Internet Dünyası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Internet Dünyası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kuzey Kalesi Kapanıyor



Türk internet tarihinde mini mekanik, Lego, figürler ve oyuncak koleksiyoncuğu anlamında en eski ve en kapsamlı platformlardan bir tanesi hatta birincisi olan Kuzey Kalesi, 10 yıllık macerasına son veriyor maalesef.  Aralık başında kapanacak forumdan kendi fotoğraf arşivlerini çekmek isteyenler acele etsinler. Muhtemelen yayın yaptığı alanlarda en büyük fotoğraf ve inceleme arşivi de sonsuza kadar kaybolup gidecek... Sitenin yöneticisi Y.J.Malmsteen Mutlu Köksal'ın aşağıdaki satırları sadece Kuzey Kalesi değil tüm forumların geleceğini anlatıyor;

Forum konseptinde bir site olan kalemiz ise dijital ortamdaki bu gelişmelere çok uzun bir süre direnmeyi başardı. Hem sizlerin, hem oluşturulan içeriğin kalitesi, hem de teknik altyapıya yapılan yatırımlarımızdan destek alarak, yeni iletişim trendlerine kelimenin tam anlamıyla kafa tuttu KuzeyKalesi.
Ama aynı bizim hayatlarımızda da olduğu gibi, bazı şeyler zamana yenik düşebiliyor ne yazıkki. Sadece ülkemizde de değil, dünyada forum konseptine duyulan ilgi (her ne kadar içerik kaliteli bile olsa) ciddi derecede azalmış durumda. Sonuçta ne kadar esnek sistem olursa olsun, sosyal medya veya mobil uygulamalar ile forum sistemini karşı karşıya getirmek çok talihsiz oluyor. Mobil ve sosyal medyanın sağladığı avantajlar düşünüldüğünde, dediğim gibi kalemiz 5-6 sene çok sağlam direnç gösterdi. Bundan dolayı, forumculuğun artık ölüm döşeğinde olduğunu farketmek için detaylı gözlem yapmaya da pek ihtiyaç kalmıyor.
Kale yönetimindeki arkadaşlarımızla beraber bir süredir bu konuyu konuşuyoruz. İstisnasız hepimiz artık sosyal medya ve mobil ortamın gücü açısından hem fikir olmuş durumdayız. Aynı zamanda kaledeki genel aktiflik/etkinlik oranı zaten sadece bizlerin değil, eminim hepimizin gözüne çarpıyordur uzun süredir.
Muhtemelen bu denli kapsamlı bir forum ve yılların birikimi en azından Türkçe olarak bir daha karşımıza çıkmayacaktır. Üzücü bir durum ama benzer sorunları Stereo Mecmuası'nda yaşadığımız için kararın arkasındaki sebepleri çok çok iyi anlıyorum...

Eh ne diyelim elveda Kuzey Kalesi..

SYZYGY: 2011 Internetin En Önemli Olayları



İngiliz dijital ajansı SYZYGY hemen her sene internetin en önemli 20 olayını içeren bir illüstrasyon yayınlıyor. Bu illüstrasyonda o senenin en önemli internet olayları resmediliyor. Bu seneki çizimi Peter Jaworowski yapmış. İllüstrasyonun tam boyutlusunu burada görebilirsiniz. Meraklılar twitter üzerinden buldukları 20 adet olayı sıralıyorlar. Anladığım kadarı ile İngiliz firma ilk bulanlara illüstrasyonun basılı halini gönderiyor. Ben daha tamamını bulamadım ama bulduklarım şunlar;

1- Bence senenin en önemli olayı olan ve benim de uzun süre incelediğim  Wikileaks belgeleri cezaevinden çıkan el ile betimlenmiş.

2- Onun hemen altında Playstation oynayan meşhur "V for Vendetta" maskesi takan 3 arkadaş Anonymous topluluğunu simgeliyor. Bu sene bayağı bir vukuatları olmuştu ancak Playstation'a açtıkları savaş en çok ses getiren vukuatlarıydı.. Eğlenceli tipler, seviyorum ben bunları :)

3- PlayStation oynanan Anonymous ekibinin oturduğu kanepenin arkasındaki gözlük ve ısırılmış elma bu sene vefa eden Steve Jobs’ı simgeliyor olmalı. Biliyorsunuz bir yönüyle Jobs'ta bir odyodil idi.

