Pop-art Dönemi İllüstrasyonu


Bir ara bu çizimler ve renk kombinasyonları ne kadar modaydı. Uzun silüetler, turuncu rengin bol bol kullanımı, Havana, Küba dolayısıyla Karayip melodileri. Çizimlerden, filmlere oradan çizgi filmlere kadar uzunca bir zaman bu tarz hüküm sürdü. Ben hala çok severim :)

Alışveriş: Kıyafet


Baştan söyleyeyim, bakın bu konuda kendinizi hiç kasmayın. Kimseye limit falan da  koymayın. Hele benim gibi 40 gibi güzide memleketimiz için biraz geç sayılabilecek bir yaşta baba oluyorsanız eşinize bütçe anlamında belirli bir sınırlama yapın, ondan sonra kenara çekilin, gerisine karışmayın. Aynı şekilde hısım, akraba, eş dosta da limit koymayın. Özellikle torun söz konusu olduğunda dedeleri, anneanne ve babaanneleri durdurabilmek mümkün değil.  Mesela bizim ufaklık her iki ailenin de ilk torunuydu. Eşimle kimseyi durdurmadık, herkes gönlünce bebek alışverişine başladı. 

Bebeğin hangi mevsim doğacağı alışveriş açısından önemli. Ancak bir noktada mantık kaybolduğu için çok da önemli değil. Nasıl olsa herkes beğendiği şeyi dayanamayıp alıyor...

Memlekette her gelir seviyesine harika bebek giyimi mağazaları bulabilmek mümkün. Zaten eşinizin elinde bir olmazsa olmazlar listesi var. Ama o liste öyle esnek ki, her şey içerisine girebiliyor. Bizim hamilelik sürecinin ilk iki 3 aylık periyodu sıkıntılı geçtiğinden hiçbir alışveriş yapmadık. İnsan en kötüyü düşünüyor malum. Ancak Amniosentez sonuçları olumlu gelince ve süreç normalleşince ilk alışverişimizi yaptık. 

Eşim bir mağazada biraz daha büyük bebekler için bir Superman tshirt'ü gölmüş. Test sonuçları geldiği gün, "Hakan bunu gördüğüm zaman çok hoşuma gitmişti, gidip alalım mı" dedi. Böyle bir durumda yapılacak şey çok belli. Sakın aksini yapmayın. 

Hemen tshirt'ü gördüğü mağazaya gidip satın aldık ve cehennemin kapıları açılmış oldu. 

Bu kıyafet alışverişi konusunda siz konu mankenisiniz. Alışın bu duruma. Arada sırada fikriniz sorulabilir o zaman konuşun :)

Zaten bütün reyonu almadan durmayacağınız için bir süre sonra bebeğinize ayırdığınız dolap ve şifonyerin ağzına kadar dolduğunu göreceksiniz. İşte o noktada hem eşiniz ve hem aileniz duracak. Aslında alışverişin bir mantığı var. Dünyaya sıfırdan bir insan geliyor ve her şeyini almak gerekiyor. Tırnak makasından, şampuanına kadar. Kadın milleti bu konularda imece usülü son derece organize hareket ediyorlar. Bir bakmışsınız bir kaç hafta içerisinde ufaklığın odası dolmuş taşmış. 

Hal böyle olunca sizin pek bir şey düşünmeniz gerekmiyor. Sadece olayın finansmanını sağlamanız gerekiyor. Bu tarz mağazalardaki çalışanlarda konuya son derece hakimler. Alışverişe gittiğinizde, hastaneden çıkış setidir, banyo setidir sepetinize dolduruyorlar. Hiç boşuna itiraz edip ortamı germeyin. Zaten bir b*ktan haberiniz yok, konusunda uzmanlaşmış bir satıcı ile uğraşabilmeniz mümkün değil. Zaten eşinizde onun tarafını tutacak. Siz en güzeli kendi zevkinize göre bunu da alalım deyin ve çıkan fatura ile yüzleşin. 

Bu alışveriş devam ederken annenin de bir takım alışverişleri oluyor. Neden alınıyor konusuna filan hiç girmeyin. Merak etmeyin hepsinin bir mantığı var. Aman efendim bu emzirirken giyilecek, bu yatarken giyilecek diyerek dakikalar boyu sürecek bir bilgilendirme ile karşı karşıya kalacaksınız. O yüzden susun ve yaşananları izleyin. 

En güzel yöntem ailenin hanımlarını alışverişe göndermek. Akşam size zaten bir rapor verilecek ve defile yapılacak. Para konusuna hiç girmeyin, zaten her şey ucuzdu ondan alındı. Kaç yıllık evli insan olarak bunları bilmeniz lazım. Daha evlenmediyseniz de zaten öğrenirsiniz kısa zamanda, hiç merak etmeyin! 

Bende bu kılık kıyafet alışverişi noktasında rahat durmayıp bazı şeyler aldım. Tabii ki daha sıra dışı parçalar. Aşağıda hoşuma gidenlerden bir tanesinin fotoğraflarını ekledim. 

Bu Marvel firmasının lisansı ile üretilen bir ürün. Bana kargo dahil yaklaşık 50TL'ye mal oldu. Buna benzer çok çılgın ürünler var. Amerika'dan gelmesi yaklaşık 10 gün civarında sürüyor. 
Herifler öyle güzel yapmışlar ki, arkasına pelerinini bile eklemişler. Eğer arzu ederseniz pelerini kolaylıkla sökebiliyorsunuz. Tabii ki sayfalarca güvenlik uyarısı ile geliyor. Ecnebi kafası bizden farklı çalışıyor... 

Ben memleketimizde satılan bebek giyimi yelpazesini başarılı bulsam da, çizgi filmleri çok seven bir adam olarak bana çok hitap eden çeşit bulamadım. Bunun üzerine Amerikan Amazon'unun başına geçip kendi zevkime göre kendi alışverişimi yaptım. Yaptığım alışveriş yaklaşık bir hafta içerisinde elime geçti. Aslında ben Star Wars ile alakalı bayağı bir şey alacaktım ama bebeklerin siyah giymesi pek makbul değilmiş. Bu fikrimi açar açmaz hemen kırmızı kartı gördüm. Aklınızda olsun renkli şeyler tercih etmeye çalışın. 




Alışveriş: Bebek Arabası


Evet tüm alışverişler içerisinde en sakat alışverişi yapmanın sırası geldi. Bu hem tutar olarak hemde hayatınızın önümüzdeki bir kaç yılı sizin bir parçanız haline geleceği için çok önemli bir seçim. Bundaki sebeplerden bir tanesi, bu araba ile alakalı tüm amele işlerini örneğin kaldırma indirme ve taşıma sizin omuzlarınızda olduğu için bebek arabası alışverişine tüm gücünüzle konuya müdahil olmanızı tavsiye ederim.

