Expedit Öldü Yaşasın Kallax!


Senelerdir plak saklama çözümü olarak Ikea firmasının Expedit modelleri hakkında atıp tutarım biliyorsunuz. Aslında sırf ben değil cümle alem aynı durumda. Geçtiğimiz sene içerisinde Ikea Expedit serisini emekliye ayırdı.

Ancak korkacak bir durum yok.

Expedit serinin yerini alan Kallax serisi yine plaklarımıza ev sahipliği yapabilecek ölçülerde ve Expedit ile aynı kapasitelerde seçeneklerimiz var. Tahminen zaman içerisinde yeni renkler ve ölçülerde modellerde çıkartacaktır Ikea. Ikea'nın tanıtım broşürüne göre yeni seri eski seriye göre daha sağlam, daha hafif ve ince, ve ayrıca daha dayanıklıymış.

Ebeveynlerinize Yapabileceğiniz En Önemli Kıyak


Toplanın bayanlar ve baylar. Sizin ve/veya eşinizin anne babasına yapılabilecek en önemli kıyağı açıklıyorum. Belirli dönemlerde  doktorunuza kontrol amacı ile gidiyorsunuz ve ultrasonda sizin ufaklığı görüyorsunuz. Anneniz size hamile olduğu dönemlerde ortalıkta böyle teknolojiler yoktu. Mesela 41 sene önce doktor ancak hamilenin karnını dinleyerek kontrol yapabiliyormuş. En azından annem öyle söylemişti. Bu yeni teknolojiler ile ebebeynlerinize kafayı yedirtebilirsiniz.

Merak etmeyin doktorunuz buna gayet alışkın. Bizim doktorumuz Semih Beyin söylediğine göre bazı aileler tam kadro bulunuyormuş ultrason seanslarında. Yani sizin annenizi babanızı götürmeniz hiç sorun olmayacaktır.

Bu dönemde bu tarz fotoğraflar çekip, ortalığı şenledirmek çok makbüldür :)

Aile içi dengeleri en iyi siz biliyorsunuz. İster hepsini beraber götürün isterseniz farklı zamanlarda. Ancak iç savaş çıkartmamak için stratejinizi iyi belirleyin. Önce kendi annenizi götürüp o da kayınvalideye hava atarsa b*ku yediniz demektir. Baktınız sıkıntı olacak, kıyağı filan boşverin. Başınıza durduk yere dert açmanın alemi yok.

Bu seans sırasında artık ultrason görüntüleri veren monitör veya televizyona bakarsınız ebebeynlerinize mi bakarsınız onu bilmem. Ancak tam anlamı ile kafayı yiyorlar. Eğer sıkıntılı bir süreç yaşıyorsanız yani aile içerisinde çeşitli sebeplerle iç savaş çıktıysa bunu tamir etmenin en güzel yolu budur. Bu sayede millet inatlarını bırakıp yine ana noktaya yani hamilelik sürecine geri dönebiliyor...



Dizüstü Bilgisayar Termal Macun Değişikliği


Yaz aylarında bilgisayarlarımızın en büyük sıkıntısı malum ısınma problemleri. Aslında bakarsanız masaüstü bilgisayar kullanan meraklıların hayatları çok kolay. Bilgisayar kasasını açıp temizlik yapmak veya en kötü ihtimal tozları temizlemek bile sıcaklığı bir miktar düşürebiliyor.

Dizüstü bilgisayar kullananların ise seçenekleri oldukça kısıtlı. Alınabilecek en güzel önlemlerden bir tanesi özel soğutuculardan kullanmak. Piyasada dizüstü bilgisayar soğutucularının binbir türlüsünü bulmak mümkün. Geçmişte ben Coolermaster firmasının bazı çözümlerini kullanmıştım, arkasından IKEA Brada  modifikasyonu ile soğutma olayına çözüm aramıştım. 