4- Ekranın sağ alt köşesinde benim gençliğim meşhur oyun karakterlerinden Duke Nukem görünüyor. İlk çıktığı dönemden 10 yıl hatta daha sonrasında yeni oyunu sonunda yapılan daha doğrusu yapılabilen Duke Nukem'e saygı duruşu yapılmış.

5- Ekranın ortasında iç içe geçmiş daireler Google Plus'ı simgeliyor sanırım. Bu senenin önemli sosyal paylaşım ataklarından bir tanesiydi malumunuz... Ben daha aktif olarak kullanmıyorum sanırım kullanmam da :)

6- Favori Star Wars karakterim Darth Vader neden burada pek anlamadım ama muhtemelen Volkswagen için çekilen o meşhur reklam ile alakalı olabilir. İzlemek için buraya tıklayabilirsiniz. Benim de çok hoşuma gitmişti ve bloğuma eklemiştim :)

7- Sfenks sanki Arap Baharını simgeliyor gibi. Ne alaka derseniz, malum karmaşa sırasında Twitter ve Facebook gibi internet araçları sıklıkla kullanılmıştı...

8- İllüstrayonun ortasından geçen şey tahminen Facebook'un yeni uygulaması Timeline diye düşünüyorum. Ben geçtim eğlenceli bir şey...

Şimdilik 12 tane eksik var. Sizlerin bulduğu ek şeyler olursa aşağıdaki yorum kutusuna ekleyebilirsiniz.

İşte Opera...



Günümüzde bir çoğumuz bütün gün bilgisayarlarımızın tepesindeyiz ve en çok kullandığımız programlar internet tarayıcılar. Son bir senedir ben Opera kullanıyorum. Aslında cep telefonu dünyasında tanınan bir tarayıcıdır Opera. Ancak standart bilgisayar versiyonu kesinlikle çok çok başarılı. Kullanımı biraz ters ancak Opera Link, Opera Unite ve özellikle Opera Turbo gibi özellikleri sayesinde bir alıştınız mı onu bırakmanız mümkün değil. Az özellikli, kullanımı biraz sıradışı ancak hızlı bir tarayıcı arayanların dikkatine. Bir deneyeyim derseniz sizi buraya alalım. İşin güzeli MAC, PC ve en önemlisi Linux versiyonları da mevcut...

Internet Archive Web Sitesi


Geçenlerde Project Guthenberg'den bahsetmiştim. Bir kaç okuyucumdan teşekkür mesajları aldım. Sanırım gözlerinden kaçmış. Bu kez de sinema meraklılarının gözlerinden kaçmış olduğunu düşündüğüm bir siteden bahsedeceğim.

Internet Archive, bir nevi ansiklopedi olması için kurulan bir web oluşumu. Son zamanlarda moda olan tabiri ile aktivistler tarafından ilk adımları atılmış, kültür tarihine ilişkin bir arşiv olması istenen ancak ilerleyen yıllarda internetteki imkanlar arttıkça gözden düşen bir site. Aslında kendilerinin de hatası var bu konuda. Site öyle bir karışık ki, aradığınızı bulmak, gerçek bir zulüm haline gelebiliyor. Ancak sitenin bazı yönleri onu vazgeçilmez yapıyor.<

