Tamer Temel'in Barcelona albümünü hafta sonu edindim. Bu yazımda albüme bir bakış atmak istiyorum. Albümün kayıt hikayesi son derece ilginç. Hemen basın bültenine dönelim; Tamer Temel’in Barcelona’yı kaydetme fikri Amerikalı cazcı Dave Allen’le bir araya gelmesiyle oluşmuş. Albümü Allen’le birlikte New York’ta kaydetmek için hazırlanan hatta kayda girecekleri stüdyoyu bile ayarlayan Temel’in planları ABD’nin vize vermemesiyle altüst olmuş. Aslında albüme bakılırsa, CD için vize vermeyen Amerikalılara teşekkür etmek lazım:) Neyse... Yaklaşık üç ay albüm çalışmalarını durdurduktan sonra Mark Turner, Larry Grenadier, Jeff Ballard’dan oluşan Fly Trio’yla bir araya gelmesiyle ise işler değişmiş. Hayranı olduğu bu müzisyenlerden aldığı övgülerle Tamer Temel, Dave Allen’la birlikte Barselona’ya gidip albümü kaydetme kararı almış. Tüm hazırlıklar yapıldıktan sonra önce Marsilya’ya gidilmiş. Tabii terslikler Tamer Temel'in peşini bırakmamış ve o sırada İzlanda’daki yanardağ patlaması nedeniyle uçuşlar iptal edilince dört gün havaalanında konaklamak zorunda kalmışlar.Tüm bu badirelerden sonra dört gün gecikmeli olarak Barcelona’daki Laietana stüdyosuna girilip başlanan kaydın sonucu dinleyicilere Barcelona olarak dönüyor.
Barcelona geçen haftadan beri CD çalarımda dönmeye devam ediyor. Halimden de son derece mutluyum. Albüme geçmeden önce isterseniz bülteninde yardımıyla Tamer Temel'i tanımaya çalışalım. Müzisyen benimle yaşıt. 1975’te İstanbul'da doğmuş ve İzmir’de büyümüş. 2005'te Avrupa Caz Festivali kapsamında kazandığı burs sayesinde İtalya'da Siena Masterclass Summer Course'da eğitim görme şansı bulmuş. Eğitimi sırasında İtalya'da konserlerde çalma fırsatı bulmuş. Hemen basın bültenine dönelim; Bu dönemde İtalya'nın önde gelen bazı müzisyenleriyle çalışma olanağı buldu. Bruno Tomasso Band ile Valdarno 2005 Jazz Festivalinde çaldı. 2006 yilinda Equinox grubuyla İzmir'de ve Eskişehir'de konserler verdi; standart ve modern caz eserleri yanında kendi bestelerini de seslendirdi. 2006'da Claudio Fasoli ve Antonio Zambrini'nin oluşturduğu Open Jazz Orkestra ile 12. Avrupa Caz Festivali kapsamında sahne aldı. 2006 yılında Kadıköy Caz Günleri kapsamında konser verdi. 2007-2008 yıllarında İzmir ve İstanbul’da çeşitli konserler verdi. 2008’de Ankara Caz Festivali’nde çaldı.
Albümde emeği geçen müzisyenlere de şöyle bir göz atalım. Albümde Tamer Temel, tenor saksafon (1) Dave Allen gitar, Masa Kamaguchi akustik bas ve Marc Miralta davul çalmış. Dave Allen, genç jenerasyonda ismi sıkça duyulan gitaristlerden bir tanesi. "Real and Imagined" albümünün son derece iyi eleştirileri yayınlanmış. Barcelona'yı sevdiyseniz Dave Allen'ın albümünü de edinmeye çalışın. Onu da çok seveceğinize eminim. Albümde "Always Beginning", "Perpetuum Mobile" ve albüme ismini veren parçaya dikkat. Albümde Allen, Seamus Blake (tenor saksofon) Mark Ferber (davul) ve Drew Gress (bas) ile çalışmış. Masa Kamaguch, Japonya'da doğumlu ve daha sonra Amerika'da yaşamaya başlamış. Müzik eğitimini de Amerika'da alan müzisyen Paul Motian gibi önemli isimlerle çalışma fırsatı bulmuş. Tarzının birlikte çaldığı müzisyenlere uyum gösterebildiğini internette gezdikçe anlayabildiğim müzisyenin yaratıcı emprovize çalışmalarda ismi bol bol geçiyor. Marc Miralta ise İspanyol davulcu. Tarz olarak cazın yanında flamenko müzisyenleri ile yaptığı çalışmalar var. Stüdyo müzisyeni olarak çok sayıda albümde davul çalmış.
CD'nin iç kapak tasarımı harika olmuş. Çok beğendim.
Albümün kaydı gerçekten çok çok başarılı. Temponun çok yükselmediği, sakin ama performans açısından (özellikle Allen ve Temel) zengin bir albüm. CD'nin tasarımını özellikle çok beğendim. Harika bir grafik tasarım olmuş. Kim tasarladıysa tebrik etmek lazım. 2010 senesinin sonlarında AK Müzik Yapımdan beklenmedik bir bomba oldu, Barcelona. Bu albüm muhtemelen AK Müzik'in önde gelen "çok satanlar"ından bir tanesi olur diye düşünüyorum.
(1) Saksafonun yazımı konusunda her zaman sıkıntı yaşıyorum. Biliyorsunuz Fransızca ve İngilizce yazımı saxophone şeklinde. Okunuş olarak saksofon daha doğru ama doğrusu TDK'ya göre saksafon. Ben işin içinden çıkamadığım için bazen öyle bazen böyle yazıyorum :)(2) Nota bolluğu (veya gevezeliği) konusunu albümden albüme, müzisyenden müzisyene hatta şarkıdan şarkıya ele almak lazım. Benim nota gevezeliğine bakış açım, hiç olumsuz değil. Ancak bu durumun yakıştığı albüm daha doğrusu parçalar olduğu gibi tam tersi de bol bol mevcut.
Bu arada satır arasında yazayım, 2009 yılında AK Müzik tarafından yayınlanmış Mehmet Can Özer'in "Siyah Kalem Dansı" albümünü yeni satın aldım. Benim gibi gözden kaçıranlar var ise mutlaka göz atsınlar.