Fujifilm FinePix S2950 Elektrik Adaptörü Operasyonu Tamam



Geçtiğimiz aylarda Fujifilm FinePix S2950 fotoğraf makinem için elektrik adaptörü aradığımı yazmıştım.  Yazıda da yazdığım gibi ilk önce Fujifilm Türkiye'ye başvurdum.  Aradığım parçaların kodları şu şekilde; AC Power Adapter AC-5VX ve DC coupler CP-04. Kullanım kılavuzunda ve sitesinde bu parçaların opsiyonel olarak satıldığı halde bizim Fuji'cilerin olayla pek alakası yoktu. Derdimi anlatamayınca benim de kafam attı ve eBay sitesinden üçüncü parti bir üretici tarafından üretilmiş bir adaptör seti aldım geçtim. Gelen kutunun içeriği şu şekilde;



1  numaralı kablo, tahmin edeceğiniz üzere elektrik kablosu. Kabloyu 2 numaralı adaptöre takıyoruz. Adaptör aslında yurtiçinden de tedarik edilebilir ancak paket halinde satıldığı için ben uğraşmadım. 3 numaralı parça ise çok önemli. DC coupler CP-04 dedikleri pile benzeyen bu parça fotoğraf makinemizin pil bölümüne giriyor. Bu arada merak etmeyin 4 pil yuvası var ama bu parça ikili, bir sorun çıkmıyor. İlk önce bende şüpheye düştüm! Fotoğraf makinesinin yan tarafında pil yuvasının olduğu bölümden coupler ismi verilen parçanın kablosunun çıkabileceği kauçuk bir minik kapak var ve bu sayede "coupler" adaptöre takılıyor.

Bu kombinasyon sayesinde fotoğraf makinemi ev içerisinde elektriğe bağlı şekilde kullanıyorum. Pil derdi ortadan kalktığı gibi pilleri sadece dışarıda kullanılacak şekilde şarj ettiğim için ömürlerinin de uzadığını tahmin ediyorum. Tüm bu parçaların fiyatı 15 Dolar tutuyor ve Hong Konk'tan evime ücretsiz nakliye ile geldi. Kablo uzunlukları filan gayet yeterli.

Bence süper bir çözüm oldu. FinePix S2950 kullanan herkese tavsiye ederim...

Audio Technica AT-727 yani Sound Burger ;)


Geçtiğimiz aylarda yeni nesil taşınabilir bir plak çalara burada yer vermiştim. Şimdi sizlere bu ürünün büyük babasından bahsetmek istiyorum. Audio Technica AT-727 veya nam-ı diğer Sound Burger. Sony'nin walkman ile başlattığı taşınabilir müzik modasında değişik bir alternatif  olan bu sevimli cihaz ile 45 ve 33'lük plakları çalabiliyor ve arka bölümüne taktığınız kulaklık ile taşınabilir müzik keyif yaşayabiliyordunuz. Tamam bugünün taşınabilir müzik sistemlerine bakarsanız pek taşınabilir olmadığını kabul etmek lazım ama o dönemde Sound Burger tam bir devrimdi. Aramızda kalsın ses kalitesinin hiç fena olmadığını söylerler...

Star Wars Ev Sineması Sistemi


Benim favori ev sineması konseptim ve bu salonun bol bol ödülü de var. Salonun bir parçası olarak tasarlanan sinema odasının girişi bile sanki bir sinema gibi. Tabii ki Star Wars film afişleri var. Müthiş..


Electro-Voice Georgian Fotoğraf



Sizlere geçtiğimiz haftalarda burada Electro-Voice veya tanıdık ismiyle EV çok çok uzun yıllar önce hifi pazarında da önemli bir oyuncu olduğundan bahsetmiş ve Electro-Voice'un Klipsch lisansıyla ürettiği Klipschorn tasarımlı hoparlörleri olduğunu söylemiştim. Bir fotoğraf buldum. Güzelliğe bakar mısınız...

Zamanının En Büyük Plak Koleksiyonu



Yukarıdaki haberde söylendiğine göre Jacop Schneider isimli amca 450.000 adet plağa sahipmiş ve bu plakları eski bir otelin kullanılmayan balo salonunda tutuyormuş Amcanın iddiasına göre  -o zamanlar tabii- dünyanın en büyük plak koleksiyonu kendisininmiş. Gazete haberine göre tüm bu plakları dinleyebilmek için 10 yıl 3 ay boyunca her gün 12 saat mzüik dinlemek gerekiyormuş.

d-zAkord - De Futura Cover





Biliyorsunuz arada sırada denk geldiğim ilginç Magma cover'larını sayfalarıma ekliyorum. İşte onlardan bir tanesi. Fransız topluluk d-zAkord harika bir cover yapmış. Hemen bloğuma ekleyeyim dedim. Aslında Video 8 ayrı bölümden oluşuyor ancak ben en can alıcı bölümlerini aldım. Bazı ilginç cover'lar ise burada

PC Audio Dünyasında Düşüşe Geçen PCler!