Zaman içerisinde ise daha ciddi bir çözüme yöneldim. Xigmatek firmasının ürettiği Shield modeli bir soğutucu kullanmaya başladım. Tabii son yıllarda 18.4" boyutunda dizüstü bilgisayarları tercih ettiğimden soğutucu konusunda seçenek çok fazla değil ama bahsettiğim üründen çok mutluyum. Bu arada daha önce yayınladığım Dizüstü Soğutmasında Doğrular Yanlışlar makalesine de bir göz atabilirsiniz.

Geçenlerde bilgisayarımın tepesimde bayağı vakit geçirmişken "küt" deyip kapanınca uzun süredir ertelediğim bir işi yapmamın vaktinin geldiğini hatırladım. Dizüstü bilgisayarın iç temizliği ve soğutma sistemine ufacık müdahale :)

Öncelikle dizüstü bilgisayarlarda en azından bir çoğunda soğutma sistemine ulaşmak pek kolay değil. Bu yüzden işlemlere başlamadan önce kullandığınız bilgisayarın servis kitapçığını bulmaya çalışın. Hangi parçanın nasıl söküleceği veya sökülme sırası konusunda bilgi sahibi olmak mühim, aksi takdirde makinenize zarar verebilirsiniz. ManualsLib diye harika bir site var. Kullandığınız bilgisayarınızın servis kitapçığı için göz atmanızı öneririm.

Dizüstü bilgisayarlarda en kolay ulaşılabilen bölüm genelde hard disk ve RAM'lerin olduğu bölümdür. Buralarda ne var ne yok sökmeye başlayalım. Benim bilgisayarımda boş arazi bol olduğu için fazladan HDD yuvaları vardı. Bende her yeri doldurdum tabii ki:)
Bu bölümdeki tüm bileşenleri söktüğümüzde devam etmemiz için açmamız gereken yeni vidalar ortaya çıkacaktır... 

Servis kitaçığını  ManualsLib sitesinden edindikten sonra söküm işlemine başladım. Benim kullandığım Acer dizüstünde soğutma sistemine ulaşmak için bütün makineyi dağıtmam gerekiyordu.

Eğer soğutma bloğunuz anakartın üzerine takılı ise ve ulaşımı zorsa kasanın açtığınız bölümlerinde denk geldiğiniz kabloları da sökün ki, sonra yeniden uğraşmanız gerekmesin... 
Flat bağlantı ve data kablolarını sökerken dikkatli olmak şart, bu kabloları kıvırdığınız anda içerisinde kırıklıklar oluşabilir. Dertsiz başa dert almamak için uygun ekipman kullanın ve dikkatli olun... 
En önemli adımlardan bir tanesi klavyenin sökülmesi olayı. Klavyenin arkasında muhtemelen anakartınıza doğru uzanan incecik kablolar olması lazım. Sökerken çok dikkatli olmakta fayda var. Bu arada bu işlemler sırasında ekranınızı mutlaka güzel bir örtü ile koruma altına alın... 
Tabii ki hızlı bir şekilde işe koyuldum. Önce arka kapak arkasından klavye, onların arkasından üst koruma kapağı derken bilgisayarı resmen paramparça ettim :)

