynı. Nasıl malzemeler kullanıldıysa aradan geçen yıllarda en ufak bir sorun oluşmamış.
Kulaklık kullanıcılarının en önemli sorunları ergonomidir. Bunun yanında benim gibi gözlük kullananlar açısından kulaklığın gözlük çerçevesine yeterli boş alanı yaratması mühimdir. Sanırım Japonya'da gözlük kullanımının oldukça yoğun olması sebebi ile bu noktaya özel önem verilmiş. Ancak ne olursa olsun benim gibi kulaklıkla çok rahat edemeyen insanların 40-45 dakikada bir küçük bir ara vermesi iyi oluyor. Benim gibi plak dinliyorsanız kulaklığı çıkartıp plak değiştirmek iyi bir fikir olabilir.
Ben biraz şans eseri Stax'ın orijinal uzatma kablosunu da kullanıyorum. Buna rağmen arada sırada ara vermek iyi oluyor :)
Gelelim ses performansına.
Ben Stax SRM-T1 ve SR-Lambda Signature kombinasyonunu sistemime bağlı şekilde kullanıyorum. Audio Analogue Bellini preamplifikatörün pre-out çıkışı Stax'ın girişlerinden bir tanesine bağlı durumda. CD çalarım ise ikinci pre-out ile SRM-T1'e doğrudan bağlı. Bellini'nin pre-out'unu kullanma sebebim pikap katı olarak bu cihazı kullanmam. Pikap ise Gyrodeck Mk III üzerinde SME Series V kol ve Goldenote Boboli Signature iğne.
Şimdi açık konuşmak gerekirse benim önceliğim her zaman müzik setim. Bunun en önemli sebebi müziğin bizim evimizde önemli bir yeri olması. Ailecek müzik dinlemeyi sevdiğimizden kulaklığın asosyal tarafı benim için pek uygun değil. Ancak gecenin ilerleyen vakitlerinde etrafı rahatsız etmeden müzik dinlemek için kulaklık benim için olmaz ise olmaz. Aslında bir Grado SR 80i almak için yola çıkmışken denk geldik Stax kombinasyonu ile. Beklentim oldukça iyi performans alacağım yönünde idi ancak böyle bir şey beklemiyordum doğrusu. Kulaklıklığın detay performansı neredeyse çok üst sınıf hoparlörler düzeyinde. 30 senelik bir kulaklık bu performansta ise yenileri nasıldır diye düşünmeden edemiyorum. En şaşırtıcı şey ise bas performansı. Kağıt gibi bir panelden böyle bir bas nasıl elde edilir hiçbir fikrim yok. Kulaklığı ne kadar iyi bir kaynak ile dinlerseniz performansı o derece artıyor.
Stax geçmişten bugüne her zaman ilginç kulaklıkları ile bu dünyanın farklı bir yerinde olmuş olabilir. Evet pahalılar ancak imkanı olanlar bu dünyaya hiç korkmadan girebilirler.
Kulaklık dünyası müzik dinleme alanında oldukça kendisine özgü bir yere sahip. Günümüzde düşen fiyatlar ve artan performanslar ile iyi bir ampli fiyatına çok iyi bir kulaklık sistemi kurabilmeniz mümkün. Uzun süre kulaklık kullanmaktan rahatsızlık duymuyorsanız bambaşka bir dünya ile mutlaka tanışın.
Benim içim ise geç saatlerde müzik dinlememe olanak sağlayan ve müzik sistemimin bir parçası kulaklık sistemim. Ancak bazı günler akşam olsun da kulaklıklarımın takıp müzik dinlemeyeyim dediğim de olmuyor değil.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)