Son dönemlerde Stereo Mecmuası'nda bilgisayar destekli müzik dünyası ve DAC'lar hakkında yazılar yayınlıyoruz. Hifi dünyasının son 4-5 yıldır en popüler alanı kesinlikle DAC'lar. Ancak son yıllarda bilgisayar dünyasından pek keyifli olmayan haberler geliyor. Amerika merkezli teknoloji şirketleri ve pazarları konusuna odaklanmış IDC kurumunun bu sene yayınladığı raporlarda bilgisayar dünyasının pek hayırlı olmayan bir geleceğe doğru gittiği görülüyor. Son bir kaç yıldır bilgisayar satışlarındaki düşüş %10'lu rakamlara ulaşmış durumda. Büyük Amerikalı teknoloji sitelerine göre Dell ve HP gibi sektörün dev firmaları bilgisayar sektörün çıkarak özellikle tablet pazarına yönelmek istiyorlar. IBM'in tüketici pazarına yönelik bilgisayar departmanını satan alan Lenovo ise Blackberry'i satın alıp mobil pazara girmeye çalışıyor. Tüm bunlar hem ülkemizde hemde dünyada bol bol tartışılan konular ve benim görebildiğim kadarı ile önümüzdeki yıllarda tabletlerin ve akıllı telefonların hükümdarlığı gitgide pazarın gerçeği olacak. Tabii ki bilgisayarlar ortadan kaybolmayacak ancak bir değişim süreci geçirecekleri kesin gibi. Intel'in pazarlama faciası Ultrabook konsepti ve Microsoft'un klasik bilgisayar dünyasına pek bir şey katmayan yeni işletim sistemi bu düşüsün önemli etkenlerinden kabul ediliyor konunun uzmanları tarafından. Çok ilginç gelişmeler oluyor ve yazılıp çizilen makaleler tabii ki ortaya çıkan "komplo teorileri" ortalığın toz duman olduğunu gösteriyor...

Buradaki en önemli soru şu, hifi dünyasını mobil alanda yani tablet ve akıllık telefon alanındaki gelişmeleri yakalamaya çalışacak mı yoksa bilgisayar üzerinden daha uzmanlaşmış projeler mi ortaya çıkacak. Örneğin Transport PC'ler ve türevleri markaların desteğini alıp daha büyük bir güçle karşımıza mı çıkacak.

Tabii ki Linux tarafını unutmayalım. Bilgisayar destekli hifi alanında Linux ilginç bir şekilde desteğe sahip ve neredeyse tüm firmaların DAC'ları Linux desteği ile geliyor.

Şu sıralar akıllı telefon ve tabletler konusunda bazı hifi firmaları pazarda sağlam şekilde yer kapmış gözüküyor, B&W, JBL, Klipsch, Bose gibi Amerikalı firmalar pazarın büyüklüğünü önceden fark edip pozisyon aldılar. Avrupa'lı şirketlerde bu pazardan pay alabilmek için önemli yatırımlar yapıyorlar. Örneğin Focal son dönemlerde ismini iyiden iyiye duyurmaya başladı. Tabii bu pazar dev tüketici elektroniği firmalarının da iştahını kabartıyor. Samsung'un vakum tüplerle donatılmış ilginç cihazları pazarda üst tüketici gruplarına hitap etmeye çalışırken, pazardan umduğunu bulamayan Philips gibi dev firmalar adım adım çekilme yolunu seçiyorlar. Ayrıca diğer büyük firmaların tanıtımını yaptığı ürünlerde de ilginç noktalar var.

Bence 2013 yılında ilginç gelişmeler olacak gibi. Büyük hifi firmalarından tablet ve akıllı telefonlara yönelik ilginç ürünler görebiliriz.

Benoit Maubrey - Speakers Wall



Speakers Wall (Hoparlör Duvarı) 2011 yılında Benoît Maubrey sergisinden. Bu serginin can alıcı noktası dyuvarın meşhur Berlin Duvarının orijinal bir parçası olması. Duvar üzerine 1000 adet civarında hoparlör, radyo ve amplifikatör eklenerek yapılmış bir çalışma. Fotoğraflar sergiden bir kaç açıdan çekilmiş ve serginin büyüklüğü rahatlıkla görülebiliyor...