Tabii ki dışarıdan durum facia imiş gibi gözükürken yaptığınız işin bilincindeyseniz aslında çok karışık bir olayın içerisine girmiş değilsiniz aslında. Burada dikkat edilecek konu, tüm çıkardığınız ekipman, parça ve vidaları özenli şekilde saklamak ve her adımın bir fotoğrafını çekmek. Fotoğraf konusu özellikle acemiler için çok önemli bu sayede gerektiğinde geri dönüş için elinizde bir kaynak olacak.
Artık klavye yerinden çıktığına göre hemen altında bulunan kapak ve korumaları sökmeye başlayabilirim. Bu bölümde de sökülmesi gereken bir çok kablo olacaktır. 
Söke söke sonunda anakarta ulaşmayı başardım ancak anakart ters şekilde konumlandığından soğutma sistemine ulaşmak için sökme işlemlerine devam etmek lazım... 
Dikkatli dikkatli sökme işlemlerine devam edelim. Aman tornavidanıza hakim olun en ufak bir kaydırma da anakartınızın üzerindeki bileşenlere zarar verebilirsiniz. 
Dizüstünü tamamen dağıttıktan sonra soğutma istemine ulaştım. İlk önce temizlik ile başladım. Ben özel bir kompresör kullandım ancak bir elektrik süpürgesi bile kullanabilirsiniz. Ayrıca saç kurutma makinesi de. Ancak saç kurutma makinesi kullanacaksanız soğuk hava veren bir model olmasına dikkat edin. Aksi takdirde bir şeyleri çok kolaylıkla eritebilirsiniz. 

Sonunda soğutma bloğuna ulaştım. Ben yeni bir soğutma bloğu takıp yoluma devam edeceğim. eBay gibi sitelerde harika çıkma parçalar bulabilmek mümkün. 
Temizliğin arkasından soğutma bloklarını söktüm. Bu blokları sökme sebebim işlemci, ekran kartı ve diğer elektronik bileşenler ile soğutma blokları arasında kullanılan macunun -ki buna thermal paste veya termal macun deniyor- durumunu görmek idi. Tabii ki 2 sene içerisinde macun neredeyse taşlaşmış durumdaydı. Bu arada HP ve Acer dizüstü bilgisayar kullananlar için bir uyarı bu iki firmanın ürünlerinde bu termal macun olması gerektiği gibi uygulanmadığından mutlaka ısınma problemleri yaşarsınız. Tercihan garanti süreniz bittiğinde hemen müdahale edin veya düzgün bir servise başvurun.

Hazır her bir haltı kurcalarken daha kuvvetli bir fan bile takabilmek mümkün. Ancak ölçülerin birebir tutması lazım. Genelde OEM üreticilerinden makinenize uygun fanlar bulabilmek mümkün. 
Termal macun konusunda çok seçenek var pazarda ancak bunların pek azı ülkemizde bulunuyor. Eskiden "Artic Silver" çok popüler bir üründü sonrasında bir çok marka ve model piyasaya çıktı. 

Bu işlere eskiden meraklı birisi olarak çoğu orta seviye termal macun 2-3 derecelik farklardan ötesini sunmuyor ancak çok üst sınıf ürünlerde bu aralık biraz daha açılıyor ama 10 derece fark olmuyor. Uzun lafın kısası çarşıdan pazardan ortalama bir termal macun alırsanız işiniz hayli hayli görülür.

Uzun bir çalışmanın ardından soğutma bloğuna ulaşmayı başardık yeni soğutma bloğu yerinde ve termal macun uygulanmış durumda. 
Tabii uygulanması kolay olan bir modeli seçmenizi tavsiye ederim. Dizüstü bilgisayarlarda çalışma alanı ve parçalar küçük olduğu için rahat sürülebilen ve kıvamı iyi bir termal macun kullanmakta fayda var. Ben tercihimi 12TL civarında fiyat etiketi olan Coolermaster E2 IC Essentisal ürününden yana kullandım. Daha önce de kullandığım bir üründü. Genel olarak memnun kaldığım bir termal macundur. 


Hazır söküm işlerine devam ederken bari bilgisayarı tamamen dağıtayım dedim. Böylelikle en ücra köşelerdeki tozları bile temizleyebilirim. 
Benim bilgisayarımı üreten Acer mühendisleri buldukları her yere bir kablo bir parça eklemişler. Katmanları söktükçe arkadaşlara daha fazla sövmeye başladım. 
Bunun yanında arzu ederseniz bazı bilgisayarlarda kullanılan "thermal pad" bloklara da girişebilirsiniz. Genelde Acer, Apple ve Sony marka dizüstü bilgisayarlarda bu padleri bol bol görmek mümkün. Bunları çıkardığınızda yerine kullanacağınız en iyi alternatif, komşu Yunanistan'da geliştirilmiş PRO K5 isimli macun. Fiyatı çok makul aynı zamanda performansı da gayet iyi. 