Diyelim ki, 1910'lu yılların ilk filmlerini (hatta 1800'lerin sonlarını da eklemeliyiz sanırım), 1920'lerin Alman Expressionist akımı filmlerini, 1930'larda Film Noir'ın öncülerini merak ediyorsunuz ve seyretmek istiyorsunuz. Bunun yanında 1950'lerin fazla bilinmeyen ve ücra köşelerde kalmış Science Fiction'ları ilginizi çekiyor veya Büyük Savaş döneminin propaganda filmlerini seyretmek istiyorsunuz. Bu filmlerin bir çoğunda telif hakları ortadan kalmış. Çok az bir kısmı çeşitli formatlarda basılmış durumda. Basılanların büyük çoğunluğu da video teyp formatında basılmış ve internet üzerinde acayip fiyatlara satılıyor. İşte bu söylediklerimden bir kısmı sizi ilgilendiriyorsa mutlaka Internet Archive'i ziyaret etmelisiniz. Çünkü bir çok film, çeşitli formatlarda kullanıma açılmış durumda. Girip istediğiniz gibi indirebilmeniz mümkün.

Bu siteyi seneler önce Paul Wegener and Henrik Galeen ikilisinin "Der Golem" filmini ararken bulmuştum.  1915 yapımı film, Golem kültü üzerine kuruluydu. Çek Cumhuriyetine (o dönem Çekoslovakya) gittiğim ve Prag'da bayağı uzun kaldığım dönemde normal turistlerin bir çoğunun aksine kentin Ortaçağ'daki önemini bildiğimden neredeyse bir haftamı oldukça farklı mekanlarda geçirdim. Çok da iyi yapmışım diyorum. Burada bazı konularda gerçekten çok bilgilenmiştim. Bezalel ismi bir çokları için hiçbir bir anlam ifade etmiyordur eminim ki, ancak Prag'ta bu ismin çok büyük önemi var. Konuda sapıyorum farkındayım ama nedense yazdıkça aklıma başka şeyler geliyor. Bazı yazarlar gibi yazdığım yazılardan kelime başına ücret alsam köşeyi dönerdim herhalde :) Neyse... Wegener'in "Der Golem" filmini nereden bulurum diye aranırken sonunda Internet Archive aklıma gelmişti. Tabii ki bir arama sonucunda filmi bulup arşivime katmıştım. Yukarıda filmden görüntülerle oluşturulmuş bir slayt var. Bunları da siteden edinebiliyorsunuz.

Hep filmlerden bahsettim. Birazda metinlerden bahsedeyim. Belki Project Gutenberg gibi kolay ulaşılır olmasa da, Internet Archive'de inanılmaz bir e-kitap arşivi var. Özellikle bazı Üniversite ve Kitaplıkların verdiği destek sayesinde içerik son derece geniş. Ben genelde belli konulardaki e-kitaplara yönelik araştırma yapsam da, bir göz atmanızda fayda olabilir. Internet Archieve son yıllarda bazı geliştirmeler de yaptı e-kitaplar konusunda. Bizim e-dergilerimizde olduğu gibi flash formatıyla online okuma, PDF indirme gibi seçeneklerin yanında çeşitli e-reader'lar (e-kitap okumaya yarayan elektronik cihaz örneğin Kiddle) için optimize edilmiş dosyalarda mevcut.

Sitenin ses arşivleri kısmında ise audio-book'ların (e-kitapları dinleyebileceğiniz bir format diyelim kısaca) yanında telif hakkı olmayan binlerce şarkıyı dinlemek mümkün. Ayrıca Grateful Dead'e ayrılmış özel bir bölüm var ki topluluğu seviyorsanız mutlaka göz atmalısınız.

Sitede gezindikçe acayip şeyler bulmak olasılığı var. Dediğim gibi site bayağı karışık olduğundan sinirlenmeden kullanmak lazım. Bir süre sonra nasıl oluyorsa alışıyorsunuz ve aradığınızı daha rahat bulabiliyorsunuz.

Eh artık lafı uzatmadan sizi Internet Archieve web sitesine yönlendirelim. Aman dikkat edin, internetiniz kotalıysa bir günde doldurabilirsiniz. Ulaşmak için tıklayınız www.archive.org

Sansüre Karşı Yürüdüler Darısı İzmir'in Başına!