Hifi Herşeyden Önce Gelir



Bayanlar kendi aralarında konuşuyorlar; mutfağa takılacak bir raf için 6 ay beklemek zorunda kalmıştım. Hepimiz böyle durumlar yaşıyoruz değil mi?

Minyatür Kayıt Cihazı


Minifon Mi51 dünyanın ilk minik manyetik kayıt cihazı. Alman yapımı cihazın ilk ortaya çıkışı 1950'ler. Durum böyle olunca bu minik cihaz içerisinde iki adet minyatür vakum tüp kullanılmış. Üç farklı pil ise cihaza güç veriyor; bir tanesi motora, diğer iki tanesi ise vakum tüplerin anotlarına. Boyut, son derece küçük; 17x11x3.5cm. kayıt yapabilmek için tabii ki bir mikrofon bağlamanız gerekli. Casuslar için özel telefon adaptörü de satılıyormuş zamanında..

Güzel Bir Loft ve Hifi Sistemi



Sistem için çok güzel diyemem ancak loft çok keyifli. Yukarıda ülkemizde de gayet rahat bulacağınız türden bir sehpa var. Sistemde çok özellikli bir sistem değil ama mekan çok hoşuma gitti. Aşağıdaki fotoğraflarda mekanın oturma bölümü görünüyor.



İlginç Bir Fikir ve T-shirt


Güzel bir t-shirt fikri. Plaklar, MP3 endüstrisini öldürür. Ancak pek gerçeklik payı yok. Bunun sebebi son dönemlerde vinyl rip denilen plaktan dijitalleştirilmiş ses dosyaları. Ancak fikir yine de güzel.

Kampta Gramofon Keyfi



1930'ların Amerikasında bir kamp. Ufaklıklara hocaları gramofon denilen icadı kullanarak müzik dinletiyor. Ufaklıklar neye uğradıklarını şaşırmış halde büyülenmiş şekilde dinliyorlar. Hoş bugünün ufaklıkları da farklı değil. Gramofon görünce bayağı şaşırıyorlar. Hem ses var, plak dönüyor, bir çocuk için fazlasına gerek yok...

Harika Bir Gitar Mağazası: Ludlow


Fotoğraflar bloğumun müdavimi Aydın Eroğlu'ndan geldi. New York'tan çok sempatik bir gitar mağazası; Ludlow. Web sitelerinde satışta bulunan çok ilginç bir gitar yelpazesi görülebiliyor. Özellikle ampliler ve efekt pedalları bölümlerinde müthiş ürünler var. Göz atıp, ağzınızı sulandırmak için biçilmiş kaftan.

1 Nisan Şaçmalığı



Of yine 1 Nisan geldi. Çevremizdeki bir çok insan yine cıvık cıvık şakalar yapacak ve canımız sıkılacak. Ne yazık ki, çok komik olduğunu zannedip saçma sapan şakalar yapmaya bayılan insanlar var. Aslında şaka severim ve genelde de şaka kaldırırım. Hatta bende yapmayı severim ama her şeyin tadında olanı güzel. Hepimizin zaman zaman dozu kaçırdığımız zamanlar olmuştur. Ancak yıllar geçtikçe bu durumu kaldıramayan bir çok insan oluyor. Yaratıcı şakalara evet ama saçma sapan şakalara hayır.

Geçtiğimiz senelerde 1 Nisan şakası yapmaya meraklı bir arkadaşım ile aramın bozulmasını bu türden bir saçmalığa borçluyum. El sıkışınca bir miktar elektrik veren küçük aletler var, belki denk gelmişsinizdir. 1 Nisan olduğunu unuttuğum bir gün, böyle bir aleti takıp elimi sıkan bir arkadaşıma, boş bulunup sağlam bir sol kroşe çıkartmıştım. Şakanın sonu tabii ki "kaka" oldu. Umarım bir daha böyle bir şey yaşamam.

Bugün 1 Nisan, umarım tüm şakalar Hababam Sınıfı Tatilde filmindeki gibi masum ve can yakmayan türden olur. Bu arada buradan uyarayım; şaka diye elektriği veren yumruğu yer, kızmaca gücenmece yok!

Filmlerde Pikaplar ve Plaklar; Mad Man



Mad Men, Matthew Weiner tarafından senaryolaştırılan Amerikan televizyon dizisi. Yapımcılığı Lionsgate Television tarafından üstlenilen dizi, ABD ve Kanada'da ilk gösteriminin ardından dünyanın bir çok ülkesinden talep görmüş. Sanırım ülkemizde de gösteriliyor(muş) 2013 yılı itibarı ile dizinin beşinci sezonu devam ediyor. Dizinin ana konusu Amerika'Nın New York şehrinde Sterling Cooper isminde kurgusal bir reklam şirketinde yaşananları yansıtan dizi, 1960'lar Amerikası'nda geçmektedir. Dizide üst düzey reklam şirketi yöneticisi Don Draper ve hayatındaki insanlar konu edilmektedir. Ayrıca 1960'lar Amerikası'ndan günümüze meydana gelen sosyal değişiklikler gözler önüne serilmektedir. Yukarıda Don Draper'i plak dinlerken görüyorsunuz. Hatta şarkıyı da söyleyeyim, Beatles'ın Revolver albümünden Never Knows’

Disket Sürücüden Neler Yapılabilir?


Eski bir  Apple 5.25" disket sürücüden ne yapılabilir. Sanırım hiç bir şey! Disketler artık tarih oldular. Amerika'dan Jeff Kobi diye bir vatandaş, meşhur Sonic Impact T-Amp'i parçalara ayırıp, disket sürücü kutusunun içerisine monte etmiş. Zamanında Tripath TA2024B yongaseti ile donatılmış bu T sınıfı ampliler 30 dolara satılıyordu. Sanırım böylesine bir proje için gözden çıkartılabilir bir tutar. Disket sürücünün mandalı açma/kapama düğmesi, sağ taraftaki ışık ise güç göstergesi olarak değerlendirilmiş. Orijinalde bulunmayan tek şey, sağ alttaki ses kontrolü. Eh onsuz da olmuyor...

Electro-Voice Georgian



Günümüzde daha çok profesyonel pazarda ve özellikle büyük seslendirme sistemlerinde gördüğümüz Electro-Voice veya tanıdık ismiyle EV çok çok uzun yıllar önce hifi pazarında da önemli bir oyuncuydu. Ben şu an firmanın çok eski horn tiz sürücülerini kullanıyorum mesela. Neyse konumuz Electro-Voice'un Klipsch lisansıyla ürettiği Klipschorn tasarımlı hoparlörleri. Tasarımları gerçekten müthiş. Şimdilik sadece afişini buldum. Kendisini bulur bulmaz eklerim sayfalarıma...

Jamaicalı Seyyar Plakçı



1970'lerin Jamaica'ından seyyar plakçı. Demek ki sadece Türkiye'de değil dünyanın bir yanında varmış seyyar plak satıcıları. Hoş bizdekiler kaset satıyordu ama olsun. Of bunlarda nasıl kafa buluyordur insanlar. Jamaica deyince insanın aklına hemen bulutlu kafalar geliyor; i want to get high so high :)

Orbit Turntable



Kickstarter projelerinden sık sık bahsediyoruz sizlere. Bu projeler çok geniş kitlelere ulaşabiliyor. Örneğin sizlere şimdi anlatacağım proje, sanki ortalıkta hiç pikap üreticisi yokmuş gibi başarıya ulaşan bir proje oldu. Üreticilerin bir şekilde farklı platformları da kullanması gerektiğinin bir kanıtı bence. Belki benzer bir durum Türkiye'de de vardır. Araştırmak ve incelemek lazım. Pikap projesinin ismi, Orbit Turntable ve U-Turn Audio isminde gencecik tasarımcılardan oluşan bir firma tarafından üretilecek. Tasarımcılar 60.000 Dolarlık bir yatırım için arayıştayken 230.000 Doların üzerinde bir yatırım aldılar. Pikap çok özellikli bir pikap değil tabii ki. Unipivot bir kola, MDF üzerine farklı renkler ve desenler uygulanabilir bir şasiye sahip. En ucuz modeli 150 Dolardan satılacak.

Yukarıdaki edisyon, ressam Abby Kaiser tarafından elde boyanmış ve donanımı biraz daha farklı. Fiyat ise 500 Dolar.

Williamson Amplifikatör





1930′larda ortaya çıkan Push Pull mimari 1947′de D T N Williamson tarafından mükemmelleştirilince, daha fazla güç elde etmenin kapıları da açılmış oldu. Williamson, İngiliz Wireless World dergisi tarafından yayınlanan makalesinde o döneme kadar görülmüş en mükemmel push pull ampli tasarımına imza atmakla kalmıyor, yepyeni bir dönemin başlangıç noktasını da oluşturuyordu. Aslen KT66 için tasarlanan mimari daha sonra farklı lambalara da uyarlanarak tam bir çılgınlık halini alır. Özellikle anglo-sakson dünyada birbiri ardına yayınlanan dergiler ile ses sistemleri dünyasının asla olmadığı kadar gelişmesini sağlar. Bir örneği...

Masaki Ashizawai Kondo'yu Anlatıyor (İngilizce Altyazı Eklendi)



Bakın baştan söyleyeyim yukarıdaki video Japonca ve hiçbirimiz bir şey anlamayacağız. Ancak videodaki görüntüler çok hoş. Kondo'nun şu an başındaki kişi olan Masaki Ashizawai firmayı ve ürünlerini anlatıyor. Bunu yaparken neredeyse tüm Kondo ürünlerini görebilmek mümkün. Zaten 5 dakika civarında sürüyor. Bir göz atın boş zamanınızda :)

Güncelleme videonun İngilizce alt yazılısı bulundu ve aşağıya eklendi.... 

Ne Severim Eski Radyoları



Haydi bakalım hayırlısı. Adım adım eski lambalı radyolar genç yaşlardaki kitlelerin ilgisini çekmeye başladı. Bu sürecin sonunda ne olacağını hepimiz biliyoruz. Tabii ki fiyatlar artacak. Bir çok sitede özellikle de fotoğrafçılık ile alakalı sitelerde yukarıdaki tarzda fotoğraf hatta illüstrasyonlara denk gelmek mümkün. Yukarıdaki fotoğrafla bayağı oynanmış ama sonuç eğlenceli gözüküyor.

Ürkünç Kardan Adam



Scary Snowman'i tanıyan var mıdır bilmem. Ben uzun zamandır takip ediyorum. Olay aslında bir kardan adam kostümü giyen bir arkadaşın yoldan gelip geçenleri korkutmasına dayanıyor. Sanırım bu sıralar dördüncü senesinde arkadaşlar. Bayağı komik işler olabildiği gibi arada sırada şaka yapan adamların dayağı yedikleri de oluyor. Amcalar Amerikalı ve farklı yerlerde bu korkutma işini yapıyorlar. Yukarıdaki video Rhode Island'ta bilindik bir sokakta çekilmiş. Zannedersem üniversite sayesine çevrede bayağı genç olması sebebi ile bu sokağı seçmişler. Neyse konuyu uzatmayayım. Videonun yaklaşık 1. dakikasında korkan arkadaşlar Türkçe saydırıyorlar. Dünyanın ne kadar küçüldüğüne bir kanıt. Belki ilgilenen olur diyerek yazayım dedim. Sizce Türkiye'de bu şaka yapılsa neler olur...

Hiç Görmediğim Bir TDK Kaset



Seneler boyu elimden hemen her tip boş kaset geçmişti ama TDK'nın bu modeline hiç rastlamadım. Muhtemelen alüminyumdan üretilen bu formu daha önce daha önce gördüğümü de hatırlamıyorum. TDK markasının üst model kasetleri ile her zaman başarılı sonuçlar alınırdı ama ülkemizde fiyatları çok pahalıydı. Bu modeli hatırlayan var mı acaba okucularımızdan?

Müslüm Gürses'in Ardından Birkaç Satır



Müslüm Gürses'i de kaybettik. Kendisi ile tanışmam yine üniversite yıllarında İzmir'de sanayi sitesinde çalıştığım yıllarda olmuştu. O dönemleri bloğumda bir kaç kere anlatmaya çalıştım. Kaset satıcılarının seyyar arabalarda bangır bangır müzik çalarak ortalarda gezindiği bu garip ortamda Müslüm Gürses'in gerçekten fanatik bir dinleyicisi vardı. O dönemlerde işyerimizde bir çırağımız vardı. Esmer bir çocuktu, adını hatırlamıyorum. Gözleri felfecir okurdu, zeki bir velet idi. İki ismi çok severdi Ferdi ve Müslüm. Çalışarak biriktirdiği paralar ile albümlerini satın alır, naif bir şekilde koleksiyon yapardı. O yıllarda çok sert müzik dinliyordum ve ne yalan söyleyeyim bu akımları pek sevmezdim. Ama bir gerçeğin içerisinde yaşadığımı biliyordum, bu insanlar duygularına tercüman olması için o burun kıvrılan müzisyenleri seçmişler. Onları kendilerine yakın hissediyorlardı. Bu çocukların hiçbirisi iyi bir okulda okumamışlardı, küçücük yaşlarında insanın ruhunu körelten sanayi sitelerinde çalışmaya başlamışlardı. Onların duygularına örneğin Iron Maiden hitap etmezdi, zaten ne anlattıklarını da anlamazlardı. Onların ruhlarına hitap eden Orhan idi, Ferdi idi, Müslüm idi.

Yazık çocukcağız biriktirdiği paralarla aldığı kasetleri Hakan abisine beğendirmek için uğraşırdı. Oturur dinlerdim bende. Ne yapayım. Heves etmiş. Ama hafızamda pek azı kalmıştı dinlediklerimin  ta ki askere kadar.

Azer Bülbül'ün vefatının ardından yazdığım yazıda olduğu gibi hafızam askerde yenilendi. Bir ortam ki, herkes bu tarz müziği dinliyor, bende dinliyorum yapacak bir şey yok. Zaman zaman adamlar bazı konularda haklı diyorum. Adam haklı Beyler durumu :) Gerçekten yerel sorunlardan bahsediyorlar, başlık parası, yokluk vesaire.

Zaman geçiyor Müslüm Gürses tarzını değiştiriyor. Murathan Mungan ile kesişen yolları Gürses''i bambaşka bir dinleyici kitlesi ile tanıştırıyor. Bu bir değişim süreci. Kızan oluyor, bağrına basan da. Ama herkes bir şeyi gayet iyi biliyor. Geçmişteki gibi geniş arabesk dinleyicisi kitleleri yok artık. Sanayi sitelerinde ter döken zamane gençleri artık Orhan, Müslüm, Ferdi dinlemiyor. DJ Tiesto, Paul van Dyk, Armin van Buuren dinliyorlar. Toplum 20 sene içerisinde batılılaşmayı başarmış. Güler misin, ağlar mısın...

Müzik dünyasında varolabilmenin, belki de vefatına kadar sevdiği işi yapmayı yani şarkı söylemeyi başarmış bir insan Müslüm Gürses. Sevelim veya sevmeyelim, müzik dünyamızın önemli bir figürü vefat etti. Allah rahmet eylesin.

Plaklı Kumaşlar veya Kumaş Üzerinde Plaklar



Bu aralar vintage, retro ve pop art desenleri pek bir moda biliyorsunuz. Her türden kumaş bulabilmek mümkün. Perdeler, yatak takımları (nevresim deniyor galiba) yemek servisleri yani kumaştan ne üretiliyorsa binbirt çeşit desen bulabilmek mümkün. Tabii bir de işin kaplama kumaşları var. Bu kumaşlar ile evinizde varolan mobilyaların yüzlerini değiştiriyorsunuz ve açıkçası pek pahalı değiller. Bir sitede bu kumaşlardan plaklı olan bir tanesi denk geldi. Uygulanmış hali yukarıda. Hiç fena gözükmüyor değil mi?

Criterion Tüplü Amplifikatörler



Geçmişten bugüne amplifikatör fiyatları nereden nerelere gelmiş:) Criterion benim daha önce duymadığım bir üretici. Araştırdığım kadarı ile küçük bir firma hatta kendisini laboratuvar olarak nitelendiriyor. O dönemlerde gelenek olduğu üzere ampliler 2 şekilde satılıyor. Kit halinde ve fabrikada montajlanmış şekilde. Kit şeklinde satılan amplilerin tüm parçaları size paket içerisinde geliyor ve adım adım siz birleştiriyorsunuz. Günümüzde Amerikalı Bottlehead ve Japon Sun Audio gibi firmalar bu geleneği devam ettiriyorlar. Tabii ki daha fazla para verip sizin yerine montajlanmış halini de satın alabiliyorsunuz. Günümüzdeki firmalarda da aynı seçenek taibi ki var.

Hoparlör Anıtı



Almanya'da yapılan bu çalışma bir açık hava enstalasyonu. Fransızcadan çevirisi yerleşim ama nedense dilimizde pek kullanılmıyor. Serginin konusu, amacı veya hedefi konusunda bir fikrim yok muhtemelen rastgele ortaya çıkmış bir çalışma. Hoparlörlerin bir çoğu eski müzik setlerinden çıkmış muhtemelen ancak bazı tanıdık dostları da görebilmek mümkün. Serginin amacı neydi acaba?

C Tipi Triyod Tüp Üretimi



Youtube mahlası Glasslinger olan bir meraklı C tipi olarak tanımlanan triyod tüplerin üretimi ile alakalı bir video yayınlamış. Yukarıdaki video neredeyse 1 saat civarında sürüyor ve ne yazık ki İngilizce. Ancak bu uzun video aynı zamanda triyod tüplerin üretim süreçleri ve özellikleri ile alakalı güzel bilgiler içeriyor. C tipi tüpler ilk kez Captain H. Round tarafından British Marconi Co. için 1913 yılında tasarlanmış. Yüksek frekanslarda yüksek gain sağlayan bu tüp zaman içerisinde unutulmuş. Glasslinger video'da da anlayacağınız gibi bugün bu tüpleri üretebilen ender insanlardan bir tanesi. Keyifli seyirler...

Plak Duvarı



Hollanda'da eski bir duvar üzerine yapılan reklam çalışması. Aslında bu reklamın Music On Vinyl (MOV) firmasının işi olabileceğini düşündüm ilk bakışta. Biliyorsunuz firmanın buna çok benzeyen bir duvar kağıdı vardır web sitesinde. Neyse kimin ise, kimin! Sonuçta harika bir fikir. Hoş böyle bir çalışmayı ülkemizde yapsanız neler olabileceğini hepimiz tahmin edebiliyoruz. İlla ki futbol taraftarlarının karşı takıma yazdığı bol küfürlü sloganlar, saçma sapan bir sürü afiş ve her türden absürtlüğü en geç bir hafta içerisinde görürdük bu çalışmanın üzerinde. Nasıl bir memlekette yaşıyoruz yahu...

Seyyar Plak Satıcısı



Bundan uzun seneler önce İzmir'de I. Sanayi Sitesinde çalışırken seyyar kaset satıcılarını hatırlıyorum. Bu amcalar dönemin moda arabesk, taverna ve fantezi adı verilen müziklerini son ses çalarak ortalıkta dolaşan ve dolayısıyla işin ticaretini yapan amcalardı. O dönemlerin neredeyse tüm önde gelen isimlerini bu amcalar sayesinde tanıdım. Acıların kadını Bergen, evlerinin önü boyalı direk şarkıyı kesip haydi sahneye diyen piyanist şantör Arif Susam'ı, insanların uğruna kendi vücutlarına tercihen kollarına faça attıkları Müslüm Babayı o dönemlerde tanıdım. Bu amcalar saatlerce dükkanın önünde dururlardı ve çaldıkları kasetlerin sonu gelmezdi. Tabii ben o dönemlerde Iron Maiden dinleyen bir genç idim. Anlayacağınız durum fena bir kavram karmaşası.

Neyse bizdeki seyyar kaset satan amcalar gibi Amerika'da da seyyar plak satan amcalar varmış zamanında. Yukarıdaki fotoğrafı görünce ilk aklıma gelen şey, bizim akset satan amcalar olunca konu uzadı işte...

Uzun Günler



Valla plak dinlemenin hayatımdaki önemi en az çizgiyle bu kadar güzel anlatılabilirdi sanırım. Çizim Lane Nelson tarafından yapılmış bir blog sitesinde denk geldim ve hemen ekledim tabii ki bloğuma :)

Filmlerde Pikaplar ve Plaklar; An Education



An Education, 2009 yapımı bir film. Film bir Amerikan-İngiliz ortak yapımı sayılabilir. İngiliz gazeteci Lynn Barber'ın anılarına dayandırılan film 2009 yılında en iyi görüntü ve en iyi aktrist alanlarında Oscar Ödüllerine aday gösterilmişti. Filmin konusu meşhur Oxford üniversitesine giren genç bir kız ile pek dürüst olmayan bir erkek ile ilişkilerini anlatıyor. Arkadaşımız kızı tabii ki harika restoranlara, güzel partilere götürerek kandırıyor. Ancak kızcağız sonunda gerçekleri anlamaya başlıyor. Daha fazlasını anlatmayayım filmin keyfi kaçmasın. Daha çok çiftlerin birlikte izleyebilecekleri bir film. Yukarıda filmden bir enstantane görüyorsunuz.

Renkli Kasetler


Eskiden kasetlerin hüküm sürdüğü çağlarda bir anda ortaya çıkan renkli kaset akımını hatırlıyor musunuz? Hatta yerli üretici RAKS bile o dönemlerde böyle renkli kasetleri piyasaya sunmuştu. Ben ilk önce Maxell markasında görmüştüm bu kasetleri. Yurtdışında bir müzik mağazasında turuncu renk kasetleri görünce hemen satın almıştım. Tabii rengarenk seçenekler vardı. Geçenlerde internette gezinirken bu trendi kimin başlattığına dair bayağı yazışma vardı. Söylenenlere göre ilk renkli kaset Sony tarafından pazara sunulmuş. Kimse emin değil tabii :)

Yeni Oyuncak: Grundig TK245 Deluxe



Aslında oyuncağım pek yeni değil. Daha önce amcam Serbülent Cez'in evinden almıştım bu güzel manyetik bant okuyucuyu. Ancak zaman içerisinde Revox B77 edinince bu güzel cihaz bir köşeye kalkmıştı. Son dönemlerde Revox'tan sıkılınca depodan çıkarttım ve eve getirdim. Eğlenceli bir cihaz Grundig TK245 Deluxe. Hoş tabii ki özellik ve donanım olarak Revox'un yakınına bile gelemez. Ancak nedense benim hoşuma gidiyor. Sanırım Revox'u kısa zaman içerisinde elimden çıkartıp, Grundig ile yaşamaya devam edeceğim. Tabii rahat durmayıp teknik şemaları indirip yavaş yavaş eski güzel günlerine getirmeye çalışıyorum. Bir kaç eksik veya yıpranmış parçayı şans eseri tedarik ettim. Orijinal logolu Grundig bantları bulmayı da başardım. Aslına bakarsanız manyaklık işte. Allah'tan okuyucularımın beni anlıyordur. Aslında bu işlerle uğraşan kimse normal değil:)

Neyse ilerleme kaydettikçe buraya da eklerim...

Video: Plak Toplamanın B**kunu Çıkartmamak Lazım!



Yukarıdaki video oldukça eğlenceli. Özet geçmek gerekirse; DJ'lik ve prodüktörlük yapan Harry Love isimli vatandaş, bol bol plağa sahiptir. Ancak işin dozajını kaçırınca evin her tarafı, mutfak, antre hatta tuvalet bile plak ile dolar. Garip vatandaşın kız arkadaşı videoda fazla bir şey söylemiyor ama tahminen cinnet geçirip "ya ben ya plakların" diyor. Geleneksel olduğu şekilde "çocuğumu da alır anamın evine dönerim" restinin ardından çaresiz DJ arkadaşımız IKEA'dan yardım ister. IKEA'cılarda bu zavallı vatandaşa acıyıp müzik odasını adam ederler. Video kısaca böyle bir konuya sahip.

Tabi videoda bazı muallak olaylar var, örneğin bu düzenleme çalışmasını IKEA'cılar mı finanse ediyor yoksa İngiliz arkadaş para mı harcamış belli değil. Kız arkadaşının videodaki ilk görüntüsüne bakarsak finansmanı IKEA'cıların yaptığını tahmin ediyorum. Hanım kızımız bir "oh" geçip videonun sonunda takmış takıştırmış olduğuna göre büyük ihtimal finansman IKEA'cılar tarafından sağlanmış. Tabii hanım kızımızın ilk görüntülerinde kız arkadaş olarak etiketlenmiş. Haliyle ortalıkta dolaşan velet biraz kafa karıştırıyor. Evlilik yok, çocuk var; sakat işler :)

Espri bir yana keyifli bir video. Seyretmenizi tavsiye ederim.

Zamanı Hatırlıyor Musun?

Abbey Road: Kazaran Orada Olmak



Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz amcanın ismi Paul Cole. Amerika'nın Florida kentinde yaşayan Cole, 1969 yılında eşiyle beraber İngiltere'ye tatile gitmiş. Londra'da bulundukları gün, Beatles'ın meşhur Abbey Road albümünü plak kapağı çekiliyormuş. Cole o enstantanede orada bulunuyormuş ve bu kılıksızlar (Beatles üyeleri için söylüyor) ne yapıyor diye bakarken fotoğraf karesinin içerine girmiş. Tabii o sırada bu olayın farkında değil.

Neyse bundan bir sene sonra eşi albümü görünce Cole'u tanıyor ve plağı alıp eve geliyor. Ancak Cole albümü hayat boyu hiç dinlemiyor. Gerekçesi de şu, zamanında Beatles'ı televizyonda dinlemiştim müzik tarzları hiç hoşuma gitmedi. Ben zaten klasik müzik dinleyicisiyim ne işim olur Beatles'la demiş.

Dünyanın en ünlü plak kapaklarından bir tanesinde kazaran bulunan bir kişinin hikayesi buymuş işte. Çok eğlendim orijinal haberi okurken, bloğuma da ekleyeyim dedim:)

Aranıyor; Fuji S2950 Elektrik Adaptörü



Fuji S2950 fotoğraf makinem için elektrik adaptörü arıyorum. Aradığım parçaların kodları şu şekilde; AC Power Adapter AC-5VX ve DC coupler CP-04. Yanılıp Fuji Türkiye'ye sorayım dedim dakikalarca oradan oraya aktarıldıktan sonra böyle bir ürün yok cevabını aldım ama Fuji'nin Amerika (hatta tüm ülkelerde) bu adaptörler var. Hatta eBay gibi sitelerde yan sanayi versiyonlarını almak mümkün. Yurtdışından almadan önce şansımı buradan deneyeyim dedim. Elinde olup satmak isteyen olursa aşağıya bir not bırakması yeterli.

Şimdiden teşekkürler

Ekleme: AC Power Adapter AC-5VX ve DC coupler CP-04 operasyonunu tamamladım. Artık makinemi elektriğe bağlı şekilde pil ile uğraşmadan kullanabiliyorum. Ayrıntılar için buraya tıklayabilirsiniz