Dikkatli şekilde tüm bu macunları kullanarak elektronik bileşenlerin soğutucu blok ile daha iyi temas etmesini sağlamak mümkün. Bu işlemlerin arkasından söktüğümüz tüm parçaları geri takarak dizüstümüzü eski haline getirmek var.

En sonunda bilgisayarımızın ciğerine kadar sökmüş olduk. Şimdi temizliğini yapıp herşeyi geri toplama zamanı.... 
Hazır olayın tadını kaçırdık bari yeni bir WIFI adaptörünü de bilgisayara ekleyeyim dedim. Elimde bol bol dizüstü bilgisayar olduğu için bu makineyi emekliye ayırınca başka bir tanesine takarım. Böylelikle hiçbir şey yabana gitmiyor :)

Tüm bu işlemlerin sonucunda temizlik ve termal macun uygulamasının ardından soğutma konusunda ne kadar yol aldığımıza bakmanın zamanı geldi. CPUID Hardware monitör veya benzeri bir program vasıtası ile ölçümleri yaptığımda yaklaşık 7 ila 8 derecelik bir kazanç sağladığımı gördüm ki, bu bence uğraşmamıza değecek bir kazanç... 

Meraklılar deneyebilirler....

Rehber: Android Cihazınızı DAC Uyumlu Hale Getirmek (OTG)


Stereo Mecmuası'nda OTG USB kablosu kullanarak Android Cihazınızı DAC Uyumlu Hale Getirmek için güzel bir rehber yayınladık. Bir göz atmanızı tavsiye ederim... 

Bu yazımızda cep telefonumuzu veya tabletimizi elimizdeki bir DAC ile nasıl kullanılabilir hale getireceğimizi ele alacağız. İlk bakışta bu saçma bir fikir gibi görülebilir ancak bir kaç senaryoda gerçekten işe yarayan bir konu olduğunu söylemem lazım.
Birinci senaryo, telefonunuzu taşınabilir bir DAC ile kullanarak sabit olmadığınız durumlarda yüksek kalitede müzik dinlemek. Bu senaryoda MP3 gibi daha yaygın müzik formatları yerine 32-bit/384kHz çözünürlüğe kadar DSD, FLAC vesaire gibi daha üst sınıf medyayı kullanabilme şansınız oluyor.

İkinci senaryo ise daha yaygın bir kullanıma uygun olabilir. Bildiğiniz üzere günümüzde cep telefonları ve tabletlerin donanımsal olarak son derece kuvvetli hale gelmesiyle yüksek çözünürlüklü dosyaları işleyebilir hale geldiler. Devasa RAM oranları, güçlü işlemciler, neredeyse sonsuz bağlantı seçenekleri, DLNA gibi network uyumlulukları ile cep telefonları bir kaynak cihaz olarak kullanılabilir hale gelmiş durumdalar. Müzik sistemlerinde bilgisayar kullanmak istemeyenler için cep telefonları ve tabletler birer seçenek olabilirler.

Yazının tamamını okumak için buraya tıklayabilirsiniz. 

Alışveriş: Mobilya


Evet bebek odası hazırlığı sürecine devam ediyoruz. Artık eğlenceli kısımlara geldik. Haydi alışverişe gidiyoruz. İlk hedef bebek odasının mobilyalarını almak. Bizim açımızdan bu süreçler oldukça basit şekilde işledi. Ben prensip olarak kimseyi işime karıştırmayı sevmem zaten ne anne-babam ne de kayınpeder-kayınvalidem karışmayı seven insanlar değildir. 

Benim mobilya alırken zihniyetim zamanı geldiğince vedalaşabileceğim şeyler almaktır. Alırken en sağlamını alayım senelerce kullanırım zihniyeti bana hiç uymuyor. Gözlemlerime göre 4-5 senede bir eşyaların yüzünü değiştireyim aman dolguları yeniden yaptırayım diyerek salak gibi kamyon dolusu para harcayıp hengame yaşayacağıma, ben eşyaları komple atıp yeni baştan alıyorum. Belki de benim ki salaklıktır size göre. Saygı duyarım :)

Hele söz konusu bebek mobilyası olunca zaten yapacak bir şey yok. Ufaklıklar çok hızlı büyüdüğü ister istemez her şeyi atıp yenisini alacaksınız. Bunların bilincinde olarak alışverişimizi şu şekilde yapmaya karar verdik. 

Mobilya alışverişinde kilit nokta ne kadar bütçeniz olduğu değil makul mantıklı harcama yapmak. Tabii ki konsept bebek odası satan sadece bu konuya odaklanmış firmalar var. Veya kendi zevkinize göre özel olarak yaptırabilirsiniz.

Ancaaak....

Bu alışverişe başlamak için yola çıkmadan önce başta sevgili Altan olmak üzere bir çok arkadaşım beni uyardı, bende sizleri uyarayım. Bazı büyük mağazalar ve özel yaptıracağınız bebek odası mobilyalarında kullanılan boya ve cilalar muhtemelen bazı standartların altında olduğu için felaket bir kokuya sahipler. Ve bu koku haftalar boyu çıkmıyormuş. Bunu inanın bir sürü insandan duydum. Bu koku hem bebeğiniz ondan önce eşiniz için bir tehlike demek.  

Ben hiç uğraşmadan IKEA'ya doğru yola çıktım. Neden IKEA derseniz. Bir kere adamlar dünyanın dört bir tarafında mal sattıkları için ve özellikle Avrupa ve Iskandinavya'da güvenlik standartları bizdeki gibi Allah'a emanet olmadığı için bu adamların ürünlerine ayrı bir sempatim var. 

Elin Avrupalısının genelde tek bir çocuğu oluyor. Adamlar onları büyütürken bizden fersah fersah ileri de bir bakış açısına sahipler. Ayrıca Avrupa'da belirli standartlara uymazsanız afedersiniz bir tarafınızdan kan alırlar. Bizdeki durumu ise yazmama gerek yok sanırım... 

IKEA. Senelerden beri bir çok ürünlerini kullandım ve mutlu oldum. Bu arada sorumlu bir baba olarak bazı bebek mobilya mağazalarını da gezmedim değil. Bebek karyolası dediğimiz şey genelde parmaklıklı oluyor. Bazı mobilya üreticilerimiz bu parmaklıkların bazı noktalarına pah çekmeyi unutmuşlar yani yuvarlatmamışlar. Ulan eşek, üç kuruş tahta kullandığın karyolaya tasarım falan diyerek tamam binlerce Lira para istiyorsun kabul, ama niye hassas bir deriyi kesebilecek kadar keskin kenarlar bırakıyorsun. Ondan sonra bu heriflerle uğraş dur. Ha güzel işlerde yapanlar vardır mutlaka ama benim sinirim çok gezinmeyi kaldırmadı. Ne de olsa IKEA evimizin herşeyi.... 

Ben IKEA'dan GULLIVER modeli bir bebek karyolası satın aldım. Karyola iki farklı yükseklikte konumlandırılabiliyor. Büyüyünce yatağı alt bölüme alıp ufaklığın karyolanın içine/dışına tırmanmasını önleyebiliyorsunuz. Ayrıca ön parmaklık çıkartılabiliyor. Haziran 2015 itibarı ile 279TL'lik fiyat bedava sayılır. Tüm köşeler adam gibi yuvarlatılmış, ambalajı açtığınız zaman bir gram bile koku yok. Karyolanın yanında gelen güvenlik uyarıları bile nelere kafa yorulduğunun işareti. Örneğin yatağı alt bölüme alabileceğiniz  kısımdaki delikler bile bebeğiniz elini sokabilir diyerek özel plastik parçalarla kapatılabiliyor. Her ayrıntı düşünülmüş. Hazır bunu alırken yatağını hatta nevresimini bile reyondan alabilirsiniz. Bayağı seçenek var. İşin güzel tarafı bu bölümde çalışan hanımkızlar son derece bilgililer. İki dakikada gerekli tüm ekipmanı sepetinize yüklüyorlar. Yatak, yatak için koruma hani işerse yatağa ulaşmasın diye kullanılan şey yani, bebek küçükken kafasını parmaklıklara çarpmasın diye kullanılan çepeçevre koruyucu yastıklar filan derken sizin düşünmediğiniz her ayrıntıyı elin oğlu düşünmüş. Ve fiyatlarda gayet makul. 

Yine IKEA'dan ufaklığın eşyalarını koyabilmek için MALM modeli 6 çekmeceli bir şifonyer aldım. Haziran 2015 itibarı ile 349TL'lik fiyatı ile çok makul bir ürün. Biz evimizde bu şifonyerleri sanırım 4-5 seneden beri kullanıyoruz. Acayip memnunuz. Daha doğrusu eşim memnun. Tavsiye ederim. 

Karyola, şifonyer işi tamam. Dolap işini zaten mobilyacı ile halletmiştim. Şimdi sıra annesinin bebeği rahatça emzirebilmesi için rahat bir koltuk almak lazım. Bunu da hazır gelmişken IKEA'dan alıp geçtim. Aslında farklı bir şeyde alınabilir ancak bebeğin bu koltuğa kusmak ve çok daha da fazlasını yapacağını düşünerek atmakta zorlanmayacağınız bir şey almanızı tavsiye ederim. Ben EKERÖ diye bir modeli beğendim. Haziran 2015 itibarı ile 399TL'lik bir fiyat etiketi var. Çarşıya pazara çıktığınızda alternatifler, daha pahalısı veya daha ucuzu kolaylıkla bulunabilir. Bütçenize göre bakabilirsiniz. Koltuğun yanına basit ve az kaplayan bir yan masa/tabure alarak alışverişi büyük ölçüde bitirdim. 

Toplamda gerçekten saçma sapan bir fiyata ufaklığın odasını hazırlamış olduk. Bazı diğer alışverişten sonra odasının bir kaç fotoğrafını aşağıya ekleyeyim. 

Sol tarafta Gulliver karyola, ortada Malm sifonyer ve sağda Ekerö koltuk görülüyor. Bunların kurulumu son derece basit. Tamamını kurmam yaklaşık 30 dakika civarında sürdü. Ortadaki halıyı IKEA'dan aldığım ıvır zıvırın arasına eklemiştim zaten :)

Yukarıda bahsettiğim Gulliver karyolanın ayrıntısı. Yatak ve nevresim takımı da Ikea'dan. Son derece pürüzsüz bir işçiliği var karyolanın. Fiyatının 300TL'nin altında olması inanılacak gibi değil. 
Koltuk eşinizin bebeği emzirmesi için kullanılacak bir araç. Başına binbir türlü iş geleceğinden çok kalitelisini satın almayın. Ben boyu yüksek ve kolçağı yüksek bir ürün almak istedim. Malum kucağında bebekle rahatça kalkabilmesi önemli. 

Aslına bakarsanız akıllıca hareket ederseniz bebek odası sanıldığı kadar pahalı bir masraf kalemi değil. Tabii ona buna hava atacağım diyerek saçma sapan konseptlerin içine girmeye meraklıysanız fatura büyüyecektir. Kendinize gelin, aldığınız bu mobilyalar en geç bir kaç sene içerisinde atılacak. Saçma sapan işlere para harcamayın. Zaten bol bol para harcayacağız önümüzdeki dönemlerde.