Sizlere geçtiğimiz gün burada Internet Sansürüne Karşı Protesto yürüyüşünden bahsetmiştim. Yürüyüş olaysız ve son derece renkli şekilde geçmiş. Sanırım bir kaç yakın arkadaşımız bizim siyah logomuzu kullanarak bir pankart ile yürüyüşe katılmışlar. Fotoğraflar gelince yayınlarım. Bu arada yukarıdaki fotoğraf NTV'den. Umarım bu tarz bir organizasyon İzmir'de de yapılır ve bizlerde katılırız.

Internet Sansürüne Karşı Protesto


17 Temmuz 2010 Cumartesi günü Taksim'de Internet Sansürüne Karşı Protesto yürüyüşü düzenleniyor. Son zamanlarda yasaklamalarla yaşadığımız sorunlara dikkat çekmek üzere yapılacak yürüyüşe Izmir'den de olsa destek vermek istedim. Umarım bu hassas konuya dikkat çekilmesinde faydası olur.

Son IP Yasaklamaları ve Ne Yapacağını Bilememek!



Dünyanın dört bir yanındaki web sitelerinde bir sürü Google servisi kullanılıyor. Site istatistiklerinden, site içi arama modüllerine, reklamlardan, videolara kadar Google'ın kullanıcılara ücretsiz olarak sunduğu hizmetler var. Bu araçların bir kısmı neredeyse vazgeçilmez durumda. Ülkemizle Youtube ile süre kan davası sonucunda bir çok Google hizmetine erişimde sorun yaşanıyor ve bu sorun sıradan internet kullanıcılarını da etkiliyor. Google hizmetlerini kullanan web sitelerinin yavaş açılmasının yanında bazı bloglarda bir açılıp bir kapanıyor. Bizim alt bölümlerimizin bir kısmınında Blogger servisleri üzerinde olması sitemizi de olumsuz şekilde etkiliyor. Bazı hizmetlere Google Public DNS ile ulaşmak mümkün. Bazılarına ise aynı hizmetle ulaşmak imkansız. Sıradan internet kullanıcıları bile bu saçma uygulamalar sayesinde bilgisayar kurdu olmak zorunda kaldılar. Tünel siteleri, her türden DNS uygulamaları, proxy siteleri derken her dakika denetim masasında bir şeyleri ayarlamak zorunda kalıyoruz. Nasıl bir saçmalıktır anlamadım gitti.

Dünyanın daha doğrusu internettin globalleşmesi çok büyük bir olay. Videolarımızı bir çok siteye yükleyebiliyoruz. Ama kendi videolarımızı göremediğimiz gibi soru soran insanlara cevap vermemiz mümkün olmuyor. Geçen gün Youtube üzerindeki videolarımla alakalı bir kaç soru sorulmuş. Cevaplamak için yapmadığım ayar kalmadı. Bu nasıl iştir anlamadım gitti. İnsanlara ne diyeceğimi de bilemedim. Ülkemde internete sansür uygulanıyor, bu yüzden kendi videolarımızın yorumlarına erişmek mümkün değil diye yazdığımda karşımdaki insanlar ne düşündüler acaba! Valla ben bunları yazmaktan utanıyorum. Başımızdakiler ne düşünüyorlar merak ediyorum.

Ülkemizin, bu yasaklamalarda haklı olduğu bazı noktalar yok değil. Vergilendirme konusuna kesinlikle hak veriyorum. Ancak Google ve diğer bazı internet sitelerine verildiği zannedilen ceza aslında biz Türk internet kullanıcılarına kesiliyor. Dünyanın en ucuz internetini kullansak haydi diyeceğim vergi konusunda haklılar. Ancak bırakın internetin ucuz olmasını, internet servis sağlayıcılarından aldığımız paketlerin yanında yediğimiz kazıklar bile ayrı bir yazı konusu. Kablonet'iniz varsa almak zorunda olduğunuz Kablo TV veya TTnet kullanabilmek için hiç kullanmayacağınız sabit telefon ücretini ödemek ilk aklıma gelen örnekler.

İşin en acı tarafı bunlar değil. Göz göre göre yaşanan yasaklamalara rağmen sesi çıkmayan milyonlarca insan. Youtube yasaklaması sırasında, IP'ler veya DNS'ler ile uğraşmanın geçici çözümler olduğunu bağıra bağıra söylemiştim. 2 yılı aşkın zamandır sesi çıkmayan Türk internet kullanıcılarına darbe üzerine darbe iniyor. Ancak hala tepki yok. Tıpkı hayat gibi, birisine bir tokat atarsınız, sesi çıkmazsa, bir sonraki sefer ikincisini atarsınız. Ama farklı birisine tokat attığınızda, daha katmerlisini suratına yerseniz bir sonraki seferde o kişi ile uğraşmaktan kaçınırsınız. Eh biz bu zihniyetimizle tokat yemeyi bırakın hastanelik olacak şekilde dayak yemeyi hak ediyoruz.

Bugün konu dışı bir şeyler karaladım, herkese iyi tatiller diyeyim. Haftasonu bende ortalıklarda görünmeyeceğim. Hafta başında sizlere yeni sayımızla tekrar merhaba diyeceğimizi umuyorum.

Google İlginç Bir Şirket!


Google çok deli bir şirket. Bazen öyle sürprizler yapıyorlar ki, insanın ağzını açık bırakıyorlar. Geçen gün Google'dan bir arama yapmak üzere arama sayfasını açtığımda Pacman oyunu teması şeklinde hazırlanmış Google yazısını gördüğümde çok şaşırdım.İşin komik tarafı ne olduğunu anlamaya çalışırken bir anda kendimi Pacman oynarken buldum. Daha önce Google'ın ilginç doodle'ları (doodle, Google'ın özel gün logolarına verilen isim) görmüştüm ama bu kadar eğlenceli olanını görmemiştim doğrusu. Sanırım kimse de görmemiştir. İşin güzel tarafı kendimi şanslı hissediyorum tuşunun yerine "Jeton Atın" tuşu eklenmişti. Bu tuşa basınca Pacman'i 2 kişi oynayabiliyorsunuz. Bu arada bu sürprizin sebebi Pacman'in 30. yılını kutlamasıymış. Bu arada hemen ekranın bir görüntüsünü aldım anı olsun diye. Yukarıda bu görüntüyü görüyorsunuz...

Bu arada Google'ın doodle arşivine ulaşmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

Last FM ve Myspace Yasaklandı!


Gözümüz aydın Last FM ve Myspace ülkemizdeki sansürcülüğün yeni kurbanı oldular. Last FM bildiğiniz gibi CBS Interactive bünyesinde yayın yapan bir internet radyosu. EMI, Warner Music Group gibi dev plak şirketlerinin müzisyenlerinin yanında binlerce bağımsız müzisyenin şarkıları dinlenebilir. Myspace ise özellikle müzisyenler tarafından tercih edilen, haberlerin ve yeniliklerin paylaşıldığı, şarkılara yer verilen bir siteydi. Bildiğiniz üzere Stereo Mecmuası'nında kendi MySpace sayfaları mevcut(tu)

Ülkemizde bir sitenin kapatılması için dava açılması gerekiyor. Bu iki siteninde kapatılmasına yönelik davaları M**AP'ın açtığı dedikoduları var. M**AP müzik yapımcılarının oluşturduğu meslek birliğinin adı. Kendilerini son yıllarda korsanla mücadele adamış bir kurum. Aynı zamanda günümüzde ülkemizde müzik endüstrisinin çökmesine sebep olan bir kurumdur bence.

Nedense ülkemizde yakalanan korsan albümlerin, korsan DVD'lerin basın önünde buldozerlerle yok edilmesine korsanla mücadele deniyor. Ancak asıl önemli olan müziğin bir kültür hadisesi olduğunun anlatılması alanında M**AP'ın bir işe yaramadığını görmek mümkün.

Ülkemizde müzik hemen her yaştan insanlar tarafından dinleniyor olsa da en büyük pazar gençler. Ancak ülkemizin ekonomik durumları gayet belliyken gençlerin bir albüme 30TL para vermesini beklemek saflık olur. Müzik insanlarımız ve onların oluşturduğu meslek birlikleri nedense müzik endüstrisinde KDV'nin, ÖTV'nin ve diğer vergilerin peşine düşmek yerine hep kendileri dışındaki faktörlerden dolayı müzikseverleri suçladı. Heleki Amazon'dan 5 dolara aldığımız albümlerde ülkemizde 30TLyi satmaya çalışanlar varken kimse kusura bakmasında ülkedeki müzik endüstrisi çöker, çöksünde.

Gelinen durumda Myspace ve Last FM'in kapatılmasının M**AP denilen kuruluşun özellikle bağımsız müzisyenlerden ne kadar bi-haber olduğunun bir göstergesi. Kendilerini tebrik ederim. Eminim mattah bir iş yapmış gibi ortalarda geziniyorlardır şimdi.

Ancak anlamaları gereken bir şey var. Bu ülkede müzik dinlemenin bir kültür olduğunu anlatmadıkları sürece, endüstrinin devamı için dinleyicilerin desteğinin olması gerektiğini insanlara anlatmadıkları sürece, ödediğimiz astronomik CD ve diğer medya ücretleri konusunda devlete karşı baskı yapmadıkları sürece sadece buldozerlerle CD parçalayıp, site kapattırabilirler. Daha fazlası değil...

Bugüne kadar korsanla mücadele etmek için çok geç kalınmıştır. İnsanların ellerindeki terrabyte'larca hard disklerde ve bunları fiziksel olarak birbirlerine verebildikleri bir ortamda internetten indirme konusunda çalışma yapılsa ne olur ki. Üzerine üstlük IP changer'lardan, aklın almadığı dev P2P yapılarına, şifreli indirme yapılabilecek sitelere kadar onlarca yüksek teknolojili yapıya karşı Don Kişotluk pek sökmez. Üç beş kişiyi cezalandırırsınız iyice sevilmeyen bir kurum haline gelirsiniz en fazla.

Saçma sapan işlerle uğraşmayın insanlara müzik kültürünü aşılayın. Zaten bir meslek birliği, bağımsız müzisyenlerin özgürce eserlerini paylaştığı bir ortamın kapatılması için çalışma yapıp dava açıyorsa, kusura bakmayında korsanla filan mücadeleyi bırakın. Zaten müzik endüstrisi çökmüş demektir.


Koca M**AP ülke çapında bir kampanya ile sesini duyurmakla ilgili bir beklentisi yok herhalde. İki buldozerin önünde poz vermek yeterli geliyor onlara. Bizim küçücük bütçemiz ve imkanlarımızla kendi çapımızda ses getiren "Bu oyuncak sadece odyofilleri değil ekonomiyi de sevindirir!" kampanyamız gibi ulusal bir kampanya yapamayacak kadar aciz midir koca meslek birliği.

Hayretler içerisinde seyretmekteyim gelişmeleri.

Sosyalleşme ağları ve cinnet!


Sosyalleşme ağları internet üzerinde yepyeni bir çağ başlattılar ve bunlara kısaca Web 2.0 yenilikleri denildi. Aslında ilk web döneminin beni açımdan en meşhur sosyalleşme araçları forumlardı. Ancak zaman içerisinde ihtiyaçlar farklılaştı ve yepyeni siteler ortaya çıktı. Bunlardan ülkemizde en çok tanınanı hiç kuşku yok ki Facebook. Facebook ilk dönemlerinde oldukça ilgi çekmişti ancak zaman içerisinde öyle bir cılkı çıktı ki, bütün işlevini yitirdi. Aslında buna işlevini yitirmekten ziyade farklılaşması diyebiliriz. İnsanlar ihtiyaç ve arzu ettikleri özellikleri Facebook'a kolaylıkla eklenen yardımcı yazılımlarla gidermeye başladılar. Bir süre sonra sosyalleşmekten ziyade eklentiler arasında kaybolmak ve hatta bir forummuş gibi kullanılmaya başlandı Facebook. Tabii ne olursa olsun Stereo Mecmuası'nında Facebook grubu var ancak pek işlevi olduğunu söyleyemem.

Tam Facebook furyası bitti derken yerine alternatif bir sürü yeni trend site çıktı. Bir yandan RSS ve Atom destekli kapsamlı Feed yazılımları (Stereo Mecmuasının Friend Feed başta olmak üzere tüm önemli sistemlerde kendi Feed yayını bulunmakta) bunlara ek olarak klasik tarzda RSS ve Atom geri besleme sistemleri  derken liste uzuyor.

Yetmez derseniz tüm feedleri tek bir sayfada toparlayan Feed Farm veya Mash Up yazılımları  diğer bir Web 2.0 aracı.

Bunların haricinde blogosphere siteleri (yazmama gerek var mı ama hepsinde Stereo Mecmuası bölümleri var örneğin Technorati) filan derken liste uzamaya devam ediyor.

Tam tamam başka kalmadı galiba derken en son Twitter ve türevleri (2 aydır Stereo Mecmuası Twitter sayfası da mevcut ama işlevini ben kendi içimde tam çözmüş değilim) ortaya çıktı.

Bunlar haricinde dinazor Web 1.0 çağının devasa ağları olan forumlar (kendi forumumuz dahil kaç foruma üyeyiz inanın ben unutum tabii bunu Stereo Mecmuası için söylüyorum işlerimle veya kişisel ilgi alanlarım hariç) listeyi uzattıkça uzatıyor...

Ben yazmaktan sıkıldım ama daha eminim aklıma gelmeyen vardır... Digg vesaireyi daha sayadım bile...

Şimdi gelelim asıl konuya bu yazılımların bir kısmı otomatik olarak güncelleniyor. Bu konuda klasik RSS feed olayını çok seviyorum. Saniyesi saniyesine gelişmeler meraklıların feed okuyucu yazılımlarına gidiyor. Uğraşmaya gerek yok yani...

Ancak iş manuel güncellemek gereken sitelere gelince iş ciddi şekilde zorlaşıyor. örneğin twitter'a 140 kelime, facebook'a kısa bir makale, ona şunu, buna diğerini yazayım derken sosyalleşmek yerine bilgisayar başında cinnet geçirmeye başlıyorsunuz. İşin kötü tarafı her yazılım, site veya adı neyse sosyalleşme araçlarını kullananlar farklı.

Velhasıl kelam internet ağları üzerinden sosyalleşmek zor zenaat. Tasarımcılara Allah akıl fikir versin Web 3.0'da beyin okuyan yazılımlar geliştirsinler. Öbür türlü internet ağlarında sosyalleşirken hayatta anti sosyal insanlar haline geleceğiz.

Google'da kapanacak mı?


Ülkemizde internet konusundaki yasaların acilen elden geçirilmesi gerekiyor. En iyi niyetli şekilde düşündüğüm zaman bile bu işin resmen sansür haline gelmeye başladığını düşünüyorum. Bilmem nerede sakıncalı yazı var, sansürle gitsin. İşin acı tarafı sansürün ilgili siteye değil o uzantıya sahip tüm sitelere uygulanması. Zaten iş tek site ve web sayfası ile kalsa buna kimsenin hayır diyebileceğini düşünmüyorum ancak işin boyutu bununla kalmıyor ne yazık ki. Bana kalırsa internette hiç bir şekilde sansür olmamalı. Zaten bir çok insanın sansür uygulayan sitelerle ilgili haberi internet gazeteleri ve web siteleri sayesinde oluyor.

Bu defa Google sitesi tehlike altında. Geçtiğimiz aylarda blogger'a uygulanan sansürün bir benzeri muhtemelen Google Sites uygulamasına yapılacak. Bildiğiniz gibi benimde Google'da bir kaç web sitem bulunuyor. Yani bu işin zararı bir şekilde bana da dokunacak.

Youtube, Geocities ve aklıma gelmeyen bir sürü siteden sonra Google Sites ile de uzunca bir süreliğine vedalaşacağız anlaşılan. Halkımızın tepkisizliği sayesinde bunu da hazmederiz diye düşünüyorum. Şimdiden hayırlı olsun!