Çarşıya pazara çıktığınızda önünüze sınırsız seçenekler çıkıyor. Her bütçeye göre seçenekler mevcut. Burada daha önce baba olmuş arkadaşlarınızdan bilgi alabileceğiniz gibi internetten bir çok ürün hakkında geniş kullanıcı deneyimleri hikayeleri bulabilirsiniz. Ben size kendi deneyimlerimi anlatacağım belki faydası olur. Bende alışverişe başlamadan önce bazı arkadaşlarımla konuştum. Bu noktada özellikle kendiniz gibi düşünen arkadaşlarınızın deneyimleri çok önemli. Mesela ben son derece ince eleyip sık dokuyan bir insan ve son derece titiz olan sevgili Murat Şengeldi'den kapsamlı malumat aldım. Kısa bir alışveriş listesi hazırlayıp yola çıktım.

Bu noktada bütçemin ucu açıktı. Çarşıda pazardaki herhangi bir modeli alabilecek kadar para koydum cebime. Önceliklerim ise şunlardı.

1- Ana kucağı hafif olmalı. Bir süre boyunca bu ana kucağı denilen alet sizin elinizden düşmeyeceği için bu parçanın hafif olmasında fayda var. Bu aynı zamanda yolculuk sırasında arabanın arka koltuğuna monte edilebiliyor. Bu alanda güvenlik standartları oldukça sert olduğundan alışveriş mantığında pazarda karpuz alır gibi ağırlık ölçmek esasına dayalı. İkinci önemli şey ise seçeceğiniz ana kucağı satın almayı planladığınız bebek arabasına monte edilebiliyor mu konusu var ama bu aslında çok elzem bir şey değil. Ortalıkta belirli standartlar olduğundan adaptörler vasıtası ile her marka birbiri ile uyumlu hale getirilebiliyor.

Bunlarla uğraşmak istemezseniz "travel sistem" denilen olaya girebilirsiniz. Bu bebek arabası ve ana kucağının beraber satıldığı setlere deniyor. Uyum sorunu, adaptör ile uğraşmak istemeyenler için en akıllıca çözüm.

2- Yaşadığınız veya gezdiğiniz yerlere uygun tekerlek yapısı. Bu da konforunuz ile doğrudan alakalı bir şey. Genelde büyük tekerlekler farklı yer koşullarına en iyi uyum sağlayan çözümler. Bu noktada 3 tekerlekli, 4 tekerlekli çözümler var. Ön veya arka bazen tüm tekerlekler büyük olabiliyor. Hareket kabiliyeti açısından önde büyük tekerlek arkada büyük tekerlek en mantıklı kombinasyon(muş)

3- Bebek arabası kolayca açılıp kapansın. Kucağınızda bebek varken arabayı katlamanız gerektiğinde çok zorlu bir işlem yapmanız gerekiyorsa o arabadan hemen vazgeçin. Sonuçta bu arabayı eşinizde kullanacak. Tek bir hareketle katlanan bebek arabaları daha konforlu bir deneyim sunuyor. Satın alma aşamasında çeşitli senaryolara göre denemeler yapın.

4- Katlanınca boyut. Otomobil bagajına sığmak veya evde az yer kaplaması bebek arabası için olmazsa olmaz özellikler. Büyük tekerlekli arabalar bir noktada sıkıntı çıkartabiliyor. Bu noktada tekerlekleri tek harekette sökülüp takılabilen modeller avantaj sağlıyor.

5- Servis güvencesi. Bu arabaların illaki bir yerleri çıkıyor ve kırılıyor zaman içerisinde. Satıcılara sorarsanız "abi bizim garantimiz şöyle böyle" diye anlatıyorlar ama inanmayın. İnternetten almayı planladığınız model ile alakalı yorumlara bakın. Çok şikayet varsa uzak durun ve daha bilindik markaları tercih etmeye çalışın.

6- Bebek arabasının ağırlığı. Günümüzde kompozit malzemeler ve alüminyum sayesinde bebek arabalarının ağırlıkları bayağı düşmüş durumda. Ama siz alışverişe gittiğinizde yine karpuz tartar gibi deneme yapın. Kağıt üzerindeki ağırlığı kaldırınca işlerin rengi değişiyor. Cengaverlik yapmanın alemi yok.

7- Aksesuarlar. Bebek arabası yaz kış kullanılan bir şey olduğundan farklı mevsimlere göre farklı ihtiyaçlar olabiliyor. Yağmurlu havalar için koruyucudan, rüzgar koruyucusuna kadar binbir çeşit aksesuar var. Bu aksesuarların arabanın bir yerlerine yerleştiriliyor olması önemli bir avantaj sağlıyor. İyi tasarımlarda arabanın her yerinden bir şey çıkıyor. Bu ağırlığı biraz arttırıyor ancak konfor da artıyor. İhtiyacınıza veya yaşadığınız bölgeye göre önceliklerinizi belirlemek önemli.

8-  Boy. Eşimle benim boylarımız oldukça uzun olduğundan bebek arabasının boyu bizim için çok önemli bir kriterdi. Özellikle de tutma yerinin yüksekliği.

Sizde böyle bir liste yaptığınızda markalar otomatikman elenmeye başlıyor. Kısa bir liste elde ediyorsunuz. Ben arkadaşlarımın deneyimlerine göre bir kısa liste oluşturdum. Sonrasında tüm bu listeyi denemek üzere mağazaları gezdim.

Listemdeki ilk ürün "Nuna" diye bir markaydı. Bu markayı bir arkadaşım (Doruk aka DHemen) önermişti. Bir süredir kullanıyordu ve mutluydu. Satış noktası olarak İzmir Park AVM'de e-Bebek mağazasını buldum. Hemen yola çıktım. Aslında arabalar gayet güzel fiyatları da makul sınırlardaydı. Bana sorarsanız birazcık ağırdı. İşte bu noktada esnaflık ve satıcılık becerisi önem kazanıyor. Ben başıma geleni anlatayım.

O gün bahsi geçen mağazaya gittim ve alışveriş yapmaya istekliyim yani param cebimde. İlk önce bize yardımcı olacak bir arkadaş bulmak için bayağı cebelleştik. Reyondan sorumlu arkadaş bir modeli bize önerdi. Modelin özelliklerini saydı kısaca. Ama bayağı kısaca, "basıyorsun açılıyor, basıyorsun kapanıyor" Hımm çok iyimiş deyip başka neler var dedim. Abi bu modelin bir üstü var dedi. Dedim onu göster. Arkadaş binbir nazla reyona geldi modeli gösterdi. Bunun ne farkı var deyince "abi basıyorsun açılıyor, basıyorsun kapanıyor, bir de diğerine göre daha hafif" dedi Hımm dedim. Bu noktada sizi düşünen esnaf mantığına girdi ki bu çok başvurulan bir satıcı taktiğidir, "abi sen bunu boşver sana ilk gösterdiğim modeli al" dedi, "hem daha ucuz hemde özellikleri aynı" Peki dedim başka ne seçeneklerimiz var ve bir kaç marka saydım, satıcı arkadaş, abi bu marka süper, diğerlerine bir sürü para vermene gerek yok onlara da basıyorsun açılıyor, basıyorsun kapanıyor deyince. İçimden senin kafana s***yım deyip mağazayı terk ettik.

Ben genelde mağazalardan bakıp internetten başka sitelerden sipariş etme mantığını pek sevmem ama böyle firmalara müstahak hiç kusura bakmasınlar...

Bunun üzerine bu iş böyle olmayacak deyip İzmir'in güzide alışveriş merkezi Agora'daki Joker mağazasına doğru yola koyuldum. Aslında AVM'leri hiç sevmem ama böyle alışverişlerde faydalı oluyor. Joker mağazasına girer girmez hoş geldiniz diyerek güleryüzle karşılandık. Satıcı dediğin böyle olmalı.

Eşimin hamile olduğu belli bir şekilde bir ürün satma olasılıkları çok yüksek. Benim giyimimden kuşamımdan nasıl bir ekonomik düzeye sahip olduğum pek belli olmaz genelde ama alıcı havam var mağazaya girdiğimde anlaşılan. O dakika itibarı benim içimdeki düşünce, parası ne olursa olsun alışverişi tamamlamak ve rahat etmek. Uzayan alışverişleri hiç sevmem.

Geleneksel olarak satıcı ne tarz bir şey düşünüyorsun diyerek konuya girdi. Önceliklerimi söyledim ve uygun olan tüm ürünleri fiyattan bağımsız önüme dizmesini istedim. Fiyatını bilmeyeyim ki, psikolojim bozulmasın...

Benim tercih ettiğim araba bu arkadaş oldu. Listemdeki önemli kriterlerin tamamına yakınına uydu. Sadece ana gövdesi daha doğrusu şasisi diğer markalara göre biraz daha ağır gibi ama diğer komponentlerin hafif olması sayesinde toplamda aynı ağırlık düzeyine geliyorlar.  Tavsiye ederim. 

Neyse 6-7 arabayı hemen denedim. Daha doğrusu pazardan karpuz alır gibi tarttım. Yaklaşık 5 dakika sonucunda liste 2'ye indi. Concorde marka bir bebek arabası ve Bugaboo markası. Concorde bana Murat arkadaşımın önerdiği markaydı, Bugaboo ise bu işin en bilinen markalarındanmış. Liste ikiye inince özelliklerini saymasını istedim satış görevlisinden. Ooo durdurmasam çocuk firmaların tarihine de girecek. Sonuçta Concorde Neo serisi bir bebek arabasına bir tomar para ödeyip mutlu mesut mağazadan çıktık. Satıcı işini harika yapmıştı bana sorarsanız. Belki bu arabayı internetten satın alsam birazcık daha ucuza mal olabilirdi ama böyle satıcıları seviyorum. Sattığı ürünün ne olduğunu gerçekten bilen adama fazladan bir miktar para verebilirim.

İlerleyen dönemlerde baton puset teknolojisine de bakış atacağız hep birlikte. Ama bunun için bebeğin doğup biraz büyümesi gerekiyor...

Not: Bebek arabası konusunda sağlam bir ikinci el pazarı var. Eğer bir model hoşunuza gidip bütçenizi aşıyorsa göz atabilirsiniz. Ayrıca çevrenizde daha önce çocuk sahibi olan arkadaşlarınız var ise kendi arabalarını size verebilirler. Bu da bir seçenektir. Sizde aynı arabayı daha sonra kullanacak birisine verirsiniz. Bu olay zincirleme devam eder. Bence çok sempatik bir fikir...

Umarım bir fikir vermiştir yazım sizlere...



Expedit Öldü Yaşasın Kallax!


Senelerdir plak saklama çözümü olarak Ikea firmasının Expedit modelleri hakkında atıp tutarım biliyorsunuz. Aslında sırf ben değil cümle alem aynı durumda. Geçtiğimiz sene içerisinde Ikea Expedit serisini emekliye ayırdı.

Ancak korkacak bir durum yok.

Expedit serinin yerini alan Kallax serisi yine plaklarımıza ev sahipliği yapabilecek ölçülerde ve Expedit ile aynı kapasitelerde seçeneklerimiz var. Tahminen zaman içerisinde yeni renkler ve ölçülerde modellerde çıkartacaktır Ikea. Ikea'nın tanıtım broşürüne göre yeni seri eski seriye göre daha sağlam, daha hafif ve ince, ve ayrıca daha dayanıklıymış.

Ebeveynlerinize Yapabileceğiniz En Önemli Kıyak


Toplanın bayanlar ve baylar. Sizin ve/veya eşinizin anne babasına yapılabilecek en önemli kıyağı açıklıyorum. Belirli dönemlerde  doktorunuza kontrol amacı ile gidiyorsunuz ve ultrasonda sizin ufaklığı görüyorsunuz. Anneniz size hamile olduğu dönemlerde ortalıkta böyle teknolojiler yoktu. Mesela 41 sene önce doktor ancak hamilenin karnını dinleyerek kontrol yapabiliyormuş. En azından annem öyle söylemişti. Bu yeni teknolojiler ile ebebeynlerinize kafayı yedirtebilirsiniz.

Merak etmeyin doktorunuz buna gayet alışkın. Bizim doktorumuz Semih Beyin söylediğine göre bazı aileler tam kadro bulunuyormuş ultrason seanslarında. Yani sizin annenizi babanızı götürmeniz hiç sorun olmayacaktır.

Bu dönemde bu tarz fotoğraflar çekip, ortalığı şenledirmek çok makbüldür :)

Aile içi dengeleri en iyi siz biliyorsunuz. İster hepsini beraber götürün isterseniz farklı zamanlarda. Ancak iç savaş çıkartmamak için stratejinizi iyi belirleyin. Önce kendi annenizi götürüp o da kayınvalideye hava atarsa b*ku yediniz demektir. Baktınız sıkıntı olacak, kıyağı filan boşverin. Başınıza durduk yere dert açmanın alemi yok.

Bu seans sırasında artık ultrason görüntüleri veren monitör veya televizyona bakarsınız ebebeynlerinize mi bakarsınız onu bilmem. Ancak tam anlamı ile kafayı yiyorlar. Eğer sıkıntılı bir süreç yaşıyorsanız yani aile içerisinde çeşitli sebeplerle iç savaş çıktıysa bunu tamir etmenin en güzel yolu budur. Bu sayede millet inatlarını bırakıp yine ana noktaya yani hamilelik sürecine geri dönebiliyor...



Dizüstü Bilgisayar Termal Macun Değişikliği


Yaz aylarında bilgisayarlarımızın en büyük sıkıntısı malum ısınma problemleri. Aslında bakarsanız masaüstü bilgisayar kullanan meraklıların hayatları çok kolay. Bilgisayar kasasını açıp temizlik yapmak veya en kötü ihtimal tozları temizlemek bile sıcaklığı bir miktar düşürebiliyor.

Dizüstü bilgisayar kullananların ise seçenekleri oldukça kısıtlı. Alınabilecek en güzel önlemlerden bir tanesi özel soğutuculardan kullanmak. Piyasada dizüstü bilgisayar soğutucularının binbir türlüsünü bulmak mümkün. Geçmişte ben Coolermaster firmasının bazı çözümlerini kullanmıştım, arkasından IKEA Brada  modifikasyonu ile soğutma olayına çözüm aramıştım. 

Zaman içerisinde ise daha ciddi bir çözüme yöneldim. Xigmatek firmasının ürettiği Shield modeli bir soğutucu kullanmaya başladım. Tabii son yıllarda 18.4" boyutunda dizüstü bilgisayarları tercih ettiğimden soğutucu konusunda seçenek çok fazla değil ama bahsettiğim üründen çok mutluyum. Bu arada daha önce yayınladığım Dizüstü Soğutmasında Doğrular Yanlışlar makalesine de bir göz atabilirsiniz.

Geçenlerde bilgisayarımın tepesimde bayağı vakit geçirmişken "küt" deyip kapanınca uzun süredir ertelediğim bir işi yapmamın vaktinin geldiğini hatırladım. Dizüstü bilgisayarın iç temizliği ve soğutma sistemine ufacık müdahale :)

Öncelikle dizüstü bilgisayarlarda en azından bir çoğunda soğutma sistemine ulaşmak pek kolay değil. Bu yüzden işlemlere başlamadan önce kullandığınız bilgisayarın servis kitapçığını bulmaya çalışın. Hangi parçanın nasıl söküleceği veya sökülme sırası konusunda bilgi sahibi olmak mühim, aksi takdirde makinenize zarar verebilirsiniz. ManualsLib diye harika bir site var. Kullandığınız bilgisayarınızın servis kitapçığı için göz atmanızı öneririm.

Dizüstü bilgisayarlarda en kolay ulaşılabilen bölüm genelde hard disk ve RAM'lerin olduğu bölümdür. Buralarda ne var ne yok sökmeye başlayalım. Benim bilgisayarımda boş arazi bol olduğu için fazladan HDD yuvaları vardı. Bende her yeri doldurdum tabii ki:)
Bu bölümdeki tüm bileşenleri söktüğümüzde devam etmemiz için açmamız gereken yeni vidalar ortaya çıkacaktır... 

Servis kitaçığını  ManualsLib sitesinden edindikten sonra söküm işlemine başladım. Benim kullandığım Acer dizüstünde soğutma sistemine ulaşmak için bütün makineyi dağıtmam gerekiyordu.

Eğer soğutma bloğunuz anakartın üzerine takılı ise ve ulaşımı zorsa kasanın açtığınız bölümlerinde denk geldiğiniz kabloları da sökün ki, sonra yeniden uğraşmanız gerekmesin... 
Flat bağlantı ve data kablolarını sökerken dikkatli olmak şart, bu kabloları kıvırdığınız anda içerisinde kırıklıklar oluşabilir. Dertsiz başa dert almamak için uygun ekipman kullanın ve dikkatli olun... 
En önemli adımlardan bir tanesi klavyenin sökülmesi olayı. Klavyenin arkasında muhtemelen anakartınıza doğru uzanan incecik kablolar olması lazım. Sökerken çok dikkatli olmakta fayda var. Bu arada bu işlemler sırasında ekranınızı mutlaka güzel bir örtü ile koruma altına alın... 
Tabii ki hızlı bir şekilde işe koyuldum. Önce arka kapak arkasından klavye, onların arkasından üst koruma kapağı derken bilgisayarı resmen paramparça ettim :)

Tabii ki dışarıdan durum facia imiş gibi gözükürken yaptığınız işin bilincindeyseniz aslında çok karışık bir olayın içerisine girmiş değilsiniz aslında. Burada dikkat edilecek konu, tüm çıkardığınız ekipman, parça ve vidaları özenli şekilde saklamak ve her adımın bir fotoğrafını çekmek. Fotoğraf konusu özellikle acemiler için çok önemli bu sayede gerektiğinde geri dönüş için elinizde bir kaynak olacak.
Artık klavye yerinden çıktığına göre hemen altında bulunan kapak ve korumaları sökmeye başlayabilirim. Bu bölümde de sökülmesi gereken bir çok kablo olacaktır. 
Söke söke sonunda anakarta ulaşmayı başardım ancak anakart ters şekilde konumlandığından soğutma sistemine ulaşmak için sökme işlemlerine devam etmek lazım... 
Dikkatli dikkatli sökme işlemlerine devam edelim. Aman tornavidanıza hakim olun en ufak bir kaydırma da anakartınızın üzerindeki bileşenlere zarar verebilirsiniz. 
Dizüstünü tamamen dağıttıktan sonra soğutma istemine ulaştım. İlk önce temizlik ile başladım. Ben özel bir kompresör kullandım ancak bir elektrik süpürgesi bile kullanabilirsiniz. Ayrıca saç kurutma makinesi de. Ancak saç kurutma makinesi kullanacaksanız soğuk hava veren bir model olmasına dikkat edin. Aksi takdirde bir şeyleri çok kolaylıkla eritebilirsiniz. 

Sonunda soğutma bloğuna ulaştım. Ben yeni bir soğutma bloğu takıp yoluma devam edeceğim. eBay gibi sitelerde harika çıkma parçalar bulabilmek mümkün. 
Temizliğin arkasından soğutma bloklarını söktüm. Bu blokları sökme sebebim işlemci, ekran kartı ve diğer elektronik bileşenler ile soğutma blokları arasında kullanılan macunun -ki buna thermal paste veya termal macun deniyor- durumunu görmek idi. Tabii ki 2 sene içerisinde macun neredeyse taşlaşmış durumdaydı. Bu arada HP ve Acer dizüstü bilgisayar kullananlar için bir uyarı bu iki firmanın ürünlerinde bu termal macun olması gerektiği gibi uygulanmadığından mutlaka ısınma problemleri yaşarsınız. Tercihan garanti süreniz bittiğinde hemen müdahale edin veya düzgün bir servise başvurun.

Hazır her bir haltı kurcalarken daha kuvvetli bir fan bile takabilmek mümkün. Ancak ölçülerin birebir tutması lazım. Genelde OEM üreticilerinden makinenize uygun fanlar bulabilmek mümkün. 
Termal macun konusunda çok seçenek var pazarda ancak bunların pek azı ülkemizde bulunuyor. Eskiden "Artic Silver" çok popüler bir üründü sonrasında bir çok marka ve model piyasaya çıktı. 

Bu işlere eskiden meraklı birisi olarak çoğu orta seviye termal macun 2-3 derecelik farklardan ötesini sunmuyor ancak çok üst sınıf ürünlerde bu aralık biraz daha açılıyor ama 10 derece fark olmuyor. Uzun lafın kısası çarşıdan pazardan ortalama bir termal macun alırsanız işiniz hayli hayli görülür.

Uzun bir çalışmanın ardından soğutma bloğuna ulaşmayı başardık yeni soğutma bloğu yerinde ve termal macun uygulanmış durumda. 
Tabii uygulanması kolay olan bir modeli seçmenizi tavsiye ederim. Dizüstü bilgisayarlarda çalışma alanı ve parçalar küçük olduğu için rahat sürülebilen ve kıvamı iyi bir termal macun kullanmakta fayda var. Ben tercihimi 12TL civarında fiyat etiketi olan Coolermaster E2 IC Essentisal ürününden yana kullandım. Daha önce de kullandığım bir üründü. Genel olarak memnun kaldığım bir termal macundur. 


Hazır söküm işlerine devam ederken bari bilgisayarı tamamen dağıtayım dedim. Böylelikle en ücra köşelerdeki tozları bile temizleyebilirim. 
Benim bilgisayarımı üreten Acer mühendisleri buldukları her yere bir kablo bir parça eklemişler. Katmanları söktükçe arkadaşlara daha fazla sövmeye başladım. 
Bunun yanında arzu ederseniz bazı bilgisayarlarda kullanılan "thermal pad" bloklara da girişebilirsiniz. Genelde Acer, Apple ve Sony marka dizüstü bilgisayarlarda bu padleri bol bol görmek mümkün. Bunları çıkardığınızda yerine kullanacağınız en iyi alternatif, komşu Yunanistan'da geliştirilmiş PRO K5 isimli macun. Fiyatı çok makul aynı zamanda performansı da gayet iyi. 

Dikkatli şekilde tüm bu macunları kullanarak elektronik bileşenlerin soğutucu blok ile daha iyi temas etmesini sağlamak mümkün. Bu işlemlerin arkasından söktüğümüz tüm parçaları geri takarak dizüstümüzü eski haline getirmek var.

En sonunda bilgisayarımızın ciğerine kadar sökmüş olduk. Şimdi temizliğini yapıp herşeyi geri toplama zamanı.... 
Hazır olayın tadını kaçırdık bari yeni bir WIFI adaptörünü de bilgisayara ekleyeyim dedim. Elimde bol bol dizüstü bilgisayar olduğu için bu makineyi emekliye ayırınca başka bir tanesine takarım. Böylelikle hiçbir şey yabana gitmiyor :)

Tüm bu işlemlerin sonucunda temizlik ve termal macun uygulamasının ardından soğutma konusunda ne kadar yol aldığımıza bakmanın zamanı geldi. CPUID Hardware monitör veya benzeri bir program vasıtası ile ölçümleri yaptığımda yaklaşık 7 ila 8 derecelik bir kazanç sağladığımı gördüm ki, bu bence uğraşmamıza değecek bir kazanç... 

Meraklılar deneyebilirler....

Rehber: Android Cihazınızı DAC Uyumlu Hale Getirmek (OTG)


Stereo Mecmuası'nda OTG USB kablosu kullanarak Android Cihazınızı DAC Uyumlu Hale Getirmek için güzel bir rehber yayınladık. Bir göz atmanızı tavsiye ederim... 

Bu yazımızda cep telefonumuzu veya tabletimizi elimizdeki bir DAC ile nasıl kullanılabilir hale getireceğimizi ele alacağız. İlk bakışta bu saçma bir fikir gibi görülebilir ancak bir kaç senaryoda gerçekten işe yarayan bir konu olduğunu söylemem lazım.
Birinci senaryo, telefonunuzu taşınabilir bir DAC ile kullanarak sabit olmadığınız durumlarda yüksek kalitede müzik dinlemek. Bu senaryoda MP3 gibi daha yaygın müzik formatları yerine 32-bit/384kHz çözünürlüğe kadar DSD, FLAC vesaire gibi daha üst sınıf medyayı kullanabilme şansınız oluyor.

İkinci senaryo ise daha yaygın bir kullanıma uygun olabilir. Bildiğiniz üzere günümüzde cep telefonları ve tabletlerin donanımsal olarak son derece kuvvetli hale gelmesiyle yüksek çözünürlüklü dosyaları işleyebilir hale geldiler. Devasa RAM oranları, güçlü işlemciler, neredeyse sonsuz bağlantı seçenekleri, DLNA gibi network uyumlulukları ile cep telefonları bir kaynak cihaz olarak kullanılabilir hale gelmiş durumdalar. Müzik sistemlerinde bilgisayar kullanmak istemeyenler için cep telefonları ve tabletler birer seçenek olabilirler.

Yazının tamamını okumak için buraya tıklayabilirsiniz. 

Alışveriş: Mobilya


Evet bebek odası hazırlığı sürecine devam ediyoruz. Artık eğlenceli kısımlara geldik. Haydi alışverişe gidiyoruz. İlk hedef bebek odasının mobilyalarını almak. Bizim açımızdan bu süreçler oldukça basit şekilde işledi. Ben prensip olarak kimseyi işime karıştırmayı sevmem zaten ne anne-babam ne de kayınpeder-kayınvalidem karışmayı seven insanlar değildir. 

Benim mobilya alırken zihniyetim zamanı geldiğince vedalaşabileceğim şeyler almaktır. Alırken en sağlamını alayım senelerce kullanırım zihniyeti bana hiç uymuyor. Gözlemlerime göre 4-5 senede bir eşyaların yüzünü değiştireyim aman dolguları yeniden yaptırayım diyerek salak gibi kamyon dolusu para harcayıp hengame yaşayacağıma, ben eşyaları komple atıp yeni baştan alıyorum. Belki de benim ki salaklıktır size göre. Saygı duyarım :)

Hele söz konusu bebek mobilyası olunca zaten yapacak bir şey yok. Ufaklıklar çok hızlı büyüdüğü ister istemez her şeyi atıp yenisini alacaksınız. Bunların bilincinde olarak alışverişimizi şu şekilde yapmaya karar verdik. 

Mobilya alışverişinde kilit nokta ne kadar bütçeniz olduğu değil makul mantıklı harcama yapmak. Tabii ki konsept bebek odası satan sadece bu konuya odaklanmış firmalar var. Veya kendi zevkinize göre özel olarak yaptırabilirsiniz.

Ancaaak....

Bu alışverişe başlamak için yola çıkmadan önce başta sevgili Altan olmak üzere bir çok arkadaşım beni uyardı, bende sizleri uyarayım. Bazı büyük mağazalar ve özel yaptıracağınız bebek odası mobilyalarında kullanılan boya ve cilalar muhtemelen bazı standartların altında olduğu için felaket bir kokuya sahipler. Ve bu koku haftalar boyu çıkmıyormuş. Bunu inanın bir sürü insandan duydum. Bu koku hem bebeğiniz ondan önce eşiniz için bir tehlike demek.  

Ben hiç uğraşmadan IKEA'ya doğru yola çıktım. Neden IKEA derseniz. Bir kere adamlar dünyanın dört bir tarafında mal sattıkları için ve özellikle Avrupa ve Iskandinavya'da güvenlik standartları bizdeki gibi Allah'a emanet olmadığı için bu adamların ürünlerine ayrı bir sempatim var. 

Elin Avrupalısının genelde tek bir çocuğu oluyor. Adamlar onları büyütürken bizden fersah fersah ileri de bir bakış açısına sahipler. Ayrıca Avrupa'da belirli standartlara uymazsanız afedersiniz bir tarafınızdan kan alırlar. Bizdeki durumu ise yazmama gerek yok sanırım... 

IKEA. Senelerden beri bir çok ürünlerini kullandım ve mutlu oldum. Bu arada sorumlu bir baba olarak bazı bebek mobilya mağazalarını da gezmedim değil. Bebek karyolası dediğimiz şey genelde parmaklıklı oluyor. Bazı mobilya üreticilerimiz bu parmaklıkların bazı noktalarına pah çekmeyi unutmuşlar yani yuvarlatmamışlar. Ulan eşek, üç kuruş tahta kullandığın karyolaya tasarım falan diyerek tamam binlerce Lira para istiyorsun kabul, ama niye hassas bir deriyi kesebilecek kadar keskin kenarlar bırakıyorsun. Ondan sonra bu heriflerle uğraş dur. Ha güzel işlerde yapanlar vardır mutlaka ama benim sinirim çok gezinmeyi kaldırmadı. Ne de olsa IKEA evimizin herşeyi.... 

Ben IKEA'dan GULLIVER modeli bir bebek karyolası satın aldım. Karyola iki farklı yükseklikte konumlandırılabiliyor. Büyüyünce yatağı alt bölüme alıp ufaklığın karyolanın içine/dışına tırmanmasını önleyebiliyorsunuz. Ayrıca ön parmaklık çıkartılabiliyor. Haziran 2015 itibarı ile 279TL'lik fiyat bedava sayılır. Tüm köşeler adam gibi yuvarlatılmış, ambalajı açtığınız zaman bir gram bile koku yok. Karyolanın yanında gelen güvenlik uyarıları bile nelere kafa yorulduğunun işareti. Örneğin yatağı alt bölüme alabileceğiniz  kısımdaki delikler bile bebeğiniz elini sokabilir diyerek özel plastik parçalarla kapatılabiliyor. Her ayrıntı düşünülmüş. Hazır bunu alırken yatağını hatta nevresimini bile reyondan alabilirsiniz. Bayağı seçenek var. İşin güzel tarafı bu bölümde çalışan hanımkızlar son derece bilgililer. İki dakikada gerekli tüm ekipmanı sepetinize yüklüyorlar. Yatak, yatak için koruma hani işerse yatağa ulaşmasın diye kullanılan şey yani, bebek küçükken kafasını parmaklıklara çarpmasın diye kullanılan çepeçevre koruyucu yastıklar filan derken sizin düşünmediğiniz her ayrıntıyı elin oğlu düşünmüş. Ve fiyatlarda gayet makul. 

Yine IKEA'dan ufaklığın eşyalarını koyabilmek için MALM modeli 6 çekmeceli bir şifonyer aldım. Haziran 2015 itibarı ile 349TL'lik fiyatı ile çok makul bir ürün. Biz evimizde bu şifonyerleri sanırım 4-5 seneden beri kullanıyoruz. Acayip memnunuz. Daha doğrusu eşim memnun. Tavsiye ederim. 

Karyola, şifonyer işi tamam. Dolap işini zaten mobilyacı ile halletmiştim. Şimdi sıra annesinin bebeği rahatça emzirebilmesi için rahat bir koltuk almak lazım. Bunu da hazır gelmişken IKEA'dan alıp geçtim. Aslında farklı bir şeyde alınabilir ancak bebeğin bu koltuğa kusmak ve çok daha da fazlasını yapacağını düşünerek atmakta zorlanmayacağınız bir şey almanızı tavsiye ederim. Ben EKERÖ diye bir modeli beğendim. Haziran 2015 itibarı ile 399TL'lik bir fiyat etiketi var. Çarşıya pazara çıktığınızda alternatifler, daha pahalısı veya daha ucuzu kolaylıkla bulunabilir. Bütçenize göre bakabilirsiniz. Koltuğun yanına basit ve az kaplayan bir yan masa/tabure alarak alışverişi büyük ölçüde bitirdim. 

Toplamda gerçekten saçma sapan bir fiyata ufaklığın odasını hazırlamış olduk. Bazı diğer alışverişten sonra odasının bir kaç fotoğrafını aşağıya ekleyeyim. 

Sol tarafta Gulliver karyola, ortada Malm sifonyer ve sağda Ekerö koltuk görülüyor. Bunların kurulumu son derece basit. Tamamını kurmam yaklaşık 30 dakika civarında sürdü. Ortadaki halıyı IKEA'dan aldığım ıvır zıvırın arasına eklemiştim zaten :)

Yukarıda bahsettiğim Gulliver karyolanın ayrıntısı. Yatak ve nevresim takımı da Ikea'dan. Son derece pürüzsüz bir işçiliği var karyolanın. Fiyatının 300TL'nin altında olması inanılacak gibi değil. 
Koltuk eşinizin bebeği emzirmesi için kullanılacak bir araç. Başına binbir türlü iş geleceğinden çok kalitelisini satın almayın. Ben boyu yüksek ve kolçağı yüksek bir ürün almak istedim. Malum kucağında bebekle rahatça kalkabilmesi önemli. 

Aslına bakarsanız akıllıca hareket ederseniz bebek odası sanıldığı kadar pahalı bir masraf kalemi değil. Tabii ona buna hava atacağım diyerek saçma sapan konseptlerin içine girmeye meraklıysanız fatura büyüyecektir. Kendinize gelin, aldığınız bu mobilyalar en geç bir kaç sene içerisinde atılacak. Saçma sapan işlere para harcamayın. Zaten bol bol para harcayacağız önümüzdeki dönemlerde. 





Windows 10: Windows Guncelleme Ayarları


Windows 10 hayatımıza girdi girmesine ama bazı sıkıntıları da yok değil. Aslında bu konuyla alakalı bir önizlemeyi burada yayınlamıştım. Ha diyeceksiniz ki, binbir tane teknoloji sitesi var, sen niye bunları yazıyorsun. Haklısnız ancak bizim teknoloji siteleri şu sıralar Windows 10''a övgüler yağdırma konusunda pek meşguller. Ecnebi sitelerde de durum farklı değil ama oralarda farklı sesler daha fazla.

Windows 10'un güncelleme ayarlarında zaten sınırlı olan bandwidth'lerimizi, kullanım kotalarımızı sömürmesi olasılık dahilinde bir durum var. Bir an önce kapatmanızda fayda olabilir. Buradaki ayarlarda Windows update yani güncellemeler için sizin bilgisayarınızı bir nevi torrent mantığında kullanması gibi bir sorun söz konusu. Peki bunu nasıl kapatırız.

Yeni başlat menüsündeki ayarlara gidin, "Güncelleştirme ve Güvenlik" seçeneğini seçin. Karşınıza aşağıdaki ekran gelecek.


Gayet masum görünen bu ekranda "Gelişmiş Seçenekler"e tıklayın. Karşınıza aşağıdaki ekran gelecek. 


Şimdi "Güncelleştirmelerin Nasıl Teslim Edileceğini Seç" seçeneğini işaretleyelim. Aşağıdaki menü gelecek.

İşte enayilik tam burada bulunuyor. En aşağıda "Yerel ağındaki bilgisayarlar ve Internet'teki bilgisayarlar" seçeneğinin ikinci bölümü farklı bilgisayarların sizin bilgisayarınızdan gönderilecek dosyalar veya dosya parçaları ile güncelleştirilmesi gibi saçma sapan bir olaya ev sahipliği yapıyor. Bu durumda sizin upload kotanız Microsoft yüzünden harcanırken bir anda internetinizde yavaşlamalar ile karşılaşabiliyorsunuz. İsterseniz "Açık" seçeneğini "Yerel ağdaki bilgisayarlar" ile kullanabilirsiniz ancak bana sorarsanız tamamen kapatın gitsin. 

Tebrikler, upload kotanızı Microsoft'a yedirmemiş oldunuz... 

Vinylception veya Plakception


Fazla uzun bakmayın bir süre sonra gözleriniz manyak olabiliyor benden uyarması. Christopher Nolan'ın bazılarına göre kült bazılarına göre fazla abartılmış (overrated) filmi Inception'da malum olaylar rüya içinde rüya noktasında karmaşıklaştıkça karmaşıklaşıyordu. Ilerleyen dönemlerde her bir haltın inception versiyonu yapıldı, şaka amaçlı. Yukarıda Inception'ın plak dünyasına adapte edilmiş hali var,nam-ı diğer Plakception :)

Windows 10 Hayatımıza Girdi!


Windows 10 sonunda hayatımıza girdi. Bu süreç biraz sıkıntılı oldu bazılarımız için. Ben bayağı bir makineyi Windows 7 , 8 veya 8.1'den 10'a yükselttiğim için hem sorunsuz hemde bayağı sorunlu kurulumlar yaptım. Bazı firmalar Windows 10 yükseltme işine bayağı iyi hazırlanmışlar.

Örneğin Dell marka bilgisayarlarda neredeyse sıfır sıkıntı yaşadım ki, bu bahsettiğim cihazlardan bir tanesi daha düşük bir seri olan Insprion idi. XPS gibi serilerde hiçbir sıkıntı yaşamadım. HP tarafında ise biraz eski bir bilgisayar ile haşır neşir olduğumdan biraz sıkıntı yaşadım. Zaten bir daha printer haricinde HP alanı özellikle de bilgisayar alanı ayrıca öpsünler :) Acer ise biraz daha ortada bir durum sundu. Aspire Ethos'ta güncellemenin gecikmesi haricinde sıkıntısız bir yükseltme gerçekleşti. Daha alt seri bir Aspire ile ise bayağı cebelleştim.

Daha yükseltme yapmayan varsa özellikle de yükseltme mesajı almayanlar için bir zorlama yöntemi var. Kullandığınız sürüme göre Windows Update ayarını 'Otomatik olarak yükle olarak ayarlamak gerekiyor. Arkasından Windows\ SoftwareDistribution\ Download klasörünün içerisinde ne var ne yok silin atın. Arkasından ise "komut satırını" yönetici olarak açın ve 
wuauclt.exe /updatenow 
yazın. Bu yöntem ile en azından bir kaç deneme sonrasında Windows 10 yükseltmesini başlatmak mümkün. Arkasından internet hızınız ve bilgisayarınızın konfigürasyonuna göre yeni işletim sisteminize kavuşuyorsunuz. 


Ha, Windows 10'a geçiyoruz da ne fark ediyor derseniz işte orası muallak. Öncelikle notebook sahipleri için bir haber vereyim benim tespitlerime göre yaklaşık 5 derece civarında bir sıcaklık artışına hazırlıklı olun. Bilgisayarınızın özelliklerine göre bu durum size fan gürültüsü olarak geri dönebiliyor. Yurtdışı forumlardaki bir çok meraklı aynı durumdan muzdarip. Muhtemelen kısa zamanda bir yama gelir. 

Zaten hızlı bir bilgisayarınız varsa açılış kapanış sürelerinde pek bir fark olmuyor. Windows 10'u ilk kurduğunuz zaman aşırı bir yavaşlık hissedebilirsiniz, bir kaç açma kapamadan sonra kendisini toparlıyor ama en iyisi sıfırdan kurulum yapmak sanırım. Açıkçası benim Windows 7 ile hiçbir sorunum yoktu hız anlamında Windows 10'nun ek bir getirisi olmadı. Tabii normal hard disk kullanan meraklılarda bir hız artışı olacaktır eminim ki ama ben neredeyse tüm bilgisayarlarımda SSD kullanıyorum. Bana bir hızlanma etkisi olmuş gibi gelmedi... 

Oyunlar tarafında ise yeni sürücülerden kaynaklanan ufak tefek FPS yükselmeleri var ancak  çok kayda değer değil. İlerleyen dönemlerde DX12 destekli oyunlarda ne olacağını göreceğiz. Bu arada eski oyunların ekran boyutları konusunda da bazı sıkıntılar oluyor. Ben şahsen Windows 7'de daha mutluydum. X oyununda 50 FPS yerine 53 FPS almak bana bir şey ifade etmiyor. 

Yeni başlangıç menüsünü seven vardır sevmeyen vardır ama bence makul olmuş. Windows 7 ile 8'i bir şekilde harmanlamışlar. Ancak bir çok ekran ve ayar menüsü sanki telefon arayüzü gibi. Dev gibi monitörde bembeyaz üzerinde 2 satır yazan saçma sapan ekranlar ile denk gelmek sıkıcı bu zamanda. Bildirim ekranı falan güzel olmuş. Yeni Edge tarayıcı ise şu haliyle bir halta yaramaz. Cortana ise binbir yoldan dolambaçlı olarak kullanılabiliyor. Ancak on saat derdimi anlatana kadar iki kere tıklayıp aynı işi bende yapabiliyorum. Ha İngilizceniz daha doğrusu telaffuzunuz mükemmeldir ona bir şey diyemem.  Windows mağazası filan bana sorarsanız coluk çocuk işi. Zaten kayda değer pek bir uygulama yok bence. Windows Phone uygulamalarını dev gibi ekranda kullanmak isteyenler için muhtemelen güzel gelecektir. 


Bu arada bazı sıkıntıları da var Windows 10'un. Bunlardan bir kısmı insanın midesini hafiften bulandırıyor. Örneğin Wi-Fi sharing yani paylaşım aracında varsayılan olarak gelen ayarlar pek hayırlı özellikler değil. Ayrıca yine varsayılan ayarlarda Windows güncellemelerinde bilgisayarınızın bir nevi seed olarak olarak kullanılabileceği bölüm gibi bazı endişe verici özellikleri var. Şu sıralar yeni işletim sisteminin gizlilik knusunda bazı karanlık noktaları olduğu ciddi yayınlarda tartışılıyor. İddialar tatsız. 

Ben özellikle ses konusunu merak ediyorum. Yeni müzik servisi, Grrove isimli müzik çalar ve FLAC desteği gibi bazı yeni özellikleri test edeceğim vakit buldukça. 

Windows 10'u kurcalamaya devam... 

Bebek Odasının Hazırlanması: Son Dönemeç



Geçen yazımda mobilyacı ile cebelleşip ev için dolap siparişlerimi vermiş ve evde yeni yerleşim alanları oluşturmaya çalışmıştım. Mobilyaları beklerken şimdi diğer yapısal değişiklere bakalım.

Muhtemelen ilk ihtiyacınız olan şey boyadır. Evin içerisindeyken boya yapılması berbat bir olay. Hele ki alçı ile uğraşılacaksa b*ku yediniz demektir. Eşinizin durumunu da göz önüne alırsak bu mantıklı bir hareket değil. Benim kafamdaki çözüm duvar kağıdı oldu.

Ben senelerdir salonumda özel bir duvar kağıdı kullanıyorum. Boyanabilir duvar kağıdı olarak geçiyor bu tarz ürünler ancak benim tercih ettiğim ürün boyanabilmesinin yanında hijyenik, ısı ve ses yalıtımı yapan bir kaç katmana sahip özel bir ürün. 5-6 senedir bu duvar kağıdını salonumda kullanıyorum ve en ufak bir sorun bile yaşamadım. Tek sorunu 20m2 için yaklaşık 500TL'lik fiyatı.

Ancak bebek odaları için harika duvar kağıtları seçenekleri var ve fiyatları oldukça uygun. Ayrıca boyanabilir ancak düz yani ek özelliği olmayan ürünleri 20-50TL arasında satın alabiliyorsunuz. Benden size tavsiye bu hengamenin ortasında boya ile uğraşmak yerine direkt duvar kağıdı yapın geçin ufaklığın odasını.

Duvar kağıdının uygulaması gayet basit tabii işin ehli bir ustanız olursa. Benim ustam ve arkadaşım  Halil Usta güncel malzemeleri yakından takip eden son derece özenli bir insan. Kullandığı tutkaldan diğer ekipmana kadar olaya tamamen profesyonelce bakıyor ve yaptığı işlerden ben çok mutluyum. 1 gün içerisinde duvar kağıdı operasyonu tamamlanıyor. İşin en güzel tarafı hamile eşinizi rahatsız edecek hiçbir koku yok. Çünkü kullanılan tutkal bile su bazlı.

Boyasıdır, mobilyasıdır devam ederken ince ince mobilya kurulumunu yapmaya başlayayım dedim ben... 
Bu noktada ustanızın modern malzemeleri tanıması çok önemli. Eski ustalar bu malzemeleri tanımadığı gibi sorduğunuz zaman bir de b*k atıyorlar. Onlara göre en iyi boya yağlı boya. Ondan sonra zaten her türlü duyusu hassas eşinizle uğraşın. Yağlı boyanın kokusu bir hafta da geçerse şanslısınız. Bu tarz ustalardan bu dönemlerde uzak durun.

Duvar kağıdından önce eğer odada elektrik işiniz varsa onu yaptırın. Eğer doğrama değişikliği varsa onun da zamanı duvar kağıdından önce. Ben seneler önce evimizi tamamen elden geçirdiğim için ek bir işim yok. Bu arada eğer oda parke ise sakın sistre ile uğraşmayın. Hem kokusu hemde pisliği ile uğraşacak doğru zamanda değilsiniz. Laminant parke yapıp geçin. Bir günde yapılıyor ve fiyatları son derece makul.

Duvar kağıdı yapıldığı mevsime göre bir veya iki gün içerisinde kuruyor. Eğer boyanabilir bir duvar kağıdı seçtiyseniz sırada boya işi var. Benim işlerimi yapacak boyacı arkadaşı, Halil Usta ayarladı. Eşimin durumunu bildiğinden yeni nesil silikonlu özel bir boya kullandılar. Bu boyalar teorik olarak kokusuz olsalar da, bir miktar kokuyor ortalık en azından eşinizin açılmış duyuları yüzünden o kokuyu fark ediyor. Merak etmeyin bir gün içerisinde ortada koku felan kalmıyor.

Hazır oda hazırlanırken geleneksel hamilelik fotoğrafı çekmeden olmaz. Kocanın eli mutlaka hanımın karnında olmalıdır. :)

Tabii işler burada anlattığım gibi tıkır tıkır yürümüyor. Öncelikle belli dönemler iş yaptırmak için tehlikeli. Yaz bebeği bekliyorsanız yandınız demektir. Tüm memleket aynı anda tadilata giriştiği için usta bulmak mesele. Ustalar küçük işlerle uğraşmak istemiyorlar. Rica, minnet veya benim gibi eski tanışıklıklarınız varsa, velhasıl kelam elinizde ne imkan varsa onu kullanacaksınız.

Bu işlere başlamak için en doğru zaman tüm önemli testlerin sonuçlarını aldığınız zaman bile olabilir. Biz 7. ay içerisinde başladık ve bu kadar tanıdığa rağmen süreç tek bir oda için neredeyse 20 gün sürdü. Bir ustanın işini aksatması ile her şey aksıyor. Bu yüzden bitirilme tarihi denilen tarihe güvenmeyin. Örneğin bizim dolapların teslim tarihi yaklaşık bir hafta kadar ileriye kaydı ki, mobilyacımız kayınpederimin arkadaşı. Aslında biraz şanssızlık oldu ama tüm bunları düşünerek erken bir tarihte başlayın bu işlere. Sonrasında yapacak çok işimiz var. Bunlar bir an önce bitsin kurtulun.

Tüm bu işlerin tamamlanması ve odanın havalandırılmasının ardından eğer odanızda pencere var ise perde almanız gerekecek. Ben senelerdir perdelerimi Bay Perde'den yaptırıyorum ve hem işçilikten hemde teslim tarihlerinin tutması konusunda son derece memnunum kendilerinden. Bebek odaları için bol bol seçenek var. Perdelerde teslim tarihi genelde bir kaç gün eğer çok komplike bir şey istediyseniz bir hafta gibi. Hesabınızı bu zamanlamaya göre yapın.

IKEA'dan benim seçtiğim lamba Skojig oldu. Ben alırken sanırım 50TL civarındaydı. Bu lambanın şekli şemalinin yanında seçimimde ışığın bir filtreden geçip direkt olarak verilmemesi etkili oldu. Çok seçeneğiniz var... 


Aydınlatma konusu ise çok basit çözülüyor. Hem yapı marketlerde hemde IKEA'da bebek odaları için harika ürünler var. Gayet makul fiyatlara alabilirsiniz. Eğer elinizden geliyorsa bir kaç dakika içerisinde yeni lambayı takabilirsiniz. Yok acemi iseniz hiç girişmeyin doğum üzeri başınıza iş almayın. Mahallenizden bir elektrikçi bulup taktırın. Bu dönem fantazilere girilecek dönemler değil.