Hamilelik İlk 3 Ay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hamilelik İlk 3 Ay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hamilelik İlk 3 Ayın Tablosu


Evet hamileliğin ilk ayında bir baba adayı olarak neler neler yaşadık. Artık daha düzenli beslenen bir insan oldunuz. Eşinizin daha özenli beslenmesi gerektiğinden sizin alışveriş davranışlarınız değişmiş olmalı. Artık alışverişinizde daha özenlisiniz. Evinize mümkün olduğunca et, tavuk ve balık gibi çocuğunuzun gelişiminde önemli gıdalar alıyorsunuz. Mutfağa yabancı bir insansanız bile ufak tefek şeyler pişirmeyi öğrenmiş olmanız lazım. Eşinizin iştahının maşallahı var ve ağzına kadar dolu buzdolabı iki üç günde boşalıyor. Alışveriş yapmak artık bir kabusa dönmüş durumda.

Benim gibi hastane, laboratuvar ve doktorları sevmeyen bir insansanız bile en iyi arkadaşınız kadın doğum uzmanınız olmuş durumda. Artık güle oynaya doktora gidiyorsunuz muhtemelen. Hele ultrason görüntüsü en sevdiğiniz film haline gelmiş bile olabilir. Çocuğunuzu ilk gördüğünüzde 3cm civarında iken 3 ayın sonunda organları gelişmiş ve belgesellerde görmeye alıştığımız şekle bürünmüş durumda. Doppler ile kalp atışlarını duymak ise bambaşka bir duygu zaten.

Mide bulantısı ve kusma hayatınızın günlük birer parçası. Hayatta yapmam, tiksinirim dediğiniz hemen her şeyi yapıyor buldunuz kendinizi. Ancak bunlar daha başlangıç, uzun bir süreç var önünüzde.

Baba olarak lojistik konusunda bambaşka bir boyuta geçmiş olmalısınız. Aşerme, nefsinizi terbiye etmiş durumda ve yeni stratejiler geliştirdiniz. Kışın ortasında kavun bulmak gibi absürd görevleri başarı ile atlattınız.

Eşinize uzanmak veya eğilmek yasak. Gerekirse hayatı kolaylaştırmak için yapısal değişiklikler yapmanız gerekebilir. Mesela çok sık kullanılan tencereleri daha kolay ulaşabilir yerlere koymak. Aynı şekilde eşyaları da...

Eşinizle eskisi gibi sokaklara dökülüp saatlerce gezemiyorsunuz. Artık hızlı şekilde yoruluyor. Ayrıca dükkan kapandı kapanacak, malum konu fazla ayrıntıya girmeyeyim, anladınız siz durumu! Evdeki muhabbetler değişmiş, eksen tamamen kaymış durumda. Çocuğunuzun cinsiyeti belli oldu olacak. Bunun heyecanı var hafiften.

Duygu patlamalarını kendiniz ruh hastası olmadan atlattınız. Artık daha kuvvetli bir insansınız. Ancak macera daha yeni başlıyor. İkinci üç aylık periyod başlıyor. Hadi yolumuz açık olsun...





Eş, Dost, Akraba Arkadaşlar Duysun Baba Oluyorum.



Eş, Dost, Akraba Arkadaşlar Duysun Baba Oluyorum. Oluyorsun ama bu iş kolay değil. Bir baba olarak müjde sınavında  çekirdek ailelerimiz ile ilk badireyi atlatmıştık. Şimdi genişletilmiş aile, dost, hısım, akraba ile havadisi paylaşmanın zamanı geldi.

Bu da bir sorun olabilir. Geçmişte bir arkadaş grubumda bu bir sorun olup, bir tartışma ve küsüşme fırtınasını tetiklemişti. Tetiklemişti diyorum, çünkü bu tarz zamanlarda eski defterler açılıp, işler daha da kötüye götürülür el birliği ile. İster cahil, isterse de en okumuş insanlar olsun bu durumu yaşayabilirsiniz.

Açıkçası benim açımdan bu bir sorun olmadı. Benim çizgilerim çok bellidir. Annem, babam ve kardeşimden oluşan çekirdek ailem haricinde ailenin geri kalanı benim için -bir kaç istisna hariç- öneme sahip değildir. Arkadaşlarımla ise uzun senelere dayanan ilişkilerim vardır ve küsme gibi saçma sapan şeyleri sevmediğimi herkes bilir. Eşimin ailesi ise benimkinden daha geniş ve daha bağlı bir aile. Biz ailelere haber kısmını kolay atlattık. Zaten bu kısmı biliyorsunuz...

Cez familyası: müstakbel baba HakanCez, müstakbel dede SedatCez,  müstakbel baba yarısı OkanCez

3. ay içerisinde insanları haberdar etmek makbul bir hareket tarzı. Buradaki amacımız hızlı bir şekilde herkesin haberi bizzat sizden duymasını sağlamak. Dediğim gibi bazı insanlarda bir şekilde başka birinden duyduğunda sorun çıkartma gibi bir davranış tarzı oluyor. Şahsım adıma ben bu gibi durumları önemsemem ama yok ben önemserim diyorsanız yine bir planlama içerisine girmenizde fayda var.

Kilit olay, yine fırtına gibi hareket etmek yine. Aranacak kişileri belirleyip peşi sıra arayıp haberi vermek en güzeli. Eğer sosyal medya insanıysanız herkese haber edeyim diye bu ortamlara yazarsanız bu hoş karşılanmayacak bir durum olur. İlle telefon edeceksiniz.

Eşiniz kendi arkadaşlarına, sizde kendi arkadaşlarınıza telefon etmeye başlayın. Konuşmayı çok uzatmayın "ver yenge ile konuşayım" muhabbetlerini kibarca geri çevirin. En güzel mazeret eşim telefonla konuşuyor olacaktır.

Bir kaç gün ve gece boyunca tebrik telefonları vesaire derken telefonunuz suratınıza yapışacaktır. Bir kısım vatandaş tebrik için evinize koşmaya kalkacaktır. Artık kendi dünyanızda bu tarz durumları nasıl kutluyorsanız, bu tablo ile kendi bildiğiniz şekilde yüzleşmeniz gerekiyor.

Allah kolaylık versin...




Bir Kabus: Kanama


Hamileliğin ilk 3 ayı, sürecin en meşakkatli dönemi. Şimdiye kadar bazı sıkıntılardan bahsettim ancak bu defa biraz daha büyük bir sıkıntıdan bahsedeceğim. Her insanın fizyolojisi farklı olduğundan dolayı her hamilede kanama olacak diye bir şey yok. Hatta ben böyle bir şeyin olabileceğini çevremden hiç duymamıştım. Başımıza ilk kez geldiğinde ne olduğumuza şaştık.

Öncelikle sonradan öğrendiğimize göre bu kanama işi bazı hamilelerin fıtratında varmış. Eşinizin karnı büyümeye başladığında bu durum çeşitli organları etkilediğinden ve bol bol genleşme olduğundan bazen kılcal damarlar çatlayabiliyormuş. Tabii şimdi anlatıyorum da, başınıza geldiğinde ve benim gibi cahil olduğunuzda aklınızdan bambaşka şeyler geçiyor.

Her zamanki gibi bir gün geçiriyorduk. Yine hamileliğin fıtratında bulunan her dakika tuvalete gitmek olayı o gün had safhadaydı. Hamileler bol bol su içtiklerinden evde en çok kullandıkları yer tuvalet oluyor :) Eşim yine tuvalete gitti ve birkaç dakika sonra bir çığlık duydum. Seçil hüngür hüngür ağlıyordu.

Ulan ne oluyor deyip, tuvalete koştuğumda gördüğüm manzara korku filmlerinden çıkmış gibiydi. Pompalı bir tüfekle yakın mesafeden birine ateş edilmiş gibi tüm tuvalet kan içerisindeydi. Eşim olayın şokundaydı ve tek duyduğum şey, içimden "bir parça düştü" oldu.

Bazı günleriniz çok zorlu geçecek. Ayakta uyuduğunuz günler olacak. Ama her zaman güçlü olun :)

Bir parça düştü... Bunun anlamını tüm cehaletime rağmen biliyordum veya bildiğimi zannediyordum. Allah kimsenin başına vermesin, düşüklerde vücut embriyoyu atıyor. Ben o an baba olma maceramın sona geldiğini düşündüm. Ancak düşünmek için fazla zamanınız olmuyor. Bir an önce harekete geçmek lazım. Eşimi aldım yatağa yatırdım biraz sakinleştirmeye çalıştım. İki dakikada tuvalete dalıp ortalıktaki kanı temizledim. O an manyakça bir karar verip elimi klozetin içerisine soktum. Ne ile karşılaşacaksam kendim ile karşılaşayım dedim. Elime bir pıhtı geldi. Düşük olsa elime gelecek şey belliydi. Ancak düşen sadece bu değildi. Eşofmanının içerisinde de bazı parçalar vardı. Çamaşır odasına atmıştım eşofmanı. Orada da ortalık kan gölü gibiydi. Oradaki şeyde bir pıhtı gibiydi.

Tüm bunlar olurken elimde telefon doktorumuzu aradım. Panik yapmamızı istedi, bu tarz kanamalar olabilir dedi. Hemen kadın doğum servisi olan bir hastaneye gidin dedi. Günlerden pazardı. Şimdi hızlı şekilde bir hastane bulmam gerekiyordu. Önceki deneyimlerimden hareketle acilen yola çıkmak yerine hemen telefona sarıldım ve bir kaç özel hastaneyi aradım. Hiçbirinde kadın doğum uzmanı ve ultrasonu kullanabilecek bir operatör yoktu. Sonrasında hep gittiğim devlet hastanesini aradım. Artık nasıl bir heyecanla konuşuyorsam oradaki görevli arkadaş zihnimi açtı; "abi boşuna cebelleşme. Pazar günü bir çok hastanede kadım doğum uzmanı bulmazsın ya kadın doğum hastanesine gideceksin veya üniversite hastanesine dedi.

Böyle uzun uzun anlattığıma bakmayın tüm bunlar belki de beş dakika içerisinde yaşandı. Doktorla konuştuktan sonra eşim biraz sakinleşmişti ve hemen bir taksiye atlayıp üniversite hastanesine doğru yola çıktık.

Bir kaç dakika sonra hastanedeydik. Hemen eşimi acil servise aldılar. İlk önce annenin sağlığı arkasından bebeğin sağlığı kontrol edilecek. Benim için uzun bir bekleme süresi başlamıştı.

Böyle zamanlarda yalnız olmak pek iyi bir şey değil. Bu durumda yakın bir arkadaşınızı arayın ve yardımını isteyin. Eşiniz zaten doktorların gözetiminde ama siz bir hiçliğin ortasındasınız. Ben kardeşimi aradım. Kendisi İstanbul'da yaşıyor. Atlayıp geleyim mi dedi hemen yok dedim orada dur. Telefonda konuşalım.

Böyle zamanlarda konuşmak iyi geliyor. Bir yandan da artık neye inanıyorsanız ona sığınmak. Sanırım hayatımda en çok dua okuduğum zamandı bu, dilim döndüğünce Ayetel Kürsi'den girip Fatiha'dan çıktım defalarca. Yarım saat, bir saat derken vakit geçiyor ve hava kararıyordu.

Özel hastaneler ile devlet hastaneleri arasındaki en önemli fark hasta yakınları için bilgilendirme süreci. Özel hastanelerde dakika dakika bilgilendiriliyorken, devlet hastanelerinde belirli saatlerde size bilgi veriliyor. Hemen kızıp küfretmeyin, doktorlar açısından düşünün. Yüce halkımıza laf anlatmak pek kolay değil, adamlar hastaları bırakıp, hasta yakınları ile uğraşmamak için böyle bir uygulama yapmışlar ve sonuna kadar haklılar. İlk bilgilendirme saatinde eşimin sağlığının iyi olduğunu ve kadın doğum servisine yönlendirdiklerini söylediler. Anlaşılan annenin sağlığı iyiydi inşallah bebeğin de sağlığı iyidir diyerek yeni bir bekleme süreci başladı. Neyse saatler sonra tüm kontroller yapılmış, 3 kişi evimize döndük. Tabii hastane de, özellikle de bilgilendirme sırasında bazı komediler yaşandı ama önemli değil. Üç kişi evimize dönüyoruz ya, gerisini boş ver.

Şimdi işin komik tarafına. Beni normalde kendi kanım tutardı. Zaman içerisinde biraz zorlama ile bunu aşmayı başardım ama tam olarak bu durumdan kurtulup kurtulmadığımı da bilmiyorum. Tuvaletteki manzarada normal koşullarda benim düşüp bayılmam lazım iken, bir kuvvet geldi. Artık vücut adrenalin mi bastı dersiniz, Allah yardım etti mi dersiniz, ne derseniz deyin.

Bir şekilde hızlı hareket etmek önemli. Özellikle tatil günlerinde hastane hastane dolaşmanın bir mantığı yok, ya telefon edin veya en yakın kadın doğum veya üniversite hastanesine gidin. Baktınız panik oluyorsunuz "112 " acil servisi arayın. Ayrıca doktorunuzu arayın sizi rahatlatacak ve yapılacakları söyleyecektir.

Bir gün olur da eşiniz hamileliği sırasında bir kanama yaşarsa hemen moralinizi bozmayın. Her kanama, düşük olabilir göstergesi değil. Unutmayın tüm lojistik babaların omuzlarında, hızlı şekilde hastaneye ulaşmak birinci göreviniz.

Her sıkıntı bir şekilde aşılıyor. İlk 3 ay bu tarz sıkıntılara gebe olabiliyor. Hazırlıklı olmakta fayda var...






İlk Testler


Bir süre boyunca -ki bu genelde 9 ay kadar bir zaman- en iyi dostunuz olacak Kadın Doğum Uzmanı doktorunuz elinize bazı testler tutuşturmuş olmalı. Babalığın ilk aylarındaki en önemli fonksiyonumuz olan lojistik görevlerimiz daha da ciddiyete binmiş durumda artık.

Burada önemli bir konu var, bu lojistik görevleri nasıl üstleneceğiniz olayı, tamamen çalıştığınız işyeri ile alakalı bir durum. Bazı işyerlerinde bu tarz durumlar için kolaylık gösterilirken, bazılarında aynı şeyi söylemek mümkün değil. İşyeriniz eşinizle beraber bu tarz kontrollere gitmeniz konusunda sıkıntı yaşatıyor ise uygun bir kişiyi görevlendirmeniz lazım. Bu bazen eşinizin bir arkadaşı, bir akrabanız vesaire olabilir.

Bu durumda işyerinizden nefret edebilirsiniz. Muhtemelen aklınızdan "s***rim işini de seni de (patronunuza ithafen) gibilerinden düşünceler geçmeye başlamış olabilir. Derin bir nefes alın ve hamilelik denilen sürecin oldukça uzun bir süreç olduğunu hatırlayın. Artık iki kişi değil, üç kişinin sorumlulukları omuzlarınızda. Tüm bu süreçler bir şekilde çözülecektir ancak ülkemizin ekonomik koşullarında istediğiniz zaman iş bulabilmek gibi bir özgürlüğünüz ne yazık ki yok. Bazı şeyleri sineye çekin.

Size bir kıyak. Bazı laboratuvarlar oldukça erken saatlerde hasta kabul ediyorlar. Bu durumda uykunuzdan biraz fedakarlık edip erkenden yola çıkın. Patronunuzla papaz olma ihtimalinizi de azaltırsınız. Aynı şekilde devlet kurumlarını tercih ettiyseniz e-randevu uygulamasıyla erken saatlerden kontrol saatinizi kapın...

Önümüzde bir sürü test var, anca beraber kanca beraber.... 
Ben Allah'tan kendi işimle uğraşıyorum ve tüm bu süreçlerde oldukça rahattım. Ulan niye atıp tutuyorsun o zaman demeyin, bir çok arkadaşım yukarıda yazdığım şeyleri yaşarken hep yanlarındaydım. Yazdığımın tam tersini yapıp sorun yaşayan bazı arkadaşlarım oldu. Benden söylemesi...

Hamilelik sırasındaki testler genelde kan ve çiş (1) ile alakalı. Ve genelde aç karnına yapılması gerekiyor. Açlığa dayanmak kolay değil ve hamilelikteki bir çok şey kolay değil. Eşiniz biraz sıkıntı yaratabilir.

Bir ipucu, erkeklik yapıp bende aç gideyim demeyin, çaktırmadan bir kaç lokma bir şeyler yiyin. Evde birinizin sağlam olması lazım. Lojistikten sorumlu kişi olarak bu görev size ait. Tabii salak gibi mükellef kahvaltı sofrası kurmaya kalkarsanız, eşiniz o sofrayı kafanızdan aşağı geçirebilir. O yüzden ayak üstü bir şeyler atıştırın.

Herhangi bir laboratuvar veya hastanede bu testler çok kolaylıkla yapılabiliyor. Testlerin sonrasında güzel bir kahvaltı yapın.

Bir sonraki göreviniz, test sonuçları çıkınca doktorunuza bu sonuçları ulaştırmak ve yorumlarını dinlemek....

1. kibarca idrar deniyor ama  bu kelimeyi o kadar çok duydum ki sıkıldım direkt olarak çiş diyeceğim bundan sonra. kusura bakmayın





Eşinizi Tanıyamamak: Değişen Psikoloji!



Bir önceki yazımda aşerme olayınını anlatırken eşinizin psikolojisinin değiştiğinden de bahsetmiştim. Hamileliğin bir kabusu hormonal değişiklikler. Bu hormonlar durduk yere hayatınızı karartabilecek etkiye sahipler.

Hiç olmadık anda ağlamalar, garip garip sorular gibi alışılmışın dışındaki her türlü olaya hazırlıklı olun. Bir baba olarak sizde de duygusal değişikliler olması lazım. Tabii eğer taştan yaratılmadıysanız.

Bu senaryo içerisinde sizin göreviniz evdeki sükunet ortamını sağlamak. Gerektiği zamanda çenenizi tutmayı bilmek, gerektiği zaman uygun şekilde davranmak gibi bu olayın bazı püf noktaları var.

Öncelikle evde eşiniz ile birlikte olduğunuz zamanlarda eğer televizyon seyretmeyi seven insanlarsanız iç kapatıcı her türlü programdan uzak durun. Türkiye gibi bir memlekette yaşadığınızı unutmayın ve haberleri de mutlaka pas geçin. Memleketimizde her dakika ya bir kadın öldürülür, ya başka b*ktan bir olay olur. Yani iyi havadis bulamazsınız haber bültenlerinde. Normalde kuru bir vah vah ile geçiştirilen tepkiler, ağlama krizlerine dönüşebilir. Aman dikkat!

Bu noktada eğlenceli bir şeyler seyretmenizde fayda var. Komedi dizileri iyi bir başlangıç olabilir. Hele içerisinde bebek mevzusu olan bir şeyler bulursanız daha da rahat edersiniz. Seyrettiğiniz şeyin sonunda, kısa bir sorgu suale hazır olun. Ben sana böyle yaptım mı, böyle davrandım mı gibi sorular sorulunca cevabınız hiç şüphesiz "hayır" olmalıdır. Anlık duraksamalar bile başınıza iş açar benden söylemesi.

Eşinizi tanımakta zorlanacaksınız zaman ilerledikçe. Her türlü acayipliğe şimdiden hazır olun :)


Konuyu değiştirme veya başka yere odaklama yeteneklerinizi geliştirin.

Bir arkadaşım kurtuluşu Bak Şu Konuşana (Look Who's Talking) filmlerinde bulmuştu. John Travolta ve Kirstie Alley'in başrollerini paylaştığı bu film, sıkıntılı günlerde kurtarıcınız olabilir. IMDB'yi kurcalayarak bu tarz filmleri bulun ve sizin için hangi format uygunsa edinin. Filmi seyretmekle kurtulmuş olmayacağınızı da hatırlatayım. Filmin arkasından bizim bebeğimizde böyle  konuşuyor mudur gibi son derece saçma sapan bir muhabbetin içinde bulabilirsiniz kendinizi. Sakın böyle saçmalık mı olur gibi bir yorum yapmayın, konuyu amiyane tabiri ile uzatın ve  gerekirse azıcık cıvıtın. Bu tarz filmler sayesinde bir geceyi daha atlatmış olacaksınız. Allah bereket versin...

Hamileliğin başında bu yetenekleri geliştirir ve kendinize iyi bir yol planı oluşturursanız hamileliğin belki de en zor dönemlerini güle oynaya geçirirsiniz. Bulacağınız stratejiler güzel günlere giden yolda en önemli yoldaşınız olacaktır....





Lojistik Kabus: Aşerme


Bir önceki yazımda hamileliğin fıtratında olan mide bulantısı ve kusma konusunu işlemiştim. Bu yazıda aşerme konusuna bir bakış atalım.

Aşerme aslında imkansızı bulmak diye alt açılımı olan bir kelime. Bu durum kadın milletinin her bireyinde farklı şekilde vücut bulur. Mesela benim eşim tüm hamileliği boyunca bir elin parmaklarından daha az şeye aşermişti. En zorlu görevim "acıbadem kurabiyesi" bulmak idi. O da çok zor olmadı. Büyük herhangi bir pastaneden bulabilmek mümkündü.

Ancak her erkek bu kadar şanslı olamayabiliyor. Kışın ortasında bir arkadaşımla beraber kavunlu dondurma aramaya çıktığım geceleri bilirim. Buna göre eşinizin aşermesi durumunda ne isteyeceği tamamen hayal gücü ile sınırlıdır. Hayatında havyar görmemiş biri, havyara bile aşerebilir. Bu yüzden şaşırmayın ve görevinizi yapın.

Diyelim ki, eşiniz bulmanızın neredeyse imkansız olduğu bir şeye aşerdi. Mesela kış ortasında kavun istiyorum diye tutturdu. Aptal gibi karşısında oturup kışın ortasında kavunu nereden bulayım derseniz b*ku yediniz demektir. Şunu açıklıkla anlayın aşermenin bir mantığı yok. Mantığı olmayan bir şeye mantıkla yaklaşırsanız başınıza dert alırsınız.

Yapılacak şey çok basit, tamam deyip hemen kendinizi sokağa atın. Kışın ortasında belki büyük şehirlerde çok lüks manavlarda kavun bulmak mümkündür. Bu durum bütçenizi de ciddi halde sarsabilir. Ama her aramaya çıktığınız şeyi bulacaksınız diye bir kaide yok. Önemli olan iyi niyetinizi göstermek. Hemde bir nefes almış olursunuz.

Arzu ederseniz, sokağa çıkıp biraz dolaşıp geri dönüp bulamadım diyebilirsiniz. Veya gerçekten aşerilen malzemeyi arayıp bulamayabilirsiniz. Yöntem fark etmez. Ana fikir şu, sizin o an evden çıkıp aşerilen şeyin peşine düşmeniz lazım.

Merak etmeyin, bulamadım diye eve döndüğünüzde eşinizden fırça yemeyeceksiniz büyük ihtimal. Genelde tablo şu olacaktır, eşiniz duygusala bağlayıp "kıyamam ben sana" moduna girecektir. Bir kaç beylik laf edip durumu önünüzdeki günler için yatırım yapmak mantıksız bir hareket olmayacaktır. Öyle veya böyle, tebrikler büyük bir badireyi başarı ile atlatmış oldunuz.

Ancak hiçbir çaba sarfetmeyip bu mevsimde ben bunu nereden bulayım olayına girdiğinizde, eşinizin değişen psikolojisi ile "sen bana hiç değer vermiyorsun" ile başlayıp ağlamalı zırlamalı bir kabusun içerisine düşmüş olacaksınız. Bu dakikadan sonra harekete geçmenizin bir faydası yok. B*ku yediniz. Bu durum bir saatte sürebilir bir kaç günde.

Bu yüzden kafayı kullanıp şimşek hızıyla harekete geçin. Önemli olan niyet ve başarmaya çalışmak. Sonucu ne olursa olsun takdir görecek ancak bundan önemlisi büyük bir kaosun içerisine düşmekten kurtulmuş olacaksınız.





Yeni Hayatınıza Alışın: Mide Bulantısı ve Kusma


Şimdi hayatın gerçeklerinden konuşalım. Hamileliğin ilk üç aylık dönemi bazen sıkıntılı geçebiliyor. Açıkçası hamilelik olayının fıtratında bol bol mide bulantısı ve kusma var. Bunlara bonus olarak kanama gibi türlü terslikler eklenebilir. Baba olarak sizin göreviniz her zaman sağlam durmak. Bunlara ek olarak senelerdir evli olduğunuz eşinizi tanımayacak kadar huylarında değişim, ismine aşermek denilen ama aslında imkansızı başarmanız gereken bonus görevlerinizde oluyor.

Öncelikle her zaman sakin olmaya çalışın veya en azından dışarıdan sakin gözükmeye çalışın. Bir panik durumunda ortalığı daha beter kaos haline getirmenin bir alemi yok! Bir de şu var, bir terslik anında ister Allah yardım ediyor deyin, isterseniz vücut adrenalin basıyor deyin, bir şekilde üzerindeki takım elbiseyi yırtıp atan Superman haline gelebiliyorsunuz. Akabinde "ya Allah" deyip sorunlara dalıyorsunuz...

Tüm bu tersliklere hazır olmakta fayda var. Örneğin acil bir durum için evinizin yakınındaki sağlık kurumlarınızı öğrenmenizde fayda var. Aynı şekilde bir panik anında otomobilinize atlamak yerine evinize yakın bir taksi durağının telefon numarasını da cep telefonunuza kaydedebilirsiniz.

Ayrıca hiçbir zaman "112" acil servisin varlığını unutmayın. Baktınız panik oluyorsunuz aramaktan çekinmeyin. Önemsiz bir şey bile olsa, görevliler sizi yargılamayacak ve ayıplamayacaklar. Bunları yapsalar da umurunuzda olmasın zaten, önemli olan doğacak çocuğunuz.

Mide bulantısı ve dolayısıyla kusma dediğim gibi hamileliğin fıtratında var. Ne kadar çabuk alışırsanız o kadar çabuk adapte olursunuz. Eminim ki, içimizde bırakın eşinizin kusmasını, kendi kusmasından tiksinen okuyucularımız vardır. Aslında denklem çok basit, eşiniz diyelim ki kustu, banyo battı. Ben tiksiniyorum diyerek kızcağızın eline viledayı tutuşturup temizletecek haliniz yok. Yok ben yaparım diyen varsa gitsin kendini camdan atsın bir zahmet!

Ultrason öz çekimi. Bendeniz, doktorumuz Semih Hızıroğlu ve o dönem hamile olan eşim, Seçilcez...

Eh bu durumda iş başa düşüyor. Baktınız sizde fena oluyorsunuz geçici bir çözüm bulun. En temiz yöntem en ucuzundan ıslak/kuru tabir edilen elektrik süpürgelerinden almak. Ben rezil olacağıma param rezil olsun diyorsanız alın size yöntem. Basın elektrik süpürgesini iki dakikada ortalık tertemiz.

Gecenin geç vakitlerinde kusma olayı varsa eşiniz zırt pırt tuvalete koşmasın diyerek annelerimizin yöntemi olan başucuna kova koyma yöntemini de deneyin. Panik halde yataktan kalkıp tuvalete koşarken uyku sersemi her türlü hengame başınıza geleceğine bu kova yöntemi hayat kurtarıcıdır.

Tabii iş bununla bitmiyor. Eşinizin midesi uzun bir süre allak bullak olacağından bu tarz durumlar için buzdolabınızda bazı yiyecekleri bulundurun. Beyaz tost, beyaz peynir mideyi yatıştıran güzide yiyeceklerdir. Fantaziye girip kepekli, tam buğdaylı ekmek gibi spesifik işlere girmeyin, başınıza iş açmayın. En güzeli bildiğiniz beyaz ekmek.

Ancaaak,

Hamilelik sürecinin daha doğrusu ilk 3 ayının değişmeyen bir besin maddesi var ki, onu evden eksik etmeyin. Ülker Çubuk Kraker. Çubuk krakeri evinize koli ile alın stok yapın. Eşiniz çantasına atsın, evin muhtelif yerlerinde bulunsun. En ufak bir mide bulantısı veya mide kazınması durumunda eşinizin en iyi dostu çubuk kraker olacaktır. Susamlısını sallayın, en güzeli klasik olanı...

Bunun yanında evinizde patatesi eksik etmeyin. Mideyi rahatlatmakta güzel bir besin. Bir şekilde hazırlaması da kolay. Kabuklarını soyun, düdüklüye atın 5 dakikada hazır. Düdüklü kullanmaktan bi- haberseniz, kabukları soyduğunuz patatesleri küçük küçük doğrayıp tencereye atın. Bütün haldeyken pişmesinden daha kısa sürecektir. Yanına bir dilim yağsız tarafından beyaz peynir. Mideyi yatıştıracak en güzel yemek...

Ayrıca soda da dolabınızda mutlaka bulunması gereken bir içecektir.

Sizde eşinizin durumuna göre dolapta olması gerekenler listesi hazırlayın ve eksik etmeyin. Unutmayın alışveriş sizin lojistik sağlama görevlerinizden sadece bir tanesi...




Baba Olacağım Müjdesini Aileye Verme Coşkusu



Baba Olacağım Müjdesini Verme Coşkusu. İşte bu başlı başına büyük bir olay. İlk öncelikle şunu önceden belirteyim, bu seneler boyu yaptığım gözlemlere dayanan bir yazı olacak. Yoksa hem benim hemde eşimin ailesi son derece rahat ve anlayışlı insanlar. Anlayacağınız ben bu noktada hiçbir sorun yaşamadım. Ancak gözlemlerime dayanan tespitlerim, bir kısmınızın hayatını kurtaracaktır! 

Evet gelelim müjdeyi verme coşkusuna. Bu süreçte tüm lojistik görevlerini üstlenen kişi yani baba olarak her türlü ayrıntıyı düşünerek hareket etmelisiniz. Milletçe övündüğümüz özelliklerimizden olan aile olayı, aslında kırılgan iplerle oluşmuş bir yumaktır. Hal böyle olunca baba olacağım diyerek mutlulukla haykırmak isterken, derin bir planlamanın içerisinde bulursunuz kendinizi. 

Sorun şu; mümkün ise tüm ailenize aynı anda müjdeyi verin. Kazaran kendi annenize haber verip kaynananıza haber vermediyseniz ve yine kazaran kaynananız müjdeyi annenizden alırsa bir kabusun içerisine düştünüz demektir. Tam tersi de bir kabus olacaktır. 

İş sadece bununla bitmiyor. Birden fazla kardeşiniz varsa ve eşinizin de aynı şekilde bir durumu varsa haber verilecekler sayısı bir anda katlanmış durumda. Örneğin abinize haber verdiyseniz ve siz diğer kardeşinizi aramadan, abiniz işgüzarlık yapıp  olaydan haberdar olmayan kardeşinize "gözümüz aydın birader" diyerek bir telefon açtığı an çoğu Türk ailesinde b*ku yediniz demektir. 

Bir diğer önemli mevzuu, aileden kimlere bu müjdeyi vereceğiniz. Aileniz büyük ise bol bol eş dost varsa birine haber ver diğerine verme olmaz. Olmayacağı gibi ortalığı savaş alanına çevirirsiniz. Bu işin mantıklısı ilk önce çekirdek aileye haber vermektir. Ondan sonrasında, itikat ve inanç olayından destek alarak geri kalan kalabalıklara ilerleyen aylarda açıklarız diyerek sıyrılabilirsiniz. Bu noktada ailenizin yapısına göre yemin verdirmek denilen kavramı devreye sokun. Benim gözlemlerime göre genelde hamileliğin 3. ayından önce haber verilmez gibi bir durum var. Bunu sonuna kadar kullanın. 

Hal böyle olunca adım adım gitmeniz gerekiyor. İlk önce müjdeli haber ne zaman verilmeli konusu var. Bir kısımına göre  Hamilelik Testinin hemen sonrasında müjdeli haber verilmeli. Ancak bu testlerin sonucu %100'lük oranda bir kesinliğe sahip olmadığı için bu riske girmeyin. En kesin çözüm kandan yaptırdığınız Gebelik Testinin sonucunda çıkan duruma göre hareket etmektir. 

Gebelik Testinin sonucunda müjdeli haberimizi vermeyi kararlaştırdınız diyelim. Kafanızdaki sıralamaya göre hem eşiniz hemde siz, ilk önce kardeşlerden başlayarak müjdeli haberi vermeye başlayın. Siz kendi kardeşlerinizi ararken, eşiniz de kendi kardeşlerini arasın. Kardeşlerden başlama sebebimiz, konuyu kısa tutup bir sonraki telefonu hızlıca arama şansınızın olmasıdır. Bu arada konuşmanın sonunda 10-15 dakika haber verdiğiniz kişinin diğer kardeşleri veya anne-babanızı aramaması için uyarın. Konuştuğunuz kişi eşek değilse dediğinizi yapacaktır. 

Güzel haberleri vermek için aile meclisi toplanabilir. Bu fotoğrafı sadece hoşuma gittiği için ekleyeyim dedim, Cezayirli ve Tokatçık Family Together :)

Olaya kardeşlerle başlamak avantajlıdır. Dediğim gibi konuşma kısa sürer. Ama iş, anne babalara geldiğinde konuşma uzadıkça uzayacak ve mutlaka eşinizle de konuşmak isteyeceklerinden durumun vehameti artacaktır. Kardeşlerinize laf anlatmak daha kolay olduğundan daha sonra ayrıntılı konuşuruz deyip kesip atabilirsiniz ama anne-babalarla bu pek mümkün değil. 

O zaman nefes almadan kardeşler arandığına göre siz kendi anne-babanızı, eşinizde kendi anne-babasını arayıp müjdeli haberi verin. Tercihen bunu ziyaret ile yapmak daha makbuldür. Eğer aynı şehirlerde yaşanmıyorsa telefondan başka çare yok tabii..

Ancak aynı şehirlerde yaşıyorsanız hızlı bir ziyaret ile her iki aileyi de bilgilendirmeye çalışın. Eğer ailenizde önce ona gittin bana gelmediğin tatsızlığı yaşanacak bir durum varsa, hep birlikte olunacak bir etkinlik ayarlayıp haberi verin. 

Bir baba olarak yaratıcılık size kalmış. Buradaki yaratıcılığınızın başınızın daha az ağrıması için önemli bir faktör olduğundan, plana karar verdikten sonra şimşek gibi hızlı hareket edin. 

Hadi gazanız mübarek olsun! 

Biz ne yaptık konusunu da özetleyeyim. Ben kendi kardeşim olan OkanCez'i aradım aynı anda Seçil'de kendi ablasını aradı. Uzun uzun konuştuk. Arkasından evleri daha yakın olan benim anne-babama gittik. Mutlu haberi verdik. Birlikte biraz oturduktan sonra eşimin ailesine doğru yola çıktık. Aynı şekilde haberi verdik ve herkesi mutlu mesut şekilde arkamızda bırakıp evimize döndük. 

Aman dikkat! Anne-babalarınıza haberi verirken, "bir havadisimiz var acaba nedir nedir gibi" saçma sapan işler yapıp konuyu sündürüp insanların kalbine indirmeyin. Kısa ve öz şekilde haberi verin ve olacaklarla yüzleşin. Bizim açımızdan durum şuydu, iki aile içinde ilk torun olduğundan büyük coşku yaşandı. Ama çok güzel bir gün geçti... 

Sizin de bunu diyebilmeniz için güzel bir planlama yapmanız şart! 

Bu sürece ilerleyen aylarda yeniden döneceğiz çünkü olayın bir de arkadaş boyutu var... 






En İyi Dostunuz: Kadın Doğum Uzmanınız



Kadın doğum uzmanı dediğimiz doktor türü genelde eşlerimizin zaten ziyaret ettiği bir insandır. Eşlerimiz, normal koşullarda kadınlara özgü rahatsızlıkların önceden tahmini için bu amca veya teyzeleri ziyaret ederler. Ayrıca doğum kontrol yöntemleri konusunda da bu doktor türünden düstur alınarak yola çıkılır. Muhtemelen evlenmeden önce veya sonra bir şekilde eşinizle bu amca veya teyzeyi ziyaret etmişsinizdir. Yok alakam olmadı diyorsanız muhtemelen ayakta uyuyorsunuz demektir.

Eşinizin kendini rahat hissettiği bir kadın doğum uzmanı varsa şanslısınız. Eğer yoksa zaten kadınlar kendi aralarındaki iletişim ile hızlı bir liste oluşturup bir kaç gitme gelme sonrası kendisini rahat hissettiği bir doktoru bulabiliyor. Bu özel bir doktor olabileceği gibi devlet hastanesinden bir doktorda olabilir.

Unutmayın siz sadece bir konu mankenisiniz. Yapacağınız tek çenenizi kapayıp eşinizle beraber doktora gitmektir. Özel doktor ise ücreti vesaire konularda eğer karşılayabiliyorsanız eşinizle polemiğe hiç girmeyin. Paranızı ödeyin mutlu olun. Ancak özel doktor bütçenizi allak bullak edecek ise durumu anlatın. Unutmayın ki, masraflarınız daha yeni başlıyor. Boşu boşuna kendinizi zorlamanın bir alemi yok!

Bizim doktorumuz benim yazlıktan tanıdığım bir abimdi. Bir sürü arkadaşımın çocuklarını kendisi doğurttu. Kanda Gebelik Testi coşkusunun hemen akabinde Semih abiyi (Hızıroğlu) arayıp, yola koyulduk.  Rahmetli babası, babamın yazlık komşusuydu. Annesi de annemin yazlık arkadaşı. Ailecek tanışırız yani. İyi insan olmalarının yanında ailenin tüm çocukları bir şekilde tıp sektörü ile alakalı. Doktor olmayanı bile bir doktorla evlenmiş :)

Kendisinin doktorluğunun ne düzeyde olduğunu bazı arkadaşlarımdan biliyorum. Özellikle sevgili Ebru ve Savaş Paykoç'un oğulları Onur'un doğumu sırasında tüm bu sürece yakından şahit oldum. Hayatımın en inanılmaz günlerinden bir tanesiydi Onur'un doğduğu gün. Babası ile beraber ufaklığın ilk dakikalarında bizim kucağımızdaydı. Allah yolunu açık etsin. Şu satırları okuduğunuzda koca bir adam olma yolunda hızlı adımlar atıyor.

Yukarıda bahsi geçen Onur Paykoç. Koskocaman adam oldu kerata :) Darısı bizimkini başına....

Benim doktoru tanımam veya arkadaş olmam, eşimin doktorun yanında ve kontrolünde rahat olması için yeterli değil. Bu noktada biz erkeklere düşen çenemizi tutup kenara çekilmek. Eşinizin karar vermesi önemli. Semih abi,  uzmanı olduğu konuda gerçekten çok bilgili bir adam ve bilgilerini gayet akıcı ve en önemlisi anlaşılır şekilde karşısındakine aktarabilen bir insan. Bu da bence bir kadın doğum uzmanında olması gereken en önemli özellik.

Seçil, doktoru ile kendini rahat ve güvenli hissedince, tüm yolu beraber yürüdük. Bence çok da iyi yaptık. Merak edenler için tam ismi Semih Hızıroğlu ve web sitesine buradan ulaşabilirsiniz.

Doktorumuz Semih Hızıroğlu ile eşim, Seçil... 

Baba olmak kolay değil. Bir gün içerisinde yaşanan koşuşturmaya bakın. Sabah bir doz hamilelik testi, arkasından Kanda Gebelik Testi ve en sonunda doktor ziyareti. Muhtemelen şu dakikalarda baba olmanın nasıl bir şey olduğunu anlamaya başlamanız lazım.

Şimdi iki dakika kahvehane muhabbeti yapayım; "ya arkadaş teknoloji ne gelişmiş"

Evet değerli okuyucum teknoloji gerçekten çok gelişmiş. 4-5 yıl önce baba olan arkadaşlarım ile konuştukça bunu daha iyi anladım. Özellikle ultrason makinelerindeki gelişmeler ile göreceğiniz manzaralar bir nevi bilim kurgu filmi gibi olacak. Bir bilim kurgu filminin figüranı olmaya hazır olun. Başrolde eşiniz ve karnında taşıdığı çocuğunuz, yardımcı rolde kadın doğum uzmanı... Siz ise konu mankeni...

Hakan kardeşinizden rolünüzde bir yükselme sağlayacak bir ipucu. Doktordaki ilk kontrolünüze giderken eşinizin bol bol su içmesini sağlayın. Ultrasonda görüntü almak çok rahat oluyor. Bunu söyleyerek konuyu bildiğinizi ve önemsediğinizi hissettirebilirsiniz. Aksi de olsa eşek gibi önemser hale geleceksiniz, merak etmeyin...

Doktorunuzda alacağınız gerekli gereksiz bilgilerin arkasından hasta bakıcı abla gelip eşinizi yanınızdan alıyor ve başka bir odadaki ultrason cihazında kontrol için hazırlıyor. Sizde doktorunuzla erkek erkeğe kalıp kafanızda varsa soru işaretlerini sorabilirsiniz. Doktorlar zaten her soruyu yüzlerce hatta binlerce kez duymuş olmanın verdiği rahatlıkla, bilmeniz gereken kadarını size özet geçiyorlar.

Bir kaç dakika sonra kendinizi karanlık bir odada buluyorsunuz. Ultrason cihazının parlayan ışıkları, cihaza bağlanmış bir televizyon, yatan eşiniz ve tuşlara basan doktor amca. Bilim kurgu filminin seti bu şekilde.

Bir süre sonra baktığınız ekranda eşinizin vücudunun derinlikleri görüntülenmeye başlıyor. Ve voila...

Doktor size çocuğunuzun ilk görüntüsünü gösteriyor. Eşimin hamile olduğunu öğrendiğim zaman 5. hafta içerisindeydik. Ekranda gördüğüm "şey" minicik bir hücre gibiydi. Boyu 3,5cm olan bir şey!

Kalbinin atışı, gelişmekte olan organları gördüğünüz, sizin çocuğunuz! Bilirsiniz bizim memlekette kimse sorsanız televizyonda ne seyrediyorsun diye, herkes belgesel der. Muhtemelen bu görüntüyü belgesellerde görmüşsünüzdür yani...

Meşhur ultrason  ekranı böyle bir şey işte... 

Ama o gördüğünüz tablodaki şeyin, sizin bir parçanız olduğunu bilmek acayip bir duygu. Eğer gözlerinizden bir kaç damla yaş dökülüyorsa, erkekliği bir kenara bırakın dökülen dökülsün. Zaten ortam karanlık ve eşiniz ekrandan karnındaki çocuğun yansımalarına bakıyor pür dikkat. Siz arada kaynar gidersiniz.

O enstantane de, inançlarınıza göre bir yorum geçebilir kafanızdan. Allah'ın bir mucizesi, bir tabiat olayı veya evrimin bir adımı. İsmi ne olursa olsun bir mucize olduğunu kabul etmek lazım. Yaradılışın önemli bir anına şahitlik ediyorsunuz. Ve yeni hayatınızın başlangıcına.

Sanırım bu tabloya en uygun müzik, Kubrick'in "2001 a Space Odyssey" filminin tema müziği olurdu bana sorarsanız. Saatlerce salak gibi o ekrana bakıp durabilirdim beni bıraksanız. Ama her güzel şey gibi bunun da bir sonu var ve yoğun geçen günün ardından artık eve gidebilirsiniz.

Evde sohbet muhabbetin ne olacağı belli aslında. Gittiğiniz doktor ve sağlık kurumuna göre değişiklik gösteriyor olsa da, elinize bu enstantanelerin bir fotoğrafını, videosunu veya her ikisini birden verebiliyorlar. Yok vermiyorlarsa eğer doktorunuz izin verirse cep telefonunuza bir kaç görüntü almayı unutmayın. En kötü ihtimalle monitör veya televizyondan çekersiniz.

El ayak çekilip uyuma zamanı gelince eğer ediyorsanız dualarınızda önemli yer tutacak bir varlık daha var hayatınızda artık. Daha cinsiyeti, ismi bile belli olmayan parçanız, dualarınızın en başında yer alacak;  Allah kucağıma sağlıkla almayı nasip etsin!

En zorlu günlerden bir tanesini atlatmış olduk... Şok üzerine şok yaşanan bu tarz günlerde insan nasıl uyuyor hiç anlamıyor. İç huzur ile alakalı sanırım.

Maceralar yeni başladı. Yakında devamı gelir...





Kandan Gebelik Testi Yaptıralım


Bir önceki yazımızda filmlerde görmeye alıştığınız hamilelik testi olayını yaşamıştık. Sonuç pozitif çıkmış ve hayatınızın yepyeni bir sayfasının açıldığını söylemiştim. Tabii ki o sayfa öyle kolay açılmıyor. Bu hamilelik testlerinin başarı oranı yüksek olsa da, bir sonraki adımda daha kesin bir sonuç almanız gerekecek.

İlk şoku atlattıktan sonra -ki bu bir saatta olabilir bir günde olabilir- daha kesin sonuçlar için gebelik testine gidiyoruz. Ancak süreyi uzatmayın, bu sürecin sonunda yaşanacak bir çok şey var. Ne kadar erken o kadar iyi... Biz kısa bir afallama sürecinin ardından hızlı şekilde en yakın hastanenin yolunu tuttuk.

Kanda gebelik testi sağlık merkezleri, hastaneler, özel klinikler ve laboratuvarlar gibi bir çok yerde yapılabiliyor. Artık çevrenizde en yakın ne varsa onu tercih edebilirsiniz. Test aslında çok ama çok basit. Eşiniz kan verecek arkasından test sonuçlarını beklemeye başlayacaksınız. Bu testin ilk sonuçları belirli bir ölçüde sonuç veriyorlar. Yani bir saat civarı sonra size bir tablo çıkıyor. Bu tablonun netleşmesi için biraz daha detaylı bir inceleme yapıyorlar ki bu durumda biraz daha fazla genelde bir gün beklemeniz gerekiyor. Yapacak bir şey yok.

Burada biz yine konu mankeniyiz. Zaten bu duruma yavaş yavaş alışsanız iyi olur, uzun bir süre ailedeki görevimiz konu mankenliği ve ilerleyen zamanda lojistik görevlisi haline gelecek.

Eğer hızlı sonucu bekleyecekseniz, sağlık görevlilerinin veya benzer testi yaptıran insanların muhabbetine maruz kalmaya hazır olun. Genelde nasıl oldu, bekliyor muydunuz, nasıl hissediyorsun gibi son derece saçma sapan muhabbetlerin içerisinde bulacaksınız kendinizi...

Bu saçma sapan muhabbetlerin kendi içerisinde ufak bir faydası da yok değil. Vakit nasıl geçiyor anlamıyorsunuz. Yapabileceğiniz iki şey var, hemen her sağlık kuruluşunda bulunan kafe tarzı yerlere oturup eşiniz ile vakit geçirebilir veya bekleme salonlarında yukarıda bahsettiğim muhabbetlere takılabilirsiniz.

Öyle veya böyle zaman geçiyor ve test sonucu ortaya çıkıyor. Bir etabı daha başarıyla atlattınız. Bebeğinizin gelişimi açısından ilk 3 Ay çok önemli olduğu için kaybedecek zamanınız yok. Artık kadın doğum uzmanınız ile mesainizin başlama zamanı geldi.




Çocuk Sahibi Olacağınızın Haberini Almak - Hamilelik Testi!



Hamilelik testini bende bir çok insan gibi yabancı filmlerinden biliyordum. Tabii ki böyle bir şeyin varlığından haberim var ama genelde Amerikan filmlerinde hamilelik testlerinden bol bol hikaye üretilir, ama gerçekler pek filmlere benzemiyor doğrusu...

Biz erkeklerin bu olayların varlığından haberimiz olsa bile kadın milletinin bu konulardaki bilgisi bizim çok önümüzde.

Muhtemelen başınıza gelecek olayı ben size özetleyeyim. Eşiniz kuvvetle muhtemel regl günleri kontrol ediyordur. Süreç gecikmeye başlayınca içine kurt düşecektir. Acaba hamile miyim sorusunu kendine sormaya başlayacaktır. Bu esnada muhtemelen kadın forumlarından veya bir diğerlşekilde hamilelik testi ile ilgili ayrıntıları öğrenmiş olacaktır. Günler geçtikçe hissiyat anlamında da hamile olduğu konusunda alarm çalmaya başlayınca bir erkek olarak olayın içerisine çekilme zamanınız yavaş yavaş geliyor demektir. Biz tabii ki bu enstantane de hiçbir şeyden haberimiz olmadan ortalıkta saf saf geziniyor olacağız.

Bu zaman diliminde olabilecekler şunlar, Eşiniz sizi muhtemelen yavaş yavaş hamilelik konusuna hazırlayacaktır. Muhtemelen bazı sorular soracak sizde istenen cevapları vermediğinizde ortalık birbirine girecektir. Eğer çocuk sahibi olmaya önceden karar verdiyseniz bu konuda sorular sorulmaya başlandığı zaman düşündüğünüzü değil, verilmesi gereken cevapları verin.

Eğer ortalıkta bu tarz bir muhabbet dönmüyorsa fırtına yaklaşmış olabilir. Eşiniz sizin sakin bir zamanınızı bekliyor olabilir.

Bende tam olarak böyle oldu...

Bir sabah kahvaltımızı yaptık. Kahvaltının arkasından muhabbet esnasında reglinin geciktiğinden bahsetti. Neden acaba demeye kalmadan bir anda o filmlerde görmeye alıştığımız hamilelik testi ortaya çıktı.

Hamilelik boyu, iyi haberler aldıkça koca koca insanlar yani bizler ne hallere geliyoruz :)

Hamilelik testi çok basit bir şey. Bir plastik parçası üzerinde genelde iki tane şerit oluyor veya bir artı bir de eksi işareti oluyor. Muhtemelen üzerinde bir açıklama zaten vardır. Eşiniz idrarından bir kaç damlayı bu cihaza yükler ve beklemeye başlarsınız.

 Cihazdan cihaza değişmekle beraber 2 ila 5 dakikalık bir bekleme süresi var test sonucunu anlamak için. Beş dakika boyunca çiş yüklenmiş küçücük bir plastik parçası başında beklemek çok acayip bir duygu.

O anlarda kafanızdan binbir tane düşünce geçiyor olacak. Baba olmayı zaten bekliyorsanız sıkıntı yok ancak aksi durumda neler olacağını bilemiyorum. Benden size tavsiye, ailecek bu yola girdiyseniz kendinizi en başlardan babalık olayına alıştırın. Hoş yapmasanız da olur, zaten otomatikman alışacaksınız :)

O meşhur 5 dakika inanın geçmek bilmiyor. Mantıklı düşündüğünüzde "ben çişin başında ne halt ediyorum" diyeceksiniz, bunlar normal. Gerçek ile hayal arasında gidip geleceksiniz bol bol. Belirli bir süre geçince zaten hamilelik testi üzerinde işaretler kendini göstermeye başlayacak. Sürenin sonunda ise -umarım- sonuç pozitifse yeni hayatınızın ilk anlarını yaşıyorsunuz, tebrik ederim.

Ben zaten çocukları çok seven bir adamdım ve kendi çocuğumun olması fikri bana hep sempatik gelmiştir ama başınıza gelince  yani test sonucu pozitif çıkınca neler hissettiğimi size anlatabilmem mümkün değil. Tarif etmek inanın çok zor. Mutluluk, panik ve bin bir türlü duygu bir arada...

Bir sonraki adımda olayın sağlamasını yapmamız gerekecek. Evet bir baba adayı olarak meşhur koşuşturmanız başlıyor. En yakın sağlık kuruluşuna "kanda gebelik testine" gitmeye hazırsınız. Hayırlı uğurlu